KamtariR
Müdavim
- Katılım
- 2 Nisan 2019
- Mesajlar
- 2,506
- Reaksiyon puanı
- 2,697
- Puanları
- 113
Önce, mankurtlaşmak nedir?
Gelelim benim olaya...
Bu sabah kahvaltıda yemek üzere simit almaya gittim çok sevdiğim bir fırına. Fırın cadde üzerinde, araç park etmek için yer bulmak çok zor. Bu yüzden fırının kendi açık otoparkına yöneldim, orası da dolu...
O esnada fırından çıkan bir vatandaş arabasına bindi, çıkış yapacağını anladım, arabamı trafiği aksatmayacak şekilde sağa çektim, flaşörleri yaktım, aradım çıkmasını bekliyorum.
O sırada yan aynadan gördüm ki trafik polisi durmuş aracın fotoğrafını çekiyor. Camdan baktım seslendim "Memur Bey, konu nedir?"
- Buraya park edemezsiniz, burası yaya geçidi. (Arabamın sadece bir bölümü yaya geçidinde)
- Ben zaten park etmiyorum, şu araç şu anda çıkıyor, onun yerine girmek için bekliyorum, arabamdayım gördüğünüz üzere. (Diğer araç da o sırada geri geri çıkış yapıyor.)
- Olmaz, buraya park edemezsiniz burası yaya geçidi.
- Memur Bey, buraya park etmiş değilim, çıkış yapan aracın yerine gireceğim, ona yol açmak için buraya çektim, park etmedim.
- Burası yaya geçidi, yaya geçidine park edemezsiniz...
Allahım, çıldırmak üzereyim. Ne desem aynı cevabı veriyor, kafa gitmiş, mankurtlaşmış, cezayı yazmaya odaklanmış, düşünme yeteneğini kaybetmiş, iletişim kuramıyoruz adamla.
Ben boşalan park yerine girdim, o da bastı gitti. "Lanet olsun kurduğunuz düzene" demekten başka yapacak bir şey yok.
Konu para değil, keseceği ceza 150 TL, veririm konu kapanır. Ama konu adaletsizlik, iletişimsizlik, mankurtlaşma, olayın sebebini maslahatını dinlemeden hüküm vermek...
İnsan konuyu yargıya taşımaya da korkuyor. Yargının polisi haksız beni haklı bulacağını hiç zannetmiyorum, maalesef onların dayılarına karşı mücadele verebilecek dayılarımız amcalarımız yok bir yerlerde. Her halükarda onlar haklı (!) çıkacaklar. Biz de 150 TL cezaya ek olarak binlerce TL avukatlık ve dava masrafları ödemiş olacağız.
Lanet olsun bu düzene.
Gelelim benim olaya...
Bu sabah kahvaltıda yemek üzere simit almaya gittim çok sevdiğim bir fırına. Fırın cadde üzerinde, araç park etmek için yer bulmak çok zor. Bu yüzden fırının kendi açık otoparkına yöneldim, orası da dolu...
O esnada fırından çıkan bir vatandaş arabasına bindi, çıkış yapacağını anladım, arabamı trafiği aksatmayacak şekilde sağa çektim, flaşörleri yaktım, aradım çıkmasını bekliyorum.
O sırada yan aynadan gördüm ki trafik polisi durmuş aracın fotoğrafını çekiyor. Camdan baktım seslendim "Memur Bey, konu nedir?"
- Buraya park edemezsiniz, burası yaya geçidi. (Arabamın sadece bir bölümü yaya geçidinde)
- Ben zaten park etmiyorum, şu araç şu anda çıkıyor, onun yerine girmek için bekliyorum, arabamdayım gördüğünüz üzere. (Diğer araç da o sırada geri geri çıkış yapıyor.)
- Olmaz, buraya park edemezsiniz burası yaya geçidi.
- Memur Bey, buraya park etmiş değilim, çıkış yapan aracın yerine gireceğim, ona yol açmak için buraya çektim, park etmedim.
- Burası yaya geçidi, yaya geçidine park edemezsiniz...
Allahım, çıldırmak üzereyim. Ne desem aynı cevabı veriyor, kafa gitmiş, mankurtlaşmış, cezayı yazmaya odaklanmış, düşünme yeteneğini kaybetmiş, iletişim kuramıyoruz adamla.
Ben boşalan park yerine girdim, o da bastı gitti. "Lanet olsun kurduğunuz düzene" demekten başka yapacak bir şey yok.
Konu para değil, keseceği ceza 150 TL, veririm konu kapanır. Ama konu adaletsizlik, iletişimsizlik, mankurtlaşma, olayın sebebini maslahatını dinlemeden hüküm vermek...
İnsan konuyu yargıya taşımaya da korkuyor. Yargının polisi haksız beni haklı bulacağını hiç zannetmiyorum, maalesef onların dayılarına karşı mücadele verebilecek dayılarımız amcalarımız yok bir yerlerde. Her halükarda onlar haklı (!) çıkacaklar. Biz de 150 TL cezaya ek olarak binlerce TL avukatlık ve dava masrafları ödemiş olacağız.
Lanet olsun bu düzene.