- Katılım
- 12 Eylül 2009
- Mesajlar
- 13,907
- Çözümler
- 2
- Reaksiyon puanı
- 17,394
- Puanları
- 4,958
- Yaş
- 40
Muhteşem Yüzyıl Kösem 1. Bölüm
Hanedanın ve devletin en kilit noktalarında tam kırk yıl duran Kösemin aşkla, kanla, güç savaşlarıyla, büyük zaferler ve ağır yenilgilerle geçen ömrü hummalı ve titiz bir çalışmayla izleyicisini ekrana bağlamaya hazırlanıyor.
Merakla beklenen dizide Türkiyenin en başarılı oyuncularından oluşan dev bir kadro yer alıyor.
Anastasia Tsilimpiou, Hülya Avşar, Ekin Koç, Mete Horozoğlu, Aslıhan Gürbüz, Kadir Doğulu, Mehmet Kurtuluş, Berk Cankat, Erkan Kolçak Köstendil, Tülin Özen, Gülcan Arslan, Nadir Sarıbacak ve Esra Dermancıoğlundan oluşan kadro izleyicisiyle buluşuyor.
Savaşların, isyanların, oyunların gölgesinde aşk
Konusu;
Henüz 14 yaşındayken babasının ani ölümüyle tahta çıkan Sultan Ahmedin genç omuzlarında koca bir cihan imparatorluğunun yükü durmaktadır. Tahta çıkan genç sultan içeride isyanlar, dışarıda değişen güç dengeleri, sarayın içerisinde çıkar çatışmaları ve tahta göz diken ihtiraslı gözlerle karşı karşıyadır.
Tüm bu kara bulutlarlar arasında Sultan Ahmedin dünyasını aydınlatan tek şey gördüğü bir tablodaki güzel kızdır. Sultan Ahmedin bu tablodaki genç kızdan ne kadar etkilendiğini gören Safiye Sultan, tabloda resmedilen kızı dünyanın merkezine, Osmanlıya taht hediyesi olarak getirir.
Ahmed ve Kösem, hem Batıdan hem Doğudan çevrelenen bir dünya devletinin var olma savaşının yüklerini omuzlarında taşıyarak yürüyecekleri bu yolda, aşklarının büyük gücüyle birlikte büyüyecekler.
Hanedanın yeni düşmanları
Sultan Ahmed tahta geçtiğinde Osmanlı tahtının onun dışında yalnızca bir veliahtı kalmıştır. Onun zamanında kaldırılacak olan kardeş katli geleneği nedeniyle hanedanda erkek çocuk neredeyse kalmamıştır. Bu durumu kendileri için bir fırsat bilen Giray Kardeşler ise gözünü tahta dikmiştir.
Uzun senelerdir süren geleneğe göre Kırım Hanlığının hanzadeleri tahta çıkmadan evvel İstanbulda tutuluyor, bir esir hayatına benzeyen bu sürecin sonunda Osmanlı hükümdarının kararına göre Kırım Hanlığının başına geçiyorlardı. Mehmet ve Şahin Giray kardeşler buna bir son vermeye kararlıydılar.
Sultanların perde arkası savaşları
Kadınlar Saltanatı olarak adlandırılan dönemin zirveye çıktığı zamanları anlatan Muhteşem Yüzyıl Kösemde sultanlar ve onların yapacakları da hikayeyi derinden etkileyecek. Büyük Valide Safiye Sultan, Handan Sultan, Halime Sultan ve Fahriye Sultanın müdahaleleri, çevreleri, ilişkileri Sarayın kaderini kökünden değiştirecek.
Yeniçeri Ocağının kapalı kapılar ardındaki hikayesi
Muhteşem Yüzyıl Kösemde ön plana çıkacak hikayelerden biri de Yeniçeriler. İmparatorluk ordusunun asi ve cesur kahramanlarının geçmişleri ve gelecekleri arasında, yasakların gölgesinde sürdürdükleri hayatları kimi zaman Sarayın en kalbine kadar etki edecek. Sultan Ahmed ve İskenderin yoldaşlığı ise İskenderin sakladığı sır ile daha da karmaşık hale gelecek.
Muhteşem Yüzyıl Kösem 1. Bölümün tamamını izlemek için buraya tıklayınız.
Muhteşem Yüzyıl Kösem 1. Bölüm Fotoğrafları için buraya tıklayınız.
Kösem Sultan Hikayesi
Haseki Mâh-Peyker Kösem Valide Sultan (d. 1590 - ö. 2 Eylül 1651[SUP][1][/SUP]), Osmanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Haseki Sultan ve Valide Sultan. Osmanlı padişahı I. Ahmed'in eşi olup, padişah IV. Murad ve I. İbrahim'in annesidir. Osmanlı tarihinin en güçlü kadın sultanlarından birisi olarak kabul edilmektedir.Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Valide-i Kebire sıfatlarıyla da anılan Kösem Sultan, oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmed döneminde uzun yıllar devlet yönetiminde etkili olmuş bir Hanım Sultan'dır.
Saraydaki yaşamı
1603-1617
Kösem Sultan, IV. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adında şehzadelerin yanı sıra; Ayşe, Gevherhan, Fatma ile Hanzade Sultan isminde sultanlar dünyaya getirdi.
Tarihçilerin aktardıklarına göre, Kösem Sultan ilk başlarda huzurlu bir hayat sürmüş, tasavvufa meraklı olan I. Ahmed ile birlikte dergahlara gitmiş ve çocuklarıyla ilgilenmiştir. Kuvvetli bir kişiliği olan I. Ahmed, çocuk yaşta tahta geçmesine rağmen babası gibi başkalarının etkisi altında kalmadığını kanıtlamak konusunda çok titizdi. Kösem Sultan bu nedenle I. Ahmeddöneminde siyasi işlere fazla bulaşmamış; ama çoğu zaman da sözünü yerine getirtmiştir. I. Ahmed ölümüyle Kösem Sultan 27 yaşında dul kaldı. 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında eşinin 27 yaşında vefat etmesi onu derinden etkilemiştir.
1617-1623
Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı. Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan'ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu ve muhtemelen annesi Valide Sultan Mahfiruz Hatice Sultan'ın da etkisiyle onu eski saraya gönderdi. İktidarın merkezinden kovulmuş ve gözden düşen sultanlar arasındaki yerini almış olan Kösem Sultan, Genç Osman'ın tahttan indirilmesi ve tekrar yerine geçen I. Mustafa'nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine nihayet kendi oğlu IV. Murad'ı tahta çıkarttı ve Valide Sultan olarak Topkapı Sarayına yerleşti. IV. Murad tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başladı. Kösem Sultanın saltanatı, IV. Muradın idareyi tam olarak ele almasına kadar sürmüştür.
1623-1632
IV. Murat tahta geçtikten sonra hızlı bir eğitime tabi tutuldu. Genç padişah ise kendisine eğitime olumlu tepkiler verecek ve ileride sahip olduğu entellektüel bir birikimle kendinden söz ettirecektir. Bu süre içerisinde padişah adına annesi Kösem Sultan "saltanat naibesi" adıyla devleti yönetmek zorunda kaldı. Padişah adına devleti annesinin yönetecek olması Osmanlı tarihinde bir ilktir. Bu süre içinde imparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi. Safeviler, Irak'ı ele geçirdi, Bağdat başta olmak üzere birçok yerde sünniler kılıçtan geçirildi. Safevi orduları Mardin'e kadar ilerledi. Ortadoğu'daki sünni - şii dengesi bozuldu. Kırım, Yemen,Lübnan ve Mısır'da ciddi isyanlar çıktı. Abaza Mehmet Paşa, Doğu Anadolu'da iki kez isyan çıkardı. Askerlere verilen maaşlar arttırılırken, vergi sistemi bozulduğundan gelirlerde azalma görüldü. Kuzey Anadolu'da işlevsizleşen Tımar Sistemi ve buna bağlı artan yolsuzlukları öne süren halk isyan başlattı. Safevilere karşı yürüttüğü seferde başarısız olan Sadrazam Hüsrev Paşa'nın azli üzerine 1632 yılında Yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile 17 devlet yöneticisinin kellesini istedi. Yeni Sadrazam Hafız Paşa yeniçerilerceöldürdü, birçok devlet adamının evi yağmalandı. İkinci bir isyana kalkışarak padişaha güvenmediklerini söyleyen yeniçeriler, ileride padişah olacak şehzadelerin hayatlarından şüphe ettiklerini, sağ olduklarının bir ispatı olarak şehzadelerin kendilerine gösterilmesini hatta bazı şehzadelerin Yeniçeri Ocağında kendi himayelerinde kalması gerektiğini söylemişlerdir. Padişah, şeyhülislam ve veziriazamın kefil olması ile yeniçerileri bu isteklerinden vazgeçirmiştir. Asilerin ayak divanına çıkartıp yaptıkları pazarlıklarla genç padişahı zor durumda bırakması, acizliği, yaşı itibariyle sürekli küçümsenmesi ve annesinin himayesinde kaldığı düşüncesi onun ilerde sert bir mizaca bürünmesine neden olmuştur.
Kösem Sultan Anadolu'daki isyanları bastırmak için birçok girişimde bulunmuş ve en dikkat çekici olan Abaza Mehmet Paşa isyanı son bulmuştur. Kendisi anarşi döneminde ülkeyi toparlama konusunda yoğun bir çaba sarf etti. Kösem Sultan, yaklaşık 10 yıllık saltanatı boyunca 8 veziriazam, 9 defterdar değiştirmiştir. Bunun yanında muhtaçlar için aşevleri açtı, hayır kurumları yaptırdı, borçları yüzünden hapishaneye düşmüş olan mahkûmların borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtardı ve fakir kızların çeyizlerini düzerek onları evlendirdi. Bu icraatleri ilk döneminde toplum ve bürokrasi çevrelerinde takdir görmüştür.
1632-1640
Zamanla Sultan IV. Murad olgunlaşarak annesinin faaliyetlerini bir ölçüde engellemeye başladı. Ne var ki; çocukluğundan beri annesinin telkinleri etkisinde kalan IV. Murad, çoğu zaman annesinin fikirlerini önemsemeye devam etti. Kösem Sultan; İktidarı ele geçirme teşebbüsünde bulunan ilk Şehzade Süleyman 27 Temmuz 1635'te Revan Seferine çıkarken ve Şehzade Kasımın 1638'de Bağdat seferi arefesinde[SUP][2][/SUP],IV. Murad tarafından katledilmesine engel olamadı; ancak İbrahimin katlini; onun saltanat yükünü kaldıramayacak kadar aciz olduğunu ileri sürüp, katledilmesine mani olabildi. Padişahın genç yaşta ölümü üzerine tahta Kösem Sultan'ın diğer oğlu İbrahim çıktı.
1640-1648
I. İbrahim şehzadeliği döneminde sürekli öldürülme korkusu yaşadığı için psikolojisi bozuktu ve bu durum Osmanlıda yönetim boşluğu doğurmuştur. Başkentte yeni çekişmeler baş göstermiştir: Kapıkulu askerleri, ulemalar, vezirler ve saray erkânı iktidarda daha fazla nasıl söz sahibi olabileceklerinin ince hesaplarını yapmaya başlamışlardır. Otorite boşluğu bu tür çekişmelere neden olduğundan; öteden beri yönetmeye hevesli olan Kösem Sultan harekete geçerek; bir kukla padişah olarak öne çıkardığı oğlu İbrahim döneminde yeniden devlet işlerinde aktif görev üstlenmiştir. İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle daha karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluluğu vardı. Oysa I. İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu. Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Kösem Sultan'a düştü. Anne Kösem Sultan, zihninden ve tecrübesizliğinden üzüntü duyduğu oğlunu hem avutabilmek ve hem de Osmanlı hanedanının devamı için oğluna yeni cariyeler takdim etti. Saraya doluşan hasekiler ve cariyeler hazineye büyük yük getirmiş, saraydaki kadınlar arasında da şiddetli nüfuz çatışmaları baş göstermiştir. I. İbrahim'in hem ruhsal sorunlarına çare bulmak hem de erkek evlat sahibi olması için ülkenin dört bir tarafından üfürükçüler, cinci hocalar davet edildi. Bu üfürükçülerin en ünlüsü Cinci Hoca lakabıyla tanınan Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi'ydi. I. İbrahim'in tahta çıkmasından 2 yıl sonra Şehzade Mehmed, Şehzade Süleyman ve Şehzade Ahmed dünyaya geldi. En nihayetinde hanedanın devamı sağlanmış oldu. Kösem Sultan buna karşılık olarak Hüseyin Efendi'ye Safranbolu da daha sonra cinci hanı olarak anılacak hanın yapım masraflarını karşılayacak para verdirmiştir. Hatta Cinci hoca o kadar güçlendi ki Cinci Hoca'nın öldürülmesinden sonra hazineye aktarılan paralar askere cülus olarak dağıtıldı ve bu paralar halk arasında 'cinci hoca akçesi' diye anılır oldu.
1648-1651
Sultan İbrahim'in bir süre sonra annesini devlet işlerine karıştırmamaya başlaması hatta eski saraya gönderme isteği karşısında nüfuzu kırılır gibi olmuşsa da, bu sıralarda İbrahim'in tahttan indirilerek yerine çocuk yaştaki Şehzade Mehmed'in padişah olması, Kösem Sultan'ın durumunu yeniden güçlendirmiştir. Neticede Kösem Sultan, dört padişah döneminde devletin en etkili kişisi olmaya devam etmiştir. Bu dönemde herkes kendisine "vâlide-i muazzama" diyerek saygı göstermiştir.
Kösem Sultan'ın bu kadar güçlenip nüfuz kazanması ağaların yardımıyla olmuştur. Öncelikle Harem ve Dârüssaade ağalarını, akabinde de Yeniçeri ağalarını arkasına alarak idareyi yönlendirmiş, kendisine karşı olabilecek bütün güç odaklarını onlar vasıtasıyla bertaraf etmiştir.
Devletin içerisinde bulunduğu olumsuz şartlar, yeni padişahın validesini devlet idaresinde daha aktif olmaya zorlayınca, Kösem Sultan'la Turhan Hatice Sultan arasında bir rekabet ortaya çıkar. Kösem Sultan bu durumun ancak yeni bir şehzadenin padişah olmasıyla değişebileceğini düşünerek Şehzade Süleyman lehinde çalışmalara başlar. Turhan Hatice Sultan'ın, durumu bir cariye vasıtasıyla öğrenmesi planı zarara uğratır. Bu sırada ayaklanan yeniçeriler, Turhan Valide Sultan'ın saraydaki yardımcıları olan ağalarının Mısır'a sürgün edilmesini talep etmektedir. Tehlikeli durum karşısında harekete geçen Turhan Sultan, ağalarının da yardımıyla Osmanlı tarihinin belki de en kudretli kadını olan Kösem Sultan'ı ortadan kaldırtır. Kösem Sultan'ın cenazesi, kocasının Sultan Ahmet Camii'ndekiI. Ahmed türbesine gömüldü. Bu olaydan sonra Köprülü ailesinden sadrazamlar iş başına geldi ve Valide Sultanların (padişahların anneleri) devlet siyasetindeki etkileri sona erdi.
Çocukları
Erkek Çocukları
Wikipedia
Hanedanın ve devletin en kilit noktalarında tam kırk yıl duran Kösemin aşkla, kanla, güç savaşlarıyla, büyük zaferler ve ağır yenilgilerle geçen ömrü hummalı ve titiz bir çalışmayla izleyicisini ekrana bağlamaya hazırlanıyor.
Merakla beklenen dizide Türkiyenin en başarılı oyuncularından oluşan dev bir kadro yer alıyor.
Anastasia Tsilimpiou, Hülya Avşar, Ekin Koç, Mete Horozoğlu, Aslıhan Gürbüz, Kadir Doğulu, Mehmet Kurtuluş, Berk Cankat, Erkan Kolçak Köstendil, Tülin Özen, Gülcan Arslan, Nadir Sarıbacak ve Esra Dermancıoğlundan oluşan kadro izleyicisiyle buluşuyor.
Savaşların, isyanların, oyunların gölgesinde aşk
Konusu;
Henüz 14 yaşındayken babasının ani ölümüyle tahta çıkan Sultan Ahmedin genç omuzlarında koca bir cihan imparatorluğunun yükü durmaktadır. Tahta çıkan genç sultan içeride isyanlar, dışarıda değişen güç dengeleri, sarayın içerisinde çıkar çatışmaları ve tahta göz diken ihtiraslı gözlerle karşı karşıyadır.
Tüm bu kara bulutlarlar arasında Sultan Ahmedin dünyasını aydınlatan tek şey gördüğü bir tablodaki güzel kızdır. Sultan Ahmedin bu tablodaki genç kızdan ne kadar etkilendiğini gören Safiye Sultan, tabloda resmedilen kızı dünyanın merkezine, Osmanlıya taht hediyesi olarak getirir.
Ahmed ve Kösem, hem Batıdan hem Doğudan çevrelenen bir dünya devletinin var olma savaşının yüklerini omuzlarında taşıyarak yürüyecekleri bu yolda, aşklarının büyük gücüyle birlikte büyüyecekler.
Hanedanın yeni düşmanları
Sultan Ahmed tahta geçtiğinde Osmanlı tahtının onun dışında yalnızca bir veliahtı kalmıştır. Onun zamanında kaldırılacak olan kardeş katli geleneği nedeniyle hanedanda erkek çocuk neredeyse kalmamıştır. Bu durumu kendileri için bir fırsat bilen Giray Kardeşler ise gözünü tahta dikmiştir.
Uzun senelerdir süren geleneğe göre Kırım Hanlığının hanzadeleri tahta çıkmadan evvel İstanbulda tutuluyor, bir esir hayatına benzeyen bu sürecin sonunda Osmanlı hükümdarının kararına göre Kırım Hanlığının başına geçiyorlardı. Mehmet ve Şahin Giray kardeşler buna bir son vermeye kararlıydılar.
Sultanların perde arkası savaşları
Kadınlar Saltanatı olarak adlandırılan dönemin zirveye çıktığı zamanları anlatan Muhteşem Yüzyıl Kösemde sultanlar ve onların yapacakları da hikayeyi derinden etkileyecek. Büyük Valide Safiye Sultan, Handan Sultan, Halime Sultan ve Fahriye Sultanın müdahaleleri, çevreleri, ilişkileri Sarayın kaderini kökünden değiştirecek.
Yeniçeri Ocağının kapalı kapılar ardındaki hikayesi
Muhteşem Yüzyıl Kösemde ön plana çıkacak hikayelerden biri de Yeniçeriler. İmparatorluk ordusunun asi ve cesur kahramanlarının geçmişleri ve gelecekleri arasında, yasakların gölgesinde sürdürdükleri hayatları kimi zaman Sarayın en kalbine kadar etki edecek. Sultan Ahmed ve İskenderin yoldaşlığı ise İskenderin sakladığı sır ile daha da karmaşık hale gelecek.
Muhteşem Yüzyıl Kösem 1. Bölümün tamamını izlemek için buraya tıklayınız.

Muhteşem Yüzyıl Kösem 1. Bölüm Fotoğrafları için buraya tıklayınız.
Kösem Sultan Hikayesi
Haseki Mâh-Peyker Kösem Valide Sultan (d. 1590 - ö. 2 Eylül 1651[SUP][1][/SUP]), Osmanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Haseki Sultan ve Valide Sultan. Osmanlı padişahı I. Ahmed'in eşi olup, padişah IV. Murad ve I. İbrahim'in annesidir. Osmanlı tarihinin en güçlü kadın sultanlarından birisi olarak kabul edilmektedir.Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Valide-i Kebire sıfatlarıyla da anılan Kösem Sultan, oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmed döneminde uzun yıllar devlet yönetiminde etkili olmuş bir Hanım Sultan'dır.
Saraydaki yaşamı
1603-1617
Cariye olarak Topkapı Sarayının haremine girmeden evvel nasıl bir hayat sürdüğü, nerede doğduğu tartışmalıdır. Rum asıllı veya Bosnalı olduğuna dair bilgiler bulunan Kösem Sultan'ın 1589 veya 1590 yılında Anastasya adıyla doğduğu, Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a kızlarağasına gönderildiği rivayet edilir. I. Ahmedin dindarlığı ve devlet yönetimindeki kabiliyeti bilinmektedir. Bu karakterde ve hünerdeki bir padişahı etkisi altına aldığı düşünüldüğünde Kösem Sultanın ne kadar maharetli ve zeki olduğu anlaşılır. 15 yaşındayken I. Ahmed'e Haseki olmuş, kısa sürede kendinden kıdemli olan hasekilerin önüne geçmeyi başarmıştır.
Tarihçilerin aktardıklarına göre, Kösem Sultan ilk başlarda huzurlu bir hayat sürmüş, tasavvufa meraklı olan I. Ahmed ile birlikte dergahlara gitmiş ve çocuklarıyla ilgilenmiştir. Kuvvetli bir kişiliği olan I. Ahmed, çocuk yaşta tahta geçmesine rağmen babası gibi başkalarının etkisi altında kalmadığını kanıtlamak konusunda çok titizdi. Kösem Sultan bu nedenle I. Ahmeddöneminde siyasi işlere fazla bulaşmamış; ama çoğu zaman da sözünü yerine getirtmiştir. I. Ahmed ölümüyle Kösem Sultan 27 yaşında dul kaldı. 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında eşinin 27 yaşında vefat etmesi onu derinden etkilemiştir.
1617-1623
Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı. Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan'ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu ve muhtemelen annesi Valide Sultan Mahfiruz Hatice Sultan'ın da etkisiyle onu eski saraya gönderdi. İktidarın merkezinden kovulmuş ve gözden düşen sultanlar arasındaki yerini almış olan Kösem Sultan, Genç Osman'ın tahttan indirilmesi ve tekrar yerine geçen I. Mustafa'nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine nihayet kendi oğlu IV. Murad'ı tahta çıkarttı ve Valide Sultan olarak Topkapı Sarayına yerleşti. IV. Murad tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başladı. Kösem Sultanın saltanatı, IV. Muradın idareyi tam olarak ele almasına kadar sürmüştür.
1623-1632
IV. Murat tahta geçtikten sonra hızlı bir eğitime tabi tutuldu. Genç padişah ise kendisine eğitime olumlu tepkiler verecek ve ileride sahip olduğu entellektüel bir birikimle kendinden söz ettirecektir. Bu süre içerisinde padişah adına annesi Kösem Sultan "saltanat naibesi" adıyla devleti yönetmek zorunda kaldı. Padişah adına devleti annesinin yönetecek olması Osmanlı tarihinde bir ilktir. Bu süre içinde imparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi. Safeviler, Irak'ı ele geçirdi, Bağdat başta olmak üzere birçok yerde sünniler kılıçtan geçirildi. Safevi orduları Mardin'e kadar ilerledi. Ortadoğu'daki sünni - şii dengesi bozuldu. Kırım, Yemen,Lübnan ve Mısır'da ciddi isyanlar çıktı. Abaza Mehmet Paşa, Doğu Anadolu'da iki kez isyan çıkardı. Askerlere verilen maaşlar arttırılırken, vergi sistemi bozulduğundan gelirlerde azalma görüldü. Kuzey Anadolu'da işlevsizleşen Tımar Sistemi ve buna bağlı artan yolsuzlukları öne süren halk isyan başlattı. Safevilere karşı yürüttüğü seferde başarısız olan Sadrazam Hüsrev Paşa'nın azli üzerine 1632 yılında Yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile 17 devlet yöneticisinin kellesini istedi. Yeni Sadrazam Hafız Paşa yeniçerilerceöldürdü, birçok devlet adamının evi yağmalandı. İkinci bir isyana kalkışarak padişaha güvenmediklerini söyleyen yeniçeriler, ileride padişah olacak şehzadelerin hayatlarından şüphe ettiklerini, sağ olduklarının bir ispatı olarak şehzadelerin kendilerine gösterilmesini hatta bazı şehzadelerin Yeniçeri Ocağında kendi himayelerinde kalması gerektiğini söylemişlerdir. Padişah, şeyhülislam ve veziriazamın kefil olması ile yeniçerileri bu isteklerinden vazgeçirmiştir. Asilerin ayak divanına çıkartıp yaptıkları pazarlıklarla genç padişahı zor durumda bırakması, acizliği, yaşı itibariyle sürekli küçümsenmesi ve annesinin himayesinde kaldığı düşüncesi onun ilerde sert bir mizaca bürünmesine neden olmuştur.
Kösem Sultan Anadolu'daki isyanları bastırmak için birçok girişimde bulunmuş ve en dikkat çekici olan Abaza Mehmet Paşa isyanı son bulmuştur. Kendisi anarşi döneminde ülkeyi toparlama konusunda yoğun bir çaba sarf etti. Kösem Sultan, yaklaşık 10 yıllık saltanatı boyunca 8 veziriazam, 9 defterdar değiştirmiştir. Bunun yanında muhtaçlar için aşevleri açtı, hayır kurumları yaptırdı, borçları yüzünden hapishaneye düşmüş olan mahkûmların borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtardı ve fakir kızların çeyizlerini düzerek onları evlendirdi. Bu icraatleri ilk döneminde toplum ve bürokrasi çevrelerinde takdir görmüştür.
1632-1640
Zamanla Sultan IV. Murad olgunlaşarak annesinin faaliyetlerini bir ölçüde engellemeye başladı. Ne var ki; çocukluğundan beri annesinin telkinleri etkisinde kalan IV. Murad, çoğu zaman annesinin fikirlerini önemsemeye devam etti. Kösem Sultan; İktidarı ele geçirme teşebbüsünde bulunan ilk Şehzade Süleyman 27 Temmuz 1635'te Revan Seferine çıkarken ve Şehzade Kasımın 1638'de Bağdat seferi arefesinde[SUP][2][/SUP],IV. Murad tarafından katledilmesine engel olamadı; ancak İbrahimin katlini; onun saltanat yükünü kaldıramayacak kadar aciz olduğunu ileri sürüp, katledilmesine mani olabildi. Padişahın genç yaşta ölümü üzerine tahta Kösem Sultan'ın diğer oğlu İbrahim çıktı.
1640-1648
I. İbrahim şehzadeliği döneminde sürekli öldürülme korkusu yaşadığı için psikolojisi bozuktu ve bu durum Osmanlıda yönetim boşluğu doğurmuştur. Başkentte yeni çekişmeler baş göstermiştir: Kapıkulu askerleri, ulemalar, vezirler ve saray erkânı iktidarda daha fazla nasıl söz sahibi olabileceklerinin ince hesaplarını yapmaya başlamışlardır. Otorite boşluğu bu tür çekişmelere neden olduğundan; öteden beri yönetmeye hevesli olan Kösem Sultan harekete geçerek; bir kukla padişah olarak öne çıkardığı oğlu İbrahim döneminde yeniden devlet işlerinde aktif görev üstlenmiştir. İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle daha karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluluğu vardı. Oysa I. İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu. Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Kösem Sultan'a düştü. Anne Kösem Sultan, zihninden ve tecrübesizliğinden üzüntü duyduğu oğlunu hem avutabilmek ve hem de Osmanlı hanedanının devamı için oğluna yeni cariyeler takdim etti. Saraya doluşan hasekiler ve cariyeler hazineye büyük yük getirmiş, saraydaki kadınlar arasında da şiddetli nüfuz çatışmaları baş göstermiştir. I. İbrahim'in hem ruhsal sorunlarına çare bulmak hem de erkek evlat sahibi olması için ülkenin dört bir tarafından üfürükçüler, cinci hocalar davet edildi. Bu üfürükçülerin en ünlüsü Cinci Hoca lakabıyla tanınan Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi'ydi. I. İbrahim'in tahta çıkmasından 2 yıl sonra Şehzade Mehmed, Şehzade Süleyman ve Şehzade Ahmed dünyaya geldi. En nihayetinde hanedanın devamı sağlanmış oldu. Kösem Sultan buna karşılık olarak Hüseyin Efendi'ye Safranbolu da daha sonra cinci hanı olarak anılacak hanın yapım masraflarını karşılayacak para verdirmiştir. Hatta Cinci hoca o kadar güçlendi ki Cinci Hoca'nın öldürülmesinden sonra hazineye aktarılan paralar askere cülus olarak dağıtıldı ve bu paralar halk arasında 'cinci hoca akçesi' diye anılır oldu.
1648-1651
Sultan İbrahim'in bir süre sonra annesini devlet işlerine karıştırmamaya başlaması hatta eski saraya gönderme isteği karşısında nüfuzu kırılır gibi olmuşsa da, bu sıralarda İbrahim'in tahttan indirilerek yerine çocuk yaştaki Şehzade Mehmed'in padişah olması, Kösem Sultan'ın durumunu yeniden güçlendirmiştir. Neticede Kösem Sultan, dört padişah döneminde devletin en etkili kişisi olmaya devam etmiştir. Bu dönemde herkes kendisine "vâlide-i muazzama" diyerek saygı göstermiştir.
Kösem Sultan'ın bu kadar güçlenip nüfuz kazanması ağaların yardımıyla olmuştur. Öncelikle Harem ve Dârüssaade ağalarını, akabinde de Yeniçeri ağalarını arkasına alarak idareyi yönlendirmiş, kendisine karşı olabilecek bütün güç odaklarını onlar vasıtasıyla bertaraf etmiştir.
Devletin içerisinde bulunduğu olumsuz şartlar, yeni padişahın validesini devlet idaresinde daha aktif olmaya zorlayınca, Kösem Sultan'la Turhan Hatice Sultan arasında bir rekabet ortaya çıkar. Kösem Sultan bu durumun ancak yeni bir şehzadenin padişah olmasıyla değişebileceğini düşünerek Şehzade Süleyman lehinde çalışmalara başlar. Turhan Hatice Sultan'ın, durumu bir cariye vasıtasıyla öğrenmesi planı zarara uğratır. Bu sırada ayaklanan yeniçeriler, Turhan Valide Sultan'ın saraydaki yardımcıları olan ağalarının Mısır'a sürgün edilmesini talep etmektedir. Tehlikeli durum karşısında harekete geçen Turhan Sultan, ağalarının da yardımıyla Osmanlı tarihinin belki de en kudretli kadını olan Kösem Sultan'ı ortadan kaldırtır. Kösem Sultan'ın cenazesi, kocasının Sultan Ahmet Camii'ndekiI. Ahmed türbesine gömüldü. Bu olaydan sonra Köprülü ailesinden sadrazamlar iş başına geldi ve Valide Sultanların (padişahların anneleri) devlet siyasetindeki etkileri sona erdi.
Çocukları
Erkek Çocukları
- Şehzade Süleyman (1610 ve 1611 arasinda - 27 Temmuz 1635) - IV. Murad tarafından idam edildi.
- IV. Murad (27 Temmuz 1612- 8 Şubat 1640)
- Şehzade Kasım (1614-1638) - IV. Murad tarafından idam edildi.
- I. İbrahim (5 Kasım 1615 18 Ağustos 1648)
- Ayşe Sultan (1605-1657)
- Fatma Sultan (1606-1670)
- Gevherhan Sultan (1608-1660)
- Hanzade Sultan (1609-1650)
Wikipedia