İnsanlık Tanrı Kavramına Neden İhtiyaç Duydu...

Bu konuyu okuyanlar

gollum

Öğrenci
Katılım
8 Mayıs 2008
Mesajlar
79
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bir çok düsünür, insan evreni açiklarken biryaratici olmasi gerektigi sonucuna vardi diyor. Ancak bu bana saçma geliyor. Çünkü durup dururken pratik, uygulanabilir, görülebilir bir sebeb yokken insan, tanri kavramini neden uydursun... Mutlaka önemli, uygulanir, yasanilmis bir sebeb olmali. Hem de bu sebeb evrensel bir kökenden kaynaklanmali. Yani dünyanin her yerinde uygulanan, yasanan, bilinen bir sebeb. Tanri, allah kavramlari, evrensel bir yaraticiyi kastediyor. Yani tanri kavraminin içinde "yaratici" sözlügü gizli. Bu günün türkçesinde tanri, allah kavramlarinin en dogru karsiligi "yaratici" kelimesidir. Peki ama insanlar bu kavrama nasil ulastilar. Bunun cevabi "anaerkil toplumda" gizli. Gizli diyorum çünkü anaerkil topluma ait bilgilerin çogu tarih içinde erimis, unutulmus, kimi zamanda dikkatlerden kaçmis.

Insanligin ana erkil topluma girisi dogal sebeblerle olmus. Çünkü insanlar annelerinin dogal koruyuculugu altinda yetismisler. Önce basit aile topluluklari, sonralari büyük klanlar haline gelmisler. Ancak "ana" yani kadin, bu toplumda üstün, saygi gören, ve insanlari "doguran", yani dogal olarak "yaratan" varligi ile ile hakim durumda olmus. Insanlar kendi dogal yaraticilari olan analari dolayisiyla, "yaratilmak" kavramini ögrenmisler. Tabiiki kendilerini dünyaya getiren maddi ana'lari onlar için önceleri bu günkü anlamda tanri falan degilmis. Zamanla "ilk ana" kavramina ulasmislar. Yani kendilerini doguran annelerini de dünyaya getirmis olan, en eski "büyük ana". Iste büyük ana sözü tanri kavraminin da kökenini olusturmus. Çok eski tarihlerin tanri anlayislarini incelediginizde orda "kara ana" diye bir kavram görülür. Insanlarin korktugu, kötülük tanrisi olarak kabul edilen bir anlayisi temsil eder. O da daha çok anaerkil toplumun sonlarina tekabül eder. Artik anaerkil toplum istenilmiyordur. Çünkü tarihin bir asamasinda anaerkil toplum istenilmeyen bir toplum haline gelmistir... O toplumun tekelci, erkekleri kölelestiren uygulamalari yikilmasina yol açti...

Bir çoklarinin zannettigi gibi, ana erkil toplum sonuna kadar iyi bir toplum olarak kalmadi. Ilk bilimsel arastirmalar, takvimler, ilk toplumsal örgütlenmeler hep anaerkil toplumun ürünleridir. Ilk mülkiyet haklari ve mirasin anadan kiza geçmesi kurumlari hep anaerkil topluma aittir. Takvim, mevsimler, ilaçlar ilk olarak büyücülük adi altinda anaerkil toplumda kullanildi. Sonradan ataerkil toplumda bunlarin erkeklere ait özellikler oldugu, onlarin bulusu oldugu vs. Gibi bilgilerin propagandasi ile unutturuldular. Tanri ve allah kavramlarinda, islamiyette bile bu "dogum" olayi çok önemlidir. Bimillahirrahmanirrahim sözünde rahman ve rahim sözleri vardir ki bu sözleri dogumu, dogurani anlatir. Ve hala günlük hayatimizda da "rahim" sözüyle kadin cinsel organinin kastedildigini herkes bilir. Rahman ve rahim islamiyetten önce arabistanda çok yaygin iki tanrinin ismidir. Islamiyet bunlari birlestirip kendisinde toplamistir. Bunlarin putlarini da yok etmistir. Ama bunlardan daha büyük olan tanri "kybele" dir. Bazi yazarlar yeryüzünde en fazla zaman hüküm sürmüs olan tanri kavraminin kybele oldugunu söylüyor. Onun temsil ettigi din kadar uzun hüküm süren baska din olmadi. 4-5 bin yil hüküm sürdügü iddia ediliyor. Kybele ye hala insanlik tapimaya devam ediyor aslinda. Ama baska isimlerle.

Bu gün islamiyet hala "kibleye" dönüyor. Ona tapiniyor. Dinlerin hepsinde çok güçlü bir anaerkil kültür saklidir. Burada belki daha sonra vakit bulursam bunlardan söz etmek isterim.. Dinleri anlamak istiyorsaniz anaerkil toplumu arastirin. Son olarak bir yigin ilginç seyden birini daha söylemek istiyorum. Ünlü misir tanrisi "amon" hala insanlarin günlük hayatinda, arabistandan, misira, hiristiyanliktan musevilige ve müslümanliga, hatta dinsizlerin hayatinda bile varligini sürdürüyor. Amon kelime kökeni yine ayni kaynaktan gelir. Kadin dogum organi. Hala söylenmesi kutsal bir kelime gibi ayip, sakli ve "argo" dur. "am" kelimesi binlerce kiliga girmistir. Ve kutsaldir. Izleyin ::: amon, amen, amin, (dualardan sonra, hiç bir anlami, ne arapçada, nede bilinen bir dilde yok gibidir.) Amentü, en-am suresi...Arapcada amm bu gün bile herkesin herkese açik anlaminda kullanilmaktadir.

Dikkat edin burada sözü edilen sey bizi yarattigina inanilan saygi duyulan bir kavramdir... Ve kibele efsanesi de sürüyor.. Kabile kavrami bile ordan türemis bir kavram. Yahudilerin kabala efsanesi, kürtlerin kavala efsanesi, bu konuda daha ilginç katkilari olanlarin yazilarini bekliyorum...Son bir fikra ile bitireyim : softa bir gün, bektasi ermisine sormus, "allaha inanirmisin ?" bektasi cevap vermis " o önemli degil, önemli olan allahin sana inanmasidir. Eger allah sana inanmiyorsa, sen allaha inanmissin ne fayda...." "iyi ama" demis softa, "bunu nerden bilebilirim ki..." bektasi "bilirsin" demis, "kendi gönlüne bak, kendine inaniyorsan, allah'ta sana inanir, çünkü onu sen yarattin
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
63
SoundOfLife dedi ki:
bi suna müdahale etsin kızıyorum.****

Ben kızacağım ha bu gidişle. Heyecan ve sıkıntını anlıyorum, ama onun da en az bizim kadar yaşamaya hakkı var. Sataşmaya en güzel cevap onu kendi haline bırakmaktır.

Gollum, bu yazıyı nereden çaldın bilmiyorum, ama eminim yazarını tanıyorsundur. O şahsa söyle, henüz Tanrı nedir, Allah nedir ve niye farklıdır gibi olağanüstü basit olan bu bilgiyi edinmeden yazı yazmasın. Doktor olmadan tıp kitabı yazmaya benziyor. Ne kadar trajikomik!

Yazının her yerini tartışabilir her yerini sarsabilir çürütebiliriz, bazı yerleri de doğaldır katılabilibiliriz. Ancak henüz böyle ufacık bilgileri bilmeyen adamla bunları tartışıp sonra konudan konuya geçmesini ve bizim söylediklerimize sünger çekip başka mecralara dalmasını seyrederek mi geçirelim ömrümüzü?

Çocuk olma, artık lütfen bari çaldığın yazıları idrak ettikten sonra yaz!
 
Üst