Spor Yazarlarının Derbi Yorumları

Bu konuyu okuyanlar

ZorhaK

Müdavim
Katılım
24 Kasım 2008
Mesajlar
10,757
Reaksiyon puanı
259
Puanları
63
Genel olarak Mustafa DENİZLİ eleştiri almış..


Rıdvan Dilmen (Milliyet)
FUTBOL ÇOK ENTERESAN Futbol gerçekten enteresan bir oyun. Skora bakıyorsunuz, zaten Galatasaray favoriydi, normal diyorsunuz. Pozisyonlara bakıyorsunuz, çıkarın golleri Beşiktaş herhalde kazanmıştır zannediyorsunuz.
(...)
Favori, favori gibi oynamadı ama favori gibi farklı kazandı.
Beşiktaş geniş bir kadroya sahip. Dokuz puan geriye düşmelerine rağmen ben tekrar toparlanacaklarını düşünüyorum. Ama moral takviyesinin dışında oyuncuların mutlaka çarşamba gününden itibaren oynayıp oynamayacaklarını, sistemlerini bilmeleri gerekir. Sürprizler onların da dengesini alt üst ediyor.
Erman TOROĞLU (Hürriyet):
MANTIK KAZANDI
Derbinin mantığı şuydu. Beşiktaş, yöneticisiyle, teknik direktörüyle ve futbolcusuyla dün gece sınıfta kaldı. Sakın çok iyi bir Galatasaray’a yenildiklerini söylemesinler. Biraz akıllı olsalardı, rakiplerini Ali Sami Yen’de yenerlerdi. Sakın Galatasaray’ın aman aman top oynadığını sanmayın. Sadece daha akıllıydılar. Galatasaray’ın bu vaziyette olmasında kadroyu hazırlayan yönetimin, teknik adamının ve futbolcularının büyük rolü var.
Hakem Bülent Yıldırım bir kaç avantaj haricinde fena maç yönetmedi. Bir de Mustafa Sarp’a sarı kartı zamanında verecekti. Oyuna dahil olduktan sonra Mustafa Sarp kırmızılılık bir hareket yapsaydı, sarısı güme giderdi.
NOT: Leo Franco’nun, Serdar Özkan ile girdiği ikili pozisyonda topla göğüs kol karışımı bana çizgi üstü gibi geldi. Bunu da net görecek yardımcıydı. Eğer çizgi üstündeyse, kırmızı kartın da beraberinde olması gerekirdi. Ama yüzde yüz yardımcı hakemin yardımıyla.
Zeki Çol (ZAMAN)
BEŞİKTAŞ TEPETAKLAK
Lige şampiyon olarak başlıyorsun... Daha 5. hafta sonunda liderin 9 puan gerisinde kalıyorsun. Kısırsın, gol atmayı beceremiyorsun. Rakibin maç başı 3 küsur ortalamayla oynuyor, sen 5 maçta 3 golü zor buluyorsun.
Ve ilk derbinde fark yiyorsun. Bir takımın, düşebileceği en vahim durum budur. Sakatın, eksiğin, mazeretin artık kimseyi ilgilendirmiyor. Çünkü futbol oynamıyorsun. En dirençli olduğun maç bu... Onda da hezimeti yaşıyorsun. Çünkü atamıyorsun. Yarıştıklarınla arandaki temel fark da burada... Onlar atıyor. Sen bakıyorsun. Dolayısıyla hayal kırıklığı yaşatmaya devam ediyorsun. O zaman bu yarışın aktörü olamazsın.
Evet, daha sezonun başındayız... Ama Beşiktaş, şimdiden zirvenin çok gerisine düştü. Bu ligde, bugüne dek hiçbir şampiyonun yaşamadığı bir dramı yaşayarak... 5 haftada tepetaklak olarak.
Osman Ateşli (Tumspor.com):
DENİZLİ BAKKAL HESABI YAPIYOR

El süpermarket olmuş Mustafa Hoca hâlâ bakkal hesaplarıyla meşgul… Mesela derbi sonrası “aslında Galatasaray’la aramızdaki puan farkı aslında 9 değil 6. Biz bu Galatasaray’ı İnönü’de yeneriz” diyerek şimdiden sezonun ikinci yarısında oynanacak bir maçı çantada keklik görüp kendi hanesine yazmak hangi aklı başında hocanın hesabı olabilir.

Ya da “biz ilk 5 haftada 5 puanlık bir kayıp planlıyorduk tahminlerimizin dışında 9 puanlık bir kayıp yaşandı. Kaybımız 4 puan” demek gerçekten bir hatalar zincirine kılıf aramak için gülünç bir yöntem değil mi? Hangi hoca sezona ciddi puan kayıpları planlayarak başlar. Bir garip bakkal hesabı.

Mustafa Denizli hâla geçen sezonki gibi bir lig beklentisi içinde... Atı alan ise Üsküdar’ı geçti Kadıköy sırtlarına doğru gidiyor. Bizim Mustafa Hoca ise üç haftadır bu mantıkla hesaplar yapıyor. Geçen sezonu kıstas alan büyük hata yapar. Bütün futbol otoriteleri bunun böyle olmayacağını ifade ediyor. Evdeki bakkal hesaplarının bu sezon çarşıya uymayacağı ortada. Böyle bir hesapta ısrarcı olmak tecrübeyi konuşturmaktan öte acemilikten başka bir şey değil diye düşünüyorum.

Galatasaray’a gelince; Gerek ligin ilk 5 haftasındaki maçlarında oynadığı futbolla gerekse Avrupa’daki performansı ile göz kamaştırdı. Henüz mağlubiyeti yok. Dünya çapındaki hocası ve futbolcularıyla çok iyi bir uyum yakaladılar ve sezonun henüz başı olmasına rağmen oldukça hazırlar. Beşiktaş maçına kadar dişli bir rakiple karşılaşmadığı bu maçların ölçü kabul edilmeyeceği söyleniyordu. Beşiktaş’a karşı alınan 3 farklı net galibiyetle bu tezi de çürüttüler. Cimbom bu sezon Süper Lig’de ve UEFA Avrupa Ligi’nde oynadığı tüm maçlarda gol buldu. 11 resmi maçta rakip fileleri tam 35 kez havalandırırken maç başına 3.18 gibi bir gol ortalamasını da yakaladı. Cimbom kalesinde sadece 7 gol gördü. (Maç başına 0.65 gol ortalaması) Galatasaray’ın tarihinde yakalanamamış bir seri. Kasımpaşa maçını da kazanırlarsa tarihe geçecekler.

Ahmet Çakar (Sabah)

DENİZLİ'NİN ESERİ
Rüştü adeta kelebek avcısı. Eğer Beşiktaş oyunun hemen başında o golü yiyorsa ya da diğer bir deyimle Mustafa Sarp bir kornerde hayatının en kolay golünü atıyorsa o takımın çok büyük problemleri var demektir.
İkinci gole bakın. Yılların kalecisi Rüştü tuttuğu topu rakibine "Al kardeşim gol yap" diye bırakıveriyor. Aslında tüm bu eksikliklere rağmen Beşiktaş G.Saray'ı bir daha bu kadar yorgun yakalayamazdı. İkinci yarıda o kadar yoruldular ki, imdatlarına kaleci Rüştü ve Beşiktaş defansı yetişiverdi.
G.Saray'a gelince... Kaliteli ayakları var.
Keita traktör gibi. Gidiyor, geliyor darmadağın ediyor. Milan Baros kim ne derse desin Türkiye'ye gelmiş en önemli atak oyuncularından biri. Maç boyunca orta saha hakimiyeti Beşiktaş'da imiş gibi gözükse de G.Saray bitirici vuruşları çok iyi yaptı.
5 hafta geride kaldığında liderle son şampiyon arasındaki fark 9 puan ise Mustafa Denizli oturup düşünmelidir. Belki o yine 'kargalar' falan diyecek ama unutma kargaların da bir görüşü olabilir değil mi Sayın Denizli?
Hakem Bülent Yıldırım maç boyu oldukça başarılıydı. Tek tartışılabilir kararı ikinci yarıda Franco'nun ceza alını dışında topu elle oynayıp oynamadığıydı.
Eğer temas var ve dışarıda ise karar kırmızı kart olmalıydı.
Sergen Yalçın (Vatan):
BU BEŞİKTAŞ'TA OYNARIM
Galatasaray-Beşiktaş derbisindeki tempoya bakın. Doğru dürüst koşan bir-iki kişi ya var ya yok...Günümüz total futbolunda mücadele etmek zorundasın. Futbol koşmadan oynanmıyor. Böyle durarak elim belimde ben de oynarım. Hatta daha alâsını oynarım. Biz niye bıraktık ki futbolu. Koşmadan oynanacağını bilseydim eğer, emin olun 4 sene daha devam ederdim.
Mustafa Denizli’nin kadro seçimli büyük yanlışlıklarla doluydu. Bu sene hiç kaleye geçmeyen Rüştü, sakatlıktan yeni çıkmış Yusuf ile Ekrem, ilk maçını oynayan Tabata ve “Ben formsuzum” diye bas bas bağıran Nihat ile çıkarsan sahaya böyle olur işte. Yılların tecrübeli kalecisi öyle iki gol yedi ki, inanmak mümkün değil. Onun kariyerine hiç yakışmadı. Maçın kaybedilmesinin temel unsuru Rüştü’ydü ne yazık ki. Unutmayalım ki maçın hakkı kesinlikle bu skor değildi. Ama işte o 2 büyük hata bu sonucu doğurdu. Beşiktaş ilk yediği gol ile ikinci yediği gol arasında üstün taraftı. İşte bu süre içinde 1-1’i bulsaydı kazanan taraf olurdu. Burada bir çift sözüm Serdar Özkan’a. Derbiler diğer maçlara benzemez. Yakaladın mı atacaksın. Aksi durumda hakketmediğin bir sonuçla karşı karşıya kalırsın.
Sanlı Sarıoğlu (Yeni Şafak):
DENİZLİ ŞAŞIRTIYOR
Beşiktaş'ın en iyi niyetli oyuncusu dün Ekrem'di. Üç ayrı pozisyonda oynadı, üçünde de elinden geleni yaptı. Sivok ve Ferrari'ye de bir şey diyemeyiz. Evet, Baros iki gol attı ama ilki sadece Rüştü'ye aitti. Rüştü kalitesindeki bir kaleci topu elinden kaçırıp rakibe ikram eder mi? Zaten Galatasaray'ın ikinci golü kaderi belirledi. Beşiktaş beraberlik peşinde koşarken birden bire yıkıldı. Ve oyundan iyice koptu. Aslında Rüştü'nün ilk golde de büyük hatası vardı. Beşiktaş kolay goller yedi, kolay golleri atamadı.
Galatasaray'ı gönülden kutluyorum. 5'te 5 yaptılar. Son derece akıllı oynadılar. Öne geçtikten sonra riske girmediler. Defanslarında bazı açıklar verdiler ama topu kazandıklarında da hep karşı kaleyi düşündüler. Ellerinde her türlü silah var. Ve bunları Rijkaard yerli yerinde kullanıyor. Biraz aksayana hemen kemendi atıyor. Arda durgundu kulübenin yolunu tuttu. Keita fazladan iki çalım attı Rijkaard ona da 'gel yanıma' dedi. Her iki kale önünde daha dikkatli olan, daha becerikli olan Galatasaray haklı bir galibiyet aldı. Beşiktaş için zor günler asıl bundan sonra.
Mehmet Demirkol (Milliyet)
ACİL YARDIM
Dün Galatasaray’da olmayan pozisyonlardan skor çıkarabilen yetenekler vardı. Beşiktaşlılarsa 5 penaltı versen atamayacak gibilerdi.
Orta sahasız organizasyonu, takım bütünlüğü eksik iki takım arasındaki farkı bu belirledi. Sadece bu.
Maç önü yazımda ‘Bu Denizli’nin maçı’ demiştim. Onun bu tip maçların psikolojisi nasıl yönettiğini bilerek. Geçen yıl olup bitenden sonra bunu beklemek lazımdı. Planı tutmadı diyemem. Ne yapmaya çalıştığını ben seyrederken anladım. Ama ya oyuncuların bir kısmı anlamamış, ya da güçleri yeterli değil.

Öte yandan. Çok yorgun, Milli Takım nedeniyle oldukça üzgün Galatasaraylılar vasatlarının çok altında bir oyunla Rijkaardı hiç üzmeden ikinci plana gerek bırakmadan, 2. viteste maçı 3-0 aldılar. Oyuncu kalitesi açısından arada gerçekten büyük fark varmış. Bu anlaşıldı.
Ve bu tabloda dün, Beşiktaş’ın sırtındaki o Türk Kızılayı logosu bir sosyal sorumluluk projesinden çok, bir yardım çağrısı gibi duruyordu.
Can Çobanoğlu (Fanatik):
ASLAN KALİTESİ
Oyunu birbirine yakın oynamayı beceremeyen Beşiktaş, Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü. Serdar Özkan ise bir derbide bulunmayacak pozisyonları bulup, hovardaca harcadı. Ve Kara Kartal anlaşılmaz biçimde bıkmadan usanmadan ofsayta düştü. Belli ki, konsantrasyonu bozuktu. Önümüzdeki günler Galatasaray için çifte bayram, Beşiktaş için ise formasının siyah tarafı gibi gözüküyor. Bülent hoca, Leo Franco pozisyonunda bizce hatalıydı. Sözün özü; büyük takım kalite ile ölçülüyor, başını dertten kaliteli ayaklar kurtarıyor. Boşa savrulan paralar değil.
Ömer Güvenç (Akşam):
BEŞİKTAŞ KAÇIRDI GALATASARAY ATTI
Sezonun ilk derbisinde kazanan taraf ev sahibi Galatasaray oldu. Bu galibiyet Galatasaray'ın oynadığı futbolun karşılığı mıydı? Hayır. Ne Galatasaray kazanmayı hak etti. Ne de Beşiktaş kaybetmeyi.
Peki neden kaybetti Beşiktaş; 1- Rüştü'nün inanılmaz iki hatası özellikle birincisi. 2- Beşiktaşlı futbolcuların özellikle Serdar'ın Galatasaray ceza sahası içindeki son vuruşlarındaki beceriksizliği.
Hakan Ünsal (STAR)
DENİZLİ'NİN YANLIŞLARI VE KALİTENİN FARKI
Mustafa Denizli bu ülkenin en tecrübeli hocalarından biri ama o bile büyük hatalar yapabiliyor. Galatasaray son yılların en iyi başlangıcını yapmış ki bu start yönetimin tarihi fiyaskosu Lincoln’ü bile unutturmuş, bu kadar ofansif düşünceli ve formda bir takıma Ali Sami Yen’de böyle bir kadroyla çıkmak cesaret mi, çılgınlık mı sorusunu akıllara getiriyor. Üstelik yenilgi halinde daha 5. haftada lige havlu atacak bir Beşiktaş varken...
Denizli asıl böyle bir derbide iki ön libero ile oynaması, önde daha formda ve kuvvetli bir oyuncu ile başlaması ve kenarda da Holosko’yu tercih etmesi gerekirken, bunların tam tersini yaptı. Beşiktaş’ın yedek kulübesi içeridekilerden daha iyiydi.
Atilla Gökçe (Milliyet)
HOCA KABYETTİ!!!
Evet, favori kazandı. Kalitesini, farklılığını, takım oyunundaki başarısını ve bireysel yeteneklere sahip olmanın ayrıcalıklarını göstererek.
Galatasaray, sezonun ilk derbisinde bekleneni yaptı. Yine gollerini attı, keyfine baktı.
Bu arada ilk dört haftadaki parıltılı sonuçları zayıf takımlara karşı aldığını, gerçek gücünün ve büyüklüğünün büyük rakipleri önünde geçeceği testten sonra görüleceğini iddia edenlere de söyleyecek söz bırakmadı.
Çoğu milli maç ve yol yorgunuydu. Ama bunu bir sorun haline getirmeden çok rahat kazandılar. Rijkaard ve futbolcularını kutlamalıyız.
Beşiktaş’a gelince...
Bu maça iyi hazırlandıklarını, derbiye ekstra gayretle geldiklerini gördük. Galatasaray’ın kanat ataklarına, Keita’nın yıpratıcı oyununa karşı diri bir direnişle dayanmaya çalıştılar.
Topu ve oyunu Galatasaray yarı alanına taşıyıp ağırlıklarını hissettirdiler. Kazanmak için kendilerini ekstradan zorlayarak beklenenin üzerinde pozisyon yarattıklarına tanık olduk.
Ne var ki Mustafa Hoca, daha başlarken kaybetmişti maçı.
Rüştü, Ekrem ve Yusuf gibi üç oyuncu tercihi, derbide göze alınmaması gereken risklerdi.
(...)
Manchester maçı da kapıda beklerken, Beşiktaş şampiyonluk yükünün altında eziliyor. Yazık oluyor!
Ömer Üründül (Sabah)
NİHAT'TAN SON ADAM OLMAZ
Mustafa Denizli yine formsuz ve her zaman vurgaladığım gibi hücumda son adam oynamaya yapısı müsait olmayan Nihat'ı ısrarla dün gece de bu mevkide oynattı. Beşiktaş ilk yarıyı bu yüzden 10 kişi oynadı. Bence Tabata'yı da devrede çıkarması yanlıştı. Yapılması gereken değişiklik Nobre-Nihat olmalıydı.
Ayrıca Ekrem Dağ'ın ön liberoda ne işi vardı doğrusu anlayamadım...
Aslında maçın hakkı kesinlikle bu değildi.
Ama Rüştü'nün yediği hatalı iki gol de Mustafa Denizli'nin yanlışlarından kaynaklandı.
Çünkü Rüştü cezası ve sakatlığı yüzünden uzun zamandır takımdan ayrıydı. Hakan Arıkan da oynadığı maçlarda başarılıydı. Takımın ofansif olarak en etkili ismi Serdar'dı. Ama o da adeta gol kaçırma yarışına Beşiktaş adına yapacak bir şey kalmadı. Hakem Bülent Yıldırım genel yönetimi ve kart standartları ile mükemmeldi. Tek tartışılacak pozisyon, Beşiktaş atağında kaleci Leo Franco'nun topa ceza alanı içinde mi dışında mı elle müdahale ettiğiydi. O da süzülmesi çok zor bir pozisyondu.
Uğur Meleke (Milliyet)
EL KARAMAŞİKKO
Sokaktaki çocuk, dün gece M.United’ın, Tottenham veya Juventus’un, Lazio önünde ne oynayacağını bile biliyor, Beşiktaş’ınkini bilmiyor! Durum böyle olunca Beşiktaş gerek sezon içinde, gerek maç içinde kopukluklar yaşıyor; umutlar yine galiba Denizli’nin 26’ncı hafta oturtacağı düzene bağlanıyor!
Beşinci haftanın senaryosu ise aşağı yukarı şöyle: Beşiktaş bu sezon ilk kez sihirli dörtlüsünü (Sivok-Ferrari-Ernst-Fink) bozmuş, o bölgeye Ekrem-Tabata takviyeleri ile daha fazla beceri katmaya çalışmış. Bobo-Nobre-Holosko gibi uzunlar/çabuklar kulübede, çünkü Denizli golü Yusuf-Tabata-Serdar-Nihat gibi yetenekli adamların yerden seri oynayacakları set hücumlarıyla bulmayı hedeflemiş. Aslında 15’le 65 arası pozisyonlar da ürettiler, ama sonucu belki planların tam olarak oturduğu, oyuncuların birbirine tam olarak uyum sağlayıp birbirini anladığı 15’inci-20’nci haftalarda alabilecekler.
Levetn TÜZEMEN (Sabah)
DURAN TOPUN ÖNEMİ

Bazı maçları takım olarak kazanırsınız bazen de yetenekli oyuncularınızın beceresi sayesinde galip gelirsiniz. Galatasaray, Beşiktaş derbisini takım olarak değil, kaliteli ayaklarının becerisi sayesinde kazandı.
Beşiktaş öncelikle Galatasaray'ı durdurmaya sonra da defansın arkasına Nihat'ı kaçırarak gol aramayı denedi. İsmail'in önünde oynayan Yusuf soldan bindirmelerde etkiliydi ama defansa yardım etmediği için Keita, Beşiktaş'ın sol kanadını ilk yarı otoban gibi kullandı. Futbolda duran top organizasyonunun ne kadar önemli olduğu ve Galatasaray'ın buna bu sezon ne kadar iyi çalıştığı Beşiktaş maçında bir kez daha kanıtlandı.
Ersun Yanal (Vatan):
BEŞİKTAŞ PASLAŞTI GALATASARAY GOL ATTI
SEZONU 2 kupayla bitiren, rakibine göre daha oturmuş bir kadrosu ve sistemi olması gereken Beşiktaş’ta ise durum tam tersi.. Hücumcularda net bir kafa karışıklığı var.. Gol gelmedikçe (5 haftada 3 gol attılar) sıkıntı, travmaya dönüşüyor.. Nedenlerini şöyle sıralayabilirim:
1. 5 HAFTADIR ön tarafta üst üste aynı oyuncular yer almadı.. Her maça değişik kadro çıktı.. Mesela Nihat, Tabata, Serdar ve Yusuf dün ilk defa bir arada oynadılar.. Ön liberodaki Ekrem de ilk kez o pozisyonda görev üstlendi.. Sakatlık ve yetersizliklerin etkisiyle oluşan bu rotasyon, hücumcuların verimi düşürüyor tabii ki.. Sahada birbirlerini bulamıyorlar, hatta aynı futbol dilini konuşmuyorlar.. Mesela milli maçta gol atıp moralli dönen Holosko, sakatlıktan çıkan Bobo ve Nobre kulübedeydi.. Bu üç futbolcu Beşiktaş’a geçen sezon 2 kupa birden aldırmıştı.. Ama Nobre hiç kullanılmadı, Holosko iş işten geçtikten sonra girdi, Bobo kopuk hücum hattının arasında kaybolup gitti..
2. NİHAT’TA bu kadar ısrar etmek tehlikeli.. Çünkü santrforda topu tutan, saklayan ve çevresine servis yapan, takımını oyuna ortak eden biri gerekiyor Beşiktaş’a.. Bobo olur, Nobre olur ama Nihat kesinlikle bu adam değil.. Nihat’ı kazanayım derken hem sezonu tehlikeye atıyor, hem de Nihat’ın tribün gözündeki kredisini düşürüyor Denizli..
3. DENİZLİ’NİN aldığı bir risk de sakatlıktan çıkan bazı oyuncuları hemen sahaya sürmesi.. Rüştü ilk kez sahaya çıktı ve ilk 2 golde hata yaptı.. 2. golde kaleci Rüştü’den seken topa 2 Beşiktaşlı defans oyuncusundan önce G.Saraylı Milan Baros dokunurken oluşan hamlesizlik çok dikkat çekiciydi.. Son 3 gün idman yapamayan Yusuf, yeni düzelen Ekrem ve yeni gelen Kaş da etkisizdi..
4. BEŞİKTAŞ’IN en önemli sorunu ise kale önüne topu taşımasına rağmen final paslarını ve bitirici şutları doğru yapamamasıydı.. İlk yarıda 7 kez ofsayta düştüler.. Ki hepsinde de son paslardaki kararsızlık veya pasın 1 saniye geç atılması rol oynadı.. 2. yarıda Fink ve Bobo’nun girmesinden sonra Beşiktaş bir süre üstünlük sağladı.. Serdar’la 3 net pozisyon yakaladılar.. İlkinde Hakan son anda kademeye girdi.. 2.’sinde Serdar geç kaldı, 3.’sünde ise herşeyi doğru yaptı ama şutu üst direği yaladı.. Bunları bulup atamazsan derbilerde başına dert alırsın.. Nitekim aldılar da!
Gökmen Özdenak (BUGÜN):
ATTILAR YATTILAR
Attılar yattılar
Belki skor Galatasaray açısından farklı görülebilir. Benim beklentim Galatasaray'dan daha fazla.
Çünkü ısrarla da vurguluyorum; Türkiye'nin çok üstünde bir kadroları var ve Avrupa'da ses getirmeli.
Bu yönde ısrarcı olacağım. Tamam derbi oyunudur.
Rüştü 2 golü hediye etmese Galatasaray bugün Beşiktaş'ı yenebilir miydi? Sezon başından beri kendi seviyesinde düşük takımlarla oynaması sonucu sistem çalışıyor gibi göründü ama farklı skorlar sahadaki sistemin üstünü örttü.
Feyyaz Uçar (Fanatik):
BÖYLE OYNARLARSA SALI HÜSRAN OLUR
İlk yapılması gereken, herkesin tüm olumsuzluğa rağmen bu Galatasaray maçını hemen unutması lazım. Şampiyonlar Ligi sınavı var Beşiktaş’ın önünde. Ve bu sadece Beşiktaş’ın değil, ülkenin de maçı. Kartal, derbiyi kazansaydı tabii ki onun vereceği pozitif katkı Beşiktaş için artı değer olacaktı. Ancak bu maçtan gereken dersler alınırsa o da en az bu karşılaşmanın vereceği moral kadar önemlidir. Bir kere Beşiktaş, Manchester United karşısında bu kadar rahat olmaz. Onların karşısında eğer 3 pozisyon buluyorsanız, bunun 1 tanesini atacaksınız. E tabi bir de onların girecekleri var! Yani Beşiktaş’ın hem hücum hem de savunma anlamında kendine bir çeki düzen vermesi lazım. Yoksa büyük hüsran olur.
İbrahim Altınsay (Ridakal)
DERBİ FARE DOĞURDU
Beşiktaş hâlâ hazırlık maçı yapıyor. Atak hattı ve anlayışı her maçta değişince, futbolcular birbirini anlamaya çalışmaktan top oynayamıyor. Oyunu hızlandırdıklarında top kayıpları artıyor. Sazı Yusuf ve Tabata gibi dar alan futbolcularına bıraktıklarınsa ise yavaşlıyor ve geç kalıyorlar. Dün de ofsayt rekoruna gittiler. On numaralara bel bağlamanın bedeli işte bu.
Erken golün futbolu sahadan kovduğu bir maç izledik. Galatasaray oyunu hızlandıramadı. Savunmada rakibi bekledi. Son vuruşları becerse, Serdar Özkan hat-trick yapardı ikinci yarı başında. Bir tek sağ kanatta Keita denedi dikine oynamayı... Ancak Sabri yerini kaybedince ve orta alandan destek gelmeyince Beşiktaş bu kanattan pozisyonlar geliştirdi. Arda’nın yerini Elano’nun alması da Cimbom’u canlandıramadı.
Tek kanattan oynanan keçi boynuzu gibi derbi oldu. Savunmada korkak, atakta uyuşuktu oyuncular... Böyle bir futbola böyle garip ‘hediye’ goller yakışırdı. Son gol dışında tabii...
Bu oyunu bu kadar geniş alanda ve durarak oynarsan çağdaş futboldan söz edemezsin. İki takımın Avrupa’daki rakiplerinin gözlemcileri evlerine mutlu dönüyordur.
Okay Karacan (ZAMAN)
KARTAL BAŞSIZ ASLAN TELAŞSIZ
Mustafa Denizli, ilk geldiği günden beri Beşiktaş'ta ideal bir onbir ve ideal bir oyun düzeni geliştiremedi. Dünkü 90 dakika bütün bu dönemin bir özetiydi. Hocanın bütün bu dönemin özetini çıkararak bir karar alması gerekmektedir. Nihat ile Bobo, ya da Nihat ile Nobre niye düşünülmemiştir şimdiye kadar 10 dakika bile olsa anlamak mümkün değil. Bu sistem onca milyon Euro'luk Nihat, onca milyon Euro'luk Tabata ve onca milyon Euro'luk iki iyi Brezilyalı forveti verimsiz kılıyor.
En azından denenmemiş o kadar çok yöntem varken Beşiktaş'a umut ışığı olacak, hiçbiri çıkmadı hocanın çantasından henüz. Tello bile olsa bu kötü Galatasaray, bu başsız başlıksız Beşiktaş'ı devirirdi. Hocanın çantasını karıştırıp doğru kâğıdı bulması gerekir.





Kaynak
 

Son mesajlar

Üst