- Katılım
- 30 Temmuz 2009
- Mesajlar
- 23,098
- Reaksiyon puanı
- 1,116
- Puanları
- 113
- Yaş
- 39
Uzmanlar, kısa vadede Rus gazının alternatif olmadığını söylüyor. Uzun vadede ise yerli ve yenilenebilir kaynakların devreye girmesi ile elektrik üretiminde doğalgaz payının yarı yarıya düşmesi ve TANAP gibi yeni gaz tedarik kapasitesi oluşması bekleniyor. Bir enerji yetkilisi, İngilizlerin Gerekiyorsa faytonları devreye sokarız sözüne atıfta bulunuyor.
TÜRKİYE ile Rusya arasında gerilimin artabileceği endişesi, kış mevsimi de kapıdayken Ya Rusya vanaları kapatırsa sorusunu gündeme getirdi. Birçok enerji uzmanı bu konuda farklı görüş belirtiyor. Kimine göre, Rusya doğal gazda ikinci en büyük müşterisi Türkiyenin gazını kesmeyi göze alamaz. Bir diğer görüş ise yıllık enerji tüketiminin yaklaşık üçte birini Rusyadan karşılayan Türkiyenin, özellikle doğal gazı kolay kolay başka kaynaklardan temin edemeyeceği yönünde.
Gazının yaklaşık yarısını Rusyadan temin eden Türkiyenin B planı var mı; işte bu sorunun cevabını aradık. Üst düzey bir enerji yetkilisi, Ya Rusya, uluslararası bağlayıcılığı olan sözleşmeye karşın, her şeyi göze alıp gazı tamamen keserse sorumuza karşılık, Tabii ki sıkıntı olur. Bu durumda Mavi Akım da, Batı Hattı da kesilmiş olacak. Türkiyedeki doğal gaz için önemli bir eksiklik bu. Kimse şunu diyemez: Malımın yarısını kaybedeceğim bir sistemde hiçbir sıkıntı olmaz. Ha o dönemde biz ne yapacağız? Bakın ben size bir örnek daha vereyim: 75li yıllarda Arap-İsrail savaşından dolayı Araplar bir petrol ambargosu uyguladılar dünyaya. O zaman İngilizler bir çözüm olarak Gerekiyorsa faytonları dahi ulaşımda devreye sokarız dediler.
Tabii ki artık ülkeniz kriz durumuna gelmişse, sadece enerji yetenekleri değil, diğer tüm yetenekleri seferber edilir ve sorunları o şekilde çözmeye çalışırız. Yapabildiğimiz kadar LNG takviyesi ile yaparız bunu, gerekiyorsa diğer ülkelerden aldığımız gaz miktarlarını artırırız, TANAPı daha hızlı devreye sokmaya çalışırız, elektrik üretiminde doğal gazı belirgin bir şekilde azaltır, pahalı da olsa diğer akaryakıt türlerine ya da kömüre yükleniriz. Allah düşürmesin tabii ama böyle bir durumda gerekli tedbirleri alırız. Uzun vadede güneş ve rüzgar santrallerinin devreye girmesiyle enerjide daha bağımsız olmayı hedefliyoruz diyor.
ALTERNATİF ÇÖZÜM PEK YOK
Geçtiğimiz yıl Türkiyede yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz tüketildi. Yüzde 98ini ithal ettiğimiz gazın hemen hemen yarısını Rusyadan sağlıyoruz. İthal gazın yarısına yakınını elektrik üretimi, yüzde 28ini sanayi, yüzde 22sini ise konutlarda ısınma amacıyla kullanıyoruz.
Enerji Piyasaları Uzmanı Abdurrahman Övündür, şunları söylüyor: Enerji arz güvenliği, dışa bağımlılığı yüksek olan ülkeler açısından çok büyük önem arz ediyor ve arz güvenliğinde risklerin azaltılarak yönetilmesi çok önemli. Türkiyenin Rus veya İran tarafı ile, ya da Rusyanın Ukrayna ile yaşaması olası bir siyasi krizde maalesef doğal gazda yönetilmesi çok zor bir enerji bağımlılığına sahibiz. Doğalgaz santrallerinin yüksek gaz çekişi özellikle kış aylarında Türkiyeyi arz güvenliğinde sıkıntılı bir duruma sokabiliyor. Elektrik ve gaz talebinin arttığı soğuk kış günlerinde her yıl Rusya, İran ve Azerbaycan hattında yaşanılan rutin teknik sıkıntılar, arz yetersizliğine neden oluyor ve çoğu zaman Cezayir, Nijerya ve Katardan LNG getirmek zorunda kalıyoruz. Enerji yönetimimiz doğal gaz arzında yaşanılan sorunları gördüğünde, ilk başvurduğu çözümler doğal gaz yakıtlı kamu elektrik santrallerini pahalı ikincil yakıta geçirmek ve yüksek yoğunluklu elektrik ve doğal gaz tüketen sanayi tesislerinin talebini azaltmak oluyor. Bu adımlar yeterli olmazsa, diğer doğal gaz santrallerinin üretimlerini düşürmek ve elektrik kesintisine gitmek; son çare olarak meskenlere gaz verememek gibi bir süreç izleniyor.
Ne elektrik kalır, ne gaz
RUSYA, İran ve Azerbaycandan ithal edilen gazda sorun yaşandığında, elektrik ve gaz talebini azaltmak durumunda kalmamak için kaynak çeşitliliği konusunda radikal adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Övündür, şunları söylüyor: Diğer iki büyük sorun ise iletim hat taşıma kapasitesinin yetersizliği ve tüketimin az olduğu dönemde depolama yapıp arzın arttığı dönemde sisteme verecek yeterli depolama ve geri basma kapasitesindeki yetersizlik. Son yıllarda kış aylarında doğal gazda günlük maksimum tüketim miktarımızın 190-195 milyon metreküpün üzerine çıktığı anda arzda sorunun başladığı ve kesintiye gidildiğini görüyoruz. 2014te günlük maksimum çekiş 215 milyon metreküpe kadar çıktı ve kesinti yapılmak zorunda kalındı. Günlük olarak Silivrideki deponun 20 milyon m3, Ereğli LNG terminalinin 22 milyon m3, Aliağa LNG terminalinin 16 milyon m3, toplam nominal sisteme giriş miktarı 195 milyon m3 olduğunda dahi 2014 yılındaki maksimum günlük tüketimi karşılayamadığımız gözüküyor. Kış aylarında Batı Hattı ve Mavi Akımdan günlük 90 milyon m3ü Ruslardan aldığımızı düşündüğümüzde, siyasi nedenle ya da teknik sebeplerle soğuk bir günde Ruslar gazı keserse gazın yarısı gitmiş oluyor ki bu da ülkede yönetilmesi zor bir enerji tablosunu ortaya koyuyor. Bunun ne depo, ne de LNG terminalleri ile karşılanması mümkün değil. Bugüne kadar yakın dostumuz dediğimiz İranın bile bana yetmiyor diyerek kış ortasında gazımızı kesmediği hiç olmadı. Yani her yıl düzenli olarak kesiyor. Aynı gün hem Rusya, hem İran gazı giderse Türkiyede ne elektrik kalır ne de gaz.
10 yıl sonra gazın payı yüzde 25
ENERJİ Bakanlığı yetkilisi ise olası bir sıkıntı yaşanması durumunda Rusya dışında da gaz tedarik yeteneği olduğunu söyleyerek, Önemli ölçüde termal gücümüz de var. Büyük havzalarda su miktarları çok iyi. Elektrik arzına şu an itibariyle etkisi yönetilebilir. Batı Hattından günlük 40-45 milyon metreküp üzerinden düşünürseniz, LNG ve yeraltı deposundan kısa dönemde bunu sağlayabiliriz. Dış politika anlamında konjonktürel olarak geçici bir kriz yaşanması durumuna ilişkin söylüyorum. Türkiye gazının yüzde 45ini Rusyadan alan bir ülke, daha uzun sürmesi durumunda daha efektif sonuçlar verecek adımlar atmak gerekli. Kaynak çeşitlendirmesinde daha hızlı gideceğiz, ilave maliyete sebebi verecek ama daha fazla spot gaz alımı yapacağız. Stratejik planlarımıza bakarsanız doğalgazla alakalı yeni güç kurulumu neredeyse sıfırlandı. Yenilenebilir ve yerli kaynakları ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Doğalgazdan elektrik üretimine ilişkin teşvik anlamında herhangi bir katkı verilmezken, diğer tüm alternatif yakıtlara ilişkin önemli ölçüde katkı koyuyoruz. 10 yıl sonra gazın toplam üretimdeki ağırlığı yüzde 25 civarında olacak. Temel sorun gazın ağırlığını düşürecek miyiz, doğalgazda ülke bağımlılığında kaynak çeşitliliği yapabilecek miyiz, TANAP, LNG gibi alternatifler ile... Ama şunu da unutmayalım lütfen, Ukrayna-Rusya krizinin en dehşet olduğu zamanlarda dahi Rusya Ukraynaya gaz kesimi yapmadı. Parasını ödemediği için kesme dışında gaz kesimi yapmadı. Uluslararası sözleşmelerin şöyle bir özelliği var: Konjonktürel politik durumlara göre bu sözleşmeleri bir enstrüman, bir yaptırım olarak kullanmazsınız diyor.
Ayrıca Enerji Bakanlığının kendi içinde gizli olarak hazırladığı kriz senaryoları olduğunu ve hem elektrik, hem doğal gaz için geçici kesintilerde atılacak adımlara yönelik farklı opsiyonlar olduğunu ekliyor.
KAYNAK
Rusya gazı keserse kısa vadede ısınma, elektrik ve sanayide alternatif zayıf
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus gazının kesilmesi ihtimaline karşı alternatif kaynakların devreye sokulacağını söylerken, toplumun fedakarlık göstereceğine vurgu yaptı. Ancak elektrik üretimi ve sanayiyi besleyen gazın kesilmesi, ekonomiyi de olumsuz etkileyecek. Rus gazının en yakın alternatiflerinin devreye girmesi ise en az 2 yıl sürebilir.
TÜRKİYENİN Rus savaş uçağını düşürmesiyle başlayan kriz, Türkiyeye gelen doğal gazın yarısından fazlasını sağlayan Rusya gazı keser mi endişesini doğurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın bu soruya yanıtı Biz hayat boyu doğal gazla yaşamadık. Tanışalı ne kadar zaman olduğu belli. Bu millet çileye alışıktır. Kaldı ki Rus gazı olmazsa yandık, bittik diye bir durum yok. Rusya dışında birçok ülkeden doğal gaz aldığımızı zaten dile getirdim. Biz Türkiye olarak Allahın izniyle bunların üstesinden geliriz şeklinde oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise Rusyanın gazı kesme ihtimalinin sorulması üzerine, Enerji alanında olacaksa zarar karşılıklı olacak dedi ve Rusyanın bu yola tevessül edeceğini düşünmediğini dile getirdi.
Davutoğlu, yine de Enerji Bakanlığına değişik alternatifler üzerinde çalışma talimatı verdiğini kaydetti. Bazı Erzurumluların Gerekirse tezek yakarız ama sınırlarımızı çiğnetmeyiz dediğini aktaran Davutoğlu, Olursa bizim milletimiz vatanı ve onuru için gerekli fedakarlıkları göstermeye hazır bir millettir ifadelerini kullandı. Davutoğlu, o seviyeye gelmeden Rusya ile ilişkilerin rayına oturacağını ümit ettiğini dile getirdi. Enerji sektörü temsilcileri ise Rusya kaynaklı herhangi bir gaz kesintisinin, Türkiyede konutlardaki ısınmadan, sanayiye ve elektrik üretimine kadar geniş bir alanı etkileyeceğini vurguluyor. Bir sektör temsilcisi, Gaz kesilirse sadece vatandaş tezek yaksın, yaza kadar bekleyelim demek olmuyor. Konuta doğal gaz arz edememenin yanı sıra, sanayi ve elektriğin de gazının kesilmesi ekonomik anlamda sıkıntı doğurur diyor.
GAZ KESİLİRSE NE OLUR?
Türkiyenin Rus gazına bağımlılığı yıllardır tartışma konusu ancak son dönemde yaşanan siyasi kriz ile hiç olmadığı kadar sorgulanıyor. Rus yaptırımları henüz iki ülke ilişkilerinin temelini oluşturan enerji ticaretine dokunmadı. Türkiyeye ekonomik yaptırımlar uygulayan Rusya gazı keser mi şeklindeki kaygı, vatandaş tarafından dillendiriliyor. Daha önce de yazdığımız gibi kısa vadede Rus doğal gazının alternatifi yok. Ancak 2-3 yıl içinde yeni doğal gaz kaynakları Türkiyeye gelebilir. Bu dönemde Türkiye sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve doğal gaz deposu konusunda hamleler yapabilir. Nitekim, Erdoğan ve Davutoğlu Katar ve Azerbaycan gibi doğal gaz üreticisi ülkelerde temaslarda bulunuyor. Diğer yandan, kömür ve petrol stoklaması ile olası bir kesintinin olumsuz etkileri azaltılabilir.
Öncelikle, Rusyanın keyfi biçimde vanaları kapaması sıfıra yakın bir ihtimal. Anlaşma gereği Türkiyeye sağlamakla yükümlü olduğu bir gaz miktarı var; bunu geçerli bir neden göstermeden keserse, Türkiyeye yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalabilir. Lakin Rusyanın uçak krizini bahane ederek, tıpkı Ukraynaya yaptığı gibi teknik arıza gibi bir mücbir sebep ile kesmesi halinde, Türkiyede bazı elektrik santrallerinde üretimin durması, sanayinin yavaşlaması ve konutların soğukta kalması gibi ihtimaller ortaya çıkıyor. Türkiye elektrik üretiminin yüzde 50ye yakınını doğal gaz santrallerinde tükettiği doğal gazla sağlıyor.
Doğal gaz sektörü temsilcileri, şunları söylüyor: LNG kaynakları ve depolarla beraber Türkiyenin sisteme sokabildiği gaz miktarı günlük 200 milyon metreküp. Tüketim geçtiğimiz kış günlük 230 milyon metreküpe kadar çıktı. Aradaki 30 milyon metreküplük boşluğu BOTAŞ kesinti ve kısıntıyla idare etti. Rus gazının gelmemesi 3-5 gün olursa idare edilebilir. Fakat soğuk kış şartlarında 10-15 günü bulacak olursa, gazın konforuna alışmış olan insanlar çile çekmekle kalmayacak, elektrik üretimi azalacak ve kesintiler de olacak. Sisteme giren 200 milyon metreküp gazın, 90 milyonmetreküpü borularla Rusyadan geliyor. Batı Hattı özellikle kritik çünkü Marmaradan Eskişehire, sanayi ve elektrik santrallerinin yoğun olduğu bölgeyi besliyor. Batı Hattını kesmesi halinde sadece Marmara Ereğlisi LNG terminali ve Silivri deposu var. Kesilen günlük 42 milyon metreküp, 20-20 buralardan karşılanabilir. Ancak o da Trakyada tüketilir. Yalnızca İstanbulun günlük gaz çekişi 40 milyon metreküp civarında. LNG ve depodan gelen gaz Trakya ve Avrupa yakasında tüketildikten sonra, Anadolu yakasına geçmez. İnşallah Rusya öyle bir şeye yeltenmez.
En çok etkilenen 3 alan
İTHAL edilen gazın yüzde 92si elektrik üretimi, konut ve sanayide tüketiliyor. Ankara-Moskova gerginliğinin ekonomiye yansıması, en çok bu üç alanı etkiliyor. Rus gazının sistem dışı kaldığı bir tabloda, kısa vadede alternatif bir kaynak olmaması muhtemel bir sıkıntıyı içinden çıkılmaz hale getiriyor. Rus gazına bağımlılık nasıl bertaraf edilecek şeklindeki sorumuza, doğal gaz sektöründen bir yetkili şu yanıtı veriyor: Türkiyenin alternatif konusunda elini çabuk tutması lazım. Rusyanın eli neden güçlü? Çünkü gazın yüzde 60ını veriyor. Türkiye 50 milyar metreküp (bcm) tüketirken, sisteme 50 bcm giriyor. Halbuki 70 bcm girse ve gazın gazla rekabeti sağlansa, Rusya da pazar payını kaybetme telaşı yaşar. Doğal gaz konusunda Türkiyenin önündeki en önemli alternatifler TANAP ile gelecek Azeri gazı, Doğu Akdeniz gazı ve Kuzey Iraktan gelecek gaz.
TANAPın gerçekleşmesi ile beraber 2018 yılı itibariyle Türkiyeye 6 bcm gaz girecek. Kuzey Iraktan 2020lerin başında 20 bcm gazın gelmesi bekleniyor. İsrail gazı için ise çalışmalar bugün başlasa en erken 2019da Türkiyeye gelir. Buradaki kapasite de 10 bcm olarak düşünülüyor. Yani toplamda 36 bcm bu kaynaklardan alınabilir. Kuzey Irak ve İsrail gazının bugün sisteme girmesiyle, Rusyanın hatlardan birini kesmesi halinde ortaya çıkacak açığı kapatabilme imkanı olacaktı. Fakat Türkiye hem Akdeniz, hem Irak gazında geç kaldı. Günlük tüketim 230 milyon metreküp iken, sisteme 300 milyon metreküp gaz koyabilecek durumda olursanız aradaki farkı çok rahat lehinize kullanabilirsiniz. Depo da olmazsa olmaz bir konu. Sistemi yönetmek için depo kaçınılmaz. Tuz Gölü deposu 2017 yılında tam kapasite devreye girecek. Türkiye Petrolleri de Marmara ve Silivredeki depoların günlük 20 milyon metreküp olan kapasitesini 45 milyon metreküpe çıkarmak istiyor.
Gazı kesmesi zor ama ihtimal
REUTERSa konuşan Türk yetkililer, Rusyanın Türkiyeye sattığı doğal gazı kesme ihtimalinin küçük de olsa bulunduğunu dile getirerek, Davutoğlunun Azerbaycan ziyaretinde Rus doğal gazının payının azaltılması yönündeki kaynak çeşitlendirmeyi ele alacağını dile getirdiler. AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar, Rusyanın gazı kesmesi zordur ama ihtimaldir. Çünkü rasyonel tepkiler vermiyorlar. Uluslararası hukuktaki yaptırımları göze alıp gazı kesme ihtimaline karşı Türkiye temkinli davranmalıdır. Başbakanın Azerbaycan ziyareti de çeşitlendirme çabasının yoğunlaştığı bir ortam olacaktır diye konuştu. Türkiye yıllık 50 bcm gaz ihtiyacının, 6 bcmini Azerbaycandan karşılıyor.
Ne yazık ki tezek de yok
GÜBRE Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği Başkanı Sebahattin Emül, Türkiyede tezek yakılmasının mümkün olmadığını söyledi. Tarım alanında da dahi hayvan gübresinin sadece geleneksel olarak kullanıldığını belirten Emül, Hayvan gübresinden tezek üretmek çok zahmetli bir iş. Önce bu iş için gübreyi toplayıp hamur haline getirmek gerekiyor. Daha sonra kuruması için güneşe bırakılıyor. Bu çok zahmetli bir iş olduğu için yapılabileceğini düşünmüyorum. Ayrıca Türkiyede ne kadar gübre toplandığına yönelik elde bir veri yok. İşin aslı gübre toplayan pek kimse de yok. Sadece Erzurum ve Karsın kırsal bölgelerinde ısınmak için kullanılıyor. Ayrıca tezek yakılan yerde kokudan durulmaz ve çok fazla sinek oluşur. Sağlıklı da olmaz. Tezeğe gelene kadar yakacak çok şey var dedi.
KAYNAK

TÜRKİYE ile Rusya arasında gerilimin artabileceği endişesi, kış mevsimi de kapıdayken Ya Rusya vanaları kapatırsa sorusunu gündeme getirdi. Birçok enerji uzmanı bu konuda farklı görüş belirtiyor. Kimine göre, Rusya doğal gazda ikinci en büyük müşterisi Türkiyenin gazını kesmeyi göze alamaz. Bir diğer görüş ise yıllık enerji tüketiminin yaklaşık üçte birini Rusyadan karşılayan Türkiyenin, özellikle doğal gazı kolay kolay başka kaynaklardan temin edemeyeceği yönünde.
Gazının yaklaşık yarısını Rusyadan temin eden Türkiyenin B planı var mı; işte bu sorunun cevabını aradık. Üst düzey bir enerji yetkilisi, Ya Rusya, uluslararası bağlayıcılığı olan sözleşmeye karşın, her şeyi göze alıp gazı tamamen keserse sorumuza karşılık, Tabii ki sıkıntı olur. Bu durumda Mavi Akım da, Batı Hattı da kesilmiş olacak. Türkiyedeki doğal gaz için önemli bir eksiklik bu. Kimse şunu diyemez: Malımın yarısını kaybedeceğim bir sistemde hiçbir sıkıntı olmaz. Ha o dönemde biz ne yapacağız? Bakın ben size bir örnek daha vereyim: 75li yıllarda Arap-İsrail savaşından dolayı Araplar bir petrol ambargosu uyguladılar dünyaya. O zaman İngilizler bir çözüm olarak Gerekiyorsa faytonları dahi ulaşımda devreye sokarız dediler.
Tabii ki artık ülkeniz kriz durumuna gelmişse, sadece enerji yetenekleri değil, diğer tüm yetenekleri seferber edilir ve sorunları o şekilde çözmeye çalışırız. Yapabildiğimiz kadar LNG takviyesi ile yaparız bunu, gerekiyorsa diğer ülkelerden aldığımız gaz miktarlarını artırırız, TANAPı daha hızlı devreye sokmaya çalışırız, elektrik üretiminde doğal gazı belirgin bir şekilde azaltır, pahalı da olsa diğer akaryakıt türlerine ya da kömüre yükleniriz. Allah düşürmesin tabii ama böyle bir durumda gerekli tedbirleri alırız. Uzun vadede güneş ve rüzgar santrallerinin devreye girmesiyle enerjide daha bağımsız olmayı hedefliyoruz diyor.
ALTERNATİF ÇÖZÜM PEK YOK
Geçtiğimiz yıl Türkiyede yaklaşık 50 milyar metreküp doğalgaz tüketildi. Yüzde 98ini ithal ettiğimiz gazın hemen hemen yarısını Rusyadan sağlıyoruz. İthal gazın yarısına yakınını elektrik üretimi, yüzde 28ini sanayi, yüzde 22sini ise konutlarda ısınma amacıyla kullanıyoruz.
Enerji Piyasaları Uzmanı Abdurrahman Övündür, şunları söylüyor: Enerji arz güvenliği, dışa bağımlılığı yüksek olan ülkeler açısından çok büyük önem arz ediyor ve arz güvenliğinde risklerin azaltılarak yönetilmesi çok önemli. Türkiyenin Rus veya İran tarafı ile, ya da Rusyanın Ukrayna ile yaşaması olası bir siyasi krizde maalesef doğal gazda yönetilmesi çok zor bir enerji bağımlılığına sahibiz. Doğalgaz santrallerinin yüksek gaz çekişi özellikle kış aylarında Türkiyeyi arz güvenliğinde sıkıntılı bir duruma sokabiliyor. Elektrik ve gaz talebinin arttığı soğuk kış günlerinde her yıl Rusya, İran ve Azerbaycan hattında yaşanılan rutin teknik sıkıntılar, arz yetersizliğine neden oluyor ve çoğu zaman Cezayir, Nijerya ve Katardan LNG getirmek zorunda kalıyoruz. Enerji yönetimimiz doğal gaz arzında yaşanılan sorunları gördüğünde, ilk başvurduğu çözümler doğal gaz yakıtlı kamu elektrik santrallerini pahalı ikincil yakıta geçirmek ve yüksek yoğunluklu elektrik ve doğal gaz tüketen sanayi tesislerinin talebini azaltmak oluyor. Bu adımlar yeterli olmazsa, diğer doğal gaz santrallerinin üretimlerini düşürmek ve elektrik kesintisine gitmek; son çare olarak meskenlere gaz verememek gibi bir süreç izleniyor.
Ne elektrik kalır, ne gaz
RUSYA, İran ve Azerbaycandan ithal edilen gazda sorun yaşandığında, elektrik ve gaz talebini azaltmak durumunda kalmamak için kaynak çeşitliliği konusunda radikal adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Övündür, şunları söylüyor: Diğer iki büyük sorun ise iletim hat taşıma kapasitesinin yetersizliği ve tüketimin az olduğu dönemde depolama yapıp arzın arttığı dönemde sisteme verecek yeterli depolama ve geri basma kapasitesindeki yetersizlik. Son yıllarda kış aylarında doğal gazda günlük maksimum tüketim miktarımızın 190-195 milyon metreküpün üzerine çıktığı anda arzda sorunun başladığı ve kesintiye gidildiğini görüyoruz. 2014te günlük maksimum çekiş 215 milyon metreküpe kadar çıktı ve kesinti yapılmak zorunda kalındı. Günlük olarak Silivrideki deponun 20 milyon m3, Ereğli LNG terminalinin 22 milyon m3, Aliağa LNG terminalinin 16 milyon m3, toplam nominal sisteme giriş miktarı 195 milyon m3 olduğunda dahi 2014 yılındaki maksimum günlük tüketimi karşılayamadığımız gözüküyor. Kış aylarında Batı Hattı ve Mavi Akımdan günlük 90 milyon m3ü Ruslardan aldığımızı düşündüğümüzde, siyasi nedenle ya da teknik sebeplerle soğuk bir günde Ruslar gazı keserse gazın yarısı gitmiş oluyor ki bu da ülkede yönetilmesi zor bir enerji tablosunu ortaya koyuyor. Bunun ne depo, ne de LNG terminalleri ile karşılanması mümkün değil. Bugüne kadar yakın dostumuz dediğimiz İranın bile bana yetmiyor diyerek kış ortasında gazımızı kesmediği hiç olmadı. Yani her yıl düzenli olarak kesiyor. Aynı gün hem Rusya, hem İran gazı giderse Türkiyede ne elektrik kalır ne de gaz.
10 yıl sonra gazın payı yüzde 25
ENERJİ Bakanlığı yetkilisi ise olası bir sıkıntı yaşanması durumunda Rusya dışında da gaz tedarik yeteneği olduğunu söyleyerek, Önemli ölçüde termal gücümüz de var. Büyük havzalarda su miktarları çok iyi. Elektrik arzına şu an itibariyle etkisi yönetilebilir. Batı Hattından günlük 40-45 milyon metreküp üzerinden düşünürseniz, LNG ve yeraltı deposundan kısa dönemde bunu sağlayabiliriz. Dış politika anlamında konjonktürel olarak geçici bir kriz yaşanması durumuna ilişkin söylüyorum. Türkiye gazının yüzde 45ini Rusyadan alan bir ülke, daha uzun sürmesi durumunda daha efektif sonuçlar verecek adımlar atmak gerekli. Kaynak çeşitlendirmesinde daha hızlı gideceğiz, ilave maliyete sebebi verecek ama daha fazla spot gaz alımı yapacağız. Stratejik planlarımıza bakarsanız doğalgazla alakalı yeni güç kurulumu neredeyse sıfırlandı. Yenilenebilir ve yerli kaynakları ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Doğalgazdan elektrik üretimine ilişkin teşvik anlamında herhangi bir katkı verilmezken, diğer tüm alternatif yakıtlara ilişkin önemli ölçüde katkı koyuyoruz. 10 yıl sonra gazın toplam üretimdeki ağırlığı yüzde 25 civarında olacak. Temel sorun gazın ağırlığını düşürecek miyiz, doğalgazda ülke bağımlılığında kaynak çeşitliliği yapabilecek miyiz, TANAP, LNG gibi alternatifler ile... Ama şunu da unutmayalım lütfen, Ukrayna-Rusya krizinin en dehşet olduğu zamanlarda dahi Rusya Ukraynaya gaz kesimi yapmadı. Parasını ödemediği için kesme dışında gaz kesimi yapmadı. Uluslararası sözleşmelerin şöyle bir özelliği var: Konjonktürel politik durumlara göre bu sözleşmeleri bir enstrüman, bir yaptırım olarak kullanmazsınız diyor.
Ayrıca Enerji Bakanlığının kendi içinde gizli olarak hazırladığı kriz senaryoları olduğunu ve hem elektrik, hem doğal gaz için geçici kesintilerde atılacak adımlara yönelik farklı opsiyonlar olduğunu ekliyor.
KAYNAK
Rusya gazı keserse kısa vadede ısınma, elektrik ve sanayide alternatif zayıf

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus gazının kesilmesi ihtimaline karşı alternatif kaynakların devreye sokulacağını söylerken, toplumun fedakarlık göstereceğine vurgu yaptı. Ancak elektrik üretimi ve sanayiyi besleyen gazın kesilmesi, ekonomiyi de olumsuz etkileyecek. Rus gazının en yakın alternatiflerinin devreye girmesi ise en az 2 yıl sürebilir.
TÜRKİYENİN Rus savaş uçağını düşürmesiyle başlayan kriz, Türkiyeye gelen doğal gazın yarısından fazlasını sağlayan Rusya gazı keser mi endişesini doğurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın bu soruya yanıtı Biz hayat boyu doğal gazla yaşamadık. Tanışalı ne kadar zaman olduğu belli. Bu millet çileye alışıktır. Kaldı ki Rus gazı olmazsa yandık, bittik diye bir durum yok. Rusya dışında birçok ülkeden doğal gaz aldığımızı zaten dile getirdim. Biz Türkiye olarak Allahın izniyle bunların üstesinden geliriz şeklinde oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise Rusyanın gazı kesme ihtimalinin sorulması üzerine, Enerji alanında olacaksa zarar karşılıklı olacak dedi ve Rusyanın bu yola tevessül edeceğini düşünmediğini dile getirdi.
Davutoğlu, yine de Enerji Bakanlığına değişik alternatifler üzerinde çalışma talimatı verdiğini kaydetti. Bazı Erzurumluların Gerekirse tezek yakarız ama sınırlarımızı çiğnetmeyiz dediğini aktaran Davutoğlu, Olursa bizim milletimiz vatanı ve onuru için gerekli fedakarlıkları göstermeye hazır bir millettir ifadelerini kullandı. Davutoğlu, o seviyeye gelmeden Rusya ile ilişkilerin rayına oturacağını ümit ettiğini dile getirdi. Enerji sektörü temsilcileri ise Rusya kaynaklı herhangi bir gaz kesintisinin, Türkiyede konutlardaki ısınmadan, sanayiye ve elektrik üretimine kadar geniş bir alanı etkileyeceğini vurguluyor. Bir sektör temsilcisi, Gaz kesilirse sadece vatandaş tezek yaksın, yaza kadar bekleyelim demek olmuyor. Konuta doğal gaz arz edememenin yanı sıra, sanayi ve elektriğin de gazının kesilmesi ekonomik anlamda sıkıntı doğurur diyor.
GAZ KESİLİRSE NE OLUR?
Türkiyenin Rus gazına bağımlılığı yıllardır tartışma konusu ancak son dönemde yaşanan siyasi kriz ile hiç olmadığı kadar sorgulanıyor. Rus yaptırımları henüz iki ülke ilişkilerinin temelini oluşturan enerji ticaretine dokunmadı. Türkiyeye ekonomik yaptırımlar uygulayan Rusya gazı keser mi şeklindeki kaygı, vatandaş tarafından dillendiriliyor. Daha önce de yazdığımız gibi kısa vadede Rus doğal gazının alternatifi yok. Ancak 2-3 yıl içinde yeni doğal gaz kaynakları Türkiyeye gelebilir. Bu dönemde Türkiye sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve doğal gaz deposu konusunda hamleler yapabilir. Nitekim, Erdoğan ve Davutoğlu Katar ve Azerbaycan gibi doğal gaz üreticisi ülkelerde temaslarda bulunuyor. Diğer yandan, kömür ve petrol stoklaması ile olası bir kesintinin olumsuz etkileri azaltılabilir.
Öncelikle, Rusyanın keyfi biçimde vanaları kapaması sıfıra yakın bir ihtimal. Anlaşma gereği Türkiyeye sağlamakla yükümlü olduğu bir gaz miktarı var; bunu geçerli bir neden göstermeden keserse, Türkiyeye yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalabilir. Lakin Rusyanın uçak krizini bahane ederek, tıpkı Ukraynaya yaptığı gibi teknik arıza gibi bir mücbir sebep ile kesmesi halinde, Türkiyede bazı elektrik santrallerinde üretimin durması, sanayinin yavaşlaması ve konutların soğukta kalması gibi ihtimaller ortaya çıkıyor. Türkiye elektrik üretiminin yüzde 50ye yakınını doğal gaz santrallerinde tükettiği doğal gazla sağlıyor.
Doğal gaz sektörü temsilcileri, şunları söylüyor: LNG kaynakları ve depolarla beraber Türkiyenin sisteme sokabildiği gaz miktarı günlük 200 milyon metreküp. Tüketim geçtiğimiz kış günlük 230 milyon metreküpe kadar çıktı. Aradaki 30 milyon metreküplük boşluğu BOTAŞ kesinti ve kısıntıyla idare etti. Rus gazının gelmemesi 3-5 gün olursa idare edilebilir. Fakat soğuk kış şartlarında 10-15 günü bulacak olursa, gazın konforuna alışmış olan insanlar çile çekmekle kalmayacak, elektrik üretimi azalacak ve kesintiler de olacak. Sisteme giren 200 milyon metreküp gazın, 90 milyonmetreküpü borularla Rusyadan geliyor. Batı Hattı özellikle kritik çünkü Marmaradan Eskişehire, sanayi ve elektrik santrallerinin yoğun olduğu bölgeyi besliyor. Batı Hattını kesmesi halinde sadece Marmara Ereğlisi LNG terminali ve Silivri deposu var. Kesilen günlük 42 milyon metreküp, 20-20 buralardan karşılanabilir. Ancak o da Trakyada tüketilir. Yalnızca İstanbulun günlük gaz çekişi 40 milyon metreküp civarında. LNG ve depodan gelen gaz Trakya ve Avrupa yakasında tüketildikten sonra, Anadolu yakasına geçmez. İnşallah Rusya öyle bir şeye yeltenmez.
En çok etkilenen 3 alan
İTHAL edilen gazın yüzde 92si elektrik üretimi, konut ve sanayide tüketiliyor. Ankara-Moskova gerginliğinin ekonomiye yansıması, en çok bu üç alanı etkiliyor. Rus gazının sistem dışı kaldığı bir tabloda, kısa vadede alternatif bir kaynak olmaması muhtemel bir sıkıntıyı içinden çıkılmaz hale getiriyor. Rus gazına bağımlılık nasıl bertaraf edilecek şeklindeki sorumuza, doğal gaz sektöründen bir yetkili şu yanıtı veriyor: Türkiyenin alternatif konusunda elini çabuk tutması lazım. Rusyanın eli neden güçlü? Çünkü gazın yüzde 60ını veriyor. Türkiye 50 milyar metreküp (bcm) tüketirken, sisteme 50 bcm giriyor. Halbuki 70 bcm girse ve gazın gazla rekabeti sağlansa, Rusya da pazar payını kaybetme telaşı yaşar. Doğal gaz konusunda Türkiyenin önündeki en önemli alternatifler TANAP ile gelecek Azeri gazı, Doğu Akdeniz gazı ve Kuzey Iraktan gelecek gaz.
TANAPın gerçekleşmesi ile beraber 2018 yılı itibariyle Türkiyeye 6 bcm gaz girecek. Kuzey Iraktan 2020lerin başında 20 bcm gazın gelmesi bekleniyor. İsrail gazı için ise çalışmalar bugün başlasa en erken 2019da Türkiyeye gelir. Buradaki kapasite de 10 bcm olarak düşünülüyor. Yani toplamda 36 bcm bu kaynaklardan alınabilir. Kuzey Irak ve İsrail gazının bugün sisteme girmesiyle, Rusyanın hatlardan birini kesmesi halinde ortaya çıkacak açığı kapatabilme imkanı olacaktı. Fakat Türkiye hem Akdeniz, hem Irak gazında geç kaldı. Günlük tüketim 230 milyon metreküp iken, sisteme 300 milyon metreküp gaz koyabilecek durumda olursanız aradaki farkı çok rahat lehinize kullanabilirsiniz. Depo da olmazsa olmaz bir konu. Sistemi yönetmek için depo kaçınılmaz. Tuz Gölü deposu 2017 yılında tam kapasite devreye girecek. Türkiye Petrolleri de Marmara ve Silivredeki depoların günlük 20 milyon metreküp olan kapasitesini 45 milyon metreküpe çıkarmak istiyor.
Gazı kesmesi zor ama ihtimal
REUTERSa konuşan Türk yetkililer, Rusyanın Türkiyeye sattığı doğal gazı kesme ihtimalinin küçük de olsa bulunduğunu dile getirerek, Davutoğlunun Azerbaycan ziyaretinde Rus doğal gazının payının azaltılması yönündeki kaynak çeşitlendirmeyi ele alacağını dile getirdiler. AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar, Rusyanın gazı kesmesi zordur ama ihtimaldir. Çünkü rasyonel tepkiler vermiyorlar. Uluslararası hukuktaki yaptırımları göze alıp gazı kesme ihtimaline karşı Türkiye temkinli davranmalıdır. Başbakanın Azerbaycan ziyareti de çeşitlendirme çabasının yoğunlaştığı bir ortam olacaktır diye konuştu. Türkiye yıllık 50 bcm gaz ihtiyacının, 6 bcmini Azerbaycandan karşılıyor.
Ne yazık ki tezek de yok
GÜBRE Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği Başkanı Sebahattin Emül, Türkiyede tezek yakılmasının mümkün olmadığını söyledi. Tarım alanında da dahi hayvan gübresinin sadece geleneksel olarak kullanıldığını belirten Emül, Hayvan gübresinden tezek üretmek çok zahmetli bir iş. Önce bu iş için gübreyi toplayıp hamur haline getirmek gerekiyor. Daha sonra kuruması için güneşe bırakılıyor. Bu çok zahmetli bir iş olduğu için yapılabileceğini düşünmüyorum. Ayrıca Türkiyede ne kadar gübre toplandığına yönelik elde bir veri yok. İşin aslı gübre toplayan pek kimse de yok. Sadece Erzurum ve Karsın kırsal bölgelerinde ısınmak için kullanılıyor. Ayrıca tezek yakılan yerde kokudan durulmaz ve çok fazla sinek oluşur. Sağlıklı da olmaz. Tezeğe gelene kadar yakacak çok şey var dedi.
KAYNAK