Atatürk’ü konuşuyoruz. Öldüremediler Atatürk’ü. Beceremezler de zaten. Herhangi bir ülkenin, herhangi bir devrinde yaşamış herhangi bir lider değil Atatürk. Yalnız mıydı diye soracak olursanız; hayır değildi. O’nun arkasında milyonlar vardı; her gün O’nu düşünen, O’na dua eden, O’na şükreden...
Onlarca yıl geçmesine rağmen Atatürk’e inanan, O’nu yaşayan milyonlar azalmıyor, çoğalıyor. Neden mi? Çünkü nankörleri bol da olsa azınlıkta kaldıkları bir ülkedeyiz... Basiretsiz, yarı cahil insanlarla kaynayan bir yerde kimi önder olarak kabul edebiliriz? Atatürk’ten başka bir önder var mı?
Önceleri 2 kuruşluk ödüllerin peşinde koşan 3., 4. sınıf romancılar Atatürk’ün ‘fena’ bir lider olmadığını söyleyip eleştirmeye başladılar, sonra da Atatürk’ün izinden giden ve onların dilinde ‘katı’, ‘elit’ olan Kemalistlere veryansın ettiler. Ama AKP’yi bir gün bile eleştiremediler nedense (artık CHP’ye de toz kondurmazlar, ama o bundan sonra ki yazının konusu)...
Bizimse vasatı aramaya olan iştahımız hayret verici... Etrafımıza baktığımız zaman bize sunulan filmler, kitaplar, gazeteler, politikalarda hep bir art niyet var. Bugün sadece sinema, gazete ve politikadan bahsedeceğiz. İşte sinemalarda 1 milyonu geçen bir kitleye izlettirilen Can Dündar’ın Mustafa filmi ve filmin konuşulmayanları...
1-Filmin Afişi: ‘Mustafa’ filminin afişinde filmin kahramanı olması beklenen mahcup bir adam var, başını öne eğmiş biri... Adamın üstündeki kılık kıyafet ise olsa olsa ya hapishanelerde ya da ruh hastanelerinde giyilen türden. Nedir bu adamın kabahati, nedir bu adamın derdi, başı neden eğik diye sorabilirsiniz. Afişte bu fotoğrafın üzerine Mustafa ismi yazılmış. ‘Beni hatırlayınız’ sözleri eşliğinde. Böyle mi hatırlamalıyız Mustafa Kemal Atatürk’ü?
2-Filmin Sponsoru: Hıncal Uluç’un da söylediği gibi Mustafa filminin sponsoru olmadığı için Turkcell’e Atatürkseverler olarak hepimiz birer teşekkür borçluyuz. Turkcell’in filmin sponsorluğundan çekilmesi üzerine Güler Sabancı ailesinin ismini bu filme taşıdı. Yakıştı mı? Karar müşterinin, müşteri Türk halkı. Hürriyet gazetesinin 10 Kasım nüshasında gazetenin en arka sayfasında başını öne eğmemiş, görkemli bir Atatürk portresini gördük. Bu elbette ‘Hürriyet’ gazetesinin okurlarına armağanı değildi, sadece gazetenin para kazandığı bir reklamdı... Bu güzel Atatürk portresini gazete okurlarına kim mi hediye etmişti; ilanı tabii ki Koç grubu vermiş...
3-Hürriyet Gazetesi: Bu gazetenin editörü ‘Mustafa’ filmine sponsor olmadığı için ‘Turkcell’e çok kızmış ve köşesinde bu şirketi AKP hükümetine yaranmakla eleştirmişti... Filmi seyredenler AKP’ye kimin daha yakın olduğunu anlamışlardır... Hatırlarsanız işinde en iyilerden biri olduğu için ‘Hürriyet’ten kovulan da Atatürkçü köşe yazarı Emin Çölaşan dan başkası değildi... Editör ilerleyen günlerde nasıl bir adam olduğunu anlayamadığımız ‘Mustafa’ filminin yaratıcısı Can Dündar için ‘başarılı ve gayretli bir çocuktur’ ifadesini kullandı (demek ki hırsızlık yapılmadan da fikirler kullanılabiliyor, yazının yazarının ismi söylenildikten sonra tırnak içi işaretlerle bunu yapabilmek mümkün). ‘Hürriyet’ Gazetesinin Türkiye’de herkese ‘Mustafa’ filmini izlettirmek için başlattığı kampanya geçtiğimiz bir Pazar günü devam etti. ‘Hürriyet Pazar’ ekinin kapağının üçte ikisini kaplayacak şekilde manşetten verilen resim ve haber Can Dündar fotoğrafıyla süslenmişti, başlık (Basbayağı Bir Linç Bu...) Tabu Nedir Şimdi Anladım idi. Patronu tarafından ‘Başarılı ve gayretli çocuk’ olarak tanımlanan Can Dündar İşte linç bu. Linç kültürü. Tabu neymiş, anladım dediği Ayşe Arman röportajında bu sözlere eşlik etsin diye çektirdiği fotoğrafların hepsinde (üçünde de) ağzı kulaklarına varana kadar gülüyor. Linç kelimesinin anlamı değişmiş olsa gerek...
4-Film Hakkında Sorular: Herkes içki içebilir, herkes sigara içebilir, insan hayatında bağımlılıklar olabilir de, abartılabilir de. İpek Çalışlar, Latife Hanım kitabında Atatürk’ün kütüphanesinde altı çizilerek okunmuş onbinlerce kitap olduğundan bahsediyor. Evet kitap okumakta bir alışkanlık, bir bağımlılıktır. Peki filmde Atatürk bir kitapla, kütüphanesinde görüntüleniyor mu? 2 saatlik film içerisine sığdırılan ender bilgilerden biri Atatürk’ün dişlerini yaptırması. ‘Gayretli, çalışkan bir çocuk’ için önemli olanlar yaptırılan dişler mi? İnsanlığı dişçi koltuklarında mı arıyorsunuz Can Bey? Atatürk filmde kargaları kovalıyor, zaten ulu önderi ülkesinden düşmanları kovalarken gösterseniz filmin dış pazarlarda hiç bir şansı olur muydu? Atatürk hakkında yapılmış bir ilk filmde çizilen portre içip içip ağlayan, ayyaş, zavallı, soğuk, aciz bir diktatör portresiyse, O’nu tanımayanlar, çocuklar, yabancılar bu filmden nasıl bir fikre sahip olacaklar, etkilenmeyecekler mi bu filmden? Atatürk’ün bizden gizlendiğini iddia eden ‘gayretli, çalışkan çocuğun’ amacı ne? Neye güvenerek yaptı bu filmi Can Dündar? Hürriyet ve Milliyet gazetelerine güvenerek mi, yoksa Türk halkının zayıf hafızasına mı?
Mustafa Kemal Atatürk Türk milletini derin zeka ve azmiyle esaretten kurtarmakla kalmamış, İslam dinini de çağdaş, modern dünyaya uygulamıştır. İslam dinini Arapların bağnaz yorumlarından kurtarmasa bu kadar çok düşmanı olur muydu Atatürk’ün? Bunu hepimiz biliyoruz. Le Reve de Machiavel isimli romanıyla bu yıl Le Goncourt ödülüne aday olan Christophe Bataille kitabında Makyavel’i insanileştirdiği yönünde suçlamalar alacağını yazıyor (kitabın 212. Sayfasında). Genel olarak dünya böyle işler, yazarlar, sanatçılar ve tarihçiler canavarları insanileştirmek için onları anlamaya, anlatmaya çalışırlar. Bizdeki gibi tersi söz konusu olmaz.
Ilımlı İslam projesi için bundan daha etkili bir propaganda filmi yapılamazdı. Bir laiklik düşmanı da bundan daha farklı bir film yapamazdı. Atatürk’ün laikliği ‘intikam uğruna’ ilan ettiği söylem için (M)aksadını aşan bir cümle oldu. Keşke koymasaydım dedim sözleriniz yeterli mi Can Bey? Türkiye nereye gidiyor, Mustafa filmi niçin yapıldı diye soruyorsanız işin sırrı Ilımlı İslam, Hürriyet, Milliyet ve Can Dündar isimlerinde kilitli.
kaynak
