"İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar."

Bu konuyu okuyanlar

busekement

Asistan
Katılım
2 Şubat 2015
Mesajlar
160
Reaksiyon puanı
66
Puanları
28
'iyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar. biz de parlak fikirleri çalmaktan hiç utanmadık.'

yıl 1979.

yazının henüz başında bilmemiz gereken iki şey var; az sonra endüstri tarihinin en büyük hırsızlığının gerçekleşeceği ve bugünkü işletim sistemlerimizin icad olunacak oluşu.

connecticut'un merkezinden 5 bin kilomete uzaklıkta, bugün baskı makinalarıyla yakından tanıdığımız xerox, sessizce bilgisayar tarihinin buluşunu yapmak üzere. ve bu buluşuyla, bilgisayarlara borçlu olduğumuz dünyamızı da değiştirmenin eşiğinde.

o yıllarda bilgisayarların arayüzleri böyle göründüğünden, bilgisayar dünyasının yeni bir arayış içinde olduğunu da söyleyebiliriz aslında. ama ilk adımı xerox atıyor. tahmin ettiniz;masaüstü'nü icat ediyor.

düşünsenize, çirkin bir komut satırı yerine metafor bir masaüstü olacaktı ve burada dosyalar, klasörler, belgeler olacaktı.. sizse bunları bir fare yardımıyla kontrol edecektiniz! aman tanrım!

bu icadın gelecekteki yerini ilk görenlerden biri jef raskin'di. jef, steve'in deyimiyle tam bir 'adi bokkafalının teki'ydi. o yüzden araya birkaç arkadaş sokuldu ve jobs, xerox'un üstünde çalıştığı şeyi görmek için kolları sıvadı.

hırsızlık başlıyor.

xerox'la kağıt üstünde karlı bir anlaşma imzaladı steve. anlaşmaya göre xerox, apple'a 1 milyon dolarlık bir yatırım yapacaktı ve steve, xerox'un üzerinde çalıştığı, daha sonraları xerox parcolarak adlandırılacak çalışmanın tüm detaylarını görme hakkı kazanacaktı.

oysa xerox parc, xerox'un bilgisayar endüstrisini avcunu alma, geleceğin en değerli şirketlerinden biri olma biletiydi. şüphesiz bu bilet, 1 yıl sonra yatırdıkları 1 milyona karşın kazandıkları 17 milyon'dan kat be kat daha değerliydi. ama fark edemediler.

hırsız, sakin adımlarla xerox'un araştırma merkezine yaklaştı. etrafı kolaçan etti ve içeri sızdı. merkezin sahipleri hırsızın burada olmasından memnundular, çünkü hırsız onların eline ufak bir miktar para vermişti. ama oradaki görevlilerden goldberg; 'bu tam bir aptallıktı! zırdelilikti resmen! steve'in her şeyi görmemesi için elimden geleni yaptım' dedi.

steve, hiç şüphe yok ki fazlasıyla uyanık biriydi. goldberg'in niyetini anladı ve xerox'un merkezini aradı; 'burada bana hiçbir şeyi tam göstermiyorlar!' kısa süre sonra jobs'a birkaç uygulama ve bir kelime işlemci, yani bildiğimiz office word yazılımının dedesini gösterdiler.

kelime işlemci jobs'ı biraz etkilemiş gibi de olsa, yine bir telefon daha açtı. 'daha fazlasını istiyorum, hemen!!'

xerox, steve'in dediği her şeye evet diyordu. ama bu sırada fark etmedikleri bir nokta vardı, eğer bu bilgiler steve'in eline tam anlamıyla geçecek olursa, xerox'un tekrar fotokopicilik günlerine dönmesi gerekecekti. bu gerçeği fark ettiklerinde, ne yazık ki kendilerini bilgisayar endüstrisinin lideri olarak değil, baskı makinalarının arasında buldular.

kısa süre sonra bomba patladı. hırsıza aradığı şey, ev sahibi tarafından kendi elleriyle teslim edildi. ilk masaüstü steve'in tam karşısında duruyordu. oradaki görevli 'adamın nefesini hissedebiliyordum, ekrana yapışmıştı' diyor. ve 3 yıl sonra zaman, steve için ilk kez, bir daha durdu. 'gözümden bir perde kalkmıştı adeta! bilgisayarların geleceğini görebiliyordum' dedi steve.

gerekeni alan hırsız, artık evi terk ediyordu. arabasına bindi, yanındaki ekip arkadaşlarına şöyle dedi; 'bana böyle bir bilgisayar yapmanız ne kadar sürer?'

yıllar sonra bu olayı steve' sorduklarında; 'o fotokopiciler bir bilgisayarın neler yapabileceğinden habersizlerdi. bilgisayar endüstrisinin en büyük zaferini ellerine yüzlerine bulaştırdılar.'

gerçekten de öyleydi. 'bir fikri bulmak başka, uygulamaksa çok başkadır' sözünün gerçeğe döküldüğü anda, steve, xerox parc'ı kopyalama çalışmalarına başlamış ve günümüze kadar ulaşacak olan os x işletim sisteminin ilk kodları yazılmaya başlamıştı. ve bill gates'de os x'den çaldığına göre, windows'un da ilk kodları yazılmaya başlanmıştı.

ancak tüm bunların yanında, steve'in hakkını yemememiz gereken bir konu var. xerox parc güzel olabilirdi. ama yine de çirkin ve kullanışsızdı. mouse'ı 300 dolar ve 3 düğmeliydi. buna karşın steve, kısa bir süre içinde tek düğmeli, 15 dolarlık bir mouse yaptırmıştı.

apple ekibi, yeni geliştirdikleri arayüze çift tıklamayla dosya açma, renkli ikonlar, yukarıdan inen menüler, dosyaları sürükleme gibi bugün kullandığımız birçok özelliği ilk kez bir bilgisayarda kullandılar.

yıl 1981.

xerox, hayatının hatasını yaptığını çok kısa süre sonra fark etti. xerox star adıyla bu yeni sistemini piyasaya 16.595 dolar gibi uçuk bir fiyattan sürdü. aynı zamanda bir dosyanın açılması dakikalar sürüyordu, yavaş ve çirkindi. zaten 30 bin adet sattığında, nasıl çuvalladıklarını anladılar. ama daha ağırı, steve'in bunu çaldığını fark etmiş olmalarıydı. sessizce fotokopi makinalarının yanına geri döndüler.

steve ise yeni geliştirdiği arayüzü, 23 yaşında reddettiği, ki o zamanlar hala kabullenemediği kızının adını verdiği apple lisa adlı bilgisayara yüklemişti. ama lisa projesinden kovulması uzun sürmemişti. ve bu kovulma, apple'dan gidişin de habercisiydi.

üstelik bundan daha kötüsü, birkaç yıl sonra macintosh adını vereceği yeni projesine yazılımlar hazırlayan bill gates'in bu arayüzü çalıp sonraki 30 yıl içinde dünyanın en zengin insanı olacağı..

yine de her şey için, teşekkürler xerox.



öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
 
Üst