Fatih Sultan Mehmed

Bu konuyu okuyanlar

Sanctuary

Asistan
Katılım
18 Nisan 2014
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
21
Puanları
18
[h=1]Mihmandar ı Resulullah Hz Eyüb'ün mezarı[/h]

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra tek arzusu vardır: Mihmandar-ı Resulullah Hz. Eyüb’ün mezarını bulmak. (Halid bin Zeyd)
Akşemseddin Hazretleri kuşatmanın sürdüğü sıralarda türbenin bulunduğu noktaya bir nur indiğini görür. Fatih’i o mahalle götürür. Kısa bir murakabenin ardından iki çınar dalını toprağa diker ve kendinden emin bir ifadeyle:
-Büyük sahabe bunların arasında yatıyor! der.
Ancak etraftan:
-Ne malum? diyenler olur.
Hatta birileri padişaha akıl öğretirler:
-Bu dalları başka bir yere diktir bakalım, derler,
-İhtiyar molla fark edebilecek mi?
Fatih denileni yapar, hatta ilk işaret edilen yer kaybolmasın diye mührünü gömdürür.
Ama Akşemseddin dallara bakmaz bile, ertesi gün milimi milimine ilk gösterdiği noktaya yönelir. Hatta bir ara durur:
-Sultanımızın mührü, der,
-Ne arıyor orada?
Büyük veli bakar, bu mevzu çok tartışılacak, şüpheye mahal bırakmaz:
-Kazın! buyururlar.
Toprağın bir kulaç altından yeşil somaki bir taş çıkar.
Üstünde kûfi harflerle “Hâzâ kabri Halid bin Zeyd” yazılıdır. Kalabalık bir hoş olur. Derhal türbe ve mescit hazırlıklarına girişirler.


[video=youtube;GqBefwquPcY]http://www.youtube.com/watch?v=GqBefwquPcY[/video]
FATİH SULTAN MEHMED ve Adalet
Sultan Fatih bir cami yaptırıyordu. Bu caminin mimarı işinin ehli olan bir Rum'du. Mabed yapılırken kullanılacak mermer sütunları konusunda bu Rum mimar ile Sultan Fatih arasında bir anlaşmazlık çıktı.
Rum mimar, bu sütunları yaparken mimariye uygun olması gerekçesi ile Fatih'in dediği şekilde değil de, kendi düşüncesi doğrultusunda yaptı. Bunu gören Fatih öfkelendi. Rum mimarın, caminin estetiğini bozmak için böyle yaptığını düşünerek onun elini kestirdi.
Eli kesilen Rum, Sultan Fatih'den davacı olmak için kadı Hızır Çelebi'ye giderek müracaatta bulundu. Hızır Çelebi, Rum mimarı dinledikten sonra bilirkişi heyetinden bu meseleyi araştırmalarını istedi. Araştırma ve inceleme sonucunda tesbit edildi ki: Rum Mimar, caminin estetiği bozulsun da kötü gözüksün diye değil, gerçekten de mimariye uygun olsun diye öyle inşa etmiş.
Anlaşıldı ki Fatih haksız. İstanbul ile birlikte nice ülkeleri ve krallıkları fetheden, çağ açıp çağ kapayan Sultan Fatih, sanık sandalyesinde yargılanıyor...

Hüküm Verildi... Kısas'a kısas yapılacak. Rum mimarın elini kestiren Fatih'in de eli kesilecekti.
Rum mimar kararı duyunca şaşkınlıktan neredeyse dilini yutacak, yoksa bu bir rüya mıydı? Kendisi gibi sıradan bir mimar, gayrimüslim olmasıyla beraber, İslam memleketinde, Müslümanların padişahı karşısında haklı bulunarak mahkeme kararı lehinde çıkıyordu. Peki bu karara acaba Padişah ne diyecekti? Kendisi ile beraber kadı da gümbürtüye mi gidecekti yoksa?
Fatih büyük bir teslimiyette hükme razı oldu ve "şeriatın kestiği parmak acımaz" diyerek cezaya boyun eğdi.

Bu arada Fatih, kadıya dönüp kılıcını göstererek şöyle dedi:
Ey kadı! Şayet ben padişahım diye korkup haksız olduğum halde lehime hüküm verseydin, vallahi şu kılıçla başını uçururdum!
Kadı Hızır Çelebi'de hemen yanı başındaki asılı olan topuzu göstererek:

Sultanım! Şayet sende Padişahlığını öne sürüp bu İslam mahkemesine saygısızlık etseydin, vallahi şu topuzla müdahele edecektim!..
Bu durumu gören Rum mimar adeta kendini kaybetmiş, yerlere kapanmış, hıçkırıklarla, gözyaşlarıyla ağlayarak diyordu ki:
-Hepiniz şahit olun ki! Ben davamdan vazgeçiyorum ve bu adalet anlayışı karşısında müslüman oluyorum!..


[video=youtube;0hHDpy7sag0]http://www.youtube.com/watch?v=0hHDpy7sag0[/video]


FATİH SULTAN MEHMED Sana Zırnık Bile Düşmez
Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
-Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?
Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
-İkimiz de Hazreti Ademin çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
Sultan Fatih:
-Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.



AÇLIK
Fatih, hocası Akşemseddin’e sorar:- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
Akşemsettin cevap verir:- Ölünceye kadar



FATİH NİYE ÜSTÜN
Napolyon, S. Helen adasında sürgün bulunduğu sırada ‘Fatih mi yoksa siz mi büyüksünüz? Sorusunu soranlara şöyle cevap vermişti:
Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. Çünkü ben, kılıçla zaptettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım. O ise; fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.



GENÇ FATİH
Bir genç, “Fatih Sultan Mehmed’in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar” diye sorunca, bir yazarımız şöyle cevap vermiş:
- Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar



Fatih Sultan Mehmet doğacağı gece II. Murat sabaha kadar uyumamış Kur'an-ı Kerim okumuştur. Tam Fetih Sûresini okuduğu sırada kapı çalınmış ve Fatihin dünyaya geldiği haberi Sultana iletilmiştir. Sultan bu mutlu haber üzerine
-"Ravza-i Murad’da bir gül-i Muhammedî açtı." demiştir.




Fatih Sultan Mehmed ve Çarşı Esnafı
Fatih Sultan Mehmed Han,İstanbulu fethetmeye hazırlandığı sıralarda halkının durumunu görme maksatlı tebdili kıyafetle çarşıya iner. sabah erken saatlerde yanına aldığı veziriyle çarşıda olan fatih, girdiği ilk dükkandan birkaç şey ister. dükkan sahibi kendisini tanımamakla beraber, arzu ettiği şeylerden sadece birini hazırlayıp verir. bunun üzerine sultan diğer …istediği şeylerinde hazırlanmasını söyler. dükkan sahibi; “efendim ben sabah siftahımı yaptım, komşumda henüz dükkanını yeni açmıştır. diğer isteklerinizide ondan alınız.” sultan yan dükkana girer, istediklerinden yine biri hazırlanmış ve yan dükkana gitmesi, çünkü komşusunun bu sabah siftah yapmadığı, diğer alacaklarını da ondan almasını ister. bu durum böyle devam eder. alış verişi bitiren sultanın ağzından şu cümle dökülür;
“Allahım, değil bu milletle İstanbulu, Dünyayı bile fethederim.”



[video=youtube;giScrbHZMGA]http://www.youtube.com/watch?v=giScrbHZMGA[/video]




Balıkesir Yolculuğu
Fatih,birgün,kılık değiştirerek bir seyahate çıkar.Basit bir köylü kıyafeti giyer.Köy köy,kasaba kasaba yürür.Bir ara çok yorulur ve dinlenmek ister.Gözüne bir kulübe ilişir,oraya varır.Bu kulübede yalnız yaşayan kadıncağızdan,içecek soğuk bir şey ister.Kadın ter içindeki yolcuya ayran ikram eder.
Köylü kıyafetindeki Fatih,ihtiyar kadının sunduğu ayranı doğru dürüst içemez.Çünkü her yudumda ağzına birkaç tane saman çöpü gelir.Fatih,ayranı yudumlaya yudumlaya içtikten sonra kadına sorar:
-Nine,ayranın çok lezzetli ama içindeki şu saman çöpleri niye?
Kadıncağız tatlı tatlı gülümser.
-A evladım!Ter içindesin .Eğer bu soğuk ayranı saman katmadan verseydim bir yudumda içecek,belki de hasta olcaktın.Kıyamadım sana!
Bu söz ,Fatih'in çok hoşuna gider ve fakir kadına kulübesinin civarındaki araziyi bağışlar.



[video=youtube;vrSEj5NONd4]http://www.youtube.com/watch?v=vrSEj5NONd4&feature=youtu.be[/video]



 
Üst