Ottomanzo
Doçent
- Katılım
- 25 Temmuz 2008
- Mesajlar
- 746
- Reaksiyon puanı
- 7
- Puanları
- 0
Değerli bilim adamı, ekranların sevimli yüzü Prof. Emre Kongar, elini vicdanına koydu ve Ergenekon konusunda bir cümle kurdu:
“Silivri'de görülmekte olan davada gerçekten bir şeyler olmuş galiba.”
Vay canına!
Demek öyle!
Nihayet... “Bir şeyler olmuş” denecek noktaya gelindi, hem de “galiba” ile birlikte.
*
Üsküdar'da sabah oldu...
Akşam oldu... Yine sabah oldu... Bu böyle aylarca devam etti.
Atı alan Üsküdar'ı geçti, Gebze'ye vardı, uzadı gitti.
Alçaklara kar yağdı, yükseklere buz!
Ve sonunda, Ergenekon konusunda “ikna olur gibi” bir noktaya gelindi.
Değerli bilim adamı da cümlenin sonuna bir galiba ekleyerek, kanaatini açıkladı.
Bu da bir aşama.
Ne de olsa bilimde kesinlik yoktur!
Bu durumda, biz de, takıntılı (obsesif kompulsif) dedektifi hep geriden takip eden ve onun açıklığa kavuşturduğu olaylara her zaman hayranlık duyan başkomiser gibi tepki gösterirsek, sayın hocamızı üzmüş olmayız herhalde:
“Monk, olayı çözmüş!”
*
İMRALI'YA KİMLER GÖNDERİLECEK?
Adalet Bakanlığı, Öcalan'ın yanına 5 PKK'lı mahkûm daha gönderme kararı aldı.
Bugün yarın seçilen mahkûmlar gönderilecek.
Haberlerde 8 kişi–10 kişi seçildi gibi değişik ifadeler de yer alıyor.
Öcalan, on sene sonra İmralı'da sıkılmaya mı başladı...
Veya diğer cezaevlerinde yer mi kalmadı, bilmiyorum.
Ben olsam oraya PKK'lı mahkûmlar yerine, farklı suçlardan hüküm giymiş olanları gönderirdim.
Mesela...
Bir katil, bir soyguncu, bir hırsız, bir eroin kaçakçısı, bir tecavüz suçlusu...
*
HUDAYİNABİT
Süleyman Çobanoğlu'nun seneler sonra bir şiir kitabı daha çıktı. Adı: Hudayinabit.
Süleyman'ın her şeyden önce, -televizyonculuktan, sunuculuktan, senaristlikten, yönetmenlikten, babalıktan, kocalıktan evet hepsinden önce- bir şair olduğunu bilmek gerek.
Şair olduğunu ve öyle kaldığını... Kalmayı başardığını!
Her mısra bir şifre onun şiirinde. Şiiri bazen buruk bir tat bırakan ekşi erik, bazen nostalji ilacı gibi. Geçmiş zamanı işaret eden bir yol tabelası. O şiirin iklimine girebileni emin olun ağlatır; en azından akan kanın sıcaklığını fark ettirir. Gözyaşından utanan, yutkunmakla yetinsin.
İZMARİT SÖNDÜRME KAVANOZU
Balkonu yoktur ki şöyle açılsın / geçmiş âlemlerin ferahlığına / şiiri kafiyeye kurban etmeyiz / ayrıca kimsenin küstahlığına
eleyen eledi, asan çekildi / nice tunç şiirin nice bânisi / alamaz göz bile, çoktan dağılmış / dünya ve dünyanın kaltak mavisi
biliyoruz, buna yaratılmadık / ciklet ve benzeri sürüyle ilâh / uzak dedelerden bazı bir hayâl: / rey verirken bile estağfurullah ben bunu öğrendim Necatigil'den: / kiminin kiminde kalır hissesi / tütünün yavaşlar, hârın tükenir / bir canhıraş duman ve bir 'cos!' sesi...
kaynak
“Silivri'de görülmekte olan davada gerçekten bir şeyler olmuş galiba.”
Vay canına!
Demek öyle!
Nihayet... “Bir şeyler olmuş” denecek noktaya gelindi, hem de “galiba” ile birlikte.
*
Üsküdar'da sabah oldu...
Akşam oldu... Yine sabah oldu... Bu böyle aylarca devam etti.
Atı alan Üsküdar'ı geçti, Gebze'ye vardı, uzadı gitti.
Alçaklara kar yağdı, yükseklere buz!
Ve sonunda, Ergenekon konusunda “ikna olur gibi” bir noktaya gelindi.
Değerli bilim adamı da cümlenin sonuna bir galiba ekleyerek, kanaatini açıkladı.
Bu da bir aşama.
Ne de olsa bilimde kesinlik yoktur!
Bu durumda, biz de, takıntılı (obsesif kompulsif) dedektifi hep geriden takip eden ve onun açıklığa kavuşturduğu olaylara her zaman hayranlık duyan başkomiser gibi tepki gösterirsek, sayın hocamızı üzmüş olmayız herhalde:
“Monk, olayı çözmüş!”
*
İMRALI'YA KİMLER GÖNDERİLECEK?
Adalet Bakanlığı, Öcalan'ın yanına 5 PKK'lı mahkûm daha gönderme kararı aldı.
Bugün yarın seçilen mahkûmlar gönderilecek.
Haberlerde 8 kişi–10 kişi seçildi gibi değişik ifadeler de yer alıyor.
Öcalan, on sene sonra İmralı'da sıkılmaya mı başladı...
Veya diğer cezaevlerinde yer mi kalmadı, bilmiyorum.
Ben olsam oraya PKK'lı mahkûmlar yerine, farklı suçlardan hüküm giymiş olanları gönderirdim.
Mesela...
Bir katil, bir soyguncu, bir hırsız, bir eroin kaçakçısı, bir tecavüz suçlusu...
*
HUDAYİNABİT
Süleyman Çobanoğlu'nun seneler sonra bir şiir kitabı daha çıktı. Adı: Hudayinabit.
Süleyman'ın her şeyden önce, -televizyonculuktan, sunuculuktan, senaristlikten, yönetmenlikten, babalıktan, kocalıktan evet hepsinden önce- bir şair olduğunu bilmek gerek.
Şair olduğunu ve öyle kaldığını... Kalmayı başardığını!
Her mısra bir şifre onun şiirinde. Şiiri bazen buruk bir tat bırakan ekşi erik, bazen nostalji ilacı gibi. Geçmiş zamanı işaret eden bir yol tabelası. O şiirin iklimine girebileni emin olun ağlatır; en azından akan kanın sıcaklığını fark ettirir. Gözyaşından utanan, yutkunmakla yetinsin.
İZMARİT SÖNDÜRME KAVANOZU
Balkonu yoktur ki şöyle açılsın / geçmiş âlemlerin ferahlığına / şiiri kafiyeye kurban etmeyiz / ayrıca kimsenin küstahlığına
eleyen eledi, asan çekildi / nice tunç şiirin nice bânisi / alamaz göz bile, çoktan dağılmış / dünya ve dünyanın kaltak mavisi
biliyoruz, buna yaratılmadık / ciklet ve benzeri sürüyle ilâh / uzak dedelerden bazı bir hayâl: / rey verirken bile estağfurullah ben bunu öğrendim Necatigil'den: / kiminin kiminde kalır hissesi / tütünün yavaşlar, hârın tükenir / bir canhıraş duman ve bir 'cos!' sesi...
kaynak
