llavinya
Dekan
- Katılım
- 9 Ekim 2006
- Mesajlar
- 7,781
- Reaksiyon puanı
- 92
- Puanları
- 0
Formula 1, sigara reklamından daha etkili
Evet, güçlü ve etkili marka arayışı bu soruya kadar uzandı. İnsanların marka tercihlerinde bilinçaltının etkilerini araştırmak için yapılan bir çalışmanın sonuçlarından biri de sorumuzla ilgiliydi.
Konu için 23 rahibe seçiliyor ve kendilerine dinî ikonlar ve Allah'ı hatırlatacak slaytlar gösteriliyor. fMRI cihazlarıyla beyin taraması yapıldığında, her obje ve konu beynin belli bir yerini uyarıyor. Mesela ateş belli bir yeri, kavuşmak başka bir bölümü, tatlı yemek başka bir noktayı uyarıyor.
Konu "Allah" olunca beynin herhangi bir yerinde tepki oluşmuyor. Fakat sonuç alınıyor. Allah kavramı ve inancı beynin sadece bir noktasını değil tamamını etkileyen bir vakıadır.
Haç, kilise, İsa heykeli gibi dinî ikonlar ile güçlü markalar ise beynin aynı noktasını uyarıyor. Bu benzerliğin güçlü marka oluşturmada kullanılabileceği öngörülüyor.
fMRI taramaları çok pahalı, ancak teknolojinin gelişmesiyle yakında 50 bin dolara bile bu araştırmaların yapılması bekleniyor.
Bu araştırmayı yapan ekibin arkasında, büyük markaların reklamcısı olarak kabul edilen Martin Lindstrom var. Kendisini daha önce ChildBrand ve SenseBrand kitaplarıyla tanıyoruz. Geçen hafta Türkiye'deydi ve "Buy-ology" adlı sunumunu paylaştı. Nöromarketing yaklaşımıyla yürütülen çalışmanın sonuçlarında sadece yukarıdaki deney değil, tartışılacak pek çok detay var.
Mesela Formula1, kovboy filmleri, promosyon ürünleri sigara reklamlarından daha etkili sonuç doğuruyor. Marlboro yazısız kovboy resimleri, yazılılardan yüzde 27 daha çok sattırıyor. Dahası sigara içenlerde, paketler üzerindeki sağlık uyarıları, sigara içme hissi veriyor.
Sonuçta satın almalar, reklamlar ve marka konusunda insanların hareketlerini yüzde 85 bilinçaltı belirliyor. Konferansın giriş konuşmasını yapan, ünlü reklamcılarımızdan Serdar Erener'in etkili reklam konusunda yaklaşımı da benzer: "Yüzde 1'i bilgiye, yüzde 99'u sezgiye dayanıyor."
4 Temmuz günü Amerikalılar coşkulu bir gün yaşarken, ülkedeki Çin ve Japon kökenlilerde tedirginlikler tespit edilmiş. Aynı tedirginlik yılın diğer aylarının 4. günlerinde de görülmüş.
Mesele sadece tedirginlikle sınırlı değil. O gün ölüm oranlarında yüzde 13'lük artışlar yaşanıyor. Niye?
Çünkü Çinli ve Japonlarda 6 rakamı uğur, 8 iş ve yaşam anlamına geliyor. 4 ise ölüm ifadesi olarak kullanılıyor.
Benzer bir durum Batılılarda 13. cumada görülüyor. İngiltere'de o gün trafik kazalarında yüzde 51 artış yaşanırken, İsveç'te de etkisi yüzde 26 olarak görülüyor. Türkiye'de ise o gün kaza artış oranı sıfır. İki gün sonra 13. cuma ve Batı dünyası büyük tedirginlik içinde.
3 yıl önce 3 bin fokus grubuyla çalışıldı. Bütün feedbackler alındı ve buna göre bir araç yapıldı. Toplam satış oranı 1.250 oldu.
Tersi bir durum daha yaşandı. Amerikalılar Sony'den bir talepte bulundu. Pek çok özelliği olan bir ses kaydedici istediler. Akıllı olsun dediler ama küçük bir şey demediler..
Ve aletten 2 milyon alabileceklerini söylediler.
Sony, Walkman'i oluşturdu. Ele avuca sığıyor, cebe giriyordu.
'Bu alet satar mı?' diye sordu Amerikalılar... Tarihin en büyük ürün trendi oluştu ve yüz milyonlarca sattı.
İnsanlar ve tercihleri ile satın alma refleksleri arasında gerçekçi bir bağ bulmak çoğu kere imkânsız oluyor.
Dahası beynin sırlarıyla ilgili çok az şey biliyoruz.
Lindstrom'un ifadelerinden en önemlisi şu:
"Logo"yu unutun, baskın, ezici özellikler taşıyan markalar oluşturun. Rengi, kokusu, sesi, tasarımı ile kendine özgü olsun.
İkonlar ve ritüeller oluşturun.
Dolaylı ve gizli iletişim yolları daha önemli olacak.
Bir numaralar risk alamaz, arkadan gelenler risk alarak inanılmaz şeyler başarabilir.
Bir hikâyeniz olsun ve gizemli görünün. Büyükleri rakip alabilirseniz yükselirsiniz. Ağızdan ağıza sizi anlatan misyonerleriniz olsun. Bu hükümler 3 yılda 7 milyon dolar harcanarak elde edildi. Time Dergisi Lindstrom'u dünyayı etkileyen ilk 100 kişi arasına aldı. Söylediklerine bakılırsa haksız da sayılmazlar.
FİKRİ TÜRKEL
Evet, güçlü ve etkili marka arayışı bu soruya kadar uzandı. İnsanların marka tercihlerinde bilinçaltının etkilerini araştırmak için yapılan bir çalışmanın sonuçlarından biri de sorumuzla ilgiliydi.
Konu için 23 rahibe seçiliyor ve kendilerine dinî ikonlar ve Allah'ı hatırlatacak slaytlar gösteriliyor. fMRI cihazlarıyla beyin taraması yapıldığında, her obje ve konu beynin belli bir yerini uyarıyor. Mesela ateş belli bir yeri, kavuşmak başka bir bölümü, tatlı yemek başka bir noktayı uyarıyor.
Konu "Allah" olunca beynin herhangi bir yerinde tepki oluşmuyor. Fakat sonuç alınıyor. Allah kavramı ve inancı beynin sadece bir noktasını değil tamamını etkileyen bir vakıadır.
Haç, kilise, İsa heykeli gibi dinî ikonlar ile güçlü markalar ise beynin aynı noktasını uyarıyor. Bu benzerliğin güçlü marka oluşturmada kullanılabileceği öngörülüyor.
fMRI taramaları çok pahalı, ancak teknolojinin gelişmesiyle yakında 50 bin dolara bile bu araştırmaların yapılması bekleniyor.
Bu araştırmayı yapan ekibin arkasında, büyük markaların reklamcısı olarak kabul edilen Martin Lindstrom var. Kendisini daha önce ChildBrand ve SenseBrand kitaplarıyla tanıyoruz. Geçen hafta Türkiye'deydi ve "Buy-ology" adlı sunumunu paylaştı. Nöromarketing yaklaşımıyla yürütülen çalışmanın sonuçlarında sadece yukarıdaki deney değil, tartışılacak pek çok detay var.
Mesela Formula1, kovboy filmleri, promosyon ürünleri sigara reklamlarından daha etkili sonuç doğuruyor. Marlboro yazısız kovboy resimleri, yazılılardan yüzde 27 daha çok sattırıyor. Dahası sigara içenlerde, paketler üzerindeki sağlık uyarıları, sigara içme hissi veriyor.
Sonuçta satın almalar, reklamlar ve marka konusunda insanların hareketlerini yüzde 85 bilinçaltı belirliyor. Konferansın giriş konuşmasını yapan, ünlü reklamcılarımızdan Serdar Erener'in etkili reklam konusunda yaklaşımı da benzer: "Yüzde 1'i bilgiye, yüzde 99'u sezgiye dayanıyor."
4 Temmuz günü Amerikalılar coşkulu bir gün yaşarken, ülkedeki Çin ve Japon kökenlilerde tedirginlikler tespit edilmiş. Aynı tedirginlik yılın diğer aylarının 4. günlerinde de görülmüş.
Mesele sadece tedirginlikle sınırlı değil. O gün ölüm oranlarında yüzde 13'lük artışlar yaşanıyor. Niye?
Çünkü Çinli ve Japonlarda 6 rakamı uğur, 8 iş ve yaşam anlamına geliyor. 4 ise ölüm ifadesi olarak kullanılıyor.
Benzer bir durum Batılılarda 13. cumada görülüyor. İngiltere'de o gün trafik kazalarında yüzde 51 artış yaşanırken, İsveç'te de etkisi yüzde 26 olarak görülüyor. Türkiye'de ise o gün kaza artış oranı sıfır. İki gün sonra 13. cuma ve Batı dünyası büyük tedirginlik içinde.
3 yıl önce 3 bin fokus grubuyla çalışıldı. Bütün feedbackler alındı ve buna göre bir araç yapıldı. Toplam satış oranı 1.250 oldu.
Tersi bir durum daha yaşandı. Amerikalılar Sony'den bir talepte bulundu. Pek çok özelliği olan bir ses kaydedici istediler. Akıllı olsun dediler ama küçük bir şey demediler..
Ve aletten 2 milyon alabileceklerini söylediler.
Sony, Walkman'i oluşturdu. Ele avuca sığıyor, cebe giriyordu.
'Bu alet satar mı?' diye sordu Amerikalılar... Tarihin en büyük ürün trendi oluştu ve yüz milyonlarca sattı.
İnsanlar ve tercihleri ile satın alma refleksleri arasında gerçekçi bir bağ bulmak çoğu kere imkânsız oluyor.
Dahası beynin sırlarıyla ilgili çok az şey biliyoruz.
Lindstrom'un ifadelerinden en önemlisi şu:
"Logo"yu unutun, baskın, ezici özellikler taşıyan markalar oluşturun. Rengi, kokusu, sesi, tasarımı ile kendine özgü olsun.
İkonlar ve ritüeller oluşturun.
Dolaylı ve gizli iletişim yolları daha önemli olacak.
Bir numaralar risk alamaz, arkadan gelenler risk alarak inanılmaz şeyler başarabilir.
Bir hikâyeniz olsun ve gizemli görünün. Büyükleri rakip alabilirseniz yükselirsiniz. Ağızdan ağıza sizi anlatan misyonerleriniz olsun. Bu hükümler 3 yılda 7 milyon dolar harcanarak elde edildi. Time Dergisi Lindstrom'u dünyayı etkileyen ilk 100 kişi arasına aldı. Söylediklerine bakılırsa haksız da sayılmazlar.
FİKRİ TÜRKEL