Murataltug
Dekan
- Katılım
- 15 Ekim 2017
- Mesajlar
- 5,873
- Reaksiyon puanı
- 3,096
- Puanları
- 293
- Yaş
- 39
Sezai karakoç
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Ve birden senin sesin gelir dört yandan Menekşe kokulu sütunlardan
dağlardaki nergislerden leylaklardan
Ey aşkın kutlu kitabı
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun,
Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara, Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır.
Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım
Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı
Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
İnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da
Saçlarını kimler için
bölük bölük yapmışsın
örülen Saçların
Tarif edilmez gözlerin
güllerin yankısı
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan
sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Ve güldün
rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli
bir sesin vardı
Hangi köşesinde huzur
o köşesinde sen
Ben bölünmez bir şairsem
Sen bölünmez bir anne
Bir çeşme
Bilirim geçmektir sevgi
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Çünkü çocuklar geçer
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Ve bunlar
Şimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlar
Bunu halk adak için uğur sayar
Derler: Leyla ile Mecnun buluştular
Bu göz açıp kapama anında
Ne varsa dile muradında
Mutlak yerine gelir arzun
Yerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlar
Ve bir uğurlu anda
Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı Ben aşkı
göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım
demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşıyorum
Sen kış güneşi misin
Yakarsın ısıtmazsın
Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım
Bu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum Bir dakika ağlar
inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Annemin bana öğrettiği ilk kelime Allah, şahdamarımdan yakın bana
Annem bana gülü şöyle öğretti
Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi
Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus
Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...
O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...
Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar
Sen daima güzeller güzeli
istesen de taş yürekli olamazsın Sen daima güzeller güzeli olursun
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Patron oldu ama hala uşaktı
Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı
Babam öldü acılarından kardeşlerimin Ruhunu üzmek istemem babamın Gömün beni değiştirmeden Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Hâlâ onu ziyaret ederler
şifa bulurlar En onulmaz yarası olanlar kalblerinden vurulmuş olanlar Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar
Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar İnsandan insana şükür ki fark var
İnsandan insana şükür ki fark var Birine cennetse birine zindan İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı Günlere geldim
bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim Bunu bana söylemediniz
İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler Bunu bana öğretmediniz
Kardeşim İbrahim bana mermer putları devireceğimi öğretmişti Ama siz kağıttakileri ve kelime ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz
Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden Sen merhamet sen rüzgar Sen bir mahşer içinde en aziz öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Sen sevgili sen can sen yarsın
Onlara anlat insan kelime ve şiirden yaratılmadı Sen cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
Kelime en güçlü silahtır
Sen gecenin gündüzün dışında Sen kalbin atışında kanın akışında Sen bir hükümdar bakışında Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya gece gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen büyük hüzün Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu merhamet
Fırınlar açıldı narlar kurudu
Kuyu deştik sular çekildi
Doğ ey kuyruklu yıldızı Bilirim en çorak toprağın bile var bir kehaneti Bir kerameti
Bilirim bilirim incilden yola çıktınız Ama yolu çabuk şaşırdınız İncilden kendinize bir şeyler katacağınıza
Kendinizden incile çok şeyler kattınız
Sevdiniz öyle sevdiniz ki sevdiğinizi tutup mermere işlediniz Ama sonra tutup mermere taptınız
Bugün düzen ve güven, ama yarın!! Yarına bir güvence olmayan Neye yarar böyle bir şimdiki zaman
Acıyla da olsa dopdolu olan hayat Arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet Yetmez olur insana bir gün elbet
İnsan hep birşey umar bekler
Ne oldugunu bilmez fakat
Artık her gün her gece
Bir kadir günü ve gecesi
Kuran iniyor dağlardan tepelerden
Karıncalarda hikmet suskunluğu Barışı ve çalışkanlığı
sağduyunun Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi Yükseldi bir ağartı müslüman ufuklardan
Tükenin var olan varlığıyla Varlığın Ki göreceksiniz kesin kesin Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin O'dur var olan var eden
O'dur var olan var eden Bir kan pıhtısından meniden Bir insan türeten Sonra onu büyüten
Sözüne kulak yapan ağız yapan onda bir yetenek özü mayalandıran İnanış veren sabır veren
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi Ten ruhun terlerini döker İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağındanSusamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına
Entarimi parça parça edip
Zehirli kirpilere bırakacağım.
Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
Göğsüme siyah bir gül takacağım.
Batan güne doğru kurşunlar sıkıp Kendimi boşluğa bırakacağım
Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi Ne kadar güzel ne kadar sıcak
Bir kadını al onu yont yont anne olsun Her kadın acıma anıtı bir anne olsun Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne
Sabah gün doğmadan uyanır Dilini yutacak olur içi kanlanır Gün boyu çalışır aydınlanır Kederini anlarsanız size ne mutlu Görür gibi uyur konuşur gibi susar güler gibi ağlar
Mecnun olgunluk yıllarında
Koştu kervandan kervana
Hizmet ederek insanlara
Erdi teselli pınarına
Aşka karşı hakikatle donandı
Şefkat merhamet ve hakikat
Aşka karşı aşkla birlik silah ve at Ve Tanrı'nın saltanatı tek saltanat
Her işin sonu başı Tanrı
Alınyazımızın heykeltraşı Tanrı
Tek var olan O...gerisi gölgeler
Kudüs'ü gördü Şam'a vardı
Biri güneşin parça oluşu Biri aydan düşmüş bir mezardı
Biri selvi biri çınardı Biri ayna biri duvardı
Geceler, yıldızlar, yakın yıldızlar
Toplanın Leyla'nın oraya yıldızlar Saçın saçına çiçekler yıldızlar Benden bir şimşek çizin havaya Bir esiş gibi
İyilik dileklerimi bırakın yıldızlar
Annenin ölümü babanın ölümü
En kara haberler düğümü
Geldi gitti yıktı
Sevgi gözde değil gönüldedir
Vücut değil ruhtur aşka kadir
Hersey havada bir toz gibi döner durur da Yok olur sonunda
Tanrı'nın varlığında Yaşamak Tanrı uğruna Tanrı içindir Geri ne varsa tahttan indir
Biz inkar eder, inkarı severiz;
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız Başımızı kaldırıp bir bakmayız Siz rüyalarda yaşayıp durursunuz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz Siz rüyalarda yaşayıp durursunuz
bir şair doğuyor Tut elimden
Dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım Tut Kulede saat kırılmasın Geyikler sağır
Rüyalar boğuk olmasın
gülüyorlar kuşlarla çocuklar
Ki senin ellerini görmek bir kurtuluştur çocuklara Sen yüzünde Akdeniz
Acele etme vakit var
Sayılıdır saatler dakikalar
Azrail bile senden sabırlıdır
Burda ne işim var Arzum şu ki ödev bitip gün dolsun Benim de kaderim mutluca Bir toz zerresi olmak olsun
Günaydın bana geri gelen şiir
Bana geri gelen anıt Bana geri gelen kalbim Bana geri gelen kalbimin ayışığı Gözleriyle iyileştiren yaralarımı
Kalbim güneşim efendim Günaydın yüreğimin kuşluğu
Secdeden secdeye sıçrayarak Taha Selam sana Zülküf Selam sana Yahya Selam sana İsa
Selam sana İbrahim Selam sana Musa Selam sana Yuşa
Süleyman Selam sana Davut
Selam sana Ahmed Selam sana Muhammed Selam sana Mustafa selam sana
Ey seçilmiş Mustafa selam sana Ey öğülmüş Muhammed selam sana
Değişe değişe bozulmuş ölüm bile Nerde ölümün o ak o yeşil
O siyah kırmızı keskin rengi
Artık ölüm ne gri ne kahverengi
Ne gök rengi ne yer rengi
Ölüm bir grev gibi kaplamış ülkemizi Ta can evimize kast eden bir grev gibi
Dört melek ve Kur'anla Dirildi Taha Onulmaz bir ölümle
Kavuran bir felçle Öldüğü halde
melek ve Kur'anla Dirildi Taha
Dağılmış ve kendi kıyametini
Ve kendi mahşerini yaşamış
Nemrudun ateşinde yanmış
Firavun suyunda boğulmuşken
Dört melek ve Kur'anla
Peygamber soluğuyla
Dirildi Taha
Kur'anı Cebrail açtı Sofrayı Mikâil açtı Ölümü öldürdü Azrail Sûrunu üfledi İsrafil
Dirildi Taha İşte böyle dirildi
Durun anlatayım size melekler
Tahayı nasıl dirilttiler Anarak İsanın doğumunu Anarak Muhammed Mustafanın doğumunu Melekler Tahayı dirilttiler
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Ve birden senin sesin gelir dört yandan Menekşe kokulu sütunlardan
dağlardaki nergislerden leylaklardan
Ey aşkın kutlu kitabı
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun,
Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara, Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır.
Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım
Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı
Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
İnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da
Saçlarını kimler için
bölük bölük yapmışsın
örülen Saçların
Tarif edilmez gözlerin
güllerin yankısı
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan
sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Ve güldün
rengârenk yağmurlar yağdı
İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli
bir sesin vardı
Hangi köşesinde huzur
o köşesinde sen
Ben bölünmez bir şairsem
Sen bölünmez bir anne
Bir çeşme
Bilirim geçmektir sevgi
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Çünkü çocuklar geçer
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Ve bunlar
Şimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlar
Bunu halk adak için uğur sayar
Derler: Leyla ile Mecnun buluştular
Bu göz açıp kapama anında
Ne varsa dile muradında
Mutlak yerine gelir arzun
Yerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlar
Ve bir uğurlu anda
Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı Ben aşkı
göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım
demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşıyorum
Sen kış güneşi misin
Yakarsın ısıtmazsın
Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım
Bu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum Bir dakika ağlar
inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Annemin bana öğrettiği ilk kelime Allah, şahdamarımdan yakın bana
Annem bana gülü şöyle öğretti
Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi
Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus
Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...
O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...
Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar
Sen daima güzeller güzeli
istesen de taş yürekli olamazsın Sen daima güzeller güzeli olursun
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Patron oldu ama hala uşaktı
Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı
Babam öldü acılarından kardeşlerimin Ruhunu üzmek istemem babamın Gömün beni değiştirmeden Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
Hâlâ onu ziyaret ederler
şifa bulurlar En onulmaz yarası olanlar kalblerinden vurulmuş olanlar Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar
Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar İnsandan insana şükür ki fark var
İnsandan insana şükür ki fark var Birine cennetse birine zindan İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı Günlere geldim
bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim Bunu bana söylemediniz
İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler Bunu bana öğretmediniz
Kardeşim İbrahim bana mermer putları devireceğimi öğretmişti Ama siz kağıttakileri ve kelime ve sözlerdekini
nasıl sileceğimi öğretmediniz
Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden Sen merhamet sen rüzgar Sen bir mahşer içinde en aziz öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Sen sevgili sen can sen yarsın
Onlara anlat insan kelime ve şiirden yaratılmadı Sen cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat
Kelime en güçlü silahtır
Sen gecenin gündüzün dışında Sen kalbin atışında kanın akışında Sen bir hükümdar bakışında Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya gece gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen büyük hüzün Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu merhamet
Fırınlar açıldı narlar kurudu
Kuyu deştik sular çekildi
Doğ ey kuyruklu yıldızı Bilirim en çorak toprağın bile var bir kehaneti Bir kerameti
Bilirim bilirim incilden yola çıktınız Ama yolu çabuk şaşırdınız İncilden kendinize bir şeyler katacağınıza
Kendinizden incile çok şeyler kattınız
Sevdiniz öyle sevdiniz ki sevdiğinizi tutup mermere işlediniz Ama sonra tutup mermere taptınız
Bugün düzen ve güven, ama yarın!! Yarına bir güvence olmayan Neye yarar böyle bir şimdiki zaman
Acıyla da olsa dopdolu olan hayat Arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet Yetmez olur insana bir gün elbet
İnsan hep birşey umar bekler
Ne oldugunu bilmez fakat
Artık her gün her gece
Bir kadir günü ve gecesi
Kuran iniyor dağlardan tepelerden
Karıncalarda hikmet suskunluğu Barışı ve çalışkanlığı
sağduyunun Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi Yükseldi bir ağartı müslüman ufuklardan
Tükenin var olan varlığıyla Varlığın Ki göreceksiniz kesin kesin Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin O'dur var olan var eden
O'dur var olan var eden Bir kan pıhtısından meniden Bir insan türeten Sonra onu büyüten
Sözüne kulak yapan ağız yapan onda bir yetenek özü mayalandıran İnanış veren sabır veren
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi Ten ruhun terlerini döker İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağındanSusamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına
Entarimi parça parça edip
Zehirli kirpilere bırakacağım.
Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
Göğsüme siyah bir gül takacağım.
Batan güne doğru kurşunlar sıkıp Kendimi boşluğa bırakacağım
Gözlerin ne kadar güzel ne kadar iyi Ne kadar güzel ne kadar sıcak
Bir kadını al onu yont yont anne olsun Her kadın acıma anıtı bir anne olsun Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne
Sabah gün doğmadan uyanır Dilini yutacak olur içi kanlanır Gün boyu çalışır aydınlanır Kederini anlarsanız size ne mutlu Görür gibi uyur konuşur gibi susar güler gibi ağlar
Mecnun olgunluk yıllarında
Koştu kervandan kervana
Hizmet ederek insanlara
Erdi teselli pınarına
Aşka karşı hakikatle donandı
Şefkat merhamet ve hakikat
Aşka karşı aşkla birlik silah ve at Ve Tanrı'nın saltanatı tek saltanat
Her işin sonu başı Tanrı
Alınyazımızın heykeltraşı Tanrı
Tek var olan O...gerisi gölgeler
Kudüs'ü gördü Şam'a vardı
Biri güneşin parça oluşu Biri aydan düşmüş bir mezardı
Biri selvi biri çınardı Biri ayna biri duvardı
Geceler, yıldızlar, yakın yıldızlar
Toplanın Leyla'nın oraya yıldızlar Saçın saçına çiçekler yıldızlar Benden bir şimşek çizin havaya Bir esiş gibi
İyilik dileklerimi bırakın yıldızlar
Annenin ölümü babanın ölümü
En kara haberler düğümü
Geldi gitti yıktı
Sevgi gözde değil gönüldedir
Vücut değil ruhtur aşka kadir
Hersey havada bir toz gibi döner durur da Yok olur sonunda
Tanrı'nın varlığında Yaşamak Tanrı uğruna Tanrı içindir Geri ne varsa tahttan indir
Biz inkar eder, inkarı severiz;
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız Başımızı kaldırıp bir bakmayız Siz rüyalarda yaşayıp durursunuz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz Siz rüyalarda yaşayıp durursunuz
bir şair doğuyor Tut elimden
Dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım Tut Kulede saat kırılmasın Geyikler sağır
Rüyalar boğuk olmasın
gülüyorlar kuşlarla çocuklar
Ki senin ellerini görmek bir kurtuluştur çocuklara Sen yüzünde Akdeniz
Acele etme vakit var
Sayılıdır saatler dakikalar
Azrail bile senden sabırlıdır
Burda ne işim var Arzum şu ki ödev bitip gün dolsun Benim de kaderim mutluca Bir toz zerresi olmak olsun
Günaydın bana geri gelen şiir
Bana geri gelen anıt Bana geri gelen kalbim Bana geri gelen kalbimin ayışığı Gözleriyle iyileştiren yaralarımı
Kalbim güneşim efendim Günaydın yüreğimin kuşluğu
Secdeden secdeye sıçrayarak Taha Selam sana Zülküf Selam sana Yahya Selam sana İsa
Selam sana İbrahim Selam sana Musa Selam sana Yuşa
Süleyman Selam sana Davut
Selam sana Ahmed Selam sana Muhammed Selam sana Mustafa selam sana
Ey seçilmiş Mustafa selam sana Ey öğülmüş Muhammed selam sana
Değişe değişe bozulmuş ölüm bile Nerde ölümün o ak o yeşil
O siyah kırmızı keskin rengi
Artık ölüm ne gri ne kahverengi
Ne gök rengi ne yer rengi
Ölüm bir grev gibi kaplamış ülkemizi Ta can evimize kast eden bir grev gibi
Dört melek ve Kur'anla Dirildi Taha Onulmaz bir ölümle
Kavuran bir felçle Öldüğü halde
melek ve Kur'anla Dirildi Taha
Dağılmış ve kendi kıyametini
Ve kendi mahşerini yaşamış
Nemrudun ateşinde yanmış
Firavun suyunda boğulmuşken
Dört melek ve Kur'anla
Peygamber soluğuyla
Dirildi Taha
Kur'anı Cebrail açtı Sofrayı Mikâil açtı Ölümü öldürdü Azrail Sûrunu üfledi İsrafil
Dirildi Taha İşte böyle dirildi
Durun anlatayım size melekler
Tahayı nasıl dirilttiler Anarak İsanın doğumunu Anarak Muhammed Mustafanın doğumunu Melekler Tahayı dirilttiler