Spor yazarları: "F.Bahçe İyiydi, Hakem Çok Kötüydü"

Bu konuyu okuyanlar

aliihsangs12

Müdavim
Katılım
29 Nisan 2008
Mesajlar
1,348
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Spor yazarları, Bursaspor'u 5-2 gibi farklı bir skorla yenen Fenerbahçe'nin kendine geldiğini ifade ederken, maçın hakemi Tolga Özkalfa'nın da çok hatalı maç yönettiğini vurguladılar.

2008_09_13_fenerbahce_spor_yazarlari.JPG


Rıdvan Dilmen (Milliyet): Fazlasıyla Hak Etti!

Fenerbahçe takımı adeta isyan etti. Attığı goller, girdiği pozisyonlar ile değil. Sezonun en istekli, en agresif, en yardımlaşmalı (hücumda ve savunmada) maçını oynayarak.

Fenerbahçe takımının sezon başındaki performansı abartılı şekilde kötüydü. Dünkü oyun da şampiyonluğa yetmeyebilir. Ama en azından dünkü oyunda puan kaybetseydi de taraftarı üzülmezdi. Alex sezon başından beri sırıtıyordu. Semih sırıtıyordu. Ama diğer oyuncuların dünkü performansı Semih ve Alex'in de normal seviyelerine çıkmasını sağladı. Takım düzelince, onlar da düzeldi.

Bursa, şehir ve takım olarak havaya girmiş, sezona iyi başlamış ve geçen yıl da Kadıköy'de kazanmanın rahatlığı ve motivasyonu ile sahaya çıktı. Oyun 0-0 iken de, 4-0 iken de açık ve riskli oynadı. Ama canlı savunma yapan ve çabuk çıkan Fenerbahçe'ye karşı işi zordu. Bu oyun fark getirebilirdi ve getirdi de.

Tolga Özkalfa'nın ilk yarının sonunda Edu'yu atmaması, Semih'in sayılmayan nizami golü ile Alex'in verilmeyen penaltısını affı gibiydi. Çok yanlış yaptı.

Altan Tanrıkulu (Hürriyet): Gezer'inizinde!

Bursaspor bu sezona renk getiren, futboluyla zevk veren bir takım.. Onları izlemek keyif..Erken gol buluyor Fenerbahçe.. Seyircisi o dakikadan sonra hem iyi futbol hem de bol gol bekliyor.. İyi de oynuyor sarı-lacivertli oyuncular.. Bursaspor’un genç futbolcuları karşısında akıllı paslarla sonuca gitmeye çalışıyorlar..

Ama bu kadar pozitif olgunun karşısında bir negatiflik var ki maçın bütün havasını kaçırıyor.. Seyirciyi de saha içindeki futbolcuları da geriyor.. Bu negatifliğin adı "Tolga Özkalfa" maalesef..

İyi hakem-kötü hakem olabilir, doğru karar-yanlış karar verebilir.. İnsandır; hata yapabilir.. Ama kafasında; "akşama bana derler" diye geçirerek maç yönetiyorsa; maçın önüne geçme düşüncesi bilinçaltında yer etmişse, yani Bünyamin Gezer’in yolundan gitmeye başlamışsa sonu dün geceki gibi olur..

En acısı.. Bir penaltı ve sarı kart daha nasıl olur? Alex’in düşürülüşü sırasında Özkalfa’nın önü bomboş.. Nasıl olur böyle bir karar verir? Yardımcısı nasıl olur da Alex’in topa dokunduğunu ve rakibinin kontrolsüz girişini göremez?

Maç mı? Lugano yürekli bir oyuncu.. Kötü oynasa da maça yüreğini koyar.. Gol ona yakıştı.. Uğur; değeri daha sonra anlaşılacak bir oyuncu.. Zaman zaman Tuncay’dan daha yararlı Fenerbahçe için.. İki maçtır gol attığı için değil, sezon başından beri "arı gibi çalıştığı" için önemli oyuncu..

Güiza’yla ilgili düşüncelerimi cumartesiye bırakıyorum.. Sadece şunu söyleyebilirim.. Geçen sezon "penaltısız" 27 gol atıp La Liga’da kral olmuştu.. Bu sezon "penaltı dışında" kaçırılabilecek her golü kaçırıyor.. Alex kötü günündeydi.. Bir gol attı, iki asist yaptı..

Gürcan Bilgiç (Sabah): Baskın Genler

Fenerbahçe, başına bunca belayı getiren oyun anlayışını değiştirmeden kazandı. Yine kalesinde tehlikeler görüp, sadece ucuz kurtularak, kendi içinde gelişen iki golle işini bitirdi.

Selçuk'un orta sahadaki duruş ve hamle doğruları ile Carlos'unkiler birleşince, Bursaspor'un hücum planları 'işlemez' hale geldi. Yusuf Şimşek'in oyunu kurma isteğine; Josico ile Selçuk Şahin'in müthiş dikkati izin vermedi.

Maçın temposu hep yüksek kaldı. İlk yarıda Bursa, Fenerbahçe orta sahasını çabuk geçiyordu. Kopuk oyun buna izin veriyordu. Fenerbahçe'nin ikinci golü ile aynı görüntü Bursa cephesine geçti. Üst üste kontralarla fark çok daha büyüyebilirdi.

Fenerbahçe'nin bu maçı kazanmanın ötesinde, rakibine oyunun her anında bileğinin gücünü göstermesi de önemliydi. Samet Aybaba, Alex'in üzerine sert markaj uygulamadı veya uygulatamadı.

Hakem Tolga Özkalfa bu maçın en büyük iki hatasının sahibiydi. 45'te Alex'e yapılan penaltıyı vermedi. Böyle değerlendirmiş olabilir ama sarı kart göstermesi neden? İki oyuncunun temaslı mücadelesi var. Bunun üstüne devre bitiminde üstlerine top atan Edu'ya sarı kartını çıkarttı. Neden kırmızı değil?

Eğer Uğur Boral'ın slalomlarla attığı ikinci gol olmasa, bu maç Özkalfa'nın başına "bizzat" yıkılırdı.

Can Bartu (Hürriyet): İşte Böyle Oynayacaksın

Sarı lacivertliler dün gece çok iyi yardımlaştı. İleride çok fazla adamla hücum yaptı. Ancak, bir de madalyanın öbür yüzü var. Fenerbahçe bu kadar basit ve ucuz goller yememeli. Volkan’a iki şut attılar, ikisini de içeri aldı. Nerede durduğunun, ne yaptığının farkında değil. Volkan’ı anlamak çok güç.

Bizim hakemlerimiz çok tuhaf. Alex’e dün yapılan bir hareket ve F.Bahçe’nin de verilmeyen yüzde yüz bir penaltısı var. Böyle komedi olmaz. Sambacıya ceza alanı içinde Ömer kontrolsüz giriyor. Topu kaçıran Alex’i düşürüyor. Benim futbol anlayışımda bunun tartışması bile olmaz. Bunun yanında Alex sarı kart görüyor. Ne yaptı bu adam peki? Rol yapılacak pozisyon var ama bu öyle bir pozisyon değil. Bunu süzemiyorsa, Tolga Özkalfa o düdüğünü duvara assın. Böyle bir kararla bir takımı yakarsın. Maç farklı bitti de bunun üzerinde fazla durulmayacak, yoksa kritik bir maçta yer yerinden oynardı. Tek kelimeyle ayıp.

Bursaspor, Galatasaray’ı eze eze yendiği maçtaki gibi değildi. Kenar toplarıyla, kalelerinde golleri gördüler. Savunmada adam paylaşımını yapamadılar. Mücadele edemediler, ayakta kalamadılar. Kötü oynadılar. Bursaspor, yukarılarda olması gereken bir takım. Yusuf gibi bir organizatörüne takımı idare etme şansı da veremediler. Bunda, Fenerbahçe’nin çok daha iyi olmasının rolü de büyüktü.

Selçuk Yula (Fotomaç): Görünen Köy...

Uzun süren sakatlığından sonra Deivid nihayet oynamaya başladı. Aragones onu sahalara ısındırmak için bitime 15 dakika kala oyuna aldı. Bunlar önemli değil, zaten yapılması gereken şeyler. Asıl yapılması gereken şu: Deivid girdi, golünü attı ve golden sonra ağladı.

Böyle futbolculara ihtiyacımız var. Fenerbahçe'nin geleceği artık parlaktır. Yüreğini sahaya koyacak, formasını da yüreğine koyacak. İşte kurtuluş reçetesi budur.

Fenerbahçe bu sezonun en iyi maçını oynadı ve rahat şekilde 3 puanı aldı. Arsenal karşılaşmasından sonraki yazımda felaket tellallerini uyarıp "Fenerbahçe bu maçta iyi oynamıştır. Saldırmak için acele etmeyin ve Bursa mücadelesini bekleyin" demiştim. Çünkü görünen köy klavuz istemiyor.

Hadi Arsenal maçında kaçanları bir tarafa bırakalım, bir hafta içinde atılan 10 gol. Tek sorun savunmadaydı. Lugano ve Edu adam paylaşımını daha iyi yapıp, pozisyonlarda daha dikkatli olacak ve savunmayı güçlendireceklerdi, işte bu kadar basit. Bunlar yapıldı ve F.Bahçe normale döndü.

Carlos'u savunmada bu kadar iyi oynarken hiç görmemiştim. Uğur Boral ise tartışmasız takımın en iyilerindendi. Aynen Alex gibi, Selçuk gibi, Lugano ve Edu gibi. Dün Uğur'u sürekli ıslaklayıp yuhalayanların artık kendi futbol bilgilerini tartma zamanları gelmiştir.

u arada yenilen iki gol var. Birinci gol neyse ama ikinci golde savunma hatalarından bahsedemeyiz. Onlar da nazar boncuğu olsun. Görünen şu ki ligin Fenerbahçe'siz geçeceğini zannedenler, her fırsatta başkanın, yönetimin ve futbolcuların kellesini isteyenlerin fena halde yanılacakları günler yaklaşmakta. Çok değil 3-5 hafta sonra bu takım liderlik koltuğuna oturursa kimse şaşırmasın.

Ziya Şengül (Star): Biraz Kıpırdanma Farkı da Getirdi

Üst üste kötü sonuçlar alan Fenerbahçe, Bursa karşısında oyuna kabus bulutları altında başladı. Saracoğlu son yıllarda belki de ilk kez boş kalmış tribünler olarak gözümüze çarptı. İsterseniz bu görüntünün adını koyalım: Tepki.. Adresi sormayın, onu da size bırakayım...

Fenerbahçe maça istekli başladı. Sıkıysa başlamasın! Hiç alışık olmadığı neticeleri alan, dolayısıyla tribünberi boş kalmaya mahkum edenler, işin vehametini anlamış olacaklar ki biraz kıpırdayınca zor kazanılacağı varsayılan Bursa maçı çok kolay geçti.

Josico’yu beğendim. Ayağındaki topları pas olarak dikine kullanıyor. Maldonado ve Selçuk gibi enlemesine ve geriye oynamıyor. Eğer sakatlanmadıysa, Dede onu oyundan niye aldı, sormak isterim.

Bana göre Alex’e verilmeyen bir penaltı vardı. Verilen ise aldatma nedeniyle Alex’e sarı karttı.

Edu’nun topu hakeme doğru atmasındaki sarı kart, kırmızı da olabilirdi. Roberto Carlos, bu maçta bu sezon ilk kez sahada varlığını gösterdi. Ama henüz Real’deki Carlos beklentilerimiz var. Uğur enteresan bir gol attı. Paldır küldür topla gidişi ve Fener’in ikinci golünü atan olması takımın rahatlamasına yetti, hatta arttı.

Bu maçın kahramanları dünlere kadar savunma anlayışlarını yerle bir ettiğimiz Lugano ve Edu’dur.. Bu oyuncuların ileri çıkarak attıkları kafa golleri, Fener’in takım halinde hücum ağırlıklı oynamasının da görüntüsüdür. Alex’in golü, bu maçtaki kıpırdanışın kaymağı oldu. Deivid’in golle dönmesi ise gecenin en güzel görüntüsüydü.

Kemal Belgin (Türkiye): Kim Kazandı, Kim Kaybetti?

F.Bahçe, bunalım sürecindeki G.Birliği’nden sonraki en kolay rakibi Bursaspor’u elini kolunu sallaya sallaya devirdi.

Ben bugün ligin zirvesinde dolaşan Bursa için şimdiden ilginizi çekecek bir yorum yapacağım. Bu takım ileri ucuyla, savunmasına yeni isimler monte etmez ise şimdiki 16 puanıyla bile kümede kalıp kalmama sıkıntısı yaşar. Düşünün bir kere emekli Yusuf varsa Bursa var, yoksa Bursa da yok.

Hemen bir kere daha altını çizeyim; F.Bahçe’yi dünkü farklı galibiyet sakın ola ki kandırmasın. Çünkü maçı yarım F.Bahçe kazanırken, yarım da Bursaspor teslim etti. Maçın çarpıcı oluşumlarını ise şöyle sıralayayım. Bursa’daki genç Sercan, Roberto Carlos‘un ismi altında sanki ilk otobüsle evine dönmüş gibiydi.

Hakem Özkalfa, Selçuk‘un attığı nizami golü iptal ederken, bu yanlışına bir de Alex‘e gösterdiği sarı kartı ekledi. O pozisyonda ne Bursa, ne de F.Bahçe aleyhine bir eylem yoktu. Ama aynı Özkalfa kendisine top fırlatıp, yardımcısını hedef alan 3. golün sahibi Edu‘yu nasıl oyundan atmadı hayret ettim doğrusu.

Şöyle bir cümlelik özetle toparlarsak, bu sonuç ne F.Bahçe’yi aldatmalı, ne de Bursa’yı, “Biz iyiyiz. F.Bahçe’ye yenildik” rahatlığına sokmamalı.

Kaynak
 
Üst