Eksik Şiir

too_late

Müdavim
Müdavim
Katılım
2 Mart 2007
Mesajlar
2,494
Reaksiyon puanı
4
Puanları
218


Sezen Aksu

Eksik Şiir

Sezen Aksu'nun 1975-2006 arasında yazdığı dört yüzün üzerinde şarkı sözünden seçtiğimiz 197'si yer alıyor kitapta. Bazılarını çok iyi hatırlayacaksınız – kendi kendinize mırıldandığınız, hiçbir zaman unutamadığınız şarkılar... Ama muhtemelen bilmediklerinizle, duymadıklarınızla da karşılaşacaksınız.
Türkiye'de art arda 3-4 kuşağın hatıralarında yer etmiş Sezen şarkılarını böyle bir kitap bütünlüğü içinde, bu kez "okunacak" bir şey olarak sunarken, sanatçının şarkı sözlerinin taşıdığı şiirselliği okurla paylaşmak, kendi müziklerine kavuşmazdan önce, kâğıt üstüne ilk geldikleri halleriyle okutmak istedik.
Eksik Şiir, aşk ve sevgi, tutkularımız, vazgeçişlerimiz ve hep yeniden umutlanışımız üzerine bir kitap. İnsan olmakla ne kadar kırılgan olduğumuzu, ama her şeye rağmen yaralarımızı sarıp ayakta durabilecek güce sahip olduğumuzu kanıtlıyor.

Eleştiriler Görüşler


Ayşe Kulin, “Biz sende tutuklu kaldık”, Radikal Kitap Eki, 15 Aralık 2006

Koparıp bir gül takmıştınız o gün
Göğsüme gizli bahçenizden, pembe
Demiştiniz, "Ne füsunkâr durdu pembe gül
Sütten daha ak teninizde."
Ben o gün yandım işte
Çok zaman oldu, siz evliydiniz
Ben kaldım hâlâ,
O yüreğimin vurgun yediği terk edilişte.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin bana okurlar, müzikten ayrı düştüğü için sözlerinin eksildiğini düşünen Sezen Aksu, Eksik Şiir adını verdiyse kitabına, en azından bu yukarıdaki dizelere haksızlık etmiş olmuyor mu?
Bu satırların, her iyi şiir gibi, kendi öz bir iç müziği yok mu?
Bu satırların ve bu kitabın içindeki daha nice şarkı sözünün?
Alın işte bir tane daha:
Başka sularda inan seyrim yok
Sana soyundum, varsa yoksa sen
Bir sözün ile ihtiyar olur,
Bahtiyar olur, bu ben.
Okudukça anlıyorum ki Sezen Aksu, en güzel aşk şarkılarının söz yazarıdır.
Üstelik, yazdığı 200'ü aşkın şarkının kimine şiir değeri katmayı, çoğunu da belleklere kazımayı başarmış bir şarkı-sözü yazarı.

Sızlıyor sol yanım

Besteciliğine ve yorumculuğuna hiç girmiyorum. O apayrı bir konu. Sezen'in o alanda, laf üretmenin çoktan aşıldığı bir yerde durduğu malum. İlla da bir şey söylenecekse, o alandaki eleştiriyi müzik insanları getirsin. Ben haddimi bilen ve ancak sözlerle, satırlarla uğraşan biri olarak, yazımı önümdeki kitabın içeriği ile sınırlamalıyım.
Teker teker okuyorum sayfaları ve kulağıma, içime yer etmiş melodiler geliyor. İkinci Bahar'ı, Lale Devri'ni, İstanbul'u okurken örneğin, mırıldanmaya, şarkı söylemeye başlıyorum, önce hafiften sonra avaz avaz. Hepsi Senin mi? ile Şımarık'ı, söylerken şarkı yetmiyor, hızımı alamayıp, ayağa fırlıyor, ellerim havada bir güzel kıvırtıyorum da. Sonra tekrar çöküyorum masaya, sakinleşip okumaya devam ediyorum.
Her bir şarkıda, bu memlekette yaşamakta olan birilerini ya kalbinden vurmuş, ya saçlarından yakalamış Sezen. Aşktan, ayrılıktan içi yananlardan tutun, yavrusundan ayrı düşmüş analara, evde kalmış kızlara, köy düğünlerine ve yaşadığı, büyüdüğü şehirlere kadar, bizim ve bizden olan ne varsa, acısı, sevinci, hasretiyle ve tüm samimiyetiyle girmiş satırlarına.
Ve işte bu yüzden de başka şarkılara benzemiyor onunkiler, alıp götürüyorlar insanı ve yakasını bırakmıyorlar artık, yaşadıkça.
Ben ki birkaç yıl önce, gönlümü ve adını verdiğim Kardelen projesine desteğinden ve inanılmaz katkısından dolayı, bir ortak paydada buluştuğumuza inanmıştım Sezen Aksu'yla, meğer o ortak paydanın yanı sıra, başka neler de neler varmış aramızda, bilmeden paylaştığımız. Aşağıdaki satırlar kuşlarını yuvadan uçuran anaların yürek tellerini tırmalamaz mı? Az mı sızladı benim de sol yanım, oğullarım evden gittikte.
Olmadı akşam yemeğe yetiş bari
Yolunu gözlüyor Perihan hanım
Bu ayrı ev işine alışamadım
Sızlıyor ince ince sol yanım.
Bu satırları ise, bana hiç duyurmadan yüreğimden çalıp, benden önce o yazmış.
Hayat Sana Teşekkür Ederim
Acılarım oldu herkes gibi elbet
Herkese kısmet olmayan sevinçlerim
Unutulmayı da göze aldım, evet
Hayat sana teşekkür ederim!
Ben de sana Sezen Aksu, kulağıma, gözüme, gönlüme kattıkların için teşekkür ederim.

Tuna Kiremitçi, “Sezen sana teşekkür ederim”, Radikal Kitap Eki, 15 Aralık 2006

Oyuncak bebekleri sevmediğin için... Sevseydin, her yürekte bir şarkın olmazdı şimdi. Hiçbir oyuncak bebek sana şarkılarını emzirirken aldığın zevki vermezdi. Evcilikte zaten huzur bulamazdın. Minnacık bir kadın görünsen de aslında ela gözlü bir devsin çünkü.
Sana teşekkür ederim Sezen; alkışı sevdiğin için. Beslendiğin alkışları ruhumuzu besleyen şarkılara dönüştürdüğün için. Türkçenin en güzel ifadelerinin bıçak sırtlarında yeşerdiğini bilip hasat uğruna ayaklarını kanatmayı göze aldığın için.
Eski Yunan'daki bağbozumu şenliklerinde inadına dans eden kadınların, Akdenizli dişi şairlerin geleneğine böylece kendi rengini kattığın için.
Teşekkür ederim sana; tehlikeli sularda dolaşırken yelkenine sevgilerini üfleyen kadınları ve erkekleri sevdin. Erkekleri biraz daha fazla sevdiğini belli etmekte hiçbir sakınca görmedin. Sonuçta iki cins tarafından da delice sevilmek gibi, bu topraklarda çok nadir rastlanan bir konuma eriştin. Bunun mümkün olduğunu gösterdin bize.
Ne zaman geçici bir emniyete ulaşsan, her şair gibi özgürlüğü seçtin. Turgut Uyar'ın yenilik amacıyla kendi şiirini her fırsatta riske etmesi gibi, sen de ustalığını riske etmekten kaçınmadın. Hem de sokağa çıkmanın bile başlı başına risk olduğu bir ülkede.

Sevişirken de savaşırken de

Başkaldıranları sevdiğin için de sana teşekkür ederim: Cesaretin bazen en iyi yol arkadaşı olduğunu bu korkular ülkesinde bazen sayende anladık. Gazi Mahallesi'nde dövülen delikanlı da, asker yolu gözleyen anne de, yavuklusu dağa çıkmış genç kız da en dertli anında yanında şarkılarını buldu.
Yani sevişirken de dinledik seni, savaşırken de...
"Hakiki bir sanat eseri ideolojilerden oluşan zırhımızı delip geçer ve doğuştan gelen, bilinçle ilgisi olmayan o en gerçek yanımıza dokunur. Dünya görüşlerimiz farklı da olsa, bu sayede aramızda bir yürek dayanışması doğar" diyen Joseph Conrad'ı haklı çıkardın.
Kim bilir daha neler neler için teşekkür borçluyum sana.
Herkes gibi acılar çekip bu acılara aslanlar gibi sahip çıktığın için mi? Ağlamanın güzelliğini bile bile sevdiğine 'sen ağlama' diyebildiğin için mi?
Yoksa hüzünlü bir kış günü, yaralarımızı sarmak için gittiğimiz şehirdeki 'Merhamet' heykelinin önünde, kulaklıkla dinlediğimiz şarkında bize ne kadar küçük ve önemsiz olduğumuzu hatırlattın diye mi?
"Küçüğüm, daha çok küçüğüm. Bu yüzden bütün hatalarım..."
Galiba herkese kısmet olmayan sevinçlerini paylaşarak yaşadığın için de teşekkür etmem lazım sana. Bir de ısrarla donuklaştırılmaya çalışılan bir toplumda neşenin ve eğlenmenin önemini unutmadığın, icabında bu yolda 'hafife alınmayı' bile göğüslediğin için.
Ayrıca, unutulmayı takmadığın ve tam da bu yüzden hiç unutulmadığın için teşekkürlerden bir buket sana Sezen. Ajda Pekkan için yazmış olsan da aslında hep senin sesini taşıyan sözlerle; 'çelişkiden ve onaylanmayan ilişkiden' hiç korkmadığın için.
Bir teşekkür buketi de bütün bunların mümkün olduğunu bize yaşayarak göstermene.... Çoğu siyaset adamının ya da 'ciddi' aydının üretemediği kadar pozitif değeri kız başına ürettin çünkü.
En çok da müzik olmadan okumanın şarkı sözlerine biraz haksızlık olduğunu en iyi bilen olmana rağmen Eksik Şiir kitabını yayımladığın için müteşekkirim sana. Türkçenin köklü şiir geleneğinden beslenen bir büyük ozanın hangi yollardan geçtiğini görmek, özellikle kendini ifade etme konusunda zaman zaman sıkıntı çeken bir toplumun işine yarayacak bence.
Birer teşekkür de hayata ve Metis'e tabii; biri seni, öbürü de kitabı bize bağışladıkları için.


Kitaptan :

Hayat sana teşekkür ederim

Oyuncak bebekleri sevdim çok,
Evcilik oynamayı...
Alkışı sevdim,
Bıçak sırtında dolaşmayı
Tehlikeli sularda seyredip pupa yelken Geçici emniyetlere ulaşmayı
Kadınları, erkekleri, romanları, Hele baş kaldıranları...

Acılarım oldu herkes gibi elbet
Herkese kısmet olmayan sevinçlerim
Unutulmayı göze aldım, evet
Hayat sana teşekkür ederim!

Gidemem

Bazen daha fazladır herşey
Bir eşikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın
O kadar azalmıştır anlam

O zaman git hemen radyoyu aç, bir şarkı tut
Yada bir kitap oku; mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin yere kadar
Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor

Bir şiirden, bir sözden,
Bir melodiden, bir filmden
Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden
Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, g,tmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem
Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir







 

JuLiuSiuS

Profesör
Katılım
2 Ekim 2007
Mesajlar
2,775
Reaksiyon puanı
4
Puanları
218
Çok güzel ve özel bir kitap almanızı öneririm; çıkar çıkmaz almıştım :)

Bir bölümde benden olsun ablacım :)

KIRAN KIRANA

Unutma,

Sen yine su ver sardunyalara ben yokken, unutma
Gazeteleri oku kahvaltı ederken, unutma
Haberleri dinle her saat başı lütfen
Sen ki acı çekmenin en kibarını bilirsin
Sen ki mum gibi içine içine erirsin
Dayan gözümün nuru
Kavuşacağız elbet bir bağbozumu
Kıran kırana bu hayat
Yaşayacağız boynumuzun borcu
Unutma,bahardır kışın sonu​
 
Üst