Kurtuluşun Reçetesi

Bu konuyu okuyanlar

llavinya

Dekan
Emektar
Katılım
9 Ekim 2006
Mesajlar
7,781
Reaksiyon puanı
92
Puanları
0
Kurtuluşun Reçetesi
Ey nur…
Kalemimi elime aldığım zaman, içimde ki özlem yanıp tutuşuyor. Seni andığımda her bir hücrem “ya habibullah ” diyor.
Hayatını okuduğum her anda, seninleymişçesine duygulara kapılıyorum. Hüzünlendiğinde hüzünlenir, sevindiğinde sevinirim. Ama kitabı kapattığımda gel gör ki ey nebi! Yanı başımda beliriveriyor yalnızlık.
Sonra aklıma beni cennetten izlediğin geliyor, gülümsüyorum içimden gelen tüm içtenlikler ve samimiyet… Tüm O güzel anlar birkaç dakika sürüp gidiyor.
Çünkü … Çünkü yanımda yoksun ya sevgililer sevgilisi. Sen olmadığın gibi Ebu cehiller, Ebu Lehepler, As b.Vailler ve daha niceleri var. Her geçen gün artıyorlar. Şimdi bu günlerimizde, her anımızda sana, senin şefkat dolu sözlerine, güneş gibi parlayan gözlerine, nur saçan yüzüne, merhamet dolu kalbine daha çok ihtiyacımız var.
Belki kılıç zoruyla vurmuyorlar, asmıyorlar ama daha beterini yapıyorlar. Şeytanın gittiği yolu süsleyerek güzel gösteriyorlar ve bizi şeytana arkadaş yapmak istiyorlar.
Özgürlük vaat edip cehennem kapısını açıyorlar. Bizi birbirimize düşürüyorlar. Nerdesin gönüller fethedicisi ! Nerdesin?

Senin nurun sönmedi şu kâinatta ama…. Dışarıdaki gafleti, medeniyet deyip uğruna yapılan nice rezillikleri gördükçe senin ümmetine layık görmüyorum kendimizi.
Sen ki ya resülallah ! Nice eza ve cefaya katlanarak hak dinini anlattığın zaman, dilinde şefkat ve merhametten başka bir şey yoktu. Tüm bunları gördükçe içimin kan ağladığını, sana olan özlemimin nasıl arttığını anlatamam. Anlatacak kelimeler bulamam ey sevgililer sevgilisi .
Sen ki ey nebi tüm insanlığa rahmet olarak gönderildin. Kalbimizin vicdanımızın ışığı oldun. Gözlerimizdeki kara perdeyi çektin o semayı kaplayan nurunla.
Issız bir köşede o sade yaşayışın geliyor aklıma. Yerde bir hasır. Hasırda yatarken, belirliyor yüzünde hasırın izleri. O izler daha nice çilelerin çizgileri olacak kimbilir…
Ve kendi halime bakıyorum. Şükrediyorum Rahman ve Rahim olan Allaha. Günler geçiyor şükrü unutup bunca zenginlikler içinde olmamıza rağmen olanları değil olmayanları sayıyoruz hepimiz. O an senin o sade yaşamını hatırlayıp için için ağlıyorum.
Ben ki günahkar bir kul bunca zenginlikler içinde daha fazlasını isterken, sen ki ey nebi Allahın Peygamberi yüce kâinatın efendisi altında bir hasır şükrün gözyaşlarını döküyorsun. Gözlerinden dökülen her bir damla yürekleri parçalıyor.
Ey nur daha nice hüsranlarımı anlatırdım sana ama düşünecek beynim, sindirecek vicdanım kalmadı. Son sözüm; gel ey nebi, gel. Gel ki aslına dönsün özüm.

Esma Altınsoy
 
Üst