maxxdump
Dekan
Transfer dönemi 3 Eylül`da bitecek, bakacak olursanız bitime daha çok süre var içimizi rahat tutabiliriz. Ama gerçekten öyle mi? Takımımızın yeni teknik direktörü ile Avusturya`da sezon hazırlıklarına başladığını, Şampiyonlar Ligi ön elemesinde 29-30 Temmuz`da Macaristan şampiyonu MTK ile maça çıkacağını düşünürsek aslında transfer dönemi bizim için bitti bile diyebiliriz.
Şu anki duruma bakarsak teknik direktör konusundaki sıkıntılı belirsizlik dönemini aştık. Zico`nun yerine Aragones ile anlaştık. New Castle`dan Emre Belözoğlu ile mukavele yaptık. Emre askerde olduğundan kendisiyle 22 Temmuz`da resmi sözleşme imzalanacak. Yani en azından 1. MTK maçında sahada olmayacak.
İkinci önemli takviyemiz İspanya gol kralı Daniel Guiza. Forvet hattımızı kulübün resmi açıklamasına göre 14 milyon euro bonservis bedeli ödeyerek güçlendirdik. Genel olarak baktığımızda Türkiye gol kralı Semih ve istikrarsız Kezman`a, Guiza`yı eklediğimizde güçlü bir forvet hattına sahibiz diyebiliriz.
Yeni transferlerimizden biri de Burak Yılmaz. Antalyaspor`dan Beşiktaş`a transfer olduğunda Türk futbolunun yeni yıldızlarından biri olacak diye lanse edilmişti. Ancak sahada ham yeteneğinden şüphe duymayacağımız ama fundemental yoksunu, süratli ama dağınık ve son vuruş becerisi eksik, istikrarsız bir Burak seyrettik. Umarız disiplinli bir hoca olan Aragones`in ellerinde bu eksiklerini kapar ve yepyeni bir Burak seyrederiz.
Transferlerimiz bunlar. Ya gidenler... Gidenlerin ilki Serdar Kulbilge oldu... 100. yılımızdaki şampiyonlukta emeği çok büyük olan Serdar, garip söylentileri ardında bırakarak Kocaelispor`a gitti. Kimi "çok para istedi" dedi. Kimi "menajerinin kurbanı oldu" dedi. Kimiyse "Serdar boş mukaveleye imza attı, para problem değil, Serdar tarikatçı olduğu için gönderildi" dedi.
Öyle ya da böyle Serdar gitti ve arkasında da hala takviye edilmemiş bir boşluk bıraktı. Bir futbol takımımın belki de en önemli mevkisi olan kale artık bir tek Volkan Demirel`e emanet. Görünen o ki eğer kaleci takviyesi yapılmazsa, rekabetin olmadığı kalemizle büyük hedeflere yürüyeceğiz. Böyle başlanan bir yürüyüş nerede sonuçlanır bilemiyoruz?
Serdar`dan sonra Aurelio da gitti. 5 senelik istikrar abidesi. Her çıktığı maçta aşağı yukarı aynı özveriyi gösteren taraftarın, "çengeli" "paşası" "Cuması" "hırsızı" artık yok. Rakiplerine adeta kırım kongo virüsü bulaştıran keneler gibi yapışıp sahadan silen Mehmet Aurelio Real Betis`le anlaşıp kulübümüzden ayrıldı.
Aurelio`nun da neden gittiğini bilemiyoruz. Kimi "para için", kimi "çocuklarının eğitimi için", kimi "İspanya`da oynamak hayali olduğu için", kimi de "menajeri aklını çeldiği için" diyor. Sebebi ne olursa olsun, sonuçta Fenerbahçe 2 senedir önemli futbolcularını para kazanmadan kaybediyor.
Geçen sene Tuncay bu sene Aurelio sözleşmeleri bitince ellerini kollarını sallaya sallaya başka kulüplere gittiler. Bu futbolcularla sözleşmeleri bitmeden, nasıl mukavele yenilenmiyor anlaşılır gibi değil. Eğer ters gelen şartlar öne sürdüklerinde, pazarlık etmek yerine kapıyı gösteriyorsak bu hiç de akılcı değil.
Fenerbahçe gibi bir kulüp testi kırılmadan önlem almaz zorundadır. "Kaybeden Fenerbahçe olmaz, gidenler olur" kulağa hoş gelen, güzel bir söylem ama maalesef doğru değil. Bedavaya gidenlerin yeri ancak milyonlarca Euro harcanarak dolabiliyor.
Sonuçta artık bir Fenerbahçe geleneği olan, "bir mevkiyi güçlendirirken, diğer bir mevkide kan kaybı yaşamayı" bu yıl da aynen sürdürüyoruz. Forveti güçlendirirken, orta sahada ve kalede zayıfladık. 99. yılımızdaki, Tuncay, Aurelio, Alex, Appiah, PVH, Nobre ve Anelka`lı kadromuzdan bu yıla kadar gelelim, kadromuz yapılan takviyelere rağmen güçlenmiş mi, zayıflamış mı bir bakalım. Herkes olmasa bile önemli bir kısım taraftar zayıfladığımızı iddia edecektir.
Finansal sıkıntılar, buhranlar yaşasak anlarım ancak mali olarak sürekli büyüyen bir kulüpte kadro zayıflaması olmamalı. Sakatlıklar, anlaşmazlıklar olabilir ancak bunların yerine transfer döneminde yenileri koyularak kadro zaafiyeti önlenmeli.
Bizlerin taraftar olarak pek de söz hakkı olmadığı transfer dönemindeyiz. Elimizden gelenlere "hoşgeldin", gidenlere de" güle güle" deyip hizmetleri için teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor.
Onun için; "Hoşgeldiniz, Aragones, Emre, Burak ve Guiza" ve "Herşey için Teşekkürler Zico, Serdar ve Aureilo" diyelim ve yönetimimizin 3 Eylül`e kadar kadromuzu güçlendirmesini bekleyelim. Şairin “Her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz" dizesiyle avunup, umutlarımızı kırmadan yeni sezona karamsar değil içimiz aydınlıkla dolu olarak girebilelim.
Bülent Gündüz
hermes@antu.com
kaynak: Antu.com - Fenerbahçe Taraftarının Resmi Sitesi

Şu anki duruma bakarsak teknik direktör konusundaki sıkıntılı belirsizlik dönemini aştık. Zico`nun yerine Aragones ile anlaştık. New Castle`dan Emre Belözoğlu ile mukavele yaptık. Emre askerde olduğundan kendisiyle 22 Temmuz`da resmi sözleşme imzalanacak. Yani en azından 1. MTK maçında sahada olmayacak.
İkinci önemli takviyemiz İspanya gol kralı Daniel Guiza. Forvet hattımızı kulübün resmi açıklamasına göre 14 milyon euro bonservis bedeli ödeyerek güçlendirdik. Genel olarak baktığımızda Türkiye gol kralı Semih ve istikrarsız Kezman`a, Guiza`yı eklediğimizde güçlü bir forvet hattına sahibiz diyebiliriz.
Yeni transferlerimizden biri de Burak Yılmaz. Antalyaspor`dan Beşiktaş`a transfer olduğunda Türk futbolunun yeni yıldızlarından biri olacak diye lanse edilmişti. Ancak sahada ham yeteneğinden şüphe duymayacağımız ama fundemental yoksunu, süratli ama dağınık ve son vuruş becerisi eksik, istikrarsız bir Burak seyrettik. Umarız disiplinli bir hoca olan Aragones`in ellerinde bu eksiklerini kapar ve yepyeni bir Burak seyrederiz.
Transferlerimiz bunlar. Ya gidenler... Gidenlerin ilki Serdar Kulbilge oldu... 100. yılımızdaki şampiyonlukta emeği çok büyük olan Serdar, garip söylentileri ardında bırakarak Kocaelispor`a gitti. Kimi "çok para istedi" dedi. Kimi "menajerinin kurbanı oldu" dedi. Kimiyse "Serdar boş mukaveleye imza attı, para problem değil, Serdar tarikatçı olduğu için gönderildi" dedi.
Öyle ya da böyle Serdar gitti ve arkasında da hala takviye edilmemiş bir boşluk bıraktı. Bir futbol takımımın belki de en önemli mevkisi olan kale artık bir tek Volkan Demirel`e emanet. Görünen o ki eğer kaleci takviyesi yapılmazsa, rekabetin olmadığı kalemizle büyük hedeflere yürüyeceğiz. Böyle başlanan bir yürüyüş nerede sonuçlanır bilemiyoruz?
Serdar`dan sonra Aurelio da gitti. 5 senelik istikrar abidesi. Her çıktığı maçta aşağı yukarı aynı özveriyi gösteren taraftarın, "çengeli" "paşası" "Cuması" "hırsızı" artık yok. Rakiplerine adeta kırım kongo virüsü bulaştıran keneler gibi yapışıp sahadan silen Mehmet Aurelio Real Betis`le anlaşıp kulübümüzden ayrıldı.
Aurelio`nun da neden gittiğini bilemiyoruz. Kimi "para için", kimi "çocuklarının eğitimi için", kimi "İspanya`da oynamak hayali olduğu için", kimi de "menajeri aklını çeldiği için" diyor. Sebebi ne olursa olsun, sonuçta Fenerbahçe 2 senedir önemli futbolcularını para kazanmadan kaybediyor.
Geçen sene Tuncay bu sene Aurelio sözleşmeleri bitince ellerini kollarını sallaya sallaya başka kulüplere gittiler. Bu futbolcularla sözleşmeleri bitmeden, nasıl mukavele yenilenmiyor anlaşılır gibi değil. Eğer ters gelen şartlar öne sürdüklerinde, pazarlık etmek yerine kapıyı gösteriyorsak bu hiç de akılcı değil.
Fenerbahçe gibi bir kulüp testi kırılmadan önlem almaz zorundadır. "Kaybeden Fenerbahçe olmaz, gidenler olur" kulağa hoş gelen, güzel bir söylem ama maalesef doğru değil. Bedavaya gidenlerin yeri ancak milyonlarca Euro harcanarak dolabiliyor.
Sonuçta artık bir Fenerbahçe geleneği olan, "bir mevkiyi güçlendirirken, diğer bir mevkide kan kaybı yaşamayı" bu yıl da aynen sürdürüyoruz. Forveti güçlendirirken, orta sahada ve kalede zayıfladık. 99. yılımızdaki, Tuncay, Aurelio, Alex, Appiah, PVH, Nobre ve Anelka`lı kadromuzdan bu yıla kadar gelelim, kadromuz yapılan takviyelere rağmen güçlenmiş mi, zayıflamış mı bir bakalım. Herkes olmasa bile önemli bir kısım taraftar zayıfladığımızı iddia edecektir.
Finansal sıkıntılar, buhranlar yaşasak anlarım ancak mali olarak sürekli büyüyen bir kulüpte kadro zayıflaması olmamalı. Sakatlıklar, anlaşmazlıklar olabilir ancak bunların yerine transfer döneminde yenileri koyularak kadro zaafiyeti önlenmeli.
Bizlerin taraftar olarak pek de söz hakkı olmadığı transfer dönemindeyiz. Elimizden gelenlere "hoşgeldin", gidenlere de" güle güle" deyip hizmetleri için teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor.
Onun için; "Hoşgeldiniz, Aragones, Emre, Burak ve Guiza" ve "Herşey için Teşekkürler Zico, Serdar ve Aureilo" diyelim ve yönetimimizin 3 Eylül`e kadar kadromuzu güçlendirmesini bekleyelim. Şairin “Her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz" dizesiyle avunup, umutlarımızı kırmadan yeni sezona karamsar değil içimiz aydınlıkla dolu olarak girebilelim.
Bülent Gündüz
hermes@antu.com
kaynak: Antu.com - Fenerbahçe Taraftarının Resmi Sitesi