Hz.Muaviye Kimdir?(Lütfen sahabeye küfür etmeyelim)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

hasal111

Asistan
Katılım
3 Mart 2008
Mesajlar
290
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Onu kötü zannetmekten çok sakınınız!

Ona dil uzatmak tehlikesine düşmeyiniz. Haram işlemiş olursunuz!
Ebû Dâvüdün bildirdiği hadis-i şerifte,

(Eshâbıma dil uzatmayınız! Uhud dağı kadar altun sadaka verseniz, onların bir avuç arpa sadakalarının sevabı kadar olamaz!) buyuruldu.

Ebû Ali Dekkat (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki:
" Her insanın üçyüz almış damarı vardır. Eğer üçyüz ellidokuz damarı Peygamber Efendimizin ( Sallallahü aleyhi ve sellem ) Eshab-ı kiramına muhabbet, bir tanesi Peygamberimizin ( aleyhisselâm) Eshabından birine düşmanlık, sevgisizlik üzere bulunsa, ölüm zamanında emir gelir ve canını o bir damardan alırki, bunun bozukluğu sebebi ile dünyadan imansız gider." [Muhammed Rebhâmî - Riyâd’ün Nâsihîn]


ESHAB-I KİRAM EFENDİLERİMİZE DİL UZATMAYIN !!!

Hz. Muaviye ,
Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi. Resulullahın zevcelerinden Habibe validemizin kardeşidir. Eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Öleceği zaman, Resulullahın kendisine hediye ettiği bir gömleğe sarılıp, hazinesinde saklamış olduğu, Resulullahın saç ve tırnak kesintilerinin de gözlerine ve ağzına konularak defnedilmesini vasiyet etmişti. Kabri Şam’dadır.

Mekke fethedildiği gün babası ile beraber, Resulullahın önünde müslüman oldu. Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazısı güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
Zeyd ibni Sabit diyor ki: Muaviye, Cebrailin getirdiği vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarını yazardı.

Fahr-i âlemin emniyetlisi idi. Bu yüksek rütbe, derecesinin ne kadar yukarı olduğunu gösterir. Bu büyük zata dil uzatanlar, Server-i âlemin Kur’an-ı kerimi yazmakta emniyet ettiğine dil uzatmış olurlar.

Abdullah ibni Mübarek hazretlerinin ilminin derecesini bilmeyen bir müslüman yoktur. Din imamı idi. Her ilimde ileri, her işi ilmine uygun idi. Peygamberimizin ilmine tam vâris idi. İşte bu büyük âlim buyuruyor ki: (Hz. Muaviye, Resulullahın yanında giderken, bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdülaziz’den bin kere efdaldir.)

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [cild.1, m.120]

Din-i İslamın en büyük âlimlerinden İbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki:

(Şüphe yoktur ki, Hz. Muaviye Sahabe-i kiramın nesep itibariyle büyüklerindendir. Peygamber efendimize nesep ile ve nikah ile çok yakın ve mahremleridir. Server-i âlem, Onun hilm ve sehasını meth ve sena buyurdu. Onda İslamiyet, sohbet, nesep, nikahla akrabalık şerefleri toplanmıştır ki, bunların her biri, Cennette Resulullahın yanında bulunmaya sebep olan şereflerdir. Bunlara hilm ve ilim ve Halifelik şerefleri de katılınca, kalbinde az bir safa ve sıdkı ve salahı ve imanı ve izanı olan kimse için artık bu hususta fazla anlatmaya lüzum kalmaz.) [Sava’ik-ul-muhrika]

Hz. Muaviye, Huneyn Gazasında Resulullahın önünde babası ile birlikte kahramanca çarpıştı. Tebük Gazvesine katıldı. Veda Haccında bulundu. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanlarında Suriye taraflarındaki savaşlara katıldı. Hz. Ömer, onu Şam valisi yaptı. Hz. Ömer zamanında 4 yıl, Hz. Osman zamanında 12 yıl, Hz. Ali zamanında 5 yıl, Hz. Hasan zamanında altı ay Şam’da 21.5 sene vali oldu. [41.] senede, Kufe’de halife seçildi. 19 sene, dört ay halifelik yaptı.

Aklı, zekası, fesahatı, sabrı, yumuşaklığı, ikramı, cömertliği fevkalade çok idi. Müslümanların başına geçeceği, hadis-i şerifte bildirildi. Kendisinden çok hadis-i şerif alındı, kitaplara yazıldı. Bu da, büyüklüğünü ve kendisine güvenildiğini göstermektedir.

İslamiyet’in yayılmasında kıymetli ve pek çok hizmetlerde bulundu. Miladi 662’de Sicistan’ı, 663’de Sudan’ı, bir sene sonra Afganistan’ı, Kâbil şehrini ve Hindistan’ın kuzey kısmını, 665’te Tunus’u (Afrikiyye’yi) aldı. 668’de gemilerle gittiği Kıbrıs’ı ve iki sene sonra da İran’daki büyük Kuhistan eyaletini fethetti. Yine aynı sene Bizans İmparatoru Dördüncü Kostantin zamanında, oğlu Yezid’i büyük bir ordu ile İstanbul’un fethi için gönderdi ve şehir kuşatıldı. Kostantin, her sene büyük miktarda vergi vermek şartıyla barış yapmak zorunda kaldı.

673’de Ubeydullah bin Ziyad’ı Horasan’daki orduya kumandan yapıp, Ceyhun Nehrini develerle geçerek Buhara’yı aldı. Hz. Ömer tarafından fethedilen Kudüs hıristiyanlara geçince, Hz. Muaviye şehri tekrar ele geçirdi. Yemen, Mısır, Kayrevan, Irak, Azerbaycan, Anadolu, Horasan ve Maveraünnehire hakim oldu. Müslümanlar tarafından çok sevildi.
Peygamber efendimiz, Hz. Muaviye’ye, (Ey Muaviye! Memleketlere hakim olduğun zaman, iyilik et!) buyurmuştur. Resulullahın sohbeti ve hayır dualarının bereketiyle, İslamiyet’in tesir sahasını çok genişletti ve İslamiyet’ten hiç ayrılmadı.

Hz. Muaviye, uzun boylu, beyaz tenli, heybetliydi. Güzel konuşur, adaletli davranırdı. Çalışkan, gayretli, azimliydi. Arabistan’da meşhur olmuş dört dâhi Sahabiden birisidir. Sanki her bakımdan devlet başkanı olmak için yaratılmıştı.

Hatta Hz. Ömer, Hz. Muaviye’ye her bakışta; Bu, ne güzel bir Arap sultanıdır derdi. Cins atlara biner, kıymetli elbiseler giyerdi. Resulullahın sohbetinin bereketiyle şeriattan hiç ayrılmazdı.

Hz. Ali onun hakkında; Muaviye’nin idaresini kötülemeyiniz! Zira onu kaybederseniz başların koptuğunu ve düştüğünü görürsünüz buyurmuştur. (Kısas-ı Enbiya, Mirat-i Kâinat, Medaric-ün-nübüvve)

Hz. Ali ile birbirlerine beddua ettikleri asla doğru değildir, bunu ibni Sebecilerin uydurmuş olduğu kıymetli kitaplarda yazılıdır. Yalan olduğunu şu âyet-i kerime de açıkça bildiriyor:

(Muhammed aleyhisselam, Allah’ın Resulüdür ve Onunla birlikte bulunanların [Eshab-ı kiramın] hepsi, kâfirlere karşı çetin, fakat, birbirlerine karşı merhametli, yumuşaktır.) [Feth 29]

Birbirlerine karşı merhametli olan, birbirini seven insanlar birbirlerine beddua eder mi hiç? Hâşâ Allah yalan mı söylüyor?

Peygamber efendimizin kayınbiraderi olan Hz. Muaviye, Peygamberimizden hayır dua almış ve övülmüştür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İşlerinizde Muaviye’yi bulundurunuz. Çünkü, o kavi ve emindir.) [Tathir-ül-cenân]
(Ümmetimin en halimi ve cömerdi Muaviye bin Ebu Süfyan’dır.) [İ.Süyuti]
(Muaviye’nin mülk sahibi olmasına fazla zaman geçmez.) [Deylemi]

Hz. Hasan diyor ki:
Resulullah, (Bir gün gelir, Muaviye devlet başkanı olur) buyurdu. (Deylemi)

(Ya Rabbi, onu [Muaviye’yi] hâdi ve muhdi eyle) [Tirmizi] (Yani, Onu doğru yola ulaştır ve doğru yola ulaştırıcı eyle!)

(Ya Rabbi, ona [Muaviye’ye] kitap öğret, ülkelere sahip et ve azaptan koru.) [İ.Ahmed, Taberani, Ebu Nuaym, Ebu Ya'la, İ.Asakir]

Ebu İdris el-Havlani anlatır:
Hz. Ömer, Umeyr İbnu Sad’ı Humus valiliğinden azledince yerine Muaviye’yi tayin etti. Halk, "Umeyri azledip Muaviye’yi mi tayin etti" diye mırıldandı. Umeyr; "Muaviye’yi hayırla yâd edin. Zira ben Resulullahın, (Allah’ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır!) dediğini duydum dedi. (Tirmizi)

İbnu Meryem el-Ezdi anlatır:
Muaviye’nin yanına girmiştim. Bana, seni hangi rüzgar attı diyerek ziyaretimden memnuniyeti izhâr etti. Ben de, Resulullahtan işitmiş olduğum şu hadisi size hatırlatmayı düşündüm dedim:
(Allah kime Müslümanların işlerinden bir şeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarını, isteklerini, darlıklarını giderirse, kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarını giderir.) Râvi der ki, bunun üzerine Hz. Muaviye insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere görevliler tayin etti. (Tirmizi, Ebu Davud)

Âmir İbnu Sa'd babasından naklen anlatır:
Resulullah Beni Muaviye Mescidine girdi. Orada iki rekat namaz kıldı, biz de onunla beraber kıldık. Sonra uzun uzun dua etti. Sonra yanımıza döndü. Buyurdu ki:
(Rabbimden üç şey talep ettim. İkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helak etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümmetimi suda boğulma suretiyle helak etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi.) [Müslim]

Resulullahın torunlarından seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(İmam-ı Ali şehid olunca, imam-ı Hasan müslüman kanı dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti bırakmak istedi. Muaviye’ye teslim eyledi. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Böylece, (Bu oğlum seyyiddir. Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fırka arasını bulur, barıştırır) hadis-i şerifinin manası meydana çıktı. Muaviye de, imam-ı Hasan’ın tâbi olması ile, dine uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasındaki bütün anlaşmazlık sona erdi.) [Gunye]

Hz. Hasan, hilafeti kendi arzusu ile Hz.Muaviye’ye bıraktı. Onu halife olmaya layık görmeseydi, hilafeti bırakmazdı. Onunla harp ederdi. Hz. Hasan, layık olmayan birine hilafeti bıraktı, demek, Hz. Hasan’ı kötülemek olur. (H.S. Vesikaları)

Hadis imamlarından İbni Asakir bildiriyor ki:
Resulullah, Muaviye’ye, (Benden sonra, ümmetimin üzerine hakim olursun. O zaman, iyilere iyilik et, kötüleri de affet!) buyurdu.

Hz. Ali, (Muaviye, hiç mağlup olmaz) hadis-i şerifini hatırlasaydım, Muaviye ile savaşmazdım buyurdu.

İmam-ı Beyheki de diyor ki: Hz. Ali buyurdu ki, Resulullahtan işittim, (Ümmetimden bazıları, Eshabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

İmam-ı a'zam hazretleri, (Eshab-ı kiramın hepsini hayırla anarız) buyurdu.
İmam-ı Şafii ve Ömer bin Abdülaziz de, Eshab-ı kiram arasındaki savaşlar hakkında (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaştırmayalım!) buyurdu. (M.Rabbani c.2, m.96)



Hz. Muâviye ömrünün son günlerinde okuduğu bir hutbede şunları söyledi:

“Ey insanlar! Üzerinizde çok kaldım. Sizi usandırdım. Artık ayrılmak istiyorum. Siz de benden ayrılmak ister oldunuz. Fakat size benden daha iyisi gelmez. Nitekim benden evvel gelenler, benden daha iyi idiler. Kim Allahü teâlâya kavuşmak isterse, Allahü teâlâ da ona kavuşmak ister. Yâ Rab! Sana kavuşmak istiyorum, sana kavuşmamı nasib eyle! Beni mübârek ve mes’ud eyle!”

Bkz. Canan İbrahim, Kütüb-i Sitte muhtasarı tercüme ve şerhi XIII. 30-33; I. 518-530
Selam ve dua ile...

http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=2979

MESNEVİDEN

MUAVİYE İLE ŞEYTAN
Halkın gelip gitmesinden yorulan Muaviye köşkünün kapısını içeriden kilitleyerek uykuya daldı. Ansızın birisi uyandırdı kendisini ama , gözlerini açınca sır oldu , ortadan kayboldu. Kendi kendine :
-Köşke kimse giremez. Bu küstahlıkta , bu cürette bulunan kim acaba? diyerek söylenirken etrafa bakınmaya başladı. Kapı ardında yüzünü perde ile örtmüş bir herif gördü , sordu :
-Hey sen kimsin ?.. Adın nedir?...
Adam :
-Adım , açıkça söyleyeyim ki ; İblisi Şaki’dir , dedi.
Muaviye :
-Yalan konuşma , doğruyu söyle ; beni niçin uyandırdın?.
Şeytan :
-Namaz vakti gelmişti. Hemen mescide koşman gerek. Mustafa ne diyor :”Acele edin , ibadetleri vaktini geçirmeden yapın!...”
Muaviye :
-Hayır , hayır senin böyle bir maksadın olamaz. Bir hayra vesile olmana imkan var mı?... Hırsıza nasıl inanabilirim ?...
Şeytan :
-Niçin şaşırıyorsun , dedi. Biz evvelden melek değilmiydik?... İlk sevgi unutulur mu , ilk sanat gönülden çıkar mı ?... Biz de bu şarabın sarhoşlarından , bu kapının âşıklarındandık!... Varlığımız O’nun Fazl ve İhsanından değil midir?... Beşiğimi kim salladı , kim yetiştirdi beni?... Ayrılık bile , vuslatın kadrini bilmek içindir!...
Muaviye :
-Doğru , ama bunlardan senin payın eksiktir. Sen benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu vurdun. Hem ateşle neft olasın , hem de yakmayasın , imkan var mı?... Sana bütün hırsızların üstadı demişler , işte lanet budur. Hilelerin saymakla bitmez ; Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüştür ... Ad kavmine rüzgarı sen yolladın ... Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun... Nemrut’un beyni senin yüzünden döküldü ... Firavun’un aklının körleşmesi , Ebuleheb’in de, Ebucehil’in de düştüğü haller senin yüzünden değil mi?... Bunlardan ancak Allah’ın sakladıkları kurtulmuştur.
Şeytan :
-Böyle düşünme. Ben mihenk taşıyım. Hak beni ; halisle kalpı ayırmak için yarattı. Söyle , sahte olanın yüzünü ne zaman kararttım?... Kurt ceylandan bir yavru doğursa , onun cinsinden şüphe edilir. Önüne kemik ve ot koy , hangisine çabuk giderse o cinstendir. Kahırla lûtuf ta eş oldu , birinden hayır , diğerinden şer doğdu. Otla kemiği gösterdiğinde , tene mi , cana mı koşuyor görürsün?... Güzeli çirkin yapabilir miyim?... Rab değilim ki ben!. Hintli aynayı , adamı kara suratlı gösteriyor diye kırdı. Ayna dedi ki : “Suç benim değil ki , sen yüzümü cilalayanı , beni gammaz yapanı bul!... Güzel kim , çirkin kim olduğunu söylemem için beni doğru sözlü O yaptı!...”
Muaviye :
-Ey yol kesici!... Sen bir dolandırıcısın!... Boşuna delil getirerek beni kandırmaya çalışma. Başaramazsın. Her sözünde yüz binlerce sihir olan fitneci İblis ; doğru söyle , niçin beni uyandırdın ?...
İblis :
-Kötü zan sahibi olan kişi , ne söylense de doğruyu işitmez. Ahmakla konuşmak deliliktir. Ey ahmak kişi ; neden benim şerrimden Allah’a ağlayıp sızlanıyorsun?... Sen o aşağılık nefsinin şerrinden ağla. Sonra da suçu yokken İblis’e lanet edersin. Niçin o şeytanlığı kendinde görmezsin. Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder. Bana suç bulma, ben kötülükten de , hırstan da , kinden de usandım. Bir kere kötülük ettim hala pişmanım. Gecem gündüz olsun diye bekler dururum.
Muaviye :
-Doğruluktan başka hiç bir şey seni elimden kurtaramaz. Doğruyu söyle elimden kurtul. Hilelerinin aldatamaz beni.
İblis :
-Ey hayal kuran , düşüncelere dalan !... Doğruyu , yalanı nasıl anladın?.
Muaviye :
-Nebi sahte ile gerçeği ayırdedecek mihengi vermiştir : “Yalan , kalplerde şüphe uyandırır. Doğru ise kalplere emniyet ve neşe verir!...” buyurmuştur. Beni neden uyandıracaksın ki?... Halbuki sen uyanıklığa düşmansın. Çarmıha gerdim seni, doğruyu söyle , hile yapma. Senden hayır için uyandırmayı ummam.
İblis bunun üzerine lafı ağzında geveleyerek dedi ki :
-Ey muaviye ben seni şunun için uyandırdım ki , cemaate yetişesin de, Nebi’nin ardında namaz kılasın. Eğer namazı kaçırsan , vakit geçse idi bu cihan sana nursuz , kapkaranlık gelecekti. Bu ziyandan dolayı gözlerinden yaşlar dökecektin. Bu dert yüzlerce namaza değer. Namaz nerede , o niyazın ışığı nerede?... O teessüf , o figan , o niyaz yüzlerce namazdan üstündür. İstedim ki öyle bir ah etmeyesin , bu suretle de o yola sahip olmayasın. Ben hasetçiyim. Hasette bulundum.
Muaviye bunun üzerine dedi ki :
-İşte şimdi doğru söyledin. Sen bir örümceksin , ancak sinek tutabilirsin. Ben sinek değil , ak doğanım. Beni ancak padişah avlar. Sen beni uyandırdın ama o uyandırış uykunun ta kendisiydi. Sen beni daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevk ettin.
Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa : 200 -....- 214
http://www.ilahiyatforum.com/forum/muaviye-ile-seytan-t5351.html?


 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
aydınlatıcı bilgilerin için teşekkürler
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,894
Reaksiyon puanı
178
Puanları
1,243
Selamlar.

Yazıyı yoğunluğumdan ötürü uzun uzun analiz edemiyorum buna rağmen takıldığım bir iki yeri arz edeceğim umarım hakkınızı helal edersiniz.

(Eshâbıma dil uzatmayınız! Uhud dağı kadar altun sadaka verseniz, onların bir avuç arpa sadakalarının sevabı kadar olamaz!) buyuruldu

Eğer bu hadis sahihse, o halde kullara, "beni neden peygamberin döneminde halk etmedin" deme hakkı doğar. Yani kul diyebilir ki, "Allah'ım madem ben bir kul olarak o sahabenin arpa sevabı kadar bir şey kazanamayacağım, o halde beni de peygamberin döneminde dünyaya getirseydin ben de bir sahabe olacaktım". Oysa biz biliyoruz ki peygamberimiz bir çok hadisinde bazı faziletleri o denli över ki, "şunu yapan veya şu haslete sahip olan benimle beraber savaşmış gibidir" der.

Bundan haricen, sahabe masum değildir. Yani ne olursa olsun, onların arpa sevabı kadar sevap kazanamayacağımıza ilişkin akli veya nakli geçerli bir delil yoktur.

Ebû Ali Dekkat (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki:
" Her insanın üçyüz almış damarı vardır. Eğer üçyüz ellidokuz damarı Peygamber Efendimizin ( Sallallahü aleyhi ve sellem ) Eshab-ı kiramına muhabbet, bir tanesi Peygamberimizin ( aleyhisselâm) Eshabından birine düşmanlık, sevgisizlik üzere bulunsa, ölüm zamanında emir gelir ve canını o bir damardan alırki, bunun bozukluğu sebebi ile dünyadan imansız gider." [Muhammed Rebhâmî - Riyâd’ün Nâsihîn]

Ben bir müslüman olarak Kur'an da dahil hiç bir yerde okumamışım ki sahabeyi sevmek imanın şartı olsun. Sahabenin hepsini kayıtsız şartsız sevmek imanın şartı değilse, o halde onlardan herhangi birini sevmeyen nasıl olabilir ki imansız ölmüş olsun? Örneğin peygamberimiz, amcası Hz. Hamza'nın katili Vahşi müslüman olduğunda onu affetmiş ama onu bir daha görmek istemediğini söylemiştir. Oysa Vahşi de bir sahabedir, ama peygamberimizin kendisi bile bir sahabeyi sevmiyor.

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [cild.1, m.120]

Kardeşler, abiler, Hz. Peygamber buyurur ki, "eğer birisi size benden haber getirirse onu araştırın". Şimdi İmam Rabbaninin, "Muaviyenin yanılması, Veysel'in doğru işinden daha hayırlıdır" diyebilmesi için bir delil getirmesi gerekmez mi? Üstelik İmam Rabbani "Resulullah'ın sohbetinin bereketine rağmen" demiş. Bu durumda haşa peygambere rağmen Muaviye daha hayırlıdır anlamına gelir.

Ayrıca biz biliyoruz ki bazen Allah-u Teâlâ, müslümanlara münafıkların ve hatta kafirlerin eliyle bile yardım eder. Örneğin bir müslümanın başına bir zalim musallat olursa, Allah başka bir zalimi onun üzerine musallat eder ki o zalimler birbirlerine düşüp müslümanı bırakırlar. Bu durumda o zalimlerin kavgası müslüman için hayırdır doğru, ama zalimlerin kendileri için bir hayır değildir.

Hz. Ali, (Muaviye, hiç mağlup olmaz) hadis-i şerifini hatırlasaydım, Muaviye ile savaşmazdım buyurdu.

Oysa Ali savaş meydanında öyle söylemedi, hatta bilakis, Ali-Muaviye arasındaki savaşta Ali'nin tarafında olan Ammar b. Yasir, Muaviye'nin adamları tarafından şehit edilince, Muaviye'nin ordusundan bir çok müslüman tam da savaş sırasında Ali'nin tarafına geçti. Çünkü şu hadisi hatırladılar; Hz. Peygamber buyuruyor ki, "Ey Ammar, seni azgın bir topluluk öldürecektr". Bu hadis yirmiye yakın sahabe tarafından naklediliyor ve Buhari'den Müslim'e, İbn-i Hacer'den Tirmizi'ye, Ahmed b. Hanbel'den Zehebi'ye kadar bir çok hadis alimi bu hadisin mütevatir olduğunu yazmışlardır.

İşte bunu çok iyi bilen sahabelerin bir kısmı savaşı bırakıp gitmiş, bir kısmı da Muaviye'yi bırakıp Ali'nin tarafına geçmiştir.

Ayrıca bunu İmam Rabbani söylüyorsa, bir de şu söylediğine bakalım:
İmam-ı Rabbani hazretleribuyurdu ki:
Muhammed aleyhisselama tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, Onun düşmanlarını düşman bilmektir. Onu beğenmeyenleri sevmemektir. Sevgiye gevşeklik sığmaz. Âşıklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez. İki zıttan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir. (1/ m. 165)

Kalın puntoya aldığım yere dikkat ediniz. İmam Rabbani'nin kendisi diyor ki iki zıttan birini sevmek diğerine düşmanlığı gerektirir. Ali ve Muaviye savaştıklarına göre ikisinin zıt olduğu kesindir. O halde İmam Rabbani'nin dediğine göre, bunlardan birini seviyorsan, aynı anda ötekini de seviyor olman mümkün değildir. Zira Hz. Ali de der ki; "ihtilafa düşen iki tafaftan en az biri batıldır". Bu durumda o savaşlarda ya Ali batıl idi, ya da Muaviye.

Bunun hakkında çok fazla konuşma yapabilir ve olayları derinleştirebiliriz ancak Hz. Muhammed'in şu hadisi yeterli olsa gerek; "Ali'yi ancak mü'minler sever ve ondan oncak münafıklar buğzeder (sevmez)". Yine Hz Muhammed'in şu hadisini söyleyebiliriz; "Ali ile savaşan benimle savaşmıştır, onu inciten beni incitmiştir, beni inciten de Allah'ı incitmiştir". Veya muhtelif kaynaklarda farklı rivayetlerle; "Ali ile savaşanla ben de savaşırım".

Zaten biz biliyoruz müslüman olmadan önce Muaviye, babası Ebu Sufyan ile birlikte Hz. Muhammed'in ordusuna karşı müşriklerin arasında idiler, müslüman olduktan sonra da Hz. Muhammed'in "onunla savaşan benimle savaşmıştır" dediği ile Ali ile savaşarak, müslüman olduğu halde Hz. Muhammed'e karşı savaşmıştır. Üstelik de Hz. Muhammed "Ali ne tarafa dönerse hak da o tarafa döner" buyurduğu halde, yani Hz. Muhammed'in buyurduğuna göre Ali kesinlikle haksız bir iş yapmaz.

Ayrıca biliyorsunuz ki Muaviye hükümeti tarafından kurulan Emevi Hükümeti, 90 yıl boyunca Ali ve evlatlarına minberlerde lanet okutmuş, okumayanları cezalandırmıştır. 90 yıl içinde Ali düşmanı kaç nesil yetişti.. Oysa Hz. Peygamber yukarıda naklettiğim hadislerde buyurduğu gibi, "Ali'den ancak münafıklar nefret eder" diyor.

Zaten hiç bir şey olmasa, Muaviye'nin, halife olarak Yezid'i bırakması dahi yeterli bir olgudur sonuca ulaşmak için. Zira biliyorsunuz ki Yezid içki içen, namaz kılmayan, kitaba hakaret eden ve hatta türlü cinayetler işleyip Kabe'ye saldıran birisidir.

Arkadaşlar konu uzamasın diye bir çok bilgi ve belgeyi hem akli hem de nakli açıdan daha fazla yazmıyorum ama ben de zaten onlarca hadis kitabından alıntılar yapıyorum. Bu konuda rafları biraz karıştırırsanız göreceksiniz ki onlarca değerli kitap yazılmış; evet sadece bu konuda. :) O yüzden arkadaşlar kuru bir suçlama veya kuru bir sevgiye yapışmadan önce bu kitapları okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Yani kuru kuruya "sahabenin hepsini sevmeliyiz" anlayışı yoktur İslam'da, böyle bir farz da yoktur, hatta imanın şartıymış gibi telaffuz edilmesi Allah'ın dininde açılmış büyük bir yaradır. Zira shabe arasında günahkar olan, birbirini vurup öldürmüş olan, peygambere alenen karşı çıkan çok kimse olmuştur, onların hepsine birden aynı muhabbeti gösteremeyiz bu adaletsizlik olur.
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik nikli arkadaşa katılıyorum.Yazdıklarınızın kaynakları sahih değildir.Muaviye vahiy katibi değildi.Muaviye özel mektup katibiydi bu da babasının isteğiyle olmuştu.Onun yüceltilecek bir tarafı yok.Hakkında paylaşımlarım devam edecek.Hz.Ali'ye(a.s.) savaş açmış bir kişi nasıl olur da haktan yana olur.

. Resulullah (s.a.a.),Ansar halkına hitaben şöyle buyurdu:


" Ey Ansar, ona tutunduğunuz müddetçe benden sonra asla sapmayacağınız bir şeyi sizlere tavsiye edeyim mi? " Dediler ki :
" Evet ey Resulullah " Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.) onlara hitaben şöyle buyurdu :

" Bu, Ali'dir, beni sevdiğiniz gibi onu seviniz ve bana ikramda bulunduğunuz gibi ona ikramda bulununuz. Size söylediklerimi Cebrail vasıtasıyla Allah bana emretti."

(İbn-i Ebil Hadit'in "Şerh-u Nehc'ül Belağa" c.9, s.170 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.1, s.63 / el-Heysemi'nin Mecma'üz Zevaid" c.9, s.132 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.210 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.313 /el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.15, s.126 / "Riyad'ul Nadara" c.2, s.233 / el-Hamvini'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.197 / İbn-i Ebi Talha'nın "Metalib üs-Süül" c.1, s.610)

Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :

"Her kim benim gibi yaşamayı, benim gibi ölmeyi ve Allah’ın bana vadettiği ebedi cennette olmayı isterse Hz.Ali'nin velayetini kabul etsin, çünkü Ali, sizleri hidayetten çıkarmaz ve sapıklığa sürüklemez "


(el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.139, Ha-dis no : 4642 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.4, s.350 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.11, s.611 Hadis no: 32959 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.32 / Tabarani'nin "Mucem el-Kebir" c.5, s.194 Hadis no:5067 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.108 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.98 / el-Hamvi-ni'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.55)


Ayrıca bu linkte Muaviye hakkında sünni kaynaklardan rivayet ve hadisler bulabilirsiniz:

http://forum.shiftdelete.net/din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi/62045-kerbela-olayi-2.html
 

ayhan.akyuz

Asistan
Katılım
18 Haziran 2007
Mesajlar
396
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
hasal111 kardeşimiz bu bilgileri derleyip sunduğun için teşekkürler ümmetin delalete düşmesine engel oluyorsun rabbim hayrını yazsın
kısaca şunu söyleyeceğim
iman çok ince keskin kılıç gibi tereddüt kaldırmaz bilmediğimiz konuları mutlaka bir alime danışalım yanlışlıkla küfre girerizde haberimiz olmaz
bazı kişiler hz Ali efendimiz bazıları hz muaviye ra hatta cennetin efendileri sıddıka valdemiz ra ve bazı sahabe i kiram hakkında ileri geri bilmeden konuşuyor bunu yapmayalım
şunu unutmayın hepsinin dereceleri ayrıdır ama rabbleri katında bu dereceler hz vahş ile başlarki biz onun ayağının tozu olamayız onun gözleri Resulullah sav efendimizi görmüş burnu gülü koklamış kulağı o sesi duymuş sadece 1 sohbetine katıldığına dair rivayet var o bile bizlerden üstün olmasına yeterli
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Elmacik kardeş Allah(a.c.) senden razı olsun.Ümmetin delalate düşmesine engel oluyorsun.Yılar boyu süren ve ümmeti bölmüş olan fitnenin zehirini veriyorsun.
 

*Bayram*

Öğrenci
Katılım
26 Ağustos 2008
Mesajlar
35
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Peygamberimizi görüp sahabe olanları hepsini saygı ve sevgi ile anıyoruz.

Hz muaviye (r.a.) Allah (c.c.) rahmet eylesin.Bizi onu sorgulamak gibi haddimiz olamaz.Onlar islam dinin öncüleri idiler.Bu zaman gelmesine vesile oldular hepsine Rahmetle yad ediyoruz.
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,894
Reaksiyon puanı
178
Puanları
1,243
Peygamberimizi görüp sahabe olanları Onlar islam dinin öncüleri idiler.Bu zaman gelmesine vesile oldular hepsine Rahmetle yad ediyoruz.

İşte zaten o yüzden konuşuyoruz ya. Senin benim gibi insanlar olsa idi konuşmazdık, kendi hatalarıdır Allah ile aralarındadır derdi. Ancak senin de dediğin gibi onlar İslam dininin öncüleri idiler ve yaptıkları hatalar tüm İslam aleminin hata yapmasına, birbirini vurup öldürmesine, mezheplere bölünmesine neden oldu.
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
elmacık kardeş o zaman müslümanların arasına siyaset ve görüş ayrılıklar yüzünden fitne girdi vuruştular her iki taraftan ölenler oldu.bizde şimdi bu fitneyi deşiyor ve yenidenayrılıklara kapılıyoruz. bu işin sonu iyiye gitmez. onlarda insandı hata yapabilirlerdi.peygamberler dışında günahtan korunmuş kimse yoktur ayrıca.onların yaptılarsa hatalarını tartışmak birşey kazandırmaz.cemel vakası sıffin savaşı müslümanların üzerinde onarılmaz yaralar oluşturmuş ve müslümanlar şia hariciyye gibi yeni mezheplerin (itikadi mezhep) doğmasına sepep olmuş bu da ayrılıkları körüklemiş ve ayrılığın derinleşmesine sebep olmuştu. son söz olarak derim ki bırakalım ayrılıkları farklılıklarızdan rahmet doğmasına uğraşalım. bunları tartıştıkça elin gavurunun bizimle uğralmasına gerek kalmıyor. bölünmüşlüğümüzü fırsat bilip tepemize biniyorlar.buna engel olmaya çalışalım. kolaylıklar temennisi ile...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,894
Reaksiyon puanı
178
Puanları
1,243
İşte ben de onu diyorum ya tsewen :) Tüm sahabeye sarılacağım, hepsini seveceğim dediğin zaman ister istemez bu ayrılıklara düşersin. Oysa sadece salih olan sahabeye sarılırsak, işte o zaman birlik oluruz ve aramıza kimse giremez.
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
İşte ben de onu diyorum ya tsewen :) Tüm sahabeye sarılacağım, hepsini seveceğim dediğin zaman ister istemez bu ayrılıklara düşersin. Oysa sadece salih olan sahabeye sarılırsak, işte o zaman birlik oluruz ve aramıza kimse giremez.
hayır aynı şeyi demiyoruz biz sahabeyi sırf sahabe olduğu için seviyoruz ayrılıklarını görüşlerini dahada ayrıştırmayalım bu bizi iyiye götürmez diyoruz bu dediğiniz şeyler insani siyasi görüşleridir. ha ben buna karışmam. senkarışırsın.bu tabii ki senin bileceğin bir iş.ben sadece emri bil maruf nehyi anil münker görevini yapıyor ve uyarıyorum bu meselelri konuşmaya gerek yok
bunları konuşacağımıza namazı konuşalım haccı konuşalım hz ali şöyleydi böyleydi diyenler namaz kılıyorlar mı bunu soruyorum hz ali müslüman değil mi allahın emrini yerine getirmemiş mi onu daha yüksek seviyeye çıkarmak isteyuenler izinden gitmek isteyenler namaz kılsın lar ibadetlerini yerine getirsinler
 

ahselim

Öğrenci
Katılım
28 Nisan 2008
Mesajlar
7
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Helal olsun sana Elmacık kardeş... Muaviye konusunu gündeme getirip ümmet içinde fitne çıkarmak isteyenlere öyle bir cevap vermişsin ki... Hurafe ve bidat içinde boğunlanlara öyle bir cevap vermişsin ki. İslam tarihinin onur ve şerefini iade etmişsin... Allah senden razı olsun. Sahabe ve islam büyüklerine dil uzatanlara öyle bir cevap vermişsin ki. Muaviye gibi İslam düşmanlarına öyle bir cevap vermişsin ki. Allah senden razı olsun. Yüreğimize su serpmişsin... Helal olsun sana. Muaviye ve Yezidcilere haddini bildirmişsin!
O zaman hadi çocuklarınızın ismini Muaviye ya da Yezid koyun da görelim. Neden koymuyorsunuz. Neden? Neden? Neden?
Hadi konuşun fitneci ve fesadçılar? Sahabe düşmanları! Neredesiniz?
Siz HZ. kelimesine kurban olasınız. Muaviye nere, HZ. nere? Hz. Aliye kurban olasınız? Hz. Hasan'a kurban olasınız.
Ey Muaviyeye Hz. diyen gafil, ey ehli sünnet düşmanı, ey sahabe düşmanı? Seni gidi hurafeci, seni gidi tarih cahili? Seni gidi...Yürü oradan! Elmacık senin haddini bildirmiş! Sen daha 1-2 yıl kendine gelemezsin! Git oku! Kitap oku!
İlimden, kitaptan ayrılma!
Hadi bakalım daha çok ekmek yemen lazım
Seni Ehlisünnet yoluna çağırıyorum
Seni Peygamberin soyuna saygılı olmaya çağırıyorum!
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,894
Reaksiyon puanı
178
Puanları
1,243
@tsewen kardeş, "onları unutalım gitsin" diyemeyiz ki biz dinimizi onların aracılığı ile öğreniyoruz. Yani onlar yanlış yaptıysa biz de yanlış yapıyoruz demektir Allah korusun. Ve Allah'a sığınırım, peygamberi üzen birini övecek olursam halim nice olur? Bu siyaset deyip geçiştirdiğiniz şey bizim ahiretimizdir kardeşler. Biz fıkhı sahabe aracılığıyla öğreniyoruz, kelamı, tefsiri, hadisleri hep sahabeden sahabenin aracılığıyla öğreniyoruz, dolayısıyla arada çıkacak çürükler bizim bütün ahiretimizi mahvedebilir.

Ve kardeşim "Ali'nin peşiden gidenler namaz kılsınlar" diyerek sanki Hz. Ali'yi biraz küçümsemişsin gibi. :( Örneğin ben Hz. Ali'nin peşinden gitmeye çalışan biriyim, Allah'a şükür ki kitabım Kur'an, kıblem Kâbe, namazım 5 vakit, orucum Ramazan, zekatım ve humusum hakk, sünnetim müstehaptır. Ali, Muhammed'in söylediğinden başka ne öğretmiş ki bize?

@ahselim kardeşim, duygularını çok iyi anlıyorum, ama Allah aşkına, al-i Muhammed hürmetine biraz daha sakin ol izra biz kardeşiz, aramızda husumet olmasın.
 

ahselim

Öğrenci
Katılım
28 Nisan 2008
Mesajlar
7
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Selam olsun ehli sünnet yolundan gidenlere! Selam olsun Hz. Ali yi sevenlere! Selam olsun çocuklarının adlarını Ali, Hasan, Hüseyin, Fatma koyanlara! Yaşasın Peygamberin soyuna saygı duyanlara! Selam olsun Muaviye ve Yezid ve Mervan ismini hiç hatırlamayan ve tarihin çöplüğüne atan gerçek müslümanlara!
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
yahu elmacık kardeşim ben diyorum ki o insanların siyasi görüşleri beni ilgilendirmez dini mevzu ayrı birşeydir ben hz alinin rivayet ettiği hadisi de kabul ederim hz muaviyenin de rivayet ettiği hadisi kabul ederim kurallarına uygunsa hadis literatürüne uygunsa siyaseti beni ilgilendirmez ayrıca hz aliyi küçümsemek kimin haddine ki benim haddime olsun ben demişim ona kurban olurum diye ben sahabe sahabedir kardeşim diyorum sahabe olduğu için sseverim saygı gösteririm tabi ki hz ali hz muaviyeden üstündür ilkj müslümanlardandır ilk müslüman gençtir peygamberimizin damadıdır soyu ondan devam etmiştir bunları inkar ediyormuşum gibi konuşuluyor ona kızıyorum ben
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
işte durumun buna döndü sadece slogan atabiliyorsun bilgini konuştur bilmiyorsan sus
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
işte durumun buna döndü sadece slogan atabiliyorsun bilgini konuştur bilmiyorsan sus

bilgiyi konuşturmayı sen bıraktın.Onca hadisi yok sayıp duruyorsunuz.Bize dayatma şeklinde yaklaşıyorsun.Oysa ki herşey sorglanabilir.Biz de sorguluyoruz.kaynaklarıyla sunuyoruz.Ama sen kendi yazılarını dönüp okursan bu son yazdığında haksız olduğunu göreceksin.

Saygılar...
 

Elbruz46

Müdavim
Müdavim
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
293
Elmacık ilk mesajında demişsin ki Sahabiye verilen sevap niye bana verilmiyor ben o dönem yaşasaydım o kadar sevap alsaydım şimdi niye mahrum kalıyorum...

Ey elmacık o dönem yaşasaydın Müslüman olacağını nerden biliyorsun?
ya müşriklerden olsaydın İslam dinine geçmeseydin ne olacaktı?
Yani ben niye o dönemde yaşamadım gibi bir şey demeye hakkın yok...
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
kardeşim bakın ben hala anlatamıyorum itikadi meseleler sorgulanamaz kim sorgularsa karşısındayım hz ali sorgulamış mı hayır hz muaviye sorgulamış mı hayır o zaman hakkında kitap ve sünnetten bir nass bulunmayan konu üzerinde yapılan bir tartışma beni ilgilendirmez .yapılanların en iyi bileni allahtır.
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
kardeşim bakın ben hala anlatamıyorum itikadi meseleler sorgulanamaz kim sorgularsa karşısındayım hz ali sorgulamış mı hayır hz muaviye sorgulamış mı hayır o zaman hakkında kitap ve sünnetten bir nass bulunmayan konu üzerinde yapılan bir tartışma beni ilgilendirmez .yapılanların en iyi bileni allahtır.

Sorgulamadan nasıl hazret diyebiliyorsun?
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,894
Reaksiyon puanı
178
Puanları
1,243
Elmacık ilk mesajında demişsin ki Sahabiye verilen sevap niye bana verilmiyor ben o dönem yaşasaydım o kadar sevap alsaydım şimdi niye mahrum kalıyorum...

Ey elmacık o dönem yaşasaydın Müslüman olacağını nerden biliyorsun?
ya müşriklerden olsaydın İslam dinine geçmeseydin ne olacaktı?
Yani ben niye o dönemde yaşamadım gibi bir şey demeye hakkın yok...

Elbruz kardeşim, doğru söylüyorsun, ama Allah hüccetini eksik bırakmaz, Allah kimseye "yok ben biliyorum o öyle olacaktı" demez, her kulun hüccetini tamam eder, ıspatını görür kul. Allah bu anlamda ayrıcalık tanımaz. İnsanlar arasındaki tek üstünlük ölçütü takvadır, kesinlikle yaşadığı zaman değildir. Yani peygamberi görmüş olmak bir ayrıcalık değildir, bir lütuftur. Değerendirebilene ne mutlu.

Subhanallah, arkadaşlar sahabeden bazısı peygambere alenen karşı çıkıyordu hiç bilmiyor musunuz? Hatta Allah resülü bazısına kendi bizzat lanet ve beddua etti. "Münafıklık" kavramını bizler icat etmedik arkadaşlar, münafıklar o zaman da vardı.
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sorgulamadan nasıl hazret diyebiliyorsun?

Muaviye Hakkında Hadisler:

1- Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular:
“ALLAH; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.”

(MUHAMMED bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas.; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.139)



2- Ebi Said ve Abdullah bin Mesud’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu:
“İzâ reeytüm Muaviye alâ memberi faktülüh” Meali: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz onu öldürünüz.”

(Tarih’üt Tabari c.10, s.58 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” kitabı s.216, 221 –Matabaatül Medeni-2.Baskı Mısır / ez-Zehebi’nin “Mizan’ül İtidal” kitabı c.1, s.572; c.2, s.380, 613 / en-Nesaih’ül Kafiyeh limen Yetevelle Muaviye s.45 / Hüvarezmi’nin “Maktelil Hüseyin” kitabı c.1, s.185 / İbn-i Ebil Hadit’in “Şerhu Nehc’ül Belağa” kitabı c.15, s.176 Mısır bas. MUHAMMED Ebul Fadl tahkiki / Takviyyet’ül İman Bired Tezkiyyet İbn-i Ebi Süfyan s.90 / Hatip el-Bağdadi’nin “Tarih-i Bağdat” eseri c.12, s.181 / İbn-i Hacer’in “Tehzib’üt Tehzib” kitabı c.2, s.428; c.5, s.110; el-Münavi’nin “Künuz’ül Hakaik” kitabı c.1, s.16 –Cami’us Sağir hamişinde bas./ Tarih-i Ebil Fida c.2, s.61 / el-Mukrim’in “Maktelil Hüseyn” kitabı s.7, 4.Baskı / el-Emini’nin “el-Gadir” adlı kitabı c.10, s.145 / el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.309)




3- İbn-i Mesud’tan naklen Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İza reeytüm Muaviye bin Ebi Süfyan yahtib alâ menberi fedribu anküh. Meali: Eğer Muaviye bin Ebi Süfyan’ı mimberim üzerinde hutbe okuduğunu görürseniz boynunu kesin”
İmam Hasan dedi ki: ALLAH’a ant olsun ki, bu işi yapmadılar, felaha da ermediler”
(Şerhu Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.4, S.32)


4- İmam Hasan yine şöyle buyurdu: Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz, öldürünüz.” Ancak onun emrini terk ettiler, felaha ermediler, kurtuluşa da ermediler.
(es-Suyuti “el-Âlil Masnûa” C.1, S.424-425; el-Emini “el-Gadir” C.10, S.143)



5- Resulullah (s.a.a)şöyle buyurdu: "Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın"

(İbn-i Hacer'in “Tehzib-üt Tehzib” kitabı c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib el-Bağdadi c. 12 s. 181, el-Münavi’nin “Künuz-ül Hakaik” s. 10, İbn-i Ebu-l Hadid'in “Şerh-i Nehc-ül Belağa” kitabı c. 1 s. 348, Belazuri'nin “Tarih-ül Kebir” kitabı)


6- Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin.
“Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.”

(Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243



7- Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah: Size sünnetim dışında ölecek bir şahıs gelecek, buyurdu. Sonra Muaviye geldi.

(Nasır bin Müzahim’in “Saffayn” kitabında s.247 / Tarih’üt Tabari c.11, s.357)
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
bu kitapların nerdeyse hepsi tarih kitabıdır hadis kitapları değildir diğer konuda dediğim gibi senin açtığın konulara ilaveten başkalarının açtığı senin cevap yazdığın cevaplara karşı mesaj yazmayacağım
 

Elbruz46

Müdavim
Müdavim
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,931
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
293
Senin bu verdiğin hadisler ne kadar sağlam???
Peygamber efendimiz Lanet okuyan biri değildi...
öldürün diye karnını yırtın başını vurun diye emirler veren birisi değildi Rahmet peygamberini cellat ettiniz...

Hassan Sabbahın torunları....
 

tsewen

Doçent
Katılım
14 Nisan 2008
Mesajlar
876
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Senin bu verdiğin hadisler ne kadar sağlam???
Peygamber efendimiz Lanet okuyan biri değildi...
öldürün diye karnını yırtın başını vurun diye emirler veren birisi değildi Rahmet peygamberini cellat ettiniz...

Hassan Sabbahın torunları....[/quote
yapma güzel kardeşim böyle lütfen biz yargılama hakkına sahip değiliz diyoruz sen yargılıyorsun lütfen rica ediyorum o söze karşı özür dile:wassat:
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
bu kitapların nerdeyse hepsi tarih kitabıdır hadis kitapları değildir diğer konuda dediğim gibi senin açtığın konulara ilaveten başkalarının açtığı senin cevap yazdığın cevaplara karşı mesaj yazmayacağım


Bunların hepsi sizin kaynaklarınız.Gör o zaman kim kimin torunuymuş :D

1- Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için ALLAH ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, ALLAH ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.

(Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)


2- İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu.
(en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78)


3- Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.

(İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
“el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
s.33

4- Muaviye namaz kıldığında Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti.

(ŞeyhülISLAM Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi "Yenabi'ul Mevedde" s.162)

Hz. Ali’ye sövmek demek, bizzat ALLAH ve Peygamber (saa) efendimize sövmek demektir. Bunun bizzat Peygamber efendimiz (saa) dile getirmiştir :

“Men sebbe Aliyyen sebbeni”


Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür”

Kaynak:
1.
el-Hasais en-Nisai s.24 <o:p></o:p>

2.
İbn-i Asakir'in 'Tarih-i Dimaşk' c.2, s.184 <o:p></o:p>

3.
el-Müttaki el-Hindi'nin 'Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30

4.
el-Suyuti'nin 'Tarih'el Hulefa' s.73 <o:p></o:p>

5.
el-Nebehani'nin 'Feth'ül Kebir' c.3, s.196 <o:p></o:p>

6.
Tabari'nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 <o:p></o:p>


İbn-i Abbas dedi ki: ALLAH&#8217;a ant olsun ki, Resulullah (saa)&#8217;ın şöyle buyurduğunu duydum: (Men sebbe Aliyyen fekad sebbeni, vemen sebbeni fekad sebbalâh, vemen sebballâh azze ve celle ekebbehullâhu alâ menherihi finnâr)
Meali: &#8220;Ali'ye söven bana sövmüştür, bana söven de ALLAH&#8217;a sövmüştür, ALLAH&#8217;i söven kişiyi, ALLAH onu burnu üzere ateşe dökecektir&#8221;

Kaynak:
1.
İbn-i Sabbağ el-Maliki'nin 'Füsul'ül Mühimme' s.111

2.
Tabari' nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 ve 'Riyad'ul Nadara' c.2,

Hadisleri de yazdık.O çok meşhur buharinizden musliminizden.Kerbela olayı konusunda bulursunuz.Hakaretleriniz bittiyse saygılar, hürmetler ederim.Kaynakları taramaktan dahi aciz olup sen bu konularda yorum yapıyorsan o zaman kendini sorgula derim ben.

kendi ünlü kaynaklarının arkasında duramayanlara benim diyecek sözüm kalmıyor :whistling:




 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst