Peki ya sevmek?

Bu konuyu okuyanlar

Rena

Asistan
Katılım
10 Nisan 2008
Mesajlar
343
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Güneşle doğan her güne korkarak başlamamı sağlayan, sürekli korktuğumu başıma getirmeye çalışmakla uğraşan hayatım, merhaba. Tüm her şeyi kenara bıraktım şu anda. İstediğim sadece seninle yüzleşebilmek, konuşmasan bile dinle sadece.
Sinirliydim bu gün, başımda büyük bir ağrı vardı, hala olduğu gibi. Bilmiyordum, ne yaptırmaya çalışıyordun bana. Ama olsun, yine kalktım yatağımdan. Hazırlandım, çantamı aldım ve çıktım dershaneye gitmek için evimden. Görmek için sabırsızlanıyordum sevdiğimi, görememiştim dün. İçimde büyük korkular vardı, artık bitecek diyordum sevgimiz çünkü ayrılma safhasına kadar gelmiştik.
Yürüdüm, gözlerimin gördüğü güneşi gördüm ve içim ürperdi resmen. Kötü melek ve iyi melek kavgaya girdi içimden. İyi melek “kötü bir şey olacak gitme” diyordu bana, sustum. İyi melek “kötü bir şey olacak gitme” diyordu bana, ama ben hep iyiyi dinlemekten yoruldum. İyi melek dur diye bağırıyordu bana, “yeter artık, bırak peşimi gideceğim” diye cevap verdim, sustu. Kötü melekteydi sıra, “ git, olsun ne olacaksa “ dedi bana, gideceğim dedim. Kötü melek “ koş, hızlı git” dedi bana, koşmaya başladım. Ve geldim dershaneye sonunda.
Gördüm onu, içim kıpır kıpır oldu her zamanki gibi. İlk defa değildi, sonda olmayacak diye düşünüyordu hiçbir şeyi anlamayan beynim. Oturdum yanında, boştu dersimiz. Konuştuk, konuştuk, konuştuk ve ders bitti. Gayet mutluyduk, çünkü birbirimizi seviyorduk. İkinci ders geldi, fizik hocamız girdi testini çözdü ve gitti. Fizikte boş kaldı sonra, birazcıcık arkadaşlarla eğlendik, sonra gitti tüm herkes. Baş başa kaldık sevdiğim o kadınla.
Ne olacak diye düşünüyorduk, ne olacaktı halimiz? Sürekli kavga eder bir haldeydik, sürekli trip atıyorduk birbirimize. Suçlu değilken suçu alıyordum üzerime, üzülmesini istemiyordum onun. 1 sene hiç ağlamamıştım, 1 sene sonra tekrar ağlamaya başlamıştım; bitmesin istiyordum, bitmesin. Uğrunda her şeyi yapabileceğim sevgilim, gitmesin benden. Sarılayım ona, koklayayım istiyordum. Koklamak istiyordum, elleri ellerime değsin ve hep yanımda olsun istiyordum. İstemekte bir yere kadarmış.
Baktı bana, ağlamaya başlayacaktım zor tuttum kendimi. Dedim ki ona ağlayarak; “ İkimize herkes engel olmaya çalışıyor, engelli koşuda gibiyiz. Hatırlıyor musun geçen sene beni? Duygusuz bir insanın teki. İnsanların önüne engel koyarlar, eğer ki bir engele takılırsan düşersin. Bende düşmüştüm işte. Sen tuttun elimden, götürdün beni. Sürükleye sürükleye olsa götürdün, şimdi bırakırsan elimi nasıl ilerlerim, seni benden alırlarsa nasıl ilerlerim?
Hani bitmez demiştik hatırlıyor musun, bak bitiriyorlar işte. Güçleri yetti bunlara, bu muydu sevgimiz ha bu muydu? Engel koydular, alıyorlar seni benim elimden. Ben düşeceğim, sen gidebileceksin yine. Ama bir daha engel aşacak gücüm kalmayacak, kimse tutamayacak elimden. Zaten senden başka kimsem yok, ne arkadaşım ne dostum. Söylesene ha, söyle kim tutacak elimden?”. Gözlerini zor tuttu oda, ağlayacaktı.
Kafamı yere koydum, bir arkadaşı çağırdık ve “biz nasıl bir çiftiz?” diye sorduk kendisine. Anlatmak istiyordu, ama anlatamıyordu mutsuz olduğumuzu. Korkuyordu “ya ayrılırlarsa benim yüzümden” diye. Anlattı, ve gitti.
Baş başa kalmıştık, bu sefer tutamadı gözyaşlarını. “Tutma ellerimden, tutma sakın. Dokunma bana, layık değilim ben sana. İhanet ettim ben sana, sen beni bu kadar severken ihanet ettim ben sana. Anlatayım mı her şeyin doğrusunu sana? Ha? Anlatayım mı söyle? “ dedi ve anlattı.
“Olsun” dedim, olsun! “ Ne olursa olsun, söyle sevmiyor musun? Bak bana, ağlama bak bana! Gözlerimin içine bak, deki “seni sevmiyorum!”, gözlerimin içine baka baka “seni sevmiyorum” de! Hadi de, de ya de lanet olsun de! “ dedim ona. Diyemedi seni sevmiyorum diye.
Elimi uzattım, ve kapıyı gösterdim. Atatürk dedim lan! Atatürk dedim ben ona. Dedim ki; “ Bu muydu yani savaşın? Bu mu savaşmak, Pes mi ediyorsun hemen, ha pes mi ediyorsun? Kendini Atatürk olarak gör, bir tarafta halkın var bir tarafta Osmanlı imparatorluğu. Düşmanların var, düşmanların devletin olan Osmanlı İmparatorluğunu ve halkını işgal edecek neredeyse. Elimi tutup yeni bir devlet mi kuracaksın, yoksa kapıyı seçip işgal altında mı bırakacaksın? “ dedim, bağırdım.
Ne mi oldu? Elimden tuttu, “sana ihanet ettim bunu kaldıramam” dedi. “Ara verelim, ikimiz toparlanalım” dedi. “Geçtiği zaman barışırız, yine arkadaş kalalım konuşalım, mesaj atayım cevap ver.” dedi, gitti. Ara verdik, o benden gitti. Gitti.
Peki ya bahsettiğimiz sevgi mi? Boşuna sözlük açıp sevginin anlamını araştırmayın; “sevgi, ağlamayı unutan insana ağlamayı hatırlatmak demektir.”
“sevgi, hayal kurmanın ne kadar boş olduğunu hatırlatmak demektir.”
“sevgi, çocukluk hayallerinizin asla gerçekleşmeyeceğinizin bir göstermesi demektir.”

Siz siz olun, asla hayalinizi gerçekleştirmeyin. Çünkü “ hayallerini gerçekleştiren bir insanın her şeyi bitmiş” demektir. O kız benim hayalimdi, hayalime kavuştum ama hayalim bitti. BENDE BİTTİM!


Orjinali; http://blog.mustafaturhan.com/peki-ya-sevmek/
 
Üst