Paramore
Dekan
- Katılım
- 10 Eylül 2010
- Mesajlar
- 5,179
- Reaksiyon puanı
- 27
- Puanları
- 0
Dünya nükleer kâbusu yaşarken, Türkiyenin hurdadaki radyasyonla nükleer kaza listesine girdiği ortaya çıktı
Nükleer santralı olmayan Türkiye, İstanbul İkitellide 1999da meydana gelen olayla dünyanın en önemli 20 radyoaktif kazası listesine girdi. Olayda 13 kişilik Ilgaz Ailesi, hurda diye atılan maddelerdeki radyasyona maruz kalmış, Hüseyin Ilgaz hayatını kaybetmişti. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun da, AİHM aşamasında tüm aileye tazminat ödediği ortaya çıktı.
İkitellide hurdacılık yaparak hayatını kazanan 13 kişilik Ilgaz Ailesinin hayatı, Ocak 1999da hurda diye satın aldıkları konteynerin içinden radyoaktif madde çıkmasıyla karardı. Murat Ilgazın parmakları eridi, Hüseyin Ilgaz, 2004 yılında kansere yakalandı ve iki yıl önce 57 yaşında hayatını kaybetti. Radyasyona maruz kalan ailenin erkekleri, ancak tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olabildi. Olay tarihinde 6 aylık bir kızı olan Naki Ilgaz ise artık çocuk sahibi olamıyor. Kadınlar ise erken menopoza girdi.
5 KİŞİ TEDAVİ GÖRDÜ
16 yaşında olan Abdullah Ilgaz, amcası Hüseyini 2009 yılında kaybettikten sonra babası İlyas Ilgazın İstanbulu terk ettiğini ve bir köye yerleşerek hayvancılık yaptığını, ancak sıkıntılarının hiç bitmediğini anlattı. O dönemde aileden 5 kişinin yatarak tedavi gördüğünü söyleyen Abdullah Ilgaz, Hurdayı eve getirip parçaladığımız dönemde 5 kişinin durumu ağırdı. Haseki Hastanesi tarafından kontrol altına alındık diye konuştu. Babasını kaybeden Kenan Ilgaz ise şimdi tekstil işiyle uğraşıyor. Olay tarihinde 18 yaşında olduğunu söyleyen Kenan Ilgaz, Babam Hüseyin Ilgazı, 2009 yılı başında kaybettik. 2004te kanser olmuştu. Çok acı çekti, aldığı maaş ve tazminatı tedavi masrafı olarak harcadı. Kişi başı 20, 80, 100 bin TL gibi rakamlarla tazminat aldık dedi.
TAEK AĞIR KUSURLU
Ilgaz Ailesinin Avukatı Engin Cinmen, şunları söyledi: İstanbul 2. İdare Mahkemesi, radyasyon içeren Kobalt 60 adlı maddeyi denetlemekle yükümlü olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu (TAEK) ağır kusurlu buldu. Ilgaz Ailesinin 13 ferdine, faizleriyle birlikte 3 milyon TLyi geçen maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. TAEK parayı ödemeyince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduk. TAEK, AİHM süreci içerisinde tazminatı ödedi.
Hiç nükleer santralı olmayan Türkiye, serbestçe ve hiçbir denetime tabi olmadan çöpe atılan radyoaktif hurdanın neden olduğu kaza (!) ile dünyanın 1956 yılından bu yana yaşadığı en önemli nükleer kazalar listesine girdi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun yayımladığı liste, nükleer enerji ısrarlarının tehlikeli bir zaman kaybı olduğunu gözler önüne bir kez daha seriyor. Çözümlenemeyen nüklere atıklarla güvenlik sorununun yanında, çok pahalıya çıkması, dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekiyor.
100 KİŞİ ÖLÜMCÜL GÖREVDE
Bu arada Fukuşima Nükleer Santralının altı reaktöründeki arızalar karşısında çaresiz kalan Japonya, dün resmen havlu attı. 3 nolu reaktördeki radyasyon seviyesinin yükselmesi üzerine reaktördeki soğutma çalışmalarına katılan yüzlerce işçi geri çekildi. Soğutma çalışmaları duran reaktördeki radyasyon salınımı artarak devam edince, hükümet soğutma faaliyetlerine havadan devam etmek istedi, ancak başarılı olamadı. Yüz nükleer mühendisinin de yeniden içeri girerek hayatlarını tehlikeye atmak pahasında, reaktörü soğutmak için deniz suyu dökme çalışmalarına başladığı açıklandı. Fransa, Japonyanın verdiği çelişkili bilgilere güvenmediğini açıklayarak vatandaşlarından radyasyon tehlikesi olduğu gerekçesiyle Japonyayı terk etmelerini istedi.
Fukuşimada son durum
HELİKOPTERLERLE HAVADAN SU ATILMAYA BAŞLANDI
Japonya'da askeri helikopterler, Fukuşima nükleer santralinde tehlikeli bir şekilde aşırı ısınan uranyum yakıt çubuklarını soğutmak için havadan deniz suyu dökmeye başladılar.
CH-47 tipi askeri helikopter TSİ 02.48 itibarıyla santrale su dökmeye başladı. Helikopterin en az dört kez su attığı, ancak televizyondan izlendiği kadarıyla suyun çoğunun rüzgarla dağıldığı belirtiliyor.
Havadan su atarak hem 3. reaktörde soğutma sağlamak hem de kullanılmış yakıt çubuklarının bulunduğu havuza su tedarik etmenin amaçlandığı belirtildi.
Helikopterlerin su dökmesinin yanı sıra polislerin, göstericileri dağıtmada kullanılan tazyikli su hortumlarıyla 4. depolama havuzuna su sıkacakları bildirildi.
Santrali işleten Tokyo elektrik şirketi, daha önce yaptığı açıklamada havuzun neredeyse boş olduğunu bildirmişti.
SOĞUTMA SİSTEMLERİNİ ÇALIŞTIRMAK İÇİN YENİ BİR ELEKTRİK HATTININ KURULMASINA ÇALIŞILIYOR
Bu arada, bir taraftan da soğutma sistemlerini işler hale getirmek için yeni bir elektrik hattının kurulması çalışmaları sürüyor.
Geçen haftaki deprem ve tsunamide reaktörün soğutma sistemini çalıştıran elektrik kesilmiş ve destek jeneratörleri de tahrip olmuştu.
Tokyo elektrik şirketi yetkililerinden Masahisa Otsuki, havuzlardaki su seviyesini, ısıyı ve son olarak santralde neler olup bittiğini bilmediklerini söyledi.
Tokyo elektrik şirketinin bir başka yetkilisi Hikaru Kuroda, 4. ünitedeki soğutma havuzundaki su seviyesinin büyük bir kaygı kaynağı olduğunu belirterek, havuzun yakınına gidemediklerini, durumu uzaktan izleyebildiklerini söyledi.
Depolama havuzlarının sürekli soğutma suyuna ihtiyacı var. Reaktörlerden çıkarılsa bile uranyum çubuklarının son derece sıcak olduğu için soğutulmasının aylar alabileceği belirtiliyor.
Santralde çalışanlar dün radyasyon seviyesinin çok yükselmesi üzerine santralden ayrılmış ve bu yüzden zaman kaybedilmişti. Santralde 180 acil durum personeli görev yapıyor.
ÖLÜ SAYISI 5 BİN'İ GEÇTİ
Japonya'da 11 Mart'taki deprem ve ardından oluşan tsunamide, 5 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Polisin bugün açıkladığı son resmi bilançoya göre, yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşayan Japonya'da, 5 bin 178 kişi yaşamını yitirdi, 8 bin 606 kişi kayıp ve 2 bin 285 kişi de yaralı. Bilanço, 88 binden fazla ev ve binanın tamamiyle yıkıldığını ya da kısmen harab olduğunu gösteriyor. Daha önce önceki bilançoda, 4 bin 314 kişinin öldüğü, 2 bin 282 kişinin yaralandığı ve 8 bin 606 kişinin de kaybolduğu belirtilmişti. Yetkililer, felaketin bilançosunun daha da ağırlaşabileceğini ifade ediyorlar.
ABD: KULLANILMIŞ NÜKLEER YAKIT HAVUZUNDA SU KALMADI
ABD Nükleer Denetleme Komisyonu (NRC) Başkanı Gregory Jaczko, nükleer çubukların daha da ısınması, nihayetinde de erimesini durduracak bir engelin kalmaması anlamına gelecek bu bilgiyi nasıl elde ettiklerini ise belirtmedi. Ancak NRC ve ABD Enerji Bakanlığının ikisinin de Japonya'da en fazla hasar gören Fukuşima Daiçi nükleer santralinin 6 reaktöründe uzmanları bulunduğuna işaret ediliyor. NRC Başkanı, yetkililerin tesiste radyasyon seviyesinin oldukça yüksek olduğunu ve bunun da çalışanların, ısının artmasını durdurma kabiliyetini etkileyeceğini düşündüğünü belirtti. Nükleer çubukların daha da ısınmasının ve nihayetinde erimesinin durdurulamamasıyla, çubukların dış kaplamaları tutuşabilir ve içindeki radyoaktif yakıt geniş bir alana sürüklenebilir.
RADYASYONUN ETKİLERİ
Japonyadaki depremden sonra Fukuşima nükleer santralında çıkan yangın ve patlama, buradan kaynaklanacak radyasyonun insan sağlığına zararları konusunda kaygıları artırdı. Radyasyonun sağlık üzerinde etkileri kısaca şöyle:
Genel olarak bir insan, bir yılda hava ve topraktan 1 ila 10 milisievert (ölçü birimi) radyasyon alıyor.
Bin mikrosievert, 1 milisievert ediyor.
Tüm vücudun bilgisayarlı tomografisi, 20-30 milisievert, tek bir organın tomografisi ise 10 milisievertten az radyasyon veriyor.
Radyasyon sievert birimi kullanılarak ölçülüyor ve bu insan dokularınca emilen miktarı belirliyor.
50-100 milisievert radyasyona maruz kalmak, kanın kimyasını değiştiriyor.
500 milisievert, saatler içinde bulantıya yol açıyor.
700 milisievert, kusma yapıyor.
750 milisievertte 2-3 haftada saçlar dökülüyor.
900 milisievert ishal yapıyor. ◊ 1000 milisievert kanama yapıyor.
4000 milisievertte tedavi uygulanmazsa, 2 ay içinde ölüm.
10000 milisievert, iç kanama ve 1-2 haftada ölüm.
Kaynak: Tayvan Atom Enerjisi Kurumu, Dünya Nükleer Birliği, ABD Çevre Koruma Kurumu.
Kaynak

Nükleer santralı olmayan Türkiye, İstanbul İkitellide 1999da meydana gelen olayla dünyanın en önemli 20 radyoaktif kazası listesine girdi. Olayda 13 kişilik Ilgaz Ailesi, hurda diye atılan maddelerdeki radyasyona maruz kalmış, Hüseyin Ilgaz hayatını kaybetmişti. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun da, AİHM aşamasında tüm aileye tazminat ödediği ortaya çıktı.

İkitellide hurdacılık yaparak hayatını kazanan 13 kişilik Ilgaz Ailesinin hayatı, Ocak 1999da hurda diye satın aldıkları konteynerin içinden radyoaktif madde çıkmasıyla karardı. Murat Ilgazın parmakları eridi, Hüseyin Ilgaz, 2004 yılında kansere yakalandı ve iki yıl önce 57 yaşında hayatını kaybetti. Radyasyona maruz kalan ailenin erkekleri, ancak tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olabildi. Olay tarihinde 6 aylık bir kızı olan Naki Ilgaz ise artık çocuk sahibi olamıyor. Kadınlar ise erken menopoza girdi.
5 KİŞİ TEDAVİ GÖRDÜ
16 yaşında olan Abdullah Ilgaz, amcası Hüseyini 2009 yılında kaybettikten sonra babası İlyas Ilgazın İstanbulu terk ettiğini ve bir köye yerleşerek hayvancılık yaptığını, ancak sıkıntılarının hiç bitmediğini anlattı. O dönemde aileden 5 kişinin yatarak tedavi gördüğünü söyleyen Abdullah Ilgaz, Hurdayı eve getirip parçaladığımız dönemde 5 kişinin durumu ağırdı. Haseki Hastanesi tarafından kontrol altına alındık diye konuştu. Babasını kaybeden Kenan Ilgaz ise şimdi tekstil işiyle uğraşıyor. Olay tarihinde 18 yaşında olduğunu söyleyen Kenan Ilgaz, Babam Hüseyin Ilgazı, 2009 yılı başında kaybettik. 2004te kanser olmuştu. Çok acı çekti, aldığı maaş ve tazminatı tedavi masrafı olarak harcadı. Kişi başı 20, 80, 100 bin TL gibi rakamlarla tazminat aldık dedi.
TAEK AĞIR KUSURLU
Ilgaz Ailesinin Avukatı Engin Cinmen, şunları söyledi: İstanbul 2. İdare Mahkemesi, radyasyon içeren Kobalt 60 adlı maddeyi denetlemekle yükümlü olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu (TAEK) ağır kusurlu buldu. Ilgaz Ailesinin 13 ferdine, faizleriyle birlikte 3 milyon TLyi geçen maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. TAEK parayı ödemeyince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduk. TAEK, AİHM süreci içerisinde tazminatı ödedi.
Hiç nükleer santralı olmayan Türkiye, serbestçe ve hiçbir denetime tabi olmadan çöpe atılan radyoaktif hurdanın neden olduğu kaza (!) ile dünyanın 1956 yılından bu yana yaşadığı en önemli nükleer kazalar listesine girdi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun yayımladığı liste, nükleer enerji ısrarlarının tehlikeli bir zaman kaybı olduğunu gözler önüne bir kez daha seriyor. Çözümlenemeyen nüklere atıklarla güvenlik sorununun yanında, çok pahalıya çıkması, dünya kamuoyunun büyük tepkisini çekiyor.
100 KİŞİ ÖLÜMCÜL GÖREVDE
Bu arada Fukuşima Nükleer Santralının altı reaktöründeki arızalar karşısında çaresiz kalan Japonya, dün resmen havlu attı. 3 nolu reaktördeki radyasyon seviyesinin yükselmesi üzerine reaktördeki soğutma çalışmalarına katılan yüzlerce işçi geri çekildi. Soğutma çalışmaları duran reaktördeki radyasyon salınımı artarak devam edince, hükümet soğutma faaliyetlerine havadan devam etmek istedi, ancak başarılı olamadı. Yüz nükleer mühendisinin de yeniden içeri girerek hayatlarını tehlikeye atmak pahasında, reaktörü soğutmak için deniz suyu dökme çalışmalarına başladığı açıklandı. Fransa, Japonyanın verdiği çelişkili bilgilere güvenmediğini açıklayarak vatandaşlarından radyasyon tehlikesi olduğu gerekçesiyle Japonyayı terk etmelerini istedi.
Fukuşimada son durum
HELİKOPTERLERLE HAVADAN SU ATILMAYA BAŞLANDI
Japonya'da askeri helikopterler, Fukuşima nükleer santralinde tehlikeli bir şekilde aşırı ısınan uranyum yakıt çubuklarını soğutmak için havadan deniz suyu dökmeye başladılar.
CH-47 tipi askeri helikopter TSİ 02.48 itibarıyla santrale su dökmeye başladı. Helikopterin en az dört kez su attığı, ancak televizyondan izlendiği kadarıyla suyun çoğunun rüzgarla dağıldığı belirtiliyor.
Havadan su atarak hem 3. reaktörde soğutma sağlamak hem de kullanılmış yakıt çubuklarının bulunduğu havuza su tedarik etmenin amaçlandığı belirtildi.
Helikopterlerin su dökmesinin yanı sıra polislerin, göstericileri dağıtmada kullanılan tazyikli su hortumlarıyla 4. depolama havuzuna su sıkacakları bildirildi.
Santrali işleten Tokyo elektrik şirketi, daha önce yaptığı açıklamada havuzun neredeyse boş olduğunu bildirmişti.
SOĞUTMA SİSTEMLERİNİ ÇALIŞTIRMAK İÇİN YENİ BİR ELEKTRİK HATTININ KURULMASINA ÇALIŞILIYOR
Bu arada, bir taraftan da soğutma sistemlerini işler hale getirmek için yeni bir elektrik hattının kurulması çalışmaları sürüyor.
Geçen haftaki deprem ve tsunamide reaktörün soğutma sistemini çalıştıran elektrik kesilmiş ve destek jeneratörleri de tahrip olmuştu.
Tokyo elektrik şirketi yetkililerinden Masahisa Otsuki, havuzlardaki su seviyesini, ısıyı ve son olarak santralde neler olup bittiğini bilmediklerini söyledi.
Tokyo elektrik şirketinin bir başka yetkilisi Hikaru Kuroda, 4. ünitedeki soğutma havuzundaki su seviyesinin büyük bir kaygı kaynağı olduğunu belirterek, havuzun yakınına gidemediklerini, durumu uzaktan izleyebildiklerini söyledi.
Depolama havuzlarının sürekli soğutma suyuna ihtiyacı var. Reaktörlerden çıkarılsa bile uranyum çubuklarının son derece sıcak olduğu için soğutulmasının aylar alabileceği belirtiliyor.
Santralde çalışanlar dün radyasyon seviyesinin çok yükselmesi üzerine santralden ayrılmış ve bu yüzden zaman kaybedilmişti. Santralde 180 acil durum personeli görev yapıyor.
ÖLÜ SAYISI 5 BİN'İ GEÇTİ
Japonya'da 11 Mart'taki deprem ve ardından oluşan tsunamide, 5 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Polisin bugün açıkladığı son resmi bilançoya göre, yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşayan Japonya'da, 5 bin 178 kişi yaşamını yitirdi, 8 bin 606 kişi kayıp ve 2 bin 285 kişi de yaralı. Bilanço, 88 binden fazla ev ve binanın tamamiyle yıkıldığını ya da kısmen harab olduğunu gösteriyor. Daha önce önceki bilançoda, 4 bin 314 kişinin öldüğü, 2 bin 282 kişinin yaralandığı ve 8 bin 606 kişinin de kaybolduğu belirtilmişti. Yetkililer, felaketin bilançosunun daha da ağırlaşabileceğini ifade ediyorlar.
ABD: KULLANILMIŞ NÜKLEER YAKIT HAVUZUNDA SU KALMADI
ABD Nükleer Denetleme Komisyonu (NRC) Başkanı Gregory Jaczko, nükleer çubukların daha da ısınması, nihayetinde de erimesini durduracak bir engelin kalmaması anlamına gelecek bu bilgiyi nasıl elde ettiklerini ise belirtmedi. Ancak NRC ve ABD Enerji Bakanlığının ikisinin de Japonya'da en fazla hasar gören Fukuşima Daiçi nükleer santralinin 6 reaktöründe uzmanları bulunduğuna işaret ediliyor. NRC Başkanı, yetkililerin tesiste radyasyon seviyesinin oldukça yüksek olduğunu ve bunun da çalışanların, ısının artmasını durdurma kabiliyetini etkileyeceğini düşündüğünü belirtti. Nükleer çubukların daha da ısınmasının ve nihayetinde erimesinin durdurulamamasıyla, çubukların dış kaplamaları tutuşabilir ve içindeki radyoaktif yakıt geniş bir alana sürüklenebilir.
RADYASYONUN ETKİLERİ
Japonyadaki depremden sonra Fukuşima nükleer santralında çıkan yangın ve patlama, buradan kaynaklanacak radyasyonun insan sağlığına zararları konusunda kaygıları artırdı. Radyasyonun sağlık üzerinde etkileri kısaca şöyle:
Genel olarak bir insan, bir yılda hava ve topraktan 1 ila 10 milisievert (ölçü birimi) radyasyon alıyor.
Bin mikrosievert, 1 milisievert ediyor.
Tüm vücudun bilgisayarlı tomografisi, 20-30 milisievert, tek bir organın tomografisi ise 10 milisievertten az radyasyon veriyor.
Radyasyon sievert birimi kullanılarak ölçülüyor ve bu insan dokularınca emilen miktarı belirliyor.
50-100 milisievert radyasyona maruz kalmak, kanın kimyasını değiştiriyor.
500 milisievert, saatler içinde bulantıya yol açıyor.
700 milisievert, kusma yapıyor.
750 milisievertte 2-3 haftada saçlar dökülüyor.
900 milisievert ishal yapıyor. ◊ 1000 milisievert kanama yapıyor.
4000 milisievertte tedavi uygulanmazsa, 2 ay içinde ölüm.
10000 milisievert, iç kanama ve 1-2 haftada ölüm.
Kaynak: Tayvan Atom Enerjisi Kurumu, Dünya Nükleer Birliği, ABD Çevre Koruma Kurumu.


Kaynak