maxxdump
Dekan
- Katılım
- 2 Nisan 2008
- Mesajlar
- 6,377
- Reaksiyon puanı
- 6
- Puanları
- 218
- Yaş
- 40
Türk Sporu'nun sivri kalemi Hıncal Uluç, Sabah gazetesinde yayınlanan köşe yazısında yine enteresan sözler sarf etti.
İşte Hıncal Uluç'un yazısının tamamı...
İnşallah eleniriz!..
İNANIN fena halde böyle diyesim geliyor.. Hatta çıkıp duaya çağırasım geliyor, mahalleyi..
Bu kahrolası Allah'ın belaları yüzünden, hem de ulusça en ihtiyaç duyduğumuz günlerde zafere lanet edip, yenilgi dilenesim geliyor..
Hep ayni hikâye.. Hep ayni trajedi..
Bir futbol maçı kazandık mı patlayan tabancalar ve durup dururken ölen masumlar..
Çek maçı biterken, Sevgili spiker kardeşim Melih sevinç çığlıkları atma yerine öğüt veriyordu başımıza gelecekleri bildiği için.. "Sakın silaha sarılmayın, sakın şarjör boşaltmayın.. Masumları öldürmeyin" diye..
Ama sarıldılar.. Cinsel iktidarsızlıklarını, eksik erkekliklerini saklamak için her fırsatta silaha sarılanlar, güya havaya saydırdıkları kurşunlarla gene, zaferi kana boyadılar.
Yığınla yaralı var.. 12 yaşındaki İzel şimdi yoğun bakımda yaşam savaşı veriyor. Çıkar mı belli değil.. Çıksa bir daha sağlıklı olur mu belli değil?..
Söyler misiniz, dünyada hangi maçı kazanmak buna değer?.
İnsan canından kıymetli bir şey var mı?. O canın bedeli var mı?..
Her zaferin ardından bu haberleri kanıksadık. En acısı da bu.. Kanıksamak.. Ateş düştüğü yeri yakıyor, ötesinin umurunda değil.
Bu ülkede medya medya olsa, gerçekten dördüncü güç olsa, bu yasa değişmez mi?.. Caydırıcı hale getirilmez mi?. Kutlamalarda silah gösteren ve sıkanların hayatını kaydırsak, bir daha sayabilir mi, hayvan oğlu hayvan?..
Medya medya olsa, bu Meclis'i yeni yasaya zorlamaz mı, insanlarımızın canı için..
Sıkanlar bu Meclis'te.. Milletvekili, hatta bakan var, sıkan, sıkanı teşvik eden.. O zaman İmam cemaat hikâyesi.. O film adına geçen O. Çocuğunu kim durduracak?..
Hırvat zaferi kaç cana mal olur, düşünebiliyor musunuz?..
Türkiye, yarı finale, finale çıkarsa, hele bir de Maazallah şampiyon olursa kaç masum ölür?..
Kızar mısınız bana "İnşallah eleniriz" dersem?..
Fatih Terim'e açık mektup!..
Sevgili Hocam,
Çek mucizesini fırsat bilip gene medyaya saldırmış, ağzına geleni söylemişsin..
İnan yakışmıyor.. İnan, seni, senin insan değerlerini fena halde küçültüyor..
Yapma..
Bu yaşa geldin, bu tecrübeye ulaştın. Olgunlaş artık.. Eleştirileri sükunetle dinlemeyi, vereceğin yanıt varsa, gene sükunetle karşılık vermeyi artık öğrenmelisin. Yanıtın yoksa susup, söylenenlerden yararlanmayı denemelisin..
O zaman öyle büyürsün ki, "İmparator" lafı yetmez seni tarif etmeye..
Hayatta en sevdiğim insanlardan biri olduğunu gayet iyi biliyorsun.. Terim ailesi, benim ikinci ailem gibidir. Fulya Terim, sevdiğim kadar saydığım, hayran olduğum, örnek gösterdiğim insandır, kadındır, eştir. Teknik Direktör olarak değerini her zaman söylerim.
Şüphen var mı?.
Ama seni eleştiriyorum.. Hem de en ağır şekilde eleştiriyorum.
Çünkü bu benim işim..
Senin bir işin var Hocam.. Bu işinde, benim hatrım için, beni sevdiğin için, düşündüklerinin dışında bir şey yapman mümkün mü?..
Hıncal'ın hatrı için kadroya adam çağırıp, 11 e koyman, Hıncal'ın hatrı için takımı düşüncen dışında bir taktikle oynatman söz konusu olabilir mi?.
Ben de ayni şeyi yapıyorum işte.. Seni ve Terim ailesini sevmem ve saymam, düşündüklerimi yapmamı ve yazmamı engellemiyor.
Sen işini yapıyorsun Hocam.. Ben de işimi..
Senin işin yapmak.. Benimki eleştirmek..
Senin işin zor. Sorumluluğu büyük.. Benimki kolay.. Sorumluluğu, seninki ile mukayese edilirse, yok denecek kadar az..
Bu yüzden zaten, senin maaşın benimkinin on misli..
Ama hamama giren terler hocam..
Ülkenin en gergin olduğu günlerde, her şeyi unutturup bir zafer kenetlenmesi yaratacak, hatta euroyu, doları düşürüp, borsayı yükseltecek bir maçı oynayan takımın başındaysan, üzerinde 70 milyon çift göz varsa, terleyeceksin de..
Çek maçı sonrası söylediklerin sana hiç yakışmadı.. Tepkileri de gördün zaten..
Sen böyle olunca, tetikçin Emre'nin yaptıklarına da şaşmadım tabii.. İmam sen olunca, Emre daha neler yapacaktır..
Sevgili Hocam,
Bu ülkede bir spor yazarları var, bir de skor yazarları.. En iyi bilenlerdensin.. Skor yazarları, yazılarını son üç dakikanın ardından yeniden yazdılar.
Ama spor yazarlarının düşüncesi hiç değişmedi.
Sana yönelik eleştirilerimiz aynen devam ediyor.. Çünkü sen hiçbirine henüz yanıt vermedin.,
Karşı saldırıya geçmek, içi boş laflarla demagoji yapmak, yanıt değil..
Örneğin Portekiz maçında o garip takımı niçin yaptığını açıkladın mı bir yerde?.. Arda'yı hangi düşünce ile kenarda tuttuğunu izah ettin mi birisine..
Ya da hiçbir hazırlık maçında denemediğin o ayıp, o utanç verici oynama değil, oynatmama taktiğine neden ve nerden vardığını anlattın mı, kamuoyuna?.
Dünyanın en iyi kalecilerinden Cech o topu elinden kaçırmasa nerdeydik, sorusunu yanıtladın mı mesela?.
Hocam, ya sorulara yanıt vereceksin, ya da susacak ve düşüneceksin..
"Eleştirenler ne demek istiyor, bu dediklerinden yararlanabilir miyim" diye..
O zaman ortaya öylesine bir Fatih Terim imajı çıkar ki, şaşar kalırsın..
O zaman öylesine sevilen ve sayılan bir heykeli dikilesi Fatih Terim yaratırsın ki, aklın durur.
Fatih Hocam,
Klasik laftır.. Durmuş saat bile günde iki kez doğruyu gösterir.. En azılı Fatih Terim düşmanlarının dediklerinden bile yararlanmayı başarır, kendini bu ulaşılması zor düzeye taşıyabilirsen, o gün anlayacaksın, o gün göreceksin bu mektubumla sana ne kadar büyük dostluk yaptığımı..
Gözlerinden öper başarılar dilerim..
Sevgilerimle,
Eğrisi, doğrusu..
VOLKAN ve Aurelio'nun gördüğü kartların Türkiye için aslında bir şans olduğunu düşünüyorum.
Rüştü varken Rüştü oynar düşüncem hiç değişmedi. Volkan'a hiç güvenmedim. Yenmeyecek goller yiyen kaleci, ne kurtarırsa kurtarsın benim listeme "İyi kaleci" diye girmez. Kalecilikte tecrübe en önemli kalitelerden biridir. Rüştü ile Volkan bu konuda mukayese bile kabul etmez.
Aurelio'nun cezası, Terim'e ilahi bir uyarı sanki.. "Çift libero ile takımı savunmaya çekip, Portekiz maçındaki gibi 'Oynatmama' taktiğiyle sahaya çıkma. Tek ön libero yeter. Yanına oyun kurucu koy" demek bu..
Çek maçında iki ön liberodan iyi olanı Mehmet'ti. Fatih Hocam Marco'yu tuttu.
Şimdi doğrusu oynayacak.
Terim Hamit'i bek oynatma ve yok etme ısrarından da vaz geçmeli.. Sabri-Hamit ikilisi ataklarda birbirlerinin yerine deplase olarak, verkaçlara girerek, gereğinde içeri kaçarak, rakip takımın sol kanadını felç eden bir güce ulaşıyorlar. Sabri geride, Hamit önde başlamalı.. açın daha onuncu dakikasından itibaren "Hamit önde oynamalı" diyen Rıdvan'ın ne kadar haklı olduğu son 20 dakikada ortaya çıktı. Öne çıkan Hamit üç golün de asistini yaptı. (Fatih Hocam, senin yardımcılardan biri, Oğuz ya da Metin, Rıdvan'ın dediklerini dedi mi sana hiç, mesela.. Hani senden sonra onlar ya?..)
Solda Hakan Balta da ileri çıkmaya cesaret ederse, Arda'yla birlikte müthiş bir kanat olurlar. (Bir de ortada santrfor olsaydı, tadından yenmezdi ya..)
İyileşmiş bir Emre'ye ihtiyaç büyük. Çünkü başka oyun kurucu yok kadroda.. (Ah Yıldıray ah!..) Takım klasik Fatih Terim taktiği, ezberlediği 442 oynamalı..
Rüştü-Sabri, Emre Aşık, Servet, Hakan-Hamit, Mehmet, Emre, Arda-Nihat, Tuncay (Mevlut).
kaynak: http://www.maraton.com.tr/news.php?news_id=47683
İşte Hıncal Uluç'un yazısının tamamı...
İnşallah eleniriz!..
İNANIN fena halde böyle diyesim geliyor.. Hatta çıkıp duaya çağırasım geliyor, mahalleyi..
Bu kahrolası Allah'ın belaları yüzünden, hem de ulusça en ihtiyaç duyduğumuz günlerde zafere lanet edip, yenilgi dilenesim geliyor..
Hep ayni hikâye.. Hep ayni trajedi..
Bir futbol maçı kazandık mı patlayan tabancalar ve durup dururken ölen masumlar..
Çek maçı biterken, Sevgili spiker kardeşim Melih sevinç çığlıkları atma yerine öğüt veriyordu başımıza gelecekleri bildiği için.. "Sakın silaha sarılmayın, sakın şarjör boşaltmayın.. Masumları öldürmeyin" diye..
Ama sarıldılar.. Cinsel iktidarsızlıklarını, eksik erkekliklerini saklamak için her fırsatta silaha sarılanlar, güya havaya saydırdıkları kurşunlarla gene, zaferi kana boyadılar.
Yığınla yaralı var.. 12 yaşındaki İzel şimdi yoğun bakımda yaşam savaşı veriyor. Çıkar mı belli değil.. Çıksa bir daha sağlıklı olur mu belli değil?..
Söyler misiniz, dünyada hangi maçı kazanmak buna değer?.
İnsan canından kıymetli bir şey var mı?. O canın bedeli var mı?..
Her zaferin ardından bu haberleri kanıksadık. En acısı da bu.. Kanıksamak.. Ateş düştüğü yeri yakıyor, ötesinin umurunda değil.
Bu ülkede medya medya olsa, gerçekten dördüncü güç olsa, bu yasa değişmez mi?.. Caydırıcı hale getirilmez mi?. Kutlamalarda silah gösteren ve sıkanların hayatını kaydırsak, bir daha sayabilir mi, hayvan oğlu hayvan?..
Medya medya olsa, bu Meclis'i yeni yasaya zorlamaz mı, insanlarımızın canı için..
Sıkanlar bu Meclis'te.. Milletvekili, hatta bakan var, sıkan, sıkanı teşvik eden.. O zaman İmam cemaat hikâyesi.. O film adına geçen O. Çocuğunu kim durduracak?..
Hırvat zaferi kaç cana mal olur, düşünebiliyor musunuz?..
Türkiye, yarı finale, finale çıkarsa, hele bir de Maazallah şampiyon olursa kaç masum ölür?..
Kızar mısınız bana "İnşallah eleniriz" dersem?..
Fatih Terim'e açık mektup!..
Sevgili Hocam,
Çek mucizesini fırsat bilip gene medyaya saldırmış, ağzına geleni söylemişsin..
İnan yakışmıyor.. İnan, seni, senin insan değerlerini fena halde küçültüyor..
Yapma..
Bu yaşa geldin, bu tecrübeye ulaştın. Olgunlaş artık.. Eleştirileri sükunetle dinlemeyi, vereceğin yanıt varsa, gene sükunetle karşılık vermeyi artık öğrenmelisin. Yanıtın yoksa susup, söylenenlerden yararlanmayı denemelisin..
O zaman öyle büyürsün ki, "İmparator" lafı yetmez seni tarif etmeye..
Hayatta en sevdiğim insanlardan biri olduğunu gayet iyi biliyorsun.. Terim ailesi, benim ikinci ailem gibidir. Fulya Terim, sevdiğim kadar saydığım, hayran olduğum, örnek gösterdiğim insandır, kadındır, eştir. Teknik Direktör olarak değerini her zaman söylerim.
Şüphen var mı?.
Ama seni eleştiriyorum.. Hem de en ağır şekilde eleştiriyorum.
Çünkü bu benim işim..
Senin bir işin var Hocam.. Bu işinde, benim hatrım için, beni sevdiğin için, düşündüklerinin dışında bir şey yapman mümkün mü?..
Hıncal'ın hatrı için kadroya adam çağırıp, 11 e koyman, Hıncal'ın hatrı için takımı düşüncen dışında bir taktikle oynatman söz konusu olabilir mi?.
Ben de ayni şeyi yapıyorum işte.. Seni ve Terim ailesini sevmem ve saymam, düşündüklerimi yapmamı ve yazmamı engellemiyor.
Sen işini yapıyorsun Hocam.. Ben de işimi..
Senin işin yapmak.. Benimki eleştirmek..
Senin işin zor. Sorumluluğu büyük.. Benimki kolay.. Sorumluluğu, seninki ile mukayese edilirse, yok denecek kadar az..
Bu yüzden zaten, senin maaşın benimkinin on misli..
Ama hamama giren terler hocam..
Ülkenin en gergin olduğu günlerde, her şeyi unutturup bir zafer kenetlenmesi yaratacak, hatta euroyu, doları düşürüp, borsayı yükseltecek bir maçı oynayan takımın başındaysan, üzerinde 70 milyon çift göz varsa, terleyeceksin de..
Çek maçı sonrası söylediklerin sana hiç yakışmadı.. Tepkileri de gördün zaten..
Sen böyle olunca, tetikçin Emre'nin yaptıklarına da şaşmadım tabii.. İmam sen olunca, Emre daha neler yapacaktır..
Sevgili Hocam,
Bu ülkede bir spor yazarları var, bir de skor yazarları.. En iyi bilenlerdensin.. Skor yazarları, yazılarını son üç dakikanın ardından yeniden yazdılar.
Ama spor yazarlarının düşüncesi hiç değişmedi.
Sana yönelik eleştirilerimiz aynen devam ediyor.. Çünkü sen hiçbirine henüz yanıt vermedin.,
Karşı saldırıya geçmek, içi boş laflarla demagoji yapmak, yanıt değil..
Örneğin Portekiz maçında o garip takımı niçin yaptığını açıkladın mı bir yerde?.. Arda'yı hangi düşünce ile kenarda tuttuğunu izah ettin mi birisine..
Ya da hiçbir hazırlık maçında denemediğin o ayıp, o utanç verici oynama değil, oynatmama taktiğine neden ve nerden vardığını anlattın mı, kamuoyuna?.
Dünyanın en iyi kalecilerinden Cech o topu elinden kaçırmasa nerdeydik, sorusunu yanıtladın mı mesela?.
Hocam, ya sorulara yanıt vereceksin, ya da susacak ve düşüneceksin..
"Eleştirenler ne demek istiyor, bu dediklerinden yararlanabilir miyim" diye..
O zaman ortaya öylesine bir Fatih Terim imajı çıkar ki, şaşar kalırsın..
O zaman öylesine sevilen ve sayılan bir heykeli dikilesi Fatih Terim yaratırsın ki, aklın durur.
Fatih Hocam,
Klasik laftır.. Durmuş saat bile günde iki kez doğruyu gösterir.. En azılı Fatih Terim düşmanlarının dediklerinden bile yararlanmayı başarır, kendini bu ulaşılması zor düzeye taşıyabilirsen, o gün anlayacaksın, o gün göreceksin bu mektubumla sana ne kadar büyük dostluk yaptığımı..
Gözlerinden öper başarılar dilerim..
Sevgilerimle,
Eğrisi, doğrusu..
VOLKAN ve Aurelio'nun gördüğü kartların Türkiye için aslında bir şans olduğunu düşünüyorum.
Rüştü varken Rüştü oynar düşüncem hiç değişmedi. Volkan'a hiç güvenmedim. Yenmeyecek goller yiyen kaleci, ne kurtarırsa kurtarsın benim listeme "İyi kaleci" diye girmez. Kalecilikte tecrübe en önemli kalitelerden biridir. Rüştü ile Volkan bu konuda mukayese bile kabul etmez.
Aurelio'nun cezası, Terim'e ilahi bir uyarı sanki.. "Çift libero ile takımı savunmaya çekip, Portekiz maçındaki gibi 'Oynatmama' taktiğiyle sahaya çıkma. Tek ön libero yeter. Yanına oyun kurucu koy" demek bu..
Çek maçında iki ön liberodan iyi olanı Mehmet'ti. Fatih Hocam Marco'yu tuttu.
Şimdi doğrusu oynayacak.
Terim Hamit'i bek oynatma ve yok etme ısrarından da vaz geçmeli.. Sabri-Hamit ikilisi ataklarda birbirlerinin yerine deplase olarak, verkaçlara girerek, gereğinde içeri kaçarak, rakip takımın sol kanadını felç eden bir güce ulaşıyorlar. Sabri geride, Hamit önde başlamalı.. açın daha onuncu dakikasından itibaren "Hamit önde oynamalı" diyen Rıdvan'ın ne kadar haklı olduğu son 20 dakikada ortaya çıktı. Öne çıkan Hamit üç golün de asistini yaptı. (Fatih Hocam, senin yardımcılardan biri, Oğuz ya da Metin, Rıdvan'ın dediklerini dedi mi sana hiç, mesela.. Hani senden sonra onlar ya?..)
Solda Hakan Balta da ileri çıkmaya cesaret ederse, Arda'yla birlikte müthiş bir kanat olurlar. (Bir de ortada santrfor olsaydı, tadından yenmezdi ya..)
İyileşmiş bir Emre'ye ihtiyaç büyük. Çünkü başka oyun kurucu yok kadroda.. (Ah Yıldıray ah!..) Takım klasik Fatih Terim taktiği, ezberlediği 442 oynamalı..
Rüştü-Sabri, Emre Aşık, Servet, Hakan-Hamit, Mehmet, Emre, Arda-Nihat, Tuncay (Mevlut).
kaynak: http://www.maraton.com.tr/news.php?news_id=47683