Birkaç ay önce muhasebenin kurdu bir arkadaşım ilimizde faaliyet gösteren bir fabrikada işe girdi. Hafta içi her gün sabah 08.30 akşam 18.00´e kadar bin YTL maaş, yemek ve servis.
Ohh dedik bu şartlarda yeme de yanında yat!
Babasının rahatsızlığı nedeniyle eve bakmak zorunda olan, paraya gerçekten ihtiyacı olan klasik bir Türk kızı aslında!
Neyse geçen akşam aradı. İşe girmesinde biraz vesile olduğum için sanırım teşekkür edecek diye düşünürken hayret edilecek şeyler anlattı.
Aslında sadece muhasebe yapacak ve büroda çalışacak olan arkadaşım ve onun gibi büro elemanlarını sabah üç saat büroda çalıştırdıktan sonra fabrikaya götürüp boru yaptırıyorlarmış.
Evet, evet şaka değil!
Bu yaşına kadar sadece bilgisayar başında muhasebe yapıp ondan anlayan insanları işçi yok, işçi alacak para da yok, eee malum ekonomik kriz, kimse ne yapsak gık demez diye ağır işte çalıştırmaya başlamışlar.
Eline bu zamana kadar boru almayan arkadaşım fabrikada boru takıyor, boruları kaldırıyor, birbirine monte ediyormuş!
Trajikomik, bir o kadar acı veren bu olay, Başbakanımızın ´Hamdolsun bizi ekonomik kriz etkilemeyecek´ demesine rağmen yaşanıyor, yaşanmaya da devam edecek.
O da yetmiyor açıklama yapıyor.
´Kaymakamlıklara gidin, kömür alın, para alın gıda alın´
Sürekli büyüyoruz, durmak yok yola devam diyen iktidarın sözlerine rağmen nedense her geçen gün fakirleşiyoruz, işsiz kalıyoruz, cinnet geçirip intihar ediyoruz!
Ülkemin artık biçare vatandaşları sadaka kültürüne alıştı dayanacak kaymakamlığın önüne!
Hazır seçimlerde yaklaşıyor yine odun kömür bulgur pirinç dağıtarak oyları alacaklar.
Hayır, anlamadığım dağıtılanları al ama oyu neden veriyorsun!
Yemin mi ettiriyorlar, sandıkta başına mı dikiliyorlar?
O kadar kıymet bilen, o kadar minnettar insanlarız ki istemesek de sırf bir kilo pirincin hatırına oy veriyoruz sanırım.
Ey ahali!
Bir Başbakan´ın ´Gidin kaymakamlığa odun kömür, para alın´ demesi size yapılan bir iyilik değil aksine hakarettir!
Dilenciliktir, sadakadır, muhtaç etmektir!
Ha bir de 150 YTL´nin kime, neye yeteceği konusu var ki o ayrı bir tartışma unsuru! Yapılan zamlardan haberlerimi yok bilmem 150 YTL´yi gurur duyarak söylüyor.
Kendisi ve milletvekilleri en az 9 bin YTL maaş alırken bizi 150 YTL ile kandırmaları bizi ne yerine koyuyor ben söylemek istemiyorum artık!
Eğer bir ülkede ülkenin yarısından fazlasını oyunu almışsam ve insanlarımı kaymakamlığa gidin 150 YTL alın diyecek duruma gelmişsem sanırım utanır istifa ederdim.
Ha utanmak mı?
Sanırım önce onun ne olduğunu anlatmak lazım!
İspirli neden korkuyor?
İl Milli Eğitim Müdürlüğü´ne yeni atanana Nevzat İspirli geçtiğimiz pazartesi günü göreve başladı. Öğretmenler Günü falan derken basın açıklaması için üç gün sonra karşımıza çıktı.
Ne yalan söyleyeyim ilk atandığında malum AKP yandaşlarıyla kadrolaşma yapıyor diye benim de birçok insan gibi bir sürü şey geldi aklıma.
Derken biri din öğretmeni dedi, biri tarih öğretmeni dedi...
Neyse basın toplantısında Kocaeli´de neler yapacağını ve nelere önem verdiğini söyleyerek çok güzel açıklamalar yaptı. Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlamak isteyen İspirli´ye ne öğretmeni olduğunu sordum.
İlk önce şuna açıklı getireyim. Bana göre ne öğretmeni olursa olsun Milli Eğitim Müdürü olmaya hakkı vardır. Sadece söylentilerden hangisinin doğru olup olmadığını merak ettim. İspirli bu basit soruma cevap vermek istemedi.
Sadece ´zamanla çalışmalarımızı görürsünüz´ gibi konuyu kapatan açıklamalar yaptı. Tam kapıdan çıkacaktı ki döndü yanıma geldi ve Din Öğretmeni olduğunu söyledi. İspirli, AKP´nin kadrolaşma hareketlerinden dolayı üzerine gelinmesinden mi, tepki çekmekten mi korktu bilinmez oldukça tereddütlü davrandı. Beni üzen tek şey AKP hükümetinin bizi getirdiği nokta oldu. İçimizde yaşamamız gereken dini öyle şeylere alet etti ki dünyanın en onurlu mesleğini yapan bir öğretmen branşını söylemekten çekindi, belki de korktu! Özellikle Atatürk´e bağlılığıyla dikkatimi çeken İspirli´ye görevinde başarılar dileyerek basın toplantısındaki davranışından dolayı izninizle haftanın çekingen insanı seçiyorum.
kaynak
Ohh dedik bu şartlarda yeme de yanında yat!
Babasının rahatsızlığı nedeniyle eve bakmak zorunda olan, paraya gerçekten ihtiyacı olan klasik bir Türk kızı aslında!
Neyse geçen akşam aradı. İşe girmesinde biraz vesile olduğum için sanırım teşekkür edecek diye düşünürken hayret edilecek şeyler anlattı.
Aslında sadece muhasebe yapacak ve büroda çalışacak olan arkadaşım ve onun gibi büro elemanlarını sabah üç saat büroda çalıştırdıktan sonra fabrikaya götürüp boru yaptırıyorlarmış.
Evet, evet şaka değil!
Bu yaşına kadar sadece bilgisayar başında muhasebe yapıp ondan anlayan insanları işçi yok, işçi alacak para da yok, eee malum ekonomik kriz, kimse ne yapsak gık demez diye ağır işte çalıştırmaya başlamışlar.
Eline bu zamana kadar boru almayan arkadaşım fabrikada boru takıyor, boruları kaldırıyor, birbirine monte ediyormuş!
Trajikomik, bir o kadar acı veren bu olay, Başbakanımızın ´Hamdolsun bizi ekonomik kriz etkilemeyecek´ demesine rağmen yaşanıyor, yaşanmaya da devam edecek.
O da yetmiyor açıklama yapıyor.
´Kaymakamlıklara gidin, kömür alın, para alın gıda alın´
Sürekli büyüyoruz, durmak yok yola devam diyen iktidarın sözlerine rağmen nedense her geçen gün fakirleşiyoruz, işsiz kalıyoruz, cinnet geçirip intihar ediyoruz!
Ülkemin artık biçare vatandaşları sadaka kültürüne alıştı dayanacak kaymakamlığın önüne!
Hazır seçimlerde yaklaşıyor yine odun kömür bulgur pirinç dağıtarak oyları alacaklar.
Hayır, anlamadığım dağıtılanları al ama oyu neden veriyorsun!
Yemin mi ettiriyorlar, sandıkta başına mı dikiliyorlar?
O kadar kıymet bilen, o kadar minnettar insanlarız ki istemesek de sırf bir kilo pirincin hatırına oy veriyoruz sanırım.
Ey ahali!
Bir Başbakan´ın ´Gidin kaymakamlığa odun kömür, para alın´ demesi size yapılan bir iyilik değil aksine hakarettir!
Dilenciliktir, sadakadır, muhtaç etmektir!
Ha bir de 150 YTL´nin kime, neye yeteceği konusu var ki o ayrı bir tartışma unsuru! Yapılan zamlardan haberlerimi yok bilmem 150 YTL´yi gurur duyarak söylüyor.
Kendisi ve milletvekilleri en az 9 bin YTL maaş alırken bizi 150 YTL ile kandırmaları bizi ne yerine koyuyor ben söylemek istemiyorum artık!
Eğer bir ülkede ülkenin yarısından fazlasını oyunu almışsam ve insanlarımı kaymakamlığa gidin 150 YTL alın diyecek duruma gelmişsem sanırım utanır istifa ederdim.
Ha utanmak mı?
Sanırım önce onun ne olduğunu anlatmak lazım!
İspirli neden korkuyor?
İl Milli Eğitim Müdürlüğü´ne yeni atanana Nevzat İspirli geçtiğimiz pazartesi günü göreve başladı. Öğretmenler Günü falan derken basın açıklaması için üç gün sonra karşımıza çıktı.
Ne yalan söyleyeyim ilk atandığında malum AKP yandaşlarıyla kadrolaşma yapıyor diye benim de birçok insan gibi bir sürü şey geldi aklıma.
Derken biri din öğretmeni dedi, biri tarih öğretmeni dedi...
Neyse basın toplantısında Kocaeli´de neler yapacağını ve nelere önem verdiğini söyleyerek çok güzel açıklamalar yaptı. Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlamak isteyen İspirli´ye ne öğretmeni olduğunu sordum.
İlk önce şuna açıklı getireyim. Bana göre ne öğretmeni olursa olsun Milli Eğitim Müdürü olmaya hakkı vardır. Sadece söylentilerden hangisinin doğru olup olmadığını merak ettim. İspirli bu basit soruma cevap vermek istemedi.
Sadece ´zamanla çalışmalarımızı görürsünüz´ gibi konuyu kapatan açıklamalar yaptı. Tam kapıdan çıkacaktı ki döndü yanıma geldi ve Din Öğretmeni olduğunu söyledi. İspirli, AKP´nin kadrolaşma hareketlerinden dolayı üzerine gelinmesinden mi, tepki çekmekten mi korktu bilinmez oldukça tereddütlü davrandı. Beni üzen tek şey AKP hükümetinin bizi getirdiği nokta oldu. İçimizde yaşamamız gereken dini öyle şeylere alet etti ki dünyanın en onurlu mesleğini yapan bir öğretmen branşını söylemekten çekindi, belki de korktu! Özellikle Atatürk´e bağlılığıyla dikkatimi çeken İspirli´ye görevinde başarılar dileyerek basın toplantısındaki davranışından dolayı izninizle haftanın çekingen insanı seçiyorum.
kaynak