Deniz Feneri yolsuzluğunu yazan gazeteyi almayın kampanyasına tepki yağıyor.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

_megavisor_

Profesör
Katılım
17 Eylül 2008
Mesajlar
2,214
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Başbakan'a tepki yağıyor
19 Eylül 2008
DHA
Başbakan'a tepki yağıyor
Başbakan Erdoğan'ın’ın başlatmak istediği, “deniz Feneri yolsuzluğunu yazan gazeteyi almayın” kampanyasına tepki yağıyor.

Başbakan Tayip Erdoğan “Deniz Feneri olayını yazan gazeteleri almayın” dedi. Ve görülmemiş bir “sansür kampanyası”! başlatmak istedi.

AKP Ankara teşkilatının iftar yemeğinde yapılan bu çağrıya tepki yağdı…

Bu arada hurriyet.com.tr yorumcuları Başbakan’a çok yoğun tepki gösteriyorlar…

Gelen tepki yorumlarından dolayı yorum okuma servisimizde müthiş bir yoğunluk oluştu.

En çok gelen yorum ise şu:

“1 Hürriyet değil 2 alacağız”

Bu arada yazarlar, sivil toplum kuruluşları, demokratik birlikler de Başbakan’ın başlatmak istediği, “deniz Feneri yolsuzluğunu yazan gazeteyi almayın” kampanyasına tepki gösterdiler.

İşte o tepkiler…



DEMOKRASİ VE EKMEKLE OYNUYOR



Gazeteciler cemiyetleri ve üniversiteler başta olmak üzere, çeşitli meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Başbakan Erdoğan'ın bu girişiminin, hem ‘demokrasinin geleceği’, hem de ‘basın çalışanlarının ekmeği ile oynamak’ olduğu görüşünü savundu.



BASIN KONSEYİ BAŞKANI OKTAY EKŞİ: "BAŞBAKANIN SÖZLERİ ANTİDEMOKRATİK ZİHNİYET ÖRNEĞİ"

Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın, almayın” sözleriyle ilgili, “Başbakanın bu çağrısı eşi az bulunur ayıp ve eşi az bulunur bir antidemokratik zihniyet örneğidir” dedi.

Ekşi, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın “kendi taraftarlarını kendi deyimiyle 'en demokratik ve en insani haklarını kullanmaya ve bir yayın grubuna ait gazeteleri boykot etmeye' çağırdığını” ifade ederek, şunları kaydetti:

“Başbakanın bu çağrısı, eşi az bulunur ayıp ve eşi az bulunur bir antidemokratik zihniyet örneğidir. Bu örneği, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ülkemizde demokrasiyi geliştirmeye çalıştığını ileri süren iç ve dış destekçilerin görmesini isteriz.”

GÖRÜLMEMİŞ BİR BASIN DÜŞMANLIĞI



http://dosyalar.hurriyet.com.tr/habe...kot.jpgTürkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu: Sorumlu bir Başbakan olarak ifade özgürlüğünü ve çok sesliliği sağlama görevini üstlenmiş olmasına karşın Sayın Erdoğan’ın partililerine yaptığı boykot çağrısını demokrasi ve hukukla bağdaştırma olanağı yoktur. Benzer çağrıların geçmişte askeri yönetimler döneminde yapılmış olması, tedirginliğimizi daha da arttırmaktadır. Gerçek çok partili dönemde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi açıkken yapılmış, bugüne kadar benzeri olmayan bir basın düşmanlığıdır.



Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı): Başbakanın kendisini eleştiren medyayı düşman ilan edip kampanya açmasını çağ dışı buluyorum. Ve böyle bir başbakana sahip olduğumuz için utanıyorum. Bir Başbakan kendisini eleştiren ve daha da somutu Deniz Feneri'nde olduğu gibi mahkeme kararlarını yayınlayan gazeteleri, yayın organlarını düşman ilan etmesi sanırım uluslararası camiada şaşkınlık yaratacaktır. Demek ki demokrasiyi ifade özgürlüğünü önce ülke yöneticilerinin içselleştirmesi, inanması gerekiyormuş.



Göksel Bozkurt (Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı): Başbakan’ın ya da bir siyasetçinin bazı gazeteleri boykot çağrısı yapması, Anayasa’daki ‘basın hürriyeti’ ilkesine aykırıdır. Başbakan’ın boykot çağrısı kamuoyunun doğru bilgilenmesi ve basın özgürlüğüne müdahalenin yanı sıra, basın emekçilerinin çalışma haklarını da tehlikeye sokabilecek unsurları barındırmaktadır. Demokrasilerde basın özgürlüğünün sınırları politikacılar tarafından çizilemeyeceği gibi basının halka ulaşmasını önlemeye dönük önerilerde bulunmaları da özgürlüklerin ruhuna aykırıdır.



Metin Özkan (Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı) : Bir süredir medyayı eleştirileriyle hedef alan Başbakan Sayın Erdoğan, bu kez eleştiri sınırlarını aştı. Demokratik rejimlerde bir Başbakanın kendisinin hoşuna gitmediği gazeteleri almayın çağrısı yapması, rejimin demokratik kurumları açısından endişe vericidir. Sert eleştirilerinin ardından boykot, boykotun ardından ne geleceği ise bilinmemektedir. Başbakanı demokrasiyle uyuşmayan bu tutumundan derhal vazgeçmeye çağırıyorum.”





MEDYAYA AMBARGO MECLİS’TE



CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "yalan yazan gazeteleri almayın" şeklindeki sözlerini TBMM gündemine getirdi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen, konuyu bir soru önergesiyle Meclis gündemine getirirken, bu anlayışın medyaya ambargo ile basına sansür anlayışı olduğunu ifade etti.



Sevigen, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde bir Başbakan, sokakta gazete satan çoçuğun, yazanın, çizenin, gazeteyi basanın, dağıtanın ekmeğine böylesine göz dikecek bir çılgınlığa düşmemiştir” dedi.



“GÜCÜ YETİYORSA ALMANYA’YA AMBARGO UYGULASIN”



CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalarla “basın organlarına ambargo uygulatmak istediğini” öne sürerek, “Başbakan, Deniz Feneriyle ilgili yayınlara, Türkiye'deki gelişmeleri aktaran basın organlarına kızacağına, doğrudan Alman Mahkemesine kızsın. Gücü yetiyorsa Almanya'ya nota versin. Almanya'ya ambargo uygulasın” dedi.

“Bunun bir sonraki aşaması imkan bulursan onların yayınlanmasını engellemektir” Diye konuşan Baykal, bunun “totaliter, dikta anlayışı” olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın medyayı boykot çağrısına tepki gösteren çeşitli sivil toplum örgütleri temsilcilerinin görüşleri şöyle:

FARKLI SESLERE TAHAMMÜLÜ YOK



DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi: Başbakan Erdoğan'ın, eleştiriye, farklı seslere, farklı düşüncelere tahammülü olmadığını belirtti."Erdoğan'ın bu yöndeki tutumunun tutumunun gittikçe katılaşmasını da endişeyle izliyoruz.





“BAŞBAKANLIK GÜCÜNÜ KÖTÜYE KULLANIYOR”

Erol Akıncılar (İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı): Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın medyaya karşı takındığı tavır bir Başbakan'a yakışan tavır değildir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir başbakan basına karşı böyle bir tavır içinde olmamıştır. Başbakan'ın bazı gazetelerin okunmamasını, evlere sokulmamasını istemesi, başbakanlık gücünün kötüye kullanılmasıdır. Bu suçtur. Basını hedef alan Başbakan geriye dönüşü olmayan bir yolda yürümektedir.



“BOYKOT MÜMKÜN DEĞİL”



Prof. Dr. Haluk Günuğur (Türkiye Avrupa Birliği Derneği Genel Başkanı): Demokratik toplumlarda basın özgürlüğü hakaret boyutlarına ulaşmadıkça serbesttir. Ne Cumhurbaşkanı ne meclis başkanlarının boykota götürmeleri mümkün değildir. Özellikle de tam üye olmak için mücadele verdiğimiz AB standartlarında düşünülmesi ürkütücü bir yaklaşımdır. Onun için kabul edilesi bir şey değildir. İnsan kendi vicdanına göre alır ya da almaz. Bunun takdirinin kişilerde olması gerekir. İsteyen istediği gazeteyi alır almaz. Ama bu yaklaşımla değil de insanların kendi düşünceleri ile şekillenmeli.”



“FAŞİST YÖNETİMLERDE GÖRÜLÜR”



Prof. Dr. İbrahim Armağan (Uluslararası Stratejik Araştırma Danışma ve Eğitim Merkezi Platformu Başkanı): Başbakan da olsa, Cumhurbaşkanı da olsa bir kişinin basın özgürlüğünü tek yönlü olarak kısıtlama çalışması, temel özgürlüklerin kısıtlanması anlamına gelir. Bu demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır. Bunu çağdaş, demokratik bir ülkede görmek mümkün değildir. Bu tutum olsa olsa Mussolini'nin İtalya’sında, Hitler'in Almanya’sı gibi faşist toplum ve yönetimlerde görebilirsiniz. Bu nedenle Başbakan'ın basın özgürlüğünü engellemeye, basını sindirmeye yönelik bu çağdışı konuşması nedeniyle kınıyorum.



“TEMEL İNSAN HAKLARINA AYKIRI”



Ahmet Faruk Ulaş (Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şube Başkanı): Böyle bir şey olur mu? Bir ülkenin Başbakanı’nın hangi basın olursa olsun kendisini eleştirdi diye boykot çağrısı yapması vahim bir olay. Ülkenin geleceği açısından korkutucu bir olay. Herşeyden önce temel insan haklarına aykırı bir olay. Başbakan kendisini eleştirenlere boykot çağrısı yaparsa, yok etmeye çalışırsa bu ülkede yönetimin adı demokrasi olmaz. Çok vahim. Başbakan her şeyden önce ülkenin sorunlarıyla ilgilensin, kişilerle değil.



“2 GAZETEYİ 4’ÇIKARDIK”



Rıza Mete (Adana Tabip Odası Başkanı): Demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği kriterleri diyorsanız bu yapılanlar onlarla örtüşmüyor. Samimiyetsizlik var. Fikirlerin ifade edildiği, bir meydanlar ikinci de medya, yani gazeteler televizyonlar vardır. Onlara boykot çağrısı, fikir özgürlüğü üzerine şal örtmektir. Bu anlamda siz üzerine şal örterseniz demokrasiyi yok sayarsınız. Beğenin ya da beğenmeyin saygı duymak zorundayız. ‘Herşey istediğimiz gibi olsun’ dersek bu tek taraflı bir zevk ve inanış olur. Kısacısı basın özgürlüğü yoksa insan özgürlüğü de yoktur. Bu çağrıdan sonra aldığımız 2 gazetenin sayısını 4’e çıkardık.



“BASIN EMEKÇİLERİNİ YARALADI”



Hamdi Yurdakul (Merkez Mersin Gazeteciler Derneği Başkanı): Başbakan’ın son açıklamasını büyük talihsizlik olarak niteliyorum. Kendi söylemiyle ‘Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir’ sözleri kastı aşarken, tüm basın emekçilerini de derinden yaralamıştır. Boykotun basın özgürlüğü ve demokrasi ile bağdaşır bir yanı yoktur. Başbakan demokratik toplumlarda yer alan aykırı fikirlere de hoş görüyle bakmalıdır. Gazete boykotunun orada çalışanların ekmek parası olduğunu da unutmuş gibi.



“ÜLKENİN BAŞBAKANINA YAKIŞMAZ”

Bülent Ecevit (Antalya'daki Akdeniz Basın Vakfı Başkanı): Bırakın siyasetçi olmasını hiçbir kimse ‘okumamayı' teşvik etmemeli, edemez. Hele ki sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bunu hiç yapmamalı. Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsa hukuk yoluna başvurmalı. Kaldı ki yazılanların çizilenlerin hepsi doğrudur, kimse yalanlamadı. Başbakan da dahil. Halk hangi gazeteyi, hangi kitabı okuyup okumayacağına kendisi karar vermiştir. Böyle bir boykot çağrısı yapmak bir ülkeninin başbakanına hiç yakışmaz. Başbakan, gaflet ve delalet içine düşmüştür.”



“BUZDOLABINIDA MI BOYKOT EDECEK?”



Ümit Özgümüş (Adana Sanayi Odası Başkanı): Bu tavır ya da bu tavrın sonu hayra alamet değil. Bunun sonu totaliter rejimdir. Bunun sonu korku imparatorluğudur. Basın özgür olmalıdır ve hangi basının doğru, hangi basının yanlış yazdığına okuyucu karar vermelidir. ’Bugün şu yayın grubunun ürünlerini almayın’ diye talimat verip, kampanya açabilen Başbakan yarın da kendisiyle iyi geçinmeyen sanayi gruplarının, örneğin; buzdolabı, çamaşır makinesi, otomobil, konfeksiyon ürünü gibi ürünler için de boykot kampanyası açabilir ve iş adamlarını sindirme yoluna gidebilir. Biz Doğan Gurubu’nun hergün bir kaç yayınını alıyorduk. Bu yanlış tavra tepki olarak Doğan Grubu’nun bütün yayınlarını almaya başladık ve devam edeceğiz.



“NASIRLARINA BASILDI”



Sudi Sürenkök (İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı):

Başbakanın medyaya boykot kampanyası son derece kaygı verici bir olay. Başbakanın bunları söylemesi ülkeyi kamplaşmaya götürür. Ayrımcılığa sürükleyen bir davranış. Şu gazeteyi alın veya bu gazeteyi almayın diye başlayacak ayrımlar, başka ayrımları da getirecektir. Doğan Grubu’na ait gazeteler ülkenin son 50 yılına damgasını vuran gazetelerdir. Bu basın kuruluşları hakkında madem ki bugüne kadar yanlışlar vardı, illa ki kendilerinin nasırına basıldıklarında mı akıllarına geldi. Niye açıklamadılar, şantaj malzemesi yaptılar. Dördüncü kuvvet olarak kabul edilen basına yönelik bu kampanya demokrasinin geleceği açısından kaygı vericidir. Bizim hoşumuza gitse de gitmese de farklı seslerin tamamının temsil edilerek, düşüncelerini söyleyerek doğru veya yanlış ayırt edilebilir. Basın da bunu sağlıyor.



“30 YILDIR OKUYORUM, OKUYACAĞIM”



Prof. Dr. Atila Tanyeli (Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Pediatrik Hematoloji Öğretim Üyesi): 30 yıldır Hürriyet Gazetesini okuyorum. Okumaya da devam edeceğim. Başbakanın bu tip davranışlara girmesi doğru değil. Konular ya da şahıslarla ilgili eleştiri yapabilir, ama boykot gibi bir tutumu doğru bulmadım. Kendi makamını böyle bir konu için kullanmak, bu şekilde bir yönlendirme yapmaya çalışmak kötü birşey. Hiç bir dönemde böyle birşey olmadı, ilk defa buna şahit oluyoruz.



“KORKU KÜLTÜRÜ”



Sait Köse (TEMA Gaziantep İl Başkanı): Başbakan’ın söylediği söz yönetme anlayışının bir ifadesidir. İnanıyoruz ki gerek basın, gerekse diğer kurumlar üzerinde yaratılmak istenen ‘korku kültürü’ne dayalı yönetim anlayışından vazgeçilir. Dünya yüzyılın en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşarken Türkiye’nin böyle bir yönetim anlayışını hak etmemektedir. Basın 4’üncü güç olarak daima demokrasilerde yerini almak ve kamuoyunu bilgilendirmek durumunda olan çok önemli bir unsurdur. Toplumun haber, bilgi alma kaynaklarını yok etme çalışma anlayışı sona erdirilmelidir. O zaman hangi bilgiye nereden ulaşacağımızı sayın Başbakan yandaş olmamak kaydıyla kendisi tarif etsin.



“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYLE BAĞDAŞMIYOR”



Ali Doğan (Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı): Bu yaklaşımı şık bulmuyorum, yadırgıyorum ve garipsiyorum. Başbakan’ın kullandığı üslup ve hareketlerin Türk örf ve geleneklerine göre olmasını diliyorum. Bu yaklaşım demokrasi ve basın özgürlüğü ile bağdaşmaz.



“BU ZİHNİYET KARANLIĞA GÖTÜRÜR”



Ayla Yüksel (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şube Başkanı): 21'nci yüzyılda bir ülkenin lideri tarafından yapılan böyle bir çağırıyı kınıyorum. Türkiye'nin önde gelen basın kuruluşlarını sırf muhalif oldukları için kendi yandaşlarına şikayet edip ‘Bu gazeteleri almayın’ diyen bir zihniyet bizi ancak karanlığa götürür. Bu çağrının başarılı olma şansı yoktur. Çünkü hedef seçilen basın kuruluşları sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın örnek aldığı markalardır. Bu çağrıya rağmen hükümet yandaşlarının bile bu gazeteleri okumaktan vazgeçemeyeceğine inanıyorum.”
Mind ile haber kaçırmaya son!

HÜRRİYET​
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
tepkiyi verenlere bakın hele :)

Başbakan söylediği için değil.. 10 yıldan fazla abonesi olduğum gazetelerden doğan gurubuna ait olanlarını yaklaşık 8-9 yıldır almıyorum.. Sebebi bunun sebebi gazetelerin yalan haberle ün yapıp erotik içeriklerle ve de saçma sapan yazılarla verdiğim parayı haketmemesidir..

Asıl önemli kısmı ise her fırsatta milli ve manevi değerlerime hakaret edip alay ettikleri içindir..

Bunları göz önünde bulundurarak bu ülkede yaşayan vatandaşları düşünmeye davet ediyorum..

( chpli ve ulusalcı kesim hariç.. )
 

tudRoY

Profesör
Katılım
2 Temmuz 2008
Mesajlar
1,592
Reaksiyon puanı
1
Puanları
218
ben günde 10 tane alacam :D:D:D herkese de öyle diyom kazandırın.. aydın doğanın parası azalmıştır maazAllah :D gerçi para kaynağı olarak sanırsam gazeteler fazla kazandırmıyodur ama az çok demeyin boş geçmeyin. bundan sonra kimseye 5 kuruş hayır da yapmayaacm :D aydın doğana çalışacam :D
 

amesfa

Dekan
Emektar
Müdavim
Katılım
10 Eylül 2007
Mesajlar
9,863
Reaksiyon puanı
153
Puanları
243
Haberlerimize kaynak link istiyoruz.

KİLİT
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst