xyunusx
Doçent
- Katılım
- 27 Haziran 2008
- Mesajlar
- 791
- Reaksiyon puanı
- 41
- Puanları
- 28
Adam yine evinin yolunu tuttu, ama her zamanki gibi değil. Bu sefer soğuk, titrek ve ürkekti, korkmuyordu ama içi içini yiyordu. Bu güne kadar gözünden bir damla bile yaş düşmemişti. Düşse toprağa değil bağrına değecekti. Biliyordu ama yine de bastı arabanın gazına ve her seferkinden daha çok. Evine vardığında kıpırdayan hiç bir şey yoktu, buna kapının önündeki ceviz ağacının dalları da dahildi. Yavaşça elini cebine attı, külçe gibi ağırlaşmış anahtarların arasından güçlükle evinkini bulabildi. Aslında zili çalması gerekliydi. Ama bu gün bambaşkaydı. Gıcırdayan kapıyı açtı, sağa sola bakındı çoktan gerekli eşyalar alınmış ve yerine hüzün ve pişmanlıklar konulmuştu bile. Hatta son bir hatır olsun diye banyo dahil derli toplu ve temizdi her yer.
.....
Kadın zincirlerini kırmıştı artık. Özgürdü ve oksijenin ciğerlerine bu kadar dolduğunu hiç fark etmemişti. Yeni bir kuşun kanadına takılıp giderken ılık rüzgarın tenini okşaması unutturmuştu ona evdeki yaralı hayvanın inlemelerini. O inlemeler ki dünyayı sarsa bir o duymazdı. Sanki evren kuruldu
kurulalı onun için ilk defa düzgün işlemişti düzen. Her şey o kadar yolundaydı ki, sağ ayak
topuğundaki o küçük acı haricinde. O acıyı bile istemiyordu hayatında o sebeple de çıkardı sivri
topuklu ayakkabıyı o kadar rahatladı ki. Alınır elbet yenisi diyerek arabanın camından dışarı atacak oldu ama içinden 600 lira para ve bir kağıt düştü önce paraya bir anlam veremedi ardından hemen kağıt parçasını açtı eğik büyük yazılarla şunlar yazılıydı.
.....
Ne savaşlar verdik zehir sevdalarda.
Kimimiz bir hiç uğrunda öldü.
Kimimiz ağır yaralı hala
Ben karanlık sabahlara uyanırım her gün.
Bir parça ekmek ve kan tadında çay olur soframda.
Güneşi doğmaz otobüsü kalkmaz olur şehrin.
Bulunmaz gülüşün bi çocuk kahkahasında.
Sert olma kırılırsın. Yumuşak olma eğilirsin.
Gitmekte var kalmakta hayatta.
Bana doğru yer neresi diye sorma.
Doğruyu en iyi sen bilirsin.
not: bu yazı sonsuzluğa itafen yazılmıştır
Arkadaşlar uzun zaman önce sdn de yazıyordum yazılarımı buradan oluşan deneyimlerimle şimdi ise antalya arena dergisinde köşe yazarıyım genelde komik ve espirili yazılar yazıyorum fakat bu ay ne oldu bana bahardanmıdır bilinmez duygusal bir yazı yazayım dedim sizlerlede paylaşmak istedim kaynak olarak köşe yazımı yayınladığım antalya arena dergisinin sitesinide ekliyorum orayada yorum yaparsanız çok sevinirim.
Antalya Arena
.....
Kadın zincirlerini kırmıştı artık. Özgürdü ve oksijenin ciğerlerine bu kadar dolduğunu hiç fark etmemişti. Yeni bir kuşun kanadına takılıp giderken ılık rüzgarın tenini okşaması unutturmuştu ona evdeki yaralı hayvanın inlemelerini. O inlemeler ki dünyayı sarsa bir o duymazdı. Sanki evren kuruldu
kurulalı onun için ilk defa düzgün işlemişti düzen. Her şey o kadar yolundaydı ki, sağ ayak
topuğundaki o küçük acı haricinde. O acıyı bile istemiyordu hayatında o sebeple de çıkardı sivri
topuklu ayakkabıyı o kadar rahatladı ki. Alınır elbet yenisi diyerek arabanın camından dışarı atacak oldu ama içinden 600 lira para ve bir kağıt düştü önce paraya bir anlam veremedi ardından hemen kağıt parçasını açtı eğik büyük yazılarla şunlar yazılıydı.
.....
Ne savaşlar verdik zehir sevdalarda.
Kimimiz bir hiç uğrunda öldü.
Kimimiz ağır yaralı hala
Ben karanlık sabahlara uyanırım her gün.
Bir parça ekmek ve kan tadında çay olur soframda.
Güneşi doğmaz otobüsü kalkmaz olur şehrin.
Bulunmaz gülüşün bi çocuk kahkahasında.
Sert olma kırılırsın. Yumuşak olma eğilirsin.
Gitmekte var kalmakta hayatta.
Bana doğru yer neresi diye sorma.
Doğruyu en iyi sen bilirsin.
not: bu yazı sonsuzluğa itafen yazılmıştır

Antalya Arena