Yardım Hilal izbanda yaşadığım para normal olay

Hurkan0

Öğrenci
Katılım
27 Haziran 2023
Mesajlar
3
Reaksiyon puanı
2
Puanları
3
Yaş
19
Öncelikle merhaba, bu yazıyı yazma sebebim haftalardır içimde kala kala beni yiyip bitirmesi. İnanıp inanmamak ya da dalga geçmek kendi tasavvurunuzda olduğu için her türlü yoruma ve fikre açığım. Böyle şeyler yaşamış olanlar varsa aranızda, fikir almak da benim için hoş olur iyi forumlar.
Küçüklüğümden beridir cin, peri, hayalet vb. şeylerden korkmam hiç de ilgim yoktu bir zamana kadar. Ortaokul sonda ve lisenin bir döneminde önceleri duvarımda ağaç gölgeleri görürdüm fakat bulunduğum yerde gölgeye sebep olabilecek bir ağaç hiçbir zaman olmadı, kafamın da az buz çalışmasıyla beraber fizik dersinden öğrendiğim bir kaç optik bilgisini kafamda sürekli bu konuya yorumlamaya kalkıştım fakat başarılı olamadım. Bu dönemlere paralel zamanlarda ve öncesinde çok fazla para normal olay başıma geldi ve açıkçası artık bu durumlara alıştım. Aslında her şeyin bir olaydan sonra başladığını geçenlerde evde düşünürken fark ettim.
Benim anne tarafı Egeli, bizim sülalede boğma rakıdır şaraptır gırla içilir, bunun yanında da kavgalar eksik olmaz. Bir gün tam hatırlamıyorum ama ortaokuldaydım galiba, dayımı bir arkadaşı bıçakladı bizimkiler apar topar Urla Devlet Hastanesine gitti ve ben evde 2 gün gibi bir süre yalnız kaldım. Bizim buralarda büyü ve muska benzeri şeylerin lafı çok dolanır biz de bir zaman bu olaylardan etkilendik. Evin huzurunun gerçekten kaçtığı, ekonomik durumların baş aşağı geldiği, her hafta bir cihazın bozulduğu dönem anannem patlayan ampulün tamiri ve prizleri yeniletmek için eve bir usta çağırdı. Eski model lambaları bilirsiniz tavana tek kabloyla asılır ve şapkası vardır, aşağı doğru koni şeklini alır. Usta ampulü değiştirirken kafasına bir kısmı yanmış bir kağıt parçası düşmüş, içeriğini bilmiyorum kağıdın. Klasik büyü mevzularında akla gelen ilk kısım olarak yengemlerden şüphelendiler. Dayım yeni boşanmıştı, 2 kuzenim de sabah akşam ağla ağla beter olmuştu. Boşanmalarındaki en büyük sorumlulardan biri de anannemin fişeklemeleriydi. Bu olaydan sonra evin hali düzeldi fakat benim asıl başıma gelenlere bahane bulduğum olay bizimkilerin hastaneye gittiği o 2 gün içinde yaşandı. Bizimkilerden eve geldiklerinde övgü ve biraz da harçlık alabilmek umuduyla tüm evi temizlemeye başladım can sıkıntısından. Annemin yastık kılıfını makineye atmak için çıkartırken içinden bir kağıt buldum, ben büyü işlerine inanmayıp sabah akşam cindir peridir ana avrat sövdüğüm için de o kağıdı aldım yırtıp çöpe attım. Kağıdın üstünde bilmediğim dilde bir şeyler yazıyordu, Arapça mı İbranice mi yoksa başka bir dil mi anlam veremedim fakat bir kaç sembol de vardı. O gün akşamüstü olduğunda evin cumbalı odasına gidip televizyon izlemeye başladım (Disney hala açıktı:(). Bilirsiniz tam hava kararırken dışarısı aydınlık olur ama evin içi artık kapkaranlık olmaya başlar. Tam o anlarda evin içi hala biraz aydınlıkken elektrikler kesildi, ışığın aniden sönmesinden anladım fakat emin de olamadım. Ardından ışığı yakmaya çalıştığımda yanmadı, bunları deneme sebebim televizyonun hala çalışıyor olmasıydı. Anlam veremeyip bir hışımla televizyonun fişini çekmiş olmama rağmen 3-4 saniye daha çalışmaya devam etti. Bunu bir süre evde topraklama olmamasına bağladım haliyle. Lise sonu bitirip sınavdan çıktığımda İstanbul Beykent Üniversitesi Dijital Oyun Tasarım kazandım, İstanbul'a gittiğimizde şehiri beğenmeyip vazgeçtim bu sene tekrar hazırlandım. Bizimkiler bana motivasyon olsun ve kafamı dinleyeyim amacıyla bana Buca'da kiradaki 1+1 evi açtılar. Burada tek başıma yaşamaya başladığımda başıma gelen gariplikler kat ve kat artmaya başladı. Yolda düşürdüğümü zannedip tüm ceplerimi aradığım cüzdanımın eve geldiğimde yerde duruyor olması, akıllı düdüklünün içinde tavuk yapmamama rağmen evdeki pis kokuyu araştırırken düdüklünün içinden bozulmuş haşlanmış tavuk bulmam, eve girdiğimde koridordaki ışıkların altından geçerken ışıklanır yanıp sönmesi, korkudan salonda yatarken salondaki aynada birilerini görmem gibi bir sürü olay başıma geldi. (O dönem uyuyamadığım için sabahlara kadar bir kızla flörtleşiyordum ona aynanın fotoğrafını çekip atmıştım Google Fotoğraflarda bulursam ekleyeceğim.) Asıl olay bu değil tabii ki, annem bu sene yeniden evlendi ve bir kız kardeşim oldu, onu ziyaret etmek için önce 676'ya binip Şirinyer İzban'a oradan da Hilal'e kadar İzban'la gidip hastaneye geçiyordum. Bir gün denemeden çıkıp hastaneye gittim, hava daha aydınlıkken eve dönmek için hastaneden çıktım ama geri dönerken hep taksi kullandığım için izbana nasıl geri gideceğimi bilmiyordum. Google Maps'e baka baka gitmeye başladım en son yolumu karıştırınca kaldırımda oturan dayıları gördüm önlerinde de bir teyze gidiyordu yavaş yavaş. Yanlarında durdum nasıl gideceğimi sordum, bak şu giden teyzeyi takip et o seni götürecek dediler ben de sorgulamadan teyzeyi takip etmeye başladım. Yolun ayrım yerinde durunca beklemeden sağa saptım teyze kenarda dikiliyordu. Arkasında dönüp bana seslendi evladım oradan değil diyerek. Yanına geri döndüm, gerçekten aşırı tonton, sarışın, başörtüsünü saçının birazı açık kalacak şekilde örtmüş bildiğimiz İzmir teyzesiydi. Kırmızı köprüyü takip etmemi söyledi yürümeye başladım biraz yürüyüp yolun karşısında geriye dönüp baktığımda teyze ortalarda yoktu, bu kadar yavaş yürüyen bir kadının görüş alanımdan bu kadar hızlı çıkması imkansızdı. Yine fazla düşünmeden yürümeye devam ettim bir yandan da teyze muhabbeti nerden duydu çünkü önümde yürüyordu, dayıları duyup da beni yanlış yön konusunda uyarması imkansızdı. İzban durağına vardığımda boş bir yer bulup treni beklemeye başladım, tam o anda karşımdaki 2 katlı mc evlerine benzer penceresinde perde olmayan tek pencereli bir ev dikkatimi çekti. Boş boş pencereye bakmaya başladım baya da uzaktaydı net göremiyordum astigmattan dolayı. Sonra bir anda bir kadın belirdi siyah başörtülü ben bakmaya devam ettim inatlaşır gibi sonra aniden korku filmlerinde 250x speed updaki cin hareketleri gibi kafasını sallamaya başladı, trenin gelmesine 3 dakika yazıyordu ben 3sn bakar gibi hissederken bir anda görüş alanıma tren girdi sesini bile duymadığım için garipsedim pencereyi de artık göremiyordum. Anksiyete sahibi olduğum için peronların hep duvara yakın kısmında beklerim yine aynı şekilde demire yaslanmıştım, trenle beraber kendime geldiğimde raylarla aramda 20-30cm civarında bir mesafe vardı. Uzun süredir bu olayı düşünüyorum ama kendime bir açıklama bulamadım içimde de tutamadım paylaşmak istedim. Saygılar.
 

Loutermilch

Profesör
Emektar
Müdavim
Katılım
13 Ağustos 2019
Mesajlar
3,642
Çözümler
4
Reaksiyon puanı
4,407
Puanları
358
Açıkçası bu hikâyeler bana gerçekçi gelmiyor. Size tavsiyem şizofreni veya psikoz ihtimaline karşın bir psikiyatrist ile görüşmek. Unutmayın şizofreni/psikoz gibi hastalıklar ayıp ya da utanılacak şeyler değil.
 

Maus.

Öğrenci
Katılım
23 Nisan 2023
Mesajlar
97
Reaksiyon puanı
28
Puanları
18
Metafiziksel herhangi bir şey gerçek değildir hayal ürünü ve zihin yanılgısıdır realist olun hiçbiri gerçek değil ve yaşanan olayların bilimsel açıklaması vardır.
 

Hurkan0

Öğrenci
Katılım
27 Haziran 2023
Mesajlar
3
Reaksiyon puanı
2
Puanları
3
Yaş
19
Açıkçası bu hikâyeler bana gerçekçi gelmiyor. Size tavsiyem şizofreni veya psikoz ihtimaline karşın bir psikiyatrist ile görüşmek. Unutmayın şizofreni/psikoz gibi hastalıklar ayıp ya da utanılacak şeyler değil.
Muhtemel olabilir herhangi bir on yargim yok boyle seylere karsi, bi ara gidip gorunmek lazim haklisiniz hocam
Mesaj otomatik birleştirildi:

Metafiziksel herhangi bir şey gerçek değildir hayal ürünü ve zihin yanılgısıdır realist olun hiçbiri gerçek değil ve yaşanan olayların bilimsel açıklaması vardır.
Ayni sekilde dusunuyorum bi doktora gozukmem lazim:smiley:
 

Erenayyx

Öğrenci
Katılım
17 Ağustos 2024
Mesajlar
2
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
Öncelikle merhaba, bu yazıyı yazma sebebim haftalardır içimde kala kala beni yiyip bitirmesi. İnanıp inanmamak ya da dalga geçmek kendi tasavvurunuzda olduğu için her türlü yoruma ve fikre açığım. Böyle şeyler yaşamış olanlar varsa aranızda, fikir almak da benim için hoş olur iyi forumlar.
Küçüklüğümden beridir cin, peri, hayalet vb. şeylerden korkmam hiç de ilgim yoktu bir zamana kadar. Ortaokul sonda ve lisenin bir döneminde önceleri duvarımda ağaç gölgeleri görürdüm fakat bulunduğum yerde gölgeye sebep olabilecek bir ağaç hiçbir zaman olmadı, kafamın da az buz çalışmasıyla beraber fizik dersinden öğrendiğim bir kaç optik bilgisini kafamda sürekli bu konuya yorumlamaya kalkıştım fakat başarılı olamadım. Bu dönemlere paralel zamanlarda ve öncesinde çok fazla para normal olay başıma geldi ve açıkçası artık bu durumlara alıştım. Aslında her şeyin bir olaydan sonra başladığını geçenlerde evde düşünürken fark ettim.
Benim anne tarafı Egeli, bizim sülalede boğma rakıdır şaraptır gırla içilir, bunun yanında da kavgalar eksik olmaz. Bir gün tam hatırlamıyorum ama ortaokuldaydım galiba, dayımı bir arkadaşı bıçakladı bizimkiler apar topar Urla Devlet Hastanesine gitti ve ben evde 2 gün gibi bir süre yalnız kaldım. Bizim buralarda büyü ve muska benzeri şeylerin lafı çok dolanır biz de bir zaman bu olaylardan etkilendik. Evin huzurunun gerçekten kaçtığı, ekonomik durumların baş aşağı geldiği, her hafta bir cihazın bozulduğu dönem anannem patlayan ampulün tamiri ve prizleri yeniletmek için eve bir usta çağırdı. Eski model lambaları bilirsiniz tavana tek kabloyla asılır ve şapkası vardır, aşağı doğru koni şeklini alır. Usta ampulü değiştirirken kafasına bir kısmı yanmış bir kağıt parçası düşmüş, içeriğini bilmiyorum kağıdın. Klasik büyü mevzularında akla gelen ilk kısım olarak yengemlerden şüphelendiler. Dayım yeni boşanmıştı, 2 kuzenim de sabah akşam ağla ağla beter olmuştu. Boşanmalarındaki en büyük sorumlulardan biri de anannemin fişeklemeleriydi. Bu olaydan sonra evin hali düzeldi fakat benim asıl başıma gelenlere bahane bulduğum olay bizimkilerin hastaneye gittiği o 2 gün içinde yaşandı. Bizimkilerden eve geldiklerinde övgü ve biraz da harçlık alabilmek umuduyla tüm evi temizlemeye başladım can sıkıntısından. Annemin yastık kılıfını makineye atmak için çıkartırken içinden bir kağıt buldum, ben büyü işlerine inanmayıp sabah akşam cindir peridir ana avrat sövdüğüm için de o kağıdı aldım yırtıp çöpe attım. Kağıdın üstünde bilmediğim dilde bir şeyler yazıyordu, Arapça mı İbranice mi yoksa başka bir dil mi anlam veremedim fakat bir kaç sembol de vardı. O gün akşamüstü olduğunda evin cumbalı odasına gidip televizyon izlemeye başladım (Disney hala açıktı:(). Bilirsiniz tam hava kararırken dışarısı aydınlık olur ama evin içi artık kapkaranlık olmaya başlar. Tam o anlarda evin içi hala biraz aydınlıkken elektrikler kesildi, ışığın aniden sönmesinden anladım fakat emin de olamadım. Ardından ışığı yakmaya çalıştığımda yanmadı, bunları deneme sebebim televizyonun hala çalışıyor olmasıydı. Anlam veremeyip bir hışımla televizyonun fişini çekmiş olmama rağmen 3-4 saniye daha çalışmaya devam etti. Bunu bir süre evde topraklama olmamasına bağladım haliyle. Lise sonu bitirip sınavdan çıktığımda İstanbul Beykent Üniversitesi Dijital Oyun Tasarım kazandım, İstanbul'a gittiğimizde şehiri beğenmeyip vazgeçtim bu sene tekrar hazırlandım. Bizimkiler bana motivasyon olsun ve kafamı dinleyeyim amacıyla bana Buca'da kiradaki 1+1 evi açtılar. Burada tek başıma yaşamaya başladığımda başıma gelen gariplikler kat ve kat artmaya başladı. Yolda düşürdüğümü zannedip tüm ceplerimi aradığım cüzdanımın eve geldiğimde yerde duruyor olması, akıllı düdüklünün içinde tavuk yapmamama rağmen evdeki pis kokuyu araştırırken düdüklünün içinden bozulmuş haşlanmış tavuk bulmam, eve girdiğimde koridordaki ışıkların altından geçerken ışıklanır yanıp sönmesi, korkudan salonda yatarken salondaki aynada birilerini görmem gibi bir sürü olay başıma geldi. (O dönem uyuyamadığım için sabahlara kadar bir kızla flörtleşiyordum ona aynanın fotoğrafını çekip atmıştım Google Fotoğraflarda bulursam ekleyeceğim.) Asıl olay bu değil tabii ki, annem bu sene yeniden evlendi ve bir kız kardeşim oldu, onu ziyaret etmek için önce 676'ya binip Şirinyer İzban'a oradan da Hilal'e kadar İzban'la gidip hastaneye geçiyordum. Bir gün denemeden çıkıp hastaneye gittim, hava daha aydınlıkken eve dönmek için hastaneden çıktım ama geri dönerken hep taksi kullandığım için izbana nasıl geri gideceğimi bilmiyordum. Google Maps'e baka baka gitmeye başladım en son yolumu karıştırınca kaldırımda oturan dayıları gördüm önlerinde de bir teyze gidiyordu yavaş yavaş. Yanlarında durdum nasıl gideceğimi sordum, bak şu giden teyzeyi takip et o seni götürecek dediler ben de sorgulamadan teyzeyi takip etmeye başladım. Yolun ayrım yerinde durunca beklemeden sağa saptım teyze kenarda dikiliyordu. Arkasında dönüp bana seslendi evladım oradan değil diyerek. Yanına geri döndüm, gerçekten aşırı tonton, sarışın, başörtüsünü saçının birazı açık kalacak şekilde örtmüş bildiğimiz İzmir teyzesiydi. Kırmızı köprüyü takip etmemi söyledi yürümeye başladım biraz yürüyüp yolun karşısında geriye dönüp baktığımda teyze ortalarda yoktu, bu kadar yavaş yürüyen bir kadının görüş alanımdan bu kadar hızlı çıkması imkansızdı. Yine fazla düşünmeden yürümeye devam ettim bir yandan da teyze muhabbeti nerden duydu çünkü önümde yürüyordu, dayıları duyup da beni yanlış yön konusunda uyarması imkansızdı. İzban durağına vardığımda boş bir yer bulup treni beklemeye başladım, tam o anda karşımdaki 2 katlı mc evlerine benzer penceresinde perde olmayan tek pencereli bir ev dikkatimi çekti. Boş boş pencereye bakmaya başladım baya da uzaktaydı net göremiyordum astigmattan dolayı. Sonra bir anda bir kadın belirdi siyah başörtülü ben bakmaya devam ettim inatlaşır gibi sonra aniden korku filmlerinde 250x speed updaki cin hareketleri gibi kafasını sallamaya başladı, trenin gelmesine 3 dakika yazıyordu ben 3sn bakar gibi hissederken bir anda görüş alanıma tren girdi sesini bile duymadığım için garipsedim pencereyi de artık göremiyordum. Anksiyete sahibi olduğum için peronların hep duvara yakın kısmında beklerim yine aynı şekilde demire yaslanmıştım, trenle beraber kendime geldiğimde raylarla aramda 20-30cm civarında bir mesafe vardı. Uzun süredir bu olayı düşünüyorum ama kendime bir açıklama bulamadım içimde de tutamadım paylaşmak istedim. Saygılar.
Banada ortaokul zamanlarında köydeyken bişey olmuştu şimdi ben ve kuzenim anneannemgilinbordaydık oturuyoduk sonra beni bi anda ablam aradı açtım teyzemgile gel hızlı dedi kuzenimle gittik ablam ve diğer 2 kuzenimde ordaydı anlatmaya başladılar koridorun sonundaki odada televizyon izliyolarmış (akşam) teyzemgilin oralarda ıssız ve karanlık neyse televizyonun ekranı bi anda mavi olmuş sonra koridorun ışıgı gitmiş elektrik gitmiş yani ama televizyon açık kalmış korkmuşlar televizyon hala açıkmış sonra hemen evden çıkmışlar beni aradılar işte köyün her yerinde elektrik var bi orda yoktu orda babaanneleride oturuyo 2 yerleri var ama onların orda tek bi odası ordada muska varmış heralde neyse işte ben eve girdim sonra diğerleri geldi herkes içerde dışarda kimse yok terliklerimiz falan hep içerde içeriye girdik tekevizyon kapalıydı şalterlere falan baktık ordada sorun yok ama elektrik hala yok sonra dışarı çıkıyoduk baktım terliklerim dışarıya doğru bakıyo ve ters dönmüşler herkesin yanımda olmasına rağmen sordum siz mi yaptınız diye onlar yapmamış zaten yapamazlar yanımdalar o olaya anlam veremedim
 
Üst