Devletimizi tanıyalım

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ottomanzo

Doçent
Katılım
25 Temmuz 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Dün... Yazı için en son dakikalara kadar bekledim. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ne olacağını merak ediyordum. Tahminlerim ötesinde pek bir şey olmadı.
Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde esamesi okunmayan muhalefet partileri, barış sürecinde ortalığı gererek Batı’da oy avcılığı aranışı içindeydiler.
***
Demokrasi...
Vatandaş...
Birey...
İnsan...
Her nasıl bakarsanız bakın, Tek Parti Cumhuriyeti’nin dışladığı Kürt vatandaşlarımızı sosyal ve siyasal sistem içine dâhil etme çabasını baltalamak isteyen muhalefet partileri çirkin gözüküyordu...
Çünkü aynı zamanda peşinde koşulan süreç, tek parti zihniyetinin ve onun dışlayıcı yaklaşımının onarılmasını hedefliyor...
Üstelik dışlanan o kadar çok kesim var ki...
***
Örneğin, bugün 11 Kasım.
Dün, demokratik açılımı görüşmeye çalışan TBMM’nin tam 67 yıl önce yasalaştırdığı Varlık Vergisi de “Müslüman” olmayan vatandaşlarımızı hedefliyor, yaşamlarını karartmayı amaçlıyordu.
Aslında...
Varlık Vergisi, 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır.
Varlık Vergisi Kanunu’nun resmi gerekçesi hükümet tarafından “olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek” olarak dile getirilmişti...
***
Oysa...
Basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında Başbakan Şükrü Saracoğlu’nun vurguladığı gerekçe farklıydı:
“Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur.
Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız.
Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz.”
Daha önceleri Kürtlere kendi vatandaşı olarak bakmayan tek parti, gün be gün tam 67 yıl önce bugün de “Müslüman” olmayan vatandaşlarına büyük bir eza çektirme hazırlığındaydı...
***
Başbakan Saracoğlu, 5 Ağustos 1942’de okuduğu hükümet programında “biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. İstediğimiz sadece Türk milletinin hâkimiyetidir” diyerek yeni hükümetin sosyal politikasını açıkladı.
1942 yazı boyunca İstanbul gazetelerinde hırsızlık, karaborsacılık, vurgunculuk ve ihtikârla ilgili haber ve yazılar ön plana çıkarıldı. Hemen her gün ve her gazetede “karaborsacı Yahudi” tiplemesini içeren karikatürler yayınlandı.
***
11 Kasım’da Varlık Vergisi Kanunu TBMM’de hiç tartışılmadan kabul edildi. Kanun her il ve ilçe merkezinde kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirleyecek servet tespit komisyonları kurulmasını, komisyon kararlarının nihai ve kati olmasını, vergi ödeme süresinin 15 gün olmasını, bu süre içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin mallarının haczedilerek icra yoluyla satılmasını, buna rağmen borcunu ödeyemeyen mükelleflerin borçlarını “bedenen çalıştırarak ödetmek” amacıyla çalışma kamplarına gönderilmesini öngörüyordu.
İstanbul’da kurulan üç komisyon tahakkuk eden vergi listelerini 18 Aralık 1942’de açıkladı. Tahakkuk eden vergilerin yüzde 87’si gayrimüslim, yüzde 7’si Müslim mükelleflere yüklenmişti. Geri kalan yüzde 6 değişik kalemlerde olup, bunların da çoğu gayrimüslim azınlıklar ve ecnebilerdi. 4 Ocağa kadar vergisini ödemeyen mükelleflere birinci hafta için yüzde 1, sonraki haftalar için yüzde 2 gecikme zammı uygulanacağı ilan edildi.
Aralık 1942’den Ocak 1943’e İstanbul’da gayrimüslimlere ait binlerce taşınmaz mülk el değiştirdi. Satılan mülklerin yüzde 67 kadarı Müslüman Türkler, yüzde 30 kadarı da resmi kurum ve kuruluşlar tarafından alındı.
***
Aslında “savaş lobisi” yanında saf tutan muhalefetin daha derin bir soruya cevap vermesi gerekiyor...
Kürtlerden gayrimüslimlere, vatandaşlarını düşman sayan tek parti zihniyetinden mi yanalar, yoksa tüm vatandaşlarına sahip çıkan gerçek demokratik bir cumhuriyetten mi?
Eskiyi sahiplenen tek parti anlayışını böylesine benimseyen bir siyasal anlayış zamana dayanamaz...
İnsanını dışlayan bir otoriter ve totaliter devlet anlayışı buna sahipleneni tarihe gömer.
Bunun da çok uzun sürmeyeceğini yaşayan görecek...


Kaynak
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
hala şu ahmet altanın kardeşini de dinliyormusunuz...
şahsi olarak ergenekona inanıyorum ama şuanki yargılama biçimi belli bir kesimin kafasına göre yapılıyor..
geçenlerde habertürke şu yazıyıda yazan ergenekon hakkında sallayan mehmet altan çıktı..
izlediyseniz şu dediğini iyi duymuşunuzdur :wink:
Bu Olay Dünyanın Değişen Koşullarına TÜRKİYENİN Ayak Uydurabilmesi İçin Küresel Güçlerin Yaptığı Birşeydir.1inci CUMHURİYETİN Sonudur.Ankaradan Yapılmış Birşey Değil,Bu Dünya Çapında Bir Olaydır..TÜRKİYEYİ Yeniden Şekilendirmedir.Buna Karşı Koyanlar,Ayak Uyduramayanlar Tasfiye Ediliyor
 

erdcan

Doçent
Katılım
7 Eylül 2009
Mesajlar
911
Reaksiyon puanı
14
Puanları
0
"Her nasıl bakarsanız bakın, Tek Parti Cumhuriyeti’nin dışladığı Kürt vatandaşlarımızı sosyal ve siyasal sistem içine dâhil etme çabasını baltalamak isteyen muhalefet partileri çirkin gözüküyordu...
Çünkü aynı zamanda peşinde koşulan süreç, tek parti zihniyetinin ve onun dışlayıcı yaklaşımının onarılmasını hedefliyor...
Üstelik dışlanan o kadar çok kesim var ki... "

dışlanan kesimler var ise;başbakanın eşi,cumhurbaşkanının eşi başörtülüyse başörtülüler

dışlanmamıştır.

bakanlar,milletvekilleri,belediye başkanları,iş adamları subaylar kürt kökenliyse kürtler

dışlanmamıştır.

yahudiler,ermeniler türkiyemizin iş yükü yoğun köşe başlarında söz sahibiyseler onlarda

dışlanmamıştır.

Araplar,Persler dillerini dinlerini istediği gibi yaşıyorsa dışlanmamıştır.

Peki Kimler dışlanmıştır?

Büyük baş tanıdığı olmayan,Dayısı olmayan, alnının teriyle kazandığını ev kirasına,okul

masrafına, doktora, ekmek parasına götürmeye çalışanlar dışlanmıştır. Ne diyor

büyük başlar "herkes okuyacak memur olacak diye bir şey yok, açık ve net bir dille

söylüyorum bu ülkenin iş gücüne çöpcüye de ihtiyacı var".

dışlananlar; gelir dağılımının adaletsiz olmasından çalıştığının hakkını alamayanlardır.

kpss,sbs,öss,lgs... sınavlara gününü gecesini katanlarla kopya çekip üniversiteye

girenler,kopyayla memurluğu kazanlara baktığınızda görürsünüz dışlananları. Dışlananlar mı

diyorsunuz, türkiyedeki okul müdürlerinin kadrosuz olup görevlendirmeyle o koltukta

oturanların büyük çoğunluğu hükümet yanlısıdır. Kimdir dışlananlar?

Açılımı baltalayan muhalefet midir? Yoksa muhalefetin söylediklerine kulak tıkıyan hüküümet

midir? Seçim yaklaşıyor, hükümet alamadığı oyu doğu güneydoğudan alabilmek ve

abdnin bölgemizdeki istikrarsızlığı enerji politikasından dolayı gidermek için "kürt açılımı"

diye saçma sapan bi işe girmiştir. Nedir Kürt açılımı?ben Kürdüm,Türküm,diye diye insanları

nereye kadar bölecekler ki? Kürt açılımını yapanlar bu taraflara gelmeyenler,açılıma karşı

çıkanlarda bu taraflara gelmeyenler. yani hastanın yanına gitmeden ankaradan ilaç yazmak

kolayda, o ilaç tutar mı orası mechul???
 

legolas4444

Profesör
Katılım
1 Mayıs 2008
Mesajlar
1,367
Reaksiyon puanı
16
Puanları
218
hala şu ahmet altanın kardeşini de dinliyormusunuz...
şahsi olarak ergenekona inanıyorum ama şuanki yargılama biçimi belli bir kesimin kafasına göre yapılıyor..
geçenlerde habertürke şu yazıyıda yazan ergenekon hakkında sallayan mehmet altan çıktı..
izlediyseniz şu dediğini iyi duymuşunuzdur :wink:

Ben o programı dinlemiştim sadece onu değil açılımlarında akp nin değil amerikanın projesi olduğunu söylemişti. Amabu ottomanzo denen şahıs bir garip. Baksana arka arkaya birbirinden değersiz makaleleri yayınlatıp durmuş.Bişeye benzeseler insanın içi yanmaz
 

mr_rain

Guru
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
23,961
Reaksiyon puanı
453
Puanları
7,263
hala şu ahmet altanın kardeşini de dinliyormusunuz...
:wink:

Ya bırakın isteyen istediğini dinlesin, okusun, istediğine inansın. Artık takılmayalım bunlara. Doğru bildiğimiz şeylerin doğruluğuna %100 emin miyiz ki başkalarının doğrularını yargılıyoruz?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst