Memur Ek-ilirken! - Mustafa Balbay

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243

Hükümetle memur sendikaları arasındaki toplu görüşmeme turlarından üçüncüsü bugün yapılacak. Başbakan Erdoğan, ilk görüşmenin öncesinde “ek ödeme” yapılacağını ilan edip, rakamları açıklayarak sendikaları bir bakıma, muhatap dahi almadığını duyurmuş oldu.

Bugünkü buluşmadan bir şey çıkar mı?

Hükümet kulislerinden bize ulaşan bilgiler şu yönde:

Sendikaların “kazanım” olarak sunamayacakları bir zam oranı önerilecek. “Bütçede olsa da versek, ama bu kadar ayırabildik. Daha fazla verirsek enflasyon azar, bu yüzden herkese azar azar” denilecek... 2009 yılının hemen başında Başbakan lütfedecek, “Biz bütçeden memura bir miktar pay ayırdık ama, içim rahat değil. Bir miktar daha zam yapalım, rahatlatalım” diyecek...

Böylece tüm memurlar, sendikalardan medet ummanın gereksiz olduğunu düşünecek, Başbakan’a şükredecek, “Allah ondan razı olsun. Yılın başında yine yüzümüzü o güldürdü” diyecek...

Başbakan da sanki kendi aile bütçesinden ayırıp vermiş gibi şu karşılığı verecek:

“Her şeyimizi seferber ettik, biraz daha zam ilave ettik...”

Neden 2009 başı?

Bu da soru mu canım; 3 ay sonra yerel seçimler var ya!

***

Konunun siyasal yanı böyle... Bordroya geçelim...

Başbakan, ek ödemenin “eşit işe eşit ücret” ilkesini yaşama geçirme amacıyla yapıldığını duyurdu. Buna göre; en düşük gelirli memura 103 YTL, öğretmene ve din görevlisine 112, astsubay çavuşa 127, teğmene 132, polise 161, araştırma görevlisine 171, mühendise 264 YTL ek ödeme yapılacak.

Bu sıralamanın nasıl bir eşitlik getireceğini öngörmek zor. Bunu geçelim... Kamudaki maaş dengesizliği öylesine karmaşık bir halde ki; bu tür “ek”lerle giderilmesi olanaksız. Hatta bunlar dengesizliği daha da körükleyici sonuçlar doğurabilir.

Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı kadrosundaki hizmetlinin maaşı 780 YTL, Maliye Bakanlığı’ndakinin 1200 YTL...

Hangi ek, burada eşit işe eşit ücret getirecek?

Mühendisler için de durum aynı... Karayolları, Devlet Su İşleri, Merkez Bankası değişik alanlarda çok sayıda mühendis istihdam ediyor. Bunların tümü özünde kamu kuruluşu ama, her birinde mühendisler farklı maaş alıyor.

Bu farklılıklar, değişik bakanlıklarda aynı işi yapan kamu görevlilerinin, en yüksek maaşı veren kuruma tayin olmak için torpil aramasını da beraberinde getiriyor. Çalışma barışı da dengesizlikten payını almış oluyor...

***

Sendikal boyuta geçelim...

12 Eylül sonrasında memur sendikacılığının yeniden başlaması çok çileli oldu. 1980’lerin sonunda başlayan ilk arayışlar, muhatap bulmadı.

28 Mayıs 1990 günü bir avuç öğretmen dosya koltukta Ankara Valiliği’nin yolunu tuttu. Aralarında Ali Demir, Niyazi Altunya, Ayhan Sarıhan, Necati Yentürk, Raif Tombul’un da bulunduğu 20 kadar eğitimci, “Biz sendika kuruyoruz” bildiriminde bulunmak üzere Valiliğe geldiğinde şu yanıtı aldı:

“Biz bu bildirimi alamayız...”

Oradan notere gittiler. Noter de aynı yanıtı verdi.

Sonunda postaneye gittiler, kuruluş dilekçesini iadeli taahhütlü postaladılar. Uzun süren yargı süreci sonrasında kamu çalışanları attıkları tohumu yeşerttiler.

O gün kurulan Eğitim-İş’ten sonra bugün t-onlarca sendika kuruldu, gelişti.

Bugün ne durumdalar?

Hükümet karşısında paramparçalar!

Kimi hükümet sözcülüğüne soyunmuş kimi kendini koruma kaygısına düşmüş...

Sendikalar böyle olursa tabii ki yok saymaya çalışan çok olur!

Memur Ek-ilirken! - Mustafa Balbay yazıları, makaleleri
 
Üst