Organize İşler

intibah

Asistan
Katılım
10 Temmuz 2007
Mesajlar
451
Reaksiyon puanı
6
Puanları
18
Konum
İstanbul
organizeisler.jpg


Vakit ‘kurtarılmış bölge’de: Vakit'in, provokatif şiddet olayları ile gündeme gelen Akdeniz Üniversitesi kampusunda ve yurtlarında yaptığı araştırmalardan ortaya çıkan sonuç:undefined Dindarlara karşı, planlı programlı bir sol yapılanma var...

SERDAR ARSEVEN-MEVLÜT PEKER AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPUSUNDAN BİLDİRİYOR!..
Gündeme provokatif şiddet olaylarıyla gelen Akdeniz Üniversitesi’nin, adeta bir “kurtarılmış bölge” hâline getirilen kampusunda “olmaz böyle şey” dedirten tablolara şahitlik ettik.
İki gün boyunca çalışmalar yürüttüğümüz üniversitede, büyük bir panik ve korku havası hâkim. Öğrenciler “ders çalışırken” bile aşırı PKK sempatizanlarının saldırılarına uğradıklarını belirtiyorlar. Çok sayıda öğrencinin ders çalışırken saldırıya uğradığını, bıçak darbeleri aldığını belirten A.Ü. öğrencileri arasından, özellikle “herhangi bir siyasi görüşe” sahip olmayanlar ve sırf “okumak” amacıyla üniversiteye geldiklerinin altını çizenlerle görüşmeyi tercih ettik.
Bu öğrencilerin açıklamalarını bir araya getirdiğinizde şu ortak cümleler dikkat çekiyor: “Bunların hepsi üniversite yönetiminin bilgisi dâhilinde. Emniyet’in de olan bitenden haberdar olmamasını düşünebilmek çok zor. Özellikle son beş altı aydır, üniversitede müthiş bir terör havası hâkim. Akdeniz Üniversitesi’ni adeta Kandil Dağı’na çevirdiler. Ailelerimiz, bizden kayıt dondurup ortamdan uzaklaşmamızı istemeye başladı. Eğitime devam edersek, can güvenliğimiz tehlikeye girecek. Ara verirsek, eğitimimiz tehlikeye girecek. Bunalımdayız ama kimse bizim sesimize kulak vermiyor!..”
KRONOLOJİYE BAK, TEHLİKENİN FARKINA VAR!..
Antalya’da görüştüğümüz öğrenciler, emniyet mensupları ve bazı üniversite personelinin üzerinde ısrarla durdukları bir “olaylar dizisi” var.
İşte, gözleri bir yandan “Kipalıları üniversiteye alırım, başörtülüleri almam” diyecek kadar fanatikleşen üniversite yönetiminin, diğer yandan da eğitim hakkı talep eden velilerle öğrencileri topluca gözaltına alacak kadar ileri gidebilen Emniyet’in üzerine çevirdi. İşte o “patlamayı” haber veren olaylar dizisi.
MİLLİYET YAZARINDAN TALİHSİZ ZAMANLAMA!..
1- 13.02.2008. Milliyet Yazarı Abbas Güçlü, Akdeniz Üniversitesi’nde program yapıyor. Üniversite yönetimi öğrencilere, “programa en erken, başlama saatinden bir saat önce gelinecek” duyurusunu yapıyor. Ancak, aşırı sol görüşlü gruplara mensup öğrenciler programın başlamasına üç saat kala salonu dolduruyor. Bu arada sol gruplar, hem internet üzerinden hem de el ilanları aracılığıyla şu çağrılarıyla dikkat çekiyorlar: “Bu akşam saat 23.45’te başlayacak olan Abbas Güçlü'yle Genç Bakış programı Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu (AKS)’nda yapılacak. Egemen sınıfların emekçileri esas sorunlarından uzaklaştırma amaçlı "türban" konusunda suni gündem yaratma çabalarının devrimci-ilerici-yurtsever ve komünist öğrenciler tarafından teşhir edileceği programa aktif olarak katılmak isteyen Antalyalı dostlarımızı saat 21.00'de Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi AKS önünde bekliyoruz.”
Programda “söz verilen” öğrenciler, türban karşıtı ifadeler kullanıyor. Devrimci gençliğin bunlara müsaade etmeyeceğine ilişkin son derece sert mesajlar veriliyor. Ve bu mesajlar, “öğretim üyeleri” tarafından da alkışlanıyor.
2- 15.02.2008. Programdan hemen iki gün sonra. Tarih 15 Şubat 2008. Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliş yıldönümü. Bir grup aşırı sol görüşlü öğrenci, yurda girip ders çalışan öğrencileri dövüyor. Olayın üzerine gidilmiyor. Öğrenciler dayak yedikleriyle kalıyorlar!..
3- 22.02.2008. Bir grup PKK sempatizanı yurdu basıyor. Ve “Kuzey Irak operasyonunu kınama” amaçlı bir gösteri yapıyor. Sloganlar atan grup, yurtta bulunan Türk bayraklarını toplayarak çöp tenekelerine atıyor. Bazı öğrenciler, durumu idareye bildiriyor. Aldıkları cevap, “İşinize bakın” oluyor!..
4- 07.03.2008. Akdeniz Üniversitesi kampusunun karşısındaki kafede oturan Ç.K. ve S.H. adlı öğrenciler, isimleri tesbit edilen aşırı sol grup mensubu öğrencinin bıçaklı saldırısıyla yaralanıyor. Konu, adliyeye intikal ediyor. Sonuç: Fail olarak ismi bildirilenler serbest bırakılıyor!.. İlginç bir nokta: Bu olaylar dolayısıyla haklarında suç duyurusunda bulunulan ve serbest bırakılan PKK sempatizanı öğrencilerden bazıları, 6 Nisan 2008 Pazar günkü “esas eylemin” basına dağıtılan fotoğraflarda görülen failleri arasında da yer alıyor!..
5- 21.03.2008. Nevruz. Aralarında Akdeniz Üniversitesi’ndeki “Aşırı Sol”a mensup öğrencilerden bir bölümünün yer aldığı gruplar, Antalya Hali’ni basıyor. Burada, bazı Hal yöneticileri esir alınıyor. Gece boyu, işgal edilen Hal’de, camlar aşağıya indiriliyor, araçlar tahrip ediliyor. Olaylar, yapanların yanına kâr kalıyor!..
6- 29.03.2008. Öğrenciler, Beşiktaş Fenerbahçe derbisini izlemek üzere Akdeniz Üniversitesi Sosyal Tesisleri (SOTE)’ne geliyor. Derbinin başlamasından önce, statta İstiklal Marşı okunurken, bir grup öğrenci Marş’a yönelik sözlü saldırıda bulunuyor. İstiklal Marşı’na küfür edilmesine tepki gösteren bir öğrenci bıçakla yaralanıyor. Konu kapatılıyor.
7- 4 Nisan 2008 Cuma. Öcalan’ın doğum günü. Saat 22.45. Mensuplarının büyük bir bölümünü öğrenci olmayanların oluşturduğu aşırı sol görüşlü 150-200 kişilik bir grup, ellerinde sopalarla yurdun önüne geliyor. Güvenliğin şaşkın bakışları arasında kapıdan geçen grup, kız ve erkek öğrencilerin bulunduğu bölümlere dağılıyor. Kız ve erkek öğrencilerden bazıları darp ediliyor. Bıçaklama hadiseleri yaşanıyor. PKK bayrakları, Öcalan posterleri asılıyor. Çevik Kuvvet olay yerine, öğrencilerin iyice hırpalanmalarından sonra gelebiliyor. Ancak, üniversite yönetiminin izin vermemesinden dolayı içeri giremiyor!..
8- Ve 6 Nisan 2008. Türkiye’nin gündemine yerleşen olayların meydana geldiği tarih. Türkiye, olayları bugüne odaklanarak izliyor. Ancak, öncesinde “tehlikenin farkında mısınız!..” diye bağırıp duran olaylar var.
PKK SEMPATİZANI OLMAYAN, YURDU TERK EDİYOR!..
Vakit ekibi, kampus alanındaki yurdun önünde çalışmalarını sürdürürken, öğrencilerin bir bir yurdu terk edişlerine şahitlik etti. Yurtlarından ellerinde bavullarıyla ayrılan öğrenciler şunları söylüyor: “Üniversite tatile girinceye kadar bir yerlere sığınacağız. Burada, hiçbir gruba mensup olmayan öğrencileri de sıkıntıya sokan bir sol terör havası hâkim. Sadece içeridekiler yani öğrenciler değil, dışarıdan gelen teröristler de hayatımızı tehdit ediyor. Ayrılıyoruz!.. Zaten amaçları da, bizleri uzaklaştırıp yurdu, kampusu tamamen ele geçirmekti. Muratlarına erdiler!”



BİRLEŞEN SOL’UN HEDEFİNDE LİSELER VAR
Araştırmalarımız sırasında dikkatimizi çeken bir başka durum: Solun değişik unsurları özellikle, “Başörtüsü serbestîsi”ne ilişkin Anayasa değişikliklerinin Türkiye gündemine gelmesinden bu yana birleşmiş durumdalar. Söylemde birbirlerinden ayrılır gibi görünen Yurt Severler Cephesi, Hak ve Özgürlükler Cephesi, Emek Genç (İşçi Partisi’nin gençlik örgütü) ile DTP’li öğrenciler bir koalisyon oluşturmuş durumdalar. Hedefleri de, “dindar” öğrenciler!..
LİDER KADROLARI TIP FAKÜLTESİNDE…
HİYERARŞİ ÇOK SIKI!
Bir başka ilginç nokta: Aşırı sol örgütlenmelere mensup öğrenciler arasında hiyerarşik bir yapılanma var. Tepede, Tıp Fakültesi’ndeki öğrenciler! Bunlar “Lider Kadroyu” oluşturuyor. Öğrenci bıçaklama, Türk bayrağı yakma gibi eylemlere bu öğrenciler bulaşmıyor. Bunları, “alt kademe” yapıyor. Tıp Fakültesindekiler “fikrî önder!..”
LİSELER DE TEHLİKEDE
Öte yandan, Antalya’daki liseler de, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki organizasyon tarafından yönetiliyor. Liseleri de işin içine çekmek için büyük bir çaba var. “Devrimci Liseliler” (DEV-LİS) organizasyonu, çatışmaların liselere de sıçraması için büyük gayret sarf ediyor!.. Bazı liselerde, Emniyet kayıtlarına intikal eden çatışmalar yaşanıyor.
REKTÖR’DEN VE EMNİYET’TEN “RET” CEVABI
Tam bir “kurtarılmış bölge” izlenimi veren alandaki çalışmalarımızın ardından, işte, “Kipalıları üniversiteye alırım, başörtülüleri almam” sloganının sahibi Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın ve eğitim hakkı talep eden velilerle öğrencileri topluca gözaltına alan Emniyet’in başındaki eski DP Adayı Feyzullah Arslan’a görüşme taleplerimizi ilettik. Her iki makamdan da “bu ortamda görüşme talebimizin kabul edilmeyeceği”ne dair not geldi.

Kaynak:Vakit
www.vakit.com.tr
 

ilkercelik1990

Profesör
Katılım
6 Ocak 2007
Mesajlar
1,634
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
Nil Karaibrahimgil - Organize İşler

Olmam olamam dedim
İçlerinde duramam dedim
Dışlarında kalamam dedim
Uçmam uçamam dedim
Kaçmam kaçamam dedim
Ne Clark Kent’im ne süpermenim

Organize işler bunlar
Başımıza işler bunlar
Senin benim dinlemez
İstanbul’u dişler bunlar

Olmam olamam dedim
İçlerinde duramam dedim
Dışlarında kalamam dedim
Uçmam uçamam dedim
Kaçmam kaçamam dedim
Ne Clark Kent’im ne süpermenim

Organize işler bunlar
Başımıza işler bunlar
Senin benim dinlemez
İstanbul’u dişler bunlar
 

metalok

Asistan
Katılım
14 Eylül 2005
Mesajlar
186
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Bence Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek AKP içindeki en bilgili siyasetçilerden biridir... En azından benim hemen hemen hiç eleştirmediğim isimlerden biridir...
Sebebi ne olursa olsun, Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarla ilgili soruya verdiği “Rektörler, dekanlar üniversitelerine dönsün” cevabını ise eleştirmeden geçemeyeceğim.
Bir kere o üniversitenin rektörünün Üniversiteler Arası Kurul Başkanı Mustafa Akaydın olduğunu biliyor. Yani üniversitede türbanı serbest bırakacak anayasa değişikliğine karşı çıkan, bunun laikliği zedeleyeceğini ve sorunlar yaratacağını tüm üniversiteler ve rektörler adına söyleyen kişi...
Bu sözüyle önce Mustafa Akaydın’ı, sonra da onun şahsında tüm rektörleri yıpratmayı hedeflediği kolayca düşünülebilir.
Sonra “Rektörler, dekanlar üniversitelerine dönsünler, kendi işlerine baksınlar” sözü bize türban değişikliğine üniversitelerin tepkisi duyulduğunda Başbakan’ın rektörler için söylediği benzer sözleri hatırlatıyor.
Oysa mesele birinci dereceden üniversiteleri ilgilendirdiğine ve ayrıca ülkenin rejimine yönelik bir tehlike ortaya çıkıyorsa bunu değerlendirme ve uyarma görevinin de ülkenin bilim adamlarına yasaklanması mümkün olmadığına göre (bırakın hepsini sivil anayasa konusunda sivil güçler konuşamayacaksa) böyle bir konuşma ne Hükümet sözcüsünün, ne de “Hükümet’in başı”nın hakkı olabilir.
Sonra “herkes işine baksın” diyen bir hükümetin milleti din üzerinden bölmekle uğraşmak yerine işine bakması gerekirdi. Örneğin; devlete ait SHÇEK öğrenci yurtlarında ve hatta yuvalarında kalan gençlere, küçücük çocuklara alçak yaratıklar tarafından tecavüz edildiği haberleri arka arkaya çıkıyor. “Nüfusu arttırın, çoğalın” tavsiyesinde, daha doğrusu baskısında bulunan hükümetin ilgili bakanının neyle meşgul olduğu bilinmiyor.
Gazete okuduğundan, haber dinlediğinden bile şüphe edilebilir zira okusa, dinlese ilgilenirdi ve biz de duyardık.
Bu durumda, kendi işine bakmayanların başkasına öneride bulunmaya hakkı olamaz.
Cemil Çiçek’in konuşması “rövanş” kokuyor. Ne yazık ki!
ruhat mengi
 

intibah

Asistan
Katılım
10 Temmuz 2007
Mesajlar
451
Reaksiyon puanı
6
Puanları
18
Konum
İstanbul
Yıpratmak? Adamların yıpranmamış yanları mı kalmış...

"Üniversiteye kipalı yahudi girer başörtülü giremez"
"Başörtülü kızlar bloototla kopye çekerler yasak sürecek"

Prof. Mustafa Akaydın

Bunları söyleyen,üniversitesinde pkklıların istediği gibi at oynattığı bir rektör yıpranacağı kadar yıpranmıştır.
 

tugbagaleri

Müdavim
Müdavim
Katılım
13 Mayıs 2006
Mesajlar
2,224
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Konu başlıgındaki haber objektif bir şekılde oradaki provakasyonu eleştirip teşhir etse ideolojisine terste olsam kabulederdim fakat adamlar açıkça bir tarafın koşulsuz savunmasını yapmışlar Türbana da katarak olayı meşrulaştırmaya çalşmışlar Hiçbir şekilde eline satır alıp Okulu teksasa çeviren silahına kurşun koyup jarjor değiştirip direk insanları hedef alan adamı haberlerine konu yapmamışlar sırf sag tarafı temsil ettiği içinmi acaba ve buradaki adamların cogunun MHP li ve ogrencı olmayan insanlar oldugu soylenıyor.O ünlü sakallı iriyarı ömer ulusoyu once tanımadıklarını soyleyen daha sonra videolarda görüntüleri mhp partililerle cıkınca Bahçeli Antalya teşkilatını baştan aşşagıya fesh ettmişti... Darbenin planlarının yapıldıgı hatta belgelendiği bir süreçte. Bu tür olayların darbe isteyenlere çok güzel zemin hazırladığı bunu yapatıranların da sırf bunun için öğrencileri kışkırtması oldugunu düşünüyorum .Ayrıca üniversitelerde şiddeti içermiyecek şekilde hertürlü düşünceninde özgürce tartışılması ifade edilmesinin kesinlikle olması gerektiğini düşünüyorum türbanlı veya türbansız hertürlü

Ayrıca demokrasiyi ve özgürlüğü sadece kendimize istemesek kirletmesek bu evrensel kavram herkese lazım Diğerleri adına birşey istesek Farklı olmamnın dışlanmadığı günlere....
 
Üst