Tanrının Gözleri - Özet
Nasır Salahov Ankara’da bir gazetenin arşiv bölümünde arşiv sorumlusu olarak çalışmaktadır. Yaptığı işin verdiği sıkıntıdan dolayı her gün yaptığı gibi yine oylanmak için eski tarihli gazeteleri incelediği sırada gözüne çarpan 16 yıl öncesine ait bir haber ona, Azerbaycan’da bir yerel radyoda çalışırken yorumladığı başka bir haberi çağrıştırır. Dünyanın farklı iki noktasında birbirine çok benzeyen iki trajik ve bir o kadarda esrarengiz olay. İki haberde’ de haberlere konu olan yüksek zekâlı çocukların aileleri, çocuklarının haberlere konu olmalarından kısa bir süre sonra öldürülmüşler ve nedense sadece dahi olan çocuklar hayatta kalmış ya da özellikle hayatta bırakılmışlardı. Bu konu Nasır salahovun giderek daha fazla ilgisini çekerek bir oyalanma aracı olmaktan çıkar ve ciddi bir hal almaya başlar. Haberleri fark ettikten sonra yaptığı araştırmalarda; dünyanın çok farklı ülkelerinde, birbirlerine yakın zamanlarda gerçekleşmiş yirmi’nin üzerinde olaya rastlar. Senaryo hep aynıdır; Dahi çocuklar hayatta kalırken aileleri yangın, zehirlenme, trafik kazası, hırsız saldırısı v.b. gibi olaylarda hayatlarını kaybetmişlerdir. Daha’ da kötüsü bu olaylar tüm dünya basınının ve kanun uygulayıcıların gözünden kaçmıştır. Nasır Salahovun araştırmalarında ilerleyebildiği son noktada tablo korkunçtur. Sözde kaza eseri ailelerini kaybeden dâhilerin Avrupa’dan olan kısmı öldürülmüş, diğer ülkelerden olan kısmı ise ortak bir sebepten dolayı ülkelerini terk etmişlerdir. Araştırmalarında çıkmaza girdiğini düşündüğü sırada Almanya’dan bir arkadaşı araştırma yaptığı dahi çocuklardan birinin sabaha karşı Almanya’nın bir kasabasında ölü bulunduğunu haber verir. Gelen bu haberle Nasır Salahov kendisini Almanya’ya uzanan yeni bir maceranın içinde bulur. İlerlediği her aşamayla birlikte konu gittikçe korkunç ve bir o kadar da ciddileşmekte, daha farklı ve esrarengiz sorular öncekilerin yerini almaktadır. Almanya’da Yaptığı incelemeler ve yaver giden şansı neticesinde uğraştığı işin; dünyanın en vahşi ve sistemli hırsızlığı olduğuna karar verse de, gördükleri buz dağının sadece görünen kısmıdır.
Nasır Salahovun arşivde fark ettiği haberdeki dahi çocuk Rüzgâr, uzun süredir çektiği işsizlik sıkıntısı sebebiyle okuduğu üniversiteden hocası Profesör Dubkin’ in bu nadide öğrencisinin Amerika’da çalışması için sunduğu iş teklifini kabul etmek üzereyken, sözde yanlışlıkla Amerika’dan gelen tuhaf bir kısa mesaj Rüzgârın keyfini kaçırır.
“Sakın Amerika ya gelme ve ne olursa olsun interneti kullanma! Yaşamak istiyorsan dediklerimi yap...Isabelle212!”
Aldığı bu mesaj her ne kadar Rüzgarın moralini bozsa da Profesörün teklifinin çekiciliği bunu göz ardı etmesini sağlar. Yalnız Rüzgârın bilmediği şey bu göz ardı ettiği mesajın kaderi olacağıdır.
Amerika’ya yerleşen Rüzgâr tahmininden daha iyi bir hayata sahip olur. Çalıştığı yer “California Araştırma ve Analiz Merkezi” adı altında faaliyet gösteren bir kurumdur. Dünya sağlık örgütü, Dünya Bankası, Devletler, üniversiteler v.b. gibi birçok kurumlardan gelen bilgileri yüksek standartlarda analiz ederek daha etkili hale getiren küresel bir veri bankasıdır.
Her şey güzel başlasa da bir süre sonra çalıştığı merkezde bir takım şeyler onu meraklandırmaya başlar. Merdiveni dahi olmayan bir bina, periyodik giriş çıkış saatleri, dörderli hücre ofisler, gelişmiş kontrol noktaları, tuhaf ve katı bir takım kurallar, yüzlerce çalışanı olmasına rağmen birkaç kişi haricinde kimseyle karşılaşmıyor olması gibi. Rüzgar bunlara başlarda aldırmasa da bir gün tesadüfen iş arkadaşı Arman’ dan edindiği bir bilgi tüylerini diken diken ederek bu merkezde tam olarak neler olup bittiğini anlamaya çalışır. Girdiği macera onu; internet üzerinden kurulmuş dev bir sistem “Tanrının Gözleri” den, küresel tehdit oluşturan bir deneyin parçası olmaya kadar götürür.
ARKADAŞLAR BUNUNLA BİRLİKTE 4. DEĞİŞİM OLDU SAYGILAR...