Tarihte ki En Büyük Suikastler

Bu konuyu okuyanlar

CuMaAli

Müdavim
Katılım
6 Mayıs 2011
Mesajlar
1,332
Reaksiyon puanı
1
Puanları
38
420826-345079358868542-1969712701-n380651536.jpg

Malcolm X - ABD'li siyaset adamı, mücahit ve siyah haklarının en önemli savunucularından biriydi. Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adıyla Malik Şahbaz, 1946-52 yılları arasında hayatını hapishanelerde geçirdi. 1962 yılına kadar da, Amerikada zenci Müslümanların önderi olan Elijah Muhammed'in en yakın adamı ve eylemin en etkili konuşmacısıydı. Fakat 1962den sonra İslâmiyeti iyice öğrenmiş, Elijah Muhammed'in peygamberlik iddiasına ve ırkçılığına karşı çıkmıştı. 1964 yılında hacca gitti. Orada dünyanın her yanından gelen Müslümanlarla görüşüp tanışarak, bütün beyazların Amerikadakiler gibi olmadığını öğrendi. Tunus, Cezayir gibi birçok Müslüman ülkelerini dolaştı. Amerikaya döndüğünde şunları söylüyordu: "Ben ırkçıydım ve İslâmiyeti ancak o şekilde benimsemiştim. Fakat Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim'in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret ettikten sonra şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim." Bu davranışı, beyaz ve zenci Hıristiyanların yanında Elijah Muhammetin de düşmanlığını kazanmasına yol açtı. Hac dönüşünden kısa bir süre sonra 1965 yılında New Yorkta bir salonda dini konuşmalarından birini yaparken, kendisine sekiz adım uzaklıktan ateş edilerek öldürüldü. Malcolm X'i, Elijah Muhammed'in öldürttüğü ileri sürüldü, ikisi arasında 1964 Martından beri süregelen çatışmaları bilenler, bu suikastın Elijah Muhammed taraftarlarınca düzenlendiği kanısındaydılar. Amerika zenci Müslüman hareketinin "Peygamberi" bu söylentileri yalanlamak için yaptığı basın toplantısında: "O çok konuşuyordu, cezasını buldu!." demiştir. Bu söz bile, Elijah Muhammed'in suikast olayındaki payını göstermeye yeter bir kanıttır.

431048-345079175535227-888300744-n41227089.jpg

Çar II. Alexander - Diktatör diye adlandırdıkları Çar 2. Alexander'ı devrimciler öldürmek için 3 bombalama gerçekleştirdi. İlk suikast için at arabasının altına bomba atıldı. Bomba patladı ancak atlar öldü, Alexander ise sadece 3. Napolyon tarafından kendisine hediye edilen arabadan oldu. Suikastçıların inatla kendisini öldürmeye, çalıştıklarını en sonunda anlayabilen Çar, canını kurtarmak için bir Millet Meclisinin kurulmasını kabul etmek zorunda kaldı. Halkın devlet işlerine karışmasını sağlayacak olan bu kararı Çar II. Aleksandr 1 Mart 1881'de imzalamıştı. Ertesi gün yayınlanarak halka yeni bir düzenin kurulduğu bildirilecekti. Fakat Çar çok geç kalmıştı. Bu kararı grandüklerine ve bakanlarına haber verdikten sonra askeri bir törene gitti. Dönüşte, Katerina kanalının yanından geçerken. Çar'ın kapalı arabasına, onun aldığı karardan haberleri olmayan suikastçılar tarafından havluya sarılmış bir bomba atıldı. Patlayan bomba birkaç muhafızını öldürdü, kendisine bir şey olmadı. II. Aleksandr arabadan çıkarak, kanlar içinde yatan, muhafızlarının yanına gitmişti. Arabacısının: "Durmayalım Çar Hazretleri! Tehlike henüz geçmedi, hemen saraya gidelim!.." demesine aldırmıyordu bile. Birkaç saniye sonra, II. Aleksandr'ın ayakları dibinde patlayan ikinci bomba, arabacının ne kadar haklı olduğunu göstermişti!.. Şimdiye kadar birçok suikasttan kurtulan II. Aleksandr, bu sefer ölüm derecesinde yaralanmıştı. Aceleyle saraya götürülüp çalışma odasındaki divana yatırıldığında gözleri kapanmıştı. Bir ayağı kopmuş, öteki de parçalanmıştı.

426918-345079198868558-1063295441-n609502372.jpg

Julius Caesar - Julius Caesar (12 Temmuz, M.Ö. 100 - 15 Mart, M.Ö. 44), Romalı general ve en bilinen Roma İmparatorlarındandı. Ülkesinde önce sevilen ama daha sonra bir tiran olarak anılan Caesar'a birçok kesimden nefret nidaları yükselmekteydi. Caeser Galya'ya gidip birkaç yıl süren bir savaşla (58'den 51'e kadar) bütün ülkeye boyun eğdirdi; Galyalıların ayaklanmasını bastırdı ve bu arada Vercingetorix'in örgütlediği genel isyanı bastırdı. Bu uzun savaşı, "Galya Savaşı Üstüne Yorumlar" adlı eserinde, kendisi anlatacaktır. Sezar askerleri yönetmeyi biliyor, onlar da, kendi çetin koşullarını ve yorgunluklarını paylaşmaktan geri durmayan bu komutana değer veriyorlardı. Ama Roma'daki şöhreti, senatoyu ve özellikle iktidarı kendi başına yürütmek sevdasında olan Pompeius'u kaygılandırmaktaydı. Bunu anlayınca Sezar meşruluk dışına çıkmağa karar verdi: askerleriyle Rubico Irmağı'nı aşıp şehre yürüyerek iç savaşı başlattı. Pompeius Yunanistan'a kaçtı, orada, 48 yılında Pharsale'de yenilgiye uğradı, taraftarları ise Afrika ve İspanya'da darmadağın edildiler, kılıçtan geçirildiler. 45 yılında iç savaş sona erdi. Zaferi kazanan Sezar, artık mutlak hükümdar olarak ülkeyi yönetebilecekti. Diktatör, ömür boyunca konsül ve en yüksek majistra seçildi. Kuruluşlarda derin bir reforma girişti. Bir yıl içinde cumhuriyeti imparatorluğa dönüştürdü. Yerine geçecek varisi olmadığından, yeğeninin oğlu, müstakbel Augustus olacak Octavius'u evlât edindi. Ama düşmanları ona karşı, himayesindeki Brutus ve Cassius yönetiminde bir suikast hazırladılar. Sonunda senatoda, Pompcius'un heykelinin dibinde üvey oğlu Brutus tarafından hançerlenerek öldürüldü.

427979-345079212201890-1095350988-n757052475.jpg

Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand - Sırp gizli organizasyonu The Black Hand tarafından Arşidükü öldürmek için 6 suikastçi tutuldu. Saraybosna'da Ferdinand'ın geçeceği yol üzerine 6 suikastçi tarafından tuzak kuruldu. İlk iki suikastçide bombalar ve silahlar bulunuyordu. Bu saldırganları atlatmayı başaran Arşidük üçüncü suikastçinin ise bombayı arabasına atmasıyla karşı karşıya kaldı. Otomobilinin tepesinden seken bomba arkadaki aracı patlattı. Ferdinand hızla oradan uzaklaşırken toplum karşısında bir konuşma yapmak üzere hazırlanıyordu. Konuşma sonrası Ferdinand kendisine saldırıların olduğu sırada arka araçta yaralanan askerleri görmek için hastaneye gitti. Buradan çıkan Ferdinand'ı takip eden Gavrilo Princip isimli suikastçi üstü açık arabasıyla giden arşidüke iki el ateş etti. Karısı ve Ferdinand öldü. Böylelikle I. Dünya Savaşını başlatan Princip sadece 19 yaşındaydı.

64808-345079238868554-962782299-n826027138.jpg

Tiberius Gracchus - Milattan önce 2. yüzyılda Romalı bir politikacı olan Tiberius Gracchus tarımsal bir reformu kanun olarak onaylatmak için dile getirince politik bir çalkantıya sebep oldu. Seçim günü kazanmış olduğu bu zaferin onu ölüme sürükleyeceğinden habersizdi. Silahlı korumalarla geldiği senatoda dövülerek öldürüldü. Senatörler ellerine geçen sandalye ve sert cisimlerle onu öldürdüler. Daha sonra ise Tiber Nehrine attılar. Senato dışında bekleyen yüzlerce taraftarı ise oracıkta öldürüldü.

427561-345079262201885-1956571220-n503577663.jpg

Juvénal Habyarimana - 6 Nisan 1994 tarihinde Ruanda'nın başkanı Habyarimananın özel jeti isabet eden iki roket tarafından düşürükldü. Yere çakılan uçakta başkanla birlikte 12 kişi öldü. Günümüzde suikasti gerçkeleştirenler halen bulunamamış olsada bazı çevrelere göre Ruandalı milliyetçiler ya da Hutu kökenli radikal bir grup tarafından öldürülmüş olabileceğine inanılıyor.

418427-345079292201882-641238535-n81973724.jpg

İsveç Kralı III.Gustav - İsveç Kralı olarak Gustav 1771'de devlet içinde kendine monarşik bir yapı oluşturmuştu. Devletin para harcamalarını kişisel zevklerine göre yapıyordu. Bu durumdan bir hayli sıkılan askeri bir subay olan Jacob Johan Anckarström yanına 2 arkadaşını da alarak suikast planları yapmaya başladı. Gustav ise bu planların varlığından haberdar oldu. Olmasıyla birlikte sürekli maskeyle kaçarak dolaşmaya başladı. Bir Kraliyet töreninde yakasından kral olduğu anlaşılan Gustav maskeli suikastçiler tarafından vuruldu. Saldırganlar kaçabildiler ama bir sonraki gün yakalanarak idam edildiler.

429323-345079302201881-918212549-n991568339.jpg

Leon Trotsky - 1920'li yıllarda sol görüşün baştaki temsilcilerinden Leon, Joseph Stalin'in en büyük rakibiydi ve Sovyetler Birliğinden sürgün yedi bu sebepten. Meksika'da yaşamaya başlayan Trotsky burada Marksizmi öğretmeye ve Stalin aleyhine konuşmaya devam etti. 20 Ağustos 1940'da ise Stalinin bir ajanı olan Ramon Mercader Trotsky'nin evine bir makale üzerine tartışmak için gitti. Trotsky makaleleri ararken Mercader cebinden çıkardığı bir buz kırıcıyı kafatasına saplayıverdi. Orada canını vermeden önce Trotsky "Bu adamı sakın öldürmeyin ondan öğreneceklerimiz var" dedi. En meşhur Marksistlerden Trotsky ise bir gün sonra beyin zedelenmesi yüzünden öldü.

432228-345079322201879-1437411597-n356995884.jpg

Abraham Lincoln - Tarihteki en bilinen suikastlerden biri Jon Wilkes Booth ve arkadaşlarının Abraham Lincoln için planladıklarıdır. Amerikadaki iç savaş durumundan memnun olmayan bir grup Lincoln'ün Beyaz Saray konuşması sonrası daha da öfkelenmişti. Lincoln bazı belirli zencilere oy verme hakkının verilmesini destekleyeceğini belirtti. Bu konuşma, kalabalıktaki güney sempatizanı ve Başkan’ın temsil ettiği her şeyden nefret eden aktör John Wilkes Booth’u oldukça öfkelendirdi ve Başkan’ı öldürmeye kesin karar verdi. Aslında bu, Booth’un Başkan’a zarar vermek için ilk teşebbüsü değildi. 1864 yazının sonlarında, Booth Abraham Lincoln’u kaçırmak için planlar yapmıştı. Koyu bir güney sempatizanı olan bu genç adam, güneyliler lehine casusluk, asi ordusunun ihtiyacı olan kinin ve diğer tıbbi malzemelerin kaçakçılığını yapmaktaydı. Lincoln’u kaçırmaktaki maksadı ise, Başkan’a karşılık kuzeylilerin elindeki güneyli esirleri serbest bıraktırarak, Konfederasyon’un iyice seyrelmiş saflarına bir nebze olsun destek sağlama umuduydu. Booth yerel serserilerden oluşturduğu grubuyla planlar yapmaya başladı. Başkan’ı kaçırmak için en iyi fırsatın, onu arabadayken kıstırmak olduğunu düşündü. Ancak son anda Başkan tiyatro oyunu seyretmek yerine 140. Indiana Alayı’nı ziyaret etmeye karar verince komplocuların planı suya düştü. Planın başarısızlığa uğramasıyla ümitlerini yitiren çete büyük ölçüde dağıldı. Tek başına kalan Booth, her ne kadar artık güney için bir umut kalmasa da yapabileceği son şeyi yapmak istemekteydi: Lincoln’u öldürmek. 14 Nisan 1865’de Lincoln’lar "Amerikalı Kuzenimiz" adlı oyunu seyretmek için Ford Tiyatrosu’ndaydılar. Oyun sırasında Booth tiyatroya geldi, arkadan gizlice şeref locasına girdi ve saat 22:15’te Başkan Lincoln’a kafasının arkasından ateş etti. Başkan yaralı halde caddenin karşısındaki Peterson House’a götürüldü. Ertesi gün saat 07:22’de hayata gözlerini yumdu. Bu olay, Amerika’daki ilk başkan suikastı olarak tarihe geçerken halkı büyük üzüntüye boğmuştu.

428988-345079388868539-412948394-n923604533.jpg

Grigori Rasputin - Rasputin’in yaşamı kadar ölüm şekli de enteresan noktalar içermektedir. Çar’ın orduların başına, cepheye gittiği dönemde Rasputin diğer hanedan mensupları ile birlikte sarayda bulunmaktaydı. Çar, doğrudan eşinden aldığı mektuplarla ülkeyi ve savaşları yönlendiriyordu. Bu durum önce sarayda daha sonra da halk arasında yaygın söylentilere ve tepkilere, moral bozukluklarına yol açıyordu. hanedan mensuplarının Rasputin’den duydukları rahatsızlık had safhaya ulaşmış ve onu ortadan kaldırmak için planlar yapılmaya başlamışı. Felix Yussupov isimli Tatar kökenli hanedan mensubu bir prens bu işe ön ayak oldu ve diğer komplocu arkadaşları ile beraber bir plan kurdular. Yussupov ve Rasputin beraberce yemeğe giderken Yussupov onu öncelikle sohbet etmek amacı ile bir odaya aldı. Burada önceden siyanürle hazırlanmış kurabiyeler bulunmaktaydı. Her ne kadar bir kurabiye içersindeki zehir dozu bir insanı öldürecek miktarda olsa da hazırlanan şarabın da içine siyanür konuldu. Rasputin iki kurabiye yedi ve şarapdan da bir bardak içti. Ancak zaman geçmesine rağmen herhangi bir etki görülmüyordu. Paniğe kapılan Yussupov odadan arkadaşlarının yanına çıktı ve planın işe yaramadığını söyledi. Bu defa da ona bir silah temin edildi. Yussupov Rasputin’in yanına geri döndü ve silahını bir el ateşledi. Rasputin yere yığılmıştı. Yussupov sevinç içinde arkadaşlarının yanına koştu ve işi başardığını söyledi. Arkadaşı ona bir bardak şarap verdi ve işin sona ermesini kutlayalım dedi. O esnada Rasputin yeşil gözleri ile Yussupova baktı ve konuşmaya başladı. Odaya dalan Yussupov’un arkadaşı kendi silahı ile Rasputin’e ateş etti silahtan çıkan kurşun Rasputin’nin sırtının alt kesimine girip böbreğine saplandı. Öldüğünü düşündükleri Rasputin’i bir çarşafa sararak dışarda beklemekte olan araca doğru taşımaya başladılar. O sırada Rasputin hareket etti. Ölmediği anlaşılan Rasputin’nin son ölümcül yarası İngiliz Rayner tarafından Rasputin’nin alnın tam ortasından vurularak tamamlandı. Daha sonra araca yerleştirilen Rasputin’in bedenini buzlarla kaplı Neva nehrine attılar. Tam olarak 14 saat sonra Rasputin’in cesedi bulundu.
http://www.haber7.com/foto-galeri/19192-tarihte-ki-en-buyuk-suikastler/p10#gallery






 

Son mesajlar

Üst