Nil'den Fırat'a Devlet Oyunları

Ozgurky

Profesör
Katılım
26 Nisan 2009
Mesajlar
2,698
Reaksiyon puanı
14
Puanları
218
1347551414-7777777.jpg



Umarım bu kitabı beğenirsiniz, umarım halkımızın ve gençlerimizin gerçeği ve geleceği görmesinde ve umarım, devletimizin buna karşı bir tedbir almasında bir faydası olur.

Ve Tanrı Hazreti İbrahim’e gökyüzünden seslendi, yıl, Milat’tan Önce 1.750, yani günümüzden yaklaşık 4.000 yıl öncesi, ünlü Hitit uygarlığının Anadolu’da hüküm sürdüğü yıllar:

“İbrahim. Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını– senin soyuna vereceğim.( Tanah/Tevrat/ Tekvin, Bölüm 15: 18/21)”

İbrahim Hebron’dadır. Hebron/El Halil bir Filistin toprağıdır ve kendisi de Harran’dan göç ederek gelmiştir. Fakirdir, bir eşiyle kıt kanaat geçinmektedir, fazlasında gözü yoktur. Göklerden gelen bu sese şaşırmış, ne olduğunu anlayamamıştır. Bir süre düşünür, Mısır Irmağı’ndan Büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan toprakları gözlerinin önünde canlandırmaya çalışır; çok büyük topraklardır, verimlidir, bal ve süt kokan bu diyar sanki bir cennettir. Soyunun alabildiğine çoğaldığını ve her bir kabilesinin ülkenin dört bir yanda at koşturduğunu düşünür. Hayal ötesi bu düşünceleriyle bir an için mutlu olur. Yüreğini sağlam bir inanç kaplar, kendine güveni gelir, çünkü bu vaadi yapan Tanrı’dır, Her Şeye Egemen Rab’dir!

Aradan zaman geçer, iki oğlu dünyaya gelir; ilkinin adını Esav, sona da Yakup adını verir. Kendisine bal ve süt kokan bu toprakları vaadeden Tanrı Yakup’u kutsamıştır ve soyu onunla devam edecektir. Yakup büyür, baba memleketi Harran’a gider ve orada evlenir. Çocukları olur, alır ailesini ve Filistin topraklarındaki bu kez baba evi Hebron’a dönmek için yola çıkar. Yolda, babası İbrahim’in Tanrısı gökyüzünden ona seslenir:

“ Bundan sonra adın Yakup değil İsrail olacak!( Tevrat/ Tekvin, Bölüm 32: 28)”

Yakup dört evlidir; Rahel, Lea, Zilpa ve Bilha. Bu evliliklerinden on iki oğlu ve bir kızı olur. Kızı Dina hariç, soyu bu on iki erkek evladı ile sürer; Ruben, Şimon, Levi, Yahuda, İssakar Zevulun, Gad, Aşer, Dan, Naftali, Yusuf ve Benyamin. İşte İsrailoğulları bunlardır, onlarla birlikte anılan Yahudi, Musevi ve İbrani gibi tanımlar, İsrail’in oğullarının bilinen diğer isimleridir. Kutsal kitapları Tanah’tır, Tevrat bu kutsal kitabın ilk beş bölümüdür ve Musa’nın Kitabı olarak tanınır.

İsrailoğulları’nı tanımanın en güzel ve kolay yolu, onların kutsal kavram ve sembollerini, bayram ve özel günlerini bilmekten geçer. Bu bize hem Yahudi inancını, özlemlerini, mutlulukları, acıları ve geleceğe yönelik tasarılarını gösterir, hem de Yahudi tarihi hakkında bilmediklerimizi öğretir. Merak edilen Firavunlar, Hz. Musa ve On emir, Altın Buzağı, Davut Yıldızı, Yedi Kollu Şamdan, Tanrı vaadi topraklar, Samson, Dalila, Golyat, savaşlar, Süleyman Mabedi, Ağlama Duvarı gibi konular, aslında Yahudi tarihinin birer sayfasıdır ve kutsallarıdır. Hepsi birer simgedir, özel işarettir, her biri İsrailoğulları’nın bir gizemidir: Şabat, Yom Kipur, Menora, Magen David, Sukot, Asara Betevet, Tu Bişvat, Purim, Pesah gibi.

Önemlidir bunları bilmek, çünkü günümüz İsrail’i Müslüman coğrafyanın tam ortasında yaşayan tek Yahudi devlettir. Kuruluşundan günümüze hep savaş halindedir, hem içeride hem de dışarıda. Peki, bu savaş ne olacaktır, nereye kadar uzanacak ya da nasıl bitecektir? Bu savaş bitmeden Orta Doğu huzur ve barışı bulmayacağına göre, bu sorulara bir cevap bulmalı ve gelecek için bir umut ortaya konulmalıdır.

Bu noktada önümüze çıkan her cevap İsrailoğulları’nın kutsal kavram ve sembollerini, özellikle de ‘Nil’den Fırat’a vaat edilmiş topraklar’ kavramını karşımıza çıkaracaktır. Bu kavramı çözebilirsek, işimiz kolaydır ama nasıl? Kimse çıkıp da anlatmıyor ki bize, nedir bu İsrailoğulları ve ne yapmak istiyor, diye. Kaldı ki herkes İsrail’den şu ya da bu şekilde kuşkulanıyor ama kuşkularını teyit edecek kanıtlara bir türlü ulaşamıyor. Bu durum bizi hep endişeye sevkediyor ve bir türlü aradığımız cevaplara ulaşamıyoruz. Ama artık bu iş çözülmeli ve gerçek ne ise ortaya çıkarılmalıdır, bu amaçla yola çıktık biz.

Bu soruların cevaplarını açık ve belgelerle ortaya koyan bu kitap, üzerinde yaklaşık iki yıl çalıştığım bir araştırmadır, hem tarih, hem din, hem coğrafya, hem de strateji açısından İsrail açığa çıkaran bir araştırma.

Günümüzde yaşanılan gerçek şudur: Orta Doğu’da çatışma, iç savaş ve dış müdahaleler zirveye ulaşmış olup kelimenin tam anlamıyla bölge coğrafyası kan gölüne dönmüştür. Öldürülen insan sayısı birkaç milyonla ifade edilmekte ve İsrail bu kan gölünün tam ortasında yer almaktadır. Peki, bu insanlık dramına yol açan mesele nedir; Nil’den Fırat’a Tanrı vaadi toprakları ele geçirmek isteyen İsrail’in yeni kutsal savaş oyunları mı, yoksa emperyalizmin yeni Orta Doğu siyaseti mi ya da gerçekten demokrasi peşinden koşan insanların mevcut siyasi düzenlere bir başkaldırısı mı?

Bu kitap size Yahudi tarihini ve kutsallarını anlatmak için yazılmadı. Bu kitap size haddini aşan bir Yahudi stratejistine karşılık olarak da yazılmadı. İsrailoğullarını tanımadan, kutsal inanç ve değerlerini bilmeden, bugün aradığımız cevapları bulabilmek gerçekten zordur. Amacımız, tarihten ve kutsallardan yola çıkarak ‘Nil’den Fırat’a gelişen kanlı olaylar içerisinde İsrailoğullarının bir rolünün olup olmadığını, en önemlisi Türkiye’nin bu resimde nerede durduğunu ve ulusal güçlerini kullanarak bu kutsalların savaş oyunlarında neler yapabileceğini sizlere anlatabilmektir. Buradaki can alıcı nokta; ‘gökten taş yağsa, İsrail’den bilmek’ değil, Nil’den Fırat’a varsa eğer, hangi taşın altında İsrail’in parmağı olduğunu ortaya çıkarabilmektir, o da karşı tedbir alabilmek için. İzleyiniz, aradığınız bütün cevapları bulacaksınız…

Umarım bu kitabı beğenirsiniz, umarım halkımızın ve gençlerimizin gerçeği ve geleceği görmesinde ve umarım, devletimizin buna karşı bir tedbir almasında bir faydası olur.


Erdal Sarızeybek

Ankara, Eylül 2012.

 
Üst