Gülenin Tuncayı...

zafercem

Asistan
Katılım
17 Ekim 2008
Mesajlar
404
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz’ın Cumhuriyet’e yaptığı açıklamayı okudunuz.

Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanlarından birisiydi. Pek çok konuda bilgi sahibiydi. Ümraniye, Gazi Mahallesi olaylarına ve Susurluk davasına ilişkin bildiği çok şey vardı.

Bugün, dün yazdıklarımın devamı olacak.

Biliyorsunuz Tuncay Güney “Ergenekon soruşturması”nın önemli bir ayağı. Onun 2001 yılındaki ifadeleri, elindeki belgeler “korku tüneli”nin dünü ve bugününü oluşturuyor. Ancak Güney, yaşadığı Kanada’dan Türkiye’ye getirilip yargı önüne çıkarılmıyor. Tuncay Güney, kendi deyişiyle “Beni bu konuda kimse arayıp sormuyor” diye de yakınıyor.

Ergenekon iddianamesinde “şüpheli firari” olarak geçen Tuncay Güney hakkında bugüne dek ne kamu davası açıldı ne de tutuklama kararı verildi.

Bir ayağının MİT’te, öteki ayağının JİTEM’de olduğunu herkes biliyor Güney’in.

Eh, Güney’in Fethullahçılarla bağlantısı da ortada; dün, neler yaptığını, ilişkiler zincirinin nasıl oluştuğunu anlattığıma göre, fazla bir şey yazmama gerek yok.

***

Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, arkadaşımız Meltem Yılmaz’ın sorularını yanıtlarken ne diyordu:

“O dönemde eski başbakanlardan Tansu Çiller’in buyruğuyla MİT içinde yasadışı kontr-terör örgütü kurulmuştu. Başında Mehmet Eymür vardı.

O dönem MİT bünyesindeki yasadışı yapılanma bugün polis örgütünde bulunmaktadır. Doğrudan doğruya hükümetle değil başka yerlerde de bağlantısı olan ‘F tipi’ organizmalar oluştu.”


Mesut Yılmaz 1996 yılından söz ediyor, MİT içindeki kontr-terör yapılanmasını anlatırken...

Tansu Hanım’ın o ünlü açıklamasını anımsatmakta yarar var bu arada:

“Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir, kahramandır!”

Ergenekon soruşturması tek başına değildir, daha önce çok yazdım. Arkasında CIA’nın, kimi eski MİT elemanlarının, Fethullahçı Gladyo’nun olduğu son günlerde tartışılmaya başlandı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın paniği de bu yüzden.

Tuncay Güney 1972 doğumludur. 1994-95 yıllarında 22-23 yaşında olan Tuncay Güney, Fethullah Gülen’in buyruğuyla Kuzey Irak’ta iki okul açmış, Mesud Barzani, Celal Talabani ve Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallah’la görüşmüştür.

İşte kördüğüm buradadır ve çözmek çok kolaydır. MİT ve CIA desteği olmadan (1994-1995) Habur sınır kapısından girip yukarıda adlarını saydığım bireylerle Güney’in konuşması olanaksızdır.

Görüldüğü gibi Ergenekon davası bir çıkmaza doğru kayıyor... Mesut Yılmaz’ın deyişiyle dava sulandırılıyor...

Susurluk Raporu’nda adı sıkça geçenler bu davada var, bilinmeyen bir şey değil. Şimdi yargı heyeti Susurluk Raporu’nu istiyor.

Benim bir önerim var yargıç ve savcılara:

Bir de TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun (1994) raporu istensin, ilişkiler zinciri tümüyle aydınlatılsın...

***

Tuncay Güney’in her yerde bülbül gibi şakıması, 2001 yılında sorgulamayı yapan istihbaratçı polis şefini bile şaşırtmış...

Ne diyor polis şefi:

“Her şeyi biliyordu ve sormadan anlatıyordu. Sanki birileri tarafından özel olarak gönderilmişti...”

Bu operasyon Türkiye’de üzeri örtülmüş pek çok olayı, kanlı cinayetleri aydınlatabilirdi. Öyle olmadı. Olay siyasileştirildi, Fethullahçı Gladyo devreye girdi.

Olayla ilişkisi olmayan pek çok isim gözaltına alındı, tutuklandı.

AKP’ye muhalefet eden, evinin balkonuna Türk bayrağı, Atatürk posteri asan bireyler susturulmak istendi.

Tüm bu gelişmeler olurken Gülen’in Tuncay’ının gerçek yüzü de ortaya çıktı...

Fethullahçı Gladyo’nun zaten 28 Şubat’ın rövanşını almaktan başka bir amacı yoktu!

Ne zaman Tuncay Güney-Fethullahçılar konusuna girsem, Ekrem Dumanlı tir tir tiremeye başlıyor; öğrendiğim kadarıyla Fethullah Gülen’in şekeri yükselip, kalp atışları hızlanıyor!


Haber kaynağım öyle yazıyor gönderdiği mektupta...

Evet!.. Ergenekon’un bağları birer birer ortaya dökülsün; faili meçhul cinayetleri işleyenler, darbeciler açığa çıksın!..

Çıkar mı? Sanmıyorum!.. İş iyice sulandırıldı...


kaynak
 
Üst