Ne garip değil mi? Ahmet Altan

BirHakan

Öğrenci
Katılım
16 Kasım 2008
Mesajlar
6
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ne garip değil mi?

s1%20altan1.jpg

Ahmet Altan - 16.11.2008






Hadi gelin şöyle bir rahatça kendimizi çekiştirelim.
Kahve usulü, “ulan biz adam olmayız” diyerek bir verip veriştirelim kendimize.
Şu kalıpçılığımızdan başlayalım önce.
Ne kadar da “kalıplarla, klişelerle” yaşıyoruz, öyle değil mi?
Mesela bu gazeteyi çıkardığımızdan bu yana ben bir şey öğrendim.
Bizim ülkede hiç kimse, bir insanın “bir fikirden” yana olabileceğini düşünmüyor.
Mutlaka “birisinden” yanasın.
Ya bir partiyi tutuyorsun, ya bir grubu destekliyorsun, ya bir örgütün taraftarısın.
Senin hayatını, o hayatın içindeki duruşunu, “fikrin” değil, taraf olduğun örgüt belirliyor.
Buna alışmış insanlar burada.
Ya bir örgütten yanalar, ya bir örgüte karşılar.
Halbuki insanların fikirleri vardır, umutları vardır, hayalleri vardır.
Ben, gerçek bir demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğuna inanırım.
Hukukun bütün kurallarının uygulanması gerektiğini düşünürüm.
Demokrasilerde herkes eşittir, herkes inancında, ibadetinde, düşüncesinde özgürdür.
Herkesin özgürlüğü hukuk çerçevesinde güvenceye alınır.
Benim bu düşüncemi paylaşan herkesi desteklerim.
Benim isteklerimi gerçekleştirecek her partinin başarılı olmasını isterim.
Herhangi bir parti demokrasiyi gerçekleştirmek istediğinde, o partiyi elimden geldiğince savunurum.
Demokrasiden uzaklaşınca da elimden geldiğince eleştiririm.
Benim ölçüm budur.
Bu kadar basit ve nettir.
Sizce bizim ülkemizde bu kadar “basit” bir şeyi anlatmak kolay mıdır?
Hayır, çok zordur.
Böyle bir alışkanlık yok bu ülkede.
Gidin konuşun insanlarla.
Genellikle size neden yana olduklarını, hangi fikri desteklediklerini değil, neye karşı olduklarını anlatacaklar.
Ben bu ülkede “AKP karşıtı olmanın solculuk olduğunu” sanan insanlara bile rastladım.
Solculuğu bile böylesine sığlaştırabiliyorlar.
Bir fikirden yana olmaya alışkın olmadıkları, hep bir gruptan, bir partiden, bir insandan, bir örgütten yana olmaya alıştıkları için...
“Kul olma” zihniyetinden kurtulamadıkları için...
Talepleri de hep bir grubun, partinin, örgütün özgürlüğü ile kısıtlıdır.
Onun için hep birlikte ezildikleri halde bir türlü biraraya gelemezler.
Onların hepsini birarada tutacak bir “fikir” ekseni yoktur çünkü.
Anadilde eğitim özgürlüğünün, başörtüsü özgürlüğünün, cemevini ibadethane olarak kabul ettirme özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün aslında aynı şey olduğunu bir türlü kavrayamazlar.
“Demokrasi ve hukuk, insanlar için en iyi sistemdir” diyen bir düşünceleri olsa, bu düşüncenin etrafında bütünleşirler.
Ama yok.
Bir insanın bir düşünceden yana olabileceğine de inanmıyorlar.
Kürtlerin hakları, Sünnilerin hakları, Alevilerin hakları, kadınların hakları türünden bir sürü “hak”, anasını kaybetmiş küçük yavrucuklar gibi dolaşır ortalıkta.
Bütün hakları emziren, besleyen, büyüten bir “ana hak” var, adına “demokrasi” dediğimiz bir hak bu.
Bütün insanları birarada koynuna alabiliyor.
Senin demokrasi gibi bir “fikrin” olduğunda, bizim insanlarımız bunun kendilerine sağlayacağı yararı değil, “diğerlerine” sağlayacağı yararı görüyor ve hemen karşı çıkıyor.
Bir de suçlamayı seviyoruz.
Hadi gelin açıkça söyleyelim, kendimize ait bir fikrimiz olmadığından aslında farkına bile varmadan kendimizi küçümsüyoruz, kendimizi aşağılamaktan kurtulmak için de sürekli olarak birilerini suçluyoruz.
Bu, biraz zavallıca bir davranış değil mi?
Bir de şunu düşünün...
Binlerce, milyonlarca insan, her cinsten insan, dindarı, dinsizi, Kürdü, Türkü, Sünnisi, Alevisi, solcusu, milliyetçisi ülkenin bütün meydanlarını doldurmuşlar, “demokrasi” istiyorlar.
Kim bu insanlara direnebilir?
Ne ordu çıkabilir karşılarına, ne devlet, ne hükümet, ne de siyasi partiler.
Bir fikir, bir umut, bir hayal onları birleştirir.
Ama bu biraz zor.
Birisine kızmak kolaydır, birisini korumak zordur.
Birisine karşı olmak kolaydır, bir fikirden yana olmak zordur.
Bir Alevinin “başörtüsünü” savunmak için demokrasiye inanması gerekir, bir Sünninin cemevlerini savunmak için demokrasiye inanması gerekir, bir solcunun dindarlara sahip çıkmak için demokrasiye inanması gerekir, bir Türkün Kürtlerin haklarının hesabını sorması için demokrasiye inanması gerekir, bir Kürdün Türklerin ezilmişlerini desteklemesi için demokrasiye inanması gerekir.
Bir fikirleri olması gerekir.
Bir fikirden yana olmanın, bir ilkeyi benimsemenin en doğru ölçü olduğuna inanması gerekir.
Zor, değil mi?
Bir şey olmak, bir Sünni, bir Alevi, bir Kürt, bir Türk olmak kolay, zaten öyle doğuyorsun çünkü... Ama bir fikirden yana olmak zor, onun için düşünmen, öğrenmen, çabalaman gerekiyor.
Arada, şöyle bir toplanıp kendimizi bir çekiştirelim.
Bir işe yarar mı bilmem ama hiç olmazsa içimiz soğur.

taraf
 
Üst