CHP kürt raporu hazırlıkları

Bu konuyu okuyanlar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

windows7seven

Asistan
Katılım
24 Haziran 2009
Mesajlar
467
Reaksiyon puanı
6
Puanları
18
CHP yeni `Kürt Raporu` için hazırlıklara başladı

CHP lideri Baykal`ın Diyarbakır ziyareti CHP`yi harekete geçirdi. Parti yönetimi 1989 ve 1995 yıllarında hazırlanan Kürt raporlarından faydalanarak yeni bir `Kürt Raporu` hazırlayacak..


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal`ın Diyarbakır`a yaptığı gezi sonrası harekete geçen parti yönetimi yeni ve "çağdaş" bir Kürt raporu hazırlamaya başladı. Yayımlandığı 1989-1995 yıllarında tartışma yaratan iki raporu esas alınarak hazırlanacak yeni rapor mart ayında yapılması planlanan kurultaya yetiştirilecek. Rapor, MYK üyeleri Sinan Yerlikaya ve Mesut Değer`in denetiminde, bazı bilim adamları ve akademisyenlerin katılımıyla hazırlanacak.
`İNSAN ODAKLI ÇÖZÜM`
Kurultayda, özel olarak oluşturulacak "Güneydoğu Komisyonu", bu rapor üzerinde çalışacak. Raporla ilgili konuşan Sinan Yerlikaya, "Silahla, askeri tedbirlerle çözülemeyeceği artık iyice anlaşıldı. Bunu komutanlar da söyledi. Kürtlerin kimliklerinin tanınması, dillerinin kullanılması, kültürlerini geliştirilmesi yasal güvenceye kavuşturulmalı" dedi. Mesut Değer de yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirterek "Terörle mücadele kararlı bir şekilde sürdürülmeli. Ama Kürtlerin onurlu bir şekilde yaşamaları sağlanmalı" diye konuştu.


Alıntı:
http://sabah.com.tr/


CHP`nin yeni Kürt raporu: Devlet vatandaşa `Türkçe öğren gel` diyemez


CHP`nin Kürt sorunu konusundaki açılımları sürüyor. Partinin, `Pusula` adı verilen yeni raporunda Kürtlerin `dışlandığı` ve `sistemin bir parçası gibi algılanmadığı` belirtildi.

Farklı etnik kökenlere yönelik pozitif ayrımcılık yapılması istendi. SHP`nin 1989 yılında hazırladığı Kürt Sorunu Raporu`na da sahip çıkıldı.
Kürt sorununun çözümüyle ilgili çabalar yoğunlaşırken CHP de önemli açılımlara imza attı. Sürece katkı sunmaya hazır olduklarını belirten CHP lideri Deniz Baykal, geçen hafta Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin`i kapsayan gezisinde `silahların susması halinde affın gündeme gelebileceğini` dahi dillendirdi. Gezinin ardından hazırlanan `Pusula` adlı raporda da önemli tespitlere yer verildi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu tarafından hazırlanan raporda şu ifadeler kullanıldı: `Biz 20 yıl evvel doğru teşhisler yaptık ama o teşhis etrafında Türkiye`nin dinamikleri gelişmedi. Ayrışmaya yönelik dinamikler devreye girdi. Ne yazık ki, hâlâ tüm kamu ajanlarının (asker, sivil devlet adına görev yapan insanların) bu zihniyeti paylaştıklarını söyleyebilmek mümkün değildir.` Kürt sorununa yönelik çözümün ayrıştırıcı değil kaynaştırıcı olması gerektiği vurgulanırken, `Birileri çok bilinçli olarak Türkiye`de etnik temelde ayrıştırmanın ara modellerini çözüm diye geçici dönemler için önerme arayışındadır.` uyarısı yapıldı. Ülkemizdeki `Kürt yoktur ve etnik kimlikten bahsetmek ulusal bütünlüğümüzü tehdit eder` gibi önyargılar eleştirildi. Kalıcı çözüm için bu tür takıntıların geride bırakılması gerektiği kaydedildi. Çözüm noktasında şu hususların altı çizildi: `Herkesin kimliğini özgürce yaşayacağı, anadilini özgürce öğreneceği, öğreteceği ve konuşacağı, anadilinde radyo ve televizyonla özgürce yayın yapacağı, kültürünü ve folklorunu özgürce geliştireceği ve sergileyebileceği bir ortamın oluşturulması gerekir.`
Raporda, sorunun çözümünde asimilasyonun değil, entegrasyonun hedef alınması istendi. Resmî dili bilmeyen bir vatandaşın kendi anadilinde devlete şikayetini söyleme hakkı olduğuna da dikkat çekildi: `Resmî dili bilmeyen bir vatandaşın kendi anadilinde devlete şikâyetini söyleme, talep yapma hakkı yok sayılabilir mi? Devlet, `git sen Türkçe öğren de gel` diyebilir mi? Bunu kabul etmek mümkün değil. Bir yurttaş ister yerel yönetimden, ister merkezî yönetimden kendi diliyle, kendi duygusuyla talepte bulunabilir. Hatta birisi bildiği halde inadına bilmiyorum diyerek kötü niyetle resmî dili konuştuğu halde konuşmadan öbür türlü talep de yapabilir. Bizim bütün bunları anlayışla karşılamak görevimizdir.`


Alıntı:
2009-06-04 Zaman http://www.zaman.com.tr


CHP 21 aralıkta program ve tüzük kurultayını gerçekleştirecek. Program taslağına Doğu ve Güneydoğu il örgütlerinin isteğiyle Kürt ve Alevi açılımı da eklendi. Programda Kürt dili ve kültürünün gelişmesi için enstitüler kurulması ve cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması öngörülüyor


CHP yönetimi uzun süredir üzerinde çalışılan parti programının hazırlıklarını tamamladı. Program taslağı komisyonunda her ilden bir delege yer aldı. Komisyonun son toplantısı 3 aralıkta yapılarak taslağa nihai hali verildi. Tüzük çalışması ise Genel Sekreter Önder Sav başkanlığında yine her ilden bir delegenin katılımıyla yürütüldü. Yeni tüzükte genel sekreterliğin yetkileri teşkilat başkanlığına devredildiği için Sav, kurultayın yerel seçimlerden sonraya kalmasını istedi. Ancak Baykal itirazı kabul etmedi. `CHP Tüzük ve Program Kurultayı` 21 aralıkta toplanacak. Kurultay delegeleri onay verirse CHP`nin yeni programı netleşmiş olacak.
Çarşaf açılımıyla muhafazakar kesime açılan CHP, programda Kürtlere ve Alevilere dönük açılımlar yaptı. Programın Kürt sorunuyla ilgili bölümünü hazırlayan komisyonda yer alan CHP`li Sinan Yerlikaya, SHP`nin 1989`daki hazırladığı Kürt raporuna bağlı kaldıklarını söyledi. Yerlikaya, 19 yıl önceki Kürt raporunda Kürt sorununa köklü çözüm önerilerinin yer aldığını belirterek, yeni önerilerle birlikte bu raporu güncelleştirdiklerini söyledi.
Genel af yok
Yerlikaya, Kürt dilinin gelişimi, Kürtçe`nin okullarda öğretilmesi, üniversiteler bünyesinde `Kürt Dili ve Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Enstitüleri` kurulması, 24 saat Kürtçe televizyon yayını, sinema, tiyatro, müzik önündeki tüm engellerin kaldırılmasının yanı sıra Güneydoğu`ya yönelik sosyo-ekonomik çözüm önerilerine de yer verdiklerini söyledi. Yerlikaya, programda genel af veya kısmi af konusuna yer vermediklerini, bunun ilerde gündeme gelebileceğini söyledi.
Cemevlerine yasal statü
Anayasal vatandaşlığı çözüm olarak gördüklerini belirten Yerlikaya, `CHP olarak insanların kimliğini şeref ve namus olarak görüyoruz. AKP`nin bugün yapmaya çalıştığı da bizim 1989 raporumuz doğrultusundadır` dedi. Yerlikaya, programda daha önce Alevilere yönelik yer almayan açılımlara da yer verdiklerini söyledi. Yerlikaya, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulmasını öngördüklerini vurguladı.




2008-12-10 Taraf http://www.taraf.com.tr


CHP`de aykırı ses: Kürt sorununu çözen tarihe geçer

CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, `Artık bir Türkiye sorunu olan bu meseleyi kim çözerse tarihe geçer, gerçek budur` diyor.


CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, `Artık bir Türkiye sorunu olan bu meseleyi kim çözerse tarihe geçer, gerçek budur` diyor.
29 Mart yerel seçimleri Türkiye`ye yeni bir siyasi yıldız kazandırdı: CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin. `Çarşaf açılımı`nın mimarı olan Tekin ile Kürt açılımını konuştuk. Kendisi de Kürt olan ve en fazla Kürt`ün yaşadığı İstanbul`un il başkanı olarak Tekin; `Kürt sorununu çözen tarihe geçer` derken, `Genel başkanlık hedefiniz var mı sorumuza da; `Bulunduğum yerden memnunum` cevabını verdi.
Kürt sorunu konusuyla başlayalım. Nasıl bakıyorsunuz siz soruna?
Kürt sorunu diyoruz ama kabul etmemiz gerekir ki, bu bir Türkiye sorunudur. Belki 20 yıl önce buna Kürt sorunu denebilirdi ama bugün artık değil. Ve bu sorunun çözümü de kolay değildir. Çözüm dediğimiz şey; akşam karar alıp sabah çözüyorum demekle mümkün değildir. Ama eğer çözüm konusunda da adım atılıyorsa, yapılması gereken o adımı desteklemek ya da en azından onun sorumluluğunu paylaşmaktır.
Nasıl çözülür bu sorun?
Benim söyleyeceklerim ancak bireysel olacaktır. Kürt sorununu kimse konuşmazken, konuyla ilgili rapor hazırlayan siyasi partinin il başkanıyım. Baykal, 1989`da bu konuyla ilgili rapor hazırlatmış ve konuyu gündeme getirmiştir. Keşke soruna o zaman sahip çıkabilseydi Türkiye bu kadar acı yaşanmasa idi. Ama geldiğimiz noktada şunu söylemek mümkün; bu sorununun tek çözümü demokrasidir. Demokrasinin derinleşmesi, tüm demokratik kuralların geçerli olmasıdır. Daha fazla demokrasi ve özgürlük sadece Kürt sorunu ile ilgili değil, Türkiye`nin yaşadığı birçok sorunun da panzehiridir. Türkiye demokratikleşir ve Kürt sorunu da çözülürse inanın Türkiye`yi kimse tutamaz. Henüz iktidarın çözüm paketini bilmiyoruz. Ama çözüme katkı sunacak her türlü çabayı desteklemeliyiz. Artık Türkiye sorunu olan bu meseleyi kim ve hangi siyasi parti çözerse o tarihe geçer. Gerçek budur.
O halde şunu mu söylüyorsunuz; siz çözümün parçası olmak istiyorsunuz...
Evet. Ama şunu eklemek gerek. Dünyadaki örneklere baktığımızda; çözüm siyasilerin işi ama çözüme gidecek süreç daha çok sosyal bilimcilerin, akademisyenlerin, STK`ların içinde olduğu bir çalışma grubunun işidir. Türkiye`de böyle bir çalışma bildiğimiz kadarıyla yok. Keşke olsa. Eğer varsa da biz bilmiyoruz. Şu anda sadece iyi niyet beyanları var ama bu çözüm için yeterli değil.
AK Parti kendi açıklamaları ile risk alıp bir süreçi başlattı...
Başlattı ama hatalı başlattı. Şüphesiz başlatılan sürecin sorumluluğu iktidar partisine aittir. Bana göre bu noktada Başbakan Erdoğan hatalı davranmıştır. DTP lideri ile bizzat kendisi görüşen Başbakan, ana muhalefet liderine karşı da aynı hassasiyet ve nezaketi göstermeliydi. Ana muhalefet liderine sorumlu olarak İçişleri Bakanı`nı göndereceğine, bizzat kendisi Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli`ye giderek uzlaşma yolunu seçmeliydi. Ama ne yazık ki Başbakan Erdoğan artık alışkanlık getirdiği tavrını sürdürerek muhalefeti yok saymıştır. Oysa böyle bir yol haritası için muhalefetin özellikle de CHP ve MHP`nin bu işe dâhil edilmesi gerekiyordu. Yok sayıldılar. CHP`yi yok sayarak MHP`yi yok sayarak, devletin kurumlarını yok sayarak başlayan süreç başarılı olabilir mi kuşkuluyum? Ayrıca ben bir vatandaş olarak da merak ediyorum asker bu sürecin neresinde?
Sessizliği bu sürece en azından itiraz etmediğini gösteriyor...
Öyle mi emin değilim. Çünkü biz çözümü konuşurken asker de bölgede ciddi operasyonlar yapıyor. Aslında şuradan başlamalıydı belki de; Kürt sorunu gibi Türkiye`nin en önemli meselesi için siyaset üstü bir arayışa girilseydi. Mesela MGK`da bu konu konuşulurken muhalefetin temsilcileri de olsa idi. Onları da bu sürece dâhil edilselerdi. Bunların hiçbiri yapılmadı. Her şeye rağmen yani tüm olumsuzluklara rağmen, eğer bu süreç çözümün yolunu açacaksa sonuna kadar yanındayım. Çözüm sürecini desteklerim.
Görüşmeye gelelim. Başbakan`ın DTP lideri ile görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu görüşmeyi çok geç kalmış bir buluşma olarak görüyorum. Keşke Başbakan Erdoğan, Türk`le daha önce görüşebilseydi. Ama ne yazık ki siyasi katılımcı bir siyasetten yana değil. Keşke Erdoğan daha önce `Ben DTP ile görüşmem` dememiş olsa idi. Başbakan şunu unutmamalı. Partinin genel başkanı olsa da; o Türkiye`nin Başbakanı`dır. Bu görüşme, her şeye rağmen önemli bir eşiğin aşılmasıdır. Bu aşamada DTP`ye de önemli sorumluluk düşüyor. Çözümün en önemli parçası DTP`dir. DTP`nin bu süreçteki siyasi üslubu eğer yapıcı ve çözüme katkı verici olursa çözüm süreci daha hızlı ilerler. Ama burada sorun ortada henüz bir projenin olmamasıdır. Keşke ortada somut bir proje olsa da üzerinde konuşabilsek.
Siyasi hesaplarla hareket edilmemeli
Temel sıkıntı çözüm paketi olmaması mı? Bu sürecin, yani bunları konuşuyor olmak önemli değil mi?
Önemlidir ama yeterli değildir. Çünkü bu konu partilerin siyasi oylarını arttırmak için kullanacakları bir konu değildir. O yüzden bu süreç her parti için söylüyorum; küçük siyasi hesaplara malzeme yapılmamalı. Bu aşamada Başbakan`ın MHP ya da herhangi parti liderine kızma, görüşmeme lüksüne sahip olduğunu düşünmüyorum. Hatta bu aşamada Başbakan ne kadar ısrarcı olursa, çözüm için samimiyetini o kadar göstermiş olur.
Kendine sol partiyim diyen CHP Güneydoğu`da yok...
Bunun en büyük nedeni bugün DTP`de siyaset yapan gelenek daha önce CHP içindeydi. Mesela Ahmet Türk. Bu siyasi gelenek CHP`den ayrılınca CHP`nin bölgedeki oyu düştü. Ama önümüzdeki süreçte CHP o bölgede ciddi bir parti olacaktır.
CHP hata mı yaptı?
Hata demeyelim de eksikliklerimiz var. Bu eksiklerimizi de mutlaka gidereceğiz. 1980 sonrasında genel olarak biz de değişen koşullara ayak uyduramadık. 1983 yılında SODEP ve sonrasında SHP`nin kuruluşu sırasında ne yazık ki CHP kültürünü bu partilerin temeline yeteri kadar katamadık. Bu yüzden de gereken siyaseti üretemedik ve hatalar yaptık. Biz de bunları gidermek için çok çalışıyoruz. Mesela CHP bir dönem bırakın politika üretmeyi sadece kongre yaptı. Sürekli olağanüstü kongre yaptı. Böyle bir partinin siyaset üretmesi mümkün olamadı. Şimdi bunları geride bıraktık ve geleceğe bakıyoruz. Ama özellikle politika üretme konusunda CHP dışındaki solda da sorun var. (Yeni Şafak)


2009-08-13 Star http://www.stargazete.com


Eleştirdiği Kürt açılımını 20 yıl önce yaptı, DGM`lik oldu


CHP, hükümetin Kürt sorununu çözmek amacıyla hazırladığı `demokratik açılım`a mesafeli yaklaşıyor. Ancak genel başkan Deniz Baykal`ın siyasî geçmişinde benzer açılımlar var.

En dikkat çekici olanı ise Baykal`ın SHP genel sekreterliği yaptığı döneme dayanıyor. 1989`da `Kürt Raporu` hazırlayan Baykal`ın tespitleri, hükümetin açılımıyla örtüşüyor. `Daha fazla demokrasi` talebinin dile getirildiği raporda, Kürt kimliğinin kabul edilmesi ve anadil yasağının kalkması gibi öneriler dikkat çekiyor. Ancak rapordan sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi(DGM), `halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme` suçundan soruşturma açıyor. Baykal ise milletvekili dokunulmazlığı olduğu için kapsam dışında kalıyor.
AK Parti hükümetinin üzerinde çalıştığı Kürt açılımı, toplumun geniş kesimlerinden destek alıyor. Muhalefet partileri ise mesafeli. MHP, `Yerli malı bölünme modeli` derken CHP temkinli yaklaşıyor. Oysa CHP lideri Deniz Baykal, 1989 yılında SHP genel sekreteri iken benzer bir çalışma yürütmüş, bu yüzden DGM`lik olmuştu. Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), `halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçu`ndan soruşturma başlatırken Baykal, dokunulmazlık zırhı sayesinde kurtulmuştu. Sadece bu örnek bile Türkiye`nin 20 yılda kat ettiği mesafeyi ortaya koyuyor. O günden bugüne önemli reformlar yürürlüğe girdi; DGM`ler kalktı, OHAL bitti, Kürtçe eğitim ve yayının önü açıldı.
Baykal`ın 1989 yılında hazırladığı Kürt Raporu`na, dönemin Kürt kökenli SHP milletvekilleri Hikmet Çetin ve Eşref Erdem de destek vermişti. Deniz Baykal başkanlığında hazırlanan komisyon raporunun en can alıcı kısmı, `daha fazla demokrasi` talep etmesiydi. Her alanda demokratikleşme vurgusu yapılıyordu. Bir başka önemli tespit de Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğiydi.
Resmî tezlere önemli eleştirilerin getirildiği raporda, Cumhuriyet`in bir siyasal bilinç temelinde kurulduğu belirtiliyor ve şu görüşlere yer veriliyordu: `Bu gerçeğin inkârına dayalı, tek bir ırkı ön plana çıkaran, çareyi ırksal anlayışta bulan, herhangi bir etnik karakterden ve mezhep anlayışından mucize bekleyen tahlil, ideoloji ve politikalar çağdaş olmayacakları gibi çözüm de getiremezler.`
Terör örgütünün silahlı mücadelesi ileri sürülerek halka yapılan baskının haklı gösterilemeyeceği vurgulanan raporda, `Bu, silahlı terör örgütlerinin tuzağına düşmektir. Terör tuzağının amacı, baskıdan bıkan insanların devlete, Cumhuriyet`e yabancılaşmasını sağlamaktır.` tespiti yer alıyordu. Raporun `demokratikleşme paketi` başlığı altındaysa bölgedeki insanlara önem verilmesi gerektiği, böylece devlete yönelik güven ve sevginin yeniden kazanılacağı belirtiliyordu. Çözüm için özetle, şu önerilerde bulunuluyordu: `Anayasa`dan başlayarak, bütün ilgili yasal düzenlemeler demokratik hukuk ilkelerine uygun hale getirilmeli. Kürt kimliği kabul edilmeli, anadil yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılmalı. Herkes, anadilinde serbestçe konuşabilmeli, yazabilmeli, öğretebilmeli. Köy koruculuğu kaldırılmalı. Bölge insanının diline, kültürüne, vatandaşlık haklarına saygı anlayışı egemen olmalı.`
Raporun yayımlanmasından kısa süre sonra, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı, Baykal ve arkadaşları hakkında soruşturma başlattı. SHP`liler, eski Türk Ceza Kanunu`nun 169. ve 312. maddelerinde düzenlenen `terör örgütüne yardım ve yataklık ile halkı kin ve nefrete tahrik etme` suçlamasıyla karşılaştı. Baykal ve arkadaşları, milletvekilliği dokunulmazlığı nedeniyle ifade vermeye çağrılamadı. Bu nedenle de haklarında dava açılamadı.

2009-08-01 Zaman http://www.zaman.com.tr


İşte CHP`linin bomba açıklamaları


Dağda bir tek zengin Kürt`ün çocuğu yok... DTP`nin kapatılması PKK`nın ekmeğine yağ sürer... Barzani`nin bombalanmasını istemiyoruz... Kuzey Irak`ta Bağımsız Kürt Devleti`ne neden karşı çıkalım...` Bu sözlerin sahibi bir CHP`li....


Türkiye`nin yeni bir döneme girdiği anlaşılıyor. PKK`nın tasfiye edileceği, K. Irak`la dostane ilişkiler kurulacağı, anayasanın sivilleşeceği, AB ile ilişkilerde tekrar yol alınacağı bir dönem olarak gözüküyor önümüzdeki süreç. Ana muhalefet partisi CHP, bu yeni döneme girilirken değişik sinyaller veriyor. Genel Başkan Deniz Baykal, bazen sert, bazen barışçı konuşmalar yapıyor.
Parti`nin yöneticilerinden Sinan Yerlikaya ise bir Kürt raporu yayınlayacaklarını açıkladı geçenlerde. Bu rapor, CHP`nin Kürt meselesini ve Güneydoğu`ya bakışını da ortaya koyacaktı. MYK üyesi olan eski Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya ile CHP`nin Kürt sorunu ile ilgili çözümlerini, K. Irak`taki yapılanmaya yaklaşımlarını, DTP`nin kapatılması konusundaki görüşlerini, `Dağdakilere af` hakkındaki düşüncelerini, partinin bütün yöneticilerinin bu çözümlerde hemfikir olup olmadığını, yeni raporda nelerin önerileceğini konuştuk.
Türkiye yeni bir döneme giriyor gibi gözü*küyor. PKK`nın tasfiye edilmesinden sonra Kürt sorununa barışçı bir çözüm bulu*nacağının sinyalleri veriliyor. Bu yeni döne*me hazır mı CHP?
Elbette hazır. PKK henüz çok zayıf*ken, 30 bin insan ölmemişken, 1989 yı*lında CHP oturdu, vatandaşlar kendile*rini farklı etnik ve dini kökenleriyle ra*hat ifade edebilsinler diye `Doğu ve Gü*neydoğu Raporu`nu hazırladı. Sonra 1995, 1999`da biz bu çözüm önerilerimi*zi tekrar ele aldık. Döne döne aynı şeyle*ri daha süsleyerek rapor haline getirdik ve Türkiye kamuoyuna sunduk. Doğru*su ben bir şeyi anlamıyorum.
Neyi anlamıyorsunuz?
Sanki bu sorunla hiç uğraşmamışız, çözüm önermemişiz, rapor hazırlama*mışız gibi davrarulıyor bize. Biz 1989`da Türkçe`den farklı dillerin kullanılması içın kanun teklifi bile verdik. Kanun tek*lifi verenler kim biliyor musunuz? Deniz Baykal, Fuat Atalay, Adnan Keskin...
ANADİLDE EĞİTİMİ SAVUNUYORUZ
Kürtçenin nerede kullanılması için kanun teklifi verdiniz? Sokakta mı, eğitimde mi?
Ana dilde özel eğitim hakkı da var ta*bii içinde.
Deniz Baykal, vatandaşların kendi açtıkla*rı özelokullarda kendi anadillerinde eğitim hakkını mı savunuyor?
Savunuyor tabii. Yalnız Kürtçe de de*miyor. Çerkezce, Ermenice, Rumca... Türkiye`nın resmi dili Türkçe olacak.
Ben özel Kürtce dil kurslarının açılması hakkını sormuyorum. Kürtlerin kendi okulşlarını açarak Kürtçe eğitim vermelerini kabul ediyor musunuz?
Evet, evet bunda bir sıkıntı yok. Tabi tabii. Kürtçe eğitim ... Özel enstitüler ...
Nasıl Amerikan, Alman okulları, kolejleri var. Kürtlerin de böyle özelokulları olabilir mi? Oralarda Kürtçe eğitim yapılabilir mi?
Tabii tabii ... Onlar da resmi kurumla*rın dışında özel okullar marifetiyle öğrenebilirler.
Yeni raporunuzda bu hak yer alacak mı?
Gayet tabii... Efendim, bunlar Türki*ye`nin açılımıdır. Bunlar Türkiye için bir zenginliktir. Bu ülkede Türkçe`den farklı diller de var. Dil bir iletişim aracıdır. Bundan korkmamak lazım. Dil*den korktuğunuz zaman bir şey yapa*mazsınız.
CHP bu yeni dönemi nasıl değerlendiri*yor? Ya da yeni bir döneme girdiğimiz görü*şünü paylaşıyor mu?
Paylaşıyor tabii. Zaten Türkiye`yi ve yetkilileri bu yeni döneme de CHP ge*tirdi. Deniz Bey`in son Kuzey Irak açılı*mından önce Barzani şimdiki gibi mi konuşuyordu? Atıp tutuyordu, meydan okuyordu. Amerika açıkça PKK`yı des*tektiyordu. Başbakan Erdoğan, Hükü*met şaşkındı. Şimdiki önerilerini yapmı*yordu. Deniz Bey, `Kuzey Irak`a biz si*zinle dost olmak, komşuluk ilişkilerini geliştirmek istiyoruz. Sizin oradaki olu*şumunuz bizi ilgilendirmez. Gelin güm*rük kapılarının sayısını da artıralım. Gençlerinizi bizim üniversitelerimizde eğitelim` önerilerini yaptıktan sonra pir rahatlama oldu. Şimdi bizim söyledikle*rimizin aynısını Hükümet ve Cumhur*başkanı söylüyor.


2007-11-26 Cafe Siyaset

http://www.cafesiyaset.com
 

eray045

Müdavim
Emektar
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
63
ee baktılar iyice batıyorlar
kendi ayıplarını başkalarının ayıbıyla örtmeye çalışıyorlar..
 

POWER

Müdavim
Katılım
5 Ekim 2009
Mesajlar
10,275
Reaksiyon puanı
161
Puanları
0
2007? Hayrola bu yemek niçin pişirilmek zorunda kaldı acaba? Sebep :)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst