Hz.Muhammed[sav]nin mucizeleri 2. bölüm

Bu konuyu okuyanlar

ashabulyemin

Müdavim
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Hz.Muhammed'in Mucizeleri
45 Bir gün "Ümmetim arasında, şii denilen çok kimseler meydana gelecekdir Bunlar, İslam dininden ayrılacaklardır" Buyurdu

46 Eshabından çok kimseye hayr dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir Hazret-I Ali diyor ki; "Resulallah beni Yemen'e kadı olarak göndermek istedi Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını, mahkemede hükm vermesini bilmiyorum dedim Mübarek elini göğsüme koyup "Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir Hep doğru söylemek nasip eyle!" buyurdu Allaha yemin ederim ki, bana gelen şikayetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükm ederdim

47 Resulallah'ın Cennete gideceklerini müjdelediği on kimseye 'Aşere-I Mübeşşere' denir Bunlardan Sa'd bin Ebi Vakkas'a Uhud gazasında éYa Rabbi! Bunun oklarını hedeflerine ulaştır ve dualarını kabul eyle!" dedi Bundan sonra Sa'dın her duası kabul oldu ve her attığı ok düşmana rastladı

48 Amcasının oğlu Abdullah bin Abbasın alnına mübarek ellerini koyup "Ya Rabbi! Bunu dinde derin alim yap, hakmet sahibi eyle! Kur'an-ı Kerimin bilgilerini kendisine ihsan eyle! Dedi Bundan sonra, bütün ilimlerde ve bilhassa tefsir, hadis ve fıkıh bilgilerinde zamanın bir tanesi oldu Sahabe ve tabi'in herşeyi bundan öğrenirlerdi İslam memleketleri bunun talebeleri ile doldu

49 Hizmetçilerinden Enes bin Malike "Ya Rabbi, bunun malını ve çocuklarını çok eyle Ömrünü uzun eyle Günahlarını af eyle!" duasını yaptı Zaman geçtikçe, malları, mülkleri çoğaldı Yüz on sene yaşadı Ömrünün sonunda, 'Ya Rabbi, Habibinin benim için yaptığı dualardan üçünü kabul ettin, ihsan ettin! Dördüncüsü olan günahların affedilmesi acaba nasıl olacak' deyince "Dördüncüsünü de kabul ettim Hatırını hoş tut!" sesini işitti

50 Malik bin Rebiaya "Evladın bereketli olsun!" diyerek dua etti Seksen oğlu oldu

51 Nabiga ismindeki meşhur şair şiirleinden bir kaçını okuyunca, araplar arasında meşhur olan "Allahü Teala dişlerini dökmesin" duasını söyledi Nabiga yüz yaşına gelmişti Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiştir dururdu

52 Urve bin Cu'd için "Ya Rabbi! Bunun ticaretine bereket ver!" dedi Urve diyor ki, bundan sonra yaptığım ticaretlerin hepsi karlı oldu Hiç zarar etmedim

53 Kendi kızı Fatıma, birgün yanına geldi Açlıktan benzi sararmıştı Elini göğsüne koyup, "Ey açları doyuran Rabbim! Muhammedin kızı Fatıma'yı aç bırakma!" dedi Fatıma'nın hemen yüzü kanlandı, canladı Ölünceye kadar hiç açlık duymadı

54 Aşere-I Mübeşşere'den Abdurrahman bin Avfa bereket ile dua etti Malı o kadar çoğaldı ki, dillerde destan oldu

55 Her Peygamberin duası kabul olur Her peygamber, ümmeti için dünyada düa etti Ben ise, kıyamet günü ümmetime şefaat iznş verilmesi için dua ediyorum İnşallah duam kabul olacak Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim" buyurdu

56 Mekkede bazı kmylerde gidip iman etmeleri için çok uğraştı Kabul etmediler Yusuf Peygamber zamanında Mısırda görülen kıtlık gibi sıkıntı çekmeleri için dua etti O sene oralarda öyle kıtlık oldu ki, leş yediler

57 Amcası Ebu Lehebin oğlu Uteybe, Resulallah'ın damadı oldupu halde, Resulallaha iman etmed Ve çok üzdü Mübarek kızı Ümmü Gülsüm hatunu boşadı Çirkin şeyler söyledi Buna çok üzülüp "Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini gönder" dedi Uteyybe Şama ticaret için giderken bir gece arkadaşlarının arasında yatıyordu Bir aslan gelip arkadaşlarını koklayıp bıraktı Sıra Uteybeye gelince, onu parçaladı

58 Bir kimse sol eliyle yemek yiyordu "Sağ el ile ye" dedi Sağ kolum hareket etmiyor diye yalan söyledi "Sağ elin artık hareket etmesin" buyurdu Ölünceye kadar sağ elini ağzına götüremez oldu

59 Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi iin mektup gönderdi Hüsrev mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid etti Resul aleyhisselam bunu işitince çok üzüldü ve "Ya Rabbi benim mektubumu parçaladığı gibi, onun mülkünü parçala" dedi Resullulah hayattta iken Hüsrevi oğlu Şiruye hançerle parçaladı Hazreti Ömer halife iken, Acem memleketlerinin hepsini müslümanlar fethettiler Hüsrev'in nesli de mülkü de kalmadı

60 Resul Aleyhisselam, çarşı'da emri maruf ve neyhi münker ederken, nasihat verirken, Mervan'ın babası olan Hakem bin As ismindeki alçak, Resulullahın arkasından gelerek, gözlerini açıp kapar ve yüzünü buruşturu, böylece alay ederdi Resul Alaeyhisselam, arkaya dönüp, onun bu çirkin halini görünce "Kendini gösterdiğin şekilde kal" buyurdu Ölünceye kadar, yüzüz gözü oynak kaldı

61 Allahu Teala, habibini belalaardan korurdu Ebu Cehl, Resullullahın en büyük düşmanı idi Büyük bir taşı mübarek başına vurmak için kaldırdığı zaman, Resulullahın iki omuzunda birer yılan görerek taş elinden düştü ve kaçtı

62 Kabe yanında namaz kılarken, yine alçak Ebu Cehl tam zamanındır diyerek, bıçakla üzerine yürümek istedrken, hemen geri dönüp kaçtı Arkadaşları, niçin korktun deyince ' Muhammed ile aramızda ateş dolu bir henden gördüm Bir çok kimseler beni bekliyorlardı Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı Çok korktum' dedi Bunu müslümanlar işitip, Resulullaha sorduklarında "Allahın melekleri onu yakalayıp parçalayacaklardı" Buyurdu

63 Hücretin üçüncü senesinde Resul Aleyhisselam Kattan Gazvesinde bir ağaç dibinde yanlız yatarken, Dasür isminde bir pehlivan kafir, elinde kılıçla gelip 'seni benden kim kurtarır'dedi Resulullah "Allah kurtarır" dediği zaman, Cebrail ismindeki melek, insan şeklinde görünüp kafirin, göğsüne vurdu Resul aleyhisselam kılcı eline alıp "Seni benden kim kurtarır" dedi 'Beni kurtaracak, senden daha hayırlı kimse yoktur' diye yalvardı Af buyurup serbest bıraktı İmana gelip çok kimselerin de imana gelmesine sebep oldu

64 Hicretin dödüncü senesinde Beni Nadir'de Resulullah, Yahudilerin kale duvarları altında Eshabı ile konuşurken, bir yahudi büyük bir değirmen taşını yukarıdan atmak istedi Taşa elini uzatınca iki eli çolak oldu

65 Hicertin dokuzuncu senesinde uzaklardan akın akın gelip iaman ediyorlardı Amir ile Erbed isminde iki kafir gelenler arasına katılıp, Amir Resulullaha imana geldiklerini söylerken Erbed arkaya geçip kılıcını kınından çıkarmak istedi Eli tutmaz oldu Amir karşıdan ne duruyosun diye işaret edince, Resul Aleyhisselam, "Allahü Teala ikinizin zararaında beni korudu" Buyurdu Oradan ayrıldıklarında Amir Erbede niçin sözünde durmadın dedi Oda ne yapayım ki kaç kere kılıcı çekmek istedim Hep seni ikimizin araınsında gördüm dedi Bir kaç gün sonra hava açıkken ansızın bulutlar kapladı Erbede yıldırım düşerek devesiyle birlikte öldü

66 Resul Aleyhisselam birgün abdest alıp mestlerinden birini giyip ikincisine elini uzatırken bir kuş geldi, mesti kapıp havada silkeledi İçinden bir yılan düştü Sonra kuş mesti yere bıraktı Bugünden sonra ayakkabı giyerken önce silkelemek sünnet oldu

67 Resul alayhisselam gazalarda ve çöllerde, kendini muhafazaiçin eshabından bekçiler ayırmıştı Maide suresindeki "Allah seni insanların zararından korur" ayeti gelinc, bundan vazgeçti Düşmanlar arasında yanlız dolaşır, yanlız yatar, hiç korkmazdı

68 Sahabeden Enes bin Malikte Resulullahın bir mendili vardı Bununla mübarek yüzünü silerdi Enes, bununla yüzünü siler, kirlendiği zaman ateşe bırakırdı Kirler yanıp, mendil yanmaz tertemiz olurdu

69 Bir kuyunu suyunu kova içinden içip kalanını kuyuya döktüler Kuyudan her zaman misk kokusu çıkardı

70 Utbe bin Ferhat ismindeki bir kimsenin bedeninde kurdeşen denilen hastalık çıktı Resul aleyhisselam, onu soyup ve kendi mübarek ellerine tükürüp, gvdesiyni sıvadı Hasta şifa buldu Bedeni misk gibi kokardı Bu hal uzun zaman devam etti

71 Selmanı Farisi, hak din aramak için, İrandan çıkıp dünyayı dolaşmaya başladı Bunu bir yerde yakalayıp, Medineli bir yahudiye köle olaraksattılaar Hicrette Resulallah Medineye girerken karşılaştılar Hemen imana geldi Bir kaç sene sonra 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altun ödemek şartı ile azaad edlmesine söz kesti Resulallah bunu işitti Mübarek elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti Ağaçlar o gün meyve vermeğe başladı Birini Hazreti Ömer dikmişti O meyve vermedi Resulallah bunu çıkarıp yeniden dikti Hemen meyve verdiBir gazada ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman'a verdiler Selman Resulallaha gelip bu gayet azdır Bin altıyüz gram gelmez dediMübarek elleine alıp tekrar Selmana verdi Bunu sahibine götür dedi Yarısı ile efedisine olan borcunu ödedi Diğer yarısı dakendine kaldı

72 Resul Aleyhisselam, bir gün namaz kılarken şeytan gelip namazını bozmak istediğinde, mübarek elleri ile yakaladı Bir daha gelip namazı bozdurmayacağına dair söz alıp serbest bıraktı

73 Medine'deki münafıklaaırn reisi olan abdullah bin Übey bin Selul, öleceğine yakın Resulallah'I çağırdı Arkanızdaki gömleği bana kefen yapınız diye yalvardı Her istenileni vermek adeti olduğu için, gömleğini ihsan eyledi Cenaze namazını dahi kıldı Medine'de bulunan bin münafık, Resulallahın bu ihsanına hayran kalıp, imana geldiler

74 İlk zamanlarda Mekkede bulunan Kureyş kafirlerinden Velid Bin Mugire, as bin Vail, Haris bin kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Mttalip, Resulallaha cefa ve eziyet etmekte aşırı gidiyorlardı Cebrail aleyhisselam gelip "Seninle alay edenlere cezalarını veririz" Ayetini getirip, seni bunların işkencelerinden kurtarmak için emr olundum dedi Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dödüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti Velidin ayağına bir ok battı Çok kibirli olduğundan eğilerek oku çıkarıp atmak kendine ağır geldi Demiri topuk damarına batp, siyatik hastalığına yakalandı Asın ökçesine diken battı Tulum gibi şişti Harisin burnundan devamlı kan geldi Esved bir ağacın altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esvedde ama olup hepsi helak ldular

75 Dos kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten önce, Mekke'de imana gelmişti Kavmini imana davet için Resulallah bir alamet istedi "Ya rabbi! Buna bir ayet ahsan eyle" buyurdu Tuefyl kabilesine gidince İki kaşı arasında bir nur parladı Tufeyl, 'Ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka be yerinekoy Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler' dedi Duası kabul olup nur yüzünden gitti Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı Kabilesindekiler zamanla imana geldiler

76 Biri Maune denilen muharebede kafirler verdikleri sözü bozarak yetmiş Sahabeyi şehid ettiler Bunlar arasında Hazreti Ebu Bekrin kölesi iken azad ettiğ ve ilk iman edenlerden Amir Bin Füheyreyi süngülediklerinde,kafirlein gözü önünde, melekler göğe kaldırdılar Bunu Resulallaha haber verdiklerinde "Onu cennet melekleri defn ettiler ve ruhunu cennete götürdüler" buyurdu

77 Sahabeden Habib ismindeki zatı, kafirler yakalayıp Mekke'ye götürdüler, astılar Kafirler görsün de sevinsin diyerek sehbadan indirmediler Resul Aleyhisselâm, bunu haber alarak gizlice iki adam gönderip gece ağaçtan aldılar Medineye getirirken, arkalarından yetmiş atlı yetişti Bu iki müslüman, kendilerini kurtarmak için, Habibi yere bıraktılar Yer yarılıp Habib kayboldu Kafirler bu hali görünce dönüp gittiler

78 Sahabenin büyüklerinden Said bin Muaz, Uhud gazasında yaralandı Bir zaman sonra vefat etti Namazında yetmişbin meleğin bulunduğunu Resulallah bildirdi Kabri kazılırken, her tarafa misk kokusu yayıldı

79 Hicretin yedinci senesinde Resullullah, Habeş padişahı Necaşiye ve rum İmparatoru Herakliyusa ve Acem padişahı Husreve ve Bizansın Mısırdaki valisi Mukavse ve Şamdaki Valisi Harise ve Umman Sultanı Semameye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı Ertesi sabah Allahü Tealanın kudreti ile, o dilleri bilip, konuşmaya başladılar

80 Sahabenin büyüklerinden Zeyd Bin Harise uzak bir yere gidyordu Kira ile tuttuğu katırcısı, tenha bir yerde bunu öldürmek istedi İzin isteyip iki rekat namaz kıldı Sonra üç kereYa Erhamerrahimin dedi Her birini söylerken 'Onu öldürme' sesi geldi Dışarıda adam var sanarak, katırcı dışarı çıkıp içeri girdi Üçüncüsünde, elinde kılıç bulunan bir süvari içeri girip katırcıyı öldürdü Bunun melek olduğu anlaşıldı

81 Resulallahın zevcelerinden Ümmü Seleme hanımın azad ettiği Sefine ismindeki sahabi, Resulallahın hizmetinden hiç ayrılmazdı Rumlara karşı yapılan savaşta askerden ayrılıp kafirlere esir düştüKaçıp gelirken karşısına korkunç bir aslan çıktı 'Ben Resulallahın hizmetçisiyim' deyip başından geçenleri arslana anlattı Aslan buna yüzünü gözünü sürüp yanımda yürü dedi Düşmandan bir zarar gelmesin diye yanından ayrılmadı İslam askeri görülünce, dönüp gitti

82 Cehcahi Gaffari isminde birirsi halife olan Hareti Osman'a isyan etti Resulallahın her zaman elinde taşıdığı asâyı dizi ile kırdı Bir sene sonra dizinde sir pençe (Anthrax) denilen hastalığı ölümüne sebep oldu

83 Hazret-I Muaviye Şamdan haccagelip, Resulallahın Medine'deki mimberi şerifini Şam'a götürmek istedi Mimberi yerinden oynattıklarında, güneş tutuldu Her taraf kararıp, yıldızlar göründü Hazret-I Muaviye korkarak bu arzusundan vazgeçti

84 Uhud gazasında Ebu Katadenin bir gözü çıkıp yanağı üzerine düştü Resulallaha getirdiler Mübârek eli ile gözünü yerine koyup "Ya Rabbi, gözünü güzel eyle" dedi Bu gözü diğerinden daha güzel oldu Ondan daha kuvvetli görürdü

85 İyas bin Seleme diyor ki, Hayber gazasında, Resulallah beni gönderip Ali'yi istedi Ali'nin gözleri ağrıyordu Elinden tutup güçlükle getirdim Mübarek parmaklarına tükürüp, Ali'nin gözlerine sürdü Sancağı eline verip, Hayber kapısında döğüşmeye gönderdi Çok zamandır açılamayan kapıyı Hazreti Ali yerinden söktü ve Eshabı Kiram kaleye girdiler
Ebu Bekir Sıddik ( RA) garip bir riya görüp,uykusunda ağlamaya başlarÖyle ağlar ki,evin dışından duyulurBu sırada Ömer bin Hattap ( RA) oradan geçerAğlama sesini duyunca,kapıyı çalarEbu Bekir Sıddik uykusundan uyanıp,kapıya koşar,gözlerinden yaşlar aktığı halde kapıyı açarHazreti Ömer onu görür ve kendisine :
- Bu ağlamak nedir ? diye sorar Ebu Bekir :
- Sahabeleri buraya topla ki,sana anlatayım, der
Bunun üzerine HzÖmer bütün sahabeleri oraya toplarEbu Bekir ( RA) anlatmaya başlar
- Rüyamda kıyametin koptuğunu gördümBir takım insanları,parlayan yıldızlar gibi minberlerin üzerinde buldumMeleğe : " Bunlar kimdir ? " diye sordumMelek :
- Onlar peygamberlerdirHazreti Muhammed Mustafa ( SAS)'i bekliyorlardediBen :
- Muhammed ( SAS) nerededir ? Beni onun yanına götürBen onun hizmetçisi ve sahabelerinden Ebu Bekir'im,dedim
Melek beni onun yanına götürdüOnu Arş'ın altında,sarığını önüne koymuş,sağ elini Arş'a uzatmış,sol elini uzatıp cehennemin kapılarını kapamış bir halde gördümO,bu haliyle şöyle niyazda bulunuyordu :
- Ey Allah'ım,ümmetimi bağışlaOnların içinde alimler,salihler,hacılar,umre yapanlar,gaziler,mücahitler vardır
Böyle niyazda bulunurken,gaipten şöyle bir bir nida geldi :
- Ey Muhammed ( SAS),sen itaat edenleri zikrediyorsun,diğerlerini anmıyorsunZalimleri,şarap içenleri,zina yapanları,faiz yiyebleri,bunlarıda zikret
Bunun üzerine peygamber Aleyhisselam şöyle niyazda bulundu :
- Ey Allah'ım,onlar senin buyurduğun gibidirlerFakat,onlardan hiçbiri sana ortak koşmamıştır,puta tapmamıştır,sana çocuk isnad etmemiştir,Tevhidi bırakmamıştırEy Allah'ım,onlar hakkındaki şefaatımı da kabul buyurOnlara olan merhametimide kendilerine ulaştır,diye yalvardı
Ben kendisine çok acıdığım için :
- Ya Muhammed ( SAS),kendine acı,dedimO :
- Ya Ebu Bekir,ümmetime şefaat etmek için Rab'bime niyazda bulundumRab'bimde kabul buyurdu,dedi
Hazret-i Peygamber'e :
- Hepsinemi,yoksa bazısına mı ? diye sordumTam o anda sen kapıyı çalıp beni uyandırdın ve cevap almaya vakit bırakmadın,ey Hattap oğlu Ömer
Hazret-i Ebu Bekir,Hazret-i Ömer'e böyle söylediği anda bir de bakalrı ki,gaipten bir ses üç kere :
diye sesleniyorHer ikisi de " El-Hamdü Lillah" diyerek şükrettiler
http://irsadforum.net/forum/siyer-i-nebi/hz-muhammed'in-mucizeleri/
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Allah[cc]razı olsun
ümmetin kandilişerifi mübarek olsun
Allahümme salli ala muhammedin ve alihi ve sahbihi ve barik ve sellim.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Yüce Allah buyuruyor ki:
Kıyamet yaklaştı ay yarıldı.Kafirler (Hz.Muhammed`in peygamberliğini dile getiren) bir mucize görünce hala yüz çevirirler ve "bu mucize denilen şey eskiden beri sürüp gelen bir büyüdür" derler.Onlar gerçeği yalanlıyarak neislerinin gelip geçici çirkin arzularının peşinden ayrılmıyorlar.
Her şey mülümanların lekesiz kurtuluşa;kariflerin de cehennem azabına erişmesiyle son bulucaktır
(Kamer Süresi.ayet 01.2)

Sahabilerden biri diyor ki:
Herhangi bir toplantıda Hz.Muhammed`e Salat ve Selam getirildiğinde oradan etrafa temiz ve nefis bir koku yayılır.Hatta bu güzel koku gögün merkezine (Arş`a) kadar yükselir , kokuyu alan melekler şöyle seslenirler: "Bu güzel koku, Hz Muhammed`e Salat ve Selam getirilen bir toplantıdan gelmektedir.
(Delail-ül Hayrat)

DİNİ HİKAYE BAŞKALARININ KUYUSUNU KAZANLAR KAZDIKLARI KUYUYA BİR GÜN KENDİLERİ DÜŞERLER

İslamiyet doğduktan sonra kısa zamanda yayılmaya ve kendine taraftar toplamaya başladı.Bu durum arap ileri gelenlerinden imana gelmemiş bunulan bazı kimseleri huzursun ediyordu.Ebu Leheb ile Ebu Cehil de bunların başında gelmekteydi.Küfür ve inkarın mel`un bayrağını ellerinden düşürmiyen bu iki kişi büyük bir telaş ve endişeye kapılmışlardı.Çünkü islamiyet bir gün zafere ulaşırsa hem ata yadigarı (putperestliklerinden) hem de bir yığın menfaatlerinden olacaklardı.İslamiyet mesela Allah`a inanılması içki içilmemesini ve iman eden herkese kardeş gözüyle bakılmasını aynı zamanda da eşit muamele edilmesini şart koşuyordu.

Halbuki İslam`dan önceki arapların tüm 360 tane putları vardı.Bunlara Allah diye tapıyorlardı(Haşa).Varlıklı ailelerin sofralarında içki su yerine içilmekteydi.İleri gelen araplar fakir ve yoksul olanlara köle gözüyle bakıyordu.Kız çocuğu dünyaya gelenler bunu uğursuzluk sayarak bu masum yavrularını vahşice diri diri gömüyorlardı.

İşte İslamiyet bütün bu vahşilik ve haksızlıklara dur diyordu.Bütün insanları Allah birdir, bayrağının altonda toplanmaya çağırıyor ve bu birliğin içine girenleri de hep kardeş olarak ilan ediyordu.Haksızlıkların asla yapanların yanına kalmayacağını bildiriyordu.Boynuzsun koynunu boynuzlu koyundan hakkını alacağı ilahi adaletin tecelli edeceği kıyamet hesaplaşmasından söz ediyordu.

Bu durum karşısında arap ileri gelenlerinin çıkarları ve kurlu düzenleri basıl bozulmaz , nasıl rahatsız olmazlardı.Elbette olurlardı.İslamiyetin günden güne artan bir hızla yayılıp güç kazanmasına hele Ebu Leheb ile Ebu Cehil çok içerliyordu.Ne yapıp edip bu dinin ilerlemesine engel olmalıydılar.Onuın için de bir sürü planlar hazırlıyorlardı.Başta iki cihan güneşi sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed`i ortadan kaldırmaya göze almışlardı.

Ebu Cehil bir şöyle bir tuzak hazırlamıştı: Evine girilen yolun üzerine bir kör kuyu kazdıracak sonra da bir bahaneyle Hz.Peygamber`i evine cağırarak kör kuyuya düşmesini sağlıyacaktı.Nitekim adamlarını toplıyarak evin cümle kapısı önünde bir kör kazmalarını emretti.Kuyu kazılığ üstü de ince tahtalarla kapatıldıktan sonra ince kumlarla belli edilmez bir şekilde iyice örtülür.Lanetlik Ebu Cehil de çok hastayım diye Hz Peygamber`e haber salar.Adamlarına da Hz.Peygamber (s.a.v) gelip kuyuya düştükten sonra toprakla üzerini tamamen örterek orada helak olmasını sağlamalırını emretti:

Hastalık haberini alan sevgili Peygamberimiz (S.a.v) baş düşmanı olduğunu bile bile belki imana gelir diye hemen Ebu Cehin`in evine koşup geldi.Tam ev kapısının önüne , kör kuyunun yanına yaklaşmıştı ki , karşısına Cebrail (A.s) çıkarak hazırlanan tuzağı haber verdi ve kendisini içeriye girmekten men etti.

Bunun üzerine Hz.Peygamber (S.a.v) hemen geri döndü.Hizmetçilerinden durmu öğrenen Ebu Cehil de yatağından kalkarak ardına düştü.Güya neden döndünüz , ey Allah`ın elçisi? Diye soracak ve de gönlünü aldıktan sonra içeri buyur ederek kör kuyuya düşmesini sağlıyacaktı.Fakat ne ilginç ilahi tecellidir ki kör kuyunun varlığını unutarak içine düştü.Evet boşuna dememişler başkalrının kuyusunu kazan kazdığı kuyuya bir gün kendi düşer diye.

Kuyu içinde "imdat kurtarın!" diye acı acı bağırmaya başlıyan Ebu Cehil`i kurtarmak için kuyunun başına toplanan adamları ip attılar.Fakat ip yetişmedi.Ebu Cehip ipi bir türlü yakalıyamıyordu.Çıkarıp ikinci bir ip ekledikten sonra ikinci defa ip attılar.Üçüncü dördüncü defa ipi ekleyip saldılar yiye tutmadı.İpi her ekleyip saldıklarında kuyu da devamlı derinleşiyor ve Ebu Cehil de bir türlü ipi yakalayıp da dışarı çıkarmıyordu.Baktı ki çıkacağına devamlı dibe doğru inmekte.Bunun üzerine "Hz Peygamber`i çağırın çünkü beni buradan ancak O Kurtarır"diye emretti.Gidip Hz.Peygamber`i çağırdılar.Kuyunun başına gelen sevgili Peygamberimiz Muhammed (S.a.v) "Ey Ebu Cehil!.." dedi."Allah`a ve resulune iman edersen seni bu kör kuyudan çıkarırım.Yoksa orada geberip gidersin."

Tabi ki çaresizlik içinde kalan Ebu Cehil içinden değil fakar dilinden evet diyordu.Bunun üzerine Peygamberimiz (S.a.v) kuyuya elini uzatır uzatmaz Ebu Cehil hemen yakalıyarak yeryüzüne çıktı.Orada bulunan herkes şaşırıp kalmıştı.Öyleya Ebu Cehil`i en uzun iple çıkaramamışlardı da Hz Peygamber (s.a.v) eliyle nasıl çıkarabilmişti.Bu imkansız gibi bir şeydi.Fakat değildi.Çünkü bu bir mucize idi.Ama kimlere göre iman edenlere göre İman etmeyenlere göre ise sihirdi.Nitekim Ebu Cehil de daha çıkar çıkmaz sevgili Peygamberimize "Ey Muhammed!" Sen büyük bir sihirbazsın" Dedi.

Gerçekte ise bu hadisenin sihirlik bir tarafı yoktu.O tamamen kuvvet ve kudretine son olmuyan Allah`ın peygamberine bahşettiği bir mucize idi.Hem de başkalarının kuysunu kazmaktan başka bir işi olmayan kimselerin kendi kazdığı kuyuya kendilerinin düstüğünü gösteren bir mucize.O yüzden sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur.
"Mü`min kardeşinin kuyusuna kazan kimse kazdığı kuyuya ergeç kendi düşer." Yüce Allah (c.c) cümlemizi kendi işiyle uğraşan , başkalarının kuyusunu kazmayan kullarından eylesin ... Amin.

HZ.PEYGAMBER VE KALBİNDEN ŞEYTANLIK PAYININ ATILIŞI

Sevgili Peygamberimiz (S.a.v) çocuk yaşta ilen sokakta iken sokakta arkadaşlarıyla oyun oynuyordu.Yine günlerden bir gün arkadaşlarıyla oynarken yüce Allah (c.c) Cebrail`e şöyle vahyetti:"Ey Cebrail!..Cennete git oradan bir altın tas ile bir de altın desti al.Onları Kevser suyu ile doldurduktan sonra Muhammed`e git.Göğsünü (boydan boya yar ve içinden kalbini çıkar.Sonra da kalbini Kevser suyu ile iyice yıka .Ondan sonra da Hikmet ve imanla doldur.Ardından yerine dön".

Bu ilahi emir üzerine Cebrail (a.s) havada uçan bir kuş şekline bürünerek geldi.Hz.Muhammed`i oynamakta olduğu çocukların yanından alarak vadiye uçurdu , orada bir ağacın altına yatırarak göğsünü boydan boya yardı kalbini çıkardıktan sonra altın tasın içine koyarak destideki Kevser suyu ile iyice yıkadı.Daha sonra kalbindeki dünyalık bütün kötülükleri arıttı,ardından da şöyle dedi "bu şeytan payıdır" daha sonra kalbi tekrar göğsündeki yerine yerleştirdi ve ardında da şöyle dedi: "işte şu kalbi yüce Allah (c.c) bütün eksik ve kusurlarından arıtmıştır."(Mevize)

Allah Hepimizi Ona İnanan Kullarından OLmayı Ve Hepimize İmanla Son Nefes Vermeyi Nasip Eylesin..Allah`ın Selamı üzerinize Olsun...

http://www.frmtr.com/islam-ve-insan/90722-peygamber-efendimizin-mucizeleri.html
 

Yuzersif

Asistan
Katılım
23 Şubat 2009
Mesajlar
211
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Parmaklarınız dert görmesin.
 

yemliha

Asistan
Katılım
4 Mart 2009
Mesajlar
133
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
elhamdülillah
ne güzel kardeşlerimiz var
VASL SALATI:
ALLAHumme bike tevesseltü ve ileyke tevecceht ve minke seeltü ve fiyke lafi ehadin sivake rağıbtü la es elüke sivake vela atlubü minke illa iyyake ALLAHumme ve etevesselü ileyke fi kabuli zalike bil vesiletil uzma vel fadıyletil kubra vel habiybil edna vel veliyyil mevla ves safiyyil Mustafa ven nebiyyil mücteba MUHAMMEDün salellehü aleyhi ve sellem ve bihi es elüke en tusalliye aleyhi salaten ebediyyeten sermediyyeten ezeliyyeten ilahiyyeten kayyumiyyeten deymumiyyeten rabnaniyyeten bi haysü üşhidüni fi zalike küllihi ğayral ağyari kema testehliküni fi mearifi zatıhi fe ente veliyyün zalike vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Sual: Peygamber efendimizin mucizeleri nelerdir?
CEVAP
Çok mucizesi görülmüştür. Bazılarını bildirelim.
Aşağıdaki yazılar (Mir at-ı Kâinat) kitabından alınmıştır.

Muhammed aleyhisselamın hak Peygamber olduğunu bildiren şahitler pek çoktur. Ümmetinin Evliyasında hâsıl olan kerametler, hep Onun mucizeleridir; çünkü kerametler, Ona tâbi olanlarda, Onun izinde gidenlerde hâsıl olmaktadır.

Muhammed aleyhisselamın mucizeleri, zaman bakımından üçe ayrılmıştır:

Birincisi, mübarek ruhu yaratıldığından başlayarak, Peygamberliğinin bildirildiği (bi set) zamanına kadar olanlardır.

İkincisi, bi setten vefatına kadar olan zaman içindekilerdir.

Üçüncüsü, vefatından kıyamete kadar olmuş ve olacak şeylerdir.

Bunlardan birincilere, (İrhas) yani, başlangıçlar denir. Her biri de ayrıca görerek veya görmeyip akıl ile anlaşılan mucizeler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bütün bu mucizeler o kadar çoktur ki, saymak mümkün olmamıştır. İkinci kısımdaki mucizelerin üç bin kadar olduğu bildirilmiştir. Bunlardan bazılarını aşağıda bildireceğiz.

1- Muhammed aleyhisselamın mucizelerinin en büyüğü Kur an-ı kerimdir.

2- En büyük mucizelerinden birisi de, Mirac mucizesidir.

3- Meşhur mucizelerinin en büyüklerinden birisi de, Ay ı ikiye ayırmasıdır. Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Muhammed aleyhisselam elli iki yaşında iken, Mekke de Kureyş kâfirlerinin elebaşıları yanına gelip, (Peygamber isen Ay ı ikiye ayır) dediler. Muhammed aleyhisselam, herkesin ve hele tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok istiyordu. Mübarek ellerini kaldırıp dua etti. Allahü teâlâ, kabul edip, Ay ı ikiye böldü. Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kâfirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler. İman etmediler.

Bu mucize ile ilgili âyet-i kerimenin meali şöyle:
(Kıyamet yaklaştı, Ay yarıldı. Onlar [müşrikler] bir mucize görünce hemen yüz çevirirler ve "Eskiden beri devam ede gelen bir sihir [büyü] derler.) [Kamer 1,2]

4- Muhammed aleyhisselam, bazı gazalarında, susuz kalındığı zaman, mübarek elini bir kaptaki suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, suyun bulunduğu kap devamlı taşmıştır. Bazen seksen, bazen üçyüz, bazen binbeşyüz, Tebük Gazasında ise, yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır. Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur.

5- Hayber gazasında, önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, (Ya Resulallah, beni yeme, ben zehirliyim) sesi işitildi.

6- Medine de, mescid-i nebevide dikili bir hurma kütüğü vardı. Resulullah hutbe okurken, bu direğe dayanırdı. Buna Hannane denirdi. Minber yapılınca, Hannane nin yanına gitmedi. Ondan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler. Minberden inip, Hannane ye sarıldı. Sesi kesildi. (Eğer sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlardı) buyurdu.

7- Mübarek eline aldığı çakıl taşlarının ve tuttuğu yemek parçalarının arı sesi gibi, Allahü teâlâyı tesbih ettikleri çok görülmüştür.

8- Bir gün, bir köylüyü imana davet etti. Müslüman bir komşumun vefat etmiş kızını diriltirsen, iman ederim dedi. Mezarına gittiler. İsmini söyleyerek kızı çağırdı. Kabir içinden ses işitildi ve dışarı çıktı. (Dünyaya gelmek ister misin?) buyurdu. (Ya Resulallah! Dünyaya gelmek istemem. Burada babamın evindekinden daha rahatım. Müslümanın ahireti, dünyasından daha iyi) dedi. Köylü bunu görünce, hemen imana geldi.

9- Tirmizi ve Nesai nin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a ma bir kimse gelip, ya Resulallah, Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın dedi. (Kusursuz bir abdest al! Sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!) duasını okumasını buyurdu. Adam, abdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. Bu duayı Müslümanlar, her zaman okumuşlar ve maksatlarına kavuşmuşlardır.

10- Medine de, minberde hutbe okurken, bir kimse, ya Resulallah! Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor. İmdadımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp, dua eyledi. Gökte hiç bulut yokken, mübarek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı. Birkaç gün devam etti. Yine minberde okurken, o kimse, ya Resulallah! Yağmurdan helak olacağız deyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti ve (Ya Rabbi! Rahmetini başka kullarına da ihsan eyle!) buyurdu. Bulutlar açılıp, güneş göründü.

11- Cabir bin Abdullah diyor ki, çok borcum vardı. Resulullaha haber verdim. Bahçeme gelip, hurma yığınının etrafında üç kere dolaştı. (Alacaklılarını çağır, gelsinler!) buyurdu. Her birine hakları verildi. Yığından bir şey eksilmedi.

12- Bir kadın, hediye olarak bal gönderdi. Balı kabul edip, boş kabı geri gönderdi. Kap bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek, (ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz?Acaba günahım nedir?) dedi. (Senin hediyeni kabul ettik. Gördüğün bal, Allahü teâlânın hediyene verdiği berekettir) buyurdu. Kadın çocukları ile aylarca yediler. Hiç eksilmedi. Bir gün yanılarak balı başka bir kaba koydular. Oradan yiyerek bitirdiler. Bunu, Resulullaha haber verdiler. (Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, hiç eksilmezdi) buyurdu.

13- Resulullahın gaybdan haber verdiği çok görüldü. Bu mucizesi üç kısımdır:

Birinci kısmı, kendi zamanından evvel olan ve kendisine sorulan şeylerdir ki, bunlara verdiği cevaplar, çok kâfirlerin, katı kalbli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuştur.

İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir.

Üçüncü kısmı, kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir.

Burada ikinci ve üçüncü kısımlardan birkaçı aşağıda bildirilecektir.

[İslam a davetin başlangıcında, müşriklerin eziyetlerinden, sıkıntılarından dolayı, Eshab-ı kiramın bir kısmı Habeşistan a hicret etmişlerdi. Resulullah, Mekke de kalan Eshab-ı kiramla beraber, üç sene her türlü görüşme, alış-veriş yapma, Müslümanlardan başka bir kimse ile konuşmama gibi, bütün içtimai muamelelerden men olundular. Kureyş müşrikleri, bu karar ve ittifaklarını bildiren bir ahdname yazarak, Kâbe-i muazzamaya asmışlardı. Her şeye kâdir olan Allahü teâlâ (Arza) denilen bir çeşit kurdu [ağaç kurdu] o vesikaya musallat etti. Yazılı bulunan (Bismikellahümme) [Allahü teâlânın ismi ile] ibaresinden başka, ne yazılı ise, hepsini o kurtcuk yedi, bitirdi. Allahü teâlâ bu hâli Cibril-i emin vasıtası ile Peygamber efendimize bildirdi. Peygamber efendimiz de bu hâli amcası Ebu Talibe anlattı. Ertesi gün, Ebu Talib müşriklerin ileri gelenlerine gelerek, Muhammedin Rabbi Ona şöyle haber vermiş. Eğer söylediği doğru ise, bu hâli kaldırıp, eskiden olduğu gibi dolaşmalarına, başkaları ile görüşmelerine mani olmayınız. Eğer söylediği doğru değilse, ben de Onu artık himaye etmeyeceğim, dedi. Kureyşin ileri gelenleri, bu teklifi kabul ettiler. Herkes toplanarak Kâbe ye geldiler. Ahdnameyi Kâbe den indirerek açtılar ve Resulullahın buyurduğu gibi, (Bismikellahümme) ibaresinden başka, bütün yazıların yenilmiş olduğunu gördüler.]

Acem padişahı Hüsrev den Medine ye elçiler geldi. Bir gün, bunları çağırıp, (Bu gece, Kisranızı kendi oğlu öldürdü) buyurdu. Bir müddet sonra, oğlunun babasını öldürdüğü haberi geldi. [İran şahlarına Kisra denir.]

14- Bir gün, zevcesi Hafsa validemize, (Ebu Bekir ile baban, ümmetimin idaresini ellerine alacaklardır) buyurdu. Bu sözle Hazret-i Ebu Bekir in ve Hafsa validemizin babası olan Hazret-i Ömer in halife olacaklarını müjdeledi.

15- Ebu Hüreyre yi radıyallahü teâlâ anh Medine de, zekât olarak gelmiş olan hurmaların muhafazasına memur etmişti. Bir kimseyi hurma çalarken yakaladı. Seni Resulullaha götüreceğim dedi. Hırsız, fakirim, çoluğum çocuğum çoktur diyerek yalvarınca, bıraktı. Ertesi gün, Resulullah Ebu Hüreyre yi çağırıp, (Dün gece bıraktığın adam ne yapmıştı?) buyurdu. Ebu Hüreyre anlatınca, (Seni aldatmış. Yine gelecektir) buyurdu. Ertesi gece yine geldi ve yakalandı. Tekrar yalvarıp, Allah aşkına bırak dedi ve kurtuldu. Üçüncü gece, tekrar gelip yakalanınca, yalvarmaları fayda vermedi. Beni bırakırsan, birkaç şey öğretirim, sana çok faydası olur, dedi. Ebu Hüreyre kabul etti. Gece yatarken, (Âyet-el kürsi)yi okursan Allahü teâlâ seni korur, yanına şeytan yaklaşmaz dedi ve gitti. Ertesi gün, Resulullah efendimiz, Ebu Hüreyre ye tekrar sorup cevap alınca, (Şimdi doğru söylemiş. Halbuki kendisi çok yalancıdır. Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun?) buyurdu. Hayır, bilmiyorum deyince, (O kimse şeytan idi) buyurdu.

16- Rum İmparatorunun orduları ile harp için (Mute) denilen yere asker gönderdiğinde, sahabeden üç emirin arka arkaya şehid olduklarını, kendisi, Medine de minber üzerinde iken, Allahü teâlânın göstermesi ile görerek yanındakilere haber verdi.

17- Muaz bin Cebeli vali olarak Yemen e gönderirken, Medine nin dışına kadar uğurlayıp ona çok nasihatler verdi. (Seninle dünyada artık buluşamayız) buyurdu. Hazret-i Muaz Yemen de iken Resulullah efendimiz Medine de vefat etti.

18- Vefat ederken, mübarek kızı Fatıma ya, (Akrabam arasında bana evvela kavuşan sen olacaksın) buyurdu. Altı ay sonra Hazret-i Fatıma vefat etti. Akrabasından ondan evvel kimse vefat etmedi.

19- Kays bin Şemmasa, (Güzel olarak yaşarsın ve şehid olarak ölürsün) buyurdu. Hazret-i Ebu Bekir halife iken Yemamede Müseylemet-ül-Kezzab ile yapılan muharebede şehid oldu.
Hazret-i Ömer in ve Hazret-i Osman ın ve Hazret-i Ali nin şehid olacaklarını dahi haber verdi.

20- Acem padişahı Kisranın ve Rum padişahı Kayserin memleketlerinin Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi.

21- Ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gideceklerini ve sahabeden olan Ümmi Hiram ın o gazada bulunacağını haber verdi. Hazret-i Osman halife iken Müslümanlar, gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harp ettiler. Bu hanım da beraber idi. Orada şehid oldu.

22- Mübarek kızı Fatıma nın oğlu Hasan radıyallahü teâlâ anhüma için, (Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü teâlâ, Müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep yapacaktır) buyurdu. Büyük bir ordu ile Muaviye ye radıyallahü anh karşı harp edeceği zaman, fitneyi önlemek, Müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Muaviye ye radıyallahü anh teslim etti.

23- Abdullah ibni Abbas ın annesine bakıp, (Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!) buyurdu. Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, mübarek ağzının suyundan ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. (Halifelerin babasını al, götür!) buyurdu. Hazret-i Abbas, bunu işitip, gelip sorunca, (Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halifelerin babasıdır. Onlar arasında seffah, Mehdi ve İsa aleyhisselamla namaz kılan bir kimse bulunacaktır) buyurdu. Abbasiyye devletinin başına çok halifeler geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin Abbas ın soyundan oldu.

24- Eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Hazret-i Ali buyuruyor ki:
Resulullah beni Yemen e kadı [Hâkim] olarak göndermek istedi. Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını bilmiyorum dedim. Mübarek elini göğsüme koyup, (Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasip eyle!) buyurdu. Bundan sonra bana gelen şikâyetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükmederdim.

25- Nabiga ismindeki meşhur şair şiirlerinden birkaçını okuyunca, Araplar arasında meşhur olan (Allahü teâlâ dişlerini dökmesin) duasını buyurdu. Nabiga yüz yaşına gelmişti. Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiş dururdu.

26- Amcası Ebu Leheb in oğlu Uteybe, Resulullahı çok üzdü. Çirkin şeyler söyledi. Buna çok üzülüp, (Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini musallat eyle!) buyurdu. Uteybe, Şam a ticaret için giderken bir gece arkadaşlarının arasında yatıyordu. Bir aslan gelip arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe ye gelince, kaptı parçaladı.

27- Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi için mektup gönderdi. Alçak Hüsrev, mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid eyledi. Peygamber efendimiz bunu işitince, çok üzüldü ve (Ya Rabbi! Onun mülkünü parçala!) buyurdu. Resulullah hayatta iken Hüsrevi oğlu Şireveyh hançerle parçaladı. Hazret-i Ömer halife iken, acem memleketinin tamamını Müslümanlar feth edip, Hüsrev in nesli de, mülkü de kalmadı.

28- Allahü teâlâ, Habibini belalardan korurdu. Ebu Cehil, Resulullahın en büyük düşmanı idi. Kâbe-i muazzama yanında namaz kılarken, alçak Ebu Cehil, tam zamanıdır diyerek, bıçakla üzerine yürümek isterken, hemen geri dönüp kaçtı. Arkadaşları, niçin korktun dediklerinde, Muhammed ile aramızda ateş dolu bir hendek gördüm. Birçok kimse beni bekliyorlardı. Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı. Bunu Müslümanlar işitip, Resulullah efendimize sorduklarında, (Allahü teâlânın melekleri, onu yakalayıp parçalayacaklardı) buyurdu.

29- Resulullah efendimiz bir gün abdest alıp, mestlerinden birini giyip, ikincisine mübarek elini uzatırken, bir kuş geldi. Bu mesti kapıp havada silkti. İçinden bir yılan düştü. Sonra kuş mesti yere bıraktı. Bugünden sonra, ayakkabı giyerken, önce silkelemek sünnet oldu.

30- Selman-ı Farisi, hak din aramak için, İran dan çıkıp çeşitli memleketleri dolaşmaya başladı. Beni Kelb kabilesinden bir kervan ile Arabistan a gelirken Vadi -ul kura denilen mevkide hainlik edip bir yahudiye köle diye sattılar. Bu da, akrabası, Medineli bir yahudiye köle olarak sattı. Hicrette Resulullahın Medine ye teşriflerini işitince, çok sevindi. Çünkü, kendisi nasrani âlimi idi. En son rehberi büyük bir âlimin tavsiyesi ile, ahir zaman Peygamberine iman etmek için Arabistan a gelmişti. O âlim, Resulullahın vasıflarını öğretmiş, Onun hediye kabul edip, sadaka kabul etmediğini, iki omuzu arasında mühr-ü nübüvvet olduğunu ve pek çok mucizeleri olduğunu Selman a bildirmişti. Selman-ı Farisi, Resulullaha sadakadır diyerek hurma getirdi. Resulullah onlardan hiç yemedi. Hediyedir diye bir tabakta yirmibeş kadar hurma getirdi. Resulullah efendimiz ondan yedi. Bütün Eshab-ı kiram da yediler. Yenilen hurma çekirdekleri bin kadardı. Resulullahın bu mucizesini de gördü. Ertesi gün bir cenaze defninde mühr-ü nübüvveti görmek arzu etti. Resulullah, bunu anlayıp mübarek gömleğini sıyırarak mühr-ü nübüvveti gösterdi. Selman hemen imana geldi. Birkaç sene sonra 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altın ödemek şartı ile azat edilmesine söz kesildi. Resulullah bunu işitti. Mübarek elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti. Ağaçlar o sene meyve vermeye başladı. Birini Ömer radıyallahü teâlâ anh dikmişti. Bu ağaç meyve vermedi. Resulullah efendimiz, bunu çıkarıp mübarek elleri ile tekrar dikti. Bu da hemen meyve verdi. Bir gazada, ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman a radıyallahü teâlâ anh verdiler. Resulullaha gelip, bu gayet azdır. Binaltıyüz gram çekmez dedi. Mübarek ellerine alıp tekrar Selman a verdi. (Bunu sahibine götür) buyurdu. Yarısı ile efendisine olan borcunu ödedi. Yarısı da, Hazret-i Selman a kaldı.

31- Kureyş kâfirlerinden Velid bin Mugire, As bin Vail, Haris bin Kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Muttalib, Resulullaha cefa ve eziyet etmekte başkalarından aşırı gidiyorlardı. Cebrail aleyhisselam gelip, (Seninle alay edenlere cezalarını veririz...) mealindeki Hicr suresinin 95. âyetini getirip, Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dördüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti. Velid in ayağına bir ok battı. Çok kibirli olduğundan, eğilerek oku çıkarıp atmak, kendine ağır geldi. Demiri topuk damarına batıp, siyatik hastalığına yakalandı. As ın ökçesine diken battı. Tulum gibi şişti. Harisin burnundan devamlı kan geldi. Esved bir ağaç altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esved de, a ma olup, hepsi helak oldular.

32- Devs kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten önce, Mekke de imana gelmişti. Kavmini imana davet için Resulullahtan bir alamet istedi. (Ya Rabbi! Buna bir âyet (delil) ihsan eyle) buyurdu. Tufeyl, kabilesine gidince, iki kaşı arasında bir nur parladı. Tufeyl, ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka yerime koy. Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler dedi. Duası kabul olup, nur yüzünden gitti. Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı. Kabilesindekiler zamanla imana geldiler.

33- Hicretin yedinci senesinde Resulullah efendimiz, Habeş padişahı Necaşi ye ve Rum imparatoru Herakliyus a ve Acem padişahı Husrev e ve Bizansın Mısır daki valisi Mukavkas e ve Şam daki valisi Haris e ve Umman Sultanı Semame ye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti. Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı. Ertesi sabah, o dilleri söylemeye başladılar.

Molla Abdurrahman Caminin (Şevahid-ün-nübüvve) kitabında ve Yusuf-i Nebhani nin (Huccetullahi alel-âlemin) kitabında, Resulullah efendimizin daha nice mucizeleri yazılıdır.

Save gölünün kuruması
Sual: Peygamber efendimiz doğduğu zaman, Kâbe deki putlar yüzüstü yıkılıyor, Kisra nın sarayı çöküyor, bin yıldan beri Mecusilerin yanan ateşi sönüyor. Bir de Save gölünün kuruduğu bildiriliyor. Save gölünün suçu ne idi de kurudu?
CEVAP
Cansız varlıkların ne suçu olur ki, yani suçu olduğundan değil, bu gölü halk mukaddes sayar, kuruyacağına asla ihtimal vermezlermiş. Çok tuzlu imiş, sağdan soldan su gelmiyor, su seviyesi hep aynı, hiç eksilme olmuyormuş, derinliği beş metre yüzeyi 12,5 km imiş. Bu göl bir anda kuruyor. Bunun aksine, Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vadisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başlıyor. Bu tür olaylar cansız varlıkların suçu falan olduğu için değil, onları mukaddes sayan insanları ikaz için, ibret almaları için ve daha başka hikmetler yüzünden ihsan ediliyor.

Resulullahın mucizelerinden
Sual: Resulullah'ın hacamat kanını içen olduğu söyleniyor. Kan içmek caiz mi?
CEVAP
Resulullah efendimizin mübarek kanı, diğer insanların kanı gibi değildir.

Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Zübeyr, Resulullahın hacamat edilirken çıkan kanını içti. Resulullah efendimiz, darılmayıp, hatta gülümseyerek, (Artık Cehennem ateşi seni yakmaz) buyurdu. Başına bazı işler geleceğini de bildirdi. (Beyheki)

Yine Eshab-ı kiramdan Malik bin Sinan, Resulullahın mübarek kanını içtiği zaman, ona da, (Cehennem ateşi seni yakmaz) buyurdu. (İbni Hibban)

Mübarek artığını içen Bereke isimli kadına da, (Artık hiç karın ağrısı çekmezsin) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

Halid bin Velid radıyallahü anh, sarığında taşıdığı bir sakal-ı şerif için her savaşta zafer kazandı. (Şifa-i şerif)

Bunların hepsi, Peygamber efendimizin mucizelerindendir; fakat selef-i salihine düşman selefi denilen kimseler, Resulullahın eşyalarıyla, mübarek saçı ve sakalıyla bereketlenmeyi şirk kabul ediyorlar.
http://www.dinimizislam.com
 

habibineccar

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
273
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sdn Kutlu Doğum Etkinlikleri
bu hafta sadece O'ndan[sav]bahsetmek sdn yi bir Gül[sav}bahçesine çevirmek
Efendimiz [sav]hoş geldiniz
çokça salat ve selam getirelim
allahümme salli ala muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidün mecid
allahümme barik ala muhammedin ve ala ali muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidün mecid
 

quasimodo

Müdavim
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
sdn Kutlu Doğum Etkinlikleri
bu hafta sadece O'ndan[sav]bahsetmek sdn yi bir Gül[sav}bahçesine çevirmek
Efendimiz [sav]hoş geldiniz
çokça salat ve selam getirelim
allahümme salli ala muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidün mecid
allahümme barik ala muhammedin ve ala ali muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidün mecid
Hoş geldin gözümüzün nuru Efendim[sav]
sdn kutlu doğum etkinlikleri
ashabulyemin
 
Üst