İnternette dürüstlük....

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan wbmstr
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

wbmstr

Asistan
Katılım
5 Eylül 2006
Mesajlar
435
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
İnternette Dürüstlük!!!

'Birbirimizi görmeden, tanımadan ve sadece 'hissederek' yürüttüğümüz dostluk
ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı geliyor.. Gerçek
yaşamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlarıyla, sonra da fikirleriyle ve
yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanırız insanları.
Oysa burada, sanal ortamda, önce fikirler ve görüşler ön plandadır.
Birbirimizi zihinlerimizle tanırız, severiz (ya da sevmeyiz) ve bazen de
tanımak isteriz, görüşür tanışırız... Değer verir, dost oluruz..
Yalnızca zaman öldürmek için aranılan dost nedir ki? ..
O, sizin ihtiyacınızı karşılamak içindir, yoksa anlamsız boşluğunuzu değil..
Ve dostluğunuzun uyumunda, bırakın kahkahalar yükselsin ve zevkler
paylaşılsın...'
Bazen bu büyü bozulmasın diye, dürüst olamadığımız için, bu tanışmayı
istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya bizim ki! .. Bir şekilde
kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız, güvenmek isteriz yazılana,
dostlarımıza... Gerçekten o kişi mi? .. Gerçekten böyle mi düşünür? .. O mu
gerçekten bizim etkilendiğimiz, sevgi duyduğumuz? .. Yoksa yalan mı bize
söyledikleri? .. Yoksa... Yoksa... Bize sevgiden bahseden, yüce duyguları
bayrak etmiş kişi, evinde eşini veya çocuklarını döven biri mi? .. En
azından, insanları, iddia ettiği kadar sevmiyor olabilir mi? ..
Zaman içinde tanıdıkça kuşkular başlayacaktır... Hiç kimse yalanı sürekli
sürdürecek kadar zeki değildir... Ve hiç kimse de bu yalanlara sonsuza kadar
inanacak kadar saf değil... Dürüstlük, özgürlük demektir ve özgürlük
kısıtlanmamalıdır asla...
'Özgürlüğünüz, kendisine vurulmuş olan zincirlerinden kurtulduğunda, daha
büyücek bir özgürlüğe zincir olur.'
Sürdürmeye çalışacağımız yalan, hatırlamak zorunda olduğumuz uydurma kişilik
en çok kendimizi rahatsız edecektir bir gün... İnsan karşısındakini bir süre
aldatabilir belki... Hatta uzun bir süre de bunu devam ettirebilir... Ama
kendini kandıramaz, bunu hep sürdüremez. Sürdürürse, kişilik sorunları
başlayacaktır, yarattığı kahramanı yaşatmaya çalışırken, kendisini
yaralamış, hatta öldürmüş olabilir...
Ne kaybederiz oysa, ne olur boyumuz kısa veya uzun ise, zayıf veya şişman
isek... Sağlığımız yerinde veya değil ise... Eksiklerimiz varsa... Paramız
olsa veya olmasa... Veya o filmi görmemişsek, o şiiri duymamışsak... Ya da o
ülkeye gitmemişsek... Sesimiz güzel değilse... O konuya yabancı isek...
Söylediğimiz yaşta değilsek... Manken-fotomodel bir kadın veya atletik
vücuda sahip bir erkek değilsek.. Ya da yaşamımızda olmadığını söylediğimiz
birileri varsa... Ne farkeder dostluk adına... Yalanların esiri olarak
yaşamak ve bir gün herşeyden kaçmaktansa, dürüst olmayı denesek dostlarımıza
ve kendimize... Yarattığımız dünyanın birgün başımıza çökmesindense... Daha
kötüsü, bir başkasının dünyasını yıkmaktansa...
' Tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir
vuruşta gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan kaleler yaptıkça
okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır, ve yaptığınız kaleleri yıktıkça
okyanus sizlere gülmektedir..'
Kendine mükemmel bir kişilik yaratmak çok kolay... Zor olan, olduğunu
dürüstçe olabilmek... En acı gerçeğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu
hatırla... Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli ve uzun
ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun... Unutma, uzun vadede dürüstlük her
zaman galip gelecektir... Kendini zor olsa da, acı olsa da, kabullen...
Çünkü sen biriciksin, çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri
yaratma...
' Acınız, idrakinizi kaplayan kabuğun kırılmasıdır. Nasıl ki, bir meyvanın
yüreğinin güneşi görebilmesi için kabuğunun çatlaması gerekir, acı da sizin
için öyledir. Kalbinizi güncel yaşantınızın mucizelerine hayran
tutabilseydiniz, acınız mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdı. Tıpkı;
tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi, yüreğinizin mevsimlerini de
kabul edebilseydiniz, pişmanlık ve üzüntülerinizin Kış ' ında çevrenize
huzur içinde bakabilirdiniz... Acılarınızın çoğu kendinizce seçilmiştir.
İçinizdeki hekimin hastalıklı benliğinizi tedavi amacıyla verdiği tatsız
ilaçtır. Bu nedenle, içinizdeki hekime güvenin ve uzattığı devayı sükû netle
ve yatışarak için..'
Karşındakine güvenmek istiyorsan, dürüstlük arıyorsan, önce kendini
güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu; acı da olsa, zor da gelse kendinle
tanış ve bize seni sun..

Çünkü biz seni seviyoruz, klavyenin tuşlarındakini, sahte dostu değil,
sadece ve tam da şu halinle seni...'*
 
Üst