Haber Mars'ta Koloni Kurmak

Bu konuyu okuyanlar

Ozkan3443

Öğrenci
Katılım
17 Temmuz 2022
Mesajlar
25
Reaksiyon puanı
3
Puanları
3
Yaş
22
Mars’a gitme düşüncesi ve bu düşünceye dair çalışmalar, 2002 yılında ünlü iş adamı Elon Musk tarafından geliştirilen SpaceX adlı uzay taşımacılığı şirketiyle ortaya atıldı. Musk’ın Twitter üzerinden sunmuş olduğu görüşlerine göre dünya; sonsuza kadar yaşanılabilecek bir yer olmamakla birlikte gün geçtikçe tükenişe yaklaşmıştı. Bu tükenişi engellemek için ise uzaya veya birçok gezegene yolculuk yapmak şarttı.

Daha da açmak gerekirse; hızla artan nüfus ve tüketim fazlalığı Mars’a gitme talebinin artmasının sebebi olarak ortaya çıktı. Ayrıca, Mars’ın Dünya’ya diğer gezegenlerden daha çok benzemesi de, ikinci bir dünya olarak seçilmesi gerektiğinin bir diğer sebebiydi. Yani bilim adamlarına göre, dünyalaştırmaya ve kolonileşmeye en uygun gezegen Mars’tı.

Birçok modern teorisyenin; Mars’ın yaşanabilir bölgenin dışında kalması ve Güneş sistemi bölgesinde hayatın var olabileceği teorilerini ortaya atmasını da, çalışmalara yön veren diğer etkenler olarak sunmak mümkündür. Bu teorilere göre, Mars atmosferi ve toprağı; nitrojen, sülfür, hidrojen, oksijen, karbon ve fosfor gibi daha birçok önemli unsuru bizlere sunmaktadır.

Bunlar tabii ki Mars’a gitmek için önemli ve dikkat çekebilecek avantajlar olarak görülse de, dezavantajları görmezden gelmekten yanlış olur. Mesela; Dünya’nın sadece %38’i kadar çekime sahip olan Mars’ta; zaman içerisinde belli sağlık sorunları ortaya çıkması öngörülebilmekte ve bu sorunların; insanlık ve canlı biyolojisi için çok kötü sonuçları olabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, Mars’ın Manyetosfer tabakasının olmaması da; güneşin radyasyon ve atmosfer etkisi korumasından mahrum olacağımız için bir diğer risk faktörüdür.

Elon Musk’ın çalışmalarının yanı sıra; 2012 yılında; Hollandalı girişimci Bas Lansdorp ve Arno A. Wielders tarafından geliştirilmeye başlanan Mars One projesi, Lansdorp liderliğinde halen varlığını sürdürmekte ve insan kolonisi kurma planlarına uygun çalışmalarda bulunmaktadır. Bu planlara göre; Mars’a 2024’e kadar ilişki uydusu ve istihbaratçı aparatı kurulacak, 2027’de kalıcı yerleşim sağlanıp 4 astronot gönderilecek, 2028’de ise SpaceX Falcon Heavy sayesinde dört kolonili ilk grup gönderilecek. Gruplar halinde koloni yollanmaya devam edilecek ve 2035’e kadar 20 koloni Mars’a gönderilmiş olacak.

Bunların gerçekleşmesi için ise bazı belli başlı yöntemler sunulmaktadır. Örneğin; karbondioksitin süblimleştirilmesi. Yani, eğer 30 kilopaskal atmosferik basınç arttırılabilirse, basınç toprak tarafından emilebilir, Armstrong Sınırı’nı kırmak mümkün olabilir ve böylece Fitoplankton’da çözülen karbondioksitin, Mars’ta oksijen görevi görmesi sağlanabilir. Güneş Sistemi’nde mevcut olduğu tahmin edilen amonyağın aşamalı bir şekilde kullanılması da, Mars’taki sıcaklığın ve kütle artışının normale çekilmesini sağlayabilir. Hidrojen, tepkimeye girebilmesi sebebiyle Mars’taki su ihtiyacımızı karşılayabilir. Ayrıca, yörüngede bulunabilecek olan alüminize aynalar kullanılırsa, doğrudan güneş ışığı alımı ve dolayısıyla Mars’ın yüzey sıcaklığının artışı sağlanabilir. Bu yöntemler gibi, olasılığı tartışılan daha birçok varsayımlar bulunmaktadır.

Tabii ki bu konu, olumsuz varsayımların ortaya çıkıp tartışılmasına da sebep olmuştur. Mars’ta koloni kurma meselesi; orada uyumakta olan veya yaşayan organizmalara verilebilecek hasarın üzerinde duran bilim insanları veya halihazırda çetin durumlara maruz kalarak yaşayan hayvanların, başka bir gezegene taşınması ile, belki de yüz binlerce hayvan türünün yok olacağını ve çeşitliliğin azalacağını düşünen hayvan aktivistleri gibi daha birçok alandaki önderlerin dikkatini çekmiştir.

Bunun yanı sıra, bilimin bize sunduğu teknoloji her ne kadar çok değerli olsa da, bir nevi ilkel ve doğal yaşamın acımasızlığına dönüş gerçekleşebileceği de düşünülmektedir. Böylece, zaten Dünya’daki zarar kontrol edilemeyecek kadar büyük iken, bu zarar Mars’a da aktarılıp geri dönüşü olmayan felaketlere sebep olabilecektir.
 
Üst