Metroid Prime 3: Corruption

Bu konuyu okuyanlar

-BeSTe-

Müdavim
Katılım
27 Ocak 2008
Mesajlar
2,605
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
i1.jpg


Daha önce Warioware ve Legend Of Zelda'nın Wii'de çok daha fazla eğlendirmesi kontrol açısından bulabildiğimiz kanıtlardı. Bir kanıt da ses ve grafikler için verelim dedik...

Şöyle bir geçmişe baktığımda en sıkıntı çekmeden oyun yapan firmanın Nintendo olduğunu gözüm kapalı söyleyebilirim. Çünkü o kadar çok ürettikleri karakter ve oyun var ki, sandıklarını biraz karıştırınca hemen "şunu yapalım, zaten uzun süredir dokunmamıştık, tozlanmış üzeri" deyip oyunu çıkartıveriyor ve üzerinde bir iki sene çalışıp mükemmel bir oyunlarını da önümüze koyuyorlar. Kendileri uğraşmak istemezlerse de ikinci parti firmalarından birisine işi atayıp, daha güzel bir iş çıkartmalarını sağlıyorlar (Bkz: Pokémon serisi). Bugün ki inceleme konumuzda bu oyunlardan birisi olan, Metroid Prime Corruption.

Metroid serisi evrim geçirip üçüncü boyuta geçtiğinde ismi Metroid Prime olarak değişmişti hatırladığımız gibi. İlk oyun Gamecube'e çıkıp hepimizi sarsmıştı, hemde ne sarsma... Birinci kişi bakış açısından oynadığımız bir Adventure oyunu vardı karşımızda. Bunun çok rastlanan bir durum olmaması bir yana, oyunun aksiyonu bol, bulmacaları zorlayıcıydı yani tam anlamıyla mükemmel bir oyundu. İkinci oyunda ilk oyunun kaldığı yerden kelle avcısı Samus ile bu sefer daha kasvetli bir ortamda yolumuzda ilerlemiştik. "Japonlara FPS sevdiren oyun" olarak da bilinen Metroid Prime'ın ikinci halkası ilk oyunun üzerine pek bir şey katmadığı için fazla sarsıcı değildi ama ilk oyunda mükemmel olan her şey bu oyunda da mükemmeldi. Retro Studios başka Metroid oyunu yapmamayı planlıyordu fakat gelen fan baskısı ve Nintendo'nun serinin yarım kaldığını, müthiş bir finalle bitmesi gerektiğini düşünmüş olsa gerek, üçüncü oyununda bizimle buluşması çok uzun sürmedi.

İkinci oyunda pek fazla gelişim olmadığını gören Retro Studios sanırım "mükemmel olduğumuz yerden abanalım" felsefesi ile başlamış olsa gerek oyuna, oyunun zaten şahane olan özellikleri "artık daha iyisi yapılamaz" dedirtiyor bize.

Rot, balans ayarı, Direksiyon ayarı, Wii-Mote ayarı ?(!):

Wii'nin pazara girerken ki en büyük silahı, hiç kuşkusuz tamamıyla yenilenmiş, eşi olmayan kontrol sistemiydi ve bu kontrol sisteminin en etkin biçimde FPS oyunlarında kullanılacağını hepimiz adımız gibi biliyorduk (Hala FPS açısından kullanılan ışın kılıcı fantezisi güdüyorum, LucasArts duy sesimi!). Oyunda bizi daha öncede mükemmel olan kontrollerini Wii-Mote'un marifetleri ile birleştirerek tabiri caizse bağrımızdan vuruyor. Oyuna ilk başladığımda "bu ne biçim konsol FPS'si, nasıl bu kadar rahat olabilir?" demeniz kuvvetle muhtemel. Benim ilk tepkim bu oldu en azından. Bir kere kesinlikle klavye + Mouse ikilisinden çok daha rahat bu kontrol şeması. Fakat diğer FPS oyunlarında bir zorluk vardı, bu da bizim fazla havaya girip Wii-Mote�u ekranın alakasız yerlerine tutup ekrandaki imleci saçma yerlere götürebiliyorduk. Retro Studios önceden bunu kestirmiş olacak ki oyun dizginleri kontrol konusunda asla elden bırakmıyor. İmleci en fazla ekranın kenarına bir santimetre kalana kadar yaklaştırabiliyoruz (Ya da ben abartmadım kontrol işini =). Sürekli bir biçimde imleç ekranın ortasında kalma eğilimi gösteriyor, hani arabalarda direksiyonu kırdıktan sonra tekrar merkez noktasına döner ya direksiyon, tıpkı onun gibi bir şey bu. Daha açıklayıcı olabilir miyim bu konuda bilemiyorum.

i3.jpg


Diyebilirsiniz ki "kardeşim ben tam kontrol isterim!" inanın bana konu Metroid Prime ise istemezsiniz. Bu teknolojinin adı nedir bilmiyorum, hatta bir teknoloji olduğundan bile şüpheliyim, (bana kalırsa Wii'nin ilahi güçlerinden biri bu da) kontrolü inanılmaz derecede kolaylaştırıyor.

Az mı cilaladık acaba, yoksa siyaha mı boyasak?:

Metroid Prime�ın ilk oyundan beri başarılı olduğu bir diğer konu ise grafikleriydi kesinlikle. GameCube�ün neler yapabileceğini bize gösteren ilk oyunlardan birisi olması yanında, sektöründe en iyi grafikli oyunlarındandı. Hatta serinin ikinci oyununda gelişen tek şeyin grafikler olduğu kabul gören bir söylemdir. Gelişen grafikler diye bahsettiğim şeyi tabii ki MGS3 ile MGS4 arasındaki fark gibi algılamamak gerekli, sonuçta Nintendo sadece eski donanımının iki katı güce çıkmakla yetindi bu nesilde. Yeni konsolun yapabileceklerini ilk gösteren oyunda yine Metroid oldu sanırım. Işıklandırmalar, gölgeler, kaplamalar daha saymayı unuttuğum bir çok grafiksel unsurda kayda değer gelişme yaşanmış. Şimdilik Wii'nin en iyi grafikli oyunu olduğu kesin en azından. Yine de beni rahatsız eden bir konu var, değinmeden edemeyeceğim. İlk oyunda cıvıl cıvıl renkler gördük "yuppiiii" dedik, ikinci oyunda daha kasvetliydi etrafımızdaki objeler, tema gereği dedik. Ama bu sefer biraz fazla kararmış sanki... Tamam bu oyunun teması daha karanlık ikinci oyuna göre, hatta düşmanlarımızdan birisi bile bizim karanlık versiyonumuz ama oyun gittikçe kararıyor Retro, grafik hatalarını saklamak için yapıyorsan hiç yapma şahin gözlerimizden kaçmaz hiçbir şey. Hadi git şimdi dersine çalış biraz daha.

Ses sisteminede bir el atalaım yahu:

Nintendo oyuncularının artık özümsediği, Xbox, Sega, Playstation oyuncularının önünde "olamasa da olur, ne olmuş yani? Kratos böğürünce çok mu haz alıyorsunuz? (alıyorsunuz biliyorum) diyip boynunu bükmesine sebep olan bir konuydu karakterlerin tümünün dilsiz olması. Hani seslendirmeler ile gelmeseydi de içerlemezdik artık, hatta korkmuştuk bile "kötü seslendirip berbat edecekler oyunu" diye ama bu sefer düşündüğümüz gibi olmadı. Seslendirmeler gerçekten kaliteli olmuş, bu iş de çok iyi kotarılmış Retro tarafından. Zaten serinin her oyunundan sonra birde Soundtrack çıkartılabilecek kadar iyi müzikleri vardır, bu oyunda da müzikler eski kalitesinde, hatta artık Midi yerine MP3 kullanılabildiği için daha da kaliteli. Seslendirme konusundaki endişelerimizi haksız çıkarttığı için Retro'yu alnından öpüyor, aslanım benim hep böyle ol deyip bir güzelde gaz veriyorum.

Neden Internet koymadınız ya bu arabaya?:

Gazı alan Retro şımardı tabii, tembelliğe vurdu işi. Hani bizim multiplayer'mız Retro? Ayıp ettin bak şimdi... Multiplayer mod eklesen Halo kadar sarsıcı olacaktı ne güzel oyun. Gerçi suç sende değil diye tahmin ediyorum, Nintendo'nun online oyunlara bakışı nedense hala soğuk hatta açıklamayı yapan şahsı hatırlamıyorum fakat "bizim oyuncularımız arkadaşlarıyla yan yana gelip oyun oynamayı seven kişiler" demişti zamanında. Hayır kardeşim, hiçte öyle değil. Ben Amerika�daki beş yaşındaki Jimmy�nin de, Japonya�daki yetmiş yaşındaki Sakura teyzemin de hakkından gelmek istiyorum yeri geldiğinde. Olmamış bu...



Buram buram alın teri ve profesyonellik kokan bir oyun karşımızdaki. Metroid serisi iyi İngilizce gereksinimi ve kafa patlatılmadan çözülmeyen bulmacaları yüzünden, daha çok vur vur inlesin tarzı oyunlardan hoşlanan oyuncularımız tarafından pek tercih edilmeyen bir seri olmuştur hep fakat bu mükemmelliği gölgelemiyor tabii ki. Zorluktan hoşlanan her oyuncuya tavsiye edebileceğim, oynanmasa bile arşive koyulup arada kitapçığı okunası, ana menü açılıp giriş müziği dinlenesi bir oyun kesinlikle.

Not: Ara başlıklardan da anlaşılacağı gibi, ışın kılıcı kullandığım bir oyundan daha çok istediğim bir şey varsa, o da kaliteli bir sürüş simülasyonunu Wii�de görmektir. Sende duy sesimi Nintendo!

Kaynak
 
Üst