Paramore
Dekan
- Katılım
- 10 Eylül 2010
- Mesajlar
- 5,179
- Reaksiyon puanı
- 27
- Puanları
- 0
Önümüzdeki günlerde, neredeyse her hafta sonu sınav var. Kimilerini ÖSYM yapacak, kimilerini de MEB. Ama görünen o ki hangisi yaparsa yapsın, skandalların ardı arkası kesilmeyecek.
Peki neden?
Kasıt ve sabotaj mı var? Kesinlikle hayır.
Ortada sadece ve sadece işgüzarlık var hepsi o kadar.
Bunun böyle olduğunu Başbakan Erdoğan da bizzat söyledi. Sürecin iyi yönetilemediğinin altını bir kez de o kalın çizgilerle çizdi. Ama hâlâ değişen bir şey yok.
ÖSYM Başkanı Demir hâlâ yerinde oturuyor. Hataların da ardı arkası kesilmiyor.
YGSye yönelik iddiaları biz yazmaktan bıktık, onlar hata üstüne hata yapmaktan bıkmadılar...
Peki Ali Demir istifa ederse sorun biter mi?
Kesinlikle hayır.
Çünkü bu süreci zaten o yürütmüyor. O sadece vitrindeki isim.
Bütün bu hataları başkaları yapıyor, o da seyrediyor.
ÖSYM Yürütme Kurulu kökten değişmeden de sorun çözülmez.
Peki bu süreçte köklü bir değişiklik olmalı mı? İşte o çok iyi düşünülmeli.
Ali Demir ve ekibinin kalması kadar gitmesi de yeni sorunları beraberinde getirir.
Peki gitti, yerine kim gelecek.
Liyakati olan birisi mi yoksa yakın çevreden birisi mi?
İşte en önemli sorun bu, yoksa kimin gidip, kimin geleceği hiç önemli değil...
Puanlar ne olacak?
ÖSYM, diğer konular bir yana puan değişiklikleri konusunda acilen bir açıklama yapmak zorunda. Çünkü hemen her gün yeni bir puanla karşılaşıyorlar. Ve bu puan değişikliğinin kaç kişiyi etkilediği hâlâ açıklanmıyor. Oysa, bütün adayları ilgilendiren bu gelişmeler, tüm adaylarla paylaşılmak zorunda. Ama nedense, ÖSYM bu konuda da suskunluğu tercih ediyor.
Peki ÖSYM Başkanı Demiri, bu göreve getirenler ve onca badireye rağmen hâlâ o koltukta oturmasından yana tavır alanlar, biraz da öğrencilerden yana tavır alıp, havada kalan bütün soruların cevaplanmasını isteyemezler mi? İlle de şeffaflık diyenler onlar değil miydi!..
Yanlış yanlış üstüne
ÖSYM yanlış yapar da MEB yapmaz mı? Alın size bir örnek.
MEB geçen hafta parasız yatılı sınavı yaptı. 5. sınıflara yönelik Sosyal Bilgiler sorusunda da akla hayale sığmayacak bir hata gerçekleştirdi.
Aşağıdaki soruya baktığınızda hatanın boyutunu çok net görebiliyorsunuz. Yani vermediği veriyi, vermiş gibi yapıp, ona yönelik seçenekler sıralıyor.
Peki böylesi hatalar olmaz mı?
Elbette olur. Ama bu sorular, kitapçıklar basılmadan, öğrencilere verilmeden, hiç mi kontrol edilmez!..
Bundan sonra ne olur?
Sınav maratonu henüz başladı ve önümüzde daha büyük ve daha önemli yarışlar var. En azından artık onlarda yeni hatalar çıkmasın. Ama bu konuda nedense hiç kimse söz veremiyor. Çünkü ne kendilerine güvenebiliyorlar ne de sisteme.
Ortaya çıkan hatalar konusunda hiç kimse öküzün altında buzağı aramasın. Çünkü ortada bir komplonun olduğunu kesinlikle sanmıyoruz. Sadece ve sadece basiretsizlik söz konusu hepsi o kadar.
ÖSYMde yeni bir yönetim geldi ve hâlâ konulara vakıf olamadı. MEBde ise bürokratından bakanına hemen herkes seçim telaşında olduğu için sınavlar ikinci plana düştü.
Umarız yaşanan skandallar ders olur ve bundan sonrası ciddiye alınır. Yoksa sabırlarının sonuna gelen tepe yöneticiler de artık onları o koltuklarda tutamazlar!..
Moraller çok ama çok bozuk!
Öğrenciler gibi velilerin de yüzünden düşen bin parça. Moralleri sıfırlanmış durumda. Bir dokunsanız bin ah işiteceksiniz. Bu yüzden kimsenin yangına körükle gitmemesi gerekiyor. Yoksa onların üzüntülerine üzüntü katmanın ötesinde bir işe yaramaz.
Özetin özeti: Gençliklerinin en önemli yıllarını sınavlar için heba eden çocuklarımızı ne olur daha fazla üzmeyelim...
Abbas Güçlü - Milliyet.
Kaynak
Peki neden?
Kasıt ve sabotaj mı var? Kesinlikle hayır.
Ortada sadece ve sadece işgüzarlık var hepsi o kadar.
Bunun böyle olduğunu Başbakan Erdoğan da bizzat söyledi. Sürecin iyi yönetilemediğinin altını bir kez de o kalın çizgilerle çizdi. Ama hâlâ değişen bir şey yok.
ÖSYM Başkanı Demir hâlâ yerinde oturuyor. Hataların da ardı arkası kesilmiyor.
YGSye yönelik iddiaları biz yazmaktan bıktık, onlar hata üstüne hata yapmaktan bıkmadılar...
Peki Ali Demir istifa ederse sorun biter mi?
Kesinlikle hayır.
Çünkü bu süreci zaten o yürütmüyor. O sadece vitrindeki isim.
Bütün bu hataları başkaları yapıyor, o da seyrediyor.
ÖSYM Yürütme Kurulu kökten değişmeden de sorun çözülmez.
Peki bu süreçte köklü bir değişiklik olmalı mı? İşte o çok iyi düşünülmeli.
Ali Demir ve ekibinin kalması kadar gitmesi de yeni sorunları beraberinde getirir.
Peki gitti, yerine kim gelecek.
Liyakati olan birisi mi yoksa yakın çevreden birisi mi?
İşte en önemli sorun bu, yoksa kimin gidip, kimin geleceği hiç önemli değil...
Puanlar ne olacak?
ÖSYM, diğer konular bir yana puan değişiklikleri konusunda acilen bir açıklama yapmak zorunda. Çünkü hemen her gün yeni bir puanla karşılaşıyorlar. Ve bu puan değişikliğinin kaç kişiyi etkilediği hâlâ açıklanmıyor. Oysa, bütün adayları ilgilendiren bu gelişmeler, tüm adaylarla paylaşılmak zorunda. Ama nedense, ÖSYM bu konuda da suskunluğu tercih ediyor.
Peki ÖSYM Başkanı Demiri, bu göreve getirenler ve onca badireye rağmen hâlâ o koltukta oturmasından yana tavır alanlar, biraz da öğrencilerden yana tavır alıp, havada kalan bütün soruların cevaplanmasını isteyemezler mi? İlle de şeffaflık diyenler onlar değil miydi!..
Yanlış yanlış üstüne
ÖSYM yanlış yapar da MEB yapmaz mı? Alın size bir örnek.
MEB geçen hafta parasız yatılı sınavı yaptı. 5. sınıflara yönelik Sosyal Bilgiler sorusunda da akla hayale sığmayacak bir hata gerçekleştirdi.
Aşağıdaki soruya baktığınızda hatanın boyutunu çok net görebiliyorsunuz. Yani vermediği veriyi, vermiş gibi yapıp, ona yönelik seçenekler sıralıyor.
Peki böylesi hatalar olmaz mı?
Elbette olur. Ama bu sorular, kitapçıklar basılmadan, öğrencilere verilmeden, hiç mi kontrol edilmez!..
Bundan sonra ne olur?
Sınav maratonu henüz başladı ve önümüzde daha büyük ve daha önemli yarışlar var. En azından artık onlarda yeni hatalar çıkmasın. Ama bu konuda nedense hiç kimse söz veremiyor. Çünkü ne kendilerine güvenebiliyorlar ne de sisteme.
Ortaya çıkan hatalar konusunda hiç kimse öküzün altında buzağı aramasın. Çünkü ortada bir komplonun olduğunu kesinlikle sanmıyoruz. Sadece ve sadece basiretsizlik söz konusu hepsi o kadar.
ÖSYMde yeni bir yönetim geldi ve hâlâ konulara vakıf olamadı. MEBde ise bürokratından bakanına hemen herkes seçim telaşında olduğu için sınavlar ikinci plana düştü.
Umarız yaşanan skandallar ders olur ve bundan sonrası ciddiye alınır. Yoksa sabırlarının sonuna gelen tepe yöneticiler de artık onları o koltuklarda tutamazlar!..
Moraller çok ama çok bozuk!
Öğrenciler gibi velilerin de yüzünden düşen bin parça. Moralleri sıfırlanmış durumda. Bir dokunsanız bin ah işiteceksiniz. Bu yüzden kimsenin yangına körükle gitmemesi gerekiyor. Yoksa onların üzüntülerine üzüntü katmanın ötesinde bir işe yaramaz.
Özetin özeti: Gençliklerinin en önemli yıllarını sınavlar için heba eden çocuklarımızı ne olur daha fazla üzmeyelim...
Abbas Güçlü - Milliyet.
Kaynak