Golden Age - Yerli Novel'imiz | İlk Bölüm

Bu konuyu okuyanlar

Garp

Öğrenci
Katılım
10 Eylül 2018
Mesajlar
1
Reaksiyon puanı
0
Puanları
1
Yaş
22
Merhaba sevgili ShiftDelete üyeleri, bir arkadaşım ile kendi Novel'imizi yazmaya başladık. Tüm her şey kendimize ait. İlk bölümümüzü nihayetinde yayınladık ve diğer bölümlerde zaman içerisinde gelecek. İlk bölüm olduğu için hatalarımız olabilir. Dilerseniz Novel'imize geçelim.

NOT: Novel'den daha iyi haberdar olmak için Discord'dan beni ekleyebilirsiniz. Discord ID'm: Garp#2280

Golden Age.png

Golden Age - Bölüm Bilgileri
Arc / 1-10:
Keşif ve Öncesi
Bölüm: 1
Bölüm Adı: Savaşa Doğru

Kara Askanya'da güzel bir gece. Aylardan sonbahar, yapraklar bir bir düşüyor. Düşen her yaprak ağacın bir emeği. Kara Askanya'nın hükümdarı Akaba Han cam kenarında ağacı seyrediyordu. Bir süre ağaca bakakaldı. Aklına birden bire krallıkların yükseldiği gibi düşebileceği fikri gelmişti. Babasından bu yana krallık en iyi zamanlarını geçiriyordu. Askeri güç bakımından asla babasına erişemesede, diğer konularda babasının ilerisinde bir güce sahipti.

Akaba Han, babası hükümdar iken henüz doğmamıştı. Babasının kudretini ancak hikayelerden biliyordu. Hikayeleri bizzat annesi Çaltuk Hatunanlatıyordu. Akaba Han bu kahramanlık hikayeleri ile büyüdü.

Ağaçtaki son yaprakta nihayet yere ulaştı. Akaba Han hala daha derin derin düşünüyordu, taki kale muhafızlarından birinin kapıyı çalmasına kadar. Akaba Han ses ile dalgınlığını unuttu ve irkildi. Öksürdü ve ciddi bir şekilde,

- Akaba Han: Gel. dedi.

Muhafız kapıyı hızlı ve endişeli bir şekilde açtı. İçeri gelen kale muhafızı Zalim'di. Genelde soğun kanlı ve cesur olan Zalim endişe içindeydi.

- Akaba Han: Ne oldu Zalim?
- Zalim: Efendim... Gölge Orduları harakete geçti.
- Akaba Han: Ne olmuş yani? Bir birlik yolla ve işlerini bitir.

Zalim bir süre düşündü. Gölge Orduları her zamankinden büyüktü ve orduyu komuta eden kişi Hüdaveni'ydi. Zalim kısa düşünsecinden sonra Akaba Han'a,

- Zalim: Efendim. Gölge Orduları'nı yollayan kişi Hüdaveni.

Bu sözler Akaba Han'ın keyfini kaçırdı. Krallıkta kimsenin Hüdaveni ismini ağzına almasını ve çocuklarına bu ismi koymasını istemiyordu. Eğer bu kuralı çiğneyen olursa ağır cezalar veriyordu. Zalim kendini tutamadı,

- Zalim: Efendim bir şey yapacak mıyız?
- Akaba Han: Zalim.
- Zalim: Evet, efendim.
- Akaba Han: Orduyu topla ve en iyi 3 adamını yanıma yolla.
- Zalim: Emredersiniz.

Zalim hızlı bir şekilde odadan çıktı. Akaba Han ne yapacağını düşünüyordu. Hüdaveni'nin planını tahmin edebiliyordu. Akaba Han savaşa hazırlanmak için silah odasına gitti. Gölge Orduları normal bir birlik ile kolayca yok edilebilirdi fakat Akaba Han'ın endişesi o değildi. Gölge Orduları'nın arkasına gizlenmiş olan diğer ordular. Akaba Han'ın emrettiği 3 asker gelmişti. Akaba Han askerlere Kutsanmış Silahlar'ı teker teker verdi. Kutsanmış Silahlar kolay kolay verilmezdi fakat Zalim'in görüş yeteneği sayesinde en iyi ve güvenilir muhafızları buldu.

Kutsanmış Silahlar sadece kralın kanı ile aktif hale getirilebilirdi. Eğer kralın kanı silahlara temas etmezse normal bir silahtan farksızdı. Kutsanmış Silahlar krala hiçbir şekilde zarar veremezdi. Taştan bir duvarı ikeye bölebilecek bir kılıç kral üzerinde tüy kadar yumuşak bir yastık darbesi veriyordu. Bu yüzden muhafızlar Kutsanmış Silahları kullanırdı.

Zalim savaşa girmeden önce yeteneği olan Görme ile düşmanı gözden geçiriyordu. Zalim, Gölge Orduları'nı gözden geçirdi ve Hüdaveni'nin orada olmadığını fark etti. Emin olamadı ve bir daha baktı. Akaba Han, Zalim'in gözlem yaptığını fark etti ve atından inerek yanına gitti. Zalim gözlem yeteneğini kullanırken dış dünya ile bağlantısı kesilirdi. Ne konuşabilirdi, ne görebilirdi, ne de duyabilirdi. Gözlemi tamamlandığı zaman geri döndü. Akaba Han'ın yanında olduğunu görünce biraz şaşırdı. Zalim, Akaba Han'a,

- Zalim: Efendim, Hüdaveni ordunun başında değil.
- Akaba Han: Ne dedin sen?
- Zalim: Efendim gözlem yeteneğim ile baktım ve Hüdaveni orada değil. Bizi kandırmış olabilir mi?
- Akaba Han: Anlaşıldı. Sen burada ordunun başında kal. Ne pahasına olursa olsun bu savaşı kazan.
- Zalim: Peki siz efendim?
- Akaba Han: Ben Kara Askanya'ya geri dönüyorum. Muhafızlar seninle beraber kalsın.
- Zalim: Emredersiniz efendim.


Akaba Han atına atladı ve olabildiğince hızlı bir şekilde Kara Askanya'ya ilerledi. Bu sırada Sessiz Tepeler'de Gölge Orduları ilerleyemiyordu. Kayalar önlerini kesmişti. Gölge Orduları ilerleyebilmek için kayaları yok etmeyi planlıyordu. Ordu içerisindeki bazı kimseler kayalara vurduğu gibi kayalar canlandı. Bunlar Sessiz Tepeler'in sahipleri ve koruyucuları Tepe Devleri'ydi. Tepe Devleri kolay kolay uyanmaz ve kızmazdı fakat sese karşı çok titizlerdi.

Kara Askanya ordusu canlanan kayaları şaşkınlıkla izliyordu. Tepe Devleri ile Gölge Orduları arasındaki çetin savaş başladı. Gölge Orduları kılıç ve ok ile saldırıyordu fakat nafile. Tepe Devleri'nin taştan derisi zarar görmüyordu. Gölge Orduları'nın ezici birliği Tepe Devleri ile mücadeleye başladı ve çok geçmeden Tepe Devleri un ufak oldu. Savaş sonu Gölge Orduları zayıflamıştı, toparlanmaları gerekiyordu.

Kara Askanya ordusu fırsat bilip saldırdılar. Büyük bir zafer elde ettiler. Gölge Orduları arkalarına bakmadan kaçıyordu, bu sırada Tepe Devleri yavaş yavaş iyileşiyordu. Zalim'i derin bir düşünce almıştı. Akaba Han'ın neden bu bölgeyi seçtiğini düşünüyordu ki 3 yıl önce yapılan anlaşmaları hatırladı. Narsia'da bulunan tüm bölgelerin liderleri ile yapılan anlaşma. Eğer şartlarına uyarsak savaşta bize katılacaklarına ve yardım edeceklerine yemin ettikleri anlaşma.

Kara Askanya ordusu fırsat bilip saldırdılar. Büyük bir zafer elde ettiler. Gölge Orduları arkalarına bakmadan kaçıyordu, bu sırada Tepe Devleri yavaş yavaş iyileşiyordu. Zalim'i derin bir düşünce almıştı. Akaba Han'ın neden bu bölgeyi seçtiğini düşünüyordu ki 3 yıl önce yapılan anlaşmaları hatırladı. Narsia'da bulunan tüm bölgelerin liderleri ile yapılan anlaşma. Eğer şartlarına uyarsak savaşta bize katılacaklarına ve yardım edeceklerine yemin ettikleri anlaşma.

Zalim bu anı fırsat bilip Kara Askanya ordusuna şu sözleri söyledi,

- Zalim: Askerler! Az önce çetin bir savaşı kazandık. Kazandığımız bu savaşı sakın unutmayın, unutmayın çünkü bu savaşı hükümdarımız Akaba Han tertipledi. Gölge Orduları'na karşı yardım almadan savaşsaydık belki çoğumuz hayatta olmayacaktı. Tanrı'ya dua edin ki şu an çoğumuz hayattayız. Öncelikle Tanrı'ya daha sonra Akaba Han'a dua edin. Akaba Han'ın birkaç yıl önceden planladığı bir savaştı. 3 yıl önce bu ve buna benzer savaşların olabileceğini gördüğü için Narsia'da bulunana bölgeler ile anlaşma yaptı." Zalim biraz sustuktan sonra sözüne kaldığı yerden, - Zalim: Ey Kara Askanya'nın evlatları, Akaba Han'ın aldığı zor kararlar şimdi etkisini gösteriyor. Zamanında aldığı kararlar ile bizi şimdi kurtarıyor. Tanrı şaidim olsunki ben Akaba Han'ı ölüme kadar izleyeceğim. Peki ya siz? Sizler izleyecek misiniz?

Zalim'in sözleri ile Kara Askanya ordusu "Tanrı şahidim olsun ki takip edeceğim." sözü ile Sessiz Tepeleri çalkaladı. Bu sözü söyleyen olduğu kadar söylemeyen bir, iki kişi vardı. Bunlar hainlerdi, fırsat kolluyorlardı. Peki ne için kolluyorlardı?(düzenlendi)

Bu sırada Zalim orduyu Kara Askanya'ya olabildiğince hızlı götürmek için hazırlık yapıyordu, hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz yol alacaklardı. Akaba Han hızlı bir şekilde Kara Askanya'ya vardı. Kara Askanya düşmüştü. Kale Muhafızları ağır şekilde yaralanmıştı. Kara Askanya sakinlerinin evleri yağmalanıyordu. Akaba Han şehre girer girmez tüm halk ona doğru baktı, yüzlerine gülümseme geldi.

Akaba Han kılıcını çekti ve şu sözleri söyledi, (FISILTI İLE) ~ Akaba Han: Ey Yüce Babamız duy sesimi. Şu krallığa musallat olmuş kötülüğü temizlememe yardım et. Bu çetin savaştan galip gelmemi sağla. Akaba Han, şehirde bulunan tüm Golem'leri düşmanın üzerine yolladı. Düşman bozguna uğradı, ne olduğunu şaşırdı. Akaba Han hızlı bir şekilde kaledeki taht odasına çıktı.

Holkes baygın bir şekilde yatıyordu. Akaba Han uzaktan, Hüdaveni'yi gördü, kaçıyordu. Akaba Han ona yetişebilmek için kara büyü kullandı. Kara büyü yasaklanmış bir büyüydü fakat yapacak bir şey yoktu. Akaba Han, Hüdaveni'ye yetişti. Hüdaveni hızlı bir şekilde kaçıyordu. Buzul Bölge'ye doğru yol alıyordu. Bu bölge bu krallıktaki en tehlikeli bölge idi. Buzların içerisinde ne olduğu bilinmiyordu.

Hüdaveni bu bilinmeze doğru kaçarken Akaba Han onu takip ediyordu...
 
Üst