"Kişiliğimi yansıtan bir kulüpteyim"

Bu konuyu okuyanlar

mazruf

Müdavim
Emektar
Katılım
30 Temmuz 2009
Mesajlar
23,098
Reaksiyon puanı
1,117
Puanları
113
Yaş
40
Beşiktaş'ın başarılı orta saha oyuncusu Manuel Fernandes, Lig Tv'ye verdiği röportajda çok özel açıklamalarda bulundu.

fernandes003.jpg


Portekizli yıldız Ricardo Quaresma ile aralarında bir sorun olmadığını ifade ederken İstanbul'un trafiğinden Türk hakemlerine, en sevdiği yemekten en beğendiği futbolculara kadar dikkat çeken açıklamalar yaptı.

QUARESMA İLE ARAMIZDA PROBLEM YOK

Ömer Güvenç: Beşiktaş'ta ve Türkiye'de mutlu mu huzurlu mu?
Manuel Fernandes: Her şey yolunda... Benim kişiliğimi tarif eden bir kulüpte oynuyorum. Aynı zamanda bu şehirden de çok hoşanıyorum. Yaşamaktan keyif aldığım bir şehir.

Ö.G : Sözleşmesinin 1.5 senesi daha var, ama herhalde uzatması istenecek, bunu nasıl karşılar? Beşiktaş'ta devam etmek ister mi, uzatmaya 'evet' der mi?

M.F: Az önce, benim kişiliğimi tarif eden bir kulüp olduğunu söyledim zaten. Herhalde bu söylemimde oldukça bir şey anlatmış oldum, anlatmak istedim daha doğrusu. Ama şuanda konuşulacak çok daha fazla önemli konularımız var, sorunlarımız var. Kulüp olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Zaten 1.5 senelik bir zaman var önümüzde ve biraz daha iyi sonuçlar aldığımız zaman oturur konuşuruz bunları.

Ö.G: Çok iyi bir performans gösteriyor, ama milli takıma alınmadı. Kendisini şu anda milli takımda oynayacak düzeyde, performansta görüyor mu?

M.F :Bu konuda kendime son derece güveniyorum. Kendimi milli takımda oynayaca seviyede görüyorum, ama tabi seçimi yapan ben değilim. Seçimi yapan insanlara ve seçime son derece saygım var. Bence herkesin de saygı duyması lazım. Buradan bir mesaj vermek gerekirse bunu söylemek isterim, bence önemli olan kulüptür çünkü kulüpte olan performansınız devam ettikçe milli takıma gitme şansınız da devam eder. Ben kulüpte olan performansımı sürdürmek istiyorum. Şu anda düşüncem kulübüme katkı yapmak.

gom_2.jpg


Ö.G : Bu soruyu sormak zorundayım, çünkü hep gazeteler yazdı çizdi, televizyonlarda konuşuldu; Quaresma ile küs mü?

M.F: Quaresma ile hiç bir problemimiz yok aramızda, bugüne kadar da olmadı zaten. İilişkimiz her zaman seviyeli bir düzeydeydi. Dilerim ki, en yakın zamanda onun da bu sorunu çözülür, hem kulüp bakımından hem kendi bakımından. Artık nasıl çözülücekse onu bilmiyorum, ama bir şekilde çözüm yoluna giderler ve iki taraf da mutlu olur inşallah.

Ö.G: 'Quaresma takıma gelirse ben oynamam' bu sözler Manuel Fernandes'e mi ait? Çünkü bu çok konuşuluyor, kendi ağzından öğrenelim.

M.F: Ben futbolcuyum görevim de futbol oynamak. Antonio olmuş, Jose olmuş, Ricardo olmuş, yani kim gelirse gelsin burda benim çıkıp öyle bir söz söyleme hakkım yok. O tarzda bir futbolcu değilim zaten. Sevsem de sevmesem de kim gelirse gelsin, ben zaten kendim için ilk başta futbol oynamam lazım, etrafımdaki futbolculara ben karar veremem.

INIESTA İLE YAN YANA OYNAMAK İSTERDİM


Ö.G: Kendisi hem Avrupa futbolunu biliyor, hemde Türkiye'de oynuyor ,Türk futbolu ve Avrupa futbolu arasında ne gibi bir fark veya farklar var? Türk futbolu Avrupa futbolunun neresinde?

M.F: Şimdi ben çok bir fark görmüyorum... Bir kere Türk futbolunda ve Türk futbolcusunda kesinlikle kalite eksikliği yok. Yüksek kaliteli oyuncuları var. Özellikle İspanya ve İngiltere'de bulundum, oynadım, oradaki futbol kültürleri tabi ki daha bir disiplin gerekiyor. Oyuncular üzerinde belirli bir disiplin yaptırımları oluyor. Burada saha içi ve dışında disiplin olarak bazı eksiklikler olabiliyor. Futbol dışı etkenler de sanırım etkili oluyor. Türkiye'de futbol dışı etkenler de fazla futbola yardım etmiyor gibi gözüküyor, ama kalite bakımından bakınca, Türk futbolcusunu ben kaliteli buluyorum.

Ö.G: Hangi takım veya hangi futbolcularla yan yana oynamak isterdin ?

M.F: Kesinlikle Barcelona'da oynamak isterdim. Neredeyse oyunun yüzde seksenini topu ayaklarında geçiriyorlar ve fazla koşmadan, yorulmadan oyunu bitiriyorlar. Diğer takımlar, onların ayaklarındaki topu almak için devamlı koşmak, mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Tabi bir çok iyi oynayan takım var, ama şuanda en çok istediğim takım Barcelona olurdu.

Ö.G: Kimlerle yan yana oynamak isterdi?

M.F: Ben Iniesta taraftarıyım. Benim pozisyonumda oynamasından dolayı belki de biraz da ona bir hayranlığım var. Herkes belki Messi'yi biraz daha ön plana çıkarıyor, ama benim için Iniesta çok değerli bir futbolcu, onunla birlikte oynamak isterdim. Çok dengeli bir futbolcu aynı zamanda. Kıvrak futbol zekası çok iyi.

Ö.G: Peki kolay bir soru Messi mi, Ronaldo mu?

M.F: İki oyuncu da aynı tarz oyuncular. İkisi de hücum oynuyor. İkisi de bir hafta bakıyorsunuz, biri bir gol atıyor biri üç gol atıyor. Diğer hafta bakıyorsunuz o üç gol atan bir gol atıyor, diğeri üç gol atıyor. Yani o kadar zor ki arasında karar vermek, biraz da kişinin zevkine göre, göz zevkine göre...

Ö.G: İkisinin de maçı var, ayrı sahalarda kimi izlemeye gider?

M.F: Messi'ye giderim.

gom_1.jpg


EN BEĞENDİĞİ İSİMLER...

Ö.G: Fernandes çok yetenekli ve kaliteli bir futbolcu, ama tabi kimse dört dörtlük değil. Bir özeleştiri yapsa, kendini nasıl eleştirir, artıları ve eksileri neler?
M.F: Çok sey var tabi ki değiştirmek istediğim. Daha çok kafa toplarına hakim olabilirim, daha çok gol atabilirim.

Ö.G: En beğendiği tarafı?

M.F: Kendime her zaman güvenim var. Oyun içinde kendime olan güveni ve inancı hiç kaybetmiyorum. Bazen tabi ki kendinize aşırı güven sizi negatif olarak etkileyebilir saha içinde, ama ben bir haraket yaparken yapamadım mı muhakkak yaparım deyip ikincisini üçüncüsünü muhakkak deniyorum ve sonuç olarak ben korkumun üzerine gidiyorum ve saha içinde yeniyorum.

Ö.G: Duran topları çok iyi kullanıyor, bu özelliği var, bunun için özel bir çalışma yapıyor mu, yoksa bu doğuştan bir yetenek mi?

M.F: Ufaklığımdan beri değişik bir stilim olduğunu bana herkes söylüyordu. Zamanla idmanlarla onu geliştirdiğime inanıyorum. Bu son iki sene içerisinde de ortalar olsun, direk atışlar olsun, duran toplardan çok sayıda gol attık takım olarak. İyi kafa topuna çıkan oyuncularımız var, ben bir kabiliyet varsa üzerine gidip gelişmesiyle beraber meyve vereceğine inananlardanım.

Ö.G: Peki şuanda Porto, Spor Toto Süper Lig'de oynasa, Beşiktaş da Portekiz Ligi'nde olsa, sıralama ne olur?

M.F: Porto herhalde şampiyon olurdu. Beşiktaş da Şampiyonlar Ligi için savaşan takımlar arasında olurdu.

Ö.G: Türkiye'de en beğendiği oyuncular ve kaleci?

M.F: Yani kaleci olarak üç büyüklerin kalecisi olacak. Belki McGregor bizim kalecimiz, Volkan, Muslera. Oyuncu olarak da Selçuk İnan, Olcan ve Fenerbahçe'den Cristian, bir de Bursaspor'dan Batalla... Daha çok isim var, sayarsak yarına kadar sayarız, ilk aklıma gelenler bunlar.

Ö.G: Peki çok merak ediyorum Manuel Fernandes futbolcu olmasa ne olurdu, yani ne olmak isterdi?

M.F: Sporla ilgili birşey olurdu tabi ki. Eğitimime devam ederdim, ya beden eğitimi öğretmeni yada alt yapıda çalışan bir eğitmen olarak...

EN SEVDİĞİM YEMEK KEBAP

Ö.G: Ona göre Jose Mourinho dünyanın en iyi teknik direktörü mü, yoksa başka isimler sayabilir mi?
M.F: Şimdi sayacak başka isimler de var, Guardiola olsun, Ferguson olsun, Capello olsun, Arsen Wenger olsun, bu hocalar da çok iyi oyuncular yetiştirmişler, takımlar yapmışar, birden fazla takımlar yapmışlar. Değişik açılardan bakınca biri daha iyi olabilir size göre, Mourinho daha iyi olabilir. Bence hepsi iyi, bilmiyorum ama bence hepsi dünyanın en iyileri.

Ö.G: Manuel'i en çok ne kızdırır ve sinirlendirir?

M.F: Mesela hakemlerin yanlış kararları.

Ö.G: Avrupa'daki hakemlerle Türkiye'deki hakemleri karşılaştırırsak nasıl değerlendirir?

M.F: Yani sonuca gelince hepsi aynı şekilde yanlışlar yapıyor. Biri bir yanlış yapıyor, diğeri başka bir yanlış yapıyor, ama sonuç olarak biz futbolcular olarak, takım olarak, negatif etkilendiğimiz için üzülen biz oluyoruz maalesef. Ama genele baktın mı hepsi yanlış yapıyor.

Ö.G: Özel hayatında en çok neye sinirlenir?

M.F: Trafik

Ö.G: Peki Manuel'in hayatındaki en önemli şey ne?

M.F: Bir iki üç diye saymadım, ama üçünü aynı seviyede sayim ailem, arkadaşlarım ve sağlık.

Ö.G: Kaç yaşına kadar futbol oynamayı düşünüyor?

M.F: Tek bildiğim şey futbol oynamak, vücüdumun izin verdiği kadar oynamak istiyorum.

Ö.G: Peki en sevdiği yemek?

M.F: Annemin yemekleri

Ö.G: Ne onlar?

M.F: Hepsi

Ö.G: Türkiye'de hangi yemeği seviyor?

M.F: Kebap

Ö.G: Müzikle arası nasıl?

M.F: Türkçe müzik fazla dinlemiyorum, isim bile bilmiyorum.

Ö.G: Peki Manuel en çok neden korkar? Karanlık, yükseklik, asansörde kalmak, kapalı yer?

M.F: Örümcekleri sevmiyorum.

Ö.G: Peki maça çıkarken bir uğuru var mı?

M.F: Maçtan önce sahaya çıkarken yaptığım özel bir şey yok. Hiçbir şeyin iyi yada kötü oynamamı değiştireceğine inanmıyorum.

Ö.G: Maçtan önce ve sonra ilk kez kimi arar?

M.F: Ya ben çok fazla telefonla konuşan biri değilim, ama maçtan bir sonraki gün annemi ararım.

gom_3.jpg


TARAFTARIMIZ TAMAMEN ÖZEL...

Ö.G: İstanbul'un en çok nesini seviyor, en çok nesinden nefret ediyor?
M.F: Trafik hariç her şeyi seviyorum. İstanbul'da aradığınız herşey var ve insanlar gerçekten yardım sever. Size yardım etmek için kendilerini sizin önünüze atıyorlar.

Ö.G: Peki şunları sayacağım sigara, alkol, seks ve uyku; bir futbolcunun en çok performansını düşüren bunlardan hangileri?

M.F: Bence içki ile uyku. Az uyumak ve içki performansı en çok düşüren onlar.

Ö.G: Boş zamanlarında neler yapıyor?

M.F: Spor salonuna gidiyorum, ağırlık çalışıyorum, film izliyorum ve dinleniyorum.

Ö.G: Hediye almayı mı, sever yoksa vermeyi mi?

M.F: Genelde herkes almayı sever, ama sevdiğim insanlara hediye verdiğimde onların tepkilerini, mutlu olmasını izlemek, beni mutlu ediyor.

Ö.G: Beşiktaş taraftarını iki kelime anlat desem, neler söyler?

M.F: Takımlarına çok aşıklar.

Ö.G: Bu etkiliyor mu kendisini maç içinde?

M.F: Şimdi bizim taraftarımız tamamen özel bir taraftar, bunu zaten bütün maçlarda gösteriyorlar. Yenik duruma düşmemize rağmen bizim yanımızda oluyorlar. Mesela Sivas maçında yenik duruma düştük, ama bizim mücadelemizi taktir ettiler ve bizi desteklediler. Trabzon maçında da ilk yarı iyi oynamamıza rağmen yenik döndük soyunma odasına, ikinci yarı bize olan inançlarını kaybetmediler ve desteğe devam ettiler. Sonuç olarak bir galibiyet alamasak da onlar da bizim bu mücadelemizi taktir ettiler ve alkışladılar maç sonunda. Bu da bizi mutlu ediyor. Biz kendi evimizde oynarken onları görmediğimiz zaman çok üzülüyoruz ve ben her maçta stadı doldurmalarını istiyorum, stadın full olmasını istiyorum.

Ö.G: Peki, benim sorularım bitti, benim sormayı unuttuğum, onun söylemek istediği bir şey var mı?

M.F: Sizin sormanız iyi oldu, benim söyleyeceğim bir şey yok.
Ö.G: Peki çok teşekkür ederim.

KAYNAK
 
Üst