Sizin takım hangisi?

Bu konuyu okuyanlar

drsakal

Müdavim
Katılım
10 Aralık 2009
Mesajlar
1,602
Reaksiyon puanı
23
Puanları
38
Öyle kastırıp 17'de 17 yapıp şampiyon olmak, gerçekten güzel futbol seyretmekten daha değerli olabilir mi?

Geçen hafta bir arkadaş yemeğinde Adnan Polat’ın açıklamalarından konuşuyorduk. Yemek, konusundan da anlaşıldığı üzere, erkek nüfusu kalabalık bir yemekti, yoksa biz kızlar, hiçbir yemeğimizi böyle çözümsüz konular konuşarak harcamayız. Bu da bilinsin yani.

Adnan Polat’ın malum olaylardan bir hafta sonra yaptığı açıklamaları yeterli bulanlarımız, yetersiz olduğunu düşünenlerimiz, yeterli ama geç kalmış olduğunu savunanlarımız vardı. Sonra bir arkadaşımız çıktı ve dedi ki “Benim için Galatasaray bir vizyon demektir. Hedef belirlemek ve o hedeflere ulaşmak için çabalamak demektir. O hedeflerin bu ülke gerçeklerinden bağımsız olması, bu ülke standartlarının üzerinde olması demektir. Galatasaray’ın hedefi salt şampiyonluk değildir. Seni sen yapan değerlerine sahip çıkmaktır. Şampiyonlar Ligi’ne kalabilmek değil, o ligde Real Madrid’le Manchester United’la Milan’la aynı seviyede futbol oynamak demektir. Son 10 senedir Şampiyonlar Ligi marşını duyamamışken, son 5 senede kaç kere şampiyon olunduğunun gözümüze başarı gibi sunulması kabul edilemez.

Galatasaraylı olmak, Anadolu takımlarının transferlerine imrenerek bakmak zorunda kalmamak, kendi yıldızlarını yaratmaktır. Basketbolda yenilmez armada olmak, voleybolda, kürekte, amatör branşlarda ve altyapı takımlarında başarılı olmak demektir. Benim problemim Adnan Polat’la değil. Ama onun temsil ettiği Galatasaray, benim taraftarı olduğum Galatasaray’ı yansıtmıyor.” Takım adını değiştirip yeniden okusak da anlamını kaybetmeyen sözler bunlar.

Bir hafta önce şampiyon yakıştırmalarıyla, 17’de 17 hedefiyle, oynadığı taktiklerüstü oyunla ve yıldızlarıyla Kaf Dağı’nın zirvesinde bir yerlerde bıraktığımız Beşiktaş’ı, sadece bir haftada geriye koşmaya tenezzül etmeyen, yaşlı futbolcularla dolu, taktik disiplinsiz bir takım olarak buluverdik. Peki bizim ve yorumcularımızın skora dayalı hezeyanlarımız Schuster’in ve takımının değerini, yapmaya çalıştığı şeyin önemini azaltır mı? İBB’ye yenilmek Guti’yi daha az Guti yapabilir mi mesela? Yıllardır “Koşsaydı Real Madrid’de oynardı” diye onore ettiğimiz Sergen, hayatı boyunca Real Madrid’de oynamış Guti’yi koşmuyor diye eleştirebilir mi?

Beşiktaş’ın puan yarışı baskısına dahil olmadan oynayacağı, en azından oynama ihtimali olan güzel futbolun uğruna da dolmaz mı o stat? Öyle kastırıp, böyle kapanıp 17’de 17 yapıp şampiyon olmak, gerçekten güzel futbol seyretmekten daha önemli ya da değerli olabilir mi?

FUTBOLU SEVMEK ZORLAŞTI
Bu ülkede amaçlanan insanları futboldan soğutmak, tribünü yok etmekse, hedefe emin adımlarla yürünüyor. Tribünden kastım, hayatında bilete para vermemiş, sırtı sahaya dönük maç seyredenler değil elbet. Taraftar derken, dişinden tırnağından ya da Cipriani’sinden Chamonix’sinden fark etmez, öyle ya da böyle, başka bir şeye rahat rahat harcayabileceği parayla kombinesini almış; kendi bedeni, kısa kollusu, o rengi kalmayan formasını store’dan inatla sorup almaya çalışan; yeni yasaya göre sokakta yapsa suç olmayacak şeyleri tribünde yaptığında cezası 6 aydan başlayacak futbolsever insanları kastediyorum. Kendi futbol sevgisini, kendi takımdaşlığını sorgulatmayanların, sizinkini sürekli sorguya çektiği zamanlardayız. Futbolu sevmek hiç bu kadar zor olmamıştı.

BANU YELKOVAN
http://www.ligtv.com.tr/Yazarlar.aspx?lgn=1&r=1&hid=86639
 

0ReiS0

Müdavim
Emektar
Katılım
8 Temmuz 2008
Mesajlar
5,666
Reaksiyon puanı
91
Puanları
48
bizim takım artık ekmek takımı oldu benim için türkiye futbolu bitmiştir.
 
Üst