- Katılım
- 10 Eylül 2007
- Mesajlar
- 9,865
- Reaksiyon puanı
- 153
- Puanları
- 243
Rahmetli Vehbi Koç ile yapılan bir televizyon röportajı idi. Yıllar önce.. "Param var, malım var, sanım var, mevkim var; ama gel gör ki iki kaşık bulgur pilavı yiyemiyorum." demişti üzüntüyle.. Domatesli bulgur pilavıyla turşu ve soğan bile çok uzun zaman önce yasak edilmişti ünlü işadamına.. "Çok sükür bugünleri de gördüm ama dünyanın en kudretli adamı da olsan fark etmiyor.. Bir soğan, bir bulgur bazen nelere bedel oluyor!!.."
Emel Sayın'ın çok genç yaşta başlayan başarı ve ışıltısından sonra bugün geldiği nokta konuşuluyordu. Ünlü sanatçı: "Bir tek şeye sızlıyor içim! Keşke bir çocugum olsaydı.. Bana hep daha çok gençsin, önce işin, önce sanatın, daha şöhretin başındasın!" dediler ama keske kimseyi dinlemeseydim.."
Gani Müjde anlatıyor: "Çok küçüktüm ve babam kendi koşulları içinde beni şımartmaya uğraşıyordu.. Bir bayram arifesi, galiba kendi takim elbisesini verip bana bir elbise yaptırmış. O bayram bana birşey giydirebildiği için çok mutluydu ama ben elbiseden hiç hoşlanmamıştım. Ben bu çirkin şeyi giymem diye ağlamaya başladım. Babamın bana bakışını hiç unutamam. Galiba en fazla altı-yedi yaşındaydım. Birden hiç beklemediğim bir şey oldu ve babam bana hayatımda ilk ve son kez çok şiddetli bir tokat attı; çok gücenmişti bana. Aradan yıllar geçti. Şimdi İstanbul'un güzel manzaralı evlerinden birinde oturabiliyor ve istediğimi alabiliyorum. Babam öldükten sonra bir gün, babamın o bakışı geldi aklıma; keşke geri dönüp o sayfayı silebilsem, öyle isterdim ki..
Hayat bu kadar basit bir şey işte.. Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, özlediklerimiz, pişman olduklarımız, onardıklarımız, onaramadıklarımız.. Hepsi basit, minicik şeyler ama ulaşamadıkça, çözemedikçe, yenemedikçe bize kocaman geliyor. Kitlelerin sevgisi, para, ün, güç.. Hiçbiri, hiçbiri bedel olamiyor, özlemini çektigimiz o sey her ne ise..
Bir çocuk, sevildiğini bilmek, bir vicdan rahatlığı, bir tabak pilav, bir sağlıklı nefes..
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise..
Emel Sayın'ın çok genç yaşta başlayan başarı ve ışıltısından sonra bugün geldiği nokta konuşuluyordu. Ünlü sanatçı: "Bir tek şeye sızlıyor içim! Keşke bir çocugum olsaydı.. Bana hep daha çok gençsin, önce işin, önce sanatın, daha şöhretin başındasın!" dediler ama keske kimseyi dinlemeseydim.."
Gani Müjde anlatıyor: "Çok küçüktüm ve babam kendi koşulları içinde beni şımartmaya uğraşıyordu.. Bir bayram arifesi, galiba kendi takim elbisesini verip bana bir elbise yaptırmış. O bayram bana birşey giydirebildiği için çok mutluydu ama ben elbiseden hiç hoşlanmamıştım. Ben bu çirkin şeyi giymem diye ağlamaya başladım. Babamın bana bakışını hiç unutamam. Galiba en fazla altı-yedi yaşındaydım. Birden hiç beklemediğim bir şey oldu ve babam bana hayatımda ilk ve son kez çok şiddetli bir tokat attı; çok gücenmişti bana. Aradan yıllar geçti. Şimdi İstanbul'un güzel manzaralı evlerinden birinde oturabiliyor ve istediğimi alabiliyorum. Babam öldükten sonra bir gün, babamın o bakışı geldi aklıma; keşke geri dönüp o sayfayı silebilsem, öyle isterdim ki..
Hayat bu kadar basit bir şey işte.. Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, özlediklerimiz, pişman olduklarımız, onardıklarımız, onaramadıklarımız.. Hepsi basit, minicik şeyler ama ulaşamadıkça, çözemedikçe, yenemedikçe bize kocaman geliyor. Kitlelerin sevgisi, para, ün, güç.. Hiçbiri, hiçbiri bedel olamiyor, özlemini çektigimiz o sey her ne ise..
Bir çocuk, sevildiğini bilmek, bir vicdan rahatlığı, bir tabak pilav, bir sağlıklı nefes..
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise..