- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,455
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0
1996-2000 yılları arasında Fatih Terim yönetiminde hem Türkiye hem de Avrupa'da fırtına gibi esen Galatasaray, son yıllarda uyguladığı transfer politikasıyla gündemden bir an olsun düşmedi.
Terim döneminde başta George Hagi olmak üzere Romen futbolcular ile başarıya ulaşan sarı-kırmızılı kulüp Brezilyalı futbolculardan ise yeterince faydalanamadı. Terim döneminden bu yana Galatasaray'a 9 'Sambacı' geldi ancak bu 9 futbolcudan maksimum yararı sağlayan sadece kaleci Claudio Taffarel oldu. Son olarak Brezilyalı yıldız Elano'nun hayal kırıklığı yaratan performansı, sarı-kırmızılı yönetimin Brezilyalı oyuncu transferi konusunda bir kez daha düşünmeye itti.
ELANO PLANLARI
Manchester City'den 2010 Dünya Kupası'nda direkt olarak Brezilya Milli Takımı'nın formasını giymek için ayrılan ve oynayabileceği bir kulübe transfer olmak isteyen Elano beklediği teklifi Galatasaray'dan alarak 2009 yazında Florya'nın yolunu tutmuştu. Silik geçen bir sezonun ardından 2010 Dünya Kupası bavulunu hazırlayan Elano, Brezilya Milli Takımı'nda harikalar yaratmış ve sarı-kırmızılı kulübün de planlarını yavaş yavaş işlemeye başlamıştı... Ta ki Elano sakatlanana kadar...
Sakatlanana kadar Güney Afrika'da harika bir performans sergileyen Elano, hem kendisinin hem de Galatasaray'ın tüm planlarını alt üst etti. Dünya Kupası'nın sona ermesinin ardından Elano'nun adı başta Inter, Schalke ve Atletico Madrid ile sıkça anıldı ancak bu kulüpler tarafından Galatasaray'a ulaşan herhangi bir resmi teklif olmadı.
Elano'nun 7 milyon avro'luk bonservis bedelini hala ödemeye devam eden Galatasaray'ın bu ekonomik yükten kurtulması için tek kurtuluş Rusya'daydı... O da CSKA Moskova... Ancak CSKA'nın Elano için 5.5 milyon avro'dan yukarı çıkmaması Galatasaray'ın da transfer politikasını bir kez daha gözden geçirmesine yol açtı. Yeşil zemin üzerindeki performansının yanı sıra sosyal yaşantısında da sorunlar yaşayan Elano'nun son olarak ailevi nedenlerden dolayı Brezilya'ya gitmesi akıllardaki soru işaretlerini biraz daha arttırdı.
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ
Galatasaray'da Elano'dan önce bir çok Brezilyalı futbolcu forma giydi; Jardel, Felipe, Pinto, Christian, Conceicao, Lincoln ve Jo... Büyük beklentiler, umutlar içerisinde Florya'dan içeri giren bu '8 Sambacı' bir türlü beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.
UEFA Kupası'nın kazanılmasından sonra takımdan ayrılan Hakan Şükür'ün yerine Telsim'in sponsorluğunda helikopter ile Ali Sami Yen zeminine inen Mario Jardel, Süper Kupa finalinde Real Madrid'e attığı iki golle Galatasaray müzesine bir kupa yolladı ancak iki yıl boyunca sırtına geçirdiği o sarı-kırmızılı forma neredeyse hiç ıslanmadı. Vucudunun her yeriyle gol attı ancak kendisi için ödenen rakam ve takım oyunundan uzak yapısı Jardel'i hayal kırıklığı yaratan ilk Brezilyalı olarak kayıtlara geçirdi.
İkinci Fatih Terim dönemi Galatasaray'da sancılı başladı, kısıtlı bütçeler ile oluşturulmaya çalışılan kadro yönetimi ve Terim'i sürekli hataya zorladı... Bu hatalardan biri de Felipe ve Pinto oldu. Hakan Şükür ve Jardel gibi iki marka ismin ardından Pinto ismi biraz havada kaldı. Beklentilerin çok uzağında bir performans sergileyen ve çoğu maçta sarı-kırmızılı taraftarların ciddi tepkisiyle karşılaşan Pinto, sezonu tamamlayamadan sessiz, sedasız bir şekilde Florya'dan çıktı.
JARDEL VE FELİPE...
Bir de Felipe vardı... İnce bilek hareketleri, müthiş oyun zekasına rağmen Terim'in oyun sistemine uymadı ve İmparator onun biletini 'koşmuyor' gerekçesiyle kesti. O dönemde hücum bölgesinde ciddi sorunlar yaşayan Galatasaray, transfer döneminde bir hamle daha yaparak bu kez bir başka Brezilyalı Christain ile anlaşmaya vardı. Paris Saint Germain'de oynadığı dönemde yüksek gol yüzdesi ve kalitesi ile adından sıkça söz ettiren Christain, Galatasaray'da adeta yokları oynadı, 'sambacıların' yaşadığı makus talih onu da vurdu.
Jardel, Felipe, Pinto, Christian derken sarı-kırmızılı kulüp flaş bir transferin altına imza atarak uzun yıllar Real Madrid forması giyen Brezilyalı yıldız Conceicao'yu transfer etti. Uygun bir ekonomik politika ile Brezilyalı yıldızı kadrosuna katan Galatasaray, aradığını bu oyuncuda da bulamadı ve yolların ayrılması pek de uzun sürmedi. George Hagi'den sonra '10 numara' hastalığının çaresini arayan sarı-kırmızılı kulüp, Schalke 04'ün yetenekli olduğu kadar sorunlu da olan yıldızı Cassio Lincoln'ü Türkiye'ye getirerek belki de son yılların en flaş transferine imza attı.
CASSIO LINCOLN...
Uzun uğraşlar ve ciddi fedakarlıklar yapılarak Galatasaray kadrosuna katılan Lincoln, göze hoş gelen futboluna rağmen istikrarı saplayamadı ve 5 bin kişinin karşıladığı Atatürk Havalimanı'ndan 10 bavulla ayrılmak zorunda kaldı. Brezilyalı futbolu transferinden yüzü gülmeyen Galatasaray, son olarak Milan Baros'un 2009-2010 sezonunda Fenerbahçe ile oynanan maçta sakatlanmasının ardından Manchester City'den Jo'yu kiralık olarak kadrosuna kattı.
Büyük beklentiler ile Türkiye'ye gelen Jo, hem yönetim hem de taraftar bazında bir türlü beklentileri karşılayamadı ve oynadığı futboldan çok özel hayatıyla sarı-kırmızılı kulübe damga vurdu. Jo'dan da tıpkı daha önceki Brezilyalı futbolcular gibi beklediğini alamayan Galatasaray'ın önümüzdeki transfer döneminde de Brezilyalı futbolcular ile ilgilenirken defalarca düşünmesinde ve kulübün kimyasını ön planda tutmasından fayda var.
Sporx
Terim döneminde başta George Hagi olmak üzere Romen futbolcular ile başarıya ulaşan sarı-kırmızılı kulüp Brezilyalı futbolculardan ise yeterince faydalanamadı. Terim döneminden bu yana Galatasaray'a 9 'Sambacı' geldi ancak bu 9 futbolcudan maksimum yararı sağlayan sadece kaleci Claudio Taffarel oldu. Son olarak Brezilyalı yıldız Elano'nun hayal kırıklığı yaratan performansı, sarı-kırmızılı yönetimin Brezilyalı oyuncu transferi konusunda bir kez daha düşünmeye itti.
ELANO PLANLARI
Manchester City'den 2010 Dünya Kupası'nda direkt olarak Brezilya Milli Takımı'nın formasını giymek için ayrılan ve oynayabileceği bir kulübe transfer olmak isteyen Elano beklediği teklifi Galatasaray'dan alarak 2009 yazında Florya'nın yolunu tutmuştu. Silik geçen bir sezonun ardından 2010 Dünya Kupası bavulunu hazırlayan Elano, Brezilya Milli Takımı'nda harikalar yaratmış ve sarı-kırmızılı kulübün de planlarını yavaş yavaş işlemeye başlamıştı... Ta ki Elano sakatlanana kadar...
Sakatlanana kadar Güney Afrika'da harika bir performans sergileyen Elano, hem kendisinin hem de Galatasaray'ın tüm planlarını alt üst etti. Dünya Kupası'nın sona ermesinin ardından Elano'nun adı başta Inter, Schalke ve Atletico Madrid ile sıkça anıldı ancak bu kulüpler tarafından Galatasaray'a ulaşan herhangi bir resmi teklif olmadı.
Elano'nun 7 milyon avro'luk bonservis bedelini hala ödemeye devam eden Galatasaray'ın bu ekonomik yükten kurtulması için tek kurtuluş Rusya'daydı... O da CSKA Moskova... Ancak CSKA'nın Elano için 5.5 milyon avro'dan yukarı çıkmaması Galatasaray'ın da transfer politikasını bir kez daha gözden geçirmesine yol açtı. Yeşil zemin üzerindeki performansının yanı sıra sosyal yaşantısında da sorunlar yaşayan Elano'nun son olarak ailevi nedenlerden dolayı Brezilya'ya gitmesi akıllardaki soru işaretlerini biraz daha arttırdı.
KİMLER GELDİ, KİMLER GEÇTİ
Galatasaray'da Elano'dan önce bir çok Brezilyalı futbolcu forma giydi; Jardel, Felipe, Pinto, Christian, Conceicao, Lincoln ve Jo... Büyük beklentiler, umutlar içerisinde Florya'dan içeri giren bu '8 Sambacı' bir türlü beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.
UEFA Kupası'nın kazanılmasından sonra takımdan ayrılan Hakan Şükür'ün yerine Telsim'in sponsorluğunda helikopter ile Ali Sami Yen zeminine inen Mario Jardel, Süper Kupa finalinde Real Madrid'e attığı iki golle Galatasaray müzesine bir kupa yolladı ancak iki yıl boyunca sırtına geçirdiği o sarı-kırmızılı forma neredeyse hiç ıslanmadı. Vucudunun her yeriyle gol attı ancak kendisi için ödenen rakam ve takım oyunundan uzak yapısı Jardel'i hayal kırıklığı yaratan ilk Brezilyalı olarak kayıtlara geçirdi.
İkinci Fatih Terim dönemi Galatasaray'da sancılı başladı, kısıtlı bütçeler ile oluşturulmaya çalışılan kadro yönetimi ve Terim'i sürekli hataya zorladı... Bu hatalardan biri de Felipe ve Pinto oldu. Hakan Şükür ve Jardel gibi iki marka ismin ardından Pinto ismi biraz havada kaldı. Beklentilerin çok uzağında bir performans sergileyen ve çoğu maçta sarı-kırmızılı taraftarların ciddi tepkisiyle karşılaşan Pinto, sezonu tamamlayamadan sessiz, sedasız bir şekilde Florya'dan çıktı.
JARDEL VE FELİPE...
Bir de Felipe vardı... İnce bilek hareketleri, müthiş oyun zekasına rağmen Terim'in oyun sistemine uymadı ve İmparator onun biletini 'koşmuyor' gerekçesiyle kesti. O dönemde hücum bölgesinde ciddi sorunlar yaşayan Galatasaray, transfer döneminde bir hamle daha yaparak bu kez bir başka Brezilyalı Christain ile anlaşmaya vardı. Paris Saint Germain'de oynadığı dönemde yüksek gol yüzdesi ve kalitesi ile adından sıkça söz ettiren Christain, Galatasaray'da adeta yokları oynadı, 'sambacıların' yaşadığı makus talih onu da vurdu.
Jardel, Felipe, Pinto, Christian derken sarı-kırmızılı kulüp flaş bir transferin altına imza atarak uzun yıllar Real Madrid forması giyen Brezilyalı yıldız Conceicao'yu transfer etti. Uygun bir ekonomik politika ile Brezilyalı yıldızı kadrosuna katan Galatasaray, aradığını bu oyuncuda da bulamadı ve yolların ayrılması pek de uzun sürmedi. George Hagi'den sonra '10 numara' hastalığının çaresini arayan sarı-kırmızılı kulüp, Schalke 04'ün yetenekli olduğu kadar sorunlu da olan yıldızı Cassio Lincoln'ü Türkiye'ye getirerek belki de son yılların en flaş transferine imza attı.
CASSIO LINCOLN...
Uzun uğraşlar ve ciddi fedakarlıklar yapılarak Galatasaray kadrosuna katılan Lincoln, göze hoş gelen futboluna rağmen istikrarı saplayamadı ve 5 bin kişinin karşıladığı Atatürk Havalimanı'ndan 10 bavulla ayrılmak zorunda kaldı. Brezilyalı futbolu transferinden yüzü gülmeyen Galatasaray, son olarak Milan Baros'un 2009-2010 sezonunda Fenerbahçe ile oynanan maçta sakatlanmasının ardından Manchester City'den Jo'yu kiralık olarak kadrosuna kattı.
Büyük beklentiler ile Türkiye'ye gelen Jo, hem yönetim hem de taraftar bazında bir türlü beklentileri karşılayamadı ve oynadığı futboldan çok özel hayatıyla sarı-kırmızılı kulübe damga vurdu. Jo'dan da tıpkı daha önceki Brezilyalı futbolcular gibi beklediğini alamayan Galatasaray'ın önümüzdeki transfer döneminde de Brezilyalı futbolcular ile ilgilenirken defalarca düşünmesinde ve kulübün kimyasını ön planda tutmasından fayda var.







Sporx