Yeryüzünde insanlardan önce kimler vardı?
Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı ifadelerden yeryüzünde insanlardan evvel insanlar gibi mükellef bir kısım varlıkların da yaşadığı anlaşılmaktadır. Ancak bunların nasıl varlıklar olduğu hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bu hususta Bediüzzaman şunları söylemektedir:
“Ben yeryüzünde kendime bir halife yaratacağım”(Bakara, 2/30) ayetindeki “Halife” tabiri, dünyanın, insanların hayatına elverişli şartlara sahip olmazdan evvel yeryüzünde idrakli (düşünen) bir mahlukun bulunmuş olduğuna ve o mahlukun hayatına o zamandaki yerin evvelki vaziyetleri muvafık ve müsait bulunduğuna işarettir. “Halife” tabirinin bu manaya delaleti, hikmet gereğidir. Amma meşhur olan manaya göre, o idrak sahibi mahluk, cinlerin bir nevi (çeşidi) imiş; yaptıkları fesattan dolayı insanlar ile değiştirilmişlerdir.(1)
Hadisçilerin ve tefsircilerin görüşlerini toplayan Abdullah Aydemir, “Tefsirde İsrailiyat” isimli eserinde bu konuda ortaya atılmış görüşlere delil teşkil eden , “Hani Rabbin meleklere: ‘Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Melekler de: ‘Biz seni hamdinle tesbih ve tenzih edip dururken –orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek- kimse mi yaratacaksın?’ demişlerdi. Allah (da): ‘Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim’ demişti.” ayetinin tefsiri münasebetiyle, tefsircilerin pek çok şeye temas ettiklerini, bunlardan birinin de arzın (yeryüzü) Adem’den önceki sakinlerine ait bilgiler olduğunu söyler.
Abdullah İbn Ömer (r.a.): “Cân oğulları diye anılan cinler, Adem (a.s)’in yaratılmasından iki bin yıl evvel yeryüzünde idiler. Yeryüzünü fitne ve fesada vermek suretiyle bozdukları ve kanlar döküp cinayetler işledikleri için, Allah onlara karşı meleklerden müteşekkil bir ordu gönderdi. Melekler tarafından iyice hırpalanan bu fesatçılar denizlerdeki adalara sığınmak suretiyle canlarını kurtarabildiler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım….” dedi.
İbn-i Abbas şöyle diyor: İnsan çamurdan yaratıldı. Yeryüzünde ilk önce cinler yaşarlardı. Onlar arzda kanlar akıttılar, birbirlerini öldürdüler. Allah onlara İblisin komutasında meleklerden askerler gönderdi. İblis ile onun komutası altında bulunanlar, öteki cinlerle savaşarak, onları denizlerdeki adalara ve dağların etrafına sürdüler. Bu zaferi kazandıktan sonra İblisin kalbinde gurur doğdu ve: “Ben, kimsenin yapmadığı bir iş yaptım” diye övündü. Allah onun kalbinde doğan bu gururu bildi. İblisin yanındaki melekler bunu bilmiyorlardı. Cenab-ı Hak, İblisin yanında bulunanlara: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dedi. Buna karşılık olarak melekler: “Sen, bizim kendilerini tenkile memur edildiğimiz cinlerin yaptığı gibi orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek biri mi yaratacaksın?” dediler.(2)
(1) İşaratü’l-İ`caz, s. 201.
(2) Taberi,Tefsir,I,195-214;Tarih,I/1,107-112;
Hıristiyanların cinler hakkındaki görüşleri nasıldır ?
Hıristiyanlıkta da cinlere inanılır. Hatta insanların bedenine girdiğine veya değişik şekillerde tesir ettiğine inanılır. Bu yüzden insanları onun etkisinden kurtarmak için cinlere önem verilmiş, kilisede cin çıkarma ayinleri bile düzenlenmiştir. Bu konu gerek İncillerde gerekse Pavlus’un mektuplarında oldukça fazla yer tutar. Hz. İsa’nın delileri veya cin çarpmış kişileri mucize yoluyla iyileştirmesinin bunda büyük rolü olduğu açıktır. Yakub’un Mektubu’nda, cinlerin Allah’ın varlığını ve birliğini kabul ettikleri kaydedilmektedir:
“Sen Allah’ın bir olduğuna inanıyorsun; iyi ediyorsun; cinler de inanıyorlar ve titriyorlar. Fakat, ey boş adam, imanın ameller olmayınca, faydasız olduğunu bilmek ister misin?”(1)
Bu ifadeler, o dönemdeki Hıristiyanların, cinlerin Allah’ın emir ve yasaklarından sorumlu olduklarına inandıklarını göstermektedir. Yine Hıristiyanlara göre Hz. İsa, deli ve mecnun ve saralı olan kimselerden cinleri kovup çıkarmış ve onları peygamberliğinin bir alameti olarak iyileştirmiştir.(2)
Hıristiyanlık, cinlere tapınmayı yasaklamıştır. Pavlus: “Fakat diyorum ki, milletler kurban ettikleri şeyleri Allah’a değil, cinlere kurban ediyorlar; cinlerle iştirak etmenizi istemem". (7) demektedir.
Hıristiyanların kutsal metinlerinden cinler hakkında olumsuz görüş sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Onlara göre, cinler murdardır, sapıklığa, küfre, dalalete çağırırlar ve Cehenneme gitmeye layıktırlar. İslami görüşün aksine, cinleri tek sınıf olarak görmektedirler ki, o da kafir cinlerdir. Halbuki, Hz. İsa’ya iman eden, imana destek olan cinlerden de bahsedilmektedir.
(1) Yakub’un Mektubu, 2/19-20.
(2) Matta, 4/24; 9/32-34; 12/22-29; 17/14-20
(3) I. Korintoslulara Mektubu, 10/20-21.
Arif Arslan
sorularlaislamiyet
Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı ifadelerden yeryüzünde insanlardan evvel insanlar gibi mükellef bir kısım varlıkların da yaşadığı anlaşılmaktadır. Ancak bunların nasıl varlıklar olduğu hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bu hususta Bediüzzaman şunları söylemektedir:
“Ben yeryüzünde kendime bir halife yaratacağım”(Bakara, 2/30) ayetindeki “Halife” tabiri, dünyanın, insanların hayatına elverişli şartlara sahip olmazdan evvel yeryüzünde idrakli (düşünen) bir mahlukun bulunmuş olduğuna ve o mahlukun hayatına o zamandaki yerin evvelki vaziyetleri muvafık ve müsait bulunduğuna işarettir. “Halife” tabirinin bu manaya delaleti, hikmet gereğidir. Amma meşhur olan manaya göre, o idrak sahibi mahluk, cinlerin bir nevi (çeşidi) imiş; yaptıkları fesattan dolayı insanlar ile değiştirilmişlerdir.(1)
Hadisçilerin ve tefsircilerin görüşlerini toplayan Abdullah Aydemir, “Tefsirde İsrailiyat” isimli eserinde bu konuda ortaya atılmış görüşlere delil teşkil eden , “Hani Rabbin meleklere: ‘Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Melekler de: ‘Biz seni hamdinle tesbih ve tenzih edip dururken –orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek- kimse mi yaratacaksın?’ demişlerdi. Allah (da): ‘Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim’ demişti.” ayetinin tefsiri münasebetiyle, tefsircilerin pek çok şeye temas ettiklerini, bunlardan birinin de arzın (yeryüzü) Adem’den önceki sakinlerine ait bilgiler olduğunu söyler.
Abdullah İbn Ömer (r.a.): “Cân oğulları diye anılan cinler, Adem (a.s)’in yaratılmasından iki bin yıl evvel yeryüzünde idiler. Yeryüzünü fitne ve fesada vermek suretiyle bozdukları ve kanlar döküp cinayetler işledikleri için, Allah onlara karşı meleklerden müteşekkil bir ordu gönderdi. Melekler tarafından iyice hırpalanan bu fesatçılar denizlerdeki adalara sığınmak suretiyle canlarını kurtarabildiler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak meleklere: “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım….” dedi.
İbn-i Abbas şöyle diyor: İnsan çamurdan yaratıldı. Yeryüzünde ilk önce cinler yaşarlardı. Onlar arzda kanlar akıttılar, birbirlerini öldürdüler. Allah onlara İblisin komutasında meleklerden askerler gönderdi. İblis ile onun komutası altında bulunanlar, öteki cinlerle savaşarak, onları denizlerdeki adalara ve dağların etrafına sürdüler. Bu zaferi kazandıktan sonra İblisin kalbinde gurur doğdu ve: “Ben, kimsenin yapmadığı bir iş yaptım” diye övündü. Allah onun kalbinde doğan bu gururu bildi. İblisin yanındaki melekler bunu bilmiyorlardı. Cenab-ı Hak, İblisin yanında bulunanlara: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dedi. Buna karşılık olarak melekler: “Sen, bizim kendilerini tenkile memur edildiğimiz cinlerin yaptığı gibi orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek biri mi yaratacaksın?” dediler.(2)
(1) İşaratü’l-İ`caz, s. 201.
(2) Taberi,Tefsir,I,195-214;Tarih,I/1,107-112;
Hıristiyanların cinler hakkındaki görüşleri nasıldır ?
Hıristiyanlıkta da cinlere inanılır. Hatta insanların bedenine girdiğine veya değişik şekillerde tesir ettiğine inanılır. Bu yüzden insanları onun etkisinden kurtarmak için cinlere önem verilmiş, kilisede cin çıkarma ayinleri bile düzenlenmiştir. Bu konu gerek İncillerde gerekse Pavlus’un mektuplarında oldukça fazla yer tutar. Hz. İsa’nın delileri veya cin çarpmış kişileri mucize yoluyla iyileştirmesinin bunda büyük rolü olduğu açıktır. Yakub’un Mektubu’nda, cinlerin Allah’ın varlığını ve birliğini kabul ettikleri kaydedilmektedir:
“Sen Allah’ın bir olduğuna inanıyorsun; iyi ediyorsun; cinler de inanıyorlar ve titriyorlar. Fakat, ey boş adam, imanın ameller olmayınca, faydasız olduğunu bilmek ister misin?”(1)
Bu ifadeler, o dönemdeki Hıristiyanların, cinlerin Allah’ın emir ve yasaklarından sorumlu olduklarına inandıklarını göstermektedir. Yine Hıristiyanlara göre Hz. İsa, deli ve mecnun ve saralı olan kimselerden cinleri kovup çıkarmış ve onları peygamberliğinin bir alameti olarak iyileştirmiştir.(2)
Hıristiyanlık, cinlere tapınmayı yasaklamıştır. Pavlus: “Fakat diyorum ki, milletler kurban ettikleri şeyleri Allah’a değil, cinlere kurban ediyorlar; cinlerle iştirak etmenizi istemem". (7) demektedir.
Hıristiyanların kutsal metinlerinden cinler hakkında olumsuz görüş sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Onlara göre, cinler murdardır, sapıklığa, küfre, dalalete çağırırlar ve Cehenneme gitmeye layıktırlar. İslami görüşün aksine, cinleri tek sınıf olarak görmektedirler ki, o da kafir cinlerdir. Halbuki, Hz. İsa’ya iman eden, imana destek olan cinlerden de bahsedilmektedir.
(1) Yakub’un Mektubu, 2/19-20.
(2) Matta, 4/24; 9/32-34; 12/22-29; 17/14-20
(3) I. Korintoslulara Mektubu, 10/20-21.
Arif Arslan
sorularlaislamiyet