Eskisehirspor ve Amigo Orhan

blgram

Profesör
Katılım
27 Kasım 2009
Mesajlar
1,522
Reaksiyon puanı
18
Puanları
218
Eskişehirspor ve amigo orhan.

"es, es, es... ki, ki, ki... es-ki, es-ki, es!.." dinamit gibi patladı bu slogan. 10.000 kişilik müthiş bir koro seslendiriyordu bu melodiyi...

onlar; eskişehirspor'un taraftarlarıydı.

ve bir orkestra şefleri vardı: amigo orhan.

"amigo" sözü ilk defa orhan ile tanındı. 10.000 eskişehir taraftarı new york senfoni orkestrası kadar falsosuzdu. çünkü amigo orhan harika bir maestroydu. türkiye'de ilk ve tek. orhan bir beyfendiydi. amigo sözcüğü de gerçek anlamında kullanılıyordu: dost, arkadaş.. yâni: dost orhan'dı... eskişehir taraftarı da dostlar!..

1968 yılının şubat ayında eskişehir'den 10.000 taraftar yola çıktı. tren ve otobüsle istanbul'a aktılar. şöyle sloganlar atıyorlardı:

-siyah kırmızı, anadolu yıldızı

-istanbul'da paşabahçe, sıra sende fenerbahçe.

inönü stadını dolduran 10.000 taraftar fenerbahçe'yi yeneceklerine inanmıştı. ya fener, ya eskişehir. kazanan şampiyonluğa gidecekti. iki takımın taraftarı yeri göğü inlettiler. iki efsane teknik direktör fener'de molnar, eskişehir'de abdullah gegiç.

sonuçta fenerbahçe 3-0 kazandı. 10.000 taraftar tek olay çıkarmadan eskişehir'e döndü. fenerbahçeliler ile aynı şehir hattı vapurlarıyla anadolu yakasına geçtiler. güle oynaya, kardeşçe... bilmem anlatabiliyor muyum?...

tevfik yener
sabah gazetesi
Yemin ediyorum okurken duygulandım.

---------- saat 01:38 eklendi ---------- önceki mesaj saat 00:35 eklenmişti ----------

Eskişehirspor Efsanesi’nin Ardındaki Adam : Amigo Orhan


Maçın başlamasına on beş dakika kadar kısa bir süre kaldığı halde, Eskişehir’in Atatürk Stadı’nda tribünleri hıncahınç dolduran seyirci kalabalığı, büyük bir sessizlik içindeydi. Maçı seyre gelen, ilk defa bu stadya bulunan bir yabancı olsaydınız, tribünleri dolduran 20 000 Eskisehirli’nin böyle sessiz sedasız durusuna bakarak, ‘Hani? Nerede? Eskişehir’deki Brezilya’yı hatırlatan tezahürat bu mu? Eskisehirsporlular’in o gök gürültüsünü andıran, bir ağızdan kopar gibi çıkan feryatları? Meğer yazılanların, söylenenlerin hepsi balonmuş!’ diye peşin bir hükme varırdınız.

Gerçekten de o ateşli Eskişehirspor taraftarları, uslu uslu yerlerine oturmuş, bir yandan stad hoparlöründen yayınlanan şarkıları dinliyor, bir yandan da eğlencelik kabilinden leblebi-çekirdek atıştırıyorlardı. Sanki biraz sonra yapılacak karsılaşma, Eskişehirspor için hayatî hiç bir önem taşımıyordu. Futbol maçı değil, alelâde bir jimnastik gösterisi seyredeceklerdi sanki.
Meğer seyirci alesta bekliyormuş. Yine sessizlik içinde geçen bir beş dakikadan sonra, kırmızı kazaklı bir gencin çıkış tünelinden sahaya fırlamasıyla birlikte, o saatlerdir ‘tis’ çıkarmadan oturan binlerce kişi öylesine korkunç bir gürültüyle ayaklandı ki, sormayın.

Stada bir anda bayram yerine dönmüştü. Havaî fişekler atılıyor, sirenler çalınıyor, dev kaynana zırıltılarının kulakları sağır eden gürültüsü arasında, 20 000 kişi hep bir ağızdan, ‘Or-han!, Or-han!’ diye tempo tutuyordu.
Kırmızı kazaklı genç, saha içinde bir tur atıp, tribünleri selâmladıktan sonra, tam santra yuvarlağına gelip durdu. Ve. Onun bir el kaldırmasıyla birlikte, o korkunç gürültü bıçak gibi kesildi. Simdi dünyanın en büyük korosu, maestro ‘Amigo’ Orhan yönetiminde gösterisine başlıyordu.

Orhan, kollarını önce iki yana açıp, bütün tribünlere söyle bir baktıktan sonra, yavaş yavaş dizlerini kırıp, çömelmeye başladı. Kollarını göğsünün üzerinde kavuşturdu. Ellerini yumruk yaptı. Sol dizi tam yere değmek üzereyken, birden kollarını açarak havaya fırladı. Ve onun bu fırlayışı ile birlikte, stadı dolduran 20 000 kişi gırtlaklarını yırtarcasına ‘Heyyy Allah!’ diye haykırdı. Ayni hareketi birkaç defa üst üste tekrarladı. Her seferinde ‘Amigo’ Orhan ayağa fırlarken, Eskişehirsporlu taraftarların ‘Heyy Allah!’ diye haykırışları âdeta yeri göğü inletiyordu.

Sonra birden hareket değişti. Orhan’ın sağ elini, sert hareketlerle sağa sola sallamasıyla, korosu da tempoyu değiştirdi. Simdi bütün stad ‘Es-es-es! Ki-ki-ki! Eski, eski, es!’ avazeleriyle çin çin ötüyordu. Orhan yeni bir el hareketi daha yaptı ve bu defa seyirciler, ‘Hop-hop-hop! Güm-güm-güm! Kırmızı simsek, hey-hey-hey!’ diye haykırmaya başladılar. Tam bu sırada kırmızı-siyah formalı Eskişehirspor on biri, simsek gibi sahaya fırladı. Eskişehir’in Atatürk Stadı’nda Eskişehirspor’un oynadığı her maçtan önce, bu program uygulanır. Maçın başlamasına on dakika kalıncaya kadar sessiz sedasız oturan halk, ‘Amigo’ Orhan’ın sahada görünmesiyle, birden hareketlenir. Onun kol ve vücut hareketlerine uyarak, belirli sözleri, hep bir ağızdan haykırmaya baslar. Ve tam, ‘Kırmızı simsek hey-hey-hey!’ diye bağırılırken, çıkış tünelinde bekleyen Eskişehirspor sahaya fırlar.Yalnız Eskişehir’de değil, kırmızı-siyahlı takimin her gittiği şehre göç eden taraftarlar, ‘Amigo’ Orhan’ın idaresinde bu değişmeyen programı uygularlar.

Binlerce insani kol ve vücut hareketleri ile idare eden ‘Amigo’ Orhan’ın ünü, artik Türkiye sınırları dışına taşmıştır. Fenerbahçe’nin Manchester City ile oynadığı maçta onu seyreden İngilizler, binlerce insana istediğini yaptıracak güçte olan Orhan için, ‘Müthiş insan! Büyük maestro!’ tabirini kullanmışlardır. Eskişehirspor’un kurulusuyla birlikte adini duyurmaya başlayan ‘Amigo’ Orhan’ı ‘7’den 70’e kadar bütün Türkiye tanıyor’ demek, mübalağa sayılmamalıdır. Futbolla ilgisi olsun olmasın, herkes, bu gencin yarattığı mucize üzerinde konuşmaktadırlar. Birçok kimse, yalnız onu ve onun yönettiği koroyu seyretmek için Eskişehirspor maçına gitmeyi itiyat haline getirmiştir. Ve, Orhan, Türkiye’deki bütün kulüp taraftarlarına önderlik ederek bir ‘Amigo Çağı’ yaratmaya muvaffak olmuştur. Öyle ki, mahalle aralarında oynanan futbol maçlarında dahi bir ‘Amigo’ kullanmak âdet olmuştur.
Stadyumlarda binlerce kişiyi bir tek hareketle ayağa kaldıran, onları idare ederken kendinden geçen Amigo Orhan, özel hayatında gayet sessiz ve sakin bir genç. Gösterişten hoşlanmıyor. Hareketlerinde ve konuşmalarında göze çarpan bir mahcubiyet var. Ama futbolla ilgili bir tartışma açıldı mi, herzeyi bırakıp, makineli tüfek gibi saatlerce konuşur. Türk futbolu, futbolcular ve Eskişehirspor için ilgi çekici tahliller yapıyor, tenkitlerde bulunuyor. Amigo Orhan’ı, Eskisehirde bir cumartesi günü ziyaret ettik. Porsuk’un kollarından birinin kıyısında, tamamen kırmızı-siyah renklerle bezenmiş şirin bir kahvesi var. Kendisi yokmuş. ‘Biraz bekleyin. Kulübe gitmiştir. Simdi gelir.’ dediler. Hakikaten çok geçmeden kapıda çok sik bir araba durdu ve içinden Orhan indi. Direksiyonda ise, Eskişehirspor’un as futbolcusu Nuri oturuyordu. Onun girişiyle kahve birden hareketlendi. Herkes futbolcuların durumunu soruyordu. Orhan kendisine soru yöneltenlerin hepsine ayrı ayrı cevap verdikten sonra yanımıza gelip oturdu ve ‘Hosgeldin’ kahvesi içilince, söze başladı:
“Her sabah evden çıkınca, ayaklarım beni zorla kulübe götürüyor. Biraz futbolcu arkadaşlarımla oturup konuştuktan sonra buraya geliyorum ve diğer amigolara haber getiriyorum 1965’ten beri adet oldu bu” Sırası gelmişken ilave edelim Eskişehir’de ‘Amigo’ Orhan’ın başkanlık ettiği 25 kişilik bir ‘Amigolar Grubu’ var. Her maçta bunlar stadın muhtelif yerlerinde oturuyor ve taraftarlarla Orhan arasındaki bağlantıyı kuruyorlar. Belirli işaretleri ve parolaları var. Tezahürat ona göre başlıyor.
Amigo Orhan konuşmasına söyle devam etti :
“Biliyorsunuz, Eskişehirspor 1965 yılında kurulmuştu. O yıla kadar şehirlerini temsil edecek bir takimin özlemini çeken Eskişehirliler, 2. Türkiye Ligi’nde yer alan Eskişehirspor’un maçlarına büyük önem vermeye başladılar. Takimin arkasından şehirden sedire göç ediyorduk. Ancak ahenkli bir şekilde tezahürat yapamıyor ve futbolculara gereken morali veremiyorduk. Bir maç dönüsü arkadaşlarla oturup bir toplantı yaptık. Aramızdan birinin taraftarlara önderlik yapması kararlaştırıldı. Ben bu ise gönüllü talip oldum. O günden beri de zannediyorum isimi basarıyla yürütüyorum. Bugün herkes bizim tezahüratımızın takim üzerinde çok tesiri olduğu fikrini kesinlikle kabul etmekte ve söylemektedir”

Orhan daha bir günlük bir bebekken annesini kaybetmiş. İki ay kadar kendisine komsular bakmış. Daha sonra Eskişehir’deki teyzesinin yanına getirmişler. ‘O günden itibaren şehirli, hem de Eskisehirli’yim’ dedi. Kendinden başka 7 kardeşi daha var. Sahaya çıkısına ilk defa kardeşleri ve esi Didar karsı gelmiş. Orhan:
“Onlar bu isin bir çeşit serserilik olduğunu sanıyorlardı. Ama bugün bütün Türkiye, bizim yaptığımız tezahüratı gıpta ile seyretmektedir. Biz, Türkiye liglerine ayrı bir renk ve hava getirdik. Anadolu futbolunu tanıttık, duyurduk. Bizim önderliğimiz sayesinde Anadolu şehirleri arasında rekabet başladı. Bütün bunlar Türk futbolu için bir kazançtır.”
Amigo Orhan, Eskişehir’in en sevilen ve sayılan simalarından biri. Nereye giderse gitsin, hürmet görüyor. Büyük, küçük, herkes tarafından selâmlanıyor. Futbolcuların her şeyi, ondan soruluyor. İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e deplasman için gidecekler, ona başvuruyorlar. Eskişehirliler her yerde, ‘Bizim Amigo Orhan’ımız var’ diye övünüyorlar. O da bunlara seviniyor. ‘Adimin her tarafta duyulmasından gururlanıyorum. İnanın günde en az 3-4 bin kişiye selâm veriyorum. Elini sıkıyorum. Her yerde çay, kahve ısmarlıyorlar. Reddedemiyorum da. Ama bu durum en çok bazı sirletlerin isine yaradı. Simdi hepsi şöhretimden istifade için bana, Eskişehir bayiimiz ol diye teklifler yağdırıyorlar. Bunlardan ancak birkaçını kabul edebildim. Ve inanır misiniz, bayiliğini yaptığım her şey, Eskişehir’de en çok tüketilen madde oluyor’ dedi.
Orhan bu sayede bir anda zenginliğe doğru adim atmış.

Amigo Orhan sevgisi Eskisehir’lilerin içine o derece islemiş ki eğer adaylığını koysa hangi partiden girerse girsin herkes oyunu gözü kapalı ona atacak zaten bütün partiler adaylık için teklif yapmışlar. Ama o biraz da saka yolla ‘Ben bağımsız olarak adaylığımı koyacağım’ dedi. Orhan Erpek’e film teklifi de yapılmış şartlarda anlaşmışlar yaz aylarında film de çevrilecek.
Hayatında hiç futbol oynamamsına rağmen futbolun en önde gelen isimlerinden biri haline gelen Amigo Orhan için varsa yoksa Eskişehirspor. ‘Es-Es’leri lig şampiyonu olarak gördüğümüz zaman bütün emeklerimizin semeresini alacağız. İste o zaman Avrupa sahaları da Es-Es sesleriyle çınlayacak’ diyor
 
Üst