Sertab Erener Ve Demir Demirkan İmzalı Türkü Albümü Geliyor!

Bu konuyu okuyanlar

warkortali

Müdavim
Emektar
Katılım
14 Kasım 2006
Mesajlar
3,735
Reaksiyon puanı
181
Puanları
63


11 Eylül'de Açıkhava'da müzik hayatının 15. yılını kutlayacak olan Sertab Erener, sevenlerine unutulmaz bir gece yaşatacak. Sanatçının asıl sürprizi ise 'hayatımın projesi' dediği, dünyaca ünlü sanatçıların da katılacağı bir türkü albümü.

Ali Pektaş'ın röportajı

Daha dün gibi... Türkiye yine gergin bir dönemden geçiyordu. Bu arada bir yerlerden, naif bir kadın sesi duyuldu: "Hişt hişt sakin ol, sinirlerine hakim ol!"... Uzun süre dillerden düşmedi bu şarkı. Sesin sahibi, Sertab Erener'den başkası değildi. Erener, 1992 yılında çıktığı müzik yolculuğunda 15 yılı geride bıraktı. Bu on beş yıla Eurovision birinciliği de dahil, birçok başarılı projeyi sığdıran sanatçı, 11 Eylül akşamı Harbiye Açıkhava'da "Sertab Erener-Otobiyografi" adlı bir konserde hayranlarıyla buluşacak. "On beş yılın öyküsü" olarak adlandırdığı konserde Erener'e, Sezen Aksu, Levent Yüksel, Demir Demirkan, Nil Karaibrahimgil, Fahir Atakoğlu gibi ünlü sanatçılar da eşlik edecek. Erener, on beşinci yılında büyük bir projeyi de gerçekleştirmek için kolları sıvamış. Painted On Water (Suya Resim Yapmak) adını verdiği projeyle Anadolu'nun farklı yörelerinden seçtiği 14 türküyü dünyanın en önemli müzisyenleri eşliğinde yorumlayacak. Al Di Meola, Alan Pasqua, Dave Weckl gibi isimlerin olacağı albümün yapımcılığını Demir Demirkan ve Norah Jones'un çıkış albümü Come Away With Me'nin de prodüktörlüğünü yapan Jay Newland üstlenecek. Sanatçı bu albümle Grammy'ye de aday olmayı düşünüyor. Erener'le 15 yılın öyküsünü konuştuk.

On beş yıl önce 'Avâze'yi bu âleme salarken derdiniz neydi?

Benim derdim kendimleydi ve hâlâ kendimle. Bir sözüm olduğu için, bir şeyler söylemek istediğim için şarkı söylüyorum. Söz dünyasını kullandığıma göre demek ki etmek istediğim bir laf var. Bunun tek aşkla kalması açıkçası benim pek hoşuma gitmiyor. Dünyada söylenecek birçok şey var; ama bunu didaktik bir şekilde de söylemek istemiyorum. Ben sanatımın temeline daha çok hoşgörü, özgürlük, şefkat, sevgi, yaşama aşkını koydum.

Bugüne kadar yapamadığınız için üzüldüğünüz bir şey var mı?

Hiç yok. O yüzden kendimi çok mutlu, huzurlu ve iyi hissediyorum. Daha yapacaklarım var, onu da biliyorum; ama şu ana kadar her şey için mükemmel diyebilirim. Benim için her şey, doğan günle birlikte yeniden başlıyor.

Eurovision size ne kattı, sizden ne eksiltti?

Eurovision bana çok şey kattı. Benden hiçbir şey eksiltmedi. Ben bu olayın dışarıdaki sonuçlarına değil, içimdeki sonuçlarına bakıyorum. Benim kendimle ilgili çok önemli bir sıçramaydı. Bireysel olmazlarımı, korkularımı yendiğim, onlarla savaştığım ve inancımı kaybetmeden bir şeyler yapabileceğimi bana gösteren bir başarıydı. Dışarıda ise, bana dünya sahnesinde kariyerimi gösterdi.

11 Eylül'de hayranlarınız neler görecek?

Bir kere onları çok mutlu edecek insanları sahnede görecekler. Hepsinin hayatımda ve kalbimde önemli yeri var. Onlardan beslendim, onlarla bir yaşam kurdum. Bazıları beni çok derinden etkiledi, beni büyüttü, geliştirdi. Otobiyografi'de bir öykü içinde bu insanları sahneye davet edip, şarkılar söylemeyi, bütün şarkıları birbirine bağlarken bir bütünlük oluşturmayı ve bu hikâyeyi insanlara hatırlatmayı deneyeceğiz. Müzikli bir oyun gibi düşünebiliriz bu konseri; ama replikleri yok. Repliklerimiz şarkılarımız ve sözleri olacak. Bir de tabii dramatik objeler kullanıp onların etrafında; bir kurgu düşünüyorum. Bu konserde kâh ağlayacağız kâh güleceğiz; Sertab'ı ve hayatını göreceğiz.

İddialı bir proje hazırladığınızı duyduk...

Bu, tek başıma yaptığım bir proje değil. Merkezinde Demir ile ben varım; ama dünyanın birçok önemli ismi de dahil olacak. Türkülerimizin dünyaya dinletilebilir hale geleceği bir proje olacak. Türküler bu haliyle çok etnik. Onları, yabancıların da beğeneceği bir süzgeçten geçirip, içine dünyadaki en iyi müzisyenlerin becerilerini de katarak, türkülerimizi tüm dünyaya dinletmek istiyoruz. Düşünün; Al Di Meola Çanakkale türküsünü kendi hisleriyle çalıyor, ben de sesimle eşlik ediyorum... Bu bir büyü. Bunları kaydetmek için de çok yakın bir zamanda Los Angeles'a gideceğiz. Projenin adı 'Painted On Water / Suya Resim Yapmak...'

Yani ebru mu?

Evet. Projenin bir öyküsü olsun istedik. Ebru sanatını da bu albümle birlikte dünyaya tanıtacağımızı düşünüyorum. Projenin alt öyküsü bu. Suya resim yapmak, kalıcı değil; ama bütün renkleri bir araya getirmek, bütün bu dünyadan ve bizden çıkan kökün bir bileşkesi gibi suyun üzerine atılmış renkler gibi. Şimdi önemli ebruzenlerle görüşüyoruz. O şarkıların sözlerinden onlar ne hissediyorlarsa, onu suya aktarsınlar ve o resimleri albüme koyalım istedik.

Türküler seçildi mi, Grammy'ye bu albümle mi gideceksiniz?

14 türkü olacak albümde. Ha Bu Diyar, Madımak, Burası Muştur, Zeybek Havası, Kaşık Havası gibi yurdun her yerinden türküler. Bu albüm, hayatımdaki en önemli proje. İnsanlar Grammy'yi gözlerinde büyütüyor. Bu, aman aman bir şey değil. Bir mucize değil, yapılabilir bir şey. Ne yapabileceğine inanırsan gerisi sorun değil. Bizde de o enerji var. Grammy'ye önce üye olmak gerekiyor. Çok yakında kaydımızı yaptıracağız. Benim asıl derdim, Grammy'den önce insanlara unutamayacakları bir albüm hazırlamak.

'Türkçe Olimpiyatları'ndaki çocuklar muhteşemdi'

Türkçe Olimpiyatları müthişti. Ben açıkçası kendi dilimizin bu kadar yaygın, dünyanın birçok yerinde konuşulur olduğunu bilmiyordum. O çocukların gözlerindeki heyecan, onların bir arada olması, barış içinde, önyargısız bir arada olmaları beni çok etkiledi. Ama biz, büyüdükçe ikilikler, korkular ve ayrımlar dünyasında bireyler oluyoruz. Herkes birbirine önyargılarla yaklaşıyor. Doğarken insanın derininde böyle şeyler yok tabii, daha sonra zehri alıyoruz yavaş yavaş.

[size=10pt]Kaynak[/size]
 

RuNaL

Müdavim
Emektar
Katılım
11 Mart 2006
Mesajlar
6,898
Reaksiyon puanı
71
Puanları
48
Yaş
35
bence müthişşş olur merakla bekliyorummm
 
Üst