boraalper4
Öğrenci
- Katılım
- 18 Haziran 2009
- Mesajlar
- 35
- Reaksiyon puanı
- 0
- Puanları
- 0
Kevin Mitnick
Kevin David Mitnick (d. 6 Ağustos, 1963), ilk bilgisayar korsanlarından olup en meşhurudur. 15 Şubat 1995'te FBI tarafından yakalanmıştır. Fujitsu, Motorola, Nokia ve Sun Microsystems gibi şirketlerin bilgisayar ağlarına izinsiz girmekten suçlu bulunarak 5 yıl hapis cezası almıştır. Cezası 21 Ocak 2000'de, bilgisayarlara yaklaşma yasağı 21 Ocak 2003'te bitmiştir. Günümüzde, beyaz şapkalı bir bilgisayar korsanı olarak güvenlik danışmanlığı yapmakta ve dünya çapında kongrelere katılmaktadır.
Mitnick, fotoğrafı FBI'in "En Çok Arananlar" listesinde yer alan ilk hacker olarak kayıtlara geçti ve neredeyse listeden hiç eksik olmadı. "İflah olmaz bir suçlu" olan çocuk ruhlu Mitnick "Sanal Dünya'nın Kayıp Çocuğu" olarak da tanındı. Büyük bir şirketi hack ederek milyonlarca dolara zarara uğrattığı için 5 yıl hapis cezası aldı.Kendisi nasa'nın bile uydularının yönlerini değiştirmiş olup dünyanın en iyi hackeri olarak tanınır hapiste olduğu dönemede elektronik saate bile dokunması yasaktı ve şuan 24 saat gözetim altındadır ve hiç bir teknolojik alete dokunamaz.Kevin Mitnick bir çok devlet adamının bilgisayarlarına sızarak uyarılarda bulunmuş ve bir çoğunu tehdit bile etmiş ayrıca hackerlik işlerine başlarken milyonlarca doları banka hesaplarından çalmıştır.
İlginç notlar
Bir bilgisayar almak için yeterli parası olmayan Mitnick, daha yeni yetme iken bir elektronik araç satan mağazalara takılır, orada sergilenen bilgisayar ve modemleri diğer bilgisayarlara bağlanmak için kullanırdı. FBI'dan üç yıllık kaçışı boyunca arkadaşları ile haberleşmek için IRC'yi kullandı. Mitnick, bir yargıcın kendisine koyduğu "bilgisayar bağımlılığı" teşhisinin tedavisi için 1 yıllığına rehabilitasyon merkezinde kaldı.
Detaylı Biyografi:
O bir tarih yazdı, o tüm dünyaya adını duyurdu, bilgisayar deyince ilk akla gelen isimlerden oldu, herkesin imkansız dediğini başardı, arkasında tüm dünyada örnek alınacak olan bir dünya yarattı, adına sayısız web sayfası hazırlandı, bir sürü efsane üretildi, o kimseyi aldırmadı, o sadece içinden gelen sese kulak verdi, sadece ulaşmak istediği şeye ulaştı ve istediği yerde bıraktı. O Efsana Hacker, O bir Kevin Mitnick… İşte Kevin ‘in detaylı bir hayat biyografisi, bir haftalık çeviri ve derlemeler sonucu hazırladım. Uzun bir yazı oldu fakat zevkle okumanız için kullandığım kelimelere akıcılık özelliğini katmaya çalıştım. İşte size Meşhur “Kevin Mitnick”…
6 Ağustos 1964 yılında dünyaya geldi. Oteritelerce gelmiş geçmiş bilinen en büyük hacker kabul ediliyor. 1995 yılında hapse giren Kevin, 2000 yılında koşullu olarak serbest bırakıldı. İstenen koşul ise bilgisayara ve telefona dokunmamasıydı. Bunun sebebi ise kendisine ceza veren hakim ve savcıya bu cihazlarla zarar vermesi. Bu cihazlarla yaptığı bazı olaylara örnek verecek olursak; bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini bir hakimin telefonuna yönlendirmesi, başka birisinin telefonunu ise aylarca arızalı göstermesi, başka birinin ise telefonuna binlerce dolarlık fatura gelmesine neden olmuştur.
Ailesi hakkında biraz bilgi verecek olursak anne ve babası Kevin 3 yaşındayken ayrılmışlar, Amcası madde bağımlısı, üvey kardeşi aşırı dozda eroin kullanmaktan ölmüş. Annesi lokantalarda çalışıyor ve sık sık arkadaş değiştiriyordu. Bu nedenle gerçek babası ile arası pek yoktu. Sık sık evlerini değişik yerlere taşıyan Kevin arkadaşlarıyla sürekli telefonda görüşme imkanı buluyordu. Bu nedenle telefon sistemlerine yakın bir ilgi duymaya başladı.
Kevin 1978 yılında bir yandan amatör radyo programcılığıyla bir yandan da telefon sistemleriyle uğraşmaya başladı. Sosyal ilişkilerde çok kötüydü, tartıştığı kişilere karşı kolayca kin besliyor ve onlara teknolojik sistemlerden yararlanarak zarar vermeye çalışıyordu. Mesela en basitinden kişinin telefon hattını kesiyordu.
Kevin aynı yıl ABD ‘de kız arkadaş edinmek için çalışan bir telefon işletmesinin sahibi olan Roscoe ile tanıştı. Roscoe ‘e dikkatinizi çekerim, 1995 yılında yakalandığında ilk aradığı kişi Roscoe olmuştur. Roscoe teknolojinin kendisine sağladığı faydaları seviyordu. İşlettiği telefon servisçiliği sayesinde tanışıp birlikte olduğu kız sayısı zamanla sayılamayacak düzeye gelecektir. Bu nedenle daha sonraları “Ev bilgisayarı kullanarak kadınları baştan çıkartma klavuzu” adlı kitabı yazacaktır. Roscoe ‘nin kız arkadaşı Susan da gündüzleri telefon operatörlüğü yapıyor, geceleri ise fahişelik yapıyordu. Susan da zamanla telefon sistemlerini öğrenri ve daha sonraları bilgisayar sistemlerine yönelerek sistemlere girmeye başlamıştır. Bu üçlü gruba Steven diye birisi daha katıldı. Steven ‘in de bilgisi daha çok telefon sistemleri üzerineydi. Bir süre sonra gerçek bir grup olmayı başaran bu dörtlünün içinde en teknik bilgili Kevin, grubu yöneten kişi ise Roscoe ‘dir.
Grup telefon sistemleri yönünden, telefon firmalarında çalışanlardan daha iyi biliyordu. Saldırıları genellikle sosyal mühendislik yoluyla gerçekleşiyordu. Telefon sistemlerine girmek istedikleri kurumdan bir kaç kişiyi arayarak onlarla üstleri gibi konuşup bilgi almaya çalışırlardı. Öyle ki Roscoe gizlice kuruma gidip ordaki çalışanlar hakkında yakın bilgiler toplar ve bunları bir deftere not olarak yazardı.
Bu saldırıları para için yapmıyorlardı. Mesela bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini kendilerine yönlendirerek arayanlara; “beyaz mısın, zenci misin? telefon defterlerimiz ayrı ayrı da” diyerek dalga geçiyorlardı. Zamanla bilgisayar sistemlerine merak sarmaya başladılar. Susan Askeri bilgisayar sistemlerine girer, Roscoe ise üniversitelerin sistemlerine girerdi.
Kevin ‘in fotoğrafik zekası çok yüksekti. Uzun bir kağıtta yazılı olan şifreleri saatler sonra yine hatırlardı. Bilgisayar sistemlerine girmeye başladıktan sonra Kevin ve Roscoe sürekli birlikte çalışmaya başladı. Dışarda kalan Susan ‘a başkasıyla nişanlanarak bir darbe daha atan Roscoe ‘ye Susan intikam alma yemini etti. Bu yeminini gerçekleştirmek için 1980 aralık ayında US leasing adında bir şirketi arayarak Digital Equipments şirketinin elemanı olarak tanıttı. Us Leasing firmasina, sisteminizdeki bir hatayı düzeltmem için kullanıcı adı, parola ve bir telefon numarası verin diye mesaj attı. Hiç bir şeyden şüphelenmeyen firma gerekli tüm bilgileri verdi. Ertesi gün firmaya gelenler şaşkınlık içindeydiler. Çünkü bütün gece firmada bulunan tüm yazıcılar durmadan çalışmış ve boş beyaz kağıtlara; “Sistem kırıcısı geri döndü. Sistem A ve B sistemi üzerindeki verileri silmeye az kaldı. Sistemi geri yüklerken eğleneceğine eminim. Roscoe, Mitnick, Roscoe, Mitnick” yazılmıştı.
Bir diğer önemli olay 1981 yılında gerçekleşmişti. Kevin ve Roscoe ABD ‘nin en büyük telekom şirketlerinden biri olan Pasific Bell şirketinin Los Angeles ‘taki COSMOS merkezine girmeye karar verdiler. COSMOS ‘u merak edenlere söyleyeyim, COSMOS telefon firmaları tarafından her türlü iş için kullanılan veritabanının adıdır. Bu sisteme girmek için yaklaşık 15 tane farklı komutun bilinmesi gerekiyordu. Kevin ve Roscoe
bu komutları öğrenmek için Merkezin çöp kutularını karıştırdılar. Çünkü bu çöp kutularında personellerin yazışmaları ve merkez içinde bilgi alışverişinin yapıldığı kağıtlar olacaktır. Bazı parolalar ve bilgilere ulaştılar. Ancak bu sisteme girmek için daha da çok bilgiye ihtiyaçları olacaktı ve onlar da zaten daha ileri gittiler
İlk önce sisteme girip kısıtlı alanda personel listesine kendi adlarını eklediler. Daha sonra şirket çalışanı gibi içeri girdiler. Bir yöneticinin odasına girip COSMOS ile ile ilgili bir klavuz alıp çıktılar. Ama işler umdukları gibi gitmedi. Çünkü ertesi gün klavuzunu çaldıkları yönetici klavuzun olmadığını anladı, personel listesinde yabancı olan iki kişiyi (Kevin ve Roscoe) tespit edip, işin daha kötüsü Susan ‘nın şikayetçi oldukları polislere şikayet ettiler.
Polis Kevin ‘in evine gidip baskın yaptı ama Kevin evde yoktu. Aradıkları klavuzu orada bulamadılar ama bilgisayar ve telefon sistemlerine giriş ile ilgili bir çok malzemeye ulaştılar. Kevin o sırada sinegoga gitmişti. Polisi karşısında gören Kevin korku ve endişeyle kaçmaya çalışmış ve bir iki sokaklık araba takibi sonucu yakalandığında korkudan ağlımıştı.
Daha sonra hem hırsızlık hemde bilgisayar sistemine girmek suçundan hakim karşısına çıkan Kevin suçlarını itiraf etti. Bunu yaparak hem Roscoe ‘ye ihanet etti, hem de bu şekilde islah evine gitmekten kurtulmaya çalıştı.Umduğu gibi oldu ve 90 günlük denetim cezası aldı, üstüne arkadaşlarıyla görüşmesi yasaklandı.
Bu arada Susan boş durmuyor kendisini geliştiriyordu. Öyle bir gelişme gösterdi ki senatörlere ve askeriyeye brifing veriyordu.
Aynı zamanda Kevin de boş durmuyor kaldığı yerden devam ediyordu sistemlere girmeye. Sık sık telekom ve üniversitelerin kullandığı sistemlere giriyorlardı. Dikkat çekicek şekilde Güney California University ‘in sistemlerine giriyorlardı. Arkadaşı Lenny ile birlikte suç üstü yakalandı ama bu sefer öyle kolay kurtulamadı. 6 ay islah evinde kaldı. İçerideyken polisler için bilgisayar güvenliği hakkında video hazırladı. 1983 sonbaharında serbest bırakıldı.
Kevin daha sonra bir aile dostunun işyerinde çalışmaya başladı. İşyerinde günün her saati bilgisayar başında oturarak birşeylerle uğraşıyordu. İşyeri sahibinin dikkatini çekmişti ve bu dikkat kendisine çok pahalıya mal olacaktı. Çünkü durumdan şüphelenen ve kaygılanan patron Kevin ‘in belalısı olan polise gidip derdini anlattı. Zaten bahane arayan polis Kevin hakkında arama ve tutuklama kararı çıkarttırdı ama Kevin hapse girmeyi kabul etmeyip çareyi kaçmakta buldu.
1985 yılında hakkındaki tutuklama kararları zaman aşamasına uğradı. Kevin yeniden sahneye çıktı. Arkadaşı Lenny ile tekrar birlikte çalışmaya başladı. Lenny, Kevin ‘ e çalıştığı yerdeki bilgisayarları kullanıma açarak yardım ediyordu. Kevin bu zaman zarfında ABD nin CIA ve FBI den daha büyük ve gizli olan NSA (National Security Agency) haber alma teşkilatının bilgisayarlarına girmeye başladı. Yaklaşık 6 ay süre zarfında Los Angales civarında nerdeyse tüm mini bilgisayarlara girecek şifre topladılar. Lenny ise NSA nın baskılarıyla işten kovuldu. Kevin aynı yıl (1985) bir bilgisayar kursuna katıldı ve başarılı bir kurs geçiriyordu.
Kevin ‘in daha önce ikili ilişkilerde iyi bir uyum sağlayamadığını söylemiştik. Bu nedenle 1987 yılında evleneceğini söylediğinde herkes çok şaşırmıştı. Kız ile okulda tanışmıştı Kevin, kız bir telefon şirketinde yönetici olarak çalışıyordu. (gerçi Kevin bunu öğrendiğinde gülmekten yerlere yatacaktı) Kız ile Kevin birlikte aynı evde yaşamaya başladılar.
Bu sıralar Kevin UNIX programının bir benzerini yapıp satan Santa Cruz Operation (SCO) şirketinin bilgisayarına girmeye çalıştı. Bir sekreterin hesabını kullanarak giriyordu. Fakat anında yetkililer tarafından farkedilmiş ve bağlantı adresinden yerini tespit etmeye çalışmışlar ama şaşırtıcı bir olayla karşılaşmışlardı. Bir türlü bağlantı noktasının yerini bulamıyorlar. Günler sonra Kevin daha da ileri giderek XENIX’i kopyalamaya çalıştı bu duruma sinirlenen yetkililer Kevin ‘in dalgınlığından yararlanarak ve güvenliği sağlayamayan Kevin ‘in evini buldular. Evde kimse yoktu, bilgisayar, modem, disket ve de bir adet tabanca bulundu. Haklarında hemen bir tutuklama kararı çıkarıldı. Kız arkadaşının bir suçu olmadığı anlaşıldı ve o serbest bırakıldı. Dava sürerken evlendiler. En sonunda Kevin suçunu itiraf edip şirketle anlaştı.
1988 yılında Kevin ve Lenny tekrar bir araya gelerek başka bir okulun bilgisayarına girmeye başladılar. Okulun bilgisayarındaki tüm bilgileri kartuşa yazmaya çalıştılar. Bu sırada okul yöneticisi hemen polise haber verdi. Polis elinde bir çok kanıt olduğunu düşünüyor ve Kevin ‘i içeri atıp uzun süre kalmasını sağlayacağını düşünüyordu. Ama polis üniversite, Telekom şirketi ve Digital Equipments arasında bağlantı uyumsuzluğundan dolayı birşey yapamıyordu.
Kevin ve Lenny’nin şimdiki amaçları Digital Equipments firmasının en değerli yazılımı olan VMS işletim sistemini elde etmekti. Bunun için Arpanet içinde gezinmeye başladılar. Arpanet içindeki bir askeri bilgisayara girmeyi başardılar ve onu çaldıkları yazılımları saklamak için kullanmaya başladılar. Bu bilgisayara girdikleri anlaşılınca başka bilgisayarlara geçtiler: Güney Kaliforniya Üniversitesinin bilgisayarlarına. Bilgisayarlara giriyorlar, onların üzerinden Arpanet‘e çıkıyorlar ve bir yerlerden aldıkları VMS‘in kaynak kodunu bu bilgisayarlara kopyalamaya çalışıyorlardı. Kopyaladıkları kod VMS‘in alelade bir sürümü de değil 5.0 sürümüydü. Bu sürüm henüz müşterilere dağıtılmaya başlanmamıştı ve bulunabileceği tek yer Digital Equipments‘ın iç ağı olan Easynet idi. Kevin ve Lenny gerçekten de bir zamandır Easynet‘e giriyorlardı. Girmekle kalmayıp Easynet içinde çalışanların birbirleriyle yazışmalarını da izleyebiliyorlardı. Bu yazışmalar arasında iki kişi dikkatlerini çekti. Birincisi bir VMS güvenlik uzmanıydı. İkincisi ise sürekli olarak bu uzmanla yazışan ve İngiltere’deki bir üniversitede çalışan bir başka uzmandı. İkinci uzman sürekli olarak bulduğu güvenlik açıklarını ilkine gönderiyordu. Tabii, bunlar Kevin ile Lenny’nin eline de geçiyordu.
VMS’in kaynak kodunun üniversitenin bir bilgisayarına aktarılması bittiğinde sıra dosyaları bir manyetik bant kartuşuna kopyalamaya gelmişti. Ellerindeki araçlarla bunu uzaktan yapmaları mümkün değildi. Bunu üniversitenin bilgisayarının başında yapmaları gerekiyordu. Bu iş için yanlarına eski arkadaşları Roscoe’yu aldılar. Kevin tanındığı için üniversiteye girmeyecek, işi Lenny ile Roscoe bitirecekti. Roscoe kendisini bir öğrenci olarak tanıtıp kopyalaması gereken dosyalar olduğunu söyledi ve kartuşun bilgisayara takılmasını sağladı. Sonra Lenny ile buluşup telefonla Kevin’a haber verdiler. Kevin bilgisayara uzaktan bağlanarak dosyaların kopyalanması için gereken komutları verdi. İşlem bitince Roscoe kartuşu aldı. Dosyalar çok büyük olduğu için bu işlemleri birkaç kez yapmaları gerekti ama sonunda VMS’in kaynak kodlarına sahip oldular. Artık bu kodu inceleyip işletim sisteminin açıklarını bulabilirlerdi.
Bu sırada hem üniversitede hem de Digital Equipments’da sisteme birilerinin girdiği anlaşılmıştı. Kevin ve Lenny’nin de okudukları e-postalar ile yakından bildikleri gibi Digital Equipments içinde üç kişi hemen hemen tüm zamanlarını bu işi çözmeye adamışlardı. Ama Kevin ve Lenny yine bu e-postalardan Digital Equipments’ın onları bulsa bile kolay kolay suçlayamayacağını öğrenmişlerdi. Firmalar kendi sistemlerine birilerinin girdiğinin öğrenilmesinden hiç de memnun kalmıyorlardı. Yine de her iki kurum da onları saptamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kendilerine gelen telefon bağlantılarını izlemek için Telekom şirketleriyle birlikte çalışıyorlardı. Kevin telefon sistemini iyi tanıması nedeniyle aramalarını hep çağrı yönlendirme yöntemiyle yapıyor ve izleme sonunda rasgele numaralara erişmelerini sağlıyordu. Bir keresinde rastgele numara orta doğudan göçen bir adamın numarası çıktı. Adamın evi FBI tarafından basıldı ama ajanlar televizyon seyreden bir adamdan başka bir şey bulamadılar.
Bu arada Lenny ile Kevin arasında sorunlar baş göstermeye başladı. Lenny daha normal bir hayat sürmek istiyordu: Hacker’lık dışında faaliyetlerle ilgilenmek, kız arkadaşına daha fazla zaman ayırmak istiyordu. Kevin ise tek bir şeye saplanmıştı: Daha çok, daha çok bilgisayar sistemine girmek. Lenny’i de kendisiyle çalışmaya zorluyordu. Lenny, Kevin’ın ilerde kendi aleyhinde kullanabileceği bilgileri topladığını düşünüyordu. Sık sık tartışıyorlardı. Kevin her işlerinde “bu sonuncu olacak başka bir hacking yapmayacağız” diyordu ama birisi bitince bir başka işi başlatan da yine hep o oluyordu. Kevin çalışmaları ile ilgili olarak da karısına sürekli yalanlar söylüyordu. Lenny’nin arkadaşları Roscoe’yu arayıp durumdan yakındı. Roscoe da Kevin’ın halinden memnun değildi ve ona şimdiden iyi bir avukat bulmasını önerdi. Kevin çığırından çıkmıştı: VMS işletim sisteminin kaynak kodunu kopyaladıktan sonra şimdi de yine Digital Equipments’dan Doom adında bir oyunu kopyalamak istiyordu. Lenny için bu kadarı fazlaydı. İşindeki amirleriyle konuşup durumunu anlattı. Birlikte hem Digital Equipments’ı hem de FBI’ı aradılar ve durumu anlattılar. Lenny o ana kadar elde ettikleri 36 adet kartuşu FBI’a teslim etti. Birlikte Kevin’a bir tuzak hazırladılar. Lenny’nin üstüne mikrofon ve teyp yerleştirdiler. Lenny her akşam olduğu gibi işyerinde Kevin ile buluştu. Bu sırada FBI ve Digital Equipments güvenlik elemanları da aynı binada onları izliyordu. Kevin sabah saat 3’e kadar çalışmayı sürdürdü. Ertesi sabah FBI ajanları ve Digital Equipments yetkilileri bir toplantı yaptılar. Her zamankinin aksine bu sefer Digital Equipments da geri çekilmemeye karar vermişti. O gün akşam Kevin tutuklandı. Yıl 1988 idi.
Kevin’ın tutuklanışı gazetelere manşet oldu. Haberlerde onun basit bir telefonla nükleer savaşa yol açabileceği, toplum için bir tehdit oluşturduğu işleniyordu. Kevin maksimum güvenliğin sağlandığı bir hapishaneye kondu. Digital Equipments firması Mitnick’in kendilerine verdiği zararın 160 bin dolara mal olduğunu iddia etti. Kevin mahkemede bazı suçlamaları kabul etti, yaptıklarından dolayı özür diledi ve bu tür şeyleri bir daha tekrarlamayacağına söz verdi. Mahkeme onu bir yıl hapis ve altı aylık bir tedavi ile cezalandırdı. İyi hali görüldüğünden, 1990 yılının baharında, cezasının tümünü tamamlamadan hapishaneden şartlı olarak çıktı. Hapishaneden çıktığında karısı boşanmak istedi: Bütün olan bitenden bıkmıştı.
Kevin hapisten çıktığı zaman eski arkadaşı Susan ile görüşmeye başladı. Kevin kilo vermişti ve düzenli bir işte çalışıyordu. Susan, sonradan bu döneminde Kevin’ı baştan çıkarmaya çalıştığını söyleyecekti. Onun yatakta nasıl olduğunu merak ediyordu. Ama Kevin’ın bu taraklarda bezi yoktu. Susan vazgeçti. Daha sonra “isteseydim onunla yatardım” diyecekti çevresindeki herkesin buna inanmasını bekleyecekti.
FBI, hapisten çıkan Kevin’ın ıslah olduğuna inanmıyordu. Justin Petersen adında eski bir hacker’ı Kevin’ın peşine taktı. Justin, hem Kevin, hem de Roscoe ile ilişkiye geçip onları bilgisayarlara girme konusunda cesaretlendirdi.Üçü birlikte bir çok bilgisayara girdiler. Kevin, Justin’in ajan olduğunu farkedince bir avukata danışıp onunla yaptıkları görüşmeleri teybe kaydettiler. Ama çok geçti. Şartlı salıverme kurallarını ihlal ettiği için Kevin hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Kevin yakalanmamak için kaçmaya başladı. Sürekli şehir değiştiriyor, alışverişini hep nakit paralarla yapıyordu. Bilgisayarlara girme huyundan vazgeçememişti. Gelişen teknoloji ile birlikte bir dizüstü bilgisayar, bir hücresel telefon ve modemle çalışmak yeterli hale gelmişti. İnternet’in yaygınlaşması da ona hizmet ediyordu. Bir yerel İnternet hizmet sağlayıcısına bağlanıyor oradan da İnternet’te yaygın olarak kullanılan Telnet programı ile istediği sisteme bağlanabiliyordu.
Bu sırada Digital Equipments firmasına VAX sistemlerinin hatalarını rapor eden İngiliz’le arasında garip bir bağ oluştu. Kevin, İngiliz’in firmaya gönderdiği e-postaların hepsini okuyabiliyordu. Bu e-postalardan ne kadar bilgili bir kişi olduğunu anladığı İngiliz’e karşı hayranlık besliyordu. Bu hayranlığın sonunda kendisini telefonla aramaya bile başladı. Telefon görüşmeleri 2, 3 bazen 4 saat sürüyordu. İngiliz’in FBI ile bağlantılı olarak onu yakalamaya çalıştığını öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrayıp bağlarını koparttı.
1994′ün son aylarında Kevin Seattle kentindeydi (Microsoft’un da merkezinin bulunduğu Amerika’nın kuzeydoğusundaki bir kent) . Brian Merril adıyla bir hastanede bilgisayar teknisyeni olarak çalışıyordu. Şehrin telekom şirketinin iki dedektifi telefon korsanlığını araştırırken onu buldular. Tarama cihazı ile binasına kadar ulaşıp telefon konuşmasını dinlediler. Kevin karşısındakiyle bir bilgisayar sistemine nasıl girileceğinden konuşuyordu. Ama arama emri ancak birkaç ay sonra çıkarılabildi. Arama yapıldığında da Kevin’ı bulamadılar. Kevin yine kaçmayı başarmıştı. Kaçtığı yer Amerika’nın doğusundaki Raleigh kentiydi. Bu kentte son ve en uzun hapis cezasına çarptırılmasına neden olan işini yapacaktı: Japon kökenli bir Amerikalı olan Tsutomo Shimomura‘nın bilgisayarına girmek.
Tsutomu Shimomura dünyaca ünlü bir fizikçi olan Richard Feynman‘dan ders alan parlak bir astrofizikçi idi. Ama astrofizik onu kesmiyordu. 19 yaşında Los Alamos Ulusal Laboratuvarında işlemci mimarisi ve hesaplama yöntemleri üzerinde çalışmaya başladı. Daha sonra San Diego Süper Bilgisayar Merkezinde çalışmaya başladı. Kendini beğenmiş birisiydi. Karşısındaki kişi onun konularından anlamıyorsa Tsutomu için değersizdi. Bilgisayarları çok seviyor ve bilgisayar güvenliği alanıyla yakından ilgileniyordu. Bu özelliği yüzünden Hava Kuvvetlerine ve NSA‘e güvenlik konusunda danışmanlık yapıyordu. Bilgisayarına girildiğini farkettiğinde çok şaşırdı, çok bozuldu ve bunu kişisel bir tehdit olarak algılayıp bilgisayarına gireni takip etti. Yakalayana dek.
Tsutomu‘nun sistemine giren kişi iz bırakmamak için günlük dosyalarını (log files) silmişti. Ama Tsutomu çok önceden tedbirini almıştı: Günlük dosyalarının bir başka bilgisayara düzenli olarak gönderilmesini sağlamıştı. Bu dosyaları bir master öğrencisi düzenli olarak inceliyordu. Bu öğrenci normalde hep artması gereken günlük dosyalarının son kopyasının küçülmüş olduğunu gördüğünde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu farketti. Durumu Tsutomu‘ya haber verdiğinde Tsutomu kayak yapmaya gidiyordu. Tatilini iptal edip hemen San Diego‘ya döndü.
Tsutomu‘nun bilgisayarlarına saldıran kişi IP spoofing denilen bir tekniği kullanıyordu. Chicago‘daki Loyola Üniversitesinden girdiği sanılan birisi, bilgisayarının IP adresini Tsutomu‘nun ağındaki bir IP adresi olarak göstermişti. Saldırgan bu yolla Tsutomu‘nun birçok bilgisayarından düzinelerce dosyayı kopyalamıştı. Tsutomu bu tekniği duymuştu ama gerçekleştirilmesi çok zor olduğu için uygulandığını hiç görmemişti.
Tsutomu bilgisayar güvenliği konusunda çalışan kişilerin çoğu gibi Kevin Mitnick’i duymuştu. Kevin’ın arandığını da biliyordu. Saldırganın o olduğundan emin değildi ama araştırmaya hemen başladı. Önce saldırganın neleri çaldığını buldu: Hücresel telefon kodları, Tsutomu‘nun e-postalarını ve çeşitli güvenlik araçlarını içeren özel klasörü (home directory) birçok başka dosya. Tsutomu bilgisayarlarındaki güvenlik önlemlerini arttırıp tatiline döndü. Sonraki günlerde Tsutomu, Bruce Koball adında birisi tarafından arandı. Bruce San Francisco‘da yaşıyordu ve internet hesabına ayrılan disk alanının Tsutomu’nun dosyaları ile dolduğunu bildiriyordu. Bu alanda Tsutomu’nun yaklaşık 150 MB’lık dosyası bulunuyordu. Tsutomu San Francisco‘ya uçup İnternet Hizmet Sağlayıcısının merkezine karargah kurdu. Buradan kendi sistemlerine giren kişiyi izlemeye başladılar. Onun klavyede bastığı her tuşu takip edebiliyorlardı. Saldırganın o bölgedeki başka İnternet Hizmet Sağlayıcılarına (ISP) da girdiğini ve o sistemleri de parmağının ucunda oynattığını farkettiler. Karşılarındaki kişi sıradan birisi değildi. Saldırganın aslında yine o yöredeki başka bir ISP‘den girdiğini farkedince karargahlarını oraya taşıdılar. Orada saldırganın ISP‘nin 26000 müşterisine ait kredi kartı bilgilerini elde etmiş olduğunu gördüler (bu kredi kartı bilgilerinin kullanılıp kullanılmadığı hiç anlaşılamadı). Saldırgan ondan fazla kişinin e-postalarını izliyordu. Bu e-postalar içinde “itni” ifadesini arıyordu. Tsutomu’nun kuşkusu kalmamıştı: Aradıkları kişi Kevin Mitnick’ti.
Bu sırada saldırganın aramayı Raleigh‘den (ABD’nin öbür tarafı) başlattığı saptandı. Aramalar bir hücresel telefon ve modemle yapılıyordu. Tsutomu tası tarağı toplayıp Raleigh‘e uçtu. Orada telekom şirketi Sprint‘in bir teknisyeni ile birlikte bir arabaya atlayıp telefon görüşmelerini taramaya başladılar. Otuz dakika içinde Kevin’ın yeri saptandı. FBI‘a haber verildi. Kevin’ın kanıtları yok etmemesi için hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Sabahın ikisinde ajanlar kapıyı çaldılar. Kevin’ın ilk sorduğu şey arama belgesiydi. Ajanlar arama belgesini gösterdiklerinde adresin yanlış yazılmış olduğu anlaşıldı. Ama bu Kevin’ın içeri giren ajanlar tarafından tutuklanmasına engel olamadı. Beş yıl hapishanede kaldı. 21 Ocak 2000’de serbest bırakıldı fakat gözetim altında kaldı. Telefon kullanamıyor (annesini araması dışında). Bilgisayara el süremiyordu. ABD dışına çıkması yasaktı. Geçimini konferanslara katılarak sağlıyordu. 21 Ocak 2003 yılında üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldı.Şu an kurucusu olduğu Mitnick Security Consulting ,LLC ‘de çalışıyor.
1995 Yılında Yakalndığında…
2000 yılında hapisten çıktığında…
Kevin ‘ in yakalanmasında rol oynayan Tsutomu…
O bir tarih yazdı, o tüm dünyaya adını duyurdu, bilgisayar deyince ilk akla gelen isimlerden oldu, herkesin imkansız dediğini başardı, arkasında tüm dünyada örnek alınacak olan bir dünya yarattı, adına sayısız web sayfası hazırlandı, bir sürü efsane üretildi, o kimseyi aldırmadı, o sadece içinden gelen sese kulak verdi, sadece ulaşmak istediği şeye ulaştı ve istediği yerde bıraktı. O Efsana Hacker, O bir Kevin Mitnick… İşte Kevin ‘in detaylı bir hayat biyografisi, bir haftalık çeviri ve derlemeler sonucu hazırladım. Uzun bir yazı oldu fakat zevkle okumanız için kullandığım kelimelere akıcılık özelliğini katmaya çalıştım. İşte size Meşhur “Kevin Mitnick”…
6 Ağustos 1964 yılında dünyaya geldi. Oteritelerce gelmiş geçmiş bilinen en büyük hacker kabul ediliyor. 1995 yılında hapse giren Kevin, 2000 yılında koşullu olarak serbest bırakıldı. İstenen koşul ise bilgisayara ve telefona dokunmamasıydı. Bunun sebebi ise kendisine ceza veren hakim ve savcıya bu cihazlarla zarar vermesi. Bu cihazlarla yaptığı bazı olaylara örnek verecek olursak; bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini bir hakimin telefonuna yönlendirmesi, başka birisinin telefonunu ise aylarca arızalı göstermesi, başka birinin ise telefonuna binlerce dolarlık fatura gelmesine neden olmuştur.
Ailesi hakkında biraz bilgi verecek olursak anne ve babası Kevin 3 yaşındayken ayrılmışlar, Amcası madde bağımlısı, üvey kardeşi aşırı dozda eroin kullanmaktan ölmüş. Annesi lokantalarda çalışıyor ve sık sık arkadaş değiştiriyordu. Bu nedenle gerçek babası ile arası pek yoktu. Sık sık evlerini değişik yerlere taşıyan Kevin arkadaşlarıyla sürekli telefonda görüşme imkanı buluyordu. Bu nedenle telefon sistemlerine yakın bir ilgi duymaya başladı.
Kevin 1978 yılında bir yandan amatör radyo programcılığıyla bir yandan da telefon sistemleriyle uğraşmaya başladı. Sosyal ilişkilerde çok kötüydü, tartıştığı kişilere karşı kolayca kin besliyor ve onlara teknolojik sistemlerden yararlanarak zarar vermeye çalışıyordu. Mesela en basitinden kişinin telefon hattını kesiyordu.
Kevin aynı yıl ABD ‘de kız arkadaş edinmek için çalışan bir telefon işletmesinin sahibi olan Roscoe ile tanıştı. Roscoe ‘e dikkatinizi çekerim, 1995 yılında yakalandığında ilk aradığı kişi Roscoe olmuştur. Roscoe teknolojinin kendisine sağladığı faydaları seviyordu. İşlettiği telefon servisçiliği sayesinde tanışıp birlikte olduğu kız sayısı zamanla sayılamayacak düzeye gelecektir. Bu nedenle daha sonraları “Ev bilgisayarı kullanarak kadınları baştan çıkartma klavuzu” adlı kitabı yazacaktır. Roscoe ‘nin kız arkadaşı Susan da gündüzleri telefon operatörlüğü yapıyor, geceleri ise fahişelik yapıyordu. Susan da zamanla telefon sistemlerini öğrenri ve daha sonraları bilgisayar sistemlerine yönelerek sistemlere girmeye başlamıştır. Bu üçlü gruba Steven diye birisi daha katıldı. Steven ‘in de bilgisi daha çok telefon sistemleri üzerineydi. Bir süre sonra gerçek bir grup olmayı başaran bu dörtlünün içinde en teknik bilgili Kevin, grubu yöneten kişi ise Roscoe ‘dir.
Grup telefon sistemleri yönünden, telefon firmalarında çalışanlardan daha iyi biliyordu. Saldırıları genellikle sosyal mühendislik yoluyla gerçekleşiyordu. Telefon sistemlerine girmek istedikleri kurumdan bir kaç kişiyi arayarak onlarla üstleri gibi konuşup bilgi almaya çalışırlardı. Öyle ki Roscoe gizlice kuruma gidip ordaki çalışanlar hakkında yakın bilgiler toplar ve bunları bir deftere not olarak yazardı.
Bu saldırıları para için yapmıyorlardı. Mesela bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini kendilerine yönlendirerek arayanlara; “beyaz mısın, zenci misin? telefon defterlerimiz ayrı ayrı da” diyerek dalga geçiyorlardı. Zamanla bilgisayar sistemlerine merak sarmaya başladılar. Susan Askeri bilgisayar sistemlerine girer, Roscoe ise üniversitelerin sistemlerine girerdi.
Kevin ‘in fotoğrafik zekası çok yüksekti. Uzun bir kağıtta yazılı olan şifreleri saatler sonra yine hatırlardı. Bilgisayar sistemlerine girmeye başladıktan sonra Kevin ve Roscoe sürekli birlikte çalışmaya başladı. Dışarda kalan Susan ‘a başkasıyla nişanlanarak bir darbe daha atan Roscoe ‘ye Susan intikam alma yemini etti. Bu yeminini gerçekleştirmek için 1980 aralık ayında US leasing adında bir şirketi arayarak Digital Equipments şirketinin elemanı olarak tanıttı. Us Leasing firmasina, sisteminizdeki bir hatayı düzeltmem için kullanıcı adı, parola ve bir telefon numarası verin diye mesaj attı. Hiç bir şeyden şüphelenmeyen firma gerekli tüm bilgileri verdi. Ertesi gün firmaya gelenler şaşkınlık içindeydiler. Çünkü bütün gece firmada bulunan tüm yazıcılar durmadan çalışmış ve boş beyaz kağıtlara; “Sistem kırıcısı geri döndü. Sistem A ve B sistemi üzerindeki verileri silmeye az kaldı. Sistemi geri yüklerken eğleneceğine eminim. Roscoe, Mitnick, Roscoe, Mitnick” yazılmıştı.
Bir diğer önemli olay 1981 yılında gerçekleşmişti. Kevin ve Roscoe ABD ‘nin en büyük telekom şirketlerinden biri olan Pasific Bell şirketinin Los Angeles ‘taki COSMOS merkezine girmeye karar verdiler. COSMOS ‘u merak edenlere söyleyeyim, COSMOS telefon firmaları tarafından her türlü iş için kullanılan veritabanının adıdır. Bu sisteme girmek için yaklaşık 15 tane farklı komutun bilinmesi gerekiyordu. Kevin ve Roscoe
bu komutları öğrenmek için Merkezin çöp kutularını karıştırdılar. Çünkü bu çöp kutularında personellerin yazışmaları ve merkez içinde bilgi alışverişinin yapıldığı kağıtlar olacaktır. Bazı parolalar ve bilgilere ulaştılar. Ancak bu sisteme girmek için daha da çok bilgiye ihtiyaçları olacaktı ve onlar da zaten daha ileri gittiler
İlk önce sisteme girip kısıtlı alanda personel listesine kendi adlarını eklediler. Daha sonra şirket çalışanı gibi içeri girdiler. Bir yöneticinin odasına girip COSMOS ile ile ilgili bir klavuz alıp çıktılar. Ama işler umdukları gibi gitmedi. Çünkü ertesi gün klavuzunu çaldıkları yönetici klavuzun olmadığını anladı, personel listesinde yabancı olan iki kişiyi (Kevin ve Roscoe) tespit edip, işin daha kötüsü Susan ‘nın şikayetçi oldukları polislere şikayet ettiler.
Polis Kevin ‘in evine gidip baskın yaptı ama Kevin evde yoktu. Aradıkları klavuzu orada bulamadılar ama bilgisayar ve telefon sistemlerine giriş ile ilgili bir çok malzemeye ulaştılar. Kevin o sırada sinegoga gitmişti. Polisi karşısında gören Kevin korku ve endişeyle kaçmaya çalışmış ve bir iki sokaklık araba takibi sonucu yakalandığında korkudan ağlımıştı.
Daha sonra hem hırsızlık hemde bilgisayar sistemine girmek suçundan hakim karşısına çıkan Kevin suçlarını itiraf etti. Bunu yaparak hem Roscoe ‘ye ihanet etti, hem de bu şekilde islah evine gitmekten kurtulmaya çalıştı.Umduğu gibi oldu ve 90 günlük denetim cezası aldı, üstüne arkadaşlarıyla görüşmesi yasaklandı.
Bu arada Susan boş durmuyor kendisini geliştiriyordu. Öyle bir gelişme gösterdi ki senatörlere ve askeriyeye brifing veriyordu.
Aynı zamanda Kevin de boş durmuyor kaldığı yerden devam ediyordu sistemlere girmeye. Sık sık telekom ve üniversitelerin kullandığı sistemlere giriyorlardı. Dikkat çekicek şekilde Güney California University ‘in sistemlerine giriyorlardı. Arkadaşı Lenny ile birlikte suç üstü yakalandı ama bu sefer öyle kolay kurtulamadı. 6 ay islah evinde kaldı. İçerideyken polisler için bilgisayar güvenliği hakkında video hazırladı. 1983 sonbaharında serbest bırakıldı.
Kevin daha sonra bir aile dostunun işyerinde çalışmaya başladı. İşyerinde günün her saati bilgisayar başında oturarak birşeylerle uğraşıyordu. İşyeri sahibinin dikkatini çekmişti ve bu dikkat kendisine çok pahalıya mal olacaktı. Çünkü durumdan şüphelenen ve kaygılanan patron Kevin ‘in belalısı olan polise gidip derdini anlattı. Zaten bahane arayan polis Kevin hakkında arama ve tutuklama kararı çıkarttırdı ama Kevin hapse girmeyi kabul etmeyip çareyi kaçmakta buldu.
1985 yılında hakkındaki tutuklama kararları zaman aşamasına uğradı. Kevin yeniden sahneye çıktı. Arkadaşı Lenny ile tekrar birlikte çalışmaya başladı. Lenny, Kevin ‘ e çalıştığı yerdeki bilgisayarları kullanıma açarak yardım ediyordu. Kevin bu zaman zarfında ABD nin CIA ve FBI den daha büyük ve gizli olan NSA (National Security Agency) haber alma teşkilatının bilgisayarlarına girmeye başladı. Yaklaşık 6 ay süre zarfında Los Angales civarında nerdeyse tüm mini bilgisayarlara girecek şifre topladılar. Lenny ise NSA nın baskılarıyla işten kovuldu. Kevin aynı yıl (1985) bir bilgisayar kursuna katıldı ve başarılı bir kurs geçiriyordu.
Kevin ‘in daha önce ikili ilişkilerde iyi bir uyum sağlayamadığını söylemiştik. Bu nedenle 1987 yılında evleneceğini söylediğinde herkes çok şaşırmıştı. Kız ile okulda tanışmıştı Kevin, kız bir telefon şirketinde yönetici olarak çalışıyordu. (gerçi Kevin bunu öğrendiğinde gülmekten yerlere yatacaktı) Kız ile Kevin birlikte aynı evde yaşamaya başladılar.
Bu sıralar Kevin UNIX programının bir benzerini yapıp satan Santa Cruz Operation (SCO) şirketinin bilgisayarına girmeye çalıştı. Bir sekreterin hesabını kullanarak giriyordu. Fakat anında yetkililer tarafından farkedilmiş ve bağlantı adresinden yerini tespit etmeye çalışmışlar ama şaşırtıcı bir olayla karşılaşmışlardı. Bir türlü bağlantı noktasının yerini bulamıyorlar. Günler sonra Kevin daha da ileri giderek XENIX’i kopyalamaya çalıştı bu duruma sinirlenen yetkililer Kevin ‘in dalgınlığından yararlanarak ve güvenliği sağlayamayan Kevin ‘in evini buldular. Evde kimse yoktu, bilgisayar, modem, disket ve de bir adet tabanca bulundu. Haklarında hemen bir tutuklama kararı çıkarıldı. Kız arkadaşının bir suçu olmadığı anlaşıldı ve o serbest bırakıldı. Dava sürerken evlendiler. En sonunda Kevin suçunu itiraf edip şirketle anlaştı.
1988 yılında Kevin ve Lenny tekrar bir araya gelerek başka bir okulun bilgisayarına girmeye başladılar. Okulun bilgisayarındaki tüm bilgileri kartuşa yazmaya çalıştılar. Bu sırada okul yöneticisi hemen polise haber verdi. Polis elinde bir çok kanıt olduğunu düşünüyor ve Kevin ‘i içeri atıp uzun süre kalmasını sağlayacağını düşünüyordu. Ama polis üniversite, Telekom şirketi ve Digital Equipments arasında bağlantı uyumsuzluğundan dolayı birşey yapamıyordu.
Kevin ve Lenny’nin şimdiki amaçları Digital Equipments firmasının en değerli yazılımı olan VMS işletim sistemini elde etmekti. Bunun için Arpanet içinde gezinmeye başladılar. Arpanet içindeki bir askeri bilgisayara girmeyi başardılar ve onu çaldıkları yazılımları saklamak için kullanmaya başladılar. Bu bilgisayara girdikleri anlaşılınca başka bilgisayarlara geçtiler: Güney Kaliforniya Üniversitesinin bilgisayarlarına. Bilgisayarlara giriyorlar, onların üzerinden Arpanet‘e çıkıyorlar ve bir yerlerden aldıkları VMS‘in kaynak kodunu bu bilgisayarlara kopyalamaya çalışıyorlardı. Kopyaladıkları kod VMS‘in alelade bir sürümü de değil 5.0 sürümüydü. Bu sürüm henüz müşterilere dağıtılmaya başlanmamıştı ve bulunabileceği tek yer Digital Equipments‘ın iç ağı olan Easynet idi. Kevin ve Lenny gerçekten de bir zamandır Easynet‘e giriyorlardı. Girmekle kalmayıp Easynet içinde çalışanların birbirleriyle yazışmalarını da izleyebiliyorlardı. Bu yazışmalar arasında iki kişi dikkatlerini çekti. Birincisi bir VMS güvenlik uzmanıydı. İkincisi ise sürekli olarak bu uzmanla yazışan ve İngiltere’deki bir üniversitede çalışan bir başka uzmandı. İkinci uzman sürekli olarak bulduğu güvenlik açıklarını ilkine gönderiyordu. Tabii, bunlar Kevin ile Lenny’nin eline de geçiyordu.
VMS’in kaynak kodunun üniversitenin bir bilgisayarına aktarılması bittiğinde sıra dosyaları bir manyetik bant kartuşuna kopyalamaya gelmişti. Ellerindeki araçlarla bunu uzaktan yapmaları mümkün değildi. Bunu üniversitenin bilgisayarının başında yapmaları gerekiyordu. Bu iş için yanlarına eski arkadaşları Roscoe’yu aldılar. Kevin tanındığı için üniversiteye girmeyecek, işi Lenny ile Roscoe bitirecekti. Roscoe kendisini bir öğrenci olarak tanıtıp kopyalaması gereken dosyalar olduğunu söyledi ve kartuşun bilgisayara takılmasını sağladı. Sonra Lenny ile buluşup telefonla Kevin’a haber verdiler. Kevin bilgisayara uzaktan bağlanarak dosyaların kopyalanması için gereken komutları verdi. İşlem bitince Roscoe kartuşu aldı. Dosyalar çok büyük olduğu için bu işlemleri birkaç kez yapmaları gerekti ama sonunda VMS’in kaynak kodlarına sahip oldular. Artık bu kodu inceleyip işletim sisteminin açıklarını bulabilirlerdi.
Bu sırada hem üniversitede hem de Digital Equipments’da sisteme birilerinin girdiği anlaşılmıştı. Kevin ve Lenny’nin de okudukları e-postalar ile yakından bildikleri gibi Digital Equipments içinde üç kişi hemen hemen tüm zamanlarını bu işi çözmeye adamışlardı. Ama Kevin ve Lenny yine bu e-postalardan Digital Equipments’ın onları bulsa bile kolay kolay suçlayamayacağını öğrenmişlerdi. Firmalar kendi sistemlerine birilerinin girdiğinin öğrenilmesinden hiç de memnun kalmıyorlardı. Yine de her iki kurum da onları saptamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kendilerine gelen telefon bağlantılarını izlemek için Telekom şirketleriyle birlikte çalışıyorlardı. Kevin telefon sistemini iyi tanıması nedeniyle aramalarını hep çağrı yönlendirme yöntemiyle yapıyor ve izleme sonunda rasgele numaralara erişmelerini sağlıyordu. Bir keresinde rastgele numara orta doğudan göçen bir adamın numarası çıktı. Adamın evi FBI tarafından basıldı ama ajanlar televizyon seyreden bir adamdan başka bir şey bulamadılar.
Bu arada Lenny ile Kevin arasında sorunlar baş göstermeye başladı. Lenny daha normal bir hayat sürmek istiyordu: Hacker’lık dışında faaliyetlerle ilgilenmek, kız arkadaşına daha fazla zaman ayırmak istiyordu. Kevin ise tek bir şeye saplanmıştı: Daha çok, daha çok bilgisayar sistemine girmek. Lenny’i de kendisiyle çalışmaya zorluyordu. Lenny, Kevin’ın ilerde kendi aleyhinde kullanabileceği bilgileri topladığını düşünüyordu. Sık sık tartışıyorlardı. Kevin her işlerinde “bu sonuncu olacak başka bir hacking yapmayacağız” diyordu ama birisi bitince bir başka işi başlatan da yine hep o oluyordu. Kevin çalışmaları ile ilgili olarak da karısına sürekli yalanlar söylüyordu. Lenny’nin arkadaşları Roscoe’yu arayıp durumdan yakındı. Roscoe da Kevin’ın halinden memnun değildi ve ona şimdiden iyi bir avukat bulmasını önerdi. Kevin çığırından çıkmıştı: VMS işletim sisteminin kaynak kodunu kopyaladıktan sonra şimdi de yine Digital Equipments’dan Doom adında bir oyunu kopyalamak istiyordu. Lenny için bu kadarı fazlaydı. İşindeki amirleriyle konuşup durumunu anlattı. Birlikte hem Digital Equipments’ı hem de FBI’ı aradılar ve durumu anlattılar. Lenny o ana kadar elde ettikleri 36 adet kartuşu FBI’a teslim etti. Birlikte Kevin’a bir tuzak hazırladılar. Lenny’nin üstüne mikrofon ve teyp yerleştirdiler. Lenny her akşam olduğu gibi işyerinde Kevin ile buluştu. Bu sırada FBI ve Digital Equipments güvenlik elemanları da aynı binada onları izliyordu. Kevin sabah saat 3’e kadar çalışmayı sürdürdü. Ertesi sabah FBI ajanları ve Digital Equipments yetkilileri bir toplantı yaptılar. Her zamankinin aksine bu sefer Digital Equipments da geri çekilmemeye karar vermişti. O gün akşam Kevin tutuklandı. Yıl 1988 idi.
Kevin’ın tutuklanışı gazetelere manşet oldu. Haberlerde onun basit bir telefonla nükleer savaşa yol açabileceği, toplum için bir tehdit oluşturduğu işleniyordu. Kevin maksimum güvenliğin sağlandığı bir hapishaneye kondu. Digital Equipments firması Mitnick’in kendilerine verdiği zararın 160 bin dolara mal olduğunu iddia etti. Kevin mahkemede bazı suçlamaları kabul etti, yaptıklarından dolayı özür diledi ve bu tür şeyleri bir daha tekrarlamayacağına söz verdi. Mahkeme onu bir yıl hapis ve altı aylık bir tedavi ile cezalandırdı. İyi hali görüldüğünden, 1990 yılının baharında, cezasının tümünü tamamlamadan hapishaneden şartlı olarak çıktı. Hapishaneden çıktığında karısı boşanmak istedi: Bütün olan bitenden bıkmıştı.
Kevin hapisten çıktığı zaman eski arkadaşı Susan ile görüşmeye başladı. Kevin kilo vermişti ve düzenli bir işte çalışıyordu. Susan, sonradan bu döneminde Kevin’ı baştan çıkarmaya çalıştığını söyleyecekti. Onun yatakta nasıl olduğunu merak ediyordu. Ama Kevin’ın bu taraklarda bezi yoktu. Susan vazgeçti. Daha sonra “isteseydim onunla yatardım” diyecekti çevresindeki herkesin buna inanmasını bekleyecekti.
FBI, hapisten çıkan Kevin’ın ıslah olduğuna inanmıyordu. Justin Petersen adında eski bir hacker’ı Kevin’ın peşine taktı. Justin, hem Kevin, hem de Roscoe ile ilişkiye geçip onları bilgisayarlara girme konusunda cesaretlendirdi.Üçü birlikte bir çok bilgisayara girdiler. Kevin, Justin’in ajan olduğunu farkedince bir avukata danışıp onunla yaptıkları görüşmeleri teybe kaydettiler. Ama çok geçti. Şartlı salıverme kurallarını ihlal ettiği için Kevin hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Kevin yakalanmamak için kaçmaya başladı. Sürekli şehir değiştiriyor, alışverişini hep nakit paralarla yapıyordu. Bilgisayarlara girme huyundan vazgeçememişti. Gelişen teknoloji ile birlikte bir dizüstü bilgisayar, bir hücresel telefon ve modemle çalışmak yeterli hale gelmişti. İnternet’in yaygınlaşması da ona hizmet ediyordu. Bir yerel İnternet hizmet sağlayıcısına bağlanıyor oradan da İnternet’te yaygın olarak kullanılan Telnet programı ile istediği sisteme bağlanabiliyordu.
Bu sırada Digital Equipments firmasına VAX sistemlerinin hatalarını rapor eden İngiliz’le arasında garip bir bağ oluştu. Kevin, İngiliz’in firmaya gönderdiği e-postaların hepsini okuyabiliyordu. Bu e-postalardan ne kadar bilgili bir kişi olduğunu anladığı İngiliz’e karşı hayranlık besliyordu. Bu hayranlığın sonunda kendisini telefonla aramaya bile başladı. Telefon görüşmeleri 2, 3 bazen 4 saat sürüyordu. İngiliz’in FBI ile bağlantılı olarak onu yakalamaya çalıştığını öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrayıp bağlarını koparttı.
1994′ün son aylarında Kevin Seattle kentindeydi (Microsoft’un da merkezinin bulunduğu Amerika’nın kuzeydoğusundaki bir kent) . Brian Merril adıyla bir hastanede bilgisayar teknisyeni olarak çalışıyordu. Şehrin telekom şirketinin iki dedektifi telefon korsanlığını araştırırken onu buldular. Tarama cihazı ile binasına kadar ulaşıp telefon konuşmasını dinlediler. Kevin karşısındakiyle bir bilgisayar sistemine nasıl girileceğinden konuşuyordu. Ama arama emri ancak birkaç ay sonra çıkarılabildi. Arama yapıldığında da Kevin’ı bulamadılar. Kevin yine kaçmayı başarmıştı. Kaçtığı yer Amerika’nın doğusundaki Raleigh kentiydi. Bu kentte son ve en uzun hapis cezasına çarptırılmasına neden olan işini yapacaktı: Japon kökenli bir Amerikalı olan Tsutomo Shimomura‘nın bilgisayarına girmek.
Tsutomu Shimomura dünyaca ünlü bir fizikçi olan Richard Feynman‘dan ders alan parlak bir astrofizikçi idi. Ama astrofizik onu kesmiyordu. 19 yaşında Los Alamos Ulusal Laboratuvarında işlemci mimarisi ve hesaplama yöntemleri üzerinde çalışmaya başladı. Daha sonra San Diego Süper Bilgisayar Merkezinde çalışmaya başladı. Kendini beğenmiş birisiydi. Karşısındaki kişi onun konularından anlamıyorsa Tsutomu için değersizdi. Bilgisayarları çok seviyor ve bilgisayar güvenliği alanıyla yakından ilgileniyordu. Bu özelliği yüzünden Hava Kuvvetlerine ve NSA‘e güvenlik konusunda danışmanlık yapıyordu. Bilgisayarına girildiğini farkettiğinde çok şaşırdı, çok bozuldu ve bunu kişisel bir tehdit olarak algılayıp bilgisayarına gireni takip etti. Yakalayana dek.
Tsutomu‘nun sistemine giren kişi iz bırakmamak için günlük dosyalarını (log files) silmişti. Ama Tsutomu çok önceden tedbirini almıştı: Günlük dosyalarının bir başka bilgisayara düzenli olarak gönderilmesini sağlamıştı. Bu dosyaları bir master öğrencisi düzenli olarak inceliyordu. Bu öğrenci normalde hep artması gereken günlük dosyalarının son kopyasının küçülmüş olduğunu gördüğünde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu farketti. Durumu Tsutomu‘ya haber verdiğinde Tsutomu kayak yapmaya gidiyordu. Tatilini iptal edip hemen San Diego‘ya döndü.
Tsutomu‘nun bilgisayarlarına saldıran kişi IP spoofing denilen bir tekniği kullanıyordu. Chicago‘daki Loyola Üniversitesinden girdiği sanılan birisi, bilgisayarının IP adresini Tsutomu‘nun ağındaki bir IP adresi olarak göstermişti. Saldırgan bu yolla Tsutomu‘nun birçok bilgisayarından düzinelerce dosyayı kopyalamıştı. Tsutomu bu tekniği duymuştu ama gerçekleştirilmesi çok zor olduğu için uygulandığını hiç görmemişti.
Tsutomu bilgisayar güvenliği konusunda çalışan kişilerin çoğu gibi Kevin Mitnick’i duymuştu. Kevin’ın arandığını da biliyordu. Saldırganın o olduğundan emin değildi ama araştırmaya hemen başladı. Önce saldırganın neleri çaldığını buldu: Hücresel telefon kodları, Tsutomu‘nun e-postalarını ve çeşitli güvenlik araçlarını içeren özel klasörü (home directory) birçok başka dosya. Tsutomu bilgisayarlarındaki güvenlik önlemlerini arttırıp tatiline döndü. Sonraki günlerde Tsutomu, Bruce Koball adında birisi tarafından arandı. Bruce San Francisco‘da yaşıyordu ve internet hesabına ayrılan disk alanının Tsutomu’nun dosyaları ile dolduğunu bildiriyordu. Bu alanda Tsutomu’nun yaklaşık 150 MB’lık dosyası bulunuyordu. Tsutomu San Francisco‘ya uçup İnternet Hizmet Sağlayıcısının merkezine karargah kurdu. Buradan kendi sistemlerine giren kişiyi izlemeye başladılar. Onun klavyede bastığı her tuşu takip edebiliyorlardı. Saldırganın o bölgedeki başka İnternet Hizmet Sağlayıcılarına (ISP) da girdiğini ve o sistemleri de parmağının ucunda oynattığını farkettiler. Karşılarındaki kişi sıradan birisi değildi. Saldırganın aslında yine o yöredeki başka bir ISP‘den girdiğini farkedince karargahlarını oraya taşıdılar. Orada saldırganın ISP‘nin 26000 müşterisine ait kredi kartı bilgilerini elde etmiş olduğunu gördüler (bu kredi kartı bilgilerinin kullanılıp kullanılmadığı hiç anlaşılamadı). Saldırgan ondan fazla kişinin e-postalarını izliyordu. Bu e-postalar içinde “itni” ifadesini arıyordu. Tsutomu’nun kuşkusu kalmamıştı: Aradıkları kişi Kevin Mitnick’ti.
Bu sırada saldırganın aramayı Raleigh‘den (ABD’nin öbür tarafı) başlattığı saptandı. Aramalar bir hücresel telefon ve modemle yapılıyordu. Tsutomu tası tarağı toplayıp Raleigh‘e uçtu. Orada telekom şirketi Sprint‘in bir teknisyeni ile birlikte bir arabaya atlayıp telefon görüşmelerini taramaya başladılar. Otuz dakika içinde Kevin’ın yeri saptandı. FBI‘a haber verildi. Kevin’ın kanıtları yok etmemesi için hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Sabahın ikisinde ajanlar kapıyı çaldılar. Kevin’ın ilk sorduğu şey arama belgesiydi. Ajanlar arama belgesini gösterdiklerinde adresin yanlış yazılmış olduğu anlaşıldı. Ama bu Kevin’ın içeri giren ajanlar tarafından tutuklanmasına engel olamadı. Beş yıl hapishanede kaldı. 21 Ocak 2000’de serbest bırakıldı fakat gözetim altında kaldı. Telefon kullanamıyor (annesini araması dışında). Bilgisayara el süremiyordu. ABD dışına çıkması yasaktı. Geçimini konferanslara katılarak sağlıyordu. 21 Ocak 2003 yılında üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldı.Şu an kurucusu olduğu Mitnick Security Consulting ,LLC ‘de çalışıyor.
1995 Yılında Yakalndığında…
2000 yılında hapisten çıktığında…
Kevin ‘ in yakalanmasında rol oynayan Tsutomu…
Kevin David Mitnick (d. 6 Ağustos, 1963), ilk bilgisayar korsanlarından olup en meşhurudur. 15 Şubat 1995'te FBI tarafından yakalanmıştır. Fujitsu, Motorola, Nokia ve Sun Microsystems gibi şirketlerin bilgisayar ağlarına izinsiz girmekten suçlu bulunarak 5 yıl hapis cezası almıştır. Cezası 21 Ocak 2000'de, bilgisayarlara yaklaşma yasağı 21 Ocak 2003'te bitmiştir. Günümüzde, beyaz şapkalı bir bilgisayar korsanı olarak güvenlik danışmanlığı yapmakta ve dünya çapında kongrelere katılmaktadır.
Mitnick, fotoğrafı FBI'in "En Çok Arananlar" listesinde yer alan ilk hacker olarak kayıtlara geçti ve neredeyse listeden hiç eksik olmadı. "İflah olmaz bir suçlu" olan çocuk ruhlu Mitnick "Sanal Dünya'nın Kayıp Çocuğu" olarak da tanındı. Büyük bir şirketi hack ederek milyonlarca dolara zarara uğrattığı için 5 yıl hapis cezası aldı.Kendisi nasa'nın bile uydularının yönlerini değiştirmiş olup dünyanın en iyi hackeri olarak tanınır hapiste olduğu dönemede elektronik saate bile dokunması yasaktı ve şuan 24 saat gözetim altındadır ve hiç bir teknolojik alete dokunamaz.Kevin Mitnick bir çok devlet adamının bilgisayarlarına sızarak uyarılarda bulunmuş ve bir çoğunu tehdit bile etmiş ayrıca hackerlik işlerine başlarken milyonlarca doları banka hesaplarından çalmıştır.
İlginç notlar
Bir bilgisayar almak için yeterli parası olmayan Mitnick, daha yeni yetme iken bir elektronik araç satan mağazalara takılır, orada sergilenen bilgisayar ve modemleri diğer bilgisayarlara bağlanmak için kullanırdı. FBI'dan üç yıllık kaçışı boyunca arkadaşları ile haberleşmek için IRC'yi kullandı. Mitnick, bir yargıcın kendisine koyduğu "bilgisayar bağımlılığı" teşhisinin tedavisi için 1 yıllığına rehabilitasyon merkezinde kaldı.
Detaylı Biyografi:
O bir tarih yazdı, o tüm dünyaya adını duyurdu, bilgisayar deyince ilk akla gelen isimlerden oldu, herkesin imkansız dediğini başardı, arkasında tüm dünyada örnek alınacak olan bir dünya yarattı, adına sayısız web sayfası hazırlandı, bir sürü efsane üretildi, o kimseyi aldırmadı, o sadece içinden gelen sese kulak verdi, sadece ulaşmak istediği şeye ulaştı ve istediği yerde bıraktı. O Efsana Hacker, O bir Kevin Mitnick… İşte Kevin ‘in detaylı bir hayat biyografisi, bir haftalık çeviri ve derlemeler sonucu hazırladım. Uzun bir yazı oldu fakat zevkle okumanız için kullandığım kelimelere akıcılık özelliğini katmaya çalıştım. İşte size Meşhur “Kevin Mitnick”…
6 Ağustos 1964 yılında dünyaya geldi. Oteritelerce gelmiş geçmiş bilinen en büyük hacker kabul ediliyor. 1995 yılında hapse giren Kevin, 2000 yılında koşullu olarak serbest bırakıldı. İstenen koşul ise bilgisayara ve telefona dokunmamasıydı. Bunun sebebi ise kendisine ceza veren hakim ve savcıya bu cihazlarla zarar vermesi. Bu cihazlarla yaptığı bazı olaylara örnek verecek olursak; bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini bir hakimin telefonuna yönlendirmesi, başka birisinin telefonunu ise aylarca arızalı göstermesi, başka birinin ise telefonuna binlerce dolarlık fatura gelmesine neden olmuştur.
Ailesi hakkında biraz bilgi verecek olursak anne ve babası Kevin 3 yaşındayken ayrılmışlar, Amcası madde bağımlısı, üvey kardeşi aşırı dozda eroin kullanmaktan ölmüş. Annesi lokantalarda çalışıyor ve sık sık arkadaş değiştiriyordu. Bu nedenle gerçek babası ile arası pek yoktu. Sık sık evlerini değişik yerlere taşıyan Kevin arkadaşlarıyla sürekli telefonda görüşme imkanı buluyordu. Bu nedenle telefon sistemlerine yakın bir ilgi duymaya başladı.
Kevin 1978 yılında bir yandan amatör radyo programcılığıyla bir yandan da telefon sistemleriyle uğraşmaya başladı. Sosyal ilişkilerde çok kötüydü, tartıştığı kişilere karşı kolayca kin besliyor ve onlara teknolojik sistemlerden yararlanarak zarar vermeye çalışıyordu. Mesela en basitinden kişinin telefon hattını kesiyordu.
Kevin aynı yıl ABD ‘de kız arkadaş edinmek için çalışan bir telefon işletmesinin sahibi olan Roscoe ile tanıştı. Roscoe ‘e dikkatinizi çekerim, 1995 yılında yakalandığında ilk aradığı kişi Roscoe olmuştur. Roscoe teknolojinin kendisine sağladığı faydaları seviyordu. İşlettiği telefon servisçiliği sayesinde tanışıp birlikte olduğu kız sayısı zamanla sayılamayacak düzeye gelecektir. Bu nedenle daha sonraları “Ev bilgisayarı kullanarak kadınları baştan çıkartma klavuzu” adlı kitabı yazacaktır. Roscoe ‘nin kız arkadaşı Susan da gündüzleri telefon operatörlüğü yapıyor, geceleri ise fahişelik yapıyordu. Susan da zamanla telefon sistemlerini öğrenri ve daha sonraları bilgisayar sistemlerine yönelerek sistemlere girmeye başlamıştır. Bu üçlü gruba Steven diye birisi daha katıldı. Steven ‘in de bilgisi daha çok telefon sistemleri üzerineydi. Bir süre sonra gerçek bir grup olmayı başaran bu dörtlünün içinde en teknik bilgili Kevin, grubu yöneten kişi ise Roscoe ‘dir.
Grup telefon sistemleri yönünden, telefon firmalarında çalışanlardan daha iyi biliyordu. Saldırıları genellikle sosyal mühendislik yoluyla gerçekleşiyordu. Telefon sistemlerine girmek istedikleri kurumdan bir kaç kişiyi arayarak onlarla üstleri gibi konuşup bilgi almaya çalışırlardı. Öyle ki Roscoe gizlice kuruma gidip ordaki çalışanlar hakkında yakın bilgiler toplar ve bunları bir deftere not olarak yazardı.
Bu saldırıları para için yapmıyorlardı. Mesela bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini kendilerine yönlendirerek arayanlara; “beyaz mısın, zenci misin? telefon defterlerimiz ayrı ayrı da” diyerek dalga geçiyorlardı. Zamanla bilgisayar sistemlerine merak sarmaya başladılar. Susan Askeri bilgisayar sistemlerine girer, Roscoe ise üniversitelerin sistemlerine girerdi.
Kevin ‘in fotoğrafik zekası çok yüksekti. Uzun bir kağıtta yazılı olan şifreleri saatler sonra yine hatırlardı. Bilgisayar sistemlerine girmeye başladıktan sonra Kevin ve Roscoe sürekli birlikte çalışmaya başladı. Dışarda kalan Susan ‘a başkasıyla nişanlanarak bir darbe daha atan Roscoe ‘ye Susan intikam alma yemini etti. Bu yeminini gerçekleştirmek için 1980 aralık ayında US leasing adında bir şirketi arayarak Digital Equipments şirketinin elemanı olarak tanıttı. Us Leasing firmasina, sisteminizdeki bir hatayı düzeltmem için kullanıcı adı, parola ve bir telefon numarası verin diye mesaj attı. Hiç bir şeyden şüphelenmeyen firma gerekli tüm bilgileri verdi. Ertesi gün firmaya gelenler şaşkınlık içindeydiler. Çünkü bütün gece firmada bulunan tüm yazıcılar durmadan çalışmış ve boş beyaz kağıtlara; “Sistem kırıcısı geri döndü. Sistem A ve B sistemi üzerindeki verileri silmeye az kaldı. Sistemi geri yüklerken eğleneceğine eminim. Roscoe, Mitnick, Roscoe, Mitnick” yazılmıştı.
Bir diğer önemli olay 1981 yılında gerçekleşmişti. Kevin ve Roscoe ABD ‘nin en büyük telekom şirketlerinden biri olan Pasific Bell şirketinin Los Angeles ‘taki COSMOS merkezine girmeye karar verdiler. COSMOS ‘u merak edenlere söyleyeyim, COSMOS telefon firmaları tarafından her türlü iş için kullanılan veritabanının adıdır. Bu sisteme girmek için yaklaşık 15 tane farklı komutun bilinmesi gerekiyordu. Kevin ve Roscoe
bu komutları öğrenmek için Merkezin çöp kutularını karıştırdılar. Çünkü bu çöp kutularında personellerin yazışmaları ve merkez içinde bilgi alışverişinin yapıldığı kağıtlar olacaktır. Bazı parolalar ve bilgilere ulaştılar. Ancak bu sisteme girmek için daha da çok bilgiye ihtiyaçları olacaktı ve onlar da zaten daha ileri gittiler
İlk önce sisteme girip kısıtlı alanda personel listesine kendi adlarını eklediler. Daha sonra şirket çalışanı gibi içeri girdiler. Bir yöneticinin odasına girip COSMOS ile ile ilgili bir klavuz alıp çıktılar. Ama işler umdukları gibi gitmedi. Çünkü ertesi gün klavuzunu çaldıkları yönetici klavuzun olmadığını anladı, personel listesinde yabancı olan iki kişiyi (Kevin ve Roscoe) tespit edip, işin daha kötüsü Susan ‘nın şikayetçi oldukları polislere şikayet ettiler.
Polis Kevin ‘in evine gidip baskın yaptı ama Kevin evde yoktu. Aradıkları klavuzu orada bulamadılar ama bilgisayar ve telefon sistemlerine giriş ile ilgili bir çok malzemeye ulaştılar. Kevin o sırada sinegoga gitmişti. Polisi karşısında gören Kevin korku ve endişeyle kaçmaya çalışmış ve bir iki sokaklık araba takibi sonucu yakalandığında korkudan ağlımıştı.
Daha sonra hem hırsızlık hemde bilgisayar sistemine girmek suçundan hakim karşısına çıkan Kevin suçlarını itiraf etti. Bunu yaparak hem Roscoe ‘ye ihanet etti, hem de bu şekilde islah evine gitmekten kurtulmaya çalıştı.Umduğu gibi oldu ve 90 günlük denetim cezası aldı, üstüne arkadaşlarıyla görüşmesi yasaklandı.
Bu arada Susan boş durmuyor kendisini geliştiriyordu. Öyle bir gelişme gösterdi ki senatörlere ve askeriyeye brifing veriyordu.
Aynı zamanda Kevin de boş durmuyor kaldığı yerden devam ediyordu sistemlere girmeye. Sık sık telekom ve üniversitelerin kullandığı sistemlere giriyorlardı. Dikkat çekicek şekilde Güney California University ‘in sistemlerine giriyorlardı. Arkadaşı Lenny ile birlikte suç üstü yakalandı ama bu sefer öyle kolay kurtulamadı. 6 ay islah evinde kaldı. İçerideyken polisler için bilgisayar güvenliği hakkında video hazırladı. 1983 sonbaharında serbest bırakıldı.
Kevin daha sonra bir aile dostunun işyerinde çalışmaya başladı. İşyerinde günün her saati bilgisayar başında oturarak birşeylerle uğraşıyordu. İşyeri sahibinin dikkatini çekmişti ve bu dikkat kendisine çok pahalıya mal olacaktı. Çünkü durumdan şüphelenen ve kaygılanan patron Kevin ‘in belalısı olan polise gidip derdini anlattı. Zaten bahane arayan polis Kevin hakkında arama ve tutuklama kararı çıkarttırdı ama Kevin hapse girmeyi kabul etmeyip çareyi kaçmakta buldu.
1985 yılında hakkındaki tutuklama kararları zaman aşamasına uğradı. Kevin yeniden sahneye çıktı. Arkadaşı Lenny ile tekrar birlikte çalışmaya başladı. Lenny, Kevin ‘ e çalıştığı yerdeki bilgisayarları kullanıma açarak yardım ediyordu. Kevin bu zaman zarfında ABD nin CIA ve FBI den daha büyük ve gizli olan NSA (National Security Agency) haber alma teşkilatının bilgisayarlarına girmeye başladı. Yaklaşık 6 ay süre zarfında Los Angales civarında nerdeyse tüm mini bilgisayarlara girecek şifre topladılar. Lenny ise NSA nın baskılarıyla işten kovuldu. Kevin aynı yıl (1985) bir bilgisayar kursuna katıldı ve başarılı bir kurs geçiriyordu.
Kevin ‘in daha önce ikili ilişkilerde iyi bir uyum sağlayamadığını söylemiştik. Bu nedenle 1987 yılında evleneceğini söylediğinde herkes çok şaşırmıştı. Kız ile okulda tanışmıştı Kevin, kız bir telefon şirketinde yönetici olarak çalışıyordu. (gerçi Kevin bunu öğrendiğinde gülmekten yerlere yatacaktı) Kız ile Kevin birlikte aynı evde yaşamaya başladılar.
Bu sıralar Kevin UNIX programının bir benzerini yapıp satan Santa Cruz Operation (SCO) şirketinin bilgisayarına girmeye çalıştı. Bir sekreterin hesabını kullanarak giriyordu. Fakat anında yetkililer tarafından farkedilmiş ve bağlantı adresinden yerini tespit etmeye çalışmışlar ama şaşırtıcı bir olayla karşılaşmışlardı. Bir türlü bağlantı noktasının yerini bulamıyorlar. Günler sonra Kevin daha da ileri giderek XENIX’i kopyalamaya çalıştı bu duruma sinirlenen yetkililer Kevin ‘in dalgınlığından yararlanarak ve güvenliği sağlayamayan Kevin ‘in evini buldular. Evde kimse yoktu, bilgisayar, modem, disket ve de bir adet tabanca bulundu. Haklarında hemen bir tutuklama kararı çıkarıldı. Kız arkadaşının bir suçu olmadığı anlaşıldı ve o serbest bırakıldı. Dava sürerken evlendiler. En sonunda Kevin suçunu itiraf edip şirketle anlaştı.
1988 yılında Kevin ve Lenny tekrar bir araya gelerek başka bir okulun bilgisayarına girmeye başladılar. Okulun bilgisayarındaki tüm bilgileri kartuşa yazmaya çalıştılar. Bu sırada okul yöneticisi hemen polise haber verdi. Polis elinde bir çok kanıt olduğunu düşünüyor ve Kevin ‘i içeri atıp uzun süre kalmasını sağlayacağını düşünüyordu. Ama polis üniversite, Telekom şirketi ve Digital Equipments arasında bağlantı uyumsuzluğundan dolayı birşey yapamıyordu.
Kevin ve Lenny’nin şimdiki amaçları Digital Equipments firmasının en değerli yazılımı olan VMS işletim sistemini elde etmekti. Bunun için Arpanet içinde gezinmeye başladılar. Arpanet içindeki bir askeri bilgisayara girmeyi başardılar ve onu çaldıkları yazılımları saklamak için kullanmaya başladılar. Bu bilgisayara girdikleri anlaşılınca başka bilgisayarlara geçtiler: Güney Kaliforniya Üniversitesinin bilgisayarlarına. Bilgisayarlara giriyorlar, onların üzerinden Arpanet‘e çıkıyorlar ve bir yerlerden aldıkları VMS‘in kaynak kodunu bu bilgisayarlara kopyalamaya çalışıyorlardı. Kopyaladıkları kod VMS‘in alelade bir sürümü de değil 5.0 sürümüydü. Bu sürüm henüz müşterilere dağıtılmaya başlanmamıştı ve bulunabileceği tek yer Digital Equipments‘ın iç ağı olan Easynet idi. Kevin ve Lenny gerçekten de bir zamandır Easynet‘e giriyorlardı. Girmekle kalmayıp Easynet içinde çalışanların birbirleriyle yazışmalarını da izleyebiliyorlardı. Bu yazışmalar arasında iki kişi dikkatlerini çekti. Birincisi bir VMS güvenlik uzmanıydı. İkincisi ise sürekli olarak bu uzmanla yazışan ve İngiltere’deki bir üniversitede çalışan bir başka uzmandı. İkinci uzman sürekli olarak bulduğu güvenlik açıklarını ilkine gönderiyordu. Tabii, bunlar Kevin ile Lenny’nin eline de geçiyordu.
VMS’in kaynak kodunun üniversitenin bir bilgisayarına aktarılması bittiğinde sıra dosyaları bir manyetik bant kartuşuna kopyalamaya gelmişti. Ellerindeki araçlarla bunu uzaktan yapmaları mümkün değildi. Bunu üniversitenin bilgisayarının başında yapmaları gerekiyordu. Bu iş için yanlarına eski arkadaşları Roscoe’yu aldılar. Kevin tanındığı için üniversiteye girmeyecek, işi Lenny ile Roscoe bitirecekti. Roscoe kendisini bir öğrenci olarak tanıtıp kopyalaması gereken dosyalar olduğunu söyledi ve kartuşun bilgisayara takılmasını sağladı. Sonra Lenny ile buluşup telefonla Kevin’a haber verdiler. Kevin bilgisayara uzaktan bağlanarak dosyaların kopyalanması için gereken komutları verdi. İşlem bitince Roscoe kartuşu aldı. Dosyalar çok büyük olduğu için bu işlemleri birkaç kez yapmaları gerekti ama sonunda VMS’in kaynak kodlarına sahip oldular. Artık bu kodu inceleyip işletim sisteminin açıklarını bulabilirlerdi.
Bu sırada hem üniversitede hem de Digital Equipments’da sisteme birilerinin girdiği anlaşılmıştı. Kevin ve Lenny’nin de okudukları e-postalar ile yakından bildikleri gibi Digital Equipments içinde üç kişi hemen hemen tüm zamanlarını bu işi çözmeye adamışlardı. Ama Kevin ve Lenny yine bu e-postalardan Digital Equipments’ın onları bulsa bile kolay kolay suçlayamayacağını öğrenmişlerdi. Firmalar kendi sistemlerine birilerinin girdiğinin öğrenilmesinden hiç de memnun kalmıyorlardı. Yine de her iki kurum da onları saptamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kendilerine gelen telefon bağlantılarını izlemek için Telekom şirketleriyle birlikte çalışıyorlardı. Kevin telefon sistemini iyi tanıması nedeniyle aramalarını hep çağrı yönlendirme yöntemiyle yapıyor ve izleme sonunda rasgele numaralara erişmelerini sağlıyordu. Bir keresinde rastgele numara orta doğudan göçen bir adamın numarası çıktı. Adamın evi FBI tarafından basıldı ama ajanlar televizyon seyreden bir adamdan başka bir şey bulamadılar.
Bu arada Lenny ile Kevin arasında sorunlar baş göstermeye başladı. Lenny daha normal bir hayat sürmek istiyordu: Hacker’lık dışında faaliyetlerle ilgilenmek, kız arkadaşına daha fazla zaman ayırmak istiyordu. Kevin ise tek bir şeye saplanmıştı: Daha çok, daha çok bilgisayar sistemine girmek. Lenny’i de kendisiyle çalışmaya zorluyordu. Lenny, Kevin’ın ilerde kendi aleyhinde kullanabileceği bilgileri topladığını düşünüyordu. Sık sık tartışıyorlardı. Kevin her işlerinde “bu sonuncu olacak başka bir hacking yapmayacağız” diyordu ama birisi bitince bir başka işi başlatan da yine hep o oluyordu. Kevin çalışmaları ile ilgili olarak da karısına sürekli yalanlar söylüyordu. Lenny’nin arkadaşları Roscoe’yu arayıp durumdan yakındı. Roscoe da Kevin’ın halinden memnun değildi ve ona şimdiden iyi bir avukat bulmasını önerdi. Kevin çığırından çıkmıştı: VMS işletim sisteminin kaynak kodunu kopyaladıktan sonra şimdi de yine Digital Equipments’dan Doom adında bir oyunu kopyalamak istiyordu. Lenny için bu kadarı fazlaydı. İşindeki amirleriyle konuşup durumunu anlattı. Birlikte hem Digital Equipments’ı hem de FBI’ı aradılar ve durumu anlattılar. Lenny o ana kadar elde ettikleri 36 adet kartuşu FBI’a teslim etti. Birlikte Kevin’a bir tuzak hazırladılar. Lenny’nin üstüne mikrofon ve teyp yerleştirdiler. Lenny her akşam olduğu gibi işyerinde Kevin ile buluştu. Bu sırada FBI ve Digital Equipments güvenlik elemanları da aynı binada onları izliyordu. Kevin sabah saat 3’e kadar çalışmayı sürdürdü. Ertesi sabah FBI ajanları ve Digital Equipments yetkilileri bir toplantı yaptılar. Her zamankinin aksine bu sefer Digital Equipments da geri çekilmemeye karar vermişti. O gün akşam Kevin tutuklandı. Yıl 1988 idi.
Kevin’ın tutuklanışı gazetelere manşet oldu. Haberlerde onun basit bir telefonla nükleer savaşa yol açabileceği, toplum için bir tehdit oluşturduğu işleniyordu. Kevin maksimum güvenliğin sağlandığı bir hapishaneye kondu. Digital Equipments firması Mitnick’in kendilerine verdiği zararın 160 bin dolara mal olduğunu iddia etti. Kevin mahkemede bazı suçlamaları kabul etti, yaptıklarından dolayı özür diledi ve bu tür şeyleri bir daha tekrarlamayacağına söz verdi. Mahkeme onu bir yıl hapis ve altı aylık bir tedavi ile cezalandırdı. İyi hali görüldüğünden, 1990 yılının baharında, cezasının tümünü tamamlamadan hapishaneden şartlı olarak çıktı. Hapishaneden çıktığında karısı boşanmak istedi: Bütün olan bitenden bıkmıştı.
Kevin hapisten çıktığı zaman eski arkadaşı Susan ile görüşmeye başladı. Kevin kilo vermişti ve düzenli bir işte çalışıyordu. Susan, sonradan bu döneminde Kevin’ı baştan çıkarmaya çalıştığını söyleyecekti. Onun yatakta nasıl olduğunu merak ediyordu. Ama Kevin’ın bu taraklarda bezi yoktu. Susan vazgeçti. Daha sonra “isteseydim onunla yatardım” diyecekti çevresindeki herkesin buna inanmasını bekleyecekti.
FBI, hapisten çıkan Kevin’ın ıslah olduğuna inanmıyordu. Justin Petersen adında eski bir hacker’ı Kevin’ın peşine taktı. Justin, hem Kevin, hem de Roscoe ile ilişkiye geçip onları bilgisayarlara girme konusunda cesaretlendirdi.Üçü birlikte bir çok bilgisayara girdiler. Kevin, Justin’in ajan olduğunu farkedince bir avukata danışıp onunla yaptıkları görüşmeleri teybe kaydettiler. Ama çok geçti. Şartlı salıverme kurallarını ihlal ettiği için Kevin hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Kevin yakalanmamak için kaçmaya başladı. Sürekli şehir değiştiriyor, alışverişini hep nakit paralarla yapıyordu. Bilgisayarlara girme huyundan vazgeçememişti. Gelişen teknoloji ile birlikte bir dizüstü bilgisayar, bir hücresel telefon ve modemle çalışmak yeterli hale gelmişti. İnternet’in yaygınlaşması da ona hizmet ediyordu. Bir yerel İnternet hizmet sağlayıcısına bağlanıyor oradan da İnternet’te yaygın olarak kullanılan Telnet programı ile istediği sisteme bağlanabiliyordu.
Bu sırada Digital Equipments firmasına VAX sistemlerinin hatalarını rapor eden İngiliz’le arasında garip bir bağ oluştu. Kevin, İngiliz’in firmaya gönderdiği e-postaların hepsini okuyabiliyordu. Bu e-postalardan ne kadar bilgili bir kişi olduğunu anladığı İngiliz’e karşı hayranlık besliyordu. Bu hayranlığın sonunda kendisini telefonla aramaya bile başladı. Telefon görüşmeleri 2, 3 bazen 4 saat sürüyordu. İngiliz’in FBI ile bağlantılı olarak onu yakalamaya çalıştığını öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrayıp bağlarını koparttı.
1994′ün son aylarında Kevin Seattle kentindeydi (Microsoft’un da merkezinin bulunduğu Amerika’nın kuzeydoğusundaki bir kent) . Brian Merril adıyla bir hastanede bilgisayar teknisyeni olarak çalışıyordu. Şehrin telekom şirketinin iki dedektifi telefon korsanlığını araştırırken onu buldular. Tarama cihazı ile binasına kadar ulaşıp telefon konuşmasını dinlediler. Kevin karşısındakiyle bir bilgisayar sistemine nasıl girileceğinden konuşuyordu. Ama arama emri ancak birkaç ay sonra çıkarılabildi. Arama yapıldığında da Kevin’ı bulamadılar. Kevin yine kaçmayı başarmıştı. Kaçtığı yer Amerika’nın doğusundaki Raleigh kentiydi. Bu kentte son ve en uzun hapis cezasına çarptırılmasına neden olan işini yapacaktı: Japon kökenli bir Amerikalı olan Tsutomo Shimomura‘nın bilgisayarına girmek.
Tsutomu Shimomura dünyaca ünlü bir fizikçi olan Richard Feynman‘dan ders alan parlak bir astrofizikçi idi. Ama astrofizik onu kesmiyordu. 19 yaşında Los Alamos Ulusal Laboratuvarında işlemci mimarisi ve hesaplama yöntemleri üzerinde çalışmaya başladı. Daha sonra San Diego Süper Bilgisayar Merkezinde çalışmaya başladı. Kendini beğenmiş birisiydi. Karşısındaki kişi onun konularından anlamıyorsa Tsutomu için değersizdi. Bilgisayarları çok seviyor ve bilgisayar güvenliği alanıyla yakından ilgileniyordu. Bu özelliği yüzünden Hava Kuvvetlerine ve NSA‘e güvenlik konusunda danışmanlık yapıyordu. Bilgisayarına girildiğini farkettiğinde çok şaşırdı, çok bozuldu ve bunu kişisel bir tehdit olarak algılayıp bilgisayarına gireni takip etti. Yakalayana dek.
Tsutomu‘nun sistemine giren kişi iz bırakmamak için günlük dosyalarını (log files) silmişti. Ama Tsutomu çok önceden tedbirini almıştı: Günlük dosyalarının bir başka bilgisayara düzenli olarak gönderilmesini sağlamıştı. Bu dosyaları bir master öğrencisi düzenli olarak inceliyordu. Bu öğrenci normalde hep artması gereken günlük dosyalarının son kopyasının küçülmüş olduğunu gördüğünde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu farketti. Durumu Tsutomu‘ya haber verdiğinde Tsutomu kayak yapmaya gidiyordu. Tatilini iptal edip hemen San Diego‘ya döndü.
Tsutomu‘nun bilgisayarlarına saldıran kişi IP spoofing denilen bir tekniği kullanıyordu. Chicago‘daki Loyola Üniversitesinden girdiği sanılan birisi, bilgisayarının IP adresini Tsutomu‘nun ağındaki bir IP adresi olarak göstermişti. Saldırgan bu yolla Tsutomu‘nun birçok bilgisayarından düzinelerce dosyayı kopyalamıştı. Tsutomu bu tekniği duymuştu ama gerçekleştirilmesi çok zor olduğu için uygulandığını hiç görmemişti.
Tsutomu bilgisayar güvenliği konusunda çalışan kişilerin çoğu gibi Kevin Mitnick’i duymuştu. Kevin’ın arandığını da biliyordu. Saldırganın o olduğundan emin değildi ama araştırmaya hemen başladı. Önce saldırganın neleri çaldığını buldu: Hücresel telefon kodları, Tsutomu‘nun e-postalarını ve çeşitli güvenlik araçlarını içeren özel klasörü (home directory) birçok başka dosya. Tsutomu bilgisayarlarındaki güvenlik önlemlerini arttırıp tatiline döndü. Sonraki günlerde Tsutomu, Bruce Koball adında birisi tarafından arandı. Bruce San Francisco‘da yaşıyordu ve internet hesabına ayrılan disk alanının Tsutomu’nun dosyaları ile dolduğunu bildiriyordu. Bu alanda Tsutomu’nun yaklaşık 150 MB’lık dosyası bulunuyordu. Tsutomu San Francisco‘ya uçup İnternet Hizmet Sağlayıcısının merkezine karargah kurdu. Buradan kendi sistemlerine giren kişiyi izlemeye başladılar. Onun klavyede bastığı her tuşu takip edebiliyorlardı. Saldırganın o bölgedeki başka İnternet Hizmet Sağlayıcılarına (ISP) da girdiğini ve o sistemleri de parmağının ucunda oynattığını farkettiler. Karşılarındaki kişi sıradan birisi değildi. Saldırganın aslında yine o yöredeki başka bir ISP‘den girdiğini farkedince karargahlarını oraya taşıdılar. Orada saldırganın ISP‘nin 26000 müşterisine ait kredi kartı bilgilerini elde etmiş olduğunu gördüler (bu kredi kartı bilgilerinin kullanılıp kullanılmadığı hiç anlaşılamadı). Saldırgan ondan fazla kişinin e-postalarını izliyordu. Bu e-postalar içinde “itni” ifadesini arıyordu. Tsutomu’nun kuşkusu kalmamıştı: Aradıkları kişi Kevin Mitnick’ti.
Bu sırada saldırganın aramayı Raleigh‘den (ABD’nin öbür tarafı) başlattığı saptandı. Aramalar bir hücresel telefon ve modemle yapılıyordu. Tsutomu tası tarağı toplayıp Raleigh‘e uçtu. Orada telekom şirketi Sprint‘in bir teknisyeni ile birlikte bir arabaya atlayıp telefon görüşmelerini taramaya başladılar. Otuz dakika içinde Kevin’ın yeri saptandı. FBI‘a haber verildi. Kevin’ın kanıtları yok etmemesi için hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Sabahın ikisinde ajanlar kapıyı çaldılar. Kevin’ın ilk sorduğu şey arama belgesiydi. Ajanlar arama belgesini gösterdiklerinde adresin yanlış yazılmış olduğu anlaşıldı. Ama bu Kevin’ın içeri giren ajanlar tarafından tutuklanmasına engel olamadı. Beş yıl hapishanede kaldı. 21 Ocak 2000’de serbest bırakıldı fakat gözetim altında kaldı. Telefon kullanamıyor (annesini araması dışında). Bilgisayara el süremiyordu. ABD dışına çıkması yasaktı. Geçimini konferanslara katılarak sağlıyordu. 21 Ocak 2003 yılında üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldı.Şu an kurucusu olduğu Mitnick Security Consulting ,LLC ‘de çalışıyor.
1995 Yılında Yakalndığında…
2000 yılında hapisten çıktığında…
Kevin ‘ in yakalanmasında rol oynayan Tsutomu…
O bir tarih yazdı, o tüm dünyaya adını duyurdu, bilgisayar deyince ilk akla gelen isimlerden oldu, herkesin imkansız dediğini başardı, arkasında tüm dünyada örnek alınacak olan bir dünya yarattı, adına sayısız web sayfası hazırlandı, bir sürü efsane üretildi, o kimseyi aldırmadı, o sadece içinden gelen sese kulak verdi, sadece ulaşmak istediği şeye ulaştı ve istediği yerde bıraktı. O Efsana Hacker, O bir Kevin Mitnick… İşte Kevin ‘in detaylı bir hayat biyografisi, bir haftalık çeviri ve derlemeler sonucu hazırladım. Uzun bir yazı oldu fakat zevkle okumanız için kullandığım kelimelere akıcılık özelliğini katmaya çalıştım. İşte size Meşhur “Kevin Mitnick”…
6 Ağustos 1964 yılında dünyaya geldi. Oteritelerce gelmiş geçmiş bilinen en büyük hacker kabul ediliyor. 1995 yılında hapse giren Kevin, 2000 yılında koşullu olarak serbest bırakıldı. İstenen koşul ise bilgisayara ve telefona dokunmamasıydı. Bunun sebebi ise kendisine ceza veren hakim ve savcıya bu cihazlarla zarar vermesi. Bu cihazlarla yaptığı bazı olaylara örnek verecek olursak; bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini bir hakimin telefonuna yönlendirmesi, başka birisinin telefonunu ise aylarca arızalı göstermesi, başka birinin ise telefonuna binlerce dolarlık fatura gelmesine neden olmuştur.
Ailesi hakkında biraz bilgi verecek olursak anne ve babası Kevin 3 yaşındayken ayrılmışlar, Amcası madde bağımlısı, üvey kardeşi aşırı dozda eroin kullanmaktan ölmüş. Annesi lokantalarda çalışıyor ve sık sık arkadaş değiştiriyordu. Bu nedenle gerçek babası ile arası pek yoktu. Sık sık evlerini değişik yerlere taşıyan Kevin arkadaşlarıyla sürekli telefonda görüşme imkanı buluyordu. Bu nedenle telefon sistemlerine yakın bir ilgi duymaya başladı.
Kevin 1978 yılında bir yandan amatör radyo programcılığıyla bir yandan da telefon sistemleriyle uğraşmaya başladı. Sosyal ilişkilerde çok kötüydü, tartıştığı kişilere karşı kolayca kin besliyor ve onlara teknolojik sistemlerden yararlanarak zarar vermeye çalışıyordu. Mesela en basitinden kişinin telefon hattını kesiyordu.
Kevin aynı yıl ABD ‘de kız arkadaş edinmek için çalışan bir telefon işletmesinin sahibi olan Roscoe ile tanıştı. Roscoe ‘e dikkatinizi çekerim, 1995 yılında yakalandığında ilk aradığı kişi Roscoe olmuştur. Roscoe teknolojinin kendisine sağladığı faydaları seviyordu. İşlettiği telefon servisçiliği sayesinde tanışıp birlikte olduğu kız sayısı zamanla sayılamayacak düzeye gelecektir. Bu nedenle daha sonraları “Ev bilgisayarı kullanarak kadınları baştan çıkartma klavuzu” adlı kitabı yazacaktır. Roscoe ‘nin kız arkadaşı Susan da gündüzleri telefon operatörlüğü yapıyor, geceleri ise fahişelik yapıyordu. Susan da zamanla telefon sistemlerini öğrenri ve daha sonraları bilgisayar sistemlerine yönelerek sistemlere girmeye başlamıştır. Bu üçlü gruba Steven diye birisi daha katıldı. Steven ‘in de bilgisi daha çok telefon sistemleri üzerineydi. Bir süre sonra gerçek bir grup olmayı başaran bu dörtlünün içinde en teknik bilgili Kevin, grubu yöneten kişi ise Roscoe ‘dir.
Grup telefon sistemleri yönünden, telefon firmalarında çalışanlardan daha iyi biliyordu. Saldırıları genellikle sosyal mühendislik yoluyla gerçekleşiyordu. Telefon sistemlerine girmek istedikleri kurumdan bir kaç kişiyi arayarak onlarla üstleri gibi konuşup bilgi almaya çalışırlardı. Öyle ki Roscoe gizlice kuruma gidip ordaki çalışanlar hakkında yakın bilgiler toplar ve bunları bir deftere not olarak yazardı.
Bu saldırıları para için yapmıyorlardı. Mesela bir seferinde bilinmeyen numaralar servisini kendilerine yönlendirerek arayanlara; “beyaz mısın, zenci misin? telefon defterlerimiz ayrı ayrı da” diyerek dalga geçiyorlardı. Zamanla bilgisayar sistemlerine merak sarmaya başladılar. Susan Askeri bilgisayar sistemlerine girer, Roscoe ise üniversitelerin sistemlerine girerdi.
Kevin ‘in fotoğrafik zekası çok yüksekti. Uzun bir kağıtta yazılı olan şifreleri saatler sonra yine hatırlardı. Bilgisayar sistemlerine girmeye başladıktan sonra Kevin ve Roscoe sürekli birlikte çalışmaya başladı. Dışarda kalan Susan ‘a başkasıyla nişanlanarak bir darbe daha atan Roscoe ‘ye Susan intikam alma yemini etti. Bu yeminini gerçekleştirmek için 1980 aralık ayında US leasing adında bir şirketi arayarak Digital Equipments şirketinin elemanı olarak tanıttı. Us Leasing firmasina, sisteminizdeki bir hatayı düzeltmem için kullanıcı adı, parola ve bir telefon numarası verin diye mesaj attı. Hiç bir şeyden şüphelenmeyen firma gerekli tüm bilgileri verdi. Ertesi gün firmaya gelenler şaşkınlık içindeydiler. Çünkü bütün gece firmada bulunan tüm yazıcılar durmadan çalışmış ve boş beyaz kağıtlara; “Sistem kırıcısı geri döndü. Sistem A ve B sistemi üzerindeki verileri silmeye az kaldı. Sistemi geri yüklerken eğleneceğine eminim. Roscoe, Mitnick, Roscoe, Mitnick” yazılmıştı.
Bir diğer önemli olay 1981 yılında gerçekleşmişti. Kevin ve Roscoe ABD ‘nin en büyük telekom şirketlerinden biri olan Pasific Bell şirketinin Los Angeles ‘taki COSMOS merkezine girmeye karar verdiler. COSMOS ‘u merak edenlere söyleyeyim, COSMOS telefon firmaları tarafından her türlü iş için kullanılan veritabanının adıdır. Bu sisteme girmek için yaklaşık 15 tane farklı komutun bilinmesi gerekiyordu. Kevin ve Roscoe
bu komutları öğrenmek için Merkezin çöp kutularını karıştırdılar. Çünkü bu çöp kutularında personellerin yazışmaları ve merkez içinde bilgi alışverişinin yapıldığı kağıtlar olacaktır. Bazı parolalar ve bilgilere ulaştılar. Ancak bu sisteme girmek için daha da çok bilgiye ihtiyaçları olacaktı ve onlar da zaten daha ileri gittiler
İlk önce sisteme girip kısıtlı alanda personel listesine kendi adlarını eklediler. Daha sonra şirket çalışanı gibi içeri girdiler. Bir yöneticinin odasına girip COSMOS ile ile ilgili bir klavuz alıp çıktılar. Ama işler umdukları gibi gitmedi. Çünkü ertesi gün klavuzunu çaldıkları yönetici klavuzun olmadığını anladı, personel listesinde yabancı olan iki kişiyi (Kevin ve Roscoe) tespit edip, işin daha kötüsü Susan ‘nın şikayetçi oldukları polislere şikayet ettiler.
Polis Kevin ‘in evine gidip baskın yaptı ama Kevin evde yoktu. Aradıkları klavuzu orada bulamadılar ama bilgisayar ve telefon sistemlerine giriş ile ilgili bir çok malzemeye ulaştılar. Kevin o sırada sinegoga gitmişti. Polisi karşısında gören Kevin korku ve endişeyle kaçmaya çalışmış ve bir iki sokaklık araba takibi sonucu yakalandığında korkudan ağlımıştı.
Daha sonra hem hırsızlık hemde bilgisayar sistemine girmek suçundan hakim karşısına çıkan Kevin suçlarını itiraf etti. Bunu yaparak hem Roscoe ‘ye ihanet etti, hem de bu şekilde islah evine gitmekten kurtulmaya çalıştı.Umduğu gibi oldu ve 90 günlük denetim cezası aldı, üstüne arkadaşlarıyla görüşmesi yasaklandı.
Bu arada Susan boş durmuyor kendisini geliştiriyordu. Öyle bir gelişme gösterdi ki senatörlere ve askeriyeye brifing veriyordu.
Aynı zamanda Kevin de boş durmuyor kaldığı yerden devam ediyordu sistemlere girmeye. Sık sık telekom ve üniversitelerin kullandığı sistemlere giriyorlardı. Dikkat çekicek şekilde Güney California University ‘in sistemlerine giriyorlardı. Arkadaşı Lenny ile birlikte suç üstü yakalandı ama bu sefer öyle kolay kurtulamadı. 6 ay islah evinde kaldı. İçerideyken polisler için bilgisayar güvenliği hakkında video hazırladı. 1983 sonbaharında serbest bırakıldı.
Kevin daha sonra bir aile dostunun işyerinde çalışmaya başladı. İşyerinde günün her saati bilgisayar başında oturarak birşeylerle uğraşıyordu. İşyeri sahibinin dikkatini çekmişti ve bu dikkat kendisine çok pahalıya mal olacaktı. Çünkü durumdan şüphelenen ve kaygılanan patron Kevin ‘in belalısı olan polise gidip derdini anlattı. Zaten bahane arayan polis Kevin hakkında arama ve tutuklama kararı çıkarttırdı ama Kevin hapse girmeyi kabul etmeyip çareyi kaçmakta buldu.
1985 yılında hakkındaki tutuklama kararları zaman aşamasına uğradı. Kevin yeniden sahneye çıktı. Arkadaşı Lenny ile tekrar birlikte çalışmaya başladı. Lenny, Kevin ‘ e çalıştığı yerdeki bilgisayarları kullanıma açarak yardım ediyordu. Kevin bu zaman zarfında ABD nin CIA ve FBI den daha büyük ve gizli olan NSA (National Security Agency) haber alma teşkilatının bilgisayarlarına girmeye başladı. Yaklaşık 6 ay süre zarfında Los Angales civarında nerdeyse tüm mini bilgisayarlara girecek şifre topladılar. Lenny ise NSA nın baskılarıyla işten kovuldu. Kevin aynı yıl (1985) bir bilgisayar kursuna katıldı ve başarılı bir kurs geçiriyordu.
Kevin ‘in daha önce ikili ilişkilerde iyi bir uyum sağlayamadığını söylemiştik. Bu nedenle 1987 yılında evleneceğini söylediğinde herkes çok şaşırmıştı. Kız ile okulda tanışmıştı Kevin, kız bir telefon şirketinde yönetici olarak çalışıyordu. (gerçi Kevin bunu öğrendiğinde gülmekten yerlere yatacaktı) Kız ile Kevin birlikte aynı evde yaşamaya başladılar.
Bu sıralar Kevin UNIX programının bir benzerini yapıp satan Santa Cruz Operation (SCO) şirketinin bilgisayarına girmeye çalıştı. Bir sekreterin hesabını kullanarak giriyordu. Fakat anında yetkililer tarafından farkedilmiş ve bağlantı adresinden yerini tespit etmeye çalışmışlar ama şaşırtıcı bir olayla karşılaşmışlardı. Bir türlü bağlantı noktasının yerini bulamıyorlar. Günler sonra Kevin daha da ileri giderek XENIX’i kopyalamaya çalıştı bu duruma sinirlenen yetkililer Kevin ‘in dalgınlığından yararlanarak ve güvenliği sağlayamayan Kevin ‘in evini buldular. Evde kimse yoktu, bilgisayar, modem, disket ve de bir adet tabanca bulundu. Haklarında hemen bir tutuklama kararı çıkarıldı. Kız arkadaşının bir suçu olmadığı anlaşıldı ve o serbest bırakıldı. Dava sürerken evlendiler. En sonunda Kevin suçunu itiraf edip şirketle anlaştı.
1988 yılında Kevin ve Lenny tekrar bir araya gelerek başka bir okulun bilgisayarına girmeye başladılar. Okulun bilgisayarındaki tüm bilgileri kartuşa yazmaya çalıştılar. Bu sırada okul yöneticisi hemen polise haber verdi. Polis elinde bir çok kanıt olduğunu düşünüyor ve Kevin ‘i içeri atıp uzun süre kalmasını sağlayacağını düşünüyordu. Ama polis üniversite, Telekom şirketi ve Digital Equipments arasında bağlantı uyumsuzluğundan dolayı birşey yapamıyordu.
Kevin ve Lenny’nin şimdiki amaçları Digital Equipments firmasının en değerli yazılımı olan VMS işletim sistemini elde etmekti. Bunun için Arpanet içinde gezinmeye başladılar. Arpanet içindeki bir askeri bilgisayara girmeyi başardılar ve onu çaldıkları yazılımları saklamak için kullanmaya başladılar. Bu bilgisayara girdikleri anlaşılınca başka bilgisayarlara geçtiler: Güney Kaliforniya Üniversitesinin bilgisayarlarına. Bilgisayarlara giriyorlar, onların üzerinden Arpanet‘e çıkıyorlar ve bir yerlerden aldıkları VMS‘in kaynak kodunu bu bilgisayarlara kopyalamaya çalışıyorlardı. Kopyaladıkları kod VMS‘in alelade bir sürümü de değil 5.0 sürümüydü. Bu sürüm henüz müşterilere dağıtılmaya başlanmamıştı ve bulunabileceği tek yer Digital Equipments‘ın iç ağı olan Easynet idi. Kevin ve Lenny gerçekten de bir zamandır Easynet‘e giriyorlardı. Girmekle kalmayıp Easynet içinde çalışanların birbirleriyle yazışmalarını da izleyebiliyorlardı. Bu yazışmalar arasında iki kişi dikkatlerini çekti. Birincisi bir VMS güvenlik uzmanıydı. İkincisi ise sürekli olarak bu uzmanla yazışan ve İngiltere’deki bir üniversitede çalışan bir başka uzmandı. İkinci uzman sürekli olarak bulduğu güvenlik açıklarını ilkine gönderiyordu. Tabii, bunlar Kevin ile Lenny’nin eline de geçiyordu.
VMS’in kaynak kodunun üniversitenin bir bilgisayarına aktarılması bittiğinde sıra dosyaları bir manyetik bant kartuşuna kopyalamaya gelmişti. Ellerindeki araçlarla bunu uzaktan yapmaları mümkün değildi. Bunu üniversitenin bilgisayarının başında yapmaları gerekiyordu. Bu iş için yanlarına eski arkadaşları Roscoe’yu aldılar. Kevin tanındığı için üniversiteye girmeyecek, işi Lenny ile Roscoe bitirecekti. Roscoe kendisini bir öğrenci olarak tanıtıp kopyalaması gereken dosyalar olduğunu söyledi ve kartuşun bilgisayara takılmasını sağladı. Sonra Lenny ile buluşup telefonla Kevin’a haber verdiler. Kevin bilgisayara uzaktan bağlanarak dosyaların kopyalanması için gereken komutları verdi. İşlem bitince Roscoe kartuşu aldı. Dosyalar çok büyük olduğu için bu işlemleri birkaç kez yapmaları gerekti ama sonunda VMS’in kaynak kodlarına sahip oldular. Artık bu kodu inceleyip işletim sisteminin açıklarını bulabilirlerdi.
Bu sırada hem üniversitede hem de Digital Equipments’da sisteme birilerinin girdiği anlaşılmıştı. Kevin ve Lenny’nin de okudukları e-postalar ile yakından bildikleri gibi Digital Equipments içinde üç kişi hemen hemen tüm zamanlarını bu işi çözmeye adamışlardı. Ama Kevin ve Lenny yine bu e-postalardan Digital Equipments’ın onları bulsa bile kolay kolay suçlayamayacağını öğrenmişlerdi. Firmalar kendi sistemlerine birilerinin girdiğinin öğrenilmesinden hiç de memnun kalmıyorlardı. Yine de her iki kurum da onları saptamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kendilerine gelen telefon bağlantılarını izlemek için Telekom şirketleriyle birlikte çalışıyorlardı. Kevin telefon sistemini iyi tanıması nedeniyle aramalarını hep çağrı yönlendirme yöntemiyle yapıyor ve izleme sonunda rasgele numaralara erişmelerini sağlıyordu. Bir keresinde rastgele numara orta doğudan göçen bir adamın numarası çıktı. Adamın evi FBI tarafından basıldı ama ajanlar televizyon seyreden bir adamdan başka bir şey bulamadılar.
Bu arada Lenny ile Kevin arasında sorunlar baş göstermeye başladı. Lenny daha normal bir hayat sürmek istiyordu: Hacker’lık dışında faaliyetlerle ilgilenmek, kız arkadaşına daha fazla zaman ayırmak istiyordu. Kevin ise tek bir şeye saplanmıştı: Daha çok, daha çok bilgisayar sistemine girmek. Lenny’i de kendisiyle çalışmaya zorluyordu. Lenny, Kevin’ın ilerde kendi aleyhinde kullanabileceği bilgileri topladığını düşünüyordu. Sık sık tartışıyorlardı. Kevin her işlerinde “bu sonuncu olacak başka bir hacking yapmayacağız” diyordu ama birisi bitince bir başka işi başlatan da yine hep o oluyordu. Kevin çalışmaları ile ilgili olarak da karısına sürekli yalanlar söylüyordu. Lenny’nin arkadaşları Roscoe’yu arayıp durumdan yakındı. Roscoe da Kevin’ın halinden memnun değildi ve ona şimdiden iyi bir avukat bulmasını önerdi. Kevin çığırından çıkmıştı: VMS işletim sisteminin kaynak kodunu kopyaladıktan sonra şimdi de yine Digital Equipments’dan Doom adında bir oyunu kopyalamak istiyordu. Lenny için bu kadarı fazlaydı. İşindeki amirleriyle konuşup durumunu anlattı. Birlikte hem Digital Equipments’ı hem de FBI’ı aradılar ve durumu anlattılar. Lenny o ana kadar elde ettikleri 36 adet kartuşu FBI’a teslim etti. Birlikte Kevin’a bir tuzak hazırladılar. Lenny’nin üstüne mikrofon ve teyp yerleştirdiler. Lenny her akşam olduğu gibi işyerinde Kevin ile buluştu. Bu sırada FBI ve Digital Equipments güvenlik elemanları da aynı binada onları izliyordu. Kevin sabah saat 3’e kadar çalışmayı sürdürdü. Ertesi sabah FBI ajanları ve Digital Equipments yetkilileri bir toplantı yaptılar. Her zamankinin aksine bu sefer Digital Equipments da geri çekilmemeye karar vermişti. O gün akşam Kevin tutuklandı. Yıl 1988 idi.
Kevin’ın tutuklanışı gazetelere manşet oldu. Haberlerde onun basit bir telefonla nükleer savaşa yol açabileceği, toplum için bir tehdit oluşturduğu işleniyordu. Kevin maksimum güvenliğin sağlandığı bir hapishaneye kondu. Digital Equipments firması Mitnick’in kendilerine verdiği zararın 160 bin dolara mal olduğunu iddia etti. Kevin mahkemede bazı suçlamaları kabul etti, yaptıklarından dolayı özür diledi ve bu tür şeyleri bir daha tekrarlamayacağına söz verdi. Mahkeme onu bir yıl hapis ve altı aylık bir tedavi ile cezalandırdı. İyi hali görüldüğünden, 1990 yılının baharında, cezasının tümünü tamamlamadan hapishaneden şartlı olarak çıktı. Hapishaneden çıktığında karısı boşanmak istedi: Bütün olan bitenden bıkmıştı.
Kevin hapisten çıktığı zaman eski arkadaşı Susan ile görüşmeye başladı. Kevin kilo vermişti ve düzenli bir işte çalışıyordu. Susan, sonradan bu döneminde Kevin’ı baştan çıkarmaya çalıştığını söyleyecekti. Onun yatakta nasıl olduğunu merak ediyordu. Ama Kevin’ın bu taraklarda bezi yoktu. Susan vazgeçti. Daha sonra “isteseydim onunla yatardım” diyecekti çevresindeki herkesin buna inanmasını bekleyecekti.
FBI, hapisten çıkan Kevin’ın ıslah olduğuna inanmıyordu. Justin Petersen adında eski bir hacker’ı Kevin’ın peşine taktı. Justin, hem Kevin, hem de Roscoe ile ilişkiye geçip onları bilgisayarlara girme konusunda cesaretlendirdi.Üçü birlikte bir çok bilgisayara girdiler. Kevin, Justin’in ajan olduğunu farkedince bir avukata danışıp onunla yaptıkları görüşmeleri teybe kaydettiler. Ama çok geçti. Şartlı salıverme kurallarını ihlal ettiği için Kevin hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Kevin yakalanmamak için kaçmaya başladı. Sürekli şehir değiştiriyor, alışverişini hep nakit paralarla yapıyordu. Bilgisayarlara girme huyundan vazgeçememişti. Gelişen teknoloji ile birlikte bir dizüstü bilgisayar, bir hücresel telefon ve modemle çalışmak yeterli hale gelmişti. İnternet’in yaygınlaşması da ona hizmet ediyordu. Bir yerel İnternet hizmet sağlayıcısına bağlanıyor oradan da İnternet’te yaygın olarak kullanılan Telnet programı ile istediği sisteme bağlanabiliyordu.
Bu sırada Digital Equipments firmasına VAX sistemlerinin hatalarını rapor eden İngiliz’le arasında garip bir bağ oluştu. Kevin, İngiliz’in firmaya gönderdiği e-postaların hepsini okuyabiliyordu. Bu e-postalardan ne kadar bilgili bir kişi olduğunu anladığı İngiliz’e karşı hayranlık besliyordu. Bu hayranlığın sonunda kendisini telefonla aramaya bile başladı. Telefon görüşmeleri 2, 3 bazen 4 saat sürüyordu. İngiliz’in FBI ile bağlantılı olarak onu yakalamaya çalıştığını öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrayıp bağlarını koparttı.
1994′ün son aylarında Kevin Seattle kentindeydi (Microsoft’un da merkezinin bulunduğu Amerika’nın kuzeydoğusundaki bir kent) . Brian Merril adıyla bir hastanede bilgisayar teknisyeni olarak çalışıyordu. Şehrin telekom şirketinin iki dedektifi telefon korsanlığını araştırırken onu buldular. Tarama cihazı ile binasına kadar ulaşıp telefon konuşmasını dinlediler. Kevin karşısındakiyle bir bilgisayar sistemine nasıl girileceğinden konuşuyordu. Ama arama emri ancak birkaç ay sonra çıkarılabildi. Arama yapıldığında da Kevin’ı bulamadılar. Kevin yine kaçmayı başarmıştı. Kaçtığı yer Amerika’nın doğusundaki Raleigh kentiydi. Bu kentte son ve en uzun hapis cezasına çarptırılmasına neden olan işini yapacaktı: Japon kökenli bir Amerikalı olan Tsutomo Shimomura‘nın bilgisayarına girmek.
Tsutomu Shimomura dünyaca ünlü bir fizikçi olan Richard Feynman‘dan ders alan parlak bir astrofizikçi idi. Ama astrofizik onu kesmiyordu. 19 yaşında Los Alamos Ulusal Laboratuvarında işlemci mimarisi ve hesaplama yöntemleri üzerinde çalışmaya başladı. Daha sonra San Diego Süper Bilgisayar Merkezinde çalışmaya başladı. Kendini beğenmiş birisiydi. Karşısındaki kişi onun konularından anlamıyorsa Tsutomu için değersizdi. Bilgisayarları çok seviyor ve bilgisayar güvenliği alanıyla yakından ilgileniyordu. Bu özelliği yüzünden Hava Kuvvetlerine ve NSA‘e güvenlik konusunda danışmanlık yapıyordu. Bilgisayarına girildiğini farkettiğinde çok şaşırdı, çok bozuldu ve bunu kişisel bir tehdit olarak algılayıp bilgisayarına gireni takip etti. Yakalayana dek.
Tsutomu‘nun sistemine giren kişi iz bırakmamak için günlük dosyalarını (log files) silmişti. Ama Tsutomu çok önceden tedbirini almıştı: Günlük dosyalarının bir başka bilgisayara düzenli olarak gönderilmesini sağlamıştı. Bu dosyaları bir master öğrencisi düzenli olarak inceliyordu. Bu öğrenci normalde hep artması gereken günlük dosyalarının son kopyasının küçülmüş olduğunu gördüğünde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu farketti. Durumu Tsutomu‘ya haber verdiğinde Tsutomu kayak yapmaya gidiyordu. Tatilini iptal edip hemen San Diego‘ya döndü.
Tsutomu‘nun bilgisayarlarına saldıran kişi IP spoofing denilen bir tekniği kullanıyordu. Chicago‘daki Loyola Üniversitesinden girdiği sanılan birisi, bilgisayarının IP adresini Tsutomu‘nun ağındaki bir IP adresi olarak göstermişti. Saldırgan bu yolla Tsutomu‘nun birçok bilgisayarından düzinelerce dosyayı kopyalamıştı. Tsutomu bu tekniği duymuştu ama gerçekleştirilmesi çok zor olduğu için uygulandığını hiç görmemişti.
Tsutomu bilgisayar güvenliği konusunda çalışan kişilerin çoğu gibi Kevin Mitnick’i duymuştu. Kevin’ın arandığını da biliyordu. Saldırganın o olduğundan emin değildi ama araştırmaya hemen başladı. Önce saldırganın neleri çaldığını buldu: Hücresel telefon kodları, Tsutomu‘nun e-postalarını ve çeşitli güvenlik araçlarını içeren özel klasörü (home directory) birçok başka dosya. Tsutomu bilgisayarlarındaki güvenlik önlemlerini arttırıp tatiline döndü. Sonraki günlerde Tsutomu, Bruce Koball adında birisi tarafından arandı. Bruce San Francisco‘da yaşıyordu ve internet hesabına ayrılan disk alanının Tsutomu’nun dosyaları ile dolduğunu bildiriyordu. Bu alanda Tsutomu’nun yaklaşık 150 MB’lık dosyası bulunuyordu. Tsutomu San Francisco‘ya uçup İnternet Hizmet Sağlayıcısının merkezine karargah kurdu. Buradan kendi sistemlerine giren kişiyi izlemeye başladılar. Onun klavyede bastığı her tuşu takip edebiliyorlardı. Saldırganın o bölgedeki başka İnternet Hizmet Sağlayıcılarına (ISP) da girdiğini ve o sistemleri de parmağının ucunda oynattığını farkettiler. Karşılarındaki kişi sıradan birisi değildi. Saldırganın aslında yine o yöredeki başka bir ISP‘den girdiğini farkedince karargahlarını oraya taşıdılar. Orada saldırganın ISP‘nin 26000 müşterisine ait kredi kartı bilgilerini elde etmiş olduğunu gördüler (bu kredi kartı bilgilerinin kullanılıp kullanılmadığı hiç anlaşılamadı). Saldırgan ondan fazla kişinin e-postalarını izliyordu. Bu e-postalar içinde “itni” ifadesini arıyordu. Tsutomu’nun kuşkusu kalmamıştı: Aradıkları kişi Kevin Mitnick’ti.
Bu sırada saldırganın aramayı Raleigh‘den (ABD’nin öbür tarafı) başlattığı saptandı. Aramalar bir hücresel telefon ve modemle yapılıyordu. Tsutomu tası tarağı toplayıp Raleigh‘e uçtu. Orada telekom şirketi Sprint‘in bir teknisyeni ile birlikte bir arabaya atlayıp telefon görüşmelerini taramaya başladılar. Otuz dakika içinde Kevin’ın yeri saptandı. FBI‘a haber verildi. Kevin’ın kanıtları yok etmemesi için hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Sabahın ikisinde ajanlar kapıyı çaldılar. Kevin’ın ilk sorduğu şey arama belgesiydi. Ajanlar arama belgesini gösterdiklerinde adresin yanlış yazılmış olduğu anlaşıldı. Ama bu Kevin’ın içeri giren ajanlar tarafından tutuklanmasına engel olamadı. Beş yıl hapishanede kaldı. 21 Ocak 2000’de serbest bırakıldı fakat gözetim altında kaldı. Telefon kullanamıyor (annesini araması dışında). Bilgisayara el süremiyordu. ABD dışına çıkması yasaktı. Geçimini konferanslara katılarak sağlıyordu. 21 Ocak 2003 yılında üzerindeki kısıtlamalar kaldırıldı.Şu an kurucusu olduğu Mitnick Security Consulting ,LLC ‘de çalışıyor.
1995 Yılında Yakalndığında…
2000 yılında hapisten çıktığında…
Kevin ‘ in yakalanmasında rol oynayan Tsutomu…