YellowRed
Rektör
- Katılım
- 2 Ekim 2008
- Mesajlar
- 13,567
- Reaksiyon puanı
- 27
- Puanları
- 0
Ruhunda Liderlik Var
Galatasaray MP'ın deneyimli başantrenörü Ergin Ataman, 20/10 Basketbol Gazetesi'ne verdiği röportajda takımın son durumunu, hedeflerini anlattı.
Türk antrenörlüğünün son yıllarda yetiştirdiği en önemli temsilcilerinden biri Ergin Ataman Basketbolu takip etmeyen insanların dahi başarılarından tanıdığı, aşına olduğu bir isim. Yıllarca Avrupada başarıyla ülkemizi temsil etmesinin ardından ikinci kez başantrenörlük koltuğunda oturduğu Beşiktaşa geçen yıl tarihinin en iyi sezonunu yaşattı ve takıma 3 kupa birden kazandırdı.
Kendi deyimiyle Beşiktaşta basketbol ateşini alevlendirdi Ataman Ayrılık her iki taraf için zor olsa da farklı hedefler Atamanı Galatasaray Medical Parka gitmeye yönlendirdi. Taraftarı olduğu Sarı Kırmızılılardaki ilk yılında da deneyimli antrenör müthiş bir başlangıç yaptı. Beko Basketbol Liginde Anadolu Efes ve Beşiktaş gibi takımları mağlup ederek yenilgisiz zirvede yer alıyorlar. Avrupada ise şanssız Kuban maçı dışında yenilgileri yok. Ergin Hocayla takımın son durumunu, hedefleri, Beşiktaştan ayrılık hikayesini konuştuk.
Bu sezon resmi maçlardaki ilk yenilginizi Lokomotiv Kuban karşısında elverişsiz koşulların sonucunda aldınız. Ama İstanbuldaki rövanşta 24 sayıyla kazanarak bir anlamda hakkınızı aldınız. Galibiyetten sonra neler hissettiniz?
Rusyadaki maç eşit şartlar altında oynanmadı. Normalde bu maçın 1 gün ertelenmesi gerekiyordu. ULEB, anlamsız bir şekilde erteleme talebimizi onaylamadı. Biz de bunun karşılığında gerçek maçın İstanbulda oynanacağını söyledik. Gücümüzü göstermemiz çok önemliydi çünkü Kuban kadro olarak EuroCupta şampiyonluk hedefiyle kurulmuş bir takım. Maçın başından sonuna kadar ezici bir üstünlüğümüz vardı. Savunmada çok dirençliydik, hazırladığımız her şeyi en iyi biçimde büyük gayret göstererek sahaya yansıttık. Grupta birinci veya ikinci olmanın bir esprisi yok ama son saniyeler içinde fark 25-26ya gelince farkı koruyup lider olmak istedik. Son topta hakem David Hawkinse yapılan faulü kaçırdı. Galatasaray 24 sayılık farkla gücünü gösterdi.
Rusyaya gitmeye çalışırken ULEBle nasıl bir iletişiminiz oldu? Erteleme talebine olumsuz yanıt vermelerinin sebebi neydi?
Biz normalde deplasman maçlarına karşılaşmanın oynanacağı günden bir gün önce gidiyoruz. Rusyaya 2 gün önceden yani pazartesi gitmeye karar verdik. Ancak pazartesiden Çarşamba sabahına kadar havalimanı kapalıydı. Biz ULEBe dakika dakika, an ve an bilgi verdik. Onlar da sürekli olarak şartlar ne olursan olsun gitmeye çalışın dediler. Biz de öyle yaptık. Salı günü de uçak havalandı ama inemedi. Takımın bu iki günü sürekli havalimanında geçti, antrenman yapamadık ve moral olarak da bir yorgunluk oluştu. Maç sabahı havaalanının açıldığı haberi geldi. Biz de direkt oraya uçtuk, ULEBe de Biz gidiyoruz, maçtan 4-5 saat önce orada olacağız. Hiç olmazsa maçı bir sonraki güne erteleyin dedik. Kabul etmediler. Bizi oynamak zorunda bıraktılar. Bir ara hükmen mağlup olursunuz diye tehdit ettiler. Sadece maçta bulunduk, oynadık diyemeyeceğim.
Her şeye karşın Top 16ya kaldınız. Bunun yanı sıra sezon öncesinde Euroleague seviyesinde bir takım kurdunuz. Bununla beraber beklentiler de artıyor, EuroCupta final için neler düşünüyorsunuz?
Biz iyi bir kadro kurduk. Kimyası iyi olan, iyi karakterli oyunculardan kurulu bir kadromuz var. Avrupada bizden çok daha büyük bütçelerle kurulmuş kadrolar var. Biz astronomik olmayan iyi bir bütçeyle karakterli bir takım yarattık. EuroCupte hedefimiz bu kupayı Türkiyeye getirmek. Ama şu de bir gerçek ki ciddi rakiplerimiz var; grubumuzda yer alan Lokomotif Kuban dışında Valencia, Bilbao, Kazan, St. Pettersburg ve Banviti sayabilirim. Bu yıl kupayı kazanabilecek 7-8 takım var. Biz o takımlar arasından en iyi oyunu sergileyip kupayı kazanmaya çalışacağız.
BEKO Basketbol Ligine müthiş bir başlangıç yaptınız ve yenilgisiz liderlik koltuğuna oturdunuz. Bu durumu ve ligi nasıl değerlendirirsiniz?
Oynadığımız maçlar içerisinde ciddi takımları da yenerek iyi başlangıç yaptık. Türkiye Kupasında Fenerbahçe Ülkeri, ligde de Anadolu Efes ve Beşiktaşı mağlup ettik. Diğer maçlarımızın da hepsini çok büyük üstünlüklerle kazandık. Bu da takımın gücünü ve inancını gösteriyor. Ligde şampiyonluk hedefleyen 4-5 takımdan biriyiz. Her maçı kazanmaya çalışıyoruz, maçlara da tek tek bakıyoruz. Şu ana kadar yenilgi almadık.
Bu durum şu ana kadar hiç baskı yarattı mı?
Üzerimizdeki baskı sadece her maçı kazanmak için oynadığımızdır. Bu da doğal Eğer böyle bir kadro kuruyorsan oynadığın her maçta sahaya konsantrasyon ve baskıyla çıkarsın. Kazanabildiğimiz kadar kazanmaya devam edeceğiz. Aslında benim için çok da yeni bir durum değil. Bugüne kadar Türkiyede çalıştırdığım takımların çoğunda ligi hep birinci bitirdim. Efes Pilsende son iki sezon, ondan önce Beşiktaşta, ondan önce Ülkerde Benim alışkın olduğum bir durum, bu şekilde de devam edeceğim.
Ligdeki istatistiklere baktığımız zaman oyuncularınız ortalama aldıkları süreler oldukça iyi dağılmış durumda. 30 dakika ortalamanın üzerinde forma giyen yok. Bu taktiğiniz bir sonucu mu yoksa maçlarda yakaladığınız farkın mı etkisi?
Bu sezon kadroya kurarken büyük hedeflere ulaşmayı düşünerek geniş bir kadro yarattık. O geniş kadroda rotasyona çok dikkat ediyoruz. Herkesi kullanıp verim almaya çalışıyoruz. O açıdan dakikalar iyi paylaşılıyor ve bu da beni çok memnun ediyor.
Şampiyon bir antrenörsünüz, takımınızda da geçen sezon kazandığınız kupalarda büyük emekleri olan iki oyuncu var. Hatta şu anda David Hawkins de transferinin ardından kaptan oldu. Peki Hawkins kazanma duygusunu, şampiyonluk duygusunu takıma verebiliyor mu?
Kesinlikle veriyor. Hawkinsin zaten özelliği ruhunda böyle bir mücadele ve liderlik vasfı olması. Bunu bildiğimiz için onu Beşiktaşta kaptan yapmıştık. Bu sezon da Galatasaraya transfer olduktan sonra düşünmeden bu görevi ona verdik. Takımla çok iyi bir iletişimi var. Elbette çok iyi oynadığı ya da formsuz olduğu maçlar oluyor ama sürekli en üst seviyede mücadele eden bir oyuncu. Diğerlerine de örnek oluyor. Kaptanlığından çok memnunum.
Bir laf vardır En iyi oyuncun en çok çalışan oyuncu olduğunda takımın seviyesi yükselir şeklinde. Hawkins için de bunu söyleyebilir miyiz?
Hawkins için bunu söyleyebiliriz. Geçen sezon biz bunu Deron Williams geldiğinde yaşadık. Dünyanın en büyük oyuncularından biri olmasına karşın takımda en iyi antrenman yapan ve en fazla çalışan oyuncuydu. Hawkins ondan çok etkilendi. Şimdi de takımın diğer oyuncularının ondan etkilendiğini düşünüyorum. Takımın lider oyuncusunun takımı yukarı çekmesi çok önemlidir. Şu anda bunu başarabiliyor.
Sezon başında Galatasaraya transfer olduğunuzda ne Beşiktaştan ne de geldiğiniz kulübün taraftarlarından çok büyük tepkiler almadınız. Bir anlamda krizi iyi yönettiniz
Basketbolu yakından takip eden herkes iki kulübün de gerçeğinin farkındaydı. Beşiktaş muhteşem bir sezon geçirdi, 3 kupa birden kazandı. Hiçbir antrenör bu kadar büyük başarı kazandıktan sonra o kulüpten ayrılmak istemez. Süreci takip eden ve sağduyulu olan herkes benim 15 gün boyunca Beşiktaşın bu şampiyon kadrosunu koruyabilecek hamleyi yapmasını beklediğimi biliyor. Ancak Beşiktaşın içinde bulunduğu mali kriz ve buna eklenen sponsorun da aniden çekilmesi bunun imkansız hale geldiğini gösterdi. Beşiktaştan ayrılırken bu sadece benim kararım değil, yönetimin de zorunlu olarak kabullendiği bir durumdu. Yönetim 15 günlük süre boyunca kadronun korunup takviyeyle güçlendirilmesi açısından bana hiçbir proje sunmadı. Onlar da kafalarında Mali durumumuz belli, daha mütevazı bir kadroyla yola çıkmamız gerekiyor. Herkesin değeri çok arttı düşüncesindeydiler. Bunu da kamuoyu anladı. Galatasarayda ise Oktay Mahmuti son 2 sezonda çok iyi işler yaptı ama son sezonunda yönetimle bir anlaşmazlığa düştüğünü herkes biliyor. Mahmuti oradan ayrıldıktan sonra Galatasarayın da bu atılımı devam ettirecek, daha yukarıya çıkaracak bir isme ihtiyacı vardı. Sonuçta şampiyon olmuş bir antrenör onlar için en iyi isimdi.
Beşiktaşlı basketbolseverlerin kazanılan 3 kupadaki minnet duygusunu hala hissediyor musunuz?
Özellikle sokakta karşılaştığım sağduyulu birçok Beşiktaşlıdan bunu fazlasıyla hissediyorum. Herkes gelip teşekkür ediyor. Elbette bir burukluk var, Hocam keşke gitmeseydin diyorlar ama onu söyledikten sonra hepsi de çok teşekkür ediyorlar. Şampiyonlukların yanı sıra asıl önemli olan Beşiktaştaki basketbol ateşini alevlendirmek oldu. Kadronun büyük bir kısmı ayrıldı ama Beşiktaş yine gayet başarılı bir biçimde Euroleaguede Top 16ya kalmayı başardı. Beşiktaş seyircisi takımına sahip çıkıyor, Başkan Fikret Orman aynı saatte olan futbol maçı yerine basketbol karşılaşmasına geliyor. 2 yıl önceye kadar bu durum Beşiktaşta hayal dahi edilemezdi. Biz bu devrimi yaşattık.
Geçen sezon Beşiktaşla birlikte çalıştığınız yardımcı antrenörler Yağızer Uluğ ve Yakup Sekizkökle Galatasarayda da çalışıyorsunuz. Bu birliktelik uzun yıllar sürecek mi?
Antrenörler genellikle birlikte çalıştıkları ve başarılı oldukları ekiplerle çalışmayı severler.Galatasarayda geçen sezon da çok değerli antrenörler vardı ama onlar Oktay Mahmuti ile Anadolu Efese geçtiler. Durum öyle olunca burada da bir antrenör açığı oluştu. Benim de ilk tercihim Beşiktaşta çalıştığım arkadaşlarım oldu çünkü geçen yılki başarılarda onların da çok büyük katkısı var. O açıdan son derece doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
"Turgay Demirel mütevazı davranmış"
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Genel Kurul konuşmasında Türkiyeyi basketbolda 3 çekim merkezinden birine çevirmeyi amaçladıklarını söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye, ABDnin ardından basketbolun en çok takip edildiği ülke durumunda. Basketbol sevgisi neredeyse futbola yaklaştı. Bunda elbette Turgay Demirel ve Türkiye Basketbol Federasyonunun çok büyük payı var. Kimse bunları inkar edemez. Burada devlet desteğini de göz ardı etmemek gerek. Devlete o desteği verdirmek de önemli.. Demek ki Turgay Demirel başkanlığındaki TBF basketbolun Türkiyedeki değerini iyi anlatabilmiş. Türk basketbolunun çok daha ileriye gideceğini düşünüyorum. O açıdan Turgay Demirel 3 çekim merkezi derken mütevazı davranmış. Bence ABDden sonra Türkiye geliyor.
Avrupada yıllarca görev yaptınız. Sizin dışınızda Oktay Mahmuti, Erman Kunter, Murat Didin gibi antrenörler de Avrupada çalıştırdıkları takımlarda önemli işlere imza attılar. Antrenörler seviyesinde Avrupanın önemli bir noktasındayız sanırım
Türk antrenörlüğü uzun yıllardır Avrupada söz sahibi Rahmetli Aydan Siyavuştan başlayan daha sonra Aydın Örsle devam eden bir süreç söz konusu Ondan sonra da bizler, dediğiniz gibi ben, Oktay, Erman hoca Diğer antrenörler de kendilerini geliştirdi. Bunlara Orhun Eneyi, Hakan Demiri, Ufuk Sarıcayı gösterebilirim. Yıllarca Avrupa dışında görülmemize karşın biz şu anda Avrupayı ikinci planda görüyoruz. Avrupanın en iyi 10 antrenörünü saydığımız zaman bu listeye mutlaka 3 Türk antrenör girer.
TBF.org
Galatasaray MP'ın deneyimli başantrenörü Ergin Ataman, 20/10 Basketbol Gazetesi'ne verdiği röportajda takımın son durumunu, hedeflerini anlattı.

Türk antrenörlüğünün son yıllarda yetiştirdiği en önemli temsilcilerinden biri Ergin Ataman Basketbolu takip etmeyen insanların dahi başarılarından tanıdığı, aşına olduğu bir isim. Yıllarca Avrupada başarıyla ülkemizi temsil etmesinin ardından ikinci kez başantrenörlük koltuğunda oturduğu Beşiktaşa geçen yıl tarihinin en iyi sezonunu yaşattı ve takıma 3 kupa birden kazandırdı.
Kendi deyimiyle Beşiktaşta basketbol ateşini alevlendirdi Ataman Ayrılık her iki taraf için zor olsa da farklı hedefler Atamanı Galatasaray Medical Parka gitmeye yönlendirdi. Taraftarı olduğu Sarı Kırmızılılardaki ilk yılında da deneyimli antrenör müthiş bir başlangıç yaptı. Beko Basketbol Liginde Anadolu Efes ve Beşiktaş gibi takımları mağlup ederek yenilgisiz zirvede yer alıyorlar. Avrupada ise şanssız Kuban maçı dışında yenilgileri yok. Ergin Hocayla takımın son durumunu, hedefleri, Beşiktaştan ayrılık hikayesini konuştuk.
Bu sezon resmi maçlardaki ilk yenilginizi Lokomotiv Kuban karşısında elverişsiz koşulların sonucunda aldınız. Ama İstanbuldaki rövanşta 24 sayıyla kazanarak bir anlamda hakkınızı aldınız. Galibiyetten sonra neler hissettiniz?
Rusyadaki maç eşit şartlar altında oynanmadı. Normalde bu maçın 1 gün ertelenmesi gerekiyordu. ULEB, anlamsız bir şekilde erteleme talebimizi onaylamadı. Biz de bunun karşılığında gerçek maçın İstanbulda oynanacağını söyledik. Gücümüzü göstermemiz çok önemliydi çünkü Kuban kadro olarak EuroCupta şampiyonluk hedefiyle kurulmuş bir takım. Maçın başından sonuna kadar ezici bir üstünlüğümüz vardı. Savunmada çok dirençliydik, hazırladığımız her şeyi en iyi biçimde büyük gayret göstererek sahaya yansıttık. Grupta birinci veya ikinci olmanın bir esprisi yok ama son saniyeler içinde fark 25-26ya gelince farkı koruyup lider olmak istedik. Son topta hakem David Hawkinse yapılan faulü kaçırdı. Galatasaray 24 sayılık farkla gücünü gösterdi.
Rusyaya gitmeye çalışırken ULEBle nasıl bir iletişiminiz oldu? Erteleme talebine olumsuz yanıt vermelerinin sebebi neydi?
Biz normalde deplasman maçlarına karşılaşmanın oynanacağı günden bir gün önce gidiyoruz. Rusyaya 2 gün önceden yani pazartesi gitmeye karar verdik. Ancak pazartesiden Çarşamba sabahına kadar havalimanı kapalıydı. Biz ULEBe dakika dakika, an ve an bilgi verdik. Onlar da sürekli olarak şartlar ne olursan olsun gitmeye çalışın dediler. Biz de öyle yaptık. Salı günü de uçak havalandı ama inemedi. Takımın bu iki günü sürekli havalimanında geçti, antrenman yapamadık ve moral olarak da bir yorgunluk oluştu. Maç sabahı havaalanının açıldığı haberi geldi. Biz de direkt oraya uçtuk, ULEBe de Biz gidiyoruz, maçtan 4-5 saat önce orada olacağız. Hiç olmazsa maçı bir sonraki güne erteleyin dedik. Kabul etmediler. Bizi oynamak zorunda bıraktılar. Bir ara hükmen mağlup olursunuz diye tehdit ettiler. Sadece maçta bulunduk, oynadık diyemeyeceğim.
Her şeye karşın Top 16ya kaldınız. Bunun yanı sıra sezon öncesinde Euroleague seviyesinde bir takım kurdunuz. Bununla beraber beklentiler de artıyor, EuroCupta final için neler düşünüyorsunuz?
Biz iyi bir kadro kurduk. Kimyası iyi olan, iyi karakterli oyunculardan kurulu bir kadromuz var. Avrupada bizden çok daha büyük bütçelerle kurulmuş kadrolar var. Biz astronomik olmayan iyi bir bütçeyle karakterli bir takım yarattık. EuroCupte hedefimiz bu kupayı Türkiyeye getirmek. Ama şu de bir gerçek ki ciddi rakiplerimiz var; grubumuzda yer alan Lokomotif Kuban dışında Valencia, Bilbao, Kazan, St. Pettersburg ve Banviti sayabilirim. Bu yıl kupayı kazanabilecek 7-8 takım var. Biz o takımlar arasından en iyi oyunu sergileyip kupayı kazanmaya çalışacağız.
BEKO Basketbol Ligine müthiş bir başlangıç yaptınız ve yenilgisiz liderlik koltuğuna oturdunuz. Bu durumu ve ligi nasıl değerlendirirsiniz?
Oynadığımız maçlar içerisinde ciddi takımları da yenerek iyi başlangıç yaptık. Türkiye Kupasında Fenerbahçe Ülkeri, ligde de Anadolu Efes ve Beşiktaşı mağlup ettik. Diğer maçlarımızın da hepsini çok büyük üstünlüklerle kazandık. Bu da takımın gücünü ve inancını gösteriyor. Ligde şampiyonluk hedefleyen 4-5 takımdan biriyiz. Her maçı kazanmaya çalışıyoruz, maçlara da tek tek bakıyoruz. Şu ana kadar yenilgi almadık.
Bu durum şu ana kadar hiç baskı yarattı mı?
Üzerimizdeki baskı sadece her maçı kazanmak için oynadığımızdır. Bu da doğal Eğer böyle bir kadro kuruyorsan oynadığın her maçta sahaya konsantrasyon ve baskıyla çıkarsın. Kazanabildiğimiz kadar kazanmaya devam edeceğiz. Aslında benim için çok da yeni bir durum değil. Bugüne kadar Türkiyede çalıştırdığım takımların çoğunda ligi hep birinci bitirdim. Efes Pilsende son iki sezon, ondan önce Beşiktaşta, ondan önce Ülkerde Benim alışkın olduğum bir durum, bu şekilde de devam edeceğim.
Ligdeki istatistiklere baktığımız zaman oyuncularınız ortalama aldıkları süreler oldukça iyi dağılmış durumda. 30 dakika ortalamanın üzerinde forma giyen yok. Bu taktiğiniz bir sonucu mu yoksa maçlarda yakaladığınız farkın mı etkisi?
Bu sezon kadroya kurarken büyük hedeflere ulaşmayı düşünerek geniş bir kadro yarattık. O geniş kadroda rotasyona çok dikkat ediyoruz. Herkesi kullanıp verim almaya çalışıyoruz. O açıdan dakikalar iyi paylaşılıyor ve bu da beni çok memnun ediyor.
Şampiyon bir antrenörsünüz, takımınızda da geçen sezon kazandığınız kupalarda büyük emekleri olan iki oyuncu var. Hatta şu anda David Hawkins de transferinin ardından kaptan oldu. Peki Hawkins kazanma duygusunu, şampiyonluk duygusunu takıma verebiliyor mu?
Kesinlikle veriyor. Hawkinsin zaten özelliği ruhunda böyle bir mücadele ve liderlik vasfı olması. Bunu bildiğimiz için onu Beşiktaşta kaptan yapmıştık. Bu sezon da Galatasaraya transfer olduktan sonra düşünmeden bu görevi ona verdik. Takımla çok iyi bir iletişimi var. Elbette çok iyi oynadığı ya da formsuz olduğu maçlar oluyor ama sürekli en üst seviyede mücadele eden bir oyuncu. Diğerlerine de örnek oluyor. Kaptanlığından çok memnunum.
Bir laf vardır En iyi oyuncun en çok çalışan oyuncu olduğunda takımın seviyesi yükselir şeklinde. Hawkins için de bunu söyleyebilir miyiz?
Hawkins için bunu söyleyebiliriz. Geçen sezon biz bunu Deron Williams geldiğinde yaşadık. Dünyanın en büyük oyuncularından biri olmasına karşın takımda en iyi antrenman yapan ve en fazla çalışan oyuncuydu. Hawkins ondan çok etkilendi. Şimdi de takımın diğer oyuncularının ondan etkilendiğini düşünüyorum. Takımın lider oyuncusunun takımı yukarı çekmesi çok önemlidir. Şu anda bunu başarabiliyor.

Sezon başında Galatasaraya transfer olduğunuzda ne Beşiktaştan ne de geldiğiniz kulübün taraftarlarından çok büyük tepkiler almadınız. Bir anlamda krizi iyi yönettiniz
Basketbolu yakından takip eden herkes iki kulübün de gerçeğinin farkındaydı. Beşiktaş muhteşem bir sezon geçirdi, 3 kupa birden kazandı. Hiçbir antrenör bu kadar büyük başarı kazandıktan sonra o kulüpten ayrılmak istemez. Süreci takip eden ve sağduyulu olan herkes benim 15 gün boyunca Beşiktaşın bu şampiyon kadrosunu koruyabilecek hamleyi yapmasını beklediğimi biliyor. Ancak Beşiktaşın içinde bulunduğu mali kriz ve buna eklenen sponsorun da aniden çekilmesi bunun imkansız hale geldiğini gösterdi. Beşiktaştan ayrılırken bu sadece benim kararım değil, yönetimin de zorunlu olarak kabullendiği bir durumdu. Yönetim 15 günlük süre boyunca kadronun korunup takviyeyle güçlendirilmesi açısından bana hiçbir proje sunmadı. Onlar da kafalarında Mali durumumuz belli, daha mütevazı bir kadroyla yola çıkmamız gerekiyor. Herkesin değeri çok arttı düşüncesindeydiler. Bunu da kamuoyu anladı. Galatasarayda ise Oktay Mahmuti son 2 sezonda çok iyi işler yaptı ama son sezonunda yönetimle bir anlaşmazlığa düştüğünü herkes biliyor. Mahmuti oradan ayrıldıktan sonra Galatasarayın da bu atılımı devam ettirecek, daha yukarıya çıkaracak bir isme ihtiyacı vardı. Sonuçta şampiyon olmuş bir antrenör onlar için en iyi isimdi.
Beşiktaşlı basketbolseverlerin kazanılan 3 kupadaki minnet duygusunu hala hissediyor musunuz?
Özellikle sokakta karşılaştığım sağduyulu birçok Beşiktaşlıdan bunu fazlasıyla hissediyorum. Herkes gelip teşekkür ediyor. Elbette bir burukluk var, Hocam keşke gitmeseydin diyorlar ama onu söyledikten sonra hepsi de çok teşekkür ediyorlar. Şampiyonlukların yanı sıra asıl önemli olan Beşiktaştaki basketbol ateşini alevlendirmek oldu. Kadronun büyük bir kısmı ayrıldı ama Beşiktaş yine gayet başarılı bir biçimde Euroleaguede Top 16ya kalmayı başardı. Beşiktaş seyircisi takımına sahip çıkıyor, Başkan Fikret Orman aynı saatte olan futbol maçı yerine basketbol karşılaşmasına geliyor. 2 yıl önceye kadar bu durum Beşiktaşta hayal dahi edilemezdi. Biz bu devrimi yaşattık.
Geçen sezon Beşiktaşla birlikte çalıştığınız yardımcı antrenörler Yağızer Uluğ ve Yakup Sekizkökle Galatasarayda da çalışıyorsunuz. Bu birliktelik uzun yıllar sürecek mi?
Antrenörler genellikle birlikte çalıştıkları ve başarılı oldukları ekiplerle çalışmayı severler.Galatasarayda geçen sezon da çok değerli antrenörler vardı ama onlar Oktay Mahmuti ile Anadolu Efese geçtiler. Durum öyle olunca burada da bir antrenör açığı oluştu. Benim de ilk tercihim Beşiktaşta çalıştığım arkadaşlarım oldu çünkü geçen yılki başarılarda onların da çok büyük katkısı var. O açıdan son derece doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
"Turgay Demirel mütevazı davranmış"
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, Genel Kurul konuşmasında Türkiyeyi basketbolda 3 çekim merkezinden birine çevirmeyi amaçladıklarını söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye, ABDnin ardından basketbolun en çok takip edildiği ülke durumunda. Basketbol sevgisi neredeyse futbola yaklaştı. Bunda elbette Turgay Demirel ve Türkiye Basketbol Federasyonunun çok büyük payı var. Kimse bunları inkar edemez. Burada devlet desteğini de göz ardı etmemek gerek. Devlete o desteği verdirmek de önemli.. Demek ki Turgay Demirel başkanlığındaki TBF basketbolun Türkiyedeki değerini iyi anlatabilmiş. Türk basketbolunun çok daha ileriye gideceğini düşünüyorum. O açıdan Turgay Demirel 3 çekim merkezi derken mütevazı davranmış. Bence ABDden sonra Türkiye geliyor.
Avrupada yıllarca görev yaptınız. Sizin dışınızda Oktay Mahmuti, Erman Kunter, Murat Didin gibi antrenörler de Avrupada çalıştırdıkları takımlarda önemli işlere imza attılar. Antrenörler seviyesinde Avrupanın önemli bir noktasındayız sanırım
Türk antrenörlüğü uzun yıllardır Avrupada söz sahibi Rahmetli Aydan Siyavuştan başlayan daha sonra Aydın Örsle devam eden bir süreç söz konusu Ondan sonra da bizler, dediğiniz gibi ben, Oktay, Erman hoca Diğer antrenörler de kendilerini geliştirdi. Bunlara Orhun Eneyi, Hakan Demiri, Ufuk Sarıcayı gösterebilirim. Yıllarca Avrupa dışında görülmemize karşın biz şu anda Avrupayı ikinci planda görüyoruz. Avrupanın en iyi 10 antrenörünü saydığımız zaman bu listeye mutlaka 3 Türk antrenör girer.
TBF.org