maxxdump
Dekan
- Katılım
- 2 Nisan 2008
- Mesajlar
- 6,377
- Reaksiyon puanı
- 6
- Puanları
- 218
- Yaş
- 40
Emre Belözoğlu. Türk futbolunun ender yetiştirdiği yeteneklerden. Uzun yıllar formasını giydiği Galatasaray'da devleşen, kabuğuna sığamayıp soluğu İtalya'da ve İngiltere'de alan harika çocuk.
Herkesin gururla izlediği, alkışladığı müthiş bir oyuncu (-ydu)! Ta ki geçen iki sezonu Newcastle'da boş geçene, sakatlıklarla, kavgalarla boğuşana kadar. Emre'deki değişiklik inanılmaz boyutlara ulaşmıştı son zamanlarda. Hakemlerle olan diyalogları, rakip oyunculara karşı takındığı sevimsiz tavırlar ve kendi takım oyuncularıyla yaşadığı gerilim dolu anlar onun suyunun ısındığını, artık İngiltere'de istenmeyen futbolcu olduğunu göstermeye yetiyordu. Newcastle'daki son günlerinde evine kapanmıştı, en yakın arkadaşlarını bile geri çeviriyor kimselerle görüşmek istemiyordu. Maçlara konsantre olamıyor, sahada inanılmaz kötü bir performans sergiliyordu. Zaten son senesinde oynadığı maç sayısı iki elin parmaklarını dahi geçmiyordu ve Newcastle United takımı Emre'den kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştı.
Bütün bu olanların yanında Emre'nin Türkiye'de basınla arasının iyi olmadığını yazmaya gerek bile duymadım çünkü onun herkese vereceği en iyi cevap sahada olmalıydı. Oldu da! Norveç deplasmanında çıkıp kendini gösterdi. Türkiye'ye EURO 2008'in yolunu açan gollerden birini attı. Ama o kadar! Sonra yine bildik olaylar yaşandı. Emre hiç düzelmedi, düzelemedi. Kafa olarak bitmişti. Beden olarak zaten istenileni veremiyordu. Sürekli nükseden sakatlığı artık onun başına büyük işler açmaya gebeydi. Korkulan olacak mıydı? Emre Fenerbahçe'de harikalar mı yaratacaktı yoksa Türkiye dönüşü yine yalnızları mı oynayacaktı?
İşte orada devreye Fatih Terim girdi. Fatih Terim ne yaptı? Herkesin bir kez daha 'bitti' gözüyle baktığı Emre'ye destek oldu. O'nu yeniden Milli Takım'da 1 numara yaptı ve sonuç ortada. EURO 2008'i neredeyse maç yapmadan geçirdi Emre. Oynadığı Portekiz maçındaki oyunu da hepimiz hatırlıyoruz. İşte bu kadar ümitsiz bir vakadan çok şey bekledi bütün Türkiye! Daha doğrusu tüm Fenerbahçeliler! Aziz Yıldırım, O'nu Fenerbahçe'ye getirirken geleceğin takımını kurduğunu hayal ediyordu. Aldığı yıllık ücret, Zico'ya verilmeyen 500 bin doların yanında oldukça astronomikti ve başkan Aziz Yıldırım'ın mutlaka bir bildiği vardı!
Emre'nin düzelmesi takıma katkı yapması istendi her geçen hafta. Ama 10'dan fazla resmi maçta, Emre maalesef takımına katkı yapmayı bir yana bırakın çok zarar verdi. Fenerbahçe'de Emre'nin gelişiyle birlikte orta saha bir türlü şekillenemedi. Emre'den ne bir Aurelio oldu ne de bir Alex. Hem Aragones bu duruma çare bulamıyor hem de biri çıkıp doğru formülü yazılara dökebiliyordu.
Fenerbahçe'deki düşüş elbette bir tek Emre'ye bağlanamaz ama suçlulardan biri de Emre değil mi? Sakatlığı nedeniyle verimsiz ise neden tam iyileşmeden oynatılıyor? Sakat değilse neden iyi oynamıyor?
Emre'nin eski Emre olmasını bekliyoruz. Yaşı henüz 27. Bu yaşta kendini toparlayamazsa kısa bir zaman sonra sahalardan çok erken kayan bir yıldız olur. O'na yol gösteren birileri mutlaka vardır, ama şu an yanlış yolda olduğunu, kendine çok iyi bakması gerektiğini de söyleyenler olacaktır elbette.
HABER/ANALİZ : DOĞAN YOLDAŞ/ LONDRA
kaynak:http://www.maraton.com.tr/news.php?news_id=58337

Herkesin gururla izlediği, alkışladığı müthiş bir oyuncu (-ydu)! Ta ki geçen iki sezonu Newcastle'da boş geçene, sakatlıklarla, kavgalarla boğuşana kadar. Emre'deki değişiklik inanılmaz boyutlara ulaşmıştı son zamanlarda. Hakemlerle olan diyalogları, rakip oyunculara karşı takındığı sevimsiz tavırlar ve kendi takım oyuncularıyla yaşadığı gerilim dolu anlar onun suyunun ısındığını, artık İngiltere'de istenmeyen futbolcu olduğunu göstermeye yetiyordu. Newcastle'daki son günlerinde evine kapanmıştı, en yakın arkadaşlarını bile geri çeviriyor kimselerle görüşmek istemiyordu. Maçlara konsantre olamıyor, sahada inanılmaz kötü bir performans sergiliyordu. Zaten son senesinde oynadığı maç sayısı iki elin parmaklarını dahi geçmiyordu ve Newcastle United takımı Emre'den kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştı.
Bütün bu olanların yanında Emre'nin Türkiye'de basınla arasının iyi olmadığını yazmaya gerek bile duymadım çünkü onun herkese vereceği en iyi cevap sahada olmalıydı. Oldu da! Norveç deplasmanında çıkıp kendini gösterdi. Türkiye'ye EURO 2008'in yolunu açan gollerden birini attı. Ama o kadar! Sonra yine bildik olaylar yaşandı. Emre hiç düzelmedi, düzelemedi. Kafa olarak bitmişti. Beden olarak zaten istenileni veremiyordu. Sürekli nükseden sakatlığı artık onun başına büyük işler açmaya gebeydi. Korkulan olacak mıydı? Emre Fenerbahçe'de harikalar mı yaratacaktı yoksa Türkiye dönüşü yine yalnızları mı oynayacaktı?
İşte orada devreye Fatih Terim girdi. Fatih Terim ne yaptı? Herkesin bir kez daha 'bitti' gözüyle baktığı Emre'ye destek oldu. O'nu yeniden Milli Takım'da 1 numara yaptı ve sonuç ortada. EURO 2008'i neredeyse maç yapmadan geçirdi Emre. Oynadığı Portekiz maçındaki oyunu da hepimiz hatırlıyoruz. İşte bu kadar ümitsiz bir vakadan çok şey bekledi bütün Türkiye! Daha doğrusu tüm Fenerbahçeliler! Aziz Yıldırım, O'nu Fenerbahçe'ye getirirken geleceğin takımını kurduğunu hayal ediyordu. Aldığı yıllık ücret, Zico'ya verilmeyen 500 bin doların yanında oldukça astronomikti ve başkan Aziz Yıldırım'ın mutlaka bir bildiği vardı!
Emre'nin düzelmesi takıma katkı yapması istendi her geçen hafta. Ama 10'dan fazla resmi maçta, Emre maalesef takımına katkı yapmayı bir yana bırakın çok zarar verdi. Fenerbahçe'de Emre'nin gelişiyle birlikte orta saha bir türlü şekillenemedi. Emre'den ne bir Aurelio oldu ne de bir Alex. Hem Aragones bu duruma çare bulamıyor hem de biri çıkıp doğru formülü yazılara dökebiliyordu.
Fenerbahçe'deki düşüş elbette bir tek Emre'ye bağlanamaz ama suçlulardan biri de Emre değil mi? Sakatlığı nedeniyle verimsiz ise neden tam iyileşmeden oynatılıyor? Sakat değilse neden iyi oynamıyor?
Emre'nin eski Emre olmasını bekliyoruz. Yaşı henüz 27. Bu yaşta kendini toparlayamazsa kısa bir zaman sonra sahalardan çok erken kayan bir yıldız olur. O'na yol gösteren birileri mutlaka vardır, ama şu an yanlış yolda olduğunu, kendine çok iyi bakması gerektiğini de söyleyenler olacaktır elbette.
HABER/ANALİZ : DOĞAN YOLDAŞ/ LONDRA
kaynak:http://www.maraton.com.tr/news.php?news_id=58337