Eşitlik ve adalet

Bu konuyu okuyanlar

Katılım
24 Şubat 2020
Mesajlar
6,632
Reaksiyon puanı
6,381
Puanları
113
Türkiye'de ki bu tamamen yanlış feminizm anlayışını ve uygulamasını taşıyan ve uygulayan o sözde feministlerin gerçekten feminizmden başka çok yanlış anladığı şeyler olduğunu düşünüyorum. Demek istediğim, Türkiye'de zaten daha savunduğu şeyi anlamamış o sözde feministlerin eşitlik ve adalet arasındaki zıtlığı da anlayamamış olduğunu düşünüyorum.

Eşitlik nedir, yasalar karşısında ve siyasal, toplumsal haklar bakımından yurttaşlar arasında hiçbir ayrım bulunmaması durumudur. Yani sözlük tanımı öyle.

Adalet nedir, hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluktur. Yani sözlük tanımı öyle.

Örneklendirirsek, bir elma çalmış bir de insan öldürmüş birine aynı cezayı vermek eşitlik oluyor, ikisine de ceza vermiş oluyorsunuz ki bence çok saçma. Elma çalan kişiye hırsızlık cezası, insan öldüren kişiye cinayet cezası verirseniz de adalet olmuş oluyor, ki bence mantıklı ve olması gereken bu.

Veya ben iki ayağıma da, sol ayağıma sol ayakkabısı giydiğim için sağ ayağıma da sol ayakkabısı giyersem bu eşitlik olmuyor mu? İkisine de eşit hakları verip sol veya sağ ayakkabısı giydim. Ama sol ayağıma sol ayakkabısı, sağ ayağıma da sağ ayakkabısı giyersem bu adalet olmaz mı? Bence olur.

Yani eşitlik aslında gerçekten saçma değil mi? Bu örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz, emin olun hepsinde eşitlik mantık çerçevesinde saçma gelecek. Adalet ise emin olun hepsinde mantık çerçevesinde çok mantıklı gelecek. E o zaman ikisi de çok zıt değil mi? Bence çok zıt. Adalet ve eşitlik zıt şeyler, eşitlik uygularken adalet uygulayamazsınız. Eşitlik varsa adalet, adalet varsa eşitlik olmaz. Çünkü mahkemede elma çalan ve insan öldüren iki suçlu hakkında da müebbet kararı vererek aynı zamanda birine hırsızlık birine müebbet veremezsiniz.

Bunun cinsiyet ile alakası da şu;

Siz zayıf bir kadın bireye, erkek yaptığı için o da çalışsın diyemezsiniz çünkü o zayıf bireyin bünyesi veya psikolojisi o sorumluluğu kaldırmayacaktır, çünkü bünyesel ve psikolojik olarak zayıf bir birey. Bu erkek için de geçerli. Kadın da olsa erkek de olsa bünyesel ve psikolojik olarak zayıfsa çalışıp para kazanmak gibi ağır bir sorumluluğu, karşı cinsi yapıyor diye ondan istemek saçma olur. Bu da adalet olur. Zayıf olan bireye cinsiyet gözetmeksizin küçük sorumluluğu, güçlü olan bireye de büyük sorumluluğu vermiş olursunuz. Eşitlik olsaydı cinsiyet gözetmeden zayıf da olsa güçlü de olsa ağır yükten ikisine de eşit verirdim ve zayıf olan zorlanır veya kaldıramazdı o sorumluluğu. Bu da eşitlik. Ve dengeyi bozmuş oldu.

İşte cinsiyet eşitliği de böyle oluyor, seçebilecek ve seçilebilecek iradesi varsa seçebilir veya seçilebilir diyor adalet, eşitlik ise irade gözetmiyor. Herkes seçebilsin ve seçilebilsin kadın da olsa erkek de olsa diyor. Adalet de cinsiyet gözetmiyor. E siz cahil veya iradesiz birinin sizi yönetmesini veya sizi yönetecek insanı seçmesini istemezsiniz değil mi?

Peki bu ülkemizdeki feministlerin çoğunluğunu oluşturan sözde feministler ne diyor?

DNxi_VlXUAEmJuU.jpg

istanbul-sözleşmesi.jpg

1B8N0W0Y9J7N9P6E5H6N2S9Z1F5O4U.jpg
 
Son düzenleme:

damzchevk

Müdavim
Katılım
22 Nisan 2020
Mesajlar
1,148
Reaksiyon puanı
1,013
Puanları
113
Bu verdiğin eşitlik örnekleri ile hukuken mücadelesi verilmek istenen eşitlik aynı şey değil. Söz konusu eşitlik toplumsal eşitliktir.

Eşitliğin tanımı budur;
- Toplumsal eşitlik, belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumu. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde eşit haklar (güvenlik, oy kullanma hakkı, konuşma ve toplanma özürlüğü, mülkiyet hakkı gibi) ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir. Aynı zamanda ekonomik eşitlik kavramlarını da içerir; yani eğitim, sağlık ve diğer toplumsal güvenliklere erişimi. Bununla beraber eşit fırsatlar ve yükümlülükleri de içerir, böylece toplumun bütününü kapsar.




Tarih eril toplumların hakimiyeti ile süregeldiği için kadın ve kadın hakları günümüze kadar arkaplanda kalmıştır. Feminizm gibi hareketler halen daha varlığını sürdürebilen bu durumların önüne geçmek için oluşturulmuş bir kavramdır. Geçmişi 1700'lü yıllara kadar dayanır.
Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet eşitliğininde senin elma ve cinayet örneğindeki eşitlikle alakası yok. Geçmişten günümüze hazırlanmış istatistiklere bakarsak okuma yazma oranı, iş sahibi olabilme para kazanabilme oranı, evlilik içi şiddet oranı gibi birçok veride kadnın çok kötü durumda olduğunu günümüze yaklaştıkça düzeldiğini görürüz. Toplumun, kültürün, inancın kadına yüklediği kalıp zihniyet yüzünden bu oranlar vardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin asıl amacı bunu düzeltmektir. Dünyanın birçok yerinde eşitsizliğin tavan yaptığı konular farklı bazı ülkelerde kadın sünneti problemi var bazı ülkelerde kadının okuma yazma ve eğitim görebilme oranı düşük bazı ülkelerde ikili ilişkilerde kadın cinayeti çok yüksek bazı ülkelerde çocuk yaşta evlilik ve doğum en başlıca sorunlar. Bu ve bunun gibi her kültüre ait tonla eşitsizlik veya adalet sorunu bulabiliriz. Bunun kadına özelleştirilmiş bir kavramla savunulmasının sebebide başta dediğim gibi tarihin eril toplumlarla günümüze gelmesidir.

Yani senin bahsettiğin anlamda eşitlik ile cinsiyet eşitliği, feminizimin bahsettiği eşitlik aynı değil tamamen farklı. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsedilirken elde edilmek istenen şey adalettir.
 
Katılım
24 Şubat 2020
Mesajlar
6,632
Reaksiyon puanı
6,381
Puanları
113
Bu verdiğin eşitlik örnekleri ile hukuken mücadelesi verilmek istenen eşitlik aynı şey değil. Söz konusu eşitlik toplumsal eşitliktir.

Eşitliğin tanımı budur;
- Toplumsal eşitlik, belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumu. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde eşit haklar (güvenlik, oy kullanma hakkı, konuşma ve toplanma özürlüğü, mülkiyet hakkı gibi) ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir. Aynı zamanda ekonomik eşitlik kavramlarını da içerir; yani eğitim, sağlık ve diğer toplumsal güvenliklere erişimi. Bununla beraber eşit fırsatlar ve yükümlülükleri de içerir, böylece toplumun bütününü kapsar.




Tarih eril toplumların hakimiyeti ile süregeldiği için kadın ve kadın hakları günümüze kadar arkaplanda kalmıştır. Feminizm gibi hareketler halen daha varlığını sürdürebilen bu durumların önüne geçmek için oluşturulmuş bir kavramdır. Geçmişi 1700'lü yıllara kadar dayanır.
Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet eşitliğininde senin elma ve cinayet örneğindeki eşitlikle alakası yok. Geçmişten günümüze hazırlanmış istatistiklere bakarsak okuma yazma oranı, iş sahibi olabilme para kazanabilme oranı, evlilik içi şiddet oranı gibi birçok veride kadnın çok kötü durumda olduğunu günümüze yaklaştıkça düzeldiğini görürüz. Toplumun, kültürün, inancın kadına yüklediği kalıp zihniyet yüzünden bu oranlar vardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin asıl amacı bunu düzeltmektir. Dünyanın birçok yerinde eşitsizliğin tavan yaptığı konular farklı bazı ülkelerde kadın sünneti problemi var bazı ülkelerde kadının okuma yazma ve eğitim görebilme oranı düşük bazı ülkelerde ikili ilişkilerde kadın cinayeti çok yüksek bazı ülkelerde çocuk yaşta evlilik ve doğum en başlıca sorunlar. Bu ve bunun gibi her kültüre ait tonla eşitsizlik veya adalet sorunu bulabiliriz. Bunun kadına özelleştirilmiş bir kavramla savunulmasının sebebide başta dediğim gibi tarihin eril toplumlarla günümüze gelmesidir.

Yani senin bahsettiğin anlamda eşitlik ile cinsiyet eşitliği, feminizimin bahsettiği eşitlik aynı değil tamamen farklı. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsedilirken elde edilmek istenen şey adalettir.
Benim de aklıma o takılıyor. Gördüğüm kadarıyla bir çok "Feminizm nedir, neyi savunur?" diye sorulan feministlerin söylediklerinin, feminizmin savunduğu şey ile alakası yok. O yüzden konuda da sözde feminist dedim.

O sorulan insanların verdikleri cevaptaki eşitlik bildiğiniz her konuda herkesin eşit olması ve herkesin her şeye eşit miktarda erişebilmesi ama söylediklerini sandıkları şey iki cins arasındaki eşitsizlikleri adil hale getirmek. Ama değil. Ben de o insanların bahsettiği şeyin savunduklarını zannettikleri şey ile alakası olmadığını görünce bunu yanlış anladıklarını düşünerek bu konuyu açtım.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu verdiğin eşitlik örnekleri ile hukuken mücadelesi verilmek istenen eşitlik aynı şey değil. Söz konusu eşitlik toplumsal eşitliktir.
İşte değil gerçekten değil, bir çok feminist olduğunu söyleyen insanın dediklerinin feminizmle alakası yok, toplumsal eşitlik sorulan insanların da toplumsal eşitlikten haberi yok. Ben de o yüzden yanlış anladıklarını düşünüyorum.

Feminizmi kısaca toplumsal eşitliği sağlama diye özetleyemez miyiz? Bence özetleyebiliriz. Çünkü feminizm şu ana kadar toplumsal eşitliğe neden olmadı mı? Ve gerçekten çoğu feministin haberi bile yok toplumsal eşitlikten.
 
Son düzenleme:
Üst