- Katılım
- 13 Haziran 2008
- Mesajlar
- 17,955
- Reaksiyon puanı
- 351
- Puanları
- 3,263
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıya göre, vergi alacaklarında 31 Temmuz 2010’dan, SGK primlerinde Haziran 2010’dan önceki dönemin kapsamda olacağını bildirdi.
Babacan, elektrik ve su alacaklarında da 31 Temmuz 2010’dan önce ödenmesi gerekenlerin dikkate alınacağını kaydetti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın vergi ve gümrük vergisi alacaklarında 31 Temmuz 2010’dan, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinde Haziran 2010 ve öncesi dönemi kapsayacağını açıkladı. Kamuya olan borçların asıl tutarlarında indirime gidilmediğini ifade eden Babacan, yaptıkları çalışmanın asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanacağı ve belirli bir plan dahilinde ödemenin gerçekleştirileceği bir düzenleme olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’le birlikte Başbakanlık Yeni Bina’da Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nı açıkladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yurtdışında olması nedeniyle katılamadığı toplantıya, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Emin Zararsız da katıldı. Devlet Bakanı Ali Babacan, Tasarı’da vatandaşla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele aldıklarını belirterek, kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir indirim yapmadıklarının altını çizdi. Asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlayacak şekilde bir düzenleme yaptıklarını kaydeden Babacan, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idareleri, Yurt-Kur, TRT, KOSGEB, TOBB ve OSB’lerin kapsama girdiğini açıkladı. Babacan, kamu kurumları dışındaki kuruluşların kendi talepleriyle yeniden yapılandırma kapsamına girdiklerini aktardı. Babacan, tasarının kapsayacağı dönem hakkında da bilgi verdi. Vergi ve gümrük vergileri açısından 31 Temmuz 2010’dan önceki alacakların kapsama girdiğini açıklayan Babacan, beyana dayanan vergilerde 31 Temmuz 2010 tarihine kadar verilmesi gereken beyannamelerin, 2010 yılına ilişkin 31 Temmuz 2010 tarihinden önce tahakkuk eden emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisinin kapsama dahil olduğunu aktardı.
-SGK PRİMİ ALACAKLARINDA SON TARİH 30 HAZİRAN-
Babacan, SGK primi alacakları açısından Haziran 2010 ve önceki aylara ait işveren ve sigortalalılara ilişkin sigorta priminin, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek priminin de yapılandırılan alacaklar içinde yer aldığını bildirdi. Babacan, isteğe bağlı sigortalılar ve topluluk sigortalarına ilişkin primlerin, yaşlılık, emekli aylığı ve malullük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikteki kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanların aylığından kesilmesi veya kendisince ödenmesi gereken SGK destek primlerin ve SGK tarafından takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payının da 30 Haziran 2010’a kadar olan dönemle sınırlandırıldığını ifade etti.
Babacan, 30 Haziran 2010 tarihine kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta priminin ve 31 Temmuz 2010 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin idari para cezalarının da bu çerçevede değerlendirileceğini ifade etti.
-ELEKTRİK VE SU ALACAKLARINDA 31 TEMMUZ ÖNCESİ KAPSAMDA-
Babacan eleltrik ve su alacakları açısından 31 Temmuz öncesi ödenmesi gerekenler yeniden yapılandırmadan yararlanacağını söyledi. TOBB ve bağlı odaların aidatları açısından hazırlanan tasarının yürürlüğe girmesinden önce ödenmesi gereken aidatların kapsamda olduğunu belirten Babacan, diğer alacaklar açısından 31 Temmuz 2010 tarihi iktibariyle vadesi geldiği halde kanun yürürlüğe girdiği tarihte ödenmememiş olanların gireceğini kaydetti.
İHTİLAFLI KAMU ALACAKLARI
Babacan’ın açıklamasına göre, ihtilafın bulunduğu safhaya göre, alacak asıllarının yüzde 50’si veya yüzde 20’si, asla bağlı olmayan cezaların yüzde 25’i veya yüzde 10’u, gecikme faizi veya gecikme zammı yerine güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar, bunların hepsi toplanıp ödenecek.Vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamı, gecikme cezası, gecikme faizi, gecikme zammı faiz geliri alacaklarından da vazgeçiliyor.SGK’nın prim alacak asıllarında herhangi bir indirim yapılmıyor. İdari para cezalarının yüzde 25’i ile gecikme zammı ve gecikme cezalarının yerine TEFE/ÜFE güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar ve bunların toplamı belirlenecek ve bu tutar ödenecek
-İNCELEME VE TARHİYAT AŞAMASINDAKİ ALACAKLAR
İnceleme ve tarhiyat aşamasındaki alacaklarda, başlanmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen verginin yüzde 50’si, gecikme faizinin güncelleme oranı esas alınarak tutar hesaplanacak ve ödenecek. Kalan alacak asılları ile vergi cezaları ile gecikme faizi alacaklarından vazgeçilecek.Yani inceleme ve tarhiyat safhasında mükellefler böyle bir şeye başvururlarsa bu imkanlardan yararlanmış olacaklar.
Pişmanlıkla veya kendiliğinden beyanname veren mükelleflerin, tahakkuk eden vergilerinin tamamı, pişmanlık zammı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın hepsini ödemeleri halinde, vergi cezalarının, pişmanlık zammının, gecikme faizinin tahsilinden de vazgeçilmiş olacak.Gümrük vergilerinde de aynı esaslar öngörülüyor.Emlak vergisi bildirimini süresinde vermemiş olan mükelleflere de bildirimde bulunma imkanı getiriliyor. Sadece beyanname vermiş ve ödeyememiş vatandaşlar değil, beyanname vermemiş vatandaşlara da beyanname imkanı sağlanıyor. Bu durumda, ödenmesi gereken vergilerin tamamı ile o günden bugüne kadar enflasyon ile güncellenmiş rakam tahsil edilecek.
-MATRAH VE VERGİ ARTIRIMI
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir stopaj vergisi, KDV açısından mükelleflerin 2006-2009 yıllarına ait yeni bir bir matrah bildirimi, bir bakıma eskiden vermiş oldukları beyannamenin üzerine ilave matrah bildirmeleri durumunda, ilave ödedikleri vergi ile beraber, bu vergi türleri ile ilgili inceleme ve tarhiyata muhatap olmayacaklar.Babacan, bunun, en son 2004 yılında yapılan uygulamaya paralel bir uygulama olduğunu belirtti.
-STOK BEYANI VE VARLIK BARIŞI
İşletmede bulunduğu halde halde kayıtlarda yer almayan mallarını kayda alma imkanı getiriliyor. Aynı zamanda kayıtlarda yer aldığı halde işletmede yer almayan mallar ve kasa mevcutları için düzeltme imkanı sağlanıyor.Babacan, "Yani stoklar, hatta demirbaşlar, nakit, defterde görünen ile gerçek durum farklı ise mükelleflere çok önlemli bir fırsat penceresi açıyoruz.Gerçek durum ile kayıtları eşleme imkanı getiriyoruz. Bununla ilgili her bir kalemle ilgili ayrı rakamlar var. Mükelleflerin beyan ettikleri bu değerlerler üzerinden belli bir oranda vergi ödemeleri halinde, herhangi bir vergi ve ceza uygulanmayacağına ilişkin düzenleme yapmış oluyoruz. İşletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi sağlamış alıyoruz, çünkü gerçeklerle resmi kayıtlar arasındaki farklar, önemli sorunlardan biri. Bu önemli bir fırsat kapısı" dedi.Varlık Barışı ile son dönemde bir takım taleplerin geldiğini belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, bununla ilgili yeni bir kapı açmayacaklarını daha önce ifade ettiklerini hatırlatırken, "Burada, daha önceki kanun kapsamında bildirim ve beyanda bulunduğu halde şu ya da bu sebeple kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara bir hak daha tanınmış oluyor. Bu çerçevede, yurtdışında bulunan varlıkları süresi içinde Türkiye’ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara, tarh edilen vergiyi vadesinde ödemeyenlere ilave bir pencere açmış oluyoruz" diye konuştu.
-BU KANUNDAN NASIL YARARLANILACAK
Bununla ilgili kanun çıktıktan sonra vatandaşların öncelikle yazılı başvuruda bulunması ve bununla ilgili devam eden davalardan vazgeçilmesi gerekeceğini açıklayan Bakan Babacan, ödemelerin süresinde yapılmasının önemli olduğunu vurguladı. Babacan, şöyle devam etti: "Ödemeler derken cari yükümlülüklerin. (Ben eski borcumu yapılandırayım, yeniden borç takayım), böyle bir şey yok. Yani vergi ödemeleri günü gününe tam yapılacak ve bu kanundan yararlanılacak. Eğer vergi ödemelerinde bir aksama olursa, o zaman bu kanunun verdiği imkanlar ortadan kalkmış oluyor. Tekrardan yüksek alacaklara dönmüş oluyoruz. Bu önemli bir ayrıntı. Taksit süresince bu geçerli olacak. Uygulama kapsamında 36 aya kadar günlük ödemelerin de zamanında yapılması gerekiyor. O arada bir aksilik çıkarsa biz bu yeniden yapılandırmaya tekrar başa sarmış olacağız ve bir bakıma ilk hale dönmüş olacağız. Bu önemli bir ayrıntı. Vatandaşların dikkat etmesi gerekir."
-TAKSİT UYGULAMASI
Ödemelerin zamanında yapılmasının önemini vurgulayan Bakan Babacan, taksitlerle ilgili "küçük toleranslar" getirdiklerini de belirtti.Babacan’ın verdiği bilgiye göre, başvuruların, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapılması gerekiyor.Kanunun TBMM’den ne zaman çıkacağına ilişkin kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığına işaret eden Babacan, "Söz gelimi, aralık ayında çıkarsa, şubat ayının sonuna kadar başvurulması gerekiyor, kanun bir ay sarkarsa, başvurular mart ayının sonuna kadar yapılabilir" dedi.Ödemelerin peşin veya taksitli yapılabileceğini anlatan Bakan Babacan, genel prensip olarak taksitler üst üste çakışmaması için 2 ayda bir taksit ödeme prensibi getirdiklerini, kurum ödemelerinin çakışmayacağını söyledi.Toplam 36 ayda 18 taksitte ödemeler yapılabileceğini bildiren Babacan, vergi borçlarının kredi kartına taksit olarak yansıtılması imkanı da getirdiklerini açıkladı.Bu yasa çerçevesinde ilgili kuruluşlar ile protokol yapan bankalar ve bu bankaların kartına sahip olan vatandaşlar bu uygulamadan yararlanabilecek.Ödemelere, SGK alacakları için, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 4. aydan, diğer kurum alacakları için ise kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 3. aydan itibaren başlanacak.Babacan, "Alacağın aslını bugüne kadar enflasyon ile getirdik; bu rakam, peşin ödeme için uygulanacak rakam. İlk ay öderse borcu kapanır. Buna taksit yapmak istiyorsa, 6 taksitte yapılacak ödemeler için bu alacağı 1,05 katsayısı ile çarpıyoruz. 6 taksit demek 12 ay demek. 9 taksitte ödeme yapacaksa 1,07 katsayısı ile; 12 taksitte (2 yılda) ödeme yapacaksa 1,10 katsayısı, 18 taksitte (36 ay) ödemek isteyenlere ise borcu 1,15 ile çarpıyoruz. Peşin ödemek daha avantajlı olacak. Taksitlendirirken küçük katsayılarla peşin ödeme ile taksitle ödeme arasında adalet sağlamış oluyoruz" dedi.
BABACAN SORULARI YANITLADI
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu alacakların yeniden yapılandırmadan elde edilecek rakam, toplam alacak ya da tahsilat tahmini konusunda herhangi bir rakam vermeyeceklerini bildirdi.
Babacan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nı açıkladığı Başbakanlık yeni binadaki basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin yeniden yapılandırmayla 50 milyar liralık bir gelir hedefinin bulunduğu iddialarını sorması üzerine, Babacan, böyle bir rakamın nereden çıktığını bilmediğini, kendisinin de gazetelerden okuduğunu, bakanlardan ya da adını soyadını vererek bürokratlardan böyle bir açıklama yapanın olmadığını, bunun bir duyum olduğunu söyledi.
Yapılandırmanın kapsamında çok farklı konular bulunduğuna çok farklı alacak çeşitleri bulunduğuna işaret eden Babacan, "Biz toplam rakam konusunda, toplam alacak ya da toplam tahsilat tahmini konusunda herhangi bir rakam vermeyeceğiz. Zaten bizim 2011-2013 Orta Vadeli Planımızda, 2011 bütçemizde bunlarla ilgili herhangi bir gelir öngörmüyoruz. Biz bu çalışmada şuna da dikkat ettik, yapacağımız bu çalışma kanunların ya da cezaların yaptırım gücünü zayıflatıcı hüküm taşımamalı. Bundan sonraki uygulamalarda devletin tahsilat kabiliyetini düşürmemeli. (Bir defalık şuradan bir gelir toplayalım da ondan sonra bakarız) böyle bir yaklaşımımız yok." 2004, 2008 yıllarında da pek çok uygulamaların yapıldığını, bütün bu süreçlerin Türkiye’nin çok önemli geçiş ve transformasyon süreçleri olduğunu anlatan Babacan, son derece bozuk bir ekonomik yapıdan, çok daha sağlam düzgün bir ekonomik yapıya doğru gittiklerini, kayıt dışılığın çok çok fazla olduğu bir dönemden, azaldığı, azalacağı ve belli bir noktada çok çok düşük noktalara ineceği bir dönemde olduklarını ifade etti.
Bu bir geçiş süreci olduğunu vurgulayan Babacan, bunların zaman alacağını, kademe kademe olacağını, akşamdan sabaha olmasını beklememek gerektiğini, ancak Türkiye’de kayıtdışı çalışanlar için hayatın gittikçe zorlaşacağını söyledi.
-ÖDEMESİNİ DÜZGÜN YAPANLAR-
Ödemesini düzgün yapanlara bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusuna karşılık Babacan, 2011 yılı ile alakalı gelirleri azaltıcı herhangi bir adım atmalarının kesinlikle mümkün olmadığını bildirdi.
Ancak 2012-2013 yıllarında bunlara bakılabileceğini belirten Babacan, Sosyal Güvenlik Primlerini düzgün ödeyen, gününde ödeyen vatandaşlarımız için daha önce 5 puanlık bir indirim yaptıklarını bunu 2007 yılı seçim beyanına koyduklarını, 2008 yılı bütçesini, 2009,2010 bütçelerini buna göre yaptıklarını kaydetti.
Bugüne kadar hesaplı planlı bir şekilde geldiklerini anlatan Babacan, 2011’de böyle bir şeyin olmasının zor olduğunu, bütçenin yapıldığını, Meclis’e gönderildiğini, bütün dengelerin kurulduğunu ifade etti. Başbakan Yardımcısı Babacan, şöyle devam etti: "2012’de böyle bir imkan olur mu, Sosyal Güvenlik primlerinde yaptığımıza benzer bir şeyi Kurumlar Vergisinde, Katma Değer Vergisinde, Gelir Vergisinde yapabilir miyiz? Bu kuşkusuz çalışılabilir. Bu işin püf noktası ne? Bunlardan yararlanmak için son bir kaç yıl vatandaşların vergilerini zamanında ödemesi gerekiyor. Matrah artırımındaki oran yüzde 20, ama vergilerini tam ve gününde için yüzde 15 uygulayacağız dedik. Bu bir başlangıçtır. Tam ve gününde ödeyenler öncelikle gönül rahatlığındalar, denetim baskısında değiller, haciz, icra bunlarla uğraşmıyorlar. Rahatlar vatandaşlarımız, bir kaygı endişe yok.
İleride baskılar daha çok artacak. Tam ve gününde ödeyenler için 2012 ve sonrası için bakılabilir çalışılabilir ama bunun mutlaka çok güzel çalışılması lazım, bütçe yapılırken öngörülmesi lazım ve sonradan gelir kaybına yol açacak bütçe dengelerini bozacak herhangi bir adım şeklinde olmaması lazım."
-SİGARA CEZALARI KAPSAMDA DEĞİL-
Sigara ve trafik cezalarının yeniden yapılandırma kapsamında olup olmadığının sorulması üzerine de Babacan, trafik cezalarında, cezanın ana parasını bugüne enflasyonla getirdiklerini, ancak sigara cezalarının şu an itibariyle yeniden yapılandırmanın kapsamı dışına olduğunu bildirdi.
Düzenlemenin tasarı aşamasında olduğunu bunun bir de Meclis süreci bulunduğunu anlatan Babacan, bunun Meclis’te görüşülmeye başlamasının bir kaç hafta süreceğini, Plan Bütçe Komisyonu gündemine girmesinin dahi bütçenin bitmesinin ardından olacağını ifade etti.
Bu süreç içerisinde yeni öneriler gelebileceğini, bazı ufak tefek unsurların çıkabileceğini, başka unsurların gidebileceğini, Meclis’te de komisyon aşamasında genel kurul aşamasına bunun kapsamlı tartışılacağını söyledi.
-ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI DİNÇER-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de, SGK prim borçlarına dönük cezalardan yüzde 50 indirim yapıldığına dair hususa şöyle açıklık getirdi: "Alacaklarımız ve cezalarıyla alakalı bir husus değil bu. Diyelim ki 65 yaş üstü bir kişi herhangi bir geliri olmadığı için yoksulluk aylığı almış diyelim. Sonra bunu tespit etmişiz ki geliri varmış. Biz böyle bir durumda kendisine ödediğimiz maaşları ve artı yüzde 50 fazlasını tahsil ediyorduk. Orada yüzde 50 fazlasını tahsil etmekten vazgeçiyoruz. 6183 sayılı Kanuna göre uygulanması gereken faiz oranları neyse o oranlarda tahsil edeceğiz. Bu da bugünkü oranlarda yaklaşık yüzde 14-15’e civarında bir ceza demek.
"PARA KASAYA GİRİNCE RAKAM VERİRİZ"
Tahsilat hedefi konusundaki soruların yinelenmesi üzerine Babacan, "para kasaya girince veririz, bu ay şu kadar para aldık deriz, ama önceden rakam vermeyeceğiz" dedi.
SGK’nın açısından 47 milyar liralık, Maliye bakanlığı açısından 40 milyar liralık tahsil edilebilir bir çerçeveden bahsedildiğinin hatırlatılarak, devletin ne kadarlık alacağından vazgeçtiğinin sorulması üzerine Babacan, tasarının ilk haliyle bugün geldiği nokta arasında fark bulunduğunu, kapsamı daraltıp genişletmeye bağlı olarak da rakamların sürekli değiştiğini söyledi.
Babacan, "Rakamlar konusunda bugün itibariyle baktığımızda tek bir rakam, ne Maliye Bakanlığı tarafından ne Sosyal Güvenlik kurumu tarafından böyle bir şey telaffuz etmek istemiyoruz "diye konuştu.
Bakan Dinçer de aynı soruya; şöyle yanıt verdi: "Bir kurumun toplam alacağı ile bugünkü yeniden yapılandırma kapsamında alacakları ve onların çerçevesinin ne olacağı ayrı ayrı şeyler. Sizin bahsettiğiniz SGK’nın yeniden yapılandırma sürecine girmeden gözüken kaydi olan alacaklarıyla ilgili bir husus. Mesela bizde şöyle bir uygulama var ondan vazgeçiyoruz kamuoyuyla da paylaştık; diyelim bir Bağ-Kurlu vatandaşımız var bize uzun yıllar Bağ-Kurlu olarak prim ödememiş sonra işyerini kapatmış ve SGK’ya tabi herhangi bir yerde çalışmaya başlamış. Böyle bir durumda bu vatandaşımızın Bağ-Kur dostayı kapanmıyor, bu kişi 5-10 yıl süreyle belki hiç oraya prim yatırmamış olsa bile prim borcu varmışcasına kayıt yapılıyor, çünkü önceki hukuki düzenlemeler öyle ve sonrada onlara cezaları tahakkuk ettiriliyor. Ama bu vatandaşımız aynı zamanda, o esnada SGK’da bize prim ödüyor. Kurumların farklı olması sebebiyle bu kişi bize borçlu gözüküyor. Ama bu gerçekte bir borç değil bizim anlayışımıza göre. O açıdan bakıldığında biz yeni bir düzenleme yapıyoruz, SGK’da hangi sisteme tabi olursa olsun bize prim ödüyorsa bir sistemden diğer sisteme kolayca geçebileceği bir esneklik sağlıyoruz."
-TAHSİL EDİLECEK RAKAM NEREDE KULLANILACAK?-
Tahsil edilecek vergi alacaklarının, bütçenin neresine konulacağının sorulması üzerine Babacan, onun kararını sonra vereceklerini, şu anda 2-B üzerinde çalıştıklarını, 2-B yasasının çıkabileceğini ve buradan ilave birşeyler gelebileceğini ifade etti.
Babacan, "yeniden yapılandırmadan, 2-B’den ilave ne kadar rakam gelecek, önce bir görmemiz lazım. O rakamın bir kısmını borç ödemesinde mi kullanırız, bir kısmını yatırımlara mı yönlendiririz... Bunlara biz 2011 içerisinde karar veririz" diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bugün açıklanan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması uygulamasından kaç kişinin yararlanacağı ve ne kadar para tahsil edileceği noktasında bir hedef, bir tahmin açıklamayacaklarını, bu konuda resmi bir rakamın olmayacağını söyledi.
Bakan Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte Başbakanlıkta düzenlediği toplantıda, Bazı Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarı’sı hakkında bilgi verdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Tasarının yasalaşması halinde yeniden yapılandırmadan kaç kişinin yararlanacağının ve devletin bu uygulamadan ne kadar para tahsil edeceğinin sorulması üzerine Babacan, "kaç kişi? kaç lira?... bunu bir hedef bir tahmin olarak açıklamayacağız. Yani resmi bir rakam olmayacak" dedi.
Kaç kişinin yararlanacağının da ne kadar para tahsil edileceğinin de tamamen başvurulara bağlı olduğuna dikkat çeken Babacan, "Biz bir kapı açtık, önemli bir imkan sağladık. Bundan sonra gerçekleşenleri söyleyeceğiz. Daha önce yaptığımız bu tür çalışmalarda bazı dönemlerde açıklamalarımız oldu ancak onun getirdiği sakıncalar da oldu. Hele hele bu daha kapsamlı, çok kurumu ilgilendiren bir çalışma. Böyle bir durumda ne kişi sayısı ne TL olarak rakam vermenin uygun olmadığını düşünüyoruz" diye konuştu.
Bakan Babacan, bir gazetecinin Meclis’te bütçe görüşmelerinin sürdüğünü hatırlatarak, "tasarıyı bayramdan sonra araya alma yöntemini mi kullanacaksınız yoksa bütçenin bitmesini bekleyeceksiniz" şeklindeki sorusuna karşılık olarak, Meclis’teki süreç hakkında bugünden bir şeyler söylemenin zor olduğunu ama kendisinin tahminin; Plan Bütçe Komisyonu’nun Bütçe Tasarısı üzerindeki çalışmaları bayramdan sonraki hafta içinde, yani cuma günü tamamlayacağı yönünde olduğunu, bundan sonra da yeniden yapılandırmaya ilişkin tasarının komisyonda ele alınmasını arzu ettiklerini söyledi.
Bu tasarı için bir alt komisyon gerekeceğini, orada her şeyin tartışılacağını ifade eden Babacan, "Gözden kaçırdığımız konular olabilir, tereddütlü olduğumuz noktalarda daha rahat karar verebiliriz, ama ana ilkelerde değişiklik olmasını arzu etmeyiz. Devletin ilerde taslak kabiliyetini azaltacak, ceza ve yaptırımlarımızın gücünü azaltacak herhangi bir unsur oluşsun istemeyiz" diye konuştu.
Babacan, bu tür çalışmaların iyi dizayn edilmemesi halinde bu sene "şuradan fazla para toplayayım derken ileriye dönük her sene 2-3 milyarlık vergi kaybına" neden olunabileceğini de ifade etti.
Tasarı çerçevesinde yeniden yapılandırılan borçların kredi kartıyla da ödenebileceğine yönelik sözleri hatırlatılarak, "kredi kartıyla yapılacak ödemelerde borçlu kişi sadece asgari tutarını öderse bu kamu alacağından banka alacağına dönüşecek ve daha yüksek faiz ödemeleri söz konusu olacak" şeklindeki yoruma karşılık da Babacan, şunları kaydetti: "Kredi kartıyla ödemek vatandaşlarımız için mekanik bir kolaylık getirecek. Yani vergi dairesine gidip ödeme yapacağına vergiyle ilgili ödemeleri kredi kartı faturasında görecek ve kredi kartı ödemesi içinde onu da ödemiş olacak. Kredi kartıyla ödemekle Gelir İdaresi ya da Sosyal Güvenlik Kurumu’na taksit taksit ödemek arasında hiçbir fark yok. Bu tamamen vatandaşın tercihi.
İsteyen bankaya borçlu olur, isteyen (bankaya borçlanmayayım devletime borçlu olayım) diyebilir. Biz opsiyonları açıyoruz vatandaşlarımız kendi tercihlerini yapmakta serbest."
-BAKANLAR KURULU BAŞVURU SÜRESİNİ UZATMADA YETKİLİ-
Bakan Babacan, referandumda oy kullanmayanların ödeyecekleri para cezasının da tasarı kapsamına girip girmediğinin sorulmasına karşılık, Referandumun 12 Eylül’de yapıldığını hatırlattı. Babacan, Tasarının kapsamına 31 Temmuz ve daha önceki seçimlere ilişkin cezaların girdiğini belirtti ve "O yüzden oy kullanmayanlar referanduma ilişkin ödemelerini yapsalar iyi olur" dedi.
Ali Babacan, "Bankalardan kredi kartı borçları bakımından kendilerine bir başvuru gelip gelmediğinin" sorulması üzerine, böyle bir talebin gelmediğini söyledi.
Kredi kartı borçlarına ilişkin geçen sene kanun çıkarttıklarını hatırlatan Babacan, bu konuda bankalar kendi aralarında anlaşıp da tek bir planla hükümete gelemedikleri için bu kanunu çıkarttıklarını ve kanunun süresi bittikten sonra dahi pek çok maddesinin aylarca uygulanmaya devam ettiğini dile getirdi.
Babacan, "Yani kanunun süresi bitse de hangi müşterisiyle yeniden yapılandırmayı nasıl yapacağı bankanın kendi bileceği iştir. Yani bize bir talep gelmedi ama geçen seneki kanunu aynen alıp uygulamalarının önünde de hiç bir engel yok" dedi.
Babacan, tasarının yasalaşmasından sonra başvuru süresinin uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken de Bakanlar Kurulu’na başvuru süresini uzatmayla alakalı 1 aylık bir yetki verdiklerini, yani yasa çıktığı tarihten itibaren ikinci ayın sonuna kadar olan başvuru süresinin Bakanlar Kurulu tarafından 1 ay daha uzatabileceğini söyledi. Buna ihtiyaç olup olmayacağına o gün geldiğinde karar vereceklerini ifade eden Babacan, kendilerinin genel olarak uzatmalara çok sıcak bakmadıklarını kaydetti.
Bir gazetecinin "yeniden yapılandırma kapsamında borcunu ödeyen kimselerin yürüyen vergi ya da sosyal güvenlik primi yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde yapılandırmadan vazgeçileceğini kaydettiniz, bunu biraz daha açar mısınız?" şeklindeki sorusu üzerine de Babacan, bu iki ödemenin birbirine paralel yapılması gerektiğini ancak her ikisinde de 2 defaya mahsus olmak üzere atlama hakkı bulunduğunu söyledi.
"Ödemelerin her hangi birinde bu atlama üç olursa o zaman tekrar eski yüksek borçlara dönülecek" diyen Babacan, hem günlük ödemelerin hem de eski borçlara ait taksit ödemelerin düzgün gitmesi gerektiğini, yeniden yapılandırmanın iyi niyetle uygulayanlar için bir fırsat penceresi olduğunu ama bunun kötü niyetli kişiler için "fırsatçılığa" dönmesine de izin vermeyeceklerini bildirdi.
Babacan, bir başka soruya karşılık TOKİ’ye olan borçların yapılandırma kapsımda yer almadığını, çiftçilerin elektrik borçlarında fatura tahsilatının hasat sonrasına bırakılması yönündeki taleplerinin ise "düşünülebileceğini" söyledi.
Babacan, tasarının geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer tarafından açıklanan istihdam paketi ile birlikte tek bir tasarı olarak Meclise gönderileceğini de sözlerine ekledi.
-MALİYE MÜSTEŞARI-
İdari para cezaları ve Varlık Barışı’na yönelik bir soruyu da Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal yanıtladı. Ağbal, "Varlık Barışı Kanunu’ndan yararlanmak üzere daha önce bildirimde bulunmuş fakat beyan ettiği varlıkları yurda getirememiş veya Varlık Barışı Kanunu’ndan yararlanmış, sermaye artırımı taahhüdünde bulunmuş fakat sermayesini artırmamış ya da varlıklarını getirmiş ama vergisini ödememiş bütün bu gruplar kanunda belirlenen süre içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde yasadan yararlanacaklar" dedi.
Ağbal, naylon fatura düzenleyenlerin tasarı kapsamında olup olmadığına ilişkin soruya cevaben de bu tasarıdan defter ve belgelerini yok edenlerle sahte belge düzenleyenlerin yararlanmayacaklarını, naylon fatura kullananlar bakımından ise bir sıkıntı bulunmadığını bildirdi.
Naci Ağbal, başvuru süresince haciz işlemlerinin durup durmayacağına ilişkin de "taksitlerdirme imkanından yararlanarak ödemelerini yapanlar bakımından haciz tutarları ödeme tutarı kadar azaltılacak ama cari dönemlerine ilişkin herhangi bir şekilde vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde normal olarak haciz işlemlerinin yapılacağı tabi" diye konuştu.
Tasarı kapsamında vazgeçilen küçük alacakların neler olduğunun sorulması üzerine de Ağbal, bunların; "Maliye Bakanlığı bakımından 31 Aralık 2004 öncesi her bir tür ve dönem itibariyle 50 liranın altında kalan alacaklar, 31 Temmuz 2010 tarihi öncesi verilmiş idari para cezalarından 120 liranın altındaki alacaklar, Gümrük Müsteşarlığı bakımından 31 Temmuz 2010 öncesi her bir tür öncesi ve dönem itibariyle 50 liranın altında kalan alacaklar, 31 Temmuz 2010 öncesi verilmiş idari para cezalarından 60 liranın altında kalan alacaklar ve SGK için ise 31 Temmuz 2010 öncesi işyeri bazlı 50 liranın altında kalan alacaklar" olduğunu söyledi.
"Vergi kaçakçılığından yargılanan birisini de bu kapsama girebilir mi?" şeklindeki soruyu da Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci yanıtladı. Kilci, herhangi bir şekilde hakkında kaçakçılık suçu raporu düzenlenmiş kişilerin de borç ödeme yönünden bu tasarıdan yararlanabileceğini, fakat herhangi bir şekilde yürüyen adli bir soruşturmada gerileme veya durmanın söz konusu olmayacağını bildirdi.
Toplantının ardından Bakan Dinçer, bir gazetecinin "Türkiye’ye yurt dışından çalışmak için işçi gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Bizim ihtiyacımız olmayan personele çalışması için biz izin vermeyiz.
Dolayısıyla eğer belirli bir niteliği var, uzmanlaşmışsa ve Türkiye’de ona ihtiyaç varsa zaten temel politika olarak onlara izin veriyoruz biz. Aksi takdirde vasıfsız bir işçiye ihtiyacımız yok. Çünkü bizim ülkemizde de işsizlik sorunu var" yanıtını verdi.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı
Babacan, elektrik ve su alacaklarında da 31 Temmuz 2010’dan önce ödenmesi gerekenlerin dikkate alınacağını kaydetti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın vergi ve gümrük vergisi alacaklarında 31 Temmuz 2010’dan, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinde Haziran 2010 ve öncesi dönemi kapsayacağını açıkladı. Kamuya olan borçların asıl tutarlarında indirime gidilmediğini ifade eden Babacan, yaptıkları çalışmanın asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanacağı ve belirli bir plan dahilinde ödemenin gerçekleştirileceği bir düzenleme olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’le birlikte Başbakanlık Yeni Bina’da Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nı açıkladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yurtdışında olması nedeniyle katılamadığı toplantıya, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Emin Zararsız da katıldı. Devlet Bakanı Ali Babacan, Tasarı’da vatandaşla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele aldıklarını belirterek, kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir indirim yapmadıklarının altını çizdi. Asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlayacak şekilde bir düzenleme yaptıklarını kaydeden Babacan, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idareleri, Yurt-Kur, TRT, KOSGEB, TOBB ve OSB’lerin kapsama girdiğini açıkladı. Babacan, kamu kurumları dışındaki kuruluşların kendi talepleriyle yeniden yapılandırma kapsamına girdiklerini aktardı. Babacan, tasarının kapsayacağı dönem hakkında da bilgi verdi. Vergi ve gümrük vergileri açısından 31 Temmuz 2010’dan önceki alacakların kapsama girdiğini açıklayan Babacan, beyana dayanan vergilerde 31 Temmuz 2010 tarihine kadar verilmesi gereken beyannamelerin, 2010 yılına ilişkin 31 Temmuz 2010 tarihinden önce tahakkuk eden emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisinin kapsama dahil olduğunu aktardı.
-SGK PRİMİ ALACAKLARINDA SON TARİH 30 HAZİRAN-
Babacan, SGK primi alacakları açısından Haziran 2010 ve önceki aylara ait işveren ve sigortalalılara ilişkin sigorta priminin, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek priminin de yapılandırılan alacaklar içinde yer aldığını bildirdi. Babacan, isteğe bağlı sigortalılar ve topluluk sigortalarına ilişkin primlerin, yaşlılık, emekli aylığı ve malullük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikteki kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanların aylığından kesilmesi veya kendisince ödenmesi gereken SGK destek primlerin ve SGK tarafından takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payının da 30 Haziran 2010’a kadar olan dönemle sınırlandırıldığını ifade etti.
Babacan, 30 Haziran 2010 tarihine kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta priminin ve 31 Temmuz 2010 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin idari para cezalarının da bu çerçevede değerlendirileceğini ifade etti.
-ELEKTRİK VE SU ALACAKLARINDA 31 TEMMUZ ÖNCESİ KAPSAMDA-
Babacan eleltrik ve su alacakları açısından 31 Temmuz öncesi ödenmesi gerekenler yeniden yapılandırmadan yararlanacağını söyledi. TOBB ve bağlı odaların aidatları açısından hazırlanan tasarının yürürlüğe girmesinden önce ödenmesi gereken aidatların kapsamda olduğunu belirten Babacan, diğer alacaklar açısından 31 Temmuz 2010 tarihi iktibariyle vadesi geldiği halde kanun yürürlüğe girdiği tarihte ödenmememiş olanların gireceğini kaydetti.
İHTİLAFLI KAMU ALACAKLARI
Babacan’ın açıklamasına göre, ihtilafın bulunduğu safhaya göre, alacak asıllarının yüzde 50’si veya yüzde 20’si, asla bağlı olmayan cezaların yüzde 25’i veya yüzde 10’u, gecikme faizi veya gecikme zammı yerine güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar, bunların hepsi toplanıp ödenecek.Vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamı, gecikme cezası, gecikme faizi, gecikme zammı faiz geliri alacaklarından da vazgeçiliyor.SGK’nın prim alacak asıllarında herhangi bir indirim yapılmıyor. İdari para cezalarının yüzde 25’i ile gecikme zammı ve gecikme cezalarının yerine TEFE/ÜFE güncelleme oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutar ve bunların toplamı belirlenecek ve bu tutar ödenecek
-İNCELEME VE TARHİYAT AŞAMASINDAKİ ALACAKLAR
İnceleme ve tarhiyat aşamasındaki alacaklarda, başlanmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen verginin yüzde 50’si, gecikme faizinin güncelleme oranı esas alınarak tutar hesaplanacak ve ödenecek. Kalan alacak asılları ile vergi cezaları ile gecikme faizi alacaklarından vazgeçilecek.Yani inceleme ve tarhiyat safhasında mükellefler böyle bir şeye başvururlarsa bu imkanlardan yararlanmış olacaklar.
Pişmanlıkla veya kendiliğinden beyanname veren mükelleflerin, tahakkuk eden vergilerinin tamamı, pişmanlık zammı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın hepsini ödemeleri halinde, vergi cezalarının, pişmanlık zammının, gecikme faizinin tahsilinden de vazgeçilmiş olacak.Gümrük vergilerinde de aynı esaslar öngörülüyor.Emlak vergisi bildirimini süresinde vermemiş olan mükelleflere de bildirimde bulunma imkanı getiriliyor. Sadece beyanname vermiş ve ödeyememiş vatandaşlar değil, beyanname vermemiş vatandaşlara da beyanname imkanı sağlanıyor. Bu durumda, ödenmesi gereken vergilerin tamamı ile o günden bugüne kadar enflasyon ile güncellenmiş rakam tahsil edilecek.
-MATRAH VE VERGİ ARTIRIMI
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir stopaj vergisi, KDV açısından mükelleflerin 2006-2009 yıllarına ait yeni bir bir matrah bildirimi, bir bakıma eskiden vermiş oldukları beyannamenin üzerine ilave matrah bildirmeleri durumunda, ilave ödedikleri vergi ile beraber, bu vergi türleri ile ilgili inceleme ve tarhiyata muhatap olmayacaklar.Babacan, bunun, en son 2004 yılında yapılan uygulamaya paralel bir uygulama olduğunu belirtti.
-STOK BEYANI VE VARLIK BARIŞI
İşletmede bulunduğu halde halde kayıtlarda yer almayan mallarını kayda alma imkanı getiriliyor. Aynı zamanda kayıtlarda yer aldığı halde işletmede yer almayan mallar ve kasa mevcutları için düzeltme imkanı sağlanıyor.Babacan, "Yani stoklar, hatta demirbaşlar, nakit, defterde görünen ile gerçek durum farklı ise mükelleflere çok önlemli bir fırsat penceresi açıyoruz.Gerçek durum ile kayıtları eşleme imkanı getiriyoruz. Bununla ilgili her bir kalemle ilgili ayrı rakamlar var. Mükelleflerin beyan ettikleri bu değerlerler üzerinden belli bir oranda vergi ödemeleri halinde, herhangi bir vergi ve ceza uygulanmayacağına ilişkin düzenleme yapmış oluyoruz. İşletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi sağlamış alıyoruz, çünkü gerçeklerle resmi kayıtlar arasındaki farklar, önemli sorunlardan biri. Bu önemli bir fırsat kapısı" dedi.Varlık Barışı ile son dönemde bir takım taleplerin geldiğini belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, bununla ilgili yeni bir kapı açmayacaklarını daha önce ifade ettiklerini hatırlatırken, "Burada, daha önceki kanun kapsamında bildirim ve beyanda bulunduğu halde şu ya da bu sebeple kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara bir hak daha tanınmış oluyor. Bu çerçevede, yurtdışında bulunan varlıkları süresi içinde Türkiye’ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara, tarh edilen vergiyi vadesinde ödemeyenlere ilave bir pencere açmış oluyoruz" diye konuştu.
-BU KANUNDAN NASIL YARARLANILACAK
Bununla ilgili kanun çıktıktan sonra vatandaşların öncelikle yazılı başvuruda bulunması ve bununla ilgili devam eden davalardan vazgeçilmesi gerekeceğini açıklayan Bakan Babacan, ödemelerin süresinde yapılmasının önemli olduğunu vurguladı. Babacan, şöyle devam etti: "Ödemeler derken cari yükümlülüklerin. (Ben eski borcumu yapılandırayım, yeniden borç takayım), böyle bir şey yok. Yani vergi ödemeleri günü gününe tam yapılacak ve bu kanundan yararlanılacak. Eğer vergi ödemelerinde bir aksama olursa, o zaman bu kanunun verdiği imkanlar ortadan kalkmış oluyor. Tekrardan yüksek alacaklara dönmüş oluyoruz. Bu önemli bir ayrıntı. Taksit süresince bu geçerli olacak. Uygulama kapsamında 36 aya kadar günlük ödemelerin de zamanında yapılması gerekiyor. O arada bir aksilik çıkarsa biz bu yeniden yapılandırmaya tekrar başa sarmış olacağız ve bir bakıma ilk hale dönmüş olacağız. Bu önemli bir ayrıntı. Vatandaşların dikkat etmesi gerekir."
-TAKSİT UYGULAMASI
Ödemelerin zamanında yapılmasının önemini vurgulayan Bakan Babacan, taksitlerle ilgili "küçük toleranslar" getirdiklerini de belirtti.Babacan’ın verdiği bilgiye göre, başvuruların, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapılması gerekiyor.Kanunun TBMM’den ne zaman çıkacağına ilişkin kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığına işaret eden Babacan, "Söz gelimi, aralık ayında çıkarsa, şubat ayının sonuna kadar başvurulması gerekiyor, kanun bir ay sarkarsa, başvurular mart ayının sonuna kadar yapılabilir" dedi.Ödemelerin peşin veya taksitli yapılabileceğini anlatan Bakan Babacan, genel prensip olarak taksitler üst üste çakışmaması için 2 ayda bir taksit ödeme prensibi getirdiklerini, kurum ödemelerinin çakışmayacağını söyledi.Toplam 36 ayda 18 taksitte ödemeler yapılabileceğini bildiren Babacan, vergi borçlarının kredi kartına taksit olarak yansıtılması imkanı da getirdiklerini açıkladı.Bu yasa çerçevesinde ilgili kuruluşlar ile protokol yapan bankalar ve bu bankaların kartına sahip olan vatandaşlar bu uygulamadan yararlanabilecek.Ödemelere, SGK alacakları için, kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 4. aydan, diğer kurum alacakları için ise kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen 3. aydan itibaren başlanacak.Babacan, "Alacağın aslını bugüne kadar enflasyon ile getirdik; bu rakam, peşin ödeme için uygulanacak rakam. İlk ay öderse borcu kapanır. Buna taksit yapmak istiyorsa, 6 taksitte yapılacak ödemeler için bu alacağı 1,05 katsayısı ile çarpıyoruz. 6 taksit demek 12 ay demek. 9 taksitte ödeme yapacaksa 1,07 katsayısı ile; 12 taksitte (2 yılda) ödeme yapacaksa 1,10 katsayısı, 18 taksitte (36 ay) ödemek isteyenlere ise borcu 1,15 ile çarpıyoruz. Peşin ödemek daha avantajlı olacak. Taksitlendirirken küçük katsayılarla peşin ödeme ile taksitle ödeme arasında adalet sağlamış oluyoruz" dedi.
BABACAN SORULARI YANITLADI
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu alacakların yeniden yapılandırmadan elde edilecek rakam, toplam alacak ya da tahsilat tahmini konusunda herhangi bir rakam vermeyeceklerini bildirdi.
Babacan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nı açıkladığı Başbakanlık yeni binadaki basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin yeniden yapılandırmayla 50 milyar liralık bir gelir hedefinin bulunduğu iddialarını sorması üzerine, Babacan, böyle bir rakamın nereden çıktığını bilmediğini, kendisinin de gazetelerden okuduğunu, bakanlardan ya da adını soyadını vererek bürokratlardan böyle bir açıklama yapanın olmadığını, bunun bir duyum olduğunu söyledi.
Yapılandırmanın kapsamında çok farklı konular bulunduğuna çok farklı alacak çeşitleri bulunduğuna işaret eden Babacan, "Biz toplam rakam konusunda, toplam alacak ya da toplam tahsilat tahmini konusunda herhangi bir rakam vermeyeceğiz. Zaten bizim 2011-2013 Orta Vadeli Planımızda, 2011 bütçemizde bunlarla ilgili herhangi bir gelir öngörmüyoruz. Biz bu çalışmada şuna da dikkat ettik, yapacağımız bu çalışma kanunların ya da cezaların yaptırım gücünü zayıflatıcı hüküm taşımamalı. Bundan sonraki uygulamalarda devletin tahsilat kabiliyetini düşürmemeli. (Bir defalık şuradan bir gelir toplayalım da ondan sonra bakarız) böyle bir yaklaşımımız yok." 2004, 2008 yıllarında da pek çok uygulamaların yapıldığını, bütün bu süreçlerin Türkiye’nin çok önemli geçiş ve transformasyon süreçleri olduğunu anlatan Babacan, son derece bozuk bir ekonomik yapıdan, çok daha sağlam düzgün bir ekonomik yapıya doğru gittiklerini, kayıt dışılığın çok çok fazla olduğu bir dönemden, azaldığı, azalacağı ve belli bir noktada çok çok düşük noktalara ineceği bir dönemde olduklarını ifade etti.
Bu bir geçiş süreci olduğunu vurgulayan Babacan, bunların zaman alacağını, kademe kademe olacağını, akşamdan sabaha olmasını beklememek gerektiğini, ancak Türkiye’de kayıtdışı çalışanlar için hayatın gittikçe zorlaşacağını söyledi.
-ÖDEMESİNİ DÜZGÜN YAPANLAR-
Ödemesini düzgün yapanlara bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusuna karşılık Babacan, 2011 yılı ile alakalı gelirleri azaltıcı herhangi bir adım atmalarının kesinlikle mümkün olmadığını bildirdi.
Ancak 2012-2013 yıllarında bunlara bakılabileceğini belirten Babacan, Sosyal Güvenlik Primlerini düzgün ödeyen, gününde ödeyen vatandaşlarımız için daha önce 5 puanlık bir indirim yaptıklarını bunu 2007 yılı seçim beyanına koyduklarını, 2008 yılı bütçesini, 2009,2010 bütçelerini buna göre yaptıklarını kaydetti.
Bugüne kadar hesaplı planlı bir şekilde geldiklerini anlatan Babacan, 2011’de böyle bir şeyin olmasının zor olduğunu, bütçenin yapıldığını, Meclis’e gönderildiğini, bütün dengelerin kurulduğunu ifade etti. Başbakan Yardımcısı Babacan, şöyle devam etti: "2012’de böyle bir imkan olur mu, Sosyal Güvenlik primlerinde yaptığımıza benzer bir şeyi Kurumlar Vergisinde, Katma Değer Vergisinde, Gelir Vergisinde yapabilir miyiz? Bu kuşkusuz çalışılabilir. Bu işin püf noktası ne? Bunlardan yararlanmak için son bir kaç yıl vatandaşların vergilerini zamanında ödemesi gerekiyor. Matrah artırımındaki oran yüzde 20, ama vergilerini tam ve gününde için yüzde 15 uygulayacağız dedik. Bu bir başlangıçtır. Tam ve gününde ödeyenler öncelikle gönül rahatlığındalar, denetim baskısında değiller, haciz, icra bunlarla uğraşmıyorlar. Rahatlar vatandaşlarımız, bir kaygı endişe yok.
İleride baskılar daha çok artacak. Tam ve gününde ödeyenler için 2012 ve sonrası için bakılabilir çalışılabilir ama bunun mutlaka çok güzel çalışılması lazım, bütçe yapılırken öngörülmesi lazım ve sonradan gelir kaybına yol açacak bütçe dengelerini bozacak herhangi bir adım şeklinde olmaması lazım."
-SİGARA CEZALARI KAPSAMDA DEĞİL-
Sigara ve trafik cezalarının yeniden yapılandırma kapsamında olup olmadığının sorulması üzerine de Babacan, trafik cezalarında, cezanın ana parasını bugüne enflasyonla getirdiklerini, ancak sigara cezalarının şu an itibariyle yeniden yapılandırmanın kapsamı dışına olduğunu bildirdi.
Düzenlemenin tasarı aşamasında olduğunu bunun bir de Meclis süreci bulunduğunu anlatan Babacan, bunun Meclis’te görüşülmeye başlamasının bir kaç hafta süreceğini, Plan Bütçe Komisyonu gündemine girmesinin dahi bütçenin bitmesinin ardından olacağını ifade etti.
Bu süreç içerisinde yeni öneriler gelebileceğini, bazı ufak tefek unsurların çıkabileceğini, başka unsurların gidebileceğini, Meclis’te de komisyon aşamasında genel kurul aşamasına bunun kapsamlı tartışılacağını söyledi.
-ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI DİNÇER-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de, SGK prim borçlarına dönük cezalardan yüzde 50 indirim yapıldığına dair hususa şöyle açıklık getirdi: "Alacaklarımız ve cezalarıyla alakalı bir husus değil bu. Diyelim ki 65 yaş üstü bir kişi herhangi bir geliri olmadığı için yoksulluk aylığı almış diyelim. Sonra bunu tespit etmişiz ki geliri varmış. Biz böyle bir durumda kendisine ödediğimiz maaşları ve artı yüzde 50 fazlasını tahsil ediyorduk. Orada yüzde 50 fazlasını tahsil etmekten vazgeçiyoruz. 6183 sayılı Kanuna göre uygulanması gereken faiz oranları neyse o oranlarda tahsil edeceğiz. Bu da bugünkü oranlarda yaklaşık yüzde 14-15’e civarında bir ceza demek.
"PARA KASAYA GİRİNCE RAKAM VERİRİZ"
Tahsilat hedefi konusundaki soruların yinelenmesi üzerine Babacan, "para kasaya girince veririz, bu ay şu kadar para aldık deriz, ama önceden rakam vermeyeceğiz" dedi.
SGK’nın açısından 47 milyar liralık, Maliye bakanlığı açısından 40 milyar liralık tahsil edilebilir bir çerçeveden bahsedildiğinin hatırlatılarak, devletin ne kadarlık alacağından vazgeçtiğinin sorulması üzerine Babacan, tasarının ilk haliyle bugün geldiği nokta arasında fark bulunduğunu, kapsamı daraltıp genişletmeye bağlı olarak da rakamların sürekli değiştiğini söyledi.
Babacan, "Rakamlar konusunda bugün itibariyle baktığımızda tek bir rakam, ne Maliye Bakanlığı tarafından ne Sosyal Güvenlik kurumu tarafından böyle bir şey telaffuz etmek istemiyoruz "diye konuştu.
Bakan Dinçer de aynı soruya; şöyle yanıt verdi: "Bir kurumun toplam alacağı ile bugünkü yeniden yapılandırma kapsamında alacakları ve onların çerçevesinin ne olacağı ayrı ayrı şeyler. Sizin bahsettiğiniz SGK’nın yeniden yapılandırma sürecine girmeden gözüken kaydi olan alacaklarıyla ilgili bir husus. Mesela bizde şöyle bir uygulama var ondan vazgeçiyoruz kamuoyuyla da paylaştık; diyelim bir Bağ-Kurlu vatandaşımız var bize uzun yıllar Bağ-Kurlu olarak prim ödememiş sonra işyerini kapatmış ve SGK’ya tabi herhangi bir yerde çalışmaya başlamış. Böyle bir durumda bu vatandaşımızın Bağ-Kur dostayı kapanmıyor, bu kişi 5-10 yıl süreyle belki hiç oraya prim yatırmamış olsa bile prim borcu varmışcasına kayıt yapılıyor, çünkü önceki hukuki düzenlemeler öyle ve sonrada onlara cezaları tahakkuk ettiriliyor. Ama bu vatandaşımız aynı zamanda, o esnada SGK’da bize prim ödüyor. Kurumların farklı olması sebebiyle bu kişi bize borçlu gözüküyor. Ama bu gerçekte bir borç değil bizim anlayışımıza göre. O açıdan bakıldığında biz yeni bir düzenleme yapıyoruz, SGK’da hangi sisteme tabi olursa olsun bize prim ödüyorsa bir sistemden diğer sisteme kolayca geçebileceği bir esneklik sağlıyoruz."
-TAHSİL EDİLECEK RAKAM NEREDE KULLANILACAK?-
Tahsil edilecek vergi alacaklarının, bütçenin neresine konulacağının sorulması üzerine Babacan, onun kararını sonra vereceklerini, şu anda 2-B üzerinde çalıştıklarını, 2-B yasasının çıkabileceğini ve buradan ilave birşeyler gelebileceğini ifade etti.
Babacan, "yeniden yapılandırmadan, 2-B’den ilave ne kadar rakam gelecek, önce bir görmemiz lazım. O rakamın bir kısmını borç ödemesinde mi kullanırız, bir kısmını yatırımlara mı yönlendiririz... Bunlara biz 2011 içerisinde karar veririz" diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bugün açıklanan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması uygulamasından kaç kişinin yararlanacağı ve ne kadar para tahsil edileceği noktasında bir hedef, bir tahmin açıklamayacaklarını, bu konuda resmi bir rakamın olmayacağını söyledi.
Bakan Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte Başbakanlıkta düzenlediği toplantıda, Bazı Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarı’sı hakkında bilgi verdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Tasarının yasalaşması halinde yeniden yapılandırmadan kaç kişinin yararlanacağının ve devletin bu uygulamadan ne kadar para tahsil edeceğinin sorulması üzerine Babacan, "kaç kişi? kaç lira?... bunu bir hedef bir tahmin olarak açıklamayacağız. Yani resmi bir rakam olmayacak" dedi.
Kaç kişinin yararlanacağının da ne kadar para tahsil edileceğinin de tamamen başvurulara bağlı olduğuna dikkat çeken Babacan, "Biz bir kapı açtık, önemli bir imkan sağladık. Bundan sonra gerçekleşenleri söyleyeceğiz. Daha önce yaptığımız bu tür çalışmalarda bazı dönemlerde açıklamalarımız oldu ancak onun getirdiği sakıncalar da oldu. Hele hele bu daha kapsamlı, çok kurumu ilgilendiren bir çalışma. Böyle bir durumda ne kişi sayısı ne TL olarak rakam vermenin uygun olmadığını düşünüyoruz" diye konuştu.
Bakan Babacan, bir gazetecinin Meclis’te bütçe görüşmelerinin sürdüğünü hatırlatarak, "tasarıyı bayramdan sonra araya alma yöntemini mi kullanacaksınız yoksa bütçenin bitmesini bekleyeceksiniz" şeklindeki sorusuna karşılık olarak, Meclis’teki süreç hakkında bugünden bir şeyler söylemenin zor olduğunu ama kendisinin tahminin; Plan Bütçe Komisyonu’nun Bütçe Tasarısı üzerindeki çalışmaları bayramdan sonraki hafta içinde, yani cuma günü tamamlayacağı yönünde olduğunu, bundan sonra da yeniden yapılandırmaya ilişkin tasarının komisyonda ele alınmasını arzu ettiklerini söyledi.
Bu tasarı için bir alt komisyon gerekeceğini, orada her şeyin tartışılacağını ifade eden Babacan, "Gözden kaçırdığımız konular olabilir, tereddütlü olduğumuz noktalarda daha rahat karar verebiliriz, ama ana ilkelerde değişiklik olmasını arzu etmeyiz. Devletin ilerde taslak kabiliyetini azaltacak, ceza ve yaptırımlarımızın gücünü azaltacak herhangi bir unsur oluşsun istemeyiz" diye konuştu.
Babacan, bu tür çalışmaların iyi dizayn edilmemesi halinde bu sene "şuradan fazla para toplayayım derken ileriye dönük her sene 2-3 milyarlık vergi kaybına" neden olunabileceğini de ifade etti.
Tasarı çerçevesinde yeniden yapılandırılan borçların kredi kartıyla da ödenebileceğine yönelik sözleri hatırlatılarak, "kredi kartıyla yapılacak ödemelerde borçlu kişi sadece asgari tutarını öderse bu kamu alacağından banka alacağına dönüşecek ve daha yüksek faiz ödemeleri söz konusu olacak" şeklindeki yoruma karşılık da Babacan, şunları kaydetti: "Kredi kartıyla ödemek vatandaşlarımız için mekanik bir kolaylık getirecek. Yani vergi dairesine gidip ödeme yapacağına vergiyle ilgili ödemeleri kredi kartı faturasında görecek ve kredi kartı ödemesi içinde onu da ödemiş olacak. Kredi kartıyla ödemekle Gelir İdaresi ya da Sosyal Güvenlik Kurumu’na taksit taksit ödemek arasında hiçbir fark yok. Bu tamamen vatandaşın tercihi.
İsteyen bankaya borçlu olur, isteyen (bankaya borçlanmayayım devletime borçlu olayım) diyebilir. Biz opsiyonları açıyoruz vatandaşlarımız kendi tercihlerini yapmakta serbest."
-BAKANLAR KURULU BAŞVURU SÜRESİNİ UZATMADA YETKİLİ-
Bakan Babacan, referandumda oy kullanmayanların ödeyecekleri para cezasının da tasarı kapsamına girip girmediğinin sorulmasına karşılık, Referandumun 12 Eylül’de yapıldığını hatırlattı. Babacan, Tasarının kapsamına 31 Temmuz ve daha önceki seçimlere ilişkin cezaların girdiğini belirtti ve "O yüzden oy kullanmayanlar referanduma ilişkin ödemelerini yapsalar iyi olur" dedi.
Ali Babacan, "Bankalardan kredi kartı borçları bakımından kendilerine bir başvuru gelip gelmediğinin" sorulması üzerine, böyle bir talebin gelmediğini söyledi.
Kredi kartı borçlarına ilişkin geçen sene kanun çıkarttıklarını hatırlatan Babacan, bu konuda bankalar kendi aralarında anlaşıp da tek bir planla hükümete gelemedikleri için bu kanunu çıkarttıklarını ve kanunun süresi bittikten sonra dahi pek çok maddesinin aylarca uygulanmaya devam ettiğini dile getirdi.
Babacan, "Yani kanunun süresi bitse de hangi müşterisiyle yeniden yapılandırmayı nasıl yapacağı bankanın kendi bileceği iştir. Yani bize bir talep gelmedi ama geçen seneki kanunu aynen alıp uygulamalarının önünde de hiç bir engel yok" dedi.
Babacan, tasarının yasalaşmasından sonra başvuru süresinin uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken de Bakanlar Kurulu’na başvuru süresini uzatmayla alakalı 1 aylık bir yetki verdiklerini, yani yasa çıktığı tarihten itibaren ikinci ayın sonuna kadar olan başvuru süresinin Bakanlar Kurulu tarafından 1 ay daha uzatabileceğini söyledi. Buna ihtiyaç olup olmayacağına o gün geldiğinde karar vereceklerini ifade eden Babacan, kendilerinin genel olarak uzatmalara çok sıcak bakmadıklarını kaydetti.
Bir gazetecinin "yeniden yapılandırma kapsamında borcunu ödeyen kimselerin yürüyen vergi ya da sosyal güvenlik primi yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde yapılandırmadan vazgeçileceğini kaydettiniz, bunu biraz daha açar mısınız?" şeklindeki sorusu üzerine de Babacan, bu iki ödemenin birbirine paralel yapılması gerektiğini ancak her ikisinde de 2 defaya mahsus olmak üzere atlama hakkı bulunduğunu söyledi.
"Ödemelerin her hangi birinde bu atlama üç olursa o zaman tekrar eski yüksek borçlara dönülecek" diyen Babacan, hem günlük ödemelerin hem de eski borçlara ait taksit ödemelerin düzgün gitmesi gerektiğini, yeniden yapılandırmanın iyi niyetle uygulayanlar için bir fırsat penceresi olduğunu ama bunun kötü niyetli kişiler için "fırsatçılığa" dönmesine de izin vermeyeceklerini bildirdi.
Babacan, bir başka soruya karşılık TOKİ’ye olan borçların yapılandırma kapsımda yer almadığını, çiftçilerin elektrik borçlarında fatura tahsilatının hasat sonrasına bırakılması yönündeki taleplerinin ise "düşünülebileceğini" söyledi.
Babacan, tasarının geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer tarafından açıklanan istihdam paketi ile birlikte tek bir tasarı olarak Meclise gönderileceğini de sözlerine ekledi.
-MALİYE MÜSTEŞARI-
İdari para cezaları ve Varlık Barışı’na yönelik bir soruyu da Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal yanıtladı. Ağbal, "Varlık Barışı Kanunu’ndan yararlanmak üzere daha önce bildirimde bulunmuş fakat beyan ettiği varlıkları yurda getirememiş veya Varlık Barışı Kanunu’ndan yararlanmış, sermaye artırımı taahhüdünde bulunmuş fakat sermayesini artırmamış ya da varlıklarını getirmiş ama vergisini ödememiş bütün bu gruplar kanunda belirlenen süre içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde yasadan yararlanacaklar" dedi.
Ağbal, naylon fatura düzenleyenlerin tasarı kapsamında olup olmadığına ilişkin soruya cevaben de bu tasarıdan defter ve belgelerini yok edenlerle sahte belge düzenleyenlerin yararlanmayacaklarını, naylon fatura kullananlar bakımından ise bir sıkıntı bulunmadığını bildirdi.
Naci Ağbal, başvuru süresince haciz işlemlerinin durup durmayacağına ilişkin de "taksitlerdirme imkanından yararlanarak ödemelerini yapanlar bakımından haciz tutarları ödeme tutarı kadar azaltılacak ama cari dönemlerine ilişkin herhangi bir şekilde vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde normal olarak haciz işlemlerinin yapılacağı tabi" diye konuştu.
Tasarı kapsamında vazgeçilen küçük alacakların neler olduğunun sorulması üzerine de Ağbal, bunların; "Maliye Bakanlığı bakımından 31 Aralık 2004 öncesi her bir tür ve dönem itibariyle 50 liranın altında kalan alacaklar, 31 Temmuz 2010 tarihi öncesi verilmiş idari para cezalarından 120 liranın altındaki alacaklar, Gümrük Müsteşarlığı bakımından 31 Temmuz 2010 öncesi her bir tür öncesi ve dönem itibariyle 50 liranın altında kalan alacaklar, 31 Temmuz 2010 öncesi verilmiş idari para cezalarından 60 liranın altında kalan alacaklar ve SGK için ise 31 Temmuz 2010 öncesi işyeri bazlı 50 liranın altında kalan alacaklar" olduğunu söyledi.
"Vergi kaçakçılığından yargılanan birisini de bu kapsama girebilir mi?" şeklindeki soruyu da Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci yanıtladı. Kilci, herhangi bir şekilde hakkında kaçakçılık suçu raporu düzenlenmiş kişilerin de borç ödeme yönünden bu tasarıdan yararlanabileceğini, fakat herhangi bir şekilde yürüyen adli bir soruşturmada gerileme veya durmanın söz konusu olmayacağını bildirdi.
Toplantının ardından Bakan Dinçer, bir gazetecinin "Türkiye’ye yurt dışından çalışmak için işçi gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Bizim ihtiyacımız olmayan personele çalışması için biz izin vermeyiz.
Dolayısıyla eğer belirli bir niteliği var, uzmanlaşmışsa ve Türkiye’de ona ihtiyaç varsa zaten temel politika olarak onlara izin veriyoruz biz. Aksi takdirde vasıfsız bir işçiye ihtiyacımız yok. Çünkü bizim ülkemizde de işsizlik sorunu var" yanıtını verdi.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı